A — SaYPA 6 Addis - Ababa. Habeşistanın Payitahtı vaktile bir ordunun - konakladığı yer ikin şimdi üç yüz bin nüfaslu - koca bir - şehirdir. Habeşistanın şimdiki mer- kezi olan Addis - Abubanın uzun bir mozisi yoktur. Bu şehir son zamanlarda kurul- müuştür. 1896 da imparator ikinci — Menelik, — şimalden Eritre tarafından gelen İtal« yan küvvetlerine karşı dur- mak için askerlerini çağır- dığı zaman, askerler Avtot dağının eteğinde toplanmış- lardı. Bu yerlerde ot ve ağıç gibi şeylerin bol olmu- s, yeni ordunun atları ve diğer hayvanları için, orayı eyi bir mera yapıyotdu. Ha- yası eyi, içecek su kaynak- ları bol ve sevkülceyşi va- ziyeti çok eyi olduğu için bu yer, impuratorun dıkka- “tini çekti. İtalyanlar Adua galibiytinden sonra püskür- Ylünce, imparator yıne ora ya Jdöndü. — Menelik işte o gaman — payitahtını burada kurmuğı kararlaştırdı. Böy: lece d>, bundan 35 yıl ka- dur Öönce ayeni çiçek» deni- len Addis-Ababa şehri oldu. İhtiyar imparatorun, bu rayı seçerken çok — eyi yaplığı inkâr kabul et mez bir hakikattir. Addis Ababa, imparatorluğun tam ortasındadır.. Düşman as- kerleri, buraya — güçlükle yaklaşubilirler. Arazinin sarp olması da, kolaylı. kla müdafıa vasıtaları ioşasına — müssiddir. Üstü- va çizgisine — yakın olü- ossına röğmen, bu yerle. rin iklimi çok — tatlıdır. Payitahtın bulunduğu yer ise çok şirindir. Dünya- nn payitahtlarından — pek azı böyle güzel bir ye. ade kurulmüşdür. Arszine in etrafı tepelerle çevri- Imiş olub güzel — yerler pok çoktur. Birçok —kırl- lar, — ormanlar, meralar ve bahçeler verdır. Senevin büyük bir ka mında Addis - Abaha güinlük — güneşliktir — ve tatlı — parlak bir. — ma, viliği olan gök yüzünde h ç bir. bülüt görülmez. Fa- kat hıziran aymın socund- aa eyüün ortasına kadur Beyet tuhaf bir. manzara karşsındı kalınır. Şıfak ve Babah vükitleri huva çok güzel iken, öğleden ıtibaren bol bır yoğmur ve çok şid- detli boralar — başlar. Gok gürlediği zaman insan yerin de tiürediğini san r. Yuğın. ur ve bora, birkaç saat de- vam ettikten sonra birdenb irte kesılir ve hava ertesi gün aynı vakte kadar gü. zel devam eder, Berekot ve. rsin sokuklar yokuş olduğu için yağmur suları koluyca akıb giderler. Akşama doğru sokaklar — eyice — kuruür. Bu — süretle — yağmur, amami — sihhate — fıydalı bir sulama işi — yapmış elur. Eylal — ortalarındın | sonra . yağmurlar — duürür ve yaz başlar. Detiz zünden — 2500 metre yükseklikte — olan Addis-Ababanın bu yüksek- Tikte oturmağa — olişmiyan Avrapaldara dokunan - tar- afları — vardır. Havanın | hlarda teneflüs koalb hastal gı güçlükleri yepar Oruda, su 80 — derecede kaynar. Onun için Add- i8-Ababada Avrupalıların hiç yaya yürüdükleri gö ve rülmez. —Yorulmamak için hepsi otomobil veya ar. abaya binerler yahud at ve saire gibi hayvanlara binerler. Buna muk- bil habeşler bu anlatt.klar ıaızdan hiç Mülesksir olmazlar. Dağlı oldukları için hayvanın koyu olm- amasına alışkındırlar. Çok vzun yol yürü. dükleri ve hızlı koştukları halde gene yorulmazlar, Ad. dis-Ababada, ata binmiş ve- ya arabasındaki — yumuşak yastıklar üzerine — uzanmış bir zenginin etrafında uşık. I rının koşuştukları sik sık görülür. Adılis-Abataya gelib, ga rin önündeki geniş merdive- nlarden inerek büyük mey dana varıllığı zaman insan bir payitahtta bulunduğunu pek zannetm:z. Çok büyük olan bu meydanın ortasında üzerinde — Hebşistun arslan: bulunan, yaldızlı bir übide görülür. Etrafta sokuk ve ev pomina birşey yoktur. Gard. an şehre, geniş — asfalt bir cadde gider. Bu caddenin iki yanında bitmez tükenmez duvarlar, tahta perdeler vardır. Evler bunların arkasındaki bahçe- lerin bir köşesine yapılın ş tır. Utomobille yırmı dirkila cadar süren bır yolculuktan sonra gardan şehre var lır va ilk evler görülmeğe baş lanır. Bu evler çok sadedir. İlk göze çarpan bına, savuş bakanlğdır. Ocdan biruz sonra d-ha büyük ve savaş bakanlığna göre daha hey- betli bır. bina görülür Bu binanın bucalarından Soyuna duman çıkır. Burası bir fub rıka değil, kaplıcadır. Suyu çok faydalıdır. ve — birçok hastalıkları eyileştirmeğe yarar. — Addıs Ababada kü- kürtlü vesuir — krçok tabif kaynıklar vardır. Suvaş ba kanl ğinin birax — şimalinde süslü yontma taşlardan ya- pilmiş çok — güzel bir bi. na vardır. Bu nafıa bakanlı- ğıdir. Bu bina, ortasında bir dikili tag — bulunan bir meydunın kenarında inşa ed- ilmiştir. Bu meydandan ayrılan bir çok caddeler ş-hrin içine doğru uzanırlar. Butlardan olduk- ça güzel olan birjsi, pazar yeri olan büyük meydavl k- tan geçer. Bu meydanlıkta, | çaşıt çeşit kiyafetlerde büy- (ük bir kalabalık — kaynaşır. Bitmez tükenmez pazat| klar yapıld Bi işitilir. — Yeminler küfürler, haykırmalar, şar- kılar duyulur. Şehrin büyük caddeleri, biribirlerine birçok küçük 80- kaklarla bağlıdır. Bu soka- ) klarda da büyük bir hareket ve canlıl k vardır. Umumiye- He Addis Ababa insarda çok conlı ve gürültülü bir şehrin | ı' kapanır. Lâümba olmadığı iç- jatibamı bırokır. Vaktile bir TÜRKDİLİ Romanya | Dahli istikrazı meszl: si. Komanya Maliye Bakanı- nın gazetelere verdiği beya- nala göre, Romunya duhili istikrazının itibari tutarı 3 milyar 740 milyon leye çk- mıştir. Komisyonlar ve iti- bari fatla ihraç Çati ara- sındaki furk - tenzil edilirse ıstıkrazın hakıki? miktarıi 2 | milyar 9V0 milyon ley tut- makladır. İstikrazdan gelen poralor | auvlut ihtıyaçları arasında şü süretle taksim olunacak Ur: Ulusal müdafasya 2 H ilyar Zirüate 550 milyon | Mekteblere 120 | S hhat işlerine 125 — » Bunlardan başka 250 mil- yon leyde devletin ulusal bunkaya olun bo:çlarını öde- meğe tahsis olunucaktır. İstikrazın mühim bir kus- mi doğrudan doğruya para | ile satın alındığından netice | gayet — memnuniyet — verici olarak telâkki edilmektedir. İstikrazın 2 milyar 100 mil yonünu halk, kişelerden sa- ün almış, 800 milyonuna memurlur jile mütekattler ve S00 aılyonunu da Romen mali müesseseleri vermiştir İstıkraz gelirinin istmal sureti hakkında yap İscak | olan kanun projesi son kâ nun nihavetierine doğrü pü-, ilâmentoya tevdi olunuca. | ktır. BJU UU nüfüslük — bir şehir olmas na ruğinen hâlâ iğreti ük gü derdekj karışık hull- erini hatırlatan bir. vüziyeti Yardır. Gündüz şehirde büyük bir fualiyet hüküm sürer. Soku. klarda uzun — dar ve beyuz | pantolon g ymiş omuzlarınü | bir polerin Örtmüş kımseler görülür. Bunlurdun çoğu ya- hnsyak — göz rler. Bundan | rahuilsız olmudıkları gibi kı mse de bünü tuhuf görmez. Yolun ortasında ağır başlı muht şem elbiseler — giymış etraflurında u aklarının ko- Şuşluğu Baray erkânna du rastlanır. Bu uşaklar böyle mühiam bir aduma h zmet etmekten doğan ftıharlarını anlatmak ister gibi efendil. erinin ismini ve & Catını ba- ğra bağıra ilân ederler. Buzen şk arabalara veya otomobillere b nmiş yüzleri geniş kenarlı şapkalarla he men Örtülü şık kadınlarda görülür. Eyi giyinmiş fakst ata veya merkebea binmiş kadınlar da nadir — değldir Bu kuadınlırın da etraf nda uşakları koşuşurları bu ta- blonun parlak tarafıdır. Ay. r.ca sönük tarafı da vardır ki bu da en çeşitli ve en pis hostalıklarıa malül dilencil- erdir. Bozan onlatlığımız şik arabalar veya ötomobillerin * caddelerden geçtikleri Bsa- tlerde caddenin — orlasında bir öküz veya koyun sürüsü beliriverir. Şoför ve arabac ılarla çobanlar bu gibi şey- | lere alışık oldukları için hiç bir koza olmaz. Yalnız bol bol küfürler işit;lir Akşam olunca — sokaklar birdenbire boşalıverir. Bütün kapılar, pençereler sıkı sıkı kesif olmaması ve bava | ordünün konakladığı yer ol. | in, sokaklar mehtap olduğu Dez sükür canımı — sıktı. Mi- sahrlere: —Arzu — ederseniz size Hkâye Karlı bir kış gecesi idi.. O gece — konuşularla bizim evde toplanmıştık.. Muhtelif oyutlar tertip ederek eğle- nıyorduk.. Bir arulık oduya şükücnet çökmüştü. Yaln z yanun sobann çıtırtıları işi dıiliyor, uzaklarda bir köpek k sık sesile havlıyordu. Hu- pimiz susuyorduk.. Bu ses- | gramofon çalayım — dedim. içimizden Zeliha teyze he- men atıldı.. — Kuzum atla havalarından çal.. Ruhumun onları dinlemege okadar ih- tiyacı var ki . Sözünü tamam- Lysmadı.. Hemen gramofo- nu hazriadm.. Pilâğı koy- | dum. Gramofon çalmıya baş- dı: Atımı bağladım ben bir çayıra Benden selâdm söyle nazlı ba dima Nasıl da dayanacak benim acı- ma Di değmede değma nar da Anado'u HATİ nesiyim Anamın babamın bir dane. siyim Pilâğ n arkasını çevirilim. Yine bir anadolu türküsü: Bir taş attım nar için Gül kokladım yâr için Anneler kız doğuruyor D likanlılar için Haticeme varayım Diz çöküp yolvarayım Esmer güz.l Huticem Nerde kaldın bu gece Bir taş attım haneye Düşdü vıran hüneye Boni yârdun uyıran Düşsün tmırhine E-mer güzel Haticem Narda kuldin bu gece Türkü bitmiş'i . Gözlerimi otrafa — gezlirirken Zel ha teyzecin ağladığ nı gördüm. H-pmiz başımızı ona da. gra çevirdik, — Dulaklarım hayretle kıvrilim şti. Meclisi. mazn en şen bir üzvü olan Zolıhanın böyle bir anadolu türküsü karşısında gözyaşı okıtmasının elbette içli bir sebebi olacaktı. Hemen ellerinesarıld m: — Kuzum teyzeciğim, Bi ze anlat., Nıiçin bu — türkü seni oğlattı. Baş dikleşmiş, nazerlerı meçhul bir nokta çevrilmiş vukur ve sessiz bakıyordu. Zeliha istiklâl savaşında kocrasını kaybetmişti Biricık çocuğu da düşmanlar taraf ından süngülenmişti. O kocasının, çocuğunun ve daha birçok kardı şinin feci Göümlerinden duyduğu binç ile cepheye atılmış ateş kurşısında kahramanca savaş eden — kardeşlerinin yaralarını sarmıştı. Fakat Zeliha teyze içinde- unlar Karuulatır. Bar imil. det gehri Dağı, derin bir sessizlik kaplar.Bu seösizli- ( gi birdenbire uzun ulumalar V ahlâl eder. Köpakler de hid- detli hiddetli havlıyarak bu seslere cevab verirler, Bu sesler giltikçe artar. Bir mü ddet sonra uzüv bir nğultu. dan başka birşey duyulmez. Ve bu sabuha kadar gürer, Bu sesler acıkıb şehre gir- en sırtlanlar n ulumasile bu nların bu küstahlığına kızan ! ile gözlerim yoşardı uğladım. CEM ki yası hiç b rzau ân d.şarı- ye vurmam şdi.. Duima güler, güldücür, şakrak kahkuhusi beryunı çanlatırdı. Fakat herzaman onun yü- yüzde g zlenen bir — yasın derin izlerini görürdüm. Hepimiz etrafına halkaland- ik. Zeliha teyze namli gözlerini| menilili ile si iyordu. Parmak-) ları oras nda tattuğu s garasımı dudaklarına götürdü, Derin derin içine çekti. Bu br an içinde okadur değışmişdı ki,. Gözleri dalmış, n uhayyelesi çok uzak almıyan bir mszi- | nın hatırasını — deşmeğe çalışıyordu" Dudaklar, kımıldadı.. Yü- zünde haf f bir tobessümün gölgeleri doluştı. Ve — söze buşladı: - Çocuklar dedi . Size vn- latacığım — Vüka yönlümde açılmış binlsreca yaradan bir dünesinin — hatırasıdır. H ti çem türküsü gönlümde yer tutan bu yarayı bir sam ye. li gibi yaktı. Sızlattı.. Br 8- zının gönlüme verdiği acı İsuinlâl şavaşının en kz gn dövirlerinde idik. Koca- mt ve çocuğumu — küybet miştim. Başka bir dayağım yoktu . Yaslı gönlümde inti- kam — hissi yanıyordu. Bu bissin — doğuduğu — sevkle ben de savuşcılar arasına ka- Lldım , Nice kahramanların — yar- asn. surdim. Nice hasta- ların ahlarını — işittim. Nica Mehmeteciklerin korlu gözle- rini ellerimle k.p-dim., Sözunün bu noktasında derin| bir öh çekli Sonra bize: İ — Çocuklar dedi. İçimdeki yaraları deşdir iz. Tekrur :ö- güne devam etti: —-Sayyar bır hastahaneye bemşire ol vuk girmişdim Na- fer koğuşunun vezaretini ban: bırakmışlardı. Büyük küçük | amelıyatlarda doktora yard- im & jiyordum. Hastahanede birçok yara. hlar urasında kolundan ya rolı bir çavuş da — vardı. Başı aslana benziyordu. Amoliyu- | thsne yanındaki yatıyordu Girib çıkarken gidib hakı- yordum, dalma su Kendini bilmiyordu. —Ah ölmerem ölmesem diyo. rdu Her halde hüyatını bu ka dar sevmesinin birsebebi vardır diyordum.. Su verimek — için başını kaldırdım. Her defa sında — İHlaticem, Haticem di yordu. e ini * | ciğimin nteşl | ve emsölsiz b koğuşda | istiyor. | Hak | lere daldı. sesle: —Benim Y7 şire dedi. Biriiği şanlıyız.. DA köye varımcâ yapscağ Z- — Onu çok #f Muhsin çııV“İ?'.. Gülümsedi: —- Hasreti £0T emme ,ımd—kl n tan aşkından © gördüğü bit ,j'v Yorinde doğrt” rt bir sesle: —Homşire 40W güne kodar tabilf mu?, bilâkis kızdırdir ist yom, Hemef — Ya şehit OĞ ne olur.. Gü--ln" Ne ol—ıo'? uğruna — hepiti” feda olsun. bize zıfar Tömüeİ ne yaz İmış € ğgiz. Hay eliss G liha.. ; — Yarın 180 Muhsin çovut leri sevincle 4 Bu sırada kâff cnğnyoıluı—d:» lrken Mühsin ni bir noktu ünüyordu. / çev 'İ_' İ RAN Snn büyük K? bulmuştu. Bu taarruzd! $ ta yaralanın MAr, FO VN SA Sürli v A, dBT A ameliyuta ü Amel yat oli beni gaılrrl çağırdı. Eğ' L etti, — Gözlefi Ü ddetli hir temü)” ler anlatmağd , Fakat bir keli | (ıniıı.Yıılnıı'İ'ıl makine harekt istırabın: derhi'” züme anlıyan mütebesrim | yüzle dürdür? yaşlarile kul8 T yaklaşd rdi ş pdim, müst F sükünet geldi — Peki köl arzularının Hİ ğine O sessi mıldutarak £ d Aradan günler gaçti. Meh met çavuşun yarssı kepin- moğa yüz — tutmuştu. Onunla eyica dost olmuştuk. Birgün sözümün arastade: — Muhsin çavuş dedim Sen nerelisin? — Adapazorlıyım. — Orüda kimsen var mı? — Kimsem yok heuşire Zeliha,. O bana hemşire Zeliha derdi . ödü. Sabit YERE |lerile öylece lerini elimle SÜĞ man ŞOR“' n Okşalım, boştfl virdim. Dokt0 yaşlı idi man yüzlü N rarak — ağla" bu arada: Zayallı | Nidek M Biran Zel! larında 0"“" N h. Peki dedim. — bütün | son nefeti 9 hastalığın anında hep Ha 'ıni yöylece ı:&ı- ticem Haticem diya sayıkla- — İştö "ı_ din.. Bu neyindir Mubsin [ bir Hatjce | çavuş?. | yallı Mub Gözlerini yumdu.. Ve bir ( ar, içi ü ş Bi gel dt BAA 4 DAL NN