ı Bi “diyar SAYFA: 4 Gidenin arkasından: Alaturkaya Elvedal.. Çölün parlıyan, yanan son- , suzluklarında, adım adım ile- rlerken — çıngırak seslerini yürüyüşüne uyduran bir ke- rvanın susuzluktan alev alev yanan çatlak dudaklarından | bir ümit, bir vaha koptun güzolim... Neşe oldun,çöl gibi tutuşan gönüllere'serpildin... Rürgür oldun; fakat, yal. nız gönüllerde dolaştın .. Nağme oldun, susuzluktan | çatlamış kalplerde taht kur. dun; sessiz, kimsesiz çölü baştan başa aştın.. O zamanlar, pek toydun . ğ © y B b £ 5 E B e B x Likin, o halinle, bir bedo, vinin mehtapsız gecelerinde pek âlâ bir «mah» olarak parlıyabiliyor ve pek âlâ «yaaar!» in tutuşmuş gönlü- nün açık, masmavi göğünde teselli ve ümit olarak dolaşa. biliyordun.. Bir bedevi güzelinin vah şi sevgisini, alev bir meşale olarak dolaştırmakta ve bir nağme olarak rühlara — dol- makta o kadar mahirdin ki.. Gözlerin ihtirasla parla- mıya, bakışların iç ülem. lerinde hâkim olmıya baş. ladığı ve kalçaların dolğu- nlaşmıya yüz tuttuğu zaman sen, kendine verilen ehom- miyetten böbürlelerek diyar dolaşmak, —nağmene kucak açacak fhisekiyoli, ha- vuzlu, ipek rüyalı lâle tar- hh bahçeler aramak - için yola çıktın... O aradığın diyar, biz de | idi... Anadoluda, İstanbu- Ida... Nihayet bizde olğun bir muhit buldun; — bizi, o çöl diyarının adım adım ilerli- yen — korvanlarına tempo tutan nağmenle o kadar ça- buk teshir etmiştin ki. Ve içlerimizdeki hâkimi. | yetin yıllarca, yüz - yıllarca | sürdü. Artık senin bulunduğun yerde dudaklar kenetleniyor, gözler rüya âlemlerine da- hyor. Yalnız ve yalnız gö- gönüller konuşayordu. İçimizi sana vermiştik. Bilir misin bizim alaturka, Türkün alaturkası, bilir mi- sin ne kodar canlara kıydın ve nekadar ümitsize can verdin. Ve bugün, ağlıyarak, hıç- | kırıklarla ağlıyarak — hatır- larsın ki, ne kadar gencin — kalbinde — hozan bülbülü ve kimbilir kaç âşı- ğın kızıl gülü oldun... Biz şimdiye kadar seninle ağladık, seninle boğuk boğuk inledik: «Dilbanemi yıktın bü gece ta tame. linden «Çoktiklerimi bir ben bilirim yarin elinden eHicran İle tev'emmi yarattın beni yarap? görmedim — asla güzelimden ...> Ve sevgilerimiz, hıçkırık- larla boğuldu, «ahhh» larla avaaahh» JTarla — etrafımızı karattı: sÖmrümde vef'a | *Beni.. | Amerikan «Cana rakıbi hamdan edersin. «Ben, binovayı giryan wdeegin.> Son sarlsıldığını gördükço ve his- settikçe o kadar «aaah!n et- senelerde tahtinin | «Dizlerite Kapansum «Kana kana ağlasam.... Sen, mazine baktıkça ha. kikaten kana kana ağlıyor- olenkı" Mısraları ile dizlerine ka- panmak istediğin « yasar! », çoktan kafeslerin ardından çıkmış ve «o güzel saçlarını» çoktan tarihin küflü çenge- line iliştirmişti.. Ağlıyacaktın elbet Hıçkıracaktın, tabil .. Artık, mukaddoratın ta. yin olunmuştu senin... Ya bu diyardan gitmiye, yahtut ta tarihin — askısına asılmıya mocburdun, te... inliyecektin Seni, belki hasretle anan- | lar olacaktır: «Günlerce okgadın, avattan beni «Ninniler söyleyip uyattun banı...> Gibi nağmelerle, sana hasret çekeceklerdir. Belki de: «Kaçsan, beni yaksan, sana hasretle bayılsam, beni pesenle ayıltsan.-> sÜpsen. beni sevsen, Ve: «Göynümde hazan dülbülü va di d «Kalbim yazıyor basreti hicrinle TURKDİLİ Yurttaş iş Bu kere de ülkenin dört bucağında belediy» seçimi ol- dur, bitti. Yeni iş alan bir be lediye başına baş vurularak yapacakları işleri sorulmuş olaaı Çeğşmelerin sularının çoğal- | masıha, kaldırımların düzelm- | esine, sokakların, lâğımların, temizlenmesine, yaz — bah- çelerin yenişletilmesine hu- lâsa: Belediye gelirinin bu iktısatlı yıllarında şehir iş- lerinin elden geldiği kadar görülmesine çalışacağız diy- ecektir. Ben de buna karşı inkılâp mumu yakarak ışığında der- im ki: Yazın radyo altında, yeşil çimenler üzerinde çeşitli çi çekler arasında havuz haşl- arında, kıristal camlı yazıha. | ve - ve kütüphaneler önü- , nde vantilâtör serinlikleri al. tında ve kışın ise pençereleri çifte kadife perdelji, duvar ve tabanları Yağcıbedir halıları, elektrik avizelerile süslenmiş ve dökme soba veya kalori- ferle ısıtılmış odalarda ma- roken döşemeli döner kol- tuklarda yaslanıp paslanarak derinden | ölmüş çeşmelere su getirmek «Bilmem ki neden ayrı gözüm sen | dedenin gece lıllıy ta ap güzelimden ğ ' sDüştüm şa viranhaneye pür kede- | test alması için türbesine rimden..» | konulan sudan hiç ayrı ol- Nağmelerincede seni dai-| madığı, sokak - kaldırımları- mâ anacaklardır. Senin, mahalle kadınları gibi gözlerini süzerek vere- ceğin ceavabı biliyorum: «Zamamı varkt bezmi'm asaraın Beni, bir. güh olur. olbet aTarsın...> Fakat, nafile;gözlerin yine yaşaracak: sAşkın beni, bak — gülme — ne, müş küllere saldı. zülmeti — hleranına daldı...> Güle güle eski dostumuz, güle güle... $Şuna emin olmalısın ki, biz soni unutmıyacağız... Hayır, nankör değiliz... Senden oh- emiyetle bahsedeceğiz... Son sözümüzü, yine senin. le söyliyelim, olmaz mı?.. Dinle: «Aşkın, ezvakı visalinde de yoktur emelim «Kalbim, afetzedei mihendin gü- zelim..> Vo güle güle civanım... Yolun, kısmetin, nağmele- rin kadar pürüssüz olsun, . Mehmet Tuğrul Deniz müzakereleri Cenevre, 13 (AA) — M. <Leyli emelim, | Makdonalt İngiliz-Jopon de- | niz heyetleri arasındaki gizli müzakereler hakkında matbuatında çı- kan haberleri bizzat takip etmiştir. Bu haberlere göro, İngilizler Mançuri — piya- sasında — elde edecekleri faydalar mukabilinde deniz sahasında Japonlar lehine ba- zı fedakârlıklara muvafakat edeceklerdir. M. Makdonalt bu haber- leri kati surette tekzip eder- ken, Amerika ve Japşn mu- rahhaslarının İngiliz mura- hhaslarile ayrı ayrı yaptık- ları görüşmelerden diğer ta. rafın dejma haberdar — edil- | miş olduğunu kaydetmekte. dir. M, Makdonaltın bu ha barleri bizzot tekzibe lüzum görmesi İngilterenin İngiliz ve Japon görüşleri arasında herhangi bir yaklaşmanın Amerikalılar üzerinde şüphe ler tevlit etmesinden endişe etmekte olduğunu gösterm- nı düzelttmek bugün yapıp yarın bozarak temizlik yapı- “yoruz diye akmayıp oldu. ğu yerde birikon — toprak kanalların pisliklerini üzeri- no çıkarıp döke saça kal- dırmak ve çalı süpürgesile bütün toz ve mikropları ha- vaya karıştırıp helkin dir- liğini bozmak, — programsız ve plânsız gelişi güzel ev bark yapmak ve bunların hepsine birden iş görüyoruz demoek bir bostan kuyusu dolabının boşuna dönmesinden ve bir yük Aarabasının yo- kuşta yavaş yavaş geriye kaymasından başka birşey değildir. İnkılâp oklarının — gös- terdiği — iş: Düzgün bir program ve plânla halkın sokak. ta — tükürüp sümkürme- mesinden, — sağdan — gidip sağdan — gelmesinden, açı- lan ellerin — kesilmesinden tutunuz da, ahlâk, terbiye, akım, İş, güç ve ya. şayışla, — beraber bütün bir şehri taşı, — toprağı, yolu, suyu, kanalı orma. nı, evi, barkı... ve mü- zesile yepyeni bir Berlin, bir Paris, — bir Londra kurarak dünya boranasına — ulaştırmaktır. Bunu biz de biliyoruz ya para nerede? Susunuz bunü — söyleme- yiniz. Çönkü bu söz inkı- Jâpçıların ağzına yakışmaz, Bize daha dün verilen ema- neti unuttanuz mu? — içte ve dışta herşey yok olabilir, Lâkin istiklâl ve Cümuriye. timizin sonsuz — korunmasiı için olan kuvvetin — banka- damı olduğu söylendi? Yoksa o yalnız silâha sarıl. mak demek midir?.Bu emanet köşelerimizi süslemek için dağil kafalarımızı - ülkü ile doldurmak için sabah, akşam yatıp kalkarken — hiç bir yanlışsız oıborlıuııgiı oku. başına! İKİNCİTEŞRİN. Köylerimizi görelim ve tanıyalım! Havası,Suyu Güzel Köy: Sarıbeyler Sarıheyler köyünün sokakları haştanbaşa kaldırımlıdır, Bu kaldırımların no vakit V kimler tarafından yapıldığı bilinememekledir, - Köy hatkının - bütün işi - çiftçiliktir Saribeyler, (Muhabirimiz- den) — Giresun Nahiyesine bağlı ve takriben 8 - 10 ki- lometre uzaklıkta olan Sarı- beyler 250-300 avli ve nüfusu binden aşkın olan bir köydür. Sarıbeyler bir vadi içeri- sine — kurulmuştur. Havası ve suyu çok güzeldir. Ev. leri tamamen denecek kadar | düz örtüdür. Kiremitli dam- lara pek az tesadüf odi- lir. Köyün sokakları paştan- başa kaldırımdır. Bu kaldı- rımların ne vakit ve kim. ler tarafından yapıldığı bi- Hnememektedir. Köyün en ihtiyarları bile bu hususta ademi melümat beyan etme- kte ve dedelerinden de bu yolda bir söz işitmedikle- rini söylemektedirler Köyün ahalisi çok çalış- kandır. Bütün işleri çiftçi- liktir. Kendi işlerini bitir- dikten sonra zeytin mınta- kalarına giderek çalışmakta ve bu suretle de para ka- zanmaktadırlar. Meklep: Köyün alt — tarafında eskiden — başlanerak — ya- rıim kalmiış bir mektebi vardır. Bu mektep — binası beş <ı sonedenberi böyle metruk bir halde imiş. Ha- lihazırda mektep binası ola- rak bir cami işgal edilmek. tedir. F Moktebin bir muallimi ve ancak (51) talebosi vardır. Geride, okuma — yaşında en az (100) ço cuk vardır. Bu — yavrular mektepsizlik ve muallimsiz- Hik yüzüaden tahsilden mah. rum kalmaktadırlar. Camj bölmeğe müsajt ve köylü de bunu yapmağa ha- zırdir. Ancak madrif dairesi- nin bir muallim daha verip vermiyeceği şüpheli görül- moktedir. Eskiden yarım kalmış olan Bulgaristanda Komitelerin Faaliyeti durmadı Sofya, 14 (ALA.) — polis müdüriyetinin dün verdiği bir tebliğde, bu ayın beş ve altısında Köstandil ile civar- ındaki birkaç köyde ve So- fayda oturan bir Makedonyalı-, nın evinde araştırmalar yop—+ ıldığı ve bu araştırmalar ne- ticesinde bir miktar - silâh, | mühimmat ve patayıcı mad deler ile Makedonya ihtilâl teşkilâtının bir kısım dosya. ları elde edildiği bildirilmiş- tir. Dosyalardaki vesikalar- dan bazısı 19 Mayısta yeni rejimin teessüisündan sonraya ailtir. Polis birçok tevkifat yapmıştır. Tahkikat devam etmektedir. nacak duamız - değil midir? ; Belediye geliri ancak me- murlarının möaşlarına kadar olabilir. İnkılâpçı bir kafa ve dünyada özlülüğü yüzündeni örneği bulunmıyan bir Türk | halkı cevheri yurdün de- | finelerini çıkarıp ulusumuzu refaha ulaştırmak kâfı değil midir? Bu seçimdeki sözlere diğer seçimdekilerden başka bir de «gelir noksanlığı» ka- tıldığına göre demek yine | yurt ve ulusumuzün işleri | yüz üstü kalacaktır. Öyle ise yine inkılâp kaynağı önün. de dize gelip bir avuç iç- erek sayğılarımla anarım ki: Gözün görebildiği — yere kadar giyim, kuşam bir kı- lık ve kıyafet, en yeni örnekte yat, sat düzülü, — koşulu yuvalarla — yüzlerce — yıllar geride — birakilmiş — olan yürt ve — ulusumuzun her işinin olup bitmediğine in, anmak nasıl bir «serap» ise başarılması da aşılıp deline- miyecek kadar yalçın ve | giyip Ogun ve yüksek hımalâya dağlarının | ekmekler mektep binası önümüztl ilkbahar ve yaz - m rinde ikmal edilecok ve ? 936 ders yılında behi yeni mektep binasında ( şılacaktır. ğ Köylü bir muallime € kavuşmak için yaz mini sabırsızlıkla be todirler. Mektebin inşa — malzetli hemen hemen tamamen © zırlanmış bir —haldedir. — Nahiye ile irtibat: l Köy nahiyeye düzgüü yol ve mükömmel bir * fon ile bağlıdır. Ancak yağmurlu —mevsimle hassa nahiyeye ait kl da çok çamurlu olacaktif" Köy ile nahiye ara&l” iki dere ve dereler ü yıkık köprüler vardır. F İardan biri bu defa yapılmış olup diğeri yık! Dere fazla kabardığı larda geçit. vermiyeceğ! hetle bu köprünün de P evel ikmaline gidilmedi” Hakkımızda neler yazıyorla Türkiye cümuriyeti dahilde olduğu gibi hariçte vi getirilmiş olan eserle iftihar etmekte Iııklı- aba Bulgarievyazıyor: Bugün Ankarada ve kom şu memleketin her — köşesin. de Türkiye Cümuriyetinin on- birinci yıldönümü fevkalüde merasimle kutlulanacaktır. Cümhuriyet rejiminin ku- rulduğu tarihtenberi Türki- yenin geçirdiği-tekâmül de- vresini takip etmiş olanlar son seneler zarfında Türki yenin Gazi ve İsmet paşa gibi enerjik ve hiç bir zaman tekzip odilmemiş basiret ve dürbini ile yenilenme ve refah yolunda katiyetle — ilerliyen Türk milletinin bütün mesai şubelerinde vücüde gıtirdiği muazzam terakkileri burada saymak imkânsızdır. On bir sene zarfında, maz- har olduğu yeni hayat şart- ları sayesinde zihniyeti bile değişmiş olan bir millet yar- gevrsto tepesi değil çöl «eksibe» yığınıdır. Nas.l bir çöl rüzgârı bir gözü açıp yummada bu eksijbeyi yok ederse bilgiç bir, kafa- nın halk cevherine güvene- rek kuracağı bir dernek bü- tün bu işlerimizin yapılamı- sı esbabını yok ederek yurt ve ulusumuzun — bütün işle- rini yoluna koyabilir. Bilgi Türkün kaybettiği bir cevherdir kj onu nerede hattâ düşmanlarında — bile bulsa, alacaktır. Şayet kendi bilgimiz yet- miyorsa çok ilerdeki Avrupa bizim her işimizde örnek katofoğudur. Onların şöyle böyle anılan gittikleri yol- ları bize ürkeklik — verme- melidir. İş gömleğile lâstik ayakkabı ve — eldivenlerini ispirtoda — temiz- Tenmiş âletlerile hastasının yarasımı kesip — sararak eyi yapan bir operatör — bilgiç - liği gibi Avrupa, ulusların- dan — işimize — gelen alıp altı oklu tek yolumuza üy- halkın dilek ve i>a ' e bir atan Gazinin — tect | dehasının tecelli etn | görmiyen bir tek saha — ktur. : Bunun için yabancıları rkiyede vücude getirilel azzam Cümuriyet eseri) vkirde müttefiktirler. KO? millet bu muhteşem © haklı olarak iftihar edebi” Az tanılan birşey " odaGazi ve sadakatli * arkadaşlazının vücude & dirkleri, mütecelli eserler ile siması d! olan memleket dahilind edilen neticolerdir. — a Bunun için Türki müriyeti dahilde olduğ!! hariçte de vücude get! olan eserle iftihar haklıdır. Türkiyo Cü eti rojimlerini — kutlu! ve faziletlerini ilânda olan Cümuriyetlere VâYİZ kulak olmak üzere i9* çı gençlerimizi de canla başla çalışmaları! storen millet birlikleri ” ine kurulmuş 4 iş ve — seçim y ine yakından göz | yürüttükleri yenilenecek bir seçil Mi idarenin — firesiz T4 tam medlütünde kullaf yurt va ulusumuzan İ işleri boranasına "4 nurdan bir iple kata! glanmakla hepimiz k ına geçerek — sevint0l bunları kurup yapağ Ti kahramanımız da en Te radına ermiş buluna sandık' M. EdiP ——— D0T ingiltere ve Domlyo? Londra, 14 (A.A.)' -i İtere, Jıpanyn,AnCHn t görüşmeleri dominyo' dirilmiştir. Bunlardan V ; lerile Hindistan müm''ü dün dominyonlar nest” toplanarak görüşme” G ir verilen izahatı — C , lerdir. Mümessillerif b ele, hakkında im| j cephesinden bazı