DRr TÜRKDİLİ İtalya SAYPA: 5 YENEKAKA GA ERENE NU NERNRE UK NA EAKENE NN EDEBİYAT EYLUL 25 İzmirde modern bir müessese Fen âöleminde: e" Aktinium (- Cümhuriyet Kız Sanat Enstitüsü. Enstitünün gayesi kızlerimizıbigili,becerikli,mktesit,açık yürekli,ev kadını,mütehassıs sanatkâr yetiştiştirmektir. Bir hafta evel — mezunen İzmire gitmiş, çoktanberi me- thini işittiğim Cı'ımhurjynı Kız Sanat Enstitüsünü ziya- ret etmiştim. İzmirin en gü- zel,en havadar mevkilerinden biri olan Gözteped' bundan on söno Şevel hususi olarak açılan (Sepet ve çiçek |mek- tebi) bilâhare gıpkıcılı? ta ilâve edilmek suretile hükü- metin himayesine mazhar olmuş ve nimrosmi bir sur- ette muhtelit mektep l_ı:ll'm almıştı. İki senedenberi Ma- arif Vekâleti tarafından idare edilmeğe başlanan bu müe- ssosa kız ve erkek kısımları- na ayrılmıştır. Kızlar kısmı- na (Cümhuriyet Kız Sanat Enstitüsü) erkek kısınına da (Sepetçilik — ve Şnpkfîzîık) ismi verilmiştir. F.nılııun_üfı Gayesi: Kızlarımızı bılşılı. becerikli,muktesit, açık yüre- kli, kadınlık vazifesini anla- | mış öv kadiım. ve mme_hnıııı. | sanatkâr yetiştirmektir. Ta- lebe mektebe geldiği günden itibaren yalan söylemez, ya lan yasaktır. Çocuk dırıh_ı— nede muallime: Ben bügün | dersimi bilmiyorum. — yahut: ben bugün bir tabak kırdım der. Velhasıl bu mücssesede doğruluğa — azami — itina gösterilmektedir. Talabe milliyet esasına uy- gun bir şekilde yetiştiril- mektedir. Türklüğünü tamır ve sever, memleket işlerine derin bir sevgi ile bığlıııır: aile ocağının yüksekliğini takdir eder. Kadınlığın y_iı.k'ı sok meziyet ve nezaketini temsil eden genç kızlar y;—_i iştirerek onları — hayattal :ı::"i(a mesuliyetini ıfıüdrık bir insan haline gılirır._MılF- tebin program v& faaliyeti | hep bu hedefe irişmek ın_ıl- sadile hazırlanmıştır. Kız. larımız bir taraftan umumi malümat — derslerile teçhiz edilirken diğer taraftan mek- topte mevcut sınıflardan birinde ihtisas sahibi olmak. ta ve aynı zamanda k'_'d"'" lığın ihtiyacı olıfı Ivülu: bilgileri de umum! olıı:' öğrenmiş bulunmaktadır. * ı.ı arif Vekâletince ittihaz olu. nan sön karar — mucibince enstitü mozunları orta mcş- tep mezunu hukukunu haiz olarak doğrudan doğruya lisenin ikinci devresine ka- bul olunmaktadırlar. İhtisas şubeleri: üçüncü sınıfa gıciıuıA Binih reyi ve mektep idare- sinin tensibile bir sanat şü- besine ayrılır - ve moktebi bitinciye kadar her senb daha fazla bir kuvvet — ve ehemmiyetle bu ıubenşn derslerini ameli olarak takip eder. Beşinci sınıfta talebe ihtisası olan sanatta yalnız tatbikatla uğraşır ve mezun olunca sanatının tam mana> sile ehli olur. ENSTİTÜ SANAT ŞUBELERİ Dikiş ve biçki: Bış *',""' h kadın terzisi yetiştirilir. talebe veli- | bu uğurda azami bir bimir Kit Ba; intibalarını Kiymetli de bey Moda: Bu kısımda şapka- cılık, vitrin ve salon tezyina- tı ve dekorasyon öğretilir. Ev idaresi, tabahat: — Her talebe haftada bir gün ev işlerile uğraşır. Mektebin tabahat dersi için hazırlan- mış modern mutbakta yemek pişirir. Yemek — salonunda sofra tanzim eder. Servise ait işleri bilfiil yapar, çama. şır, kola, ütü, temizlik yama gibi ev idaresine ait işlerden birin) görür. Nakış: Muhtelif el — nakış- ları, kabartma nakışlar örme, tül, boncuk, aplikasyon yostı klar ve sajir — bioder; işleri gösterilir. Çocuk bakımı ve hifzissihh- ası: Çocuk demek — vatan ve millet demek — olduğundan sây ve himmetle çalışılmaktadır. Enetitüde gürbüz ve vatana hayırlı ovlât yetiştirilmesi çocuğa İüyık olan ehemmi- yetin verilmesi telkin edil- mektedir. Ev kadınlığına ait umumi bilgiler: Bir kadın — ister müstakilen hayata — atılsın ister yalmız evi ile moşgul olsun — kendisine — hayatta mutlaka Jâzım olacak — bazı bilgiler vardır. Şimdiye ka- dar kızlarımız yalnız bunla- rı görmekle öğreniyorlardı ve bu yüzdendir ki ev işleri- miz ve hayatımız intizam ve beceriklikle yapılmıyordu. Fakat — enstitüye — devam eden kızlar kadına lâzim olan bütün bilgileri mektep- | te öğrenip tatbik ediyorlar Hayata atıldıkları zaman ev işi ve ev idaresi hususunda hiç bir müşkül karşısında kalmıyorlar. — Bir — kadına lazım olan umümi - bilgiler itüde ber talebe için ::::ııri olan derslerdir.Vel- hasıl enstitü; talebeleri bu günkü hayat şartlarını göz önünde bulun- durarak yetiştirmekte ve ha- yat mücadelesine mücehhez, memlekete müfit birer mü- him uzuv olarak hazırlama. ktadır. Bugün kadın iş hayat- ma iktısadi buhran yüzün- den atılmaktadır. Mezunlar nerede olsa müreffeh bir ha- yat kurmaktadırlar. — Hitler: (Kadının yeri evdir!) diyor Haltaya göz dikti. Maltalıların harsi ve ticari mü- nassbetleri İlalyaya bağlı imiş. İtalyan gazeteleri, İngilte. re hükümeti tarafından Mal- tada İtalyancamın lüğvi mü- nasebetile şiddetli neşriyatta bulunmaktadır. İtalyan gaze. teleri, Malta ahalisinin har- si ve tcari münasebetleri- nin İtalyaya bağlı olduğunu ispata çalışıyorlar. İtalyan rlar ki: Geçen ağustos ında, Malta limanına tüccar vopuru ve gemisi uğramıştır. Bu — miktarın el- lisi İtalyan, otuz yedisi İngi- liz, yirmi yedisi Maltız, on dördü Almandır. On beşi de diğer devletlera mensuptur. güzeteleri diyo- ay- 143 —eti —— Kasaplar deresi Kasaplar deresi mecrusı. nın mükellefiyet usulile ka- tpanmasına başlanacaktır. Bu hususta hazırlık - yapılmak- tadır. ve kadını işlen çıkarıp evine gönderiyor. Fakat iktısadi zaruretten — doğan heticeyi emirle, idari tedbirlerle izale etmek bilmem kabil midir? Kadın iş hayatında erkeği çalışmağa — teşvik eder. Bir çok Vilâyetlerden enstitü mü- düriyetine müracaat edilme- kte ve mezunlara — seksen yüz lira ücret vermek sureti. le muallim istenmektedir. Kız enstitüsüne — son günlerde Tise talebesinin de kabul edi- lmesini Maarif Vekâleti em- retmiştir. Mezunlar Ankara- daki İsmet Paşa kız enatitü- süne kabul edilmekte ve ora dan çıkanlar da Ortamektep muallimliğine tayin edilmek- tedirler. ERKEK ŞAPKACILIK VE SEPETÇİLİK MEKTEBİ Kız enstitüsünün tesssüsü. nünden evel sepetçilik, çiçe- kçilik ve şapkacılık sanat- larını kız ve erkek talebeyo öğreten bir. Örtamektep idi. Maarif Vekâleti çok parlak bir istikbali olan bu sanatla- rin da ayrı bir. şube olarak erkek talebe için devam etti- rilmesini tensip — etmiştir. Bu mektepte Balıkesir — ve havalesinden İzmire gönde- rilen söğüt çubuklarından mamol mobilyaları gördüm. Cidden fevkelâde — zariftir. Bu mobilyalarla en zengin nileler evlerini süslemekte- dirler. Fakat ihtiyaca kâfi gelmediğinden İtalyadan da yurdumuza ithal edilmekte olduğunu öğrendim. Vilâye- timiz dahilindeki söğütlerden istifade edebilmek için bir kaç heveskârın — İzmirdeki mevzubahs sepet ve çiçek mektebine giderek bu sanatı öğrenmeleri hem kendilerinin ve hem de umum vilâyetin iktısadi vaziyetj noktai naza- rından memnuniyeti mucip hayırlı neticeler vereceğine kanjim, Kız enstitüsü ve sepet, çiçek mektebi teşri- nievel — iptidasında açıla - caktır. Bu hususta tafsilât almak istiyenlere her zaman izahat vermeğe ümedeyiz. Madeni kimyeri tarzda - saf bir halde elde etmekle muva- ffakıyet hasıl oldu. #Amerikada kâin Celevla. nddan bildiriliyor: | Sikağo Üniversitesinde profesör Brosso bir ton U- ranjum ham cevherinden çı. karılmış ve 5000 dolara mal olmuş 1f10 gram Aktinium ilmi ve tıbbi hususatta isti- mali fovkalâde mühim ad- dilmektedir Aktinium, şua neşretmek suretjle kendi madeni cev- heri aslisinin yarısını 32000 senedo sarf ve — harcetmek- tedir. Radium ise- 1000 senede | Bu habez: hakkında Viya- nalı meşhur. - bir şus mute- hassısı ve âlimi şunları söy- lomişti Amerika üliminin tecrü- beleri hakkındaki raporu Aktiniam madenini kimyevi tarzda saf bir halde elde etmiye artık njhayet muvat- fakıyet hasıil oldğunu gös- | teriyor. — Cevherin — bizzat | maddci asliyesi ötedenberi malüdur. ve Viyana — ilim akademesinin radium eneti- tüsünde dahi bu cevherden küçük miktarda ve bunlarla müteaddit tee- rübeler dahi yapılmıştır. Fakat şimdiye kadar hiç bir vakit Aktinijum saf bir halde elde ve dajma gayri saf ve diğer ec- nebi maddolerle karışık bu- lunuyordu. Binaenaleyh bu müşkülât izale edilip kimye. vi tarzda safi Aktinium is- tihsali mümkün — olunca bu hal ilim sahasında şüphe- siz çok enteressan olacaktır. Bu takdirde artık nihayet doğrudan doğruya bu madde- nin atom sikleti olde edile- bilecek ve bu sayode Akti- miumun intişar hüzmeleri hak- kında şimdiye kadar unlaşı. lamıyan bazı meçhulleri ay- dınlatılacaktır. Aktiniumun biologik te siri hakkında az şey ma- lümdar. Vakıa tıpta kullanı. labilecok bir şua olduğu ma- lümdür. ve şimdiye kadar da bu bapta birçok etütler intişar etmiştir, fakat pren- sip teşkil edecek kıymet ve ehemmiyette kati neticeler daha henüz hiç — bir yerde istihsal edilememiştir. Aktinjumun faaliyet müd- detine gelince* yukarıdaki haberde mutlaka bir yanlış. hk vardır. Aktiumun kendi maddei asliyesinin yarısını ancak akninmun kendi maddei asliyesinin — yarısını ancak 32 bin senede zayi ettiği do ğgru değildir. Bu bapta belki aktinjumun müvellit madde- si (ana maddesi) olan Proa- ktinium ile sehvon bir deği- şiklik yapılmış olsa gerektir. Radioaktiv bir tarzda inkis- am ve tecozziye uğrıyarak Aktinjum teşkil eden Proak. tiniumun fevkalâde uzun bir faaliyeti vardır. Buna karşı Aktiniumun faaliyet müddeti nispeten kısadır. ve takriben edilmemişti Dr- M. Kâmil 20 senede kaybolur: | belki.. Fakat, mevcotlur | Aziz üstat, Son zamanlarda — yazdığı- nız makaleleri, «Aşkı mom. nu> ve « Mavj ve — Siyah » taki Halit Ziyanın, inda gülümsiyen hayalinin, 80- vimli işareti — ile, — daima okurum.. Keşke, okumaz olaydım... Makalelerinizin — çıkacağı muayyen günleri öğrenmiye idim keşke.. Kaç kere yazımızın bulun- duğu sayfayı atlamak, geç- mek istedim, Fakat, mümkün mü?., Daima « Canım bu makalesin- de eski Halit Ziyayı, belki bulurum..» gibi sözlerle,sev. gilisini kaybetmekten kor- kan bir kalbin heyecan ile | çarpan kalbimin bulanıklı- ğini gidermek isterim.. Ve Yazınızı okuduğum zaman, içim burkulur: — « Niye okudum, diye hayıflanırım, niye okudum?, Hakikaten, Halit Ziya, bu | mudur?,.» Üstat, kalbinizi kıracağım, ne yapayım, söylemeden duramıyorum: Siz, hakiki şahsiyetinizi gölgeliyen ve belki de söndü- recek olan #on yazılarınızın altına ne cesaretle imzanızı atıyorsunuz?.. Hiç olmazsa, hâlâ yaşıyan «Aşkı memnubv ve digori çocuklarınıza kıymayınız yalvarırım size,.. | İşte en son olarak önüm- üze sürdüğünüz «Kaynağa doğru» isimli yazınız.. Va işte ondan”bir parça: «Kollarını, bacaklarını tü- rlü türlü engellerle sıkı &- kı köstekliyorek — varlığının son dönemeç noktasına ka- dar kendisine lâyık olan şe. ylerden Türklüğü mahrum bırakan bağları — birer birer çözüp atan Gazinin yaratı- cılığında neye daha ziyade ehemmiyet vermek - lâzım geleceğinde tarih müteha- yyir kalacaktır.» Eğer bu - parçayı okutsalar ve bana binlerce ağız- dan, bir anda: —e Bu parça meşbur Halit Ziyanındır..» cümlesi çıksaydı, samimi söylüyor- am, inanmıyacaktım: — Hayır diyecektim; ha- yır. Halit Ziya bu kadar ahenksiz bir cümle ile kon: uşmaz; onun — ifadesinde şi ir varıır, o,kalhe söyler. .. Yalan yalan, siz Halit Zi- yayı,lekelemek istiyorsunuz. Fakat ne çare ki, bugün siz, kendi şöhretinizi lekeli- yorsunuz. Bu kadar ahenksiz cüm- leler, — ancak - ametörlerin kaleminden çıkabilir. . | Zavallı Halit Ziya, ihtiyar bir Halit Ziyanın kalemi ile NASIL İKTISATÇA Y Üstat Halit Ziya beye Açık mektup. katlolunur... Serdettiğiniz fikirler, sakat oldukları kadar da inkârcı... ve yalancı... Bakınız, ne diyorsunuz: «00 ÜOnün yüzünden — bu hl_yığı boyalar sıyrılabilecek midir? Onların kalın tabaka ları kazıla kazıla altından, badanalarından — kurtarılan bir mozayık levhası parlak- ilığ ile, öz Türkçe, nihayet meydana çıkarılabilecek mi- dir?. « Bu sualin otrafında imap ile, ümit ile tutuşan gözle- rin yanında inkâr ile, şüphe ile açılan dudaklar — vardı. Birinci kurultay ile ikinci kurultay arasında geçen iki senelik kısa bir zaman gösterdi ki birinciler hak- Idırlar ve ikinciler aldanmış- lardır..» 1 — Evet, fikirleriniz sa. kattır.. Çünkü: Biz, « badanalarından kur- tarılan bir mozayık» aramak maksadı ile öz Türkçe kay- ınâ dönmüyoruz.. Müzelik olan bir madde, bilhassa bir dil, yirminci asrın genç, asri, kısaca in- kılâpçı bir millete — ifade vasıtası olamaz!.. Biz, hâlâ yaşıyan, Ana- doluda kullanılan kelimeleri aldık ve eskiden kullanılmış, fakat, şimdi unutulmuş olan- ların da yalnız kaidelerini tetkik ottik.. 2 — Yukarıya naklettiğim parçanızda, Türkçemizin ku- rtulacağına iman etmiş ol. anların haklı — olduklarını, ibanmıyanların ise, bugün, aldandıklarını yazıyorsunuz. Fakat unutuyorsunuz ki: Siz, bir zamanlar öz Tü- rkçenin bir edebiyat dili olamıyacağına, kani idiniz.. Nasıl oluyor da, bugün, ke. ndinizin de aldandığınızı ha- ykırmak mecburiyetini his- sediyorsunuz?. Bu, bir itiraf, bir kab- ahati itiraf değil midir?. Horkes biliyordu ki, dili. mizin—-çok şükür ki, bugün sizin, edebiyat lisanı, diye ortaya attığımız karma kar- ma karışık dil kaybolmak üzeredir —arapça tesirinden kurtulacağına katiyen ümi- diniz yoktu. Üstat, —kaleminiz artık, yalnız hatıralarınızın mürek- kebi ile yazabilir.. Sizden, böyle maknleler değil, «Kırk yılın hikâyesi» ni bekleriz.. Sevgi ve samimiyet dolu sayğı büketimi takdim ede- rken — ah anlasanız-yılların izini taşıyan yüzünüzde ışık- h bir gülümsemenin dalğa- lanmasını, okadar — arzu edi- yorum ki.., Seniha Turhan y ARI MÜSTEMLEKELİ- KTEN KURTULUP ERKİN BUDUN İKTİSADINA GEÇİYORSAK DİL SAYV M NLÜĞÜNE GİDİYORUZ. NA DA KÜLTÜR - TEMLEKELİĞİNDEN ÇIKIP BUDUN BÜTÜ-