İ | Nami ile Hüsâm. bir zamanlar,| — Sen, dinamik adam değil-| içükleri su ayrı gitmez, canciğer sin. Biraz canlan, bu miskinliği rkadaştılar. İkisi de ayni şirket- üzerinden at. Sağlam iş. Malını te çalışıyorlardı. Ikisi de, yabancı vereceksin, paranı alacaksın. Son- — dil bilen, yaşlarından cok fazla ol- ra, şirketten de çıkmıyoruz ki... ı —— Sahile : 4 — ASViİR'İN&HİKAYES İki Ahbap Çavuşlar, Yazan : Mahmut Yesari | BOZKIR'DA eu !-I.Nf» ——.—,ı < MEMLEKET HABERLERi MÜSAMERE Medeniyeti Kelime | İle Ölçmek bes ve halâlı bir görüştür. Greko-Lâtin kökünden gelen kelimeleri Tisana almamak | Ş a gayri medeni addedileceksek, gun, okumuş ve okumakta devam|Gene aylığımızı tıkır tıkir alaca- e. Bu, açıktan iş. Yüzü, neş'eden pıril pıril par- liyordu: | Daha doğrusu, açıktan kâr. Bu emühim ticari teşebbüs> e öbürünün de akkı yatmıştı ama, kak bir tereddütle sordu; tmak, kalay! dedin. Na- sıl satacağız? Onu da anlat. Nami, elini havada salladı, ke- yifle gülüyordu: | — Ben, onu da temin ettim. Bir yayma kitapçı var. Namuslu | adamdır. Kitapların bir yanında| kurabiyeleri de satacak. Tabil, ufak bir komisyon da alacak. Hüsam, birden ferahlamıştı: , hakkıdır. Mükem- | mel, mükemmel! Hemen başlıya- hın. Öğle tatilinde bir kahvede bu mühim kararı veren iki ahbap ça- vuşlar, o gün, girketten, - altın pa- ra zamanı - üç lira borç aldılar ve akşam şirketten çıkar çıkmaz. Ba-| takımı mı var? hkpazarına gittiler; halis kurabi-| yelik un, halis Halep yağı ve kıla-| — İzmit — (Hususi) Şehrimizdekt tal şeker aldılar, paketleri yük-|spor klüpl. Akyeşil klübüne| lendiler, evin yolunu tuttular. Ev-| İstanbuldan şöyle bir telgraf gelmiş. de bu mühim ticari teşebbünü, tr Nami, annesine anlattı. «Sizinle bir maç yapmak isliyo - Kadıncağız. hemen kolları #-|ruz, kabul edip ctmlşeceğinizi bildi. “eden gençlerdi. Yalnız, şirketten aldıkları ay- hk. çok azdı. Aybaşında, ellerine geçen parayı alacaklılara dağıtı- yorlar, mecburen tekrar borca başlıyorlardı Para sıkıntısından, ikisi de şi- kâyetçiydi. Fakat bir gün, Nami, isyan etmişti: — Bu parasızlıkla halimiz ne olacak> Hüsam, omuzlarını kısarâk ba- — gini salladı: — Bilmem! Arkadaşının tevekkülü, Nami- “nin isyanını büsbütün fazlalaştır- — mıştı: — Böyle bayun bükersen, öm- rünün sonuna kadar züğürtlükten — yakanı kurtaramazsın. — Nami, bu doğru söze itiraz etti: — Boyun bükmeyip te ne yapalım? — Herkes gibi, biz de para kazanalım. — Peki ama, nasıl? —— Nami, hararetle anlatmağa baş- ladı: — Ben, harikulüde bir şey dü- y Seni, dinliyorum. — Meselâ, kurabiye satsak! — Hüsam, bunu bir alay sandı, kahkahayla güld — Git işine... Şirketten ist — mi edeceğiz? O zaman, bu bi genmediğimiz parayı da bulama fa etmi- yeceğiz. Kurabiyeyi başlangıçta, — sattıracağız. | «Sattıracağız!» derken, gözünü — — kunazca kırpmıştı: — Baktık ki işler tıkırında. 9 zaman tezgâhı büyültürüz. — Satmanın kolayını bulduk, " diyelim. Hava satacak değiliz ya! Sermaye lüzım. Bu sefer, Nami, cehaletine kahkahayla — Sermayesi ne> Gel, hesap edelim. Başlangıç, bit okka un, — yüz dirhem yağ, en fazlası bir ok- ca şeker, gider mi gitmez mi bil- “miyorum. On tane de yumurta İvadi.'iğe Güşlüi. Hüsnm, Boğu a kat ertesi sabah, ilk vapurla in- büyük tepsi içinde, nar gibi kızı n |Yarak bir hayli yorgunluktan son- sirkete gittil. Boskir, (Husust) — Lozan günü| münasebetile kazamız <Halk Odams| gençleri tarafından <Bir Millet U-| or> piyesi temsil edilerek zen- Kin programlı bir müsamere verli - |>tis ve Losan gününün münüsı Sahte matbuat | den niz.> İetandul Ah Tokima Akyoşil spor klübü — bu telgrafa| uvafakat cevabi vermiş ve Malbu- miş. arkadaşının evine düşmüş- 'at takımı da gehrimize gelmiştir. | tür İzmit Halkı ve rı çok. göh. — Vaziyet, ne merkezde) reti olan bu takımı karşılamak üzere Öteki, keyifle ellerini uğuştu- lüzmeslen ber türlü hazırlığı yap- tuyordu: maş ve aporcuları İzaa etmek üzere — Bugünlük elli tane kurabi- | çferber olmuştur. e hazır. Şimdi fırından gelecek. | — Maç başlarken, yeni yapılan #tod- Ve hakikaten biraz sonra, bir 'yor mahşeri bir kalabalıkla dolmuş ve herkes Matbuat takımını alkışla- miş kurabiyeler. fırından gelmişti. | mıştır ki arkadaş, tepsinin altını üstü- — oyun devam ederken Akyetli spor! nü küğıtlarla besliyerek, ümit do- ( yımı hâkim ve gözel bir oyun ba- ha İeryır.ınhılı evden çıktılar. — | eti güstermeğe ve faik oynamağa Yolda, tepsiyi nöbetleşe taşi- ) yümuş, Matbuat takımı buma kiz- İmiş, asahileşmiş ve yakışık almmya- İcak hüdiseler olmuş, neticede 2 ye karşı 4 sayı ile mağlüp olmuştur. üta bua| por takmınan İstanbul Matbuat ta- İkımi olmadığı ve derme çatma, gu: gidersek, yakışık a)- İdAN buradan toplama insanlarla ba- da oturuyordu; son vapuru kaı vst mamak için Köprüye koştu. Fa- | ta, yayma kitâpçıya teslim edip Öğle tatilinde, iki ahbap ça- vuşlar, gene, kahvede konusuyor- lardı: — Satışı — Şimdi dasak mi? Ghemmiyeti — hakkında, orta — okul Türkçe öğretmeni Hasan Oğur Tan- aei tarafından alâka ve dikkatle dinlenilen önemli bir konforana ve- velrilmiştir. — —1 x— İzmitte rıhtım inşaatı izmit (Hususi) — Şehrimiz Bele. eğer hakikaten böyle bir fikre| samimi olarak —inamılıyorsa, bil- mem artık bu halimize gülmek| mi icap eder, acımak mı? Tayin | edemiyoruz. Bugün dünyamın ea medi milletlerinden olan — Almanların (Sinema) ve (Petrol) gibi - ta- İbil bunlar bir iki misal, daha bir| sürü sayılabilir. - beynelmilelleş- | miş kelimelerden başka, ayni ma- İnaya gelmek üzere, kendi şivele- Yukarıda müsamere veren gençler bir arada görülüyor — rine daba uygun kelimeler bulup kullarmalarına ne buyurulur? Muarızlarca da buna: — Vayy, öyle mi? O balde Almanyada da medeniyet trenini /kaçırıyorlar, denilmek icap eder. Dedik a, kahkahayla mı güle- lim, acıyalın mı? Tayin edemi- iyoruz. . | Hayır, ve kahkahayla gülelim, ne acıyalım!.. Bir an evvel hare- kete geçip, İisanımızdan frenk kelimelerini atalım. Onların yeri- me altı yüz senedenberi kendi ma- hmız baline getirdiğimiz arapça- T iN ELiNDE zi Hüi TF İNT Yazan: S. N. Tansu Çarın en güvendiği Gi. Başvekil Mençikof'du — Öyleyse ben iyeyim.|tayin etmiş bulunuyordu. Yarın sabah Moskoflarla ve ön-| — Sabahin saat dördünde şafak- ların Çarı Potro ile kat'i harbe|la beraber — İsveçliler — taarruza geçtiler. Süvariler bu emri alif Piper şaşıtmıştı. Fakat hiçbir'almaz. düşman mevzilerine doğ” şey yapılamıyacağını anladı. Şarl ru doludizgin at sürdüler. Bu s- © gece generallerine son talimatı rada Rus topçusunun fasılalı a - verdi. Ve sabahı heyecanla bek-| teşi, o zamanki kıçtan dolma top- ledi. ların kullanılmasındaki müşkülât, 1709 - 8 Temmuz perşembe (fitil, tapa usullerinin pratik ol - © sabah Poltava kasabası ge- maması yüzünden — Rus topçust niş bir ovanın bir Köşesinde boy-|pek az muvatfak oldu. İsveçliler nu bükük, büyük bir mücadeleyi|bir hamlede mesafeyi kapatmış seyre hazırlanıyordu. Şehrin $i - bulunuyorlardı. -Vaziyeti, hâkim malinde Poltava deresi akıyor, |bir noktadan sedyesi içinde sey* cenubunda ordugâh kurmuş olan reden Şarl: Demirbaş Şarl, hasmını bekliyor-| — Birinci iş bitti, — süvarimiz du. Petro da bir fersah mesafeye| düşman — tabyalarına — vardılar. İyaklaşmıştı. Çar, dereyi garpten Şimdi onları — kılıçtan geçirmek |zeçmiş, ve karargâhını bu suretle kâfidir., diye etrafındakilere söy- şarkta değil. garpte tanzime baş-|ledi. İlamıştı. — İsveç topçusunun zayıf| — Filhakika, Rencild ve Levene lolduğunu tahmin ediyor, fakat 4/hopt kolları bir hamlede önlerin- demir topu olduğunu aslâ hatırı-|de, siperlerine yerleşmiş bulunan aa getirmiş bulunmuyordu. De - Moskof taburlarını parçaladılar. mirbaş Şarl ise ,süvarisine tama- Ve bu safları yararak dahile doğ- imen bel bağlamıştı. Ona bütün ru yürüdüler. Bunu gören Çar, n kiriyorum. diyesi tarafından birinci ve ikinci ları kullanmakta hiçbir. zarar zaferlerini süvnrisi kazandırmış derhal atını sürdü ve haykırdı: kasamları ikmal edilmiş alan rihtı - yoktar, Çüönkü onlar türkçe ol - gibiydi. Çok iyi manevra yapan, mn tesviyesine başlanmıştır. Uzun- luğu 970 metre olt rilitimda yeni: den beton dökülmektedir. Şehir mi muştur. Nihayet şu bizdeki mazisi, on senelik Levantin ve Kozmopolit — Nereye... Aakerlerim nere- Onlar bütün silâhlarını bo- tılar, şimdi asıl sıra bizde... kavuşacağımız za - güratle ihatalar, çevirmelerle has- ye? mi bunaltıp mahveden bu sü-| şal vari cidden çok güzide yetiştiril- Tam zafere tehasaysı Vanderbeng, şehrimizin rıh (Tam türkçe karşılıkları olmadığı mişti. Petro berşeyden evvel pi- man nereye>.. Haydi olduğunuz wviyesi için güzel bir plân çizmiştir. Bıbtim a plân Gzerine geltilmeğe başlamışlır. — Ribtamin! eviyesi nmeliyesine başlamlmanını İk pek sevinmiştir. İnşaatı bitmek ücere olan yeni Halkerimiz bu şe-) çe gözel bir yıhtıma sa- hip olmeaktır. Rıhtimdan sahil sına kadar İT metre uzunluğunda, beton dökülecek ve beton seğ gekiin-| de olacaktır. Ummn ti tar kilde tem | Bursada Türk Hava Kurumu toplantısı (Husuzl) — Türk Hava| Bursa şubest müdür ve i-| Gürsu nahiye| Bursa Kurumu dare heyeti Azaları İmerkesine giderek orada toplanmuş '/olan 48 köy muhtarlarile bir gürüş- me yapmışlardır. Burada Kurum müdürü Murat Arıburna dünya Harbinde tayyare - ne kudar büyük bir ehummiyet için kullanıyoruz) medasına u - yup, güzel lisanımızı frenk otu - rağı kılığına sokamayız. Türk İi- |sanı frenkçe kelimelerin esiri ol- mak aczine düşemez. Onu bu ac- ze düşürmek istiyenleri, - kendi- lerine ne kadar hürmetimiz de ol- sa - kozmopolitlikle itham etmek (zorunda kalacağız. ÖMER SELİM İzmirde Teneke mahallesi halkı hiribirine girdi İzmir (Tasviri Efkâr) — Tepecik te Teneke mahalleainde çök kanlı bör| |kavga ol Mehmet Kıpırdak adında birisi, karısı Güllünün evini terkederek badasının evine kaçma - sından fena halde kizmiş, — yanına ne bel bağlamıştı. O bütün yerde durunl, harp yükünü siperlerine yapışıp| — Çar, atını sa a sürüyor. ü göze alacak bir kahra - peşinden Poynatolskinin muhafız la sebat edecek piyadesi- süvarileri yıldırım gibi Çarı takip hemitiyet veriyordu. İsveç ediyordu. Fakat Deli Petronun li 4 bin kişiyi levazım ve cep-| beyaz atı, kaçan Moskof asker - ye nezaret etmek üzere ka-|lerinin önüne çıkınca, asker kore rargâhında birakmış, — bir kısın|kudan ve manzaranın azametin - toplarını da, kendi kendine vücu- den donup kalıyor, bu kadar fe- de getirdiği bu müstahkem mev- | dakârâne harp eden bir Çarın ö- zie yerleşmesini emretmişti. Dört|nünden kaçmayı çok âdi bir şey topla ve on yedi bin askerle hü-|olgrak görüyordu. cuma geçecekti. Bütün kuvveti-| , — AD nin mecmuu yirmi bir bin kişi tu- tuyor, bunun dörtte birini yabancı | Samsun halkevinde askerler teşkil ediyordu. Maiye- temsil faaliyeti tinde birçok harpler görmüş, ye-| Samsun (Hususi) — Büyük bir tişmiş. güzide generaller vardı. faaliyet gösteren ve son yaptığı Bunlardan Rençild, Levenhopt,'memleket turnesinde de cidden |Slipenbah, Dardof, Hoorn, Sper, büyük bir takdir ve alkış toplyan Hamilton, kiymetli Başvekili Pi-|Samsun Halkevi —temsil şubesi, |per ve akrabasından Prens Viten- yeni birçok eser hazırlamaktadır. barg vardı. Beş yüz süvari ile kra- Bu meyanda *Otellos da vardır. lın muhalızı olan Lebistan Kralı/ Temsil şubesinde memleketin en General Poynatofeki de bulunu- güzide gençleri, doktor, memur, yade; varm var) aha n | | raya gelerek kendisine Matbuat a kımı süsünü verdiği anlaşılmıştır. ——— mı? Koy kömürü. Çıkar el eme-| arkadaşları Hasan oğin Ömer ve| Aliyi alarak karısının bulunduğu. & ve gitmiş, karısını istemiştir. yordu. Demirbaş Şarl bir sedye-|işçi, muharrir, tacir her sımıfa ide taşınıyor, dört bin piyadesini mensup arkadaşlar bilfül rol al- |bizzat idare ediyor. Süvariye, maktadırlar. Yaz mevsiminde maz. Kontrol gibi olur. Mademki K ya, bütün vatandaşların Türk Hava| İadama emniyet ettik. gücendirmi- | (Kurumuna üâza kaydolmalarının bir| | İvatan ve memleket borcu olduğunu İlüdin (ki, iki Böçuk Ha Girmez| 'e De. bizim zarsarmanadır ya, neyse, biz geniş hesap edelim. Bundan, kaç tane kurabiye çıkar? * Şöyle bir düşün amat Elli tane, | / ferah çıkar! Yahu, tanesini yüz — paraya satıyorlar. Babiâli cadde- sindeki ara yokuştan inip çıkar- /— ken her gün görüyorum, kapış ka- | _pınıl Arkadaşının — karşısında — dür- müş, dudaklarında, hesabından emin, muzafler bir tebessümle ba- kıyordu: — Aklın yatar gibi oldu mu> — Fena fikre benzemiyor. — Hâlâ, burun kıvinyora Mükemmel fikir. Neye, biz, esir başlar. dükkân olur. Dükkân, ma- a olur. Mağaza, fabrika olur. Biz de patron oluruz. Sen, hâlâ, enayi gibi şirkette didin, çabala y başına kaç gün kaldığını he ; avans alacağım, diye sağa başvur; borç bulmak- için, ik yüz suyu, diller dök. —— Bunları söyledikten sonra, göz-; ü gererek kollarım kavuştur- gtu: — Bırak efendim, sağlama gi-| Karşısında, arkadaşını hâlâ dü- ür görünce,bağırdı: İKIZIN H?K Ki Edebi Tefri Doktor, bu istifhamkârane ke-| öyle eort) ehire | & kar- yerde âdeta buz daklarının üzetin- yi öyle baridâne, sürette söylemi alışmadığı bu a olduğı döndü. Di $ tebesstim (Yanakları sarardı, gözleri, eskisi derin'hüzünle doldu. Hal - buki bilhassa son bir aydanberi Zayallı kızın her vakitki “hali geçmiş, onun yerine bilükis “neş'e kaim olmuştu. Şi in bir tek | Bahir İiğinı hati Tatmap oldu. düler, köşki T ibi 1 si birden dün » Ç Onları patronlardan müstağni va- ziyete getirecek mi şebbüsün ilk neticesini için kurabiyelerin, «kapış kapana pazarlıkla meşgul olduğu için, satıldiğı yere gittiler. Ve satış y rine yaklaştıkları zaman, kurabiye | şarak bekliyor! -|dılar: günkü, kür sayılmaz. Ancak mas- rah kapatıyoruz. Amma, müşteri'yun kıvırdı: alıştırmış oluyoruz. İbet nisbetinde çoğaltırız. çok iyi düşündük. Kâr etmesek BiR FAKıIR hal zail oldu. |çüklı hazin tet edemiyerek yüri Aydın gazetesi — Zaten bu saate kadür pek ört yaşında te fazla satılmamıştır ya! — Satılmıştır yat ömürler dileriz. — Doğru... Doğru. —Xkumıı Ğrorız. bile gündelik cep harçlığımız çı- , Akşam, işlerinden çıkmışlardı. |kar, — Cep harçlığı mı! Patron ala- him büyük te-/cağız. anlarnak| — Yaymacı kitapçı. bir müşterile | ar, maril miril konu- | görmeyince - sevindiler, | biribirlerinin kulaklarına fısılda-| İbugünleri konuşacağız, — Ticaret, nasılmış? Nihayet, satıcının işi bitmişti. — Kârlt imiş, doğrusu! İlki arkadaş, ona yaklaştılar: — Elâlem, nasıl havadan zen-| — Eh, ne var ne yok, baka- in oluyormuş, gördün mü? Bu- lım? Satıcının yüzü gülmüyordu. bu- — Başlangıca hiç diyecek yak. | “abrikamız olduğu zaman, Ne olacak... İki arkadaş, birbirine baktılar. Satıcı, bezgin bir tar — Ortalık kesad, dedi. Sabah- — Kurabiyelerin adedini, rağ- Hacimlerini biraz büyültü- rüz, beşer kuruş fiyat koyarız. İş-|tanberi topu topu iki kitap sattım. te o zaman, kârı düşün. Hüsara, Naminin omuzunu ok- şuyordu: — Vallahi akıllıaındır. Şu ( İki arkadaş, tekrar birbirine baktıları «Herkes, kendi kârmı düşünür Fakat onların gülümsemesi uzün sürmedi. İkisi de, birden, kendi- |Behireyse biraz uzakta yalnız o- İturmuş, denizi seyrediyordu. Se- mahat birdenbire Vecihiden « İki: AYES? ika No, 92 n açıp bir tek| Eski bi di — Behire Hanı sizi bekliyor. C.:nçı kiz ni çevirip bir Ve- Behire arl kelime söy günceli ve ne çökmü, şey miyor, aukabele de, babal pısında neş'ele Ttine sokuldular dı. Ya abbi, bütün bu insanlar kendi-| sinden ne istiyorlardı? birden Birleşip k larma T da bun in bi ea karşısına bir ko zde Ve- € bile ceka- yorlardı. dim yölunu tuttular, maklığa dayanın tzah etmiştir. Bunut üzerine bütün köy mubtar- k ) Aydin refikimle döri yuşına bas-İları bu vatani işi seve seve yapa - — Biz, hemen hesap ister gibi / yaştır. Kefikimizi tevrik eder, urun caklarını ve derhal faaliyete Kece - kliğine züriküadi Tülürekeiü Sonuna kadar emniyet. edir. —— —”: lerini topladılar. Kitapçı, k. ap sa- tamadığı için şikâyet celıy_oıdı.. Lâkin, kurabiyelerden de kâr et- İmemiş değildi ki... O halde, onun bu neş'esizliği nedeni Nami, kacık sesle sordu — Kunrabiyelerin satışı nasıl ) Satıcı, dudak büktü. omuzları- ni gevşeterek hamurlaştı: — Bırakın be! Tepsiyi koy .İcak yer bulamadım. Köpekler (dadanıyor. Çobanlık edemem ya! Benim de müşterilerim var. Tep- siyi, karşıki tabalâcıya bıraktımı alm, götürün. Ben, uğraşamam. Ha, töbe, unuttum. Bir tane sat tim. Kırk parası, benim değil miydi? Alın altımış paranızı... İki ahbap çavuşlar, <fikri tica- Ti lerine rağımen, bir türlü, fab- yika sahibi, patron olamadılar; hâlâ ecir çalışmaktadırlar. Bana inanınız ki, «parâ kazan- mak>, ezengin olmak», «patron|liyenin geçmesinde epeyee müşkülât biraz sıcak et suya, ince kayılımış| der gibi gülümsediler. |elmak»: ne zekâ, ne de tahsil işi... 'çekmişlerdir. |Bu. apayrı bir iş... Mahmut Yesari derhal terkeder, kendi |gündüz hiçbir sebep halde hırpalıyan, — yüreğini üzen İnldı, Behireye yaklaştı ve dedi. bu yabancı ve hissiz insanlardan|eskisi gibi se; olurdu. ebediyyen — uzaklaşmış ürtü eşyasını alıp da Bostancıdan nereye gidebilirdi? Elinde çanta- ahate baktı. İçin- İarı, gece vakti sokakta kalmıya c. mahkümdu. Ablasının hastahane- e gitşe, orası bir otel değildi, kendisini alıkoysunlar. Zavallı kız, bu çaresizlik kargısında diş- yerinden kalktı, yavaş iye doğru gitti. Bu yerinden fırladı sinin yanına koşup &- Bu yüzden kavga çıkmış, Teneke| maballesi karmakarışık olmuştur. JAraya girmek istiyen Mehmet Ali Rençild sağda, Levenhopt solda, |temsil şubesi, köylerde açık hava Gemnaral Slipenbah önde kuman-|temsilleri de vererek — köylünün da ediyordu. Dört top arabasile/kalkınmasına — yaz 've Cemal İle Güllü ağır sürette yı |ralanmışlardır. Yaralılar Memleket hastahanesine kaldırılmış, — soçlalar dezhal tutulmuştur. | Samsun valisi tarafın- dan B. Ürfi'ye takdir- name verildi İ Samsun (Hususi) Vazifelerini Şiyi bir surette ifa hususunda ge» jeeli gündüzlü sebkeden mesai ve myretinden dolayı, Samsun Vi- |lâyet gazetesi başmuhbarriri Bay V_edıı Örh Bengü, Samsun Va- İiliğince bir takdimameyle taltif olunmuştur. | İzmit - Gölcük yolu üstündeki köprü İzimit (Husosi) — Bir müddet ov- | |"t İzmit, Gölcük yolu —Üstündeki köprünün İzmit tarafiındaki başında bir gedik açılımış ve bu gediğin ba, otomobil, otobüs gibi vesalti n Şimdi © gediğin tamir edildiğini Tüyoruz. xi Fakat doktor, oturduğu yerden 1 çevirm Kaşları çatıldı, sadasile: bi S », Vecihi Bey Fakat buna imkân yoktu. Akşam nur Kâmran israr etmek istedi: ecihi Baye bir şey sora - m, baba... Y ARDL T Doktorun sesi sertleşti: | daha ziyade Ve geyi yök-| biyeden 1.| dönüyoruz. rmizi top yağı toncerede eritip köfteleri içine ihtiyat kuvvetlerin başında Ge -| Ayni zamanda kazalarda da tem- meral Dardof, mühimmat, leva - sil turne ve ziyaretleri yapılması zım — karargühındaysa — Bayvekil|na başlanılmıştır. Ganeral Pipor bulunuyordu. Lâdik halkevinde üyük Petroya gelince, en r üvendiği — generali, — Başvekili Samsun (Hususi) — Lâdik Prens Mençikolu, Prens Golovin-| Halkevi, çalışmalarına hız ver - le, topçuların ve yerleştirilmiş/ mektedir. Bu meyanda temsil şu- topların başına — geçirmiş olduğu|besi de yeni çalışrma devresi faa- süvari kuvvetlerine General Şe-İliyetlerine başlamış ve Akın pi- temetiyef, General Dalgoraki'yi, | yesini temsil etmiştir. Eser, iki ge- sol cenaba General / Göllofkin'i|ce tekrar olunmuştur. ÇOİNE PİŞİREYİM? 16) &, Salçalı dana eti köftesi — | Yalancı dolma 050 gram dana etini İnce İnce ke| — Patlıcanların gayet düzgünlerini yınız, İçine suda yumuşutılmış ek - eeçiniz. Sap taraflarından kapak çı- mek içi, tuz, biber katarak iyice dö- karmız ve içlerini oyunuz. Patlıcan- vün Sonca yumurta, su, tuz ve lara yelişecek kadar sovan çentiniz, bahar ilâve ediniz ve yoğurunuz. Yü- tonoorede geytinyağı ile — kuzartmız. varlak küçük köfteler yapıp düz bir Münasip miktarda pirinç, - layılmış kaba diziniz. Bir buçuk kaşık sade-nane, taz, biber ve biraz tez yeker koyuhuz, rncaya kadar çetir- dikten sonra domates ve yağsız et sularile tavlayınız, Patlıcanları m- kı olmüyarak doldurunuz. Saplarını maydanca, az haşlanmış birkaç ha- haren içine sokarak ağızlarını kas vucu lerin büyüklüğünde kese! payıp tencereye istif edinix, üstüne İrek içine atınız, pişiriniz. tanız, bir kaç kere çeririniz. İki şak ün serpip rengini aldıktan sonra| İsu yahub et suyu gezdiriniz, kapas YID Orlu uleşe sürünüz. Pişinca s0e Emrini verdi ve Behirenin de'ğutunuz. çocukları bahane ederek kendile- rile beraber gelmemesi için ona da — Sizinle akşama görü; Dedi ve çocuki halde gazinodan Nadide Hanım, İCelil B. İtor uz Armut Bt t kilo 260 grüm 55, yumurta, |babar 10, yı 16 tane 26, sov. b, ürüz. r önde olduğu armut 20. Yekünr sonra ana kız| mrak tebeasüm et- N i plân tam bir lüyetle tatbik edilmekte, lasile husu- dnin de nazar- menfur zafer tice fazl alâmetleri b Behire Vecihinin y ten sonra ik ayrılarak ga: