28 Eylül 1942 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adres değistİrmek (25) kurustur İçlü Paktın Yıldönümünde Kİ Yazan: M. ANTEN uçler paktınım üçüncü yıldönümü K ünasebetiyle, mihver d rinin mühim şahsiyetleri nutuklar söy. lemişler ve mihver matbuati yaptıklar rı teşriyatta Bolşevikliğin ve Anglo- Sakson plütokrasisinin ortadan kaldı- rılması zarureti üzerinde durmuşlar- dE, Alman hariciye nazırı Ribbentrop verdiği nutukta: Mihver devletlerinin büyük zaferler ve Büç taarruz edilir mevziler zaptetmiş olmalarına rağmen lzu mevzilerin muhafazası için çok çe tin mücadelelere intizar edilmesi icap ettiğini söylemiştir. Bundan evvel Goebbels, Das Re'ch Mecmuasında neşrettiği haftalık maka- lesinde Almanyanın devamlı gayelerjni ŞU suretle hülâsa etmişti: Hudutsuz hürriyet, istiklâl, hayat sahası; Alman milleti için zaruri- olan hareketlerdir, Bütün bu sözlerin tek bir manası var- dır: Almanyanın kendi hâkimiyeti 21- tında ve kendi menfaatlerine uygun olarak -asgari- Avrupa kıtasmı yeni nizam eşaslarına göre tanzim etmek bususunda tam bir serbesti, Göoebbels ayni makalesinde harbin atormal olduğunu, bugün birbirleriy” Te boğuşan insanların yarın normal ha yata döneceklerini, Avrupa milletleri- nin harpten sonra yine yanyana ya- gıyacaklarını; kin ve intikam hisleri- nin fena neticeler vereceğini yazmış- ftır, Alman propaganda nazırının bu iyle İngiltereyi Almanların em- rivakilerini kabul —ederek uzlaşmıya davet 'efliği ve' Avrupanın içtimai ni- zamı muhafaza etmek için Alman or- duüsuna myhtaç oldi hatırlattığı merika Cümhurreisi Mister Roosevelt Birleşik millet. lerin yaşayışını yakından ilgilen: diren ve hattâ dünya iktısadı ü- zerinde bile müessir - olabilecek fiyat tedbirleri almak üzere kong reye kuvvetli bir mesajla müra- caat etmiştir. Beyaz Saray misa. firi millet mümessillerine âdeta bir ültimatom tevdi etmiştir. Da- ha ziyade haşin bir eda ile dilek. leri birinçi teşrinin ilk gününe kadar kabul ve tasvip edilmezse bu muvafakatini almadan da ha. rekete geçeceğini söylemek lüzu- munu da duymuştur. Bu kadar sert davranmak için ileri sürdü. ğü sebep şudur: “Zaferlere engel olabilecek bir felâketi bertaraf etmek üzere icap eden bütün tedbirleri alacağım . İt- tışadi karışıklık yüzünden harp gay- retinin tehdit edilmemesine dikkat- le itina edeceğim.,, Mister Roosevelt'i bu kadar endişe ve telâşa düşüren âmil zi* Fai mahsulât fiyatlarının yüksel. miş olmasıdır. Düurumun bütün anahtarı bu fiyat politikasında- dır. Fiyatlar şimdiki seviyelerin de tutulabilirse vaziyet kurtarı. labilir. Yoksa uçuruma, enflasyo- na, boşluğa yuvarlanmak mukad* derdir. Serbest iktısada çok bağlı gö- rünen bu demokratik memlekette harbin yarattığı toptancılık zihni yetini güzelce göstermek itibari- bisşolunmaktadır. Fakat bugün İngiltereyi Chamber- Tain'in değil Chyrehill'in idare ettiği; Azmerika ile Sovyet Rusyanın İngilte- Fenin müttefikleri bulunduğu düşünü- lecek olursa İngiltereyi Sovyet Rusya- dan ayırmak ve mihver tarafına çek- mek için yapılan bütün gayretlerin beyhude olduğu anlaşılır. Esasen Al- manyanın — Anglo - Sakson âlemini Sovyetlere karşı tahrik etmek ve ken” d! harbinin Bolşevizme karşı mukad- des bir cihat mahiyeti verdirmek için sarfettiği bütün cehtler şimdiye ka- dar akim kalmıştır. Diğer Nutuklar i Dün bir nutuk veren İngiltere ha- ticiye nazırı Eden Stal hi le mesajım bu kısımlarını olduğu gibi naklediyorum: “Tecrübelerimiz göstermiştir. ki fiyatların umumi — kontrolü ancak bu kontrol her nevi emtlaya şamil ise kabildir, Maişet seviyesini bu günkü halinde — tutabilmek üzere yaptığımız bütün gayretler ücretle- rin yeniden arttırılması ve satın alma kudretini ğal: dolayı- Amerika Cümhurreisi, Prensiplere, Nazariyelere Bağlanmaksızın Demokratik Amerikayı Enfilâsyon Ve Sefalet Uçurumundan Kurtarmak Azmindedir î < © N © 2 B Pr. ŞÜKRÜ ıAıAN; ları bir yıl içinde 9» 15 nisbetinde bir yükselme kaydetmiş olacaktır ve bunun jileti de bilhassa kontrol dışında kalmiş olan gida madüâ-le- tindeki tereffüdür, Zirai mahsul fi- yatları 1939 tarihindenberi 94 85 nisbetinde çoğa!mıştır. Bunları mü” takabe ettirmezsek her türlü istik- tar fikrine veda etmek lâzımdır. O zaman enilâsyondan kaçınmak ım. kânımız olamıyacak ve bir felâtete sürükleneceğiz. Binaenaleyh: A — Fiyatlar, B — Ücretler, C — Maaşlar, D — Kiârlar, Tesbit edilmelidir. Bu istekleri- min de nih yet Birinciteşrine kadar koöngrece kabul edilmesi — şarıtır, Kongre gafil duracak o'lursa ben şahsen mesuliyetleri üzerime alarak harekete geçeceğim, — Ziraf mahsul fiyatı takrir — edilebilirse ücretler de tesbit edilebilir. Esaş teşkilât kanunu — Reisicümhura bu bapta serbest hareket hakkını vermekte- dir. Fakat demokrasiye olan merbu- | - tiyetim bir defa da size müracaat etmeyi bana kemretti. Maamafih devlet reisinin harp halindeki me- suliyetleri gayet ağırdır.,, 4 x Görülüyor ki parça parça tedbirlerle harp iktısadı davasını halletmenin kabil ola. madığı anlaşılmıştır. Köylüyü himaye edeyim derken işçi, me- mur ve şehirlinin hayat seviye- sini pahalılaştırmak ve - bunun neticesinde de onlara fazla alma kudretleri temin eylemek lâzım gelir. Bunu temin ise para bol- luğuna hattâ enflasyona kadar gidebilir. İşte Mister Roosevelt böyle bir fasit dairenin çenberi. |- ne girmemeğe çalışmaktadır. Yalnız şu noktaya işaret iyi o* lur ki Amerikada ziraat san'atı. nın mecliste kuvvetli bir ekseri. yeti, nüfuzlu mümessilleri var- dır, Onlar büyük kârlardan ko. lay kolay vaz geçmek istemezler, Binaenaleyh kongrenin taallül göstermesi ihtimali vardır. Esa- sen bunu düşünen birisini, meclis kabul ve tasdik etmese de şah. san bu işi vade sonunda yapaca- ğıinı açıkça ilâve etmektedir. Ama ma bu hareket ve şiddet ile reis birçok münt&hiplerini hem de nü- fuzlu dostlarını kıracaktır. Fa- kat harp zamanı fazla hatır ve gönüle bakmağa müsait değildir. Roosevelt, prensiplere nazeriye, lere bağlanmaksızım demokratik Amerikayı enflasyon ve sefalet uçurumundan demir - bir el ile kurtarmak az'mindedir. Trakyada Köy Kalkınması Edirne, (TAN) — Trakya Umuml Müfettişliği köy kalkmması yolunda- ki mesainin daha programli şekilde devamını ve daha esaslı şekilde in- kişaflnı temin maksadiyle köy ve köyeülük işlerine ehemmiyetle el- koymuştur, Bu arada ikinci beş yıllık bir köy kalkınma programmm esaz- larr tesbit edilmiştir, Bu programın basılmasi ile birlikte Trakya köyle» tinde en İyi ve bugünkü şartlara uy- gün bir şekilde istihsal ve diğer müşe terek köy işlerimizin verimli bir ha- le gefrilmesine çalışılacaktır, siyle fiyatların mütemadi tazyiki altında çok müşkül bir safhadadır. İşçi ve memüurların aldıkları gün” delik ve maaşlar 1939 yılında 44 milyar iken 1942 de bu rakam 75 milyara çıkmış, yani 9b 80 bir ço- ğalma göstermiştir. Harp sanayii için daima fazla amele kaydetmiye besinin tavsif edilemez bir kahraman- lik mücadelesi olduğunu söyledikten l sorra İngilterenin harpten sonra ye- İ ni hayatı yaratmak için Amerika, Sov- yet Rusya ve Çin ile işbirliği yapaca- ğını ilâve etmiştir. Sovyetlerin Vaşington büyük elcisi Litvinof gazetecilere gönderdiği bir miesajda: Sovyetlerin dünyanın yeni- den inde ve bütün leket! mecbur ve bu işçilere de munzam saatler için ilâveler yap- maklığımız bu neticeyi doğurmuş- tür. Ayda çoğalış nisbeti bir milyar dolardır, Zirai mahsul fiyatı yükselmiye devm ettikçe hayat seviyesini sabit tutmiya imkân — yoktur. İşçilerin gündelik baremleri yukarıya doğru seyrettikçe hiç bir tesbitten bahis de şahsi hakların muhafazasında müt- .tefiklerle yüzde yüz işbirliği yapaca- ğını ve müttefik gazetelerin en mühim vazifelerinin bu meselede Sovyetlerin fena niyetler besledikleri hakkında ya- pılan pr dal: karşı d değildir. Hattâ şu andaki mahsul fiyatlariyle ücretleri dur- durmak kabil olmasa yine yukarıya doğru çıkış tazyikine mani olama- yız, Amerikalıların milli gelirleri 1941 K4 d isbeti etmek olduğunu söylemiştir. Sövyet Rusyada tetkikatta bulunan Wilikle gazetecilere yaptığı son beya- natında şunları söylemiştir: “Rus mil- Tetimin sonsuz fedakârlıklarını ve kahramanca — savaşlarını — gözlerimle gördükten gsonra onların yaptıkları barbin ha!k, millet harbi tabirinin ma- nasınr tamamiyle anladım, Stalin ile Rörüştükten sonra, ikinci cephenin der- hal açılması lüzumuna — kani oldum, Gelecek yaz çok geç kalınmış olâcak- iberi ayda 96 2 Öe çoğalmıştır ve böylelikle hasıl olan fazla varidat bu senenin satın İrmabilecek emtia h inden 20 milyar kadar fazladır. Böyle mah- dut mallar için bu kadar fazla talep olması bütün fiyat mekanizmasını alt üst edecek mahiyettedir. 1942 Mayısında fiyatlar için bir tavan tesbit etmiştik. Kontrol edilmekte olan veya — edilmemekte bulunan grda fiyatları bu tavanı delmiştir, Bu böyle devam ederse gelecek sene LOKMAN KAŞINMAYA Züğürt olup düşünmekten, uyuz ©- lüp kaşınmak evlâdır, derler ama, To- kat'ta orta okul talebesinden genç din leyitimiz Bay T. G,'nin, züğürtlükten yana tasası olamıyacağından, kaşımma yi gidermek için çareleri gazeteden so. rüyor.., Kaşınma üzerine, vaktiyle, bu rada haylıca yazılar yazmıştım. Fakat henüz orta okulda bulunan bir genç okuyucunun, o zaman gazete okuya - cak yaşta bulunmaması pek tabiidir. Kaşmma üzerine eskiden yazdıkla- rımın hepsini tekrar etmek pek uzün düşer, o zaman onları okumuş olan ekuyucularımın canını sıkar, Bu genç okuyucumun hatırı için, bugün kaşın. ma bahsini kısaca yazacağım. Kaşınmak türlü türlü sebeplerden ge lir, onun kökünden geçiri!mesi çavele. ri de nereden geldiğine göre değişir. Kaşınmanın neden ileri gelidiğini anla mak da hekim işidir, Bununla beraber kaşınmanın sebebi ne olursa olsun, il- kin yemeklere dikkat etmek iyi olur, Bakarlı, biberli ve çokça yağlı yemek lerden çekinmeli, çay ve kahve içme- meli,.. Yumurta, çikolâta çok defa ka. şınmayı arttırır... Her gün, bütün vü- Hekimin öğülleri - KARSI İLÂÇu hem de şiddetli olursa, o vakit sıcak su banyosuna girmek zaruri olur, Ban yo suyunun içine 250 gram nişasta koy mak iyi gelir,.. Evde, gu ile doldurulup içine girilecek banyo bul: ka- 4000 Lira Kazanmanı Sırrını Keşfedenler —— <— <TAN : r*_:_ ğ iîl Ml'ster R oosevel t ,iil - €_Ş_EHIRDEN RÖPORTAJLAR ) 4 TAKVİMDEN : : V: |F l.yat Politikası 3,5 Ayda Bedavadan veer aet ğ n dirnekapıdak; kar le bedenleri ü r— zerinde bir maden i zabehanesi bulundu ğunu ve bu izabeha' Vergisi, Zarar İhtimali, Masrafı; Kaygusu, Tasası Olmıyan Mucitlere Parmak Iİsırtan Kazançlı Bir Keşif! YAZAN : SAD KESLER; Tuhaf tuhaf yü- züme — baktılar, Ev- velâ — çekihir — gibi oldular, sonra bir- $ birlerinin yüzüne ba- nenin tonu beş bim lir raya satılmakta olan bir maden işstih- sal ettiğini biliyor musunuz? Evet, tonu beş bin liraya satılan kıymetli bir maden, âdeta altın ma- deni Hani eski, taş başması Ebu Ali Si- na hikâyeleri vardı, bu hikâyelerde simya denilen bir ilimden bahsedilir ve bu ilme vâkıf olanların altın yana” bildikleri anlatılırdı ya, işte onun gibi * kıp: — Adaaaaamm sende,., Der gibi o müuz gsilkerek cevap verdiler: — Ayar ararız beyim, ayar.., d — Ne ararsınız, ânlı ayar ömürleri fakru P a . Yazan; ULUNVAY çoh sanatkârların değerleri ölüm” lerinden sonra takdir ediliyor, — Gürel sanatların her şubesinde bütün — zaruretle geçen, dâhi — de büyük şahsiyetl tesadüf olunur. —Bunlar bir yandan maçetle mücade etmişler, bir yandan da muazzam ve muhalled ererler mey- dana getirmişlerdir. Hattâ bu bakım- — dan #“deha” yr kamçılayan âmi- lin “ihtiyaç,, olduğuna dair de bir kanaat vardır. ğ Moliere (Molyer) dalma para gı — kıntısı çekermiş, Balzac (Balzak) bü- yük bir zarurete katlanarak kalemiyle müthiş bir borç ödemiye mecbur ols muştu, K Verlaine (Verlen) in bütün ömrü hastahane ve hapishanede geçti. Başlı başma resimde bir tarz icat * eden Marşsi'yalı Montiçelli, kaldırım: ların kenarına dizerek teşhir eylediği tablolarından birini yirmi franga gBat- mı? — He ya. Ayar ararız, — Ne demek ayar... Dirhem, gram, filân mı düşürdünüz, Güldüler: — Yaok beyim, ayar. Haniya tene- keçiler kull kalayla karıştıcıl- bir şey. İki açık göz, besbed di tonu beş bin liraya satılan bir maden istihsa! etmenin — yolunu bulmuşlar! Habire çalışıp duruyor ve satıp para- cıkları keselerine dalduruyorlar, İzabehanenin ne kirası var, ne ver- gisi var, nç mahrukat masrafı var, ne elektrik sarfiyatı var, ne amelesi var, ne kazanı, ne tesisatı, ne damı duvatı, ne kaydı kuydu, ne de esamesi var, Hiç mi ama hiç bir şeyi yok, Bir açık hava izabehanesi burası, İki patron, hem patronluk ediyor, hem amelelik yapıyorlar, İzabe için lâzım gelen kaloriyi civardan bedavaya elde ediyorlar, izabe ettikleri maiden cevherini de yine bedavadan topluyor- laç, Ve günde en çok bir saatlik bir mesaiden sonra en azdan onar, on be- şer lira paylaşarak yan gelip keyifler rine bakıyorlar, Kârları açık olsun, tuttukları. işte kimsenin de gözü dığına eminim amma, kazançlarına kimsenin göz koy muyacağını temin edemem. Öyle ya wergisiz, masrafsız, kontrolsüz bir iş. Elde edilen metam da alıcısı, hem de kapışa kapışa alıcısı olduktan soara böyle kazanca kim göz koymaz?, * Bı izabehaneyi ben tesadüfen keş- fettim. Yolum Edirnekapıya düş müştü. Kale bedenleri Üzerinden yürü yup gider ve Okmeydanından kopup gelen serin rüzgâra göğüs verip kıvrım kıvrım Halici zevkle seyrederken gö- züm /çöpçüleri: l ldukl, Bizans hendeklerine ilişti, İstanbul İmparatorlarının, — Fatihin şınma pek şiddetlendiği zamanlarda, bir litre suya yirml tane papatya çiçe ği bir kök de hatmi koyup kaynattık. tan sonra onun suyunu, büyücek bir pamuk parçasiyle bütün vücude - bas" tırmadan - sürmek fayda verir... Sulu sirke de fena değildir. Kolonya suyunu bol bulursanız onu bütün vücude sür. mek pek iyi, hem de güzel kokulu, bir deva olur,., Kaşınma vücudün ya'nız bir yerin- de olursa onu geçirmek daha güç o7 Jur. Bununla beraber, biraz önce, bın vo için yazdığım ilâçlara pamuk batı rarak kaşımnan yere sik sık sürmek, az çok, fayda verir,. Bu kadarla kaşın mak geçmezse, cilt mütehassısı hekim bulunan bir yere kadar giderek, kaşm manın sebebini teşhis ve ona göre te” davi ettirmek lâzımdır.. ordüsü gi diye karzdırıp suyla doldurdukları bu hendekler dört yüz bu kadar sene olduğu gibi ka'dıktan sonra şimdi de — belediye tarafından çöple dolduruluyor. İyi mi yapılıyor, fena mı orasını bilmem, Fakat hen- deklerden yarısından coğu doldürül. muş, sokakla bir edilmiş, * Işte bu doldurülan hendeklerden bi risindeki çöp yığınları üzerinde kale burçları gibi yükselmiş bir paslı yı- ğıntıya rastladım. Yığıntı o kadar yük- sekti ki ben daha yüksek bir yerde olmama rTağmen © yığıntının etekle- Tini ve öbür tarafını göremedim. Yal- gız yığıntının tepesini sisleyen hafif. fakat koyu bir duman gördüm, Me- rakla © tarafa doğru indim. Genişçe bir kavis çevirdikten sonra yığıntının öbür tarafına ulaştım ve gördüm ki iki adam yanmış bir toprak üzerine Burada dığiım şeylere hi ilâçları diyeceğinizi ben de biliyorum, Fakat size burada ilâç reçetesi yaza - eğil , ellerindeki çöpe benzer n" cecik demirlerle küller içersinde bir geyler araştırıyorlardı. çude ılık su dökünmek de iyidir, fındı mam, Yazacak olsam bile o reçeteleri mış ayar yok mu? Ondan işte! Ben yine anlamamıştım ama bere- ket versin öbürü —ayarın tercümesini yaptı: — Leyim beyim, leyim., Hani ka- pıdan geçerken bağırmazlar mı yatfu- diler tenekeci!.. Leyimci!,, Diye,, İşte enların kullandıkları leyimleri ararız burada? — Ne münasebetle burada lehim artyorsunuz?, Bu kadar fazla soru sual canlarını sıkmış olacak ki beni ceyapsız bırak- tılar, yine işlerine koyuldu!lar. Fakat ben de onları söyletmiye Karar ver- dim, başlarına durup seyirlerine dal- den. > İ * Hiç oralı değillerdi. işlerine ba- kıyorlardı,. Bir hayli durduktan sonra bir sigara çıkarıp yaktım. Bir anda gözleri elimdeki pakete takılıp kâaldı. Anladım ki — canları çekmişti. Bunu fırsat saydım. İkisine de birer rigara uzattıktan sonra yine lâfın ya- kasını açtım, — Ne biliyorsunuz burada Jehim ol- duğunu? , Fazla ısrar etmediler, anlattılar: — Biz, dediler, gördüğün gibi iki fakir çingeneyiz "Sokak aralarında es" kı püskü, delik deşik, paslı, işe yara- maz teneke parçaları toplar, getirir buraya yığarız, Elli okka, yüz okka teneke toplarız her gün. Sonra onları gelir burada yakarız. Tenekeler kızı- şinca üzerindeki lehim'er erir, topra- ğın üzerine akar, Tenekeleri kaldırır, işte gördüğün gibi buraya yığar, altın- da kalan külleri savurur, akan İşhim damlacıklarını süpürge ile toplar, yı- kar, eritir, külçe haline koyar, götü- rür, satarız, — Para eder mi bari lehim? bulduğunuz — Etmez mi beyim? Lehim bu, Ri- || losu beş liraya kum gibi müşterisi var, — Ne kadar !ehim toplarsınız gün- de... Şöyle yarım kilo filân çıkar mı? Yine güldüler: — Yarım kilo lehimle geçinir mi iki kişi beyim. Bende var 8 şopar, iki de karı, tövbe estağfurullah, iki de karı dedim, bir karı, bir de onun arkadaşı, Var onların anası, dişsiz bir karı da- ha, te bunun da 4 çucugi var, bir iki de kızanı, Doyar mı yarım kilo le- himle bu kadar can? — Daha mı çok çıkıyor? — Çıkar elbet, Ama belli olmaz, gününe göre,, Dört kilodan tut da, 6& kiloya, sekiz kiloya kadar lehim çi- — Kolay gele, dedim, ne arıyor- aşingtonda! | göre: Geçen Eylülden bugüne kadar Amerika tezgâhlarımda 5,5 milyon to- nilâtoluk 488 gemi yapılmıştır. Son ay içinde bir gemi tezgâhına konduk- tan 10 gün sonra denize indirilmiştir. Bu gemi dört beş gün sonra faa hiz- mete girmiştir. Bundan evvelki inşa- at rekoru 24 gündü. Halbuki geçen harpte bir gemi ancak 200 günde ya- piliyordu. Almanlar Bu senenin başırndan bugür te kadar 6,5 milyon tonilâtoluk ııeuıl & ilân dendt 'ngi- lizler bu rakamların çok mübalâğalı olduğunu söylüyorlar, Fakat bu ra- kamları doğru kabul etsek dahi _ııM- fan hasıl olan dar bir sokaktan dö- nüyorum, Bir ihtiyat eseri olarak bu ardı arası kesilmiyen dehlizleri sa- yıy ve h tes- bit ediyorum, Fakat buna rağmen kendimi kaybolmüş sayarak eğleni - yorum, Bu fikir beni güldürüyor, An- latılacak ne güzel bir macera: Gece Benarös'de kaybolmuşum.., Fakat garip şey; kendimi sanki yal- nız değilmişim sanıyorum: Arkamda- ki gölgem o kadar uzun ki, mehtap- la badanalanmış sokağın boyunca u- zanıyor, Sigara İçmek istiyorum; kibritleri- mi Bir geçici, sigara tefik gemi gemi karsıladığını kabul etmek mecburiye- tindeyiz, Çünkü ayni müddet zarfnda yalnız Amerikan tezgâhları 5,5 milyon tonilâtoluk gemi inşa etmişlerdir. Bun Han başka, Kanada ve İngiltere tez- gâhlarda yapılan fakat mikdarı bildi- rilmiyen gemileri de bu yeküina İ etmek dır, En nihayet ily nın müttefikler cephesine iltihakr ne- ticesi bu memleketin limanlarında bu- lwnan Mihver gemileri ve bizzat Bre- zilyanın gemileri de müttefiklerin nak- / Vive Plnsmma Katılmralardır ÖLÜM zeteci arkadaşlarımızdan Cemal Refiğin bışlı.u. Tnhisarlar eski müdürlerinden Osman Refik vefat etmiştir. Cenaresi dün Fatihte. den alınarak amarınt mütoa- kip Edirnekfpr merzarlığına — defnedilmiştir. Merhuma rahmet diler, arkadaşımıza taziyet- İerimizi sunarız, Ş içen bir geçici arıyorum ve birdenbi- re kalbim buz gibi donmuş; olduğum yerde kalıyorum: Artık sokaklarda kimseler yok! Saat kaç? Bilezikli saatime bakı- yorum, İyi göremiyorum, On mu? On bir mi? Ne olursa olsun avdet Za- manı olacak, Geri dönüyorum, Pek güzel hatır- lıyorum ki, evvelâ sağdaki dar soka- ğa sapacağım, Sonra bir duvardan fil kafalı bir İlâh'ın uzandığı soldaki sgo- kağa döneceğim, Sokağı buldum, fa- kat dar geçidin köşe başlinda İlâh yok, yahut o aradığtm İlâh yok, Karşımda duüran mabut , bir nevi kafese kapanmış, yırtıcı bir çehre,.. Fena hesap etmişim, Yine hareket et- tiğim noktaya dönsem nerede oldu- ğumu bileceğim, fakat şimdi sağda mı, solda mi bilmiyorum,., Ne yap- malı? Üşüyorumi, ” Uzakta biri var: Çömelmiş bir di- lenci, Beyaz duvarım üstünde beyaz bir leke teşkil ediyor. Uyuyor, Ona elimi iye cesaret — edemi, Va Kimbilir belki bir "aziz,, dir, Öksürü- yorum, sonra elimdeki bastonla biraz dürtüyorum, Başını kaldiriyor... Ne müstekreh bir surat! Nazarları yok FTAV| HİND DİYAR N ( Karış Karış Tefrika No. 93 doğru bir adım attım; korktu; bir so- kağa saptı ve kayboldu, Fakat bu müddet zarftnda olduğum yerde fazla durmuüşüm ki, patlamış gözlü dilenci bana yetişti, Ne istiyay? Bir Tüupye verdim; aldı; Defolup gidecek mi? v Uzaklaştım, Adımlarını işitmiyorum; fakat ar- kamda olduğunu hissediyorum, m,'_,";r çok İngiliz gazeteleri ve' siyasi Mayısta zaruri eşya ve gıda fiyat- — Kaşınmak vücudün her k eczacı bul sunuz, bir şey mi düşürdünüz? AZZ Devamı Sa. 4, Sü. 1 şahsiyetleri de Stalingradın düşmesi- Sovyetlerden ziyade İngilizler için | ktrafımda bir koku var, Bu mide Yazan: FRANÇİS DE CROİSSET Çeviren: ULUNAY rak duvartn dibinde uzanmak istiyo irsee OĞ ee iğrene kokuyu mukuddes ş a rum, Fakat toprağın pisliği ve arka- Gemi ın lü'h Hetbir 'ölümi kokusunu ben Hek güsel ma takılan dilenci beni bundan me- $ Ü SAR S nediyor, Vi n resmen bildirildiğine | İki mabedin arasindaki bir yarık- ıNDA Şimdi artık yolumu bulmaktan vaz Ona para veriyorum ve otelin admı um; hiçbir şey Yeniden uzaklaşıyorum, Ağır bir kırıklığa benziyen büyük bir yorgunluk yürümemi ağlrlaştırı yor, “Ve neye yürümeli? Artik yolumu bulmaklığıma imkân yok, Dilenci yine arkamda,.. Ergeç ingilizce konuşan birisini Boyu uzun, biraz kamt ve bir olmuş... Gözleri birer iba - ret, acaba kör mü? Hayır kör değil, Bana bakıyor ve doğrulüyor. Şimdi onu uyandırdığıma esef . ediyorum, Ona ingilizce otele gidecek yolu so - tüyorum, Anlamıyor, Bırakıp yürü - day M Bütün gece böyle serseri serseri dolaşacak mıyim? Tâ uzakta parifyan nedir? Bir 1- şık mı? Evet; bir İşik e e- minim; süratle yürüyorum, Bir sokak- yorum, O ne? Neye ar geli- yor? Ömrümde bu kadar bir ölüye ben- ziyen kimse görmedim, Elmacik ke- mikleri çıkik, çökük yanakları da o kadar çukurlaşmış ki... Hele gözleri, hele gözleri,.. Hızlı hizli yürüyorum, —Artık ar- kamda değil; fakat nereye gittiğimi bilmiyorum, Bir kadın geçti, yanma gidemedim. Amma gitmekliğim de lâzim, Ona tan diğer bir he niyorum, Burnuma bir irin kokusu geliyor, Uzaktan gördüğüm bu 1şik ölü ya- kıdan odun yığınlarının ateşi.., Ölüler, yantyorlar ve tütüyorlar!: Şimdi nerede olduğumu biliyorum, Ve bunu bilmekliğim beni derin bir hüzüne boğuyor, Otelden iki fersah uzaktayımı, Acaba bu ateş yakan, yahut - kül topltyan meyyitçiler ingilizce anlıyor- lacağım, Dün şehirde ka- olmuş: kol gezen askerler vardır, Üç tane dar sokak geçtim, Bu bar- sak gibi sokaklar uzanıyorlar, Geri dönüyorlar, dolaşıyorlar, Şehrin orta- sında zikzak giderek damarlara ben- geçtim, Bütün gayem arkama takılan dilenciden kurtulmak, Fakat bunun imkânı yok, Dalma arkamdan geliyor, Bazan yollarm is- tikametine göre onun sessiz, husumet- Hi gölgesi önüme geçiyor, Şimdi bu gölgenin içinde onun sabırlı sırtma, kafaslna basarak yürüyorum, Bu mevhum kara hayalet, sokakla- rı benden evvel tırmaniyor, sanki beni bir kâbus çıkmazı içinde kay- betmek istiyormuş gibi, bana rehber- lik ediyor, mıya olduğu gün kendisini — bahtiyar sayarmış, bugün tablolarının — büyük kıymeti vardır, # Son gelen Avrupa mecmmualarından birinde Fransanın çok tanınmış iki ressamma ait bir fıkra okudum; mec- — mua Claude Monet (Klod Mone) ile, Camille Pissaro (Kamil Pisaro) ye ait iki mektup neşrediyor; sanat pek kıymetli birer vesika olan bu iki mektubun hbirisi Pissaro tarafından ar- kadaşı Monet'ye yazılıyor. Aynen ko yüyorum: Ba “Nihayet bir kaç para edinebi'dim. Fakat o kadar az ki bununla Eragny'de birkaç gün geçinebileceğim, — Zaruretin son haddine (eldim.-ı başımda değil...,, İkinci mektup Monet'den ilk lerini satın alan Mösyö Chuguet ge) ye hitaben yazılmıştır: *OÖn parasız bir zavallı için biraz müsamahakâr olmanızı rica et- tiğimden dolayı çok mahcubum; fal ne yapayım? Nereye baş vuracı b Teğerdir. öldüü bi ğim bir kaç eserimi lütfen ve mi meten satın almanızı istirham ediyo- rum. Hangilerini beğenirseniz size el N franga, kırk frsuga, velhasıl ne fi- yata isterseniz bırakmıya hazırım; zie ra artık beklemiye takatım kalmadı, Son zamanlarda Monet'ye ait tar ne tablo “Üç milyon yüz kırk üç bın Üç yüz,, franga satılmış ve yalnız range'a ait bir tek manzara mezatta altr yüz on İki bin franga çıkmıştır. Hayatında zaruretten aklı başında olmadığını söyliyen Pissaro'nun raguy'de ormanlık,, adlı bir eseri Ğ altı yüz on bin franga satılmıştır. Bizde Manol namında — Avrupanı! Istradivariüs'ü kadar meşhür bir saz yapıcısı vardı. Çarşıkapısındaki dü kânlarında çalışan bu iki kardeşle: yaptıkları utlar bugün antika ye: gecmiştir. Vaktiyle İtalya müzelerinden birine de kazaya uğrayan Paganini'nin mahnınr evvelki halinden daha mükı mel bir surette tamir etmiye mu fak elan bu iki kardeş sanatlarının lara getirmesi lâzım — gelen değel dıtar, Bugün içlerind roliden inşa olunmuştur,, etiketi bu nan utlar bütün şarkta ağırlığınca ala tın ediyor, Acaba Manoller ne oldu? Kimbilir? Belki bütün sanafkârlar gibi on! da acından ölmüşlerdir. Eğer sağ kı salardı, sekseninden sonra gelen wetin içine lâyıklı bir surette borusu çeken Kazasker'in hikâyesi b daha tekrar edilmiş olacaktı! Trakya Panayırları Faydalı Oluyor Edirne, (TAN) — Trakyanın n hur panayrrarmdan bir kismı açıl ve diğer kismmin da Önümüzdeki günler zarfında açılması için gerekli hazırlıklar yapılmaktadır. Her yıl büyük bir alâka Pehlivanköy panayırı yarın tHir, Kırklareli panayırı da bu a3 inci Salı günü açılacaktır. b Bu sene Trakyantn muhtelif. rinde kurulan ve fazla Tağbet | nan bu panayırlar bilhassa köyl zün iaşe ve hayvan alım ve bakrmmmdan büyük faydası olmu ——— Prof. Mazhar Osmanın Dünkü Konferansı — Profesör Mazhar Osman, dün Ü: küdar Halkevinde ”artan sinir hasta- lıkları,, mevzulu bir konferans vet miştir, Profesör, konferansında hastalfklarİnm bugünkü — sebep üç kısma ayırmiştır: İ Z um, l Ayaklarım ağrıyor, — şakaklarım| 1 — Rakı, 2 — Kokain ve £ zonkluyor, 8 — Telkin, 4 Nehrink üflü nefes ti koku- | — Konferansçı, siyle ağırlaşan bir sis gibi yükseliyor ve buharr vücudumdan ge- çiyor, Buz gibi olduğum halde terler döküyorum, Mutlaka ateşim olmalı, Dişlerim korkudan değil, ateşten takırd?yor, Bu, ilâh resimleriyle dolu olan du- varlarin üzerindeki cehenenmt hayatı ziyen bir sistemle birbirlerine dola- nıyorlar, Bir üyülenmi gibi ayni dairenin içinde dönüyorum, Ve hangi istikamete doğru gitsem ö- lülerin yanma çiktyorum, Bütün irademe rağmen kendilerini lâmbaya çarpan pervaneler yahut ge- ce kuşları gibi onların tşiklariyle mıhladızlanmış gibiyim, Bir oda, bir yatak, bir sığmacak yer, Uyumakl! Üşüyorum, Hattâ ne olursa olsun lar mı? İçlerinden biri bana orada, altina paltı koya- dd y da şekilsiz ay değil, yine Olci Korku mü? Neden ve kimden kor- kacağım? Dilenciden başka kimse yök, Ve bu cenaze hayaletini ben bir yumrukta deviririm, köylünün buna sebebiyet belirtmiş; rakf fiyatlarinı arttırmak rinde bilhassa durmuş di ma muunıhlırh:iq kolayı Fakat ne yalan söyliyeyit Korktuğumun farkmdayım, Bu di- tenciden, burada kimse olmamasın - dan, hususiyle niçin korktuğumu bi- kötü ve kara üw ril lüzumü n tur, dedikleri miyiz. rei 'emediğimden korkuyorum, £ 1 var) » 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: