SAYFA: 6 e— eee eee ee TÜRKDİLİ KİTAPLAR. _gAvusturya Anatol Frans Bizzat müellifin söylediği veçhile, Anatole France hak, kında gerçi birçok eserler kaleme alınmıştır; bunlarla beraber bu külliyetın en mühim uosuru noksandır; bu unsur da Francein ese- rinin ilmi şekilde yazılmış bir tahlil ve tefsirdir. Şu kadar ki üstadın hususiyeti ve mahremiyetile uğruşmak- la kalmıyan eselerde - bile (beğeniliyor, beğenilmiyor ) şeklindeki şahst bir zevk miyarı hüküm sürüyor; me. solâ müellifin tekâfülü azla nazarı — dikkate — almmak- sızın eserden rasgele zikre- dilen parçaların kıymet ve şehadeti makbul addedildiği gibi Francein yarattığı hayal ve teşbihler de sırf kitabiyat noktainazarından görülmiye kalkışılıyor. . Hattâ müdekkik | ve müfessirler — Francein, | sanatında, tenakuzlar meyda- na çıkarmağa kadar varıyo- rlardı; nitekim işte Francem bir taraftan nâfiz ve taklidi | güç bir sanatı, taşıyan kısa hikâyeler yazabildiğini söyle- rken, onun aynı zamanda me- vzu itibarile aŞekilsiz» (am- orphe) romanlar kalemeala- bildiğini de kaydediyorlardı. Vaziyet bu merkezde iken işte Madam — Dynnik bütün bu tenakuzları izah etmişti keza Francoijn, bütün eserle rini doğruca tefsir etmenin ancak üstadın üslübunu tah- ll jile bu — üslübun içtimaf mahiyetini teşhis — ettikten sonra mümkün olabileceğini » kavramıştır. Mme. Dynonikin, vâsıl old- uğu başlıca neticeleri şöyle kulasâ edebiliriz: Anatole Franecin en zıya de tercih ettiği torz folsefi, daha doğrusu — felsefi hicvi olan tarzdır. Santkârin ga- yri münteşir yazılarının tet- kiki do, sırf bu gaye için Pa. ris seyahatj yapan Mme. Dy- nnike ispat etmiştir ki Fra- neehangi sözün veya hükm. ün hangi kahramanına raci “olduğuna pek ehemmiyet ve- rmerzdi, Meselâ müsveddeler- de filân şahsa atfedilen söz, eserin sonradan gördüğü ta- shihte başka bir şahsın ağ- zından işitilebiliyor ve yeri- ni değiştiriyordu. — Bununla beraber Anâtole — Francein | kahramanlarının kendilerine mahsus mütebariz bir çehre ve seciyeye sahip olmadık!- arı iddia edilemez; fakat şu kadar var ki burada aydınl- anması icap eden nokta şu- dür: Üstat için asıl ehemmi- yetli olan cihet akuyucusuna muasır medeniyet hakkınd- aki tonkidi görüşlerini arz- etmektir. Sylvestre Bonnard, Be- rgeret, —rahip — Gorgnard gibi birçok ön sgafta bulu. nan eşhas vardır ki Francein romanlarında kendini temsil ve ifade etmekten başka hi- kmeti vücutları yoktur. Mome. Dynnik Francein fel| sefi ihtiyaçlarının, daha do- rusu, Francsin wmedeniyeti telâkki ve tenkit tarzının çok kere paradose şakline bürü- ndüğünü ayrıca kaydediyor. Bu süretle artaya alılan paradose filân — veya filân REVE ü | kle kalmayıp aynı zamanda | bazı bütün pasajlara, hattâ l | baştan başa eserlere raci olayor. France hiç şüphe yok ki, fikrine paradose şe- klini vermesini severdi, zira bu şeklin, vasfi mümeyyizi mütenukız hâdiseleri tebarüz ettirmektir; osasen Francca mücavir âlem ile şeniyet ve hakikatin gzlediği tanakuzlar, hakkındaki tenkidi ihtisasa- tını nafiz bir — şekilde ifade etmek imkânını veren yine bu paradore şekli idi. Maahaza paradore tankuza | sırf gekle ait bir tenakuzdur. Mevcut paradore işte «Haki- ki bir muhit içindeki biribi- | rlerile — mücadele — halinde | bulunan hakiki tezatları» İş. | aret edecek yerde - «Mantıki | bit kargaşalık ve teselsülsü- zlüğev alâmet olur. İşte Mme. Dynnikin, tama- | men mukni bir şekilde ispat ettiği veçhile, şeniyet hakk- ındaki tenkidi görüşü hase- eten sophistipue — (sofistai) bir görüş olga Anatole Fra- ncea, lâzım olan tarzda bu idi. Binaenaleyh burada mev- zuu bahsolan şey muharri- rin basit bir «Kelime oyu- nundan» veya «Fikri tezev- vukundan ibaret değildir. » | «Memleketin isyonı» müellifi bize gerçi aHayat tezatla- rının coşma ve taşmasını gösteriyor, fakat bu coşma ve taşma sofistaf neden olup mücerret şekilde matikeloş- miş bir plâna aksettirilmiş bulunan, aynı zamanda iki mütenakız temayülün prao- doXe haline birleşmesinden müteşekkil olan bir halettir. Bu iki mütenakız temayü- lün mahiyetine gelince, bun- lar «Kapitalizm tenakuzları- nın mantıki yayılış ve içti- mat siliniş ve kayboluşun- | dan ibarettir. Eğer Anatole France bu iki zıt temayülü birlestirip meselâ yayılış ile ortadan silinişini barıştırmıya ceht- ediyorsa, bunun da sebebini kendi içtimaft tabirinin ikili- ğginde aramalıdır; Zira — bu, «Bir taraftan bütün kökleri- le kapitalist rejime — bağlı bulunan, diğer taraftan ise emperializmin bütün içtimat ve iktısadi tonakuzlarından son derece mütsessir olan müreffeh küçük — burjuvazi sınıfının tabiridir » İşte böylece Mm. Dynnik- in, vardığı on başlıca netjce- leri göstermiş bulunuyşruz Bu neticelerin hiç kimseyı Anaotle Francein, takdir ve hayranlığa değer sanatı, ke- za üstadın sonatkâr şahsiyet ve tecrübesini tamik ve tet- kikten alıkoymadığını söyle- meğe hacet — yoktur, Esasın bizzat Mm Dynnikin, eseri bu &ahada ve bu yolda atıl- mış ilk adımdır, Bu kıymet- li ve cidden ilmi eserin Ana tole Francejn, memlaketinde nazarı dikkati celbedeceğin- den şüphe edilemez. İspanya ihtilâli sönüyor. Hükümet kuvvetleri Ovieda serini zapt ve — ihtilâle'le rin en son tahassün yor olan — şehrin — şimalindek; istasiyonlara hücum etmiş- rdir. —— lve |Yahudilere karşı fena mu- amele mi ediyor? Mançester Gardiyen gaze- tesinin Viyana muhabiri bi- Idiriyor: Avusturya Maarif Nazırı- nin orta tahsil mekteplerin de bulunan ve katolik olm: yan çocukların ayrı bir sın. ifta dere görmeleri hakkın- da verdiği emir, münakaşa- lara sobep olmaktadır. Geçen hafta, Viyana yah. udilerinin ileri gölenleri bir toplantı yaparak bu mesele üzerinde konuşmuşlardır Bu toplantının reis, hazi- ran ayında bugünkü Başve. kil, henüz maarif nazırı bu. lunmakta ve böyle bir kar- ar ittihazı düşünülmekte ik- en bir murahhas heyetinin | kendisine gönderildiğine ve Idiğini söylemiştir. Toplantıda bu protesto — edilmesi kabul olunmuştur. Hükümet ve kilisenin or- ganı olan Rayhpost gazetesi, bu mevzua dajr yazmış ol- duğu bir başmakalede bir çok Viyana katolik çocuk- larından daha fazla olduğu- nu bildirmektedir. Bu makalede deniliyor ki: | «Bazı teknig sebeplerden dolayı böyle bir ayırmıya lüzum görülmüştür. Hüküm. darlık zamanında — mevcut olan bu karar muharebeden sonra kurulan Sasyalist hü. kümeti tarafından — kaldırıl- mıştır. Eğer Avusturya bir Nazi hücumunu püskürttü — ise bu Yabudilere — yaranmak için değil, memleketin yük- sek kültürünü koruyabilmek içindir.» kararın İ | | bu tasavyurun protesto edi- ittifakla ! | Bu makale — böyle bir kararnamenin çıkarılmış olmasına büyük — bir mona | vermemekte ve yapılan iti- raz ve protestoları — kur- nazça hazırlanmış Marksist hücumlar diye tavsif etme- ktedir, Aynı yazıda, bu — kabil protostolara iştirak — eden- | klhi makalesinde beynelmilel | Avusturyadaki, lerin böyle karanlık niyet- lere kurban — gitmemeleri tavsiye olunmaktıdır. Bu makale, — kararname aloyhinde bulunanları ikna etmemiş bilâkis bir tehdit mahiyetinde olduğu için ho: nutsuzluğu büsbütün orttır- mıiştır. Avusturya — Boşvekili Dr. Şuşnig, heçenlerde dünyanın ileri gelen Yahudilerinden ikisini kabul ederek, Avus- turyadaki — Yahudilerin vazi yeti hakkında — kendilerine şu beyanotta bulunmuştur «Avusturyadeki yahudile. re zulüm yapılıp yaplmadı- ği ve - tatbikatta yahudilerin daha kötü bir hal ve vaziyette| bulundukları hakkındaki su. al ve mülâhazanıza — cevap olarak şunu söyliyebilirim ki Avusturyanın — nazarında iki türlü yurtdaş yoktur. Yeni Avusturya — konunu esasisi hiç bir vatandaşı di- ğerine — tercih — etmediği herkes için müsavat fikir hürriyeti tanıdığı gibi hiç bi masaniyet ve hü Iğralın Ölümü Etrafında (Üst tarafı birinci sayfada) Meclisini fevkalâde toplanarak Marsilya suikastının tertibinde, bazı devletlerin iştirak edip etmediğini tetkik öylemesi- ni istemeğe karar vermiştir. Mataristanda asabiyet Budapeşte, 13 (A A.) — Macar Ajansından: Bütün Macar matbuatı Ma- | ccaristanla Marsilya suikast arasında münasebet tesis et. mek İtalyan tahrikamiz ha- berleri nefret ve infialle re- ddetmektedirler. Azeser ga. zetesi iftira ve yalan başlı- hâdise vesilesile Macaristana en imkânsız iftiralarda bul- unmağa çalışan — matbuntın bu bethahane mücadelesini protesto ederek diyor ki: — Macaristanın Marsilya suikastı ile hiçbir alâkası yo- ktur. Mülteciler Macaristan- dan, başka — memleketlerde olduğu gibi yaşamaktadırlar. Fakat meselâ Pariste katle- dilen Hırvat şefi Radiçin, oğlu ve kral — Aleksandrın, aleyhinde her satırı — krala karşı şiddetli kinle dolu bir kitabı — Fransızca — olarak bir — Frası — tabii — vası- tasile neşreden Hırvat şef Piribiceviş gibi nice Ilırvat muhaciri yaşamaktadır. Uj Nemzedek — gazetesi, müfterilerin yüzlerinden mas koyi indirmek için daha fır. satlar elimize — geçecektir diyor. yri kanuni olurak tahdit et mez. Memleket ve — millet menfaatlerini ihlâle kalkışa cak herhangi bir fert kar. | şısında — hürekete — geçen herkese istisnasız bir sure- tto hükümlerini tatbik eder. Bazı ecnebi memleketlerde yahudilere zülüm vefena muamele edil- diği hakkında çıkarılan şa yialar ve isnatlardan huhe- rim yok değildir. Bu şayialar, hakikate as- la uymadığı gibi, Avustur. yada, Yahudilere — istısnaf musmele tatbik — olunduğu hakkında zaman zaman çıka- rılan şayialarında aslı yoktur.! Ne zalimune, no do istis- naf muamolo yoktur; millete, devlete ve — cemiyete karşı fena yaziyet takınmamış olan| hat kese karşı müsavi mua mele vardır. Avusturyada Yahudi meselasinin — bir — hugusi. yet arzettiği bir — hakiku- ttir. Çüukü hbarpten sonra | birçok yahudilerin Avustur ya vatandaşlığına kabul ed- ilmiş olması şarki Avrupad- an Viyanaya doğru bir mu- haceret akını vücude getir- miştir. Bunun üzerine bun un aleyhinde bir aksülâmel uyanmış, fakat kanun gene herkesa müsavi — tedbirler almaktan ayrılmamıştır. Avusturya devletince, ek- seriyetin dinine harp zams- nında ve harpten sonra müspet vaziyat takımıp hür- metkâr kalmış olanları, tabii tanıyor ve biliyoruz Menfi temüyüller ve tah ripkâr emeller - besliyonlere ise tedlbirler alnncağ B | hakkında, İçki Sevenler Cemiyeti. Matbuat umum müdürlü- Günden gelen bir tamim, gi- zli bir kuvvet oldu ve Ba- biâlideki bütün matbaa gü- rültülerini, bir anda sustur- du... Ne oluyordu?.. Bütün nöbetçi muharrirler, “gabahın alaca karanlığında, ellerinde bir tel yazısı, öte- ye beriye koşuyorlar, bir taksi bulan derhal bir isti- kamet göstererek: — Aman şoför, diyordu; son sürat, son sürat!... Bulumıyan, tramvayın bile ayuduğu bu saatte, muayyen bir istikamet tutmuş, soluk soluğa koşuyordu... Caplerinde havadis, ma. kale, şişirme hikâye kâğıt- ları, sarkıyor, uzün saçları gözlerine düşüyordu... Sabah gazetelelerinin iki binden fazlası basılmıştı.. Fakat, basılan bu jiki bin nüsha ne olacaktı?... Bütün makinistler hayret. te ve tel — yazılarını okuyan her yazı işleri mü- dürü, korkulu bir rüyadı idi. Her gazeteye: — Zank!. İstop!. Dedikten ve her gazeteciyi telâşa düşüren — bu — telyazısında, acaba ne vardı?. İşte, ben elime kopyasını aynen koyuyorum: « İçki sevenler cemiyet hiç bir şekilde yözı yazılmıyacaktır.. «Yazanlara menfi propaga | nda yapmış gözile bakılac. | aktır..» #e d Akşam, geç vakit &«İçki sevenlar cemiyeti» nin top- |lantisını haber alan müh- abirler, derhal, — toplantıya koşmuşlar ve konuşulanları, rejsin söylediklerini aynen yazmışlar, resimler çekmiş- lerdi.. Her gazete, mükemmel bir havadistir, diye, resimn. leri ile baş sayfayı bu. nunla süslemişti . Patron memnundu.. Çünkü, gazetenin — satışı, hiç olmazsa 2000, 3900 arta- caktı... En büyük gazotelerden bi- rinin yazdıklarını naklede- yim: 64 lük puntolarla: «İÇKİ SEVENLER GCEMİY- ETİNİN ŞAYANI — DIKKAT TOPLANTISI..» Ser'evhası yazıldıktan so- nra, 36 lik harflorle de: «Cemiyet reisinin, muhar ririmize beyanatı —— Rakı, şampanya, bira, viski, şarap şişe ve kadehlerile Jdonatıl miş konferans masasi ... » İkinci başlık yapılmıştı... Şimdi, mukabiri dinleyin: «.. Akşam geç vakit, «İçki sevönler — semiyeti » isminde yeni bir teşekkülün «Asmalı gözino» da bir toplantı yapa- | | cağını düydüğüm zaman, içi- mdeki güzetecilik tecessüsü, birdenbire ayaklandı ve be- ni, heyecan içinde oraya sü- tükledi... geçenin | şapkasında «kad. | birebirdir. eh» arması bulunan © Pltl: — «Davatiyeniz * di? .» deyince şaşırıP " —&«Ne dayotiyesli. Fakat, ben gaze te vesikam..» — «Bir dakik$ Reis beyefendiye gazeteciler - kabul © mı?..p ğ Biraz sonra duğumuz bildirildi- Salona dar bir K0f? dahil olunuyordu. — Kapıdan girince, iki metre yüksekliğ” yük bir perte N rdu. Çallı İbrahimin —© olan — bu portle muharrir Ahmet Alıtarafında A min içki hakkınd leri, yaldızlı har mıştı. H Yan . duvarlardâ maruf içkicilerin sözleri vardı.. ğ En fazla nazarfi celbeden, Theney# cümlesi idi: « İnsanlar, ya dikleri şeylere ipar” hoşlanmadıkları ret için mantık V8 © melerioi kullanırları? Bu cümle, güğ” yazılmış ve etrafı ampullerle süslenM'” | Thevoydidein PU | gini, ne müna : dıkları, ilk okunu$” imıyor. Fakat, ndükten sonra, miyenler,içkinin ni, fenalığını iıpd' a ntık ve muhakefi İlanırlarmış, diye x bildim | Şu şekilde, lamlara, adım b düf olunuyor: «leki yirminci ma iksiridir.» « Vatandaş, y" şekilde değil, n *İç bade, güzel sev Dünya varmış, yaki ? «Kedersiz yll' istiyorsun, mest 07 || «Üzüm, incir, Ve Ümer ile resi altında, ' lar, 4 Bütün davetlilef — olmalı ki, boş mıştı . Gazino, hıncahiP” Garsonlar, k masadan masayâ içki yetiştiren Nihayet, a) İşışman,kıpkızıl yüf | ayağa kalktı:. D? | fına reverans | bessümler — saf' söze başladı: «Arkadaşlar, «Senelorce, içkik D erine en bâyü eden birşey © V edildi. Evet manif ” içki dajmi olarak | * her şeyi harap ©GÜ «Fakat şuna " o, rkadaşlar. ivkı'