Trabzonunmeydan | | Eskiden bunun adı «Gâvur Meydani» imi: şene evvel koca bör bahçeydi. Şimdi yine ayı bah- çe... Pakat yer yer peyda olmuş mantarlar gibi, ye- gillikleri süsliyen beyaz İstanbulun gö - beği neresidir? Be n Tal mi, Sirkeel mi, E Minönü mü, Kara. köy müt. Hayn biçbiri... - Çünkü İstanbulun ıihd' yoktur! Pakat darmadağın İstanbulun zıd Hina olarak bütün diğer şehirlerimi- zin, karabalarımızın, kattâ nahiye | merkezlerimizin mutlaka bir Köbeği vardır. ve burada her gey -aşağı yokanı - toplu bulunur: - Hükümet | hiveleri, otoller, Tokmntalır, bunka- iay, büyük mağazalar,.. Hulâma har. ber geye.. Meselk Ankaranın Ulus meydanı, Mmesdlâ İzmirin Konak'ı, meselâ Af- yonun, Sıvasın, Könyanın, Malatya- Hin, Samsunun, Erzurumun, Toka - ilh meydanları n da böyle hir mey et konağı tesa , bankalar daha ötede, büyük mağazalar büsbütün görün - miyen bir yerde.. Ve vapur İskele- r gibi bir mey- Eukiden bunun adı (Güvur mey - danıy imiş. Yirmi sene evvel bir ko- €a bahçeydi. Şimdi yine ayni buliçe.. Fakat yer yer peyda olmuş mantar- ler yeşillikleri süsliyen beysz gemsiyelerle kaplı. lenebilir ki bütün Trabron, bu yeşilliğini ak şemsiyelerin benek- lediği ecegie meydamın dışında ve içinde pervaneler gibi dolaşıp durur. Acaba bir Trabzoulu var mıdır ki, hiç olmazsa günde bir defa buradan mak için sörleştik. Ben -evi barkı, işi gücü olmıyon fdam.- erken gitmiştim. Maamafih,| yalnılığı oyalıyacak şey, az değil ki. İşte, ağzını Belediyeye doğru çe- Virmiş olan oparlör haşariyor: — Bu gece, ssat dokuzda İHalke- vinde, Üriversite müdavimlerinden G (hllmem kim tarafından) e- debiyatmızda yeni cereyanlar ya - giyabilir mi? mevzumda bir konfe- Tanı verilecektir. — Halkımızın — bu konferansa alüka güstermesini bek- leriz. Buyurun bakalım!.. Har T yanında kiyamet ko - pan dünyayı bir tarala bırakıma, f Kat özyurdumuzda halk: alâkadar e- den mevruların — kıtlığına kıran mt girdi? Edebiyatımızda — yeni yaşıyabülr. mi Dam üstünde saksağan... ü? Sonra da bunu bir Üniversite ta- careyanlar değil şenisiyelerle kaplı. Hereket N işte, aözleşiniş. ol duğumuz — disiş | Tenlmon tarikiri yazmakla Meşgul | küz örtaokul direk törü Bay Mahmut Yanbay tam ııı.' tinde geldi. Koltuğunun altında koca bir doe-| ya vardı. Önu masamın Üstüne bıra- | karakt — Uzan emeklerle hazırladığım iki eser... dedi ve İlâve ettir — Biri (Baybhurd balk şairleri) dir. Bitmiş; hazırdır. Öteki de yine | halk şelrlerinden — meşhur (Clâli)- | nin hayatı- ve esötleri... Bu da ta mamdir. Bayburddan geçtiniz, ora - sini — pek beğendiğinizi — söyl belki işinize yarar, diye getirdim... | Daktilo İle yazılmış, itina ile top- lanmaş tertemiz küğları karıştırır ve ber zahifesinde alâka ile durur - ken, duyduğum tccesürü tahmin e- demceasiniz... Halk şairleri denen eşsir kiyne - tin me güzel, ne mefis, ne seçme par- | çaları... Ve bunlar, Işte böyle, yıllarİa gör muru, alın teti dökerek — bir araya getirmiş olan münevverin — koltağı altında böyle, alâka gçösterecek bir kaynak arıyarak, bir boş ümitle hep masa masa dolaşıp durücak demek? Kendini bu işe vakfelniş destuma sordura; — Bon mit. dedi, ben nasıl bas- tırabilirim ki? © anda, meydandaki oparlörü tek- var düyar gibi oldum: Edebiy mizda yeni cereyanlar — yaşıyal mi ? İşte, herkesin omuz silkip, dadak hükerek azaklartığı bir mevru ve işte, önümde, herkesin seve save, bi nimsiye benimsiye okuyacağı iki &- ser! Ve biri, şimdi çu anda, bomboş bir salonda gürül gürül söylüyor, ö- toki, muhakkak surette bulabileceği binlerle muhataba rağmen derim bir sessizlik içinde susuyor. Biz de bir zaman sustuk. Sonra, kendimiza gelerek Trabzondan konuş mıya başladık. NDEMİR HAVACILIK 'hakkında bir tebligaf yapılı | | Halk. karanlığa &lışıyor Vilâyet yenibir izahname neşretti (1 üzci sahifeden devam) ce, şehrimizde bir de hirzızlik hâ- karanlık olan evlerin — ve hususi disesi olmuş, Refik adında bir sa- yerlerin pencereleri de kapandık-| bıkalı, Çarşıkapıda, pazarda ba -| va daha çok kazanlık ola-İlik almakta olan 17 yaşında F: ağı anlaşılan sokaklar, maskelen- İze adında bir genç kıza, karaı hıktan istilade ile yaklaşmış, elini Denizyolları vapurları iyi İcabine sokmuştur. | maskelenmtemiş | Ancak, Faize için farkma var - Denizde maskeleme işleri üze- |mıs ve Rebik, tam cebinden cüz- | rinde vaprlan kantralde, Deniz- 'danı çekaceği sırada elini bileğin-| yolları vapurlarında bu. hususun | Cer yakalıyarak haykırmıya baş- iği elkcmeni amnaştır. i SalR sürülmüşr. Buz vepar | | Neticede Refik yakalanmış ve lann kamara pencereleri hiç ör- | düf. üçüncü Sulh Ceza mahkeme- | tülmemiş ve örtülenlerin de mığı |“ne verilerek 'ı'*'Yı 28 gün hapis iyi maskelenmediği görülmüşlür. SETaSINa çarplırUmıştır. Bunun üzerine Vilâyet, Denizyol. | — Cep fenerlerine fiyat — | ları idaresine dün bir ihtar gönde- tesbit edildi serek, mahzurların derhal önler- | — Fiyat Murakabe Komisyonu mesini bildirmiştir. dün tekrar toplanmıştır. Adliyede mesai Cep fenerlerinin tapı Dün Adliyeye, işe yarım sant İrakende satışlan için yüzde on erken başlanması — vç bitiril: beşer kür tesbit edilmiştir. di-| Cep fenerleri âmpullerinin ta iından, Adliye, her zamanki sa- atte işe br şlamış ve 5 de paydos a 5 etmiştir. Mahkemelerin maske- | neri pillerinin toptan dürinesine lenmesi işi bittiğinden, her mah- 230 kuruş, perakentde tanesine| keme, işini bitirebildiği saate ka-| 25 kuruş satış fiyatı kabul olun dar çalışacaktır. |muştur. Yuvarlak yerli pillerin ta nesi VÜ ve Avrapa mallarımın Renkli k:dm satanlar tenesi de 17,5 kuruşa perakende olarak sutılacaktır. Bunlardan faz- Ketcacilerde, Sabuncuhan cad- (Jaya satanlar hakkında takihaet desinde 49 numarada kâğıt tica- n n KAğt Bt | yapılacaktır. reti yapan Hayim — oğlu İlya ile/ Pkmekler CW tezgâhtarı Yako, ışıkları karart - nkı':ııııı-ı f.',.k:'ınfl:"_.... SN Li a aze ti L L DeD R e almak is temekte ve bu yüzden de akşam Lüzerleri fırmları önü kalabalık olmaktadır. Bunun sebebi, herke- İsin hemen ayni zamanda ortalık katarırken ekmekğini almak için h- İrınlara koşmasındadır. Bu mrretle |bir anda fırmlarda — ekmek bit- mekte, ikinci bir defa ekmek çı- kıncıya kadar da halk beklemek mahkemesi tarafından tevkif o - lunmuşlardır. Bunlar, dükkânlarma gelen bir ü bütün koyu renkli kâğıtları, dükkânda bulu. nan birini göstererek: «— Emniyet Müdürlüğü hesa- | bina bu zata sattık, Yoktur!> de-| ” | ü almaktadır. Tala aa yaplen Tahkikat 90 | Fırnların cikenden fazla ek- Tn sdamin sepear li Tz | ü çkarmalarımın temini el yati olduğu ve Emniyet Müdürlü- | SKt Ş Zünün böyle bir kâğıt siparişinde | » Diğer taraftan, evvelki gece de bulunmadığı anlaşılmıştır. —— , | bana benzer Beşi k':vl z Müdise Suçlular, mahkemede, fazla | olmus. halk. ekmek bulunmadığı müştariler gelmesi yüzünden şa- | Pühtile Beşiktaşta bir fırıncıyı a- urdıklarını, ne söylediklerini bil- | Skadarlara şikâyet etmiştir. mediklerini söylemişlerdir. Bu firincı, kendisin vn ve- Muhakeme, karar verilmek ü- |rildiğini ve bu yüzden kâfi ekmek | 1877 Osmanlı - Rut — harbinde | zere başka bir güne bırakılmıştır. ;*ıoı_ııdıiım :44.. ıı:i.. Yakat Karanlıktan istifade tık — |yapian kontrolde fırında gizli 6- arak on çüval un bulunmuştur; hırsızlık Farıncının, ekmek yapılması İç Işık karartma Yüzamnamesinin | piyasadaki fiyattar uçuza verilea ilk tatbik gec evvelki ge- | hu unlati gizlide ” piy yola ttuğu unlaşılmıştır. —— TASVİRİ EFKÂR ——— Eski Al YAZAN: (e Tahkimatın — ordula noksanını, adet eksik. yoksa, onların müdafaası esas değildir. | Franmz ordusu — Rhin nehri -| ni geçince ya şarka, Avustur - ya © doğru dstya — ordusu Ti gerisini müdalaa edecekti; ya- hut Fransızlar, Ulm kalesi şazkın- da Tuna nehrini geçmiye çabalı - yacaklardı; bu halde Avusturya ordusu sol cenebin Ülm kalesine dayıyarak şarki Tuma nehrini müdafaa edecekti: veyahut uzak- | geçitlerinde veya ruz ederek onları cekti; m, sevkülceygçi kafasıl.. Gene- val Mak, Fransız kolorduları kar- İşçummda, Ulm kalesine sımsıkı sa - rılmış. bir türlü ondan uzaklaşa- yordu. Bu kale o zaman ÂAvus- rya ordusuna memet, yardımcı değik ayağını bağlıyan bir kös - tek, mihayet bir mezar olmuştu. |Napolâonu harp dâhisi yapan, İböyle sersem düşman generalle - ridir. Fransız kolorduları rahatça Tuna nehsini geçerek garba dön- düler ve ters cephede müdafsaya mecbur kalan Avusturya ordüsü- a taatruz ederek onu berbat ve esir ettiler. General Mak gibi bü- tün askeri meziyet ve iktidarı, üs- tündeki üniformadan ordu Jikumandanı taslaklarına Napoldon bu çeşit darbeler vura vura on beş İsenede onlar bir parça askerlik Jökremnişlerdi:. nihayet Waterloo muharebesinde top sesine koşa - nuptan laar- rak muharebe meydanında top - |Gi İlanmak ve düşmana hep birden taorruz etmek becerikliliğini gö terdikleri zaman Napolson:« En- fin les animasa ani appris güclaves choser - Nihayet bay - vanlar bir şey öğrenmişler» sözü- mü teemürle söylemiştir. Maattesssüf bizim harp tarihi - mizde de böyle misaller vardır | Rumelide Ruslara karşı müdafa - aya memur alan ordumuz köşeleri İKSilistre - Varna - Şi Rus- İçuk )kalelerinden mürekkep Kir saha içine toplanmıştr. O zaman sa fiyatile (Raş ordusunun, Tuna nehrini bi - | İzim — kuvve geçmiye teşebbüs ermiyecekleri Emekli | İhson SÂBİS FAALİYETİ ı İ Fıtncı, dün, milli korunma ka-| ve Debrucudan Tuna vilâyetimize Ordu Kumandanlarından General ra faydası kuvvet! liğini telâfi etmektir; perişan olabilirdi. Mankene yal- vardı, yakardı. bir türlü harekete | getiremedi. Oıır.ııTPııı Plevne- | peç rliyecekti; bu halde Avuw> | ye gelinciye kadar Tunamın cenu- | udiyelleri teblikede kaldığıti | enğ. cenabinı |buna geçen Ros küvvetleri eyep- | eray daha siyede « Ülm kalesine dayıyarak İller neh- içi ce kuvvetlenmişlerdi. Bunun için , (Plevne) de durup orada tahki- mat yapınıya ve — Rus ordularını cenuba doğrü - ilerlemekten men için onların ileriye hareket hatları yanında e tehditkâr bir vazi- yet almıya mecbur oldu. Osman' Paşa, hiç yoktan vücude getirmiş | Ruslar, bu imha için bütün sönün münvenetini talep etliler. Fakat bizim şarktaki manken, h lâ dört kale arasında hareketsiz duruyor ve bökliyor. İstanbulca, | işden anlar bir baş da yoktu ki bu | mankemi dürtsün. Osman Paşa, | yalnız başına aylarca uğraşlıktan | sonra erzakı ve mühimmatı bit - mek üzere olduğundan, Plevne muhasarasını — yararak - Sofyaya doğru huruç yapıp çekilmek iste- diyse de, muhacir kafileleri, seri hurekaetine mâni olduklarından, esir düştü. İşte iki nümume, biri şarkta dört kale ki bize zarar veriyor; diğeri garpta hiç yoktan yaratılmış ve sahra tahkimatile vücude getiril miş bir kale taslağı, aylarcn Rus Çordularının cenuba, — Balkanlara |doğru ilerlemesine mâni oluyor. | Anadolu seferinde a ehli bir ordu kumandanı.. Ruslar faik kuvvetlerle taarruz ettikleri zaman, henüz tekmil kuvvetlerini toplıyamamış olduğundan, Ka kalesinden istifade ediyor. Bu ka- leyi, düşman karşısında — kendi kuvvetlerile yalnız başına | faaya memur ediyor; kendisi se. yar ordu aksamını geriye çekiyori geride daha müsait bir mevzide müdalaaya ve kuvvetlerini topla- mıya çalışıyor. Kars kalesi vazi- | fesini yapıyor, Düşman küvvetle- | rinden mühim bir kısmımı üzerine | çekiyor. Cerideki ordu kurmanda- m, bu süretle zayıllıyan Rus kuv» İ | İkalesinin mördüğü vazilenin aynini binde Edirne ka- van Berlin meşredilen namede me bir kenferans toplanarak vaziyetin tetkik edileceği, tan bu nehri geçniye teşebbös e- |olduğu Plevne tahkimatmda ıy-]h:vi.’m olarak bildirilmiştir. ve Pe- decek Fransz küvvetlerine Tuna larca - müdalaa etti. |kuvvetli mânü M rça parça e - ;kuvvetlerile ona yüklendiler. Ken | Hattâ bu sebepten garp coğ fakat nerede o kuman - |di kuvvetleri yetişmedi; Rumanya |(Cları buraya İran halici |Kralına yalvanıp Rumanya ordu- | Çermişlerdir. İranı şi |vasıtasile tevri edilmektedir. yW —— FYA Z A Z VA Na Basra körfezi devletleri övyetler Birlüği nn Küi Basra yanubaks edilmiş Okyanusunum bu giden yolların geçtiği arazi ziyade alüâkadar Oi muşlardır. Ba devletler, ı-l: Xallrlüe deği, bi Mlüslideni hareket etmek İörü muünu . ile cümlesinin iştirakile yi telgrti Basra körfezinde en ou:;:: Asyalı devlet, coğratıt V imalden & muba katederek şark ve lar salan büyük müntehası Bender İ Çi ç körfezdedir. y zengin zalarından birini nubi İran petrolleri boru Basranın ceavbundaki getirilmekte ve burada düldikten sonra — bülün Basra körfezi ve U: İ xE l î i SA ıü yanın Nil'i, Dicle ve Fıratın 'nete çevirdiği ve medeniyetin kaymağı Elcezirenin ve düzyeti Elçezirenin - HYA gekcol haresatli hibi Irakın denize yegüne mabt ci de Basra körfezindedir. devletin, Basra körfezi ki (El-Ahsa) eyaletinde madesleri keşfedilmiş olup lar tarafından edir. Hinterland) 1 denilen bu niş İngiliz arazisi Basra ki kadar uzamaktadır. Bu tam önünde, İngiliz hi ki bir şeyhin idaresi altında 'nan ve tenevi bir milyan tom rol çıkaran Bahreyn adaları Y” dır. e y Basra körfezinin — şimali sahilleri, İngiliz himayesinde 2 lanan Ki bükümetine Basra körfezinin cenup nünu hükümleri dairesinde Adli- y üyecekleri zannediliyordu. Bu. | Tebasi snlatacak!.. Bucun, bu zamanda, hattâ bir Ü- Miversite profesörü ağamndan — bile dinlenemiyecek bir mevzu olduğunu pök muhterem — Halkevi relsi - her kimse - neden takdir edemez acaba? Üniversitenin — İstanbulda verdiği konefranslara bakımız; büyle mev - Sİmaİz, tatma, tuzsuz mevzolara ya- Haşmış tek profesör var ma? Bonra du; <Efendim, halkı kon- feranalara alâkadar etmek için, pet- lerinden hemen bir de konser vande- diyorux» derler. Hayır, balkta kusur, kabahst &. YAMAYIMIZ, O, daüvulsuz, zurnasız da | olaa konferansa gelir, elverir ki ona Böyle damdan düşer gibi eedehiyatı Mada yeni cereyanlar / yaşıyabilir mif» suçmaları yerine, özlediği, bok dediği, faydalanalıleceği mevzularda aĞ7 söyleyinle. Oparlörün bağırmıya başlaması ü- zerine, hernen ocacıkta — dü! toplanan halka bakıyorum. Yüzlerin- den belli ki bunlar, bu; (Edebiyatı- güzda yeni cereyanlar — yaşıyabilir mi?) lafının, hattâ ne olduğunun bile farkında değiller... Biribirleri - nİn yüzüne Kgarip garip bakışıp; €Ne satıyor?> der gibi tuhaf tuhaf gölümsiyerek, omuzlarını kaldırıp, Başlarını sallıyarak, — ssasiz sadasız uzaklaşıyorlar. Ve bu, beni cidden mütecasir edi- kan bir heyecan uyandırır. İnsanı çarır. Yüzücülük, kayakçılık, dağcılık, futbol, poli, patinaj, gelf, vesaire yer. Çünkü ben; bele Trabzon gihi nie- beten uzakta bulunan bir yurd kö- gesindeki Halkevinin, böyle meydan- a: hüzmetleri vardır. kın fevc fevc o yana koşmasını gör. Resmimiz Türk Hava Kurumu mek isterdim. Terinden bir grupu talini emasında ——— — Biliyorum, yorgunsunuz, uykusuzmunuz, sinirleriniz - muztarip... Beyfiyi de düşünüyormanaz... Şüphesiz bunun için hem vücudünür, hem de rabunuz muztarip... Bundan başka ne var? Şelkat gözlerini tamamile kapadı. Konarlarından yaşlar eızıyordu. Büğuk bir sesle: — Anne olacağım! dedi. İşte bunu tahmin edememiştim. Barbin başındanberi bu kızla Seyfi Ayrı yaşamamışlar mıydi? O halde bu çocuk kimden olabilir? Başka birinden mi? Seyfinin ne kadar hakkı varmiış! — Ne zamandanberi? diye sordum. — Yirmi beş gün... Var... Anladım. — Fakat siz harbin başındanderi Seyfiyi görmediniz, değll mi? — İki ay evvel gördüm. Tabur kumandanile. becaber, bir iş içim İstanbula gelmişil. Veznsellerdeki evde iki gece kaklı, gitti. Bir halta gönira mezuniyet ahp gelecekti. Nikühımiz olacaktı. İşte tam o sırada yaralandı. Ben ona mektup yazarken hümile kaldığımı bilmiyordum. Yirmi beş zün evcel doktora gittlm, anladım. O taman da Seyfiden bir haber alamaz olmuştum. Deliye döndüm. Bunun için oralara koştum. hıçkırıyordu. Bir a7 öğrenenlerin İlk hayretini hazmettikten sanra dedim ki: Havada uçmak, insanın yuhundaki bütün zevkleri çok geride bira- Havacılık #porunun, yer yüzünde veya su Üstünde yapılan mahtelif sporlara çek falk meziyetleri olduğunda bütün cihan müttefiktir. kendine mahsus bir takım zovkleri vardır. Hava sporlarının leketin, askeri, iktısadi, ticark bayatlle çok sıkı bir alâka ve münasebeti olduğundan milli varlığın yükselmesinde —ve kuvvetlenmesinde mü İyeye verilmiştir. Temenniler —a Şehir Tiyatrosu müdürünün ku- lakları çınlasın Haflada bir gön Şebir üyat - vasn çocuk temsllleri vermekte - dir. Bir karümiz de küçük çocuk- larımı alıp tiyatroya gilmiştir. Gi teden bir loca istemiş, fakat ku- saklarında bulunan 2 yaşındaki çocuklarile beş kişi sayıldıkların- dân loca verilmemiş. Karilmız de beş tane koltuk almıştır Fakat içeri girince, bir Tanesi müstema, bötün Tocalarda battâ O sekiz kişi — buk hayretle görmüştür. Bu 1 çıkaral gbi çok garip ve münasebe bir cevapla karşılanmıştır Bir yerde kalde ya vardır. yi üdeta fevkalbeşer — bir seviyeye ç- yoksa önüne gelen her memuran keyfine göre hareketinc müsa - maha edilmemelidir. - Bele tramvay vatman ve bil mütemadi nezakate — davet ettiği bir sirnda — Şebir tiyatresu gibi içtimal bir mektep sayılabilecek bir yerdeki müstahdeminine de biraz mükayyet olmnsinı temen. ni ederiz. Binletlik, tenis, bfrinin bir mem- | ) ütletiem, bisikti ibi muhtelif aporlardan İnönü kamplarındaki havacı genç - göstermektedir. Büvük milli roman : 19 Si Yazan ; Server BED.İ Şimdi ne olacak? Ben ayağa kalktım ve düşünce içinde gezinmiye başladım. Seyfinin bundan haberi yaktu. Baba olacağını bilseydi Şefkate kendisini unuttarmıya çalışmazdı. Artık bizim için de tereddöt lüramsız bir hale gelmişti. Çare yok, Şefkatle Seyfi arasındaki rubitayı n koaa zamanda meşrü bir hale sokmak teap ediyordu. Fakat bu kız e olacak, ne yapacak, nerede doğurncak? Annem bu yükü de Üstün lamazdı ya. Ben bir kaç gün sonra cepheye döneceğim. Bir daha kimbilir İstanbula e zaman gölirim? Belki de hiç gelmem... Buradan gitmeden evvel bu meseleyi halletmek istiyordum. Şimdi ip öyle bir sarpa sardı ki, Şefkati de, Seyfiyi de kendi talihlerine terkedip bu moseleye karışmamak be- nim için en kestirme yoldu. Fakat, merhamele benziyen — kuyvetli bir his, bana bu işdeki vazifemin hitmediğini serdiriyordu. Kıza yaklaştım ve dedim ki: — Durünüz bakalım. Bir çare düşüneceğiz, tabil... Sizden istediğim sakin ve muti P — —— | arasındaki seyyar Osmanlı ordu na karş: bu dört kale ve onların ahkimatın fayda- : Küvvet noksanını, adet ni telâfi etmek: yoksa ön- ların müdalaası esas değildir. (Dovamı var) Gayrisaft irad üzerinden alınan vergiler Ankara (Telefonla) — Maliye ve İktısat Vekâletlerince gayri sa- A irat üzecinden alınan vergilerin memleketin her tarafında bir nis- bet üzerinden tahsili için yeni bir | İproje hazırlanmıştır. Bu projeye | İgöre bütür mükelleflerden eskisi gibi şehir, mıntaka, nüfus farkına Bakılmaksızın ayni vergi alına- caktır. su, Rusları tevkif ve tardedecek- lerdi. Gazi Osman Paşa kuman - dasında bir kolardumuz da Rum- içuğun garp taralındaki Tuna bo- Jyunu ve Vidin taraflarını müda - |lanya mencur idi. Ruslar, bizirnki- lerin tahimini — bilâhna (Ziştevi) ,sivarından ve Rusçuğun garbin - dan Tuna nehrini geçtiler. Dön kaleye bağlanmı: anlı ordusu 'kumandası, bir törlü bu sahadan | içekıp Tünayı geçmekte olan Rus | İkuvvetlerine taarruz etmek inisi- | yativini ve cesaretini gösteremi- | di, Deliorman havalisinde hare- | ketsiz kaldı; bekledi ki, Ruslar, |xelsin, kendisine çatsın. O da o İzaman müdalan etsin. — Halb İgarp tarafın Cazi Ozman Paşa, | öniforma taşıyan — mankenlerden Rus ordusunun, Ziştovi - çtiğini haber alınca, artık n taraflarında — kalmasının ğen ve düşman ordusu- mak İâzımyeldi ni derakap idrak ettu. Herme, siyativi ele alarak — kolordusunu Plevne istikametinde yü - | rüttü. Dört kaledeki Osmanlı or- | etmiştir. dusu şarktan ve Osman Paşa ku-| — Sanatkâr bu müddet osnasında &. mandasındaki kuvvetler garp ta- | Yan edebiye ve içtimal piyesler, ve- raftan Ruslara taarruz ederlerse, | Yülür temsll eiecektir, « hal| Ayni zamanda bu ayın 26 sında Rus o':dm v;'ı'(';:k“’mp he İyine ayni tiyatzoda yeni teşkli etti- men hemen muhal . akat |Çi kompanyasile Abihihak Hümidin şarktaki manken kırnıldamayınca, | üsarından parçalarla mükemmel bir |garptaki kumandan, yaltız başına |komediyi sahneye vazedecek Bürhanettin Tepsi pro- jelerini tatbika başlıyor | Haber aldığımıza nazaran Bürha- Şactün Tepsi, Belediye riyasetine mü facsstle Şehir tiyatrosu komedi kıs- minin nisandan İtibaren üç ay müd- detle kendisine basredilmesini talep ğümüz zaman meb aya etuydai leyi anneme anlattım. y di, göldü; Ben anlıyordum, dedi, Zakat kızın günahına girmek İslemiyor- arımı çatarak düşünmiye başladı. te Kabırsizlik ediyordam? Ne dersin? Şimdi ne yapalım? dedim. — Hemen bonların nikâhlarım kıydırmalı, oğlum, başka çare yok. Düşünce içinde kafarm salladı Bunun için de iki şey Vâzı: İstanbula gelmesi. A birini azarladığı zaman yaptığı gibi başını arkaya : Biri Seyfinin yazı olması, öteki de doğru sallıyarak: Yot dedi, Seyfi artık razı olüur. Olmazsa cinayettir. gidince onu görürsün, meseleyi anlatırsın. Razı olmayıp ta ne yapacak? Kurağında piçlle bu kadını sörüm süzüm süründürecek ml? Tabil vazı elür. Arada çocuk ta var. Biribi-lerine kavşı muhabbetleri devam eder, gider İmşallah! Şimdi bit bu kıra hakikati söylemeliyiz. — Hangi hakikati? Seyfinin me vaziyetle ulduğunu mu? — Tabü, tabü... Şimdiden onun gönlünü yapmalıyız. Sen de gider, Seyfinİn mazasımı alırsın, ökir, biter. Ya kızın üstünde fena tesir yaparsak... — Hayır hayır... O Seyfinin hayatta olduğunu öğrenirse sevincin- den divane olur, her çeye razı olur. Seyfinin yakında İstanbulu gelece- Buradan deki El-Katar yarımadası, (#74 sanlar sahili) ve (Meskat lığı) yine İrgilterenin — bi altındadır. İşte Basra körfezinin doğr İran Tei 5 | yerleşeceği mevrmubal-s alatı diŞ | lete mahreç ve üsler verilmesi â savvuruna karşı müttehit bif yaset takip edilip edilm 4 tetkik edilecek ve kararlar lecektir. Ru devletlerden irak Suudiye Arap Devleti zaten askeri bir ittifak vardır. İi ile İzan dabi, Tahranm yazlık p rayı Sâdâbadda imzalarımış YÜŞ| nan misak ile biribirine bat” Basra körfezi — meselesine burada sahil ve adaları bultfiğ| devletler değil, bu devletlerlt yasi ve harsi menfaatleri vek diğer Asyalı ve Afrikal letler dahi alâkadardır. Şarka hürriyet ve istiklâl ve bunların bâmisi bulunan kiyenin dünya politikasında Ö | ağır basan hüküm ve kararı, P4 ra körlezi devletleri için kı tar bir rahber olacağı şüpl Muharrem Feyzi TO harpler — mubaht NAPOLEON | Milletler ya tatilâ hulyalatı # şinde harp açarlar veya faa köygüsile silâha — sacılii Şahsi ihtiraslarımı tatmin için harp çıkaranlar hiçbir e ve süretle / kendilerini gösteremetler. Fakat harbin ZI tün menfurluğuna vağmen m faa kaygasile silâha sarı An hiçbir. veçhile mushane mümkün değildir. Buygüne kadar komşularıntıt karış toprağında bile gözü dan salk ve sükün içlade miş bi millet, yarın sllâbi rılmıya Sebar edilirsç çarun Ğ cağı savaş kadar dünyada İ barp, baklı, yerinde ve olmayacaktır. | | D