sev Sahife : 2 — - Sarılan yaralar - —a Erzincanı Kızılay yaratıyor Bu dela Errincana giderken, ba- mları dudak bükmüşler: — Tuhafan, demişlerdi, baş - tanbaşa yıkılmış, yanmış bir Er- Kincanda ne göreceğini, ne bula- gağını umuyorsun ki sanki?.. Ha- zabeler drasında barınan birkaç ve dizanteri... Zaton başka tür- Ki olabilmesine de imkân var mı? İtalyada, Japonyada ve zelzele â- feti görmüş başka yerlerde de bu, İlk aylar, hattâ yıllar hep böyle olmuştur. Teşkilât kurulup plân- lar, projeler yapılıp, işler düzeni- »i buluncıya kadar bu hal mukad- derdir. Zelzele görmüş bir mıntakayı ilk defa ziyaret ettiğim için bu hu- susta sarih bir fikrim yoktu. Bu sebeple bu lâflara inanır gibi ol- müuştum. Trende de, Erzincana ineceği- mi öğrenen bazı yol dostları sor- muşlardı: — Aşı yaptırdınız mı?., Sonra tavsiyelerde bulunmuş- Tardı: — Orada sakın su içmeyiniz, yemiş yemeyiniz, kimseye sokul- mayınız, ekmeği kızattmadan ağ- ınıza koymayınız! Ben de kararı vermiştim: Er- ZİNcana varır varmaz, herşeyden evvel, hemen bir “doktor bulup Tâzım olan aşıları yaptıracaktım. Nitekim ilk sabah, ilk iş ola- rak bir doktor aradım. — Kızılay hastahanesine git... dediler. Gittim, derdimi açtım, derman diledim. Fakat onlar vehmime güldü- ler: " — Hayır, dediler, Erzincanda hiçbir salgın yoktur. Ne tfo, ne de başka birşey... Rahatınıza ve keyfinize bakınız. İstediğiniz gibi yeyiniz, içiniz, geziniz, dolaşınız ve şurada toplanmış olan on iki bin insan arasında bir tek dertli bulursanız lütfen bize haber ve- Finiz. *ce Uğradığım ilk barakada üç ço- cuklu bir aile babası, bana şöyle anlattı: — Felüketin olanca ağırlığı ve korkunçluğila üÜstümüze çöktüğü gece ankaz arasından eynlip ta biribirimiz! bulduktan sonra, kar- İar üzerinde titreşe titreşe sabahı ettik. Ertes siin karlatı eşerek meydana ( vıIz - çamurlu toprağa serildi #uk, açlık ve Kızılay Erzincanı yeni baştan yaratıyor, kuruyor ve dertli bütün vatandaşların yaralarını sarıyor. Her ağız- dan ayni ses yükseliyor; “ Allah Kızılaydan razı olsun! ,, Yazan: KANDEMİR midi büsl harzımız bizer buz parçası halinde kucaklarımıza sığınmışlar; cüşü- Yeni karulan müu anacığım)> di dı. Neden sonra, —LCLÂLXL ——— — Dünkü kısmın hülâsası densil eden bir kahtest eyüniüle — sengin Mahmattar. Konsorvu Je vaziyetinden giküyetgidir. Bütün hasretin sukutu bayali olmuşlar dı. Bir gün memlekete zengin © larak dönebilmek... Artık bu ü ihtiyacı vardı. Zekeriyş, Mahmut ağaya dö mnerek: bir kaza” yükletmişsin diyorlar! ümitsizlik... Evet ümitsizlik, çün- kü kar durmadan ya zaten ağlaşıyorla- ime giden bir yol üstünde kendimizden geçmi- şiz. Arada bir gözlerimi açıyor. çocuklarıma biraz daha sarılıyor, we ötede tahta, toprak ve taş yı- Amerikada, Şikagonun bir sem- tinde her mületin —kendi ruhunu vardır. Muplu Heso, Türk kahvesini işle- | tir, Buranın en güzde tipi borsa | slan — Bayburdlu. fabrikasın- da âdi işlerde çalışan — Zekberiya bu uzak - şehirler, mide hiçbiri kapılmıyordu. Şimdi içlerinde, ağlıyamıyan insanların eâli şakalarla ıztıraplarını örtmek Ağam,-dedi, çıkını sarışın Mahmut ağa posbıyıklarını ek | ganları altında can vermiş olan- | lara âdeta gıpta ederek: «Yarabı bi.. böyle döna dona cah çekiş- medense, keşke bizim de canımızı alsaydın...> diyordum. Ve bir an | oldu ki, artık birşey söylemek de- | Hil, düşünmek bile imkânszdı... | Sanki taş kesilmiştik. İşte bosmor | kesilerek, guursuz bir Nalde ölü-| mün eşiğinde bulunduğumuz © || anda, omuzumun dürtüldüğünü duydum. Sonra sıcak bir avucun yözümü okşadığım hizsettim — ve) hafifçe gözlerimi açabildim. Ö- nümde dumanı buram buram tü- ten bir koca çorba kâsesi vardı. Cansz dudaklarım kıpırdadı: — Yarabbi... Rüyam görüyo- rum?.. Sacaklığını hiç unutamıyacağım | müşlik bir ees: —Hayır... dedi, Kızılay gel- dit Kurtulmuştuk! Bize külak misafiti olan. al-! Erzincanın plânı yoruz.. açız, bir kaşık çorba yok | mışlık bir nine kendini tutamadı: G z —Evet o anda kurtulmuştuk amına, iş o kadarla kalmadı ki O scacik çorba İ yardımlar ile kendimize geldikten sonra, hey mübarek Kı- KIZILAY Kızlay | Gönüdlü hastabakıcı kursları Memlekette zubur edebile- cek herhangi bir semavi âfet, müstevli bastalıklar ve sefer- berlikler gibi ahvalde hasta ve mecruhların tedavisinde Kızıl- ay Cemiyetinin esas hastabakı- cı hemşirelerine çok kıymetli ve şefik yardımlarını bahşet- meleri gayesile İstanbulda Kı- zılay Hastabakıcı Hemşireler mektebi dahilde ve Ankarada Nümune hastahanesinde Kmıl- ay Cemiyetince ihdas edilen gönüllü hastabakıcı kuraların. da ders hlmak için müracaat e- den Türk kadın vatandaşlarile memlekette mutavattın ecnebi | T; ailelerden tahsillerinde muvaf- || * fak olarak diploma — alanların || 4” bazı Ta yekün terkil etmiyen bu adet keyfiyot itibarile çok şayamı meranuniyettir. Tecrükali mü- tehassıs doktorlarımızdan na- zari dersler ve bastahanelerde mmeli tatbikat zören memleket fün muhtelif içtimsi sınıflarına mensup bu mühterem bayan- Tarın hastabakıcılık sahasında elde ettikleri malümalla küzu- munda memlekete çok hayırlı beklenmektedir. Ayni zamanda bu bayanlar ik. Hizap ettikleri çok faydah BT. gileri sayesinde mensup olduk- ları aileleri efradına —mücavir || komşularına, tanıdıklarına da ani bir hastalık zuhurunda mü- tehassıs doktorum — yelişeceği zamana kadar ilk #hhi mun- venet işlerini yaparak — birçok f| € Tağbet edetek — ruhlarındaki şefkat ve insaniyet hislerinin maddi âsarını bu sahada da e leri n Ble şükranla karşılanacak bir hare- ket olacaktır. Bu temenniyi tekrar etmeyi biz büyük bir va- çadır. mi, battaniye mi, şilte mi, elbise mi, ilâç ma, çay mı, her öğün mcak yemek mi?.. verdi, verdi, verdi... | Y Ve, hâlâ veriyor... İşte, bak, ne görüyorsan onundur. Bülün çu barakalar, çadırlar, bütün şu üs- tümüzdeki başımızdakiler ve bü-. tün şu insanların kursaklarındaki son zerre, hepsi onundur. Hani can kâybı olmasaydı, köhne Erzin canın yıkılışırı bir bakımdan ni- met sayabilirdik. Neden bilir mi- İsin? Insanın bu derece sevildiğini. bu kadar şefkatle üzerine ütrendi- ğini görmekten duyduğu sevinc a8 İm tarif edilemiyecek kadar bü- - Ve bu, bir gün, beş gün, on buçuk aydır böyle sürüp gidi- yor. için gitmiş diyorlar. veti düşündükleri kadı -| kârıyordu. Zekeriya: “|öz çocukları... Mahımut ağanın yüzü sertleşti; | — Konmlos Beyin işine katış ma çocuk, dedi, devletin büyüğü- dür o; elbelte işini senden iyi bi- zılay hey, açtı bağırımı ve dile ben- #es çıkmadı. Panaport çıkartmak Şikago konsoloshanesinden ümidi kesince, Nevyorka kadar Vatan hasretini çeken bu a- damlar için yalnız zengin olmak kâfi değildi. Pasapart çıkartabil- mek de bir mesele idi, Büyük ser- pasaport | alabilmeyi de düşünürlerdi. Uzun zamandanberi memleketi terket- | AA M 2 | tkleri için, Türk kensoloshanesi | gun dizleri, bu eskimiş vücudü ar- | -| pasaport vermekte müşkülât çı » — Geçen gün duydum, diye söylendi, bir çılıta pasaport ver- mişler... Sonrta biz, memleketin Nai ganana çei uzak |Dile kolay bu, tam yürmi beş u-l Xe MEMONUN PASAPORTU Kızılayın uzun hikâyesi merikanın herhangi bir şehrinde- ki Türkler için de Türk Konsolo- su o demekti. Hepsi sustul! Bu ağır sükütu birdenbire açı- Tan kapının — gcirtisi İ etti. Yaşlı dam içeri girdi. Hepsi bir ağızdan haykırdılar: — Hayrola, Memol, Memo, ağır ağır yürüdü. Yor- | tık çekemiyor gibiydi. İnliyerek peykeye oturdu. Kim bilir, Ame- rika gibi bir yerde bile nereden bulup satın aldığı yazma mendi -| Tile alnını sildi. Sulu gözlerile et- rahına bakındı. Kahvedekiler me- rak içindeydiler: — Anlat bakalım Memo, Nev- | «|yorka kadar gitmişsin,.. | -| Memo murıldandı: -| — Gittik... Memleketten ge- Teliberi oraya uğramamıştım. gadı: — Hangi sarışın kıza evlât, do- | kuz aydır pasaport ruz.. —| kalmış bu adamlar için, Türk Kon Köşeden biri atıldı: #olosu bir iman semboalü idi, Tür-| —Mahmut ağa dayanamadı: “ L we onsolor.B Boyoğlu Halkevi tarafından bu me- ne verilecek 'ha ve pazar yünleri olmak üzere bu |wunda verilecektir. Hazırlanan prog- | baka, Gençler a: |ram gudur: at 111940 saat 1820 İlim, harp, proj met” Sevengil, pazanda, Praf. Salih Murat Üzdilek, | Diş 1011040 saat 1430 Mülli iman . ve Aâ0 Kahramanlı! biye, — Mubarrir 12.17.940 sazt 1470 Bizim devlet te 01941 sast 1820 Atatürk Hötilül at 1921041 saab 14,20 Çocul mnnev Sölim .Arık, 22941 saak 18.90 a izebulda üyatro, Prof. Kemal Emin lecektir —e ——— bize bakan taze kadına yaklaş- | kıza sardum; tm: ben sağ olurduk da ondan... uykudan uyanır gibi gözlerimi aç- tım ki; tertemiz bir yataktayım. ygvrucuğum da yanımda, Baş u- cumuzdaki — hazlabakıcı hemşire güler yüzle sormuştu: mız?* Hiç unutmam, gayri ihtiya- Ti ağımdan gu söz çıktı: «Kızılay sağ alsun, iyiyim.» Sonra bebeği- mi bağrıma basa basa, gözlerim üç ay, beş ay değil, dile kolay, ::';"' ikümet konağına doğru giderken Bitişik Barakanın kapısında, karsıma çıkan on iki, on Üç yaşla- kundaktaki yavrusunu okşıyarak rındaki masımn bakışlı bir genç | bilirdim ki... Traenincm maame - ——— 2 İkinciteşrin — Beyoğlu Halkevinin tertip fDğfı MİSLİ'Ğ“ ettiği konferanslar T a devrildi Barla, 239041 günt 1430 Mükâfallı! müsubaka, Gençler arasında, 27.2.941| at IK20 Türk mimarisinin İstan - yaralandı, r iyeti, Oyüiksek —mü neye kalktılar kenleranaların programı arlanmıştır. Konferanalar perşem y Sedat Çetintaş, tada ikl dafa verilecektir. Perşembı 23041 saab 1 yer gönkö Kkonfezandlar Tepebaşindeki| Türk denizelleri, muharrir Yakta — Dün öğ ak Halkevi binasında, pazar günküler ö $ 1usa aöti * Dt Eiledün enna Aötel gnde İstiklâl caddesinde Nur Ziya soka -| Puşa, Tanpınar, lunda Alman — gazinomu Öt B dındaki Parti biaasımın temsil salo-| 9. müsa - bir otobüs devsilerek iki kif SA B sürette yaralarmışlardır. — | yest 4430 3135 mumaralı otobüs Taksiti” 203541 zaat 1830 Sümer Tnı:K li den Yenimahalleye süratle e. 1AİL9S0| leri arasında mükayese, Muharrir ken Alman gazinosu yanı ç müdürü) İsmall Hakkı Danişmend, 233.M1 denbire önüne çıkan 10JÜ r': 940, sasi| aaal 1430 — Mükâfatlr müsabala, ak Gruçler| Gençier aranında, 278.ME se0$ 18.09 'Al otamobile, çarpmat .20 Türk-| Aile Terdic: Yuhiyatın rolü, De, direksiyon kırmış, fakat yO” — , t.| Höseyin K Tunakan, 20341 Olduğu için İketikler — kaymt & 180 anbul bölgesin. V Dn e bi d ı,.y;gıııl'” , Muharrir Üğran, dan Emin Fuat Aylü, 34041 saal otobüs ,bir matre deril Ğ Wf Gökpınar, ZATLAMI aaat 18.90| 18.90 Asyedaki Türk 4, Dr. hendeğe yuvarlanmıştır. mzlmat devrinde Teaarli * İstambal | Rebil Hikmet Barkrı Badiçi, etobde tünde aei )ek:' 1580 — Mühai 16941 Ruhi — Vamık tabibi miktarı bir seneden daha az bir || mektupçazı Ozmun Kigla, 112946 | MMM ü ç bahımat N zaman zarfında (147) adedi- |i sest 430 Müküâfatlı müsabaka,| & lardan A ve Bâhire a::” ğ e olmnştar! Kemipiet || GS aranda. BLES iler, Konser yaralanımışlardır. - Otobir P ü E V im, Praf. Dr. lenİ e a â ae itiberile belki pelc büyük bir İlman Güskanı Kı2.40 aat 1430 Ter, 18-CML aat 1430 Tiyatzamun rolü, Va haran, olmun ver meharrir Sadık Şendil, 174541 aa- tahaneya thnlıımllıf:'/ Mümtar Semih A prensip'eri &t 1830 Partim p 04 SA Tozkoparanda el taksi kazasi SKi ' Düo; Tözkoparandan SUMDŞ Ti daşın mevkli, — Do N a t May- ye gitmekte olan 2268 SEM Haa AA diki Av upa postaları — | istiki İyelen şoför Seyfinin idaretif iskıtarmı kaybetti — |.. 1 2421 sayılı otoya # gö deki çI 1820 İstenbu'da Türk , Köuya mebusu Dr. Ü. mlağ, S0 saat 1890 Su Prof, M, Hakkı - Paltac, m harbinin zuhurü her öç takai de hasara Gf badı Si : " aaşdRÜRAM ba lardır. Bu müsademede kadar zayiat olmamış, suçlu $0 Yunan kalanmıştır. İstanbulm e de- Yunan ni yeki U . ai för 3? r metusu Prof. M, Esnd 941 smat 1440 Mükâ - | VA aka, Gençler arası Dr. Denizcilerin terfi imtihanları Kaptan, Çarhçı ve diğt7 nizcilerin terfi imtihanlar! gel tesi günü Ortaköy Denik Mektebinde başhyacaktır. ei fazla ,denizci imtihana devlet imik: ilan wi 10 İlenilen eccap b gelmezse postanın sile kamyonlarla — İstanbul ek iyine teçe Büs edileceki Rulgar < Türk bududünda. — Cesir fupuşaya kadar gelen trenin 132641 saat 182 onlarla Uzunküprüye aktarması , Deçent Hüseyin| elây yepıladilesektir. ga eat 1430 Cemiyelin| — Bu yolda nakliyata teveseil edile- wveti, caki öğrelmen'erden | cek olurü, aymi şekilde Avrupa pos- m da gönderi'mesi kabil olabi- çet iratihan evrakları buradü Vekili kik edilecek ve neticeler y " ö b? TENGİ G Hzafndan tevikk edildikeli Ba Ğ:Iı:; p Zelsslede de Burada miye| ** ilân olunacaktır. eei - — Neden bu ismi koydun? dın? — ; —Kızlay olmasaydı, ne 6, ne| —— Buradaydım ve ninemi, e- Ünivei .ıgı .ypo:zı aai aa Kardlaylirinik Baapil G bederek koca evimizden bir ben| — İstanbul Üniversitesi & V g Ve içten gelen yumuşak bir deki pazartesi günü dattı: kaldım. a nt'ı;a.. ay evvel ağrılar, sön-| — —E. simdi ne yapıyorsun, kim cılacaktır. Rektör "'_"İ"",:" ciler içinde kavrana kıvrana ölü-| bakıyor sana? Jtuk söyliyecektir. Bütün M op ordum. Komşular haber vermiş-| — Birdenbire titriyen sosi, sanki|lar tainamlanmıştır. Bu —': ç ee Tâkzada — kapımızın ” önüne| gönlünü kaptırdığı sevgilinin a-. versiteye yazılan talebelef bembeyaz, içi yataklı bir Kızılay | dını veriyordu: nökinden fazladır. otomabili geldi. Aldılar beni K-| — Kızılay! Z d zılay Bastahanesine götürdüler. | — Ve her adırada Kırılayla karşı-| — Fim ticaret heyet Bilmem kaç sant sonra derin bir |laşa karşılaşa çeçen bir günün s-| — Ankaraya vül Ankarada Hükümetimizİ? yorgun başımı avuçlarımın içke'ret müzakereleri yapan aldım da, bir zaman, öylece dah ya thcaret heyeti — bayraf dım. Sonra kendi kendime: — | münasebetile yebrimize ÜTAR —Ex, İstanbuldan —ayzılırken Heyet bugün Ankaraya ÖL bana «Canım Errincanda ne gö-| tir. Pazartesi günü tektar # giar receksin, ne bulacaksın sanki?> relere devam edilecektir- | Çaf diyonler... dedim: On binlede|katcler mübet, bir vAğü yuarttaşımın canını kurtarar ve on-| mektediş Yakında bir dere Gölk secük Bağrını açmakta| varlazağı Git olunmak #0i B olan «Kızılays adındaki bu şefkat , kaynağını tâââ yanına vanp gö Muratlıda menin verdiği sevinç, gurur ve| bayramı huzurun eçini başka nerede bula- | — * ” KANDEMİR | — Mürath, (Flususi) — |da Cümhuriyet bayramt İkadar görülmemiş dcı e malsiz tezahüratla kutlandi. “yer tipler Cümhüriyet idaresiğir I yardığı büyük eserlerden # ll «Nasıla- * «Bu da Kızılay ol- Otadam ayrıldım. Afır ağır hü- İK bahsettiler. Dikiş yurdu! Celâleddin Ezine Ki ma töreni yapıldı. yi ıöıı.ıbiııı;_ mi? Pasaportu ve-| — Zekeriya sordü: tiyorlar ei TU Ki A ; Mezss ibüyüe-Haşmt iki trâfa | Söçi DAE Aziz Türk e salladı: Baak yale böktan, diyel Tsteler irerielda GÜŞ — Memleketi terkedeli yirmi | , — Birak yahu, anlatsın, diye ' beş sene olduğu için pasaport al-| *öylendi. Evyy.. sonra Memo?.. h ak gel mak güçmüş... Oraya yazacaklar, | — Ona başvurduk... Herif an- M. Nuri çizeceklermiş... Sözde Türklüğü-| l#mamazliktan geldi - Konsolas- mü kaybetmişim. haneden çıkarken, kapıda zayıf, Kahveci Haso, fincanları tez -| 187 benizli bir adam duruyorda. Vefat gâhan üzerine bıraktı: lemi Özef mi, Jozef mi? Öyle bir vanaı v Kat — Yüni tâbüyetini, demek is- | tey işte... Bana yaklaştı: «Senin|mülukait ve Maliye v.u::. tiyorsun? gibi buraya gelip giden çok hem-|sam Borçlar Unum Mük İhtiyar Memâ, pörsümüp vücu-| geri, dedi, fakat iyi bir adama| Ginkök'ün biraderi Tarkirt dünden hiç beklenilmiyen bir ça- henziyorsun sen; hoşuma gittia;| TİYEt !R—-w“l_”-l—'“ lâki ile, yerinden luladı: ben sana bu işi beceririm. Elli do-| Kadelerin Ka erilişerinlre — Yüni Türk değilim artık an- lar ver; haftaya kalmaz, pasaport| çeti Bilik ve Tatanbal ı;ıuııoı musun? Hiçbirimiz Türk | cebindedir.» Süriyeti leğiliz attık... Hasonun bezirgân daman ka-|Ginkök'ün dayıları es Zekeriyanın gözleri faltayı gibi! barmıştı: İmtesi - Kiraya Pekültesili g € SA D DEST LA A Ginkök'ür babası Şevki aat açıl — Verdin mi paraları? ö Tödk değllin hd M i Ka aei - — Verdik... — Adresimi gidi| — Cemmzedi b , Memonün hükmü bir yıldırım (p faavA Günderecek... aat 1130 da ite$, gibi inmişti. Hepsi suşayorlardı. :İuı'mn. yoluyarak peykeye otur. || | BER SA n — Konsolos Beyin Yahudi bir| — Ver şu çıfıtın adresini yahv,İzile kabrislanıma cefnedi tercümanı var; © bu işleri becerir | Memo! Elli dolar nedir ki.,. lah rahmet eylesin. hat # dirilarek öğla namai .e , Ör M ar a vee eei D YA a.. A a . . VE dsAaRHÂA 0 Y00 Oo cA7n