Pa karışık parıltılar yanı: <— 9 İKİNCİTEŞRİN TÜRK Dll.ı n BAY;; 3 Şitnan aa nn cnnnanance aN cRERA: y Ş ; : « Lozan » Ecrebi matbuat: Mühim bir sağlık haberi. —— DS CCTT : Yazı Müsabakamız. — Rita.... Rita...! ,Mühendis Sühanın gür se- v köşkün geniş bahçesinde ir yandan bir yana akisler | Yaptı, Yayıldı ve uzaklaştı.. &rini pancurlardan ayır- Miyarak çakıllar — üzerinde | âcele acele yürüyen deli- tanlı, iki tarafında iki na- Tin heykel bulunan mermer Merdivenleri sanki uçarak Sıktı, Elindekileri kapıyı açan 'zmetçiye verdikten sonra deminki hızla salona girer- | k_"l karısı ile karşılaştı. So- Vimli bakışmalarla en içten Belen atoşli kucaklaşmalar anda oldu. vine günün bütün yor- | Ü'fnhlğunu omuzlarına yüklen- Miş bir iş adamı olarak gelen 8Benç mühendis, karısını bir küş hafıfliği ile — birden | kaldırdı. — Kolları arasında | Onu bütün kuyvetile sıkarak | ş.ldi.Denin bakan pençerenin. önündeki geniş koltuğa olu- rdular, Akşam — olmuş — güneş b_ılmı“._ İstanbul, heyulâ gi- ! göklere tırmanan mina- f'hri ve bütün — heybeti ile gölgelenmiş, bir yan- dan Marmaraya bir yandan boğaza doğru uzanıp Yalmıştı, Rita başını kocasının Omuzuna koydu. — Bir eli * de onun en çok - sev- | diği siyah — saçlarını ok. Şamağa başladı. — Kadının | harin * parmakları saçları Arasında — dolaştıkça — deli- kanlı kendinden — geçiyor. Sado yorğunluğunu — değil bütün “dünyayı da — unu- tuyordu. Süha, üç — senedir Mekten usanmadığı — karı Sinın bu münis — sokul- Banlıklarına çılğın bir âşık Bibi mukabole — ediyor, Yanan dudaklarını — onun Umral — büklelerinden, dü- Bev- Oranın kızı.. klarından ayırmıyordu Dakikalar gaçli..İiiıi de tanki müthiş bir yanğın içinde idiler. —Odayı es- Parlı bir. karanlık — bas- Tiüş, eşyalar koyulaşmıştı. Kadın bir. Parisli dili- * cıvıldar gibi konuşur- en biraz durdü. — Mah- mur gözlerle Denize bak- | ti. — Sonra; | — Dur elektriği yaka | Yim dedi. Ve — kocasının kolları arasından — sıyrıldi. Daha iki adım atmamış- t'__ ki dolikanlı aynı — pü: Tüztüz bir Fransızca - ile: — Güzel Rita..Dedi.. Bu ak- #âm karanlıktan öyle hoşla- Tiyorum ki... Pransız dilberi — Sühanın N garip — arzusunu, onün ıı"_'llı zaman. parlıyan şair- iğine vorerek döndü. Tek- Tar, demir gibi sıkan kolla- Tin &rasına atıldı Rita, kolbinin vuruşlarını bile kendi göğsünde duydu. ü kocasında bir başkalık r."""nyordu. Saatlerden be- i konuştukları halde, onda ü lemediği, — söylemekten tktüğü bir haber bulundu- $i ü seziyordu. Dikkat etli İYah göz beboklerinde kar- | unda ordu. Rita öğrenmişti. Ko- cası ne zaman neşesi | cak birşey söylese, söyleyin- ciye kadar üzülür, düşünür, | gözleri bugünkü gibi mua. mmal: olurdu. Kadın böyle düşünürken delikanlı karısını göğsünde sıktı. Yine dudaklarını onun ensesinde, saçlarında dolaş- tırdıktan — sonra, - birisinin duymasından korkuyormuş gibi yavaşça fısıldadı: — Rita gidiyoruz.. No zamandanberi Parisi sa yıklıyan, kocasını - orada bir iş bulması için sıkıştıran Fransız dilberinin gözleri gü- Idü, bakışları değişti. Koll- arını — kocasının — boynuna daha sıkı dolayarak içinden gelen, kaynıyan bir coşğunl ukla: — Oh sevgilim dedi. Ni hayet Parise kavuşacağız de- Bil mi? Mühendis karısının heye- canı karşısında gülmeğe ba şladı. Sonra-hafif fiskilerle onun pembeleşmiş yanakla- rına vurarak: — Hayır Rita! dedi. Senin Paristen daha çok seve- ceğin bir yere, Anadolunun öbür ucuna gideceğiz. Ayı. ntabı tayin — edildim. Rita bütün — dikkatini topliıyarak akşam - koyulu- ğanda daha ziyade kar armış — görünen — gözlerino baktı, baktı. Bu kara gözl- erin daima — esrarlı, dajma manalı duran — parlaklığın- dan vebu çıldırtan bak. ışlardan — hakikati sozmek istiyor, şaka yapıp yapmad- | ığını kalbi çarparak anlam- ak isteyordu. Of Süha.. Dedi. Bu korkulu rüyadan — uyandır beni. Rica ederim doğru söyle. Nereye — gideceğiz? Delikanlı “karısını dalğın dalğın süzdü. Kalbinin bir | yerinden sanki bir teli ko- pmuştu. — Kendi - vatanı, va- tanının bir parçası konüş- ulürken korkulu rüyo gö- rüyorum — zan neden şu ka. dın kendisinden nekadar uz- aktı. Onu çok sevdiği bir kadın — vo karısı olarak düş- ündü. Düşündü: Dört sene evel Pariste, (Sen) nehrine yaslanmış bir köşkün geniş ve süslü salan dansettiği kadını ve o gün delicesine âşık olduğu | Ritayı hatırladı.Arada bir yı- Idırim — hizile geçen âşıklık devresinden sonra nasıl evle- ndikleri ve ancak İstanbul- da iğreti bir zaman kalıp Pa- rise dönmek — şartile Türki. yeye nasıl geldikleri bir sin- | ema şeridi gibi gözleri önün- de yürüdüler. koştular. el Bu dalğınlık ve sükât Ri- tayı daha çok korkutmuştu. Yarinden biraz doğrularak kocasını omuzlarından tutup sarstı: — Noden süsuyorsun. Ne. | ler düşünüyorsun. Söyledi klerin doğru muh Cevap | yersene meraktan çıldıra- cağım. Delikanlının yüzünde çok oiddi çizgiler — kırışlı, fokat karısına olun sevgisini bütün ağırlığile taşıyan bekışlarını değiştirmeden: Kd Kitabı. Üniversite rektörü Mehmet Cemil bey tarafından yazılan (Lozan) adlı — kıymetli eser hakkında —Amerikan Journal ofinternational law gazetesi- nde M, Stephen — P. Lodas tarafından bir makale yazıl mıştır. Makalede deniyor ki: «Lozan, birinci cildin yarı sına yakın bir kısmını teşkil eden tarihf — bir başlangıç Türkiyeyi umumi harbe gir- meğe sevkeden — sebepleri ve netjceleri anlatmaktadır. Birinci cildin diğer kısmı mütarekeyi İzmirin Yunanlı- lar tarafından işgalini, sulh | muahedelerini — Yunanlıların taleplerini Sevr muahedesini Gazi Mustafa Kemal Hazret- leri tarafından milli hüküm- etin nasl — kurulduğunu ve İzmirle İstanbulun — istirdadı zaferile neticelenen mücade- leyi jzah ediyor Lozan Ko- nferansıle orada münakaşa edilen başlıca meselelerden ve Lozan muahedesinin te- min etliği hal şekillerinden bahsaden ikinci cilt eserin daha entorasan — olan kism ını teşkil eder. Müellif mun- hedenin muhteviyatını tahlil ve tetkik ettikten sonra onu tevlit eden ahval ile bugün doğurduğu neticeleri göste- riyor. Muahede mevzuleri kapitülâsyonlar bunların il- gası muahede metninde me- yzubahis olan yeni Türkiye hükümeti — Türkiyenin yeni | hudutları, osmanlı imparato rluğunun tasfiyesi, Boğazlar mesolesi. v.s, gibi meselel- erdir. Cemil bey eserinde işlenmiş — bir — fikri — hu- kuki göstermektedir. — İngi- lizce ve Fransızcayı — iyi bilen müellif.n eserini bu ıki lisandan — birine — tercüme ve neşretmek için vakit ve Timkân — bulabileceğini ümit | aderiz. Bu güretle ese- rin, şüphesiz ki,lâyık olduğu geniş — alâkayı daha oyi uyandırabileceğine kani bulunmaktayız.» — Rita yavrum dedi. Ben bu — toprağın — ekmeği ve milletimin alın teri ile büyü düm, Yine onların ekmeği beni Pariste yaşattı ve okul- tu.Pugünkü rahatlığımı şöh- retimi de ona borçluyum. Bu borç nasıl ödenir biliyor musun? — Vatanın — neresinde yara yvarsa koşup onu sar- makla. Yillet ne emrederse boyun eğip, — hattâ isterso bu canı feda etmekle Rita. Bunu esirgersem, üzerinde hevüz. şehit bobamın kanı kurumadığı bu yurtta otu- ramam. Beni ve bizi yaşatan aziz ölülerin hatıralarına hür- met için benden, hepimizden vazife bekliyorlar. Unutur- | sak, onların, hâlâ kanlı du- ran kefenleri ile ayaklanma- larından korkarım dedi. Kadın, beynine — kurşun sıkılmış kadar sarsıldı. Çeh- resinde bir damla kan kal- mamıştı Dudakları titriyordu. Gözleri — dolmüştu. Birkaç | saniye ne yapacağını şaşır- miş gibi öylece kaldı. Biraz sonra — kendini topliyarak müstehzi ve hükimiyetinden emin bir eda ile, — 00 mösyö dedi. Sizi dinlerken gözümde Jandark kadar — ilâhileştiniz .. Biraz (( Duvamı altinci - sayfada ) Fransa ve Almanya arasın- da Lehistan Manç:ster Gerdiyan g ze- tesinin 26 Birinci teşrin ta- rihli sayısında «Macoristan, Fransa ve Lohistan» başlığı altında çıkan bir başmakale- de deniliyor ki: «Macar Başbakanı Cenoral Gömböşün, Varşovayı ziyaret | etmesi ve orada bir anlaş- ma yapması, kondi özünden ziyade kavradığı anlam do- layısile ehemmiyetlidir. Aslı- nda bu anlaşma az - bir şey- dir, Ba anlaşma ileride iki ülke arasındaki sıyasal mü- nasebetlerin sağlamlaşmesını ve alış verişin— ne yolda nasıl — olduğunu - belirtme- mekle beraber — artmasını ileri sürmekte — bir anıklık kurmaktadır. Buanlaşmada muhadeleri yeniden — gözden — geçirme hakkında tek söz geçmemn- kte isede Triyon Muahede- siyle kaybettiği toprakla- rı yeniden ele geçirmek bu süretle — mühadelerin yeni baştan gözden geçirilmesini istemek Macar dış — sıyasa- sının temeli olduğu bellidir" Bu anlaşma gösteriyor ki Lehliler Anmanlarla - anlaş- makta — yeter kadar - ileri gittiklerini — anlamışlardır. Bu işte biraz — daha ileri gitmek Fransızlarla — olan antlaşma — va - birleşmeyi kırıp bozmak sonra Alm- anya — ve"Maceristanla birli- | kto gilâhlı bir topluluk kurup bir acun savaşına — yol aç- mak demektir Fakat Lehliler Almanlura sokulmata ilerlemeyi, şimd- ilik de olsa — bırakmış bu işin fazlasından vaz geçm- iş görünüyorlar. » Lehistan şimdi bekliyor. Kimi Fran sayı mı? Fransa yeter ka- dar — kıskançlık duymuş, te lâş göstermiş, Fakat Lehis. tanı hiç bir süretle siyasal ortaklığından ayrılmış say. mamıştır. Çünkü hber ne k. adar ortada bir. Lah Alman anlaşması varsa da bu anla- şma gerek bir birleşme ol- maktan çok uzaktır. Bu işlerde — Lehistun bir çok şeyler kazanmış, Fran. sa ise bir aralık 8 Ti bozulmaktan başka , hiçbir şey kaybetmemiştir. Iki ülke nrasındaki dos- tdlük gene eski — düzenli durüş yeniden kurulabilir. Fransada Lehistana bir lültimatom verilmesi sözü ye- çti. Böyle olunca Lehlilerin ikiden birini, ya Fransayı, ya Almanyayı seçmesi ge. rekecek; fakat ikisine birden dost olmak mümkün olmıya- caklır Fransız- bütçesi Fransanın 1935 bütçesin. in gelir ve gidorlerini mecli se bildiren maliye encümeni mazbata muharriri M, Jakı- ye gelirin 46 milyar 985 milyon ve giderin 47 milyar 572 milyon olac ğını söylem iştir. Önun raporunda ökono- mi plânına göre hareket edil- mesi İüzumundan bahsedil- mekte ve hükümetin bu yol- daki sıyasası tasvip — olun- maktadır. —— Ve Bir yerde kapanıp oturul- lur. Bu bozulan havayı de- ğgiştirmek için kapı, pen. çere açılır.. Büyüne kadar sağlık — kitaplarının bizlere verdiği öğüt bunlardan iba- retti. Hulbuki son zamanlar- da Avrupa ve — Amerikanın çok bilgiç adnmları böyle hava değişiminin, odanın &. caklığını da birdenbire değ- iştirip bozacağından içinde- kilere aksine — olarak fana tesir yapacağını düşünerek başka çareye baş vurmuşla- rdir, Yani: — Kapı, pençere açmadan hem havayı isteni- Ten sıcaklıkta tütmak hem de temiz hava koklamak.. İşte bu, en başta çocukla. rı düşünen büyük kafalı ad- amlar (Kebek) de — çocuk hastahanesine tatbik ettik. leri gibi her yenilikte akıll- arı durduracak kadar ileri giden Amerikalılar trenleri- rdır. Ötedenberi hepimiz biliriz ki kapalı bir yerde fazla oturulup hele çok çalışıldımı adamın beyni döner, — içine sıkıntı çöker, artık çalışmak hevesi kalmaz. Amma biraz şöyle kırlara doğru gidildi- mi adamın kafası dinlenir, koyfi yerine gelir. Bu neden böyle? — Şehirlerin bavasında toz- larla kârişan birçok öteberi parçacıklarla beraber amo- nyak, asit sülfürö, idrojen sülfürö gibi kötü gazler vardır ki bunlar hem ciğerlerehem | ya verilir. Tedavide de beyne dokunurlar. Dağ havasında ise: 1 —Hava tazyikı oldukça ve yükeeldikçe düşük, 2 — Kondine göre saf- lik, 3 — Çok miktarda ( Ült- ra-Viyole) dediğimiz — canlı hayvanlara, otlara, yiyece. gimize yarayan güneş ışığı, 4 — Yüksok inonizası- yon ve pek az miktardâ (Ozon) — vardır. Avrupada bunlarla gşöyle böyle adamlar değil en bü- yük adamlar bile uğraşmak- tadır. Mesolü Polonya re- isicümuru M. İgnaoy Mos- ciski bunun hakkında gayet istifadeli bir kitap yazmış ve odasını ona göre yaptırarak saatte (500) — metremikâbı temiz koklamaktadır. Bu - zatın te- erübelerine göre dağ hava şındaki hava tazyiki dü. şümünün sağlık — üzerinde pek okadar — tesiri yok- tur. Asıl yarayanlar ve mikropsuz hava | yü- |- korıda yazdığım dört madde. | ğden öbür üç tanesi (saflık, Ültüra- Viyole, yüksek iyoni- zasyon) dur. Şimdi nasıil — yaptıklarını anlatalım; Evvelâ havanın — içindoki asılı duran parçacılardan te- mizlenmesi için birinci süz- göçton — geçirildikten sonra körükle yağ süzgecine ileti- lir, Hava — bürada biraz 1sı- tılır. Bu sıcak haya (içinden Zehirli Gazlerden Korunma Kolaylaşıyor Aurupa ve Amerikada şehir içindeki binaların havasını dağın temiz ve ferahlalıcı havası gihi yapıyorlar, soğuk su geçirilen) bir (kon- dümü oranın havası bozü- | dansatöre) geçirilir. Burada Ilıuvınm sıcaklığı — tedricen düşerken — yani — soğurken husule gelen fazla su buharı içine mikroplar ve parçacık- ları alarak kabın kenarında tekâsüf eder. İşte şimdi bu hava temizliğini bitirmiş de- mektir. Hava ıslaklıkla kı- naksamış olduğu halde kö- mür üzerinden geçirilerek içindeki kötü gazleri bıra- kır, ozon yapan yerden ge- çirilerek — ozonlaştırıldıktan sonra (otomalik termorregü- Tâtör) denilen, istenilen do- recede kendi kendine sıcak- lığı ve JTâzım gelen islaklığı düzene koyan bir âlete ile. tilir. Eğer (kondansatör) eyi l işlerse — takımı daha ucuza mal ettirecek yağ süzgecini | kaldırmak mümkün olabildi- diği gibi kötü gezleri emip tutacak olan — (işlek kömür) | nde bile tatbika başlamışla- | tertibati sayesinde de savaşta zehirli gazlerden kendimizi korumak mümkün olacaktır. Ültüra-Viyole ve yüksek 1 iyonizasyona gelince: Ultra-Viyole dediğimiz ya- rayan işik doğrudan doğru- | ya göze ve ellere dokundu- ğu için onu başka bir yer- | de hususi bir âletle meyde- | na getirdikten sonra (refle- ktör denilen bir âletle büyük madeni gayet jince ve üzeri gayrı muntazam (Krom) — ile gulvaniza edilmiş — bakırdan lâzım olan ve dağlarda ekseriyet. le bulunan iyon menfi iyon olduğuna göre daha fazla menfi iyonlu hava yapa- bilmek için işık kaynağile medeni ekran arasındak; me- safenin — biteviyeo — menfi putansiyeli muhafaza edebi. lecek bir kılıkta birleşmesi lâzımdır. İşte böyle tertibat sayesin- de dağa çıkmadan, kapı, pen- çere açmadan temiz, insana yarayan bir hava elde edil- miş olur. Dr: Raif Maliye Tetkik bürosu Büroda çalışmak - üzere Fransa- dan iki mütehassıs — getirilliyor. Ankara, 8 (Muhabirimiz. den) —Maliye Vekâletindoki tetkik bürosu memlekette tatbik — etmokte olduğumuz vergi sistemleri ile Avrupa- nın mühtelif momleketlerin. deki vergi sistemlerini tetkik etmektedir. Bu tetkik bürosunda çalı- şmak üzere Fransadan, iki maliye mütahassıs davet ed- ilmişlerdir. Bunlar bilhassa kambiyo, bütçe ve maaşatı zatiye işleri üzerinde uğra- | şacaklardır. bir ekrana aksettirilir, oda-.