Taarruza Uğrıyan İngiliz Kafilesi Yazan: M. ANTEN İM. Piccard'in Balonla Ör Balyan hususi tebliğine göre: Akdenizde kuvvetli bir himaye İtnda e, öğ . seyreden bir İngiliz kafilesine! edilerek 4 kruvazör, bir mah # nakliye gemisi batırılmış ve haber İngiliz kaynakları tarafın. “ir Yokedildiği halde bu kafilenin, mü şi söylemiştir. £ # i # esaslı malhmat edin. ki zaman dahi İngilizlerin bu de büyük bir kafileyi az gayi Akdenizden çeçirmeğe muvaffak Deticesini | çıkarırız. YEŞEE bulanması lâzım geldiğine göre Fi beş geminin Ortaşark limanların yn f da yirmi gündenberi cereyan e ve # ii makadderatı İttir yapacağından şüphe edile - # E inin Mahtanm şiddetli / mihver taarruzlarına o muvaffakıyetle tunmuşta. pon Kayıpları YVhirmtondan gelen haberlere göre " donanması Aleuisiyen adaları ci ltd yeniden oldukça mühim ka Jar vermiştir, Amerikan hava kuv- öz ; Z F : 1 Japon kruvazörünü batırmış. hak, lerinden biri tayyare gemisi ok Mükişözere diğer 6 harp gemisi ile bir İİYe gemisini hasara uğratmaşlar ig, Amerikan kaynaklarının vecdike ia Halümata göre, Midray muhare. inde, evvelce yapılan tahminlerden üç, *3ç hafta evvel hizmete giren yeni Nar bir torpil bomba tayyaresi mü bir rol oyasmıytır, seşiBerikan Bahriye Nezaretinin son çektiği resmi tebliğde Midway mo baş Besinde 48 Japon harp gemisinin; Rışıldığı veya hasara uğratıldığı ve Pİ - Harbour o başkınmdanberi Je donanmasının zaylatının 15 i buk a lir, Bunların arsam ğ: kat'i olarak tesbit edilen İlyyare gemisi vardır. o Japonlar te? başladığı zaman doküz veya On te gemisine malik olduklarma bu keyfiyetin Japon deniz kud. ye ponlarda İlk defa olarak kayıplı i vahametini kabul etmektedirler. resmi sözcüsü Midway barbinin başlangrcmdanberi Japon do sının yediği en büyük darbe ol- söylemiştir. ra) Tojo'nun da, Japonlar İl (VS hasıl olursa 100 sene harbetmek Önem bulunduklarını. söylemesi, 3k yarkta da yıldırım barbi safha in kat? olarak kapandığınm resmi * ağızdan ifade ve tasdiki demektir Yark Cephesinde hapler ve Sivastopol taarruzâlrı gitikçe artan bir > devam etmekte ve buna Kızıl ĞU, o nisbette ziyadeleşen bir muka | etle cevap vermektedir. , Gelen haberlerden, Almanların, bü | Ağır kayıplarma rağmen simdiye, | mübim bir netice elde edeme- #i, kızılordunun maddi ve manevi Müküvemetini krramadıkları anlaşıl. Maktadır, İrt Eri teyit edilmemiştir. Londra rağleri inkişaf edeb , barekâtın meticeslne kadar resİda havanın tabiat ve mahiyetini ie lyeceğini, İtak İyik liz resmi tebliği neşredildiği za-| örnek olmak üzere tsarrüzün neticeleri bakkırİP, N, R. 5, baloniyle yaptığı hevs İevazımı ve asker yüklü otuz) sızlığı kolayca Hava Seyahatlerinin Havacılığın İnkişafında OynadığıRoller - Prof. Yaptığı Tecrübelerin Önemli Neticeleri bir çoğu da hasara teğratılmrg. | KAMAN ) in 12 haziran “cumartesi müahasımda “Havaerlığımız ba , başlaletı yazım. kafilenin İtalyan | gilerin bi i male oner a lerin bie kane Mae tabani gençlerin gördükleri tabii ve fi zikt iilmlerin hayati tatbikatı mahi Basarı uğrumaksızın yerine VAP | yelindedir. bir kıurm da fikri inkişaf. larma yarar, İşte bu türlü neşriyata profesör Piccard'm tetkikleri üzerine yazdığı “Bulutlar Malyan tebliğini de hakikat o-| öztünde,, adı eserinden bazı parçalar bul ederek muhakeme yürüt) naklediyorum, profesör diyor ki: “Dünyamızda oksijen cihazı olmak sirm açık bir balon siperinde hava larrrsnk o atmösler “besmer . taz Büyük) yik, (1) 0,5 miktarına inineiye ka kafilede otuz kırk makliye gemi| dar yüni deniz seviyesinen 5300 met Te yüksekliğe çıkıncıya kadar hava. “dryanabiliriz.. Bu Yükseklikte teneffüs ettiğimiz hava birine varmış oldukları kabul &| da bulunan oksijenin yalnır kendi Böyle bir hamlenin bugün) basinet - havanın beşte biri oksijen olduğuna göre - O/i atmosfer demek. #ki taraftan da insanca vel ür, Şu halde saf oküijen teneffüs e- ede büyük kayıplar verdiren| dersek bunun bâsmemmn O.i atmos Üzerinde mühimi fer olması kâfi olmak lârm gelir, Bu basmç ise havanın 16,000 metre ” Bir müddet evvel ayni şartlar| yüksekliğindeki basnerdır. Bundan Malaya varan bir İngilis ka) da İnsanları açık belonlarla havada 16,000 metre yükseklere kadar. bir fenalık duymadan çıkabilecekleri no- iğdee etmesinde büyük bir yardı-| teesi çıkar Halbuki hakikat böyle değildir. İnsanlar bu yüksekliğe çıkmadan çok önce havamelıktan & İörler. Bunun sebebi şudurt Normal olarak | solunuma Çtenet. füs) devam edebilmemiz için sole Bülm hareketlerimizi #dare eden si nir sistemimizin durmadan uyarlık mast (tenbih edilmek) lâzımdır, Ba uzatmada kanımızda mutyyen mik. tarda karbon di oksld (cide car böninne) bulunmasiyle otur. Yüksek lerde hava basıncının azalması, ka. mrmızdaki karbon di öksid miktarı nın normalden aşağı İnmesine sebep olur. Bu halde solunum merkeğini uyartamaz olur. İşte bü refleksin normal olamaması yükseklere çıkan larda “dağ tu'ması Mal de mon tagme,, den'len rahatsızlığı meydanı getirir, daha yukarılara çıkanlarda da ölüme sebep olur, Bündan 43 İsanların yükseklerde ölmeleri, solumumları için lâzem 4. lah öksijenin azlığından değil, mü tatta debu derin nefes alcak içir kendilerinde kudset bülamâmaların dan ileri geldiği anlaşılır. Bir de insanların solunümu için yalnız ok Sjeb mevdat olmanı yetmez, bundan başka kandaki gazlerin barada eri miş olarak kalabilmeleri, ve bunun | Havacilığı Inkiş m isa Yazan: H. Reşit Kocacan 'olunumun mihanikiyeti bülermes. dan bu irâh tarzı bekikaten önem, Midir, Çünkü solumumdan gaye, bicre lerimizdeki oksitleşmeden hâsıl olan ve kanımızda biriken oksld dö karbo mu-atmak ve yerine oksijen almaktan ibaret olduğuna göre bu olaym (hi- dise) vukuu için organizmamızın (uz. viyet) yine oksit dö karbona ihtiyaç göstermesi ilk bakışta garip görünür, Halbuki düşünülürse bu işte hiç bir gariplik yoktur: Midemize giren bazı zehirleri dışarı atmak için nasıl mideyi, daha doğrusu sinif sisteminin mhledek! mümessille rini yine bü zehirli madde uyarıyor ve bu diyet; #etifrağ edilerek örgü mlgma bu zebirlerin tahribatmdan kur» tulüyorsa, yahut tenefüs edilen klor gibi zehirli bir gözden ejğerlerimizi kürtarmak için sasi öksürüğü hâsl etmek üzere boğazın ciğerler üzerin deki tahriş edici tesiri işe yarayorsa, kâğımızdaki karbon di oksidin fazlr. «m dışarı stmak İçin elnir sistemi teneffüs hareketlerini idare eden kesimlerinde! fi yaptıkları taarruzların birin lnuz bir noktada ve bir gün için 80 tank keybetmişlerdir. Moske- Mite Londra kaynaklarından alman berlere göre; Ruslar | Sivastapolda Yük bir inatla dövüşmelte ve sarsan mukabil taarruzlar yapmakta. k di f, ; , Kızıl donanma ve Stilin taya Sivastopolun müdafaası. Alman hatlarının Almanlar Harkof kesiminde kitle| 5” için sormal bir basınca da shtiyaç merkezini de karbon di oksld wyrat. yazdır. o Çünkü insanın etrafındıki maktadır. Karbon di oksidin gerekli oranda olarak bulunan gözlerin bir kısint (nisbet) anda bulunabilmesi, tenefe saz kabarcıkları haline gelerek da für ettiğimiz havada yeter miktarda marları tıkarlar ve mihanikt olarık balsnmâsiyle mümkündür. Etrafımız kanın dolaşmasına (deveran) mâni daki havada karbon di oksld bulunmaz olurlar. Bu da ağır neticelere hattâ veya Tüzumundan farla azalırsa bu 4ok defa ölüme sebep olur... halde kanımızda solunum hareketleri Solumim bahsine 2!t bu malömat B- için gerekli olan karbon di oksldi içe se kitaplarında yoktur. Bu sebepten risinde zaptedemez. İşte burun neti gehçler cidden önemli olan bu bilgi. cesinde de solunum hareketlerimizi ileri bu gibi hava seyshatlerine dai? yapatmamağa başlarız, Bunun netice yanılacak kelia — Çehrenin yakışmas icwp etmese tevkelâde,, — Deminkinder çok iyi, Tatlı bir.gülümseme İle-flâve etti — Bu sirğubir ufak hatira olarak #aielayınız. Belki Pariste de kullan. mak istersinie, Tebelükle teşekidir ettim, Fakat ar tu onu bir daha başıma koymayaca- Zira sargıya ihtiyacim yok. Çek |miyor. şükür iyileştim, . ** Giyinmiş gibi değilim; aksırıyorum. Sonra arkamda sallanan kumaş par- çast da mütemadiyen ensemi gıdıklae yarak sinirime dokunuyor; #ekat ona dimi sürmiye cesaret edemiyorum. Mendilimi arıyorum. Tabakamla beraber eibisemin cebinde olduğuna e- mini. Hattâ onların vücudünü işle- Kehdi kendimin tesirinden kurtul. dukça o rengârenk halka bükeyorum. Fransiz tarzı salanlaria şark cemiyet. leri ârüsmön ne kadir büyük tezat var! Bu, sanki dekorda oynanmıyan “Binbir gece” (#eerilerine benziyor. Bütün bu mütebessim halkım gözle- tini prenslerin giyecekleri kapiya &i- ikerek beklemeleri bende lüks rövüler dekorlu bir tiyat- Yazan: FRANÇİS DE CROİSSET İND Dİ — 5 Karış İştirak etmektedirler. Ruslar S-İmeli çoğuk kumaşın. gişkinliğinden geriler” | tarkediyorur; fakat bir türlü cepleri çıkarmışlardır. SrvâstopolAân bulmak kabil değli ki, dekirik, su ve telefon tesisiirİ Salan girdim: Tekmli Asvetliler 6- bir marette » işlemektedir.İyağa. Bütün çehreler, tari edemiye- şocukleri imühanların yerak| ceğim bir merak ile bars doğru dön- vermektedirler, Bam) gö, £ Kimse beni tarıyamıyordu; bundan pek mennun oldum. Salonun büyük endam biri bana mütemadiyen oyun ediyor: ve eilâhlarr olan bütün sivil Srrastopolun müdafaasma işti. tak etmektedir. e e adam, Yani ben im. Artik bunun üzerine kadere boyun eymekten başka yapacak bir sey kal. : e hagi rdıkları eşya jle birtikte yakalanmış. öyniyan muhteşem oda figüran rolüne çıktığımızı ve baş artiitlerin sahneye girmelerini bekle- diğimizi zannettiriyor. Birdenbire bir gürültü, bir marıltr ve art bir süküt! Fizüranlar bir daire şeklinde sıra- Kapınm Ik! kanadı sçiisyor. Misafiri olduğumuz zat, büyük oğlu veliaht ve Mendi racası genç damadı ile görü” milyor. Bu ihtişama rağmen davetlile- rini gereflendirmek ve ayni zamanda anları silik bir vaziyette bulundurma» mak arzusu arasında tereddüt etlik- takınfş attın işleme esvap giymiş birİlerini ve bu itibarla saltanatta tevazu gösterdiklerini / zannediyorum. Şimdi Kisa İasılalarin prensler birbirlerini taki edecekler, ız Nasıl ! a f Edebilir? i Paraşütçü bir Türk kadını uçmaya hazırlanıyor proinör Piccard çıkacağı yüksek hava tabakalarında temprimin (sülünet) sıfırın altında 50 santigrat tan aşağı olacağını ve içinde seyahat edeceği imadeni kabinin de bu dere celere kadar soğuyacağını düşünerek dormamaları için kabini güneşin s- taklığını çeken siyah renge boyama ü tör, Fakat bu sefer de çok ısınarak Oturul maz bir hale geleceğini nazarı itibara alarak yarısını siyah renge boyama» İn, yarısını da boyasız bırakmağa ka. râr vermiştir ve öyle yapmıştır. Seyahat esmamnda kabin çok sofu dukça siyah boyalı tarafını ve çok tsındıkça da boyasız tarafını günese çevirmek üzerine kabine tertibat #lâ ve etmiştir. Bu tedbirlere rağmen profesör yüksekliklerde | güçlüklere uğramıştır. Bu güçlükleri profesör se yahat defterine © şöyle kaydeti, | is mene olmak üzere 50 bin çeki odun nz ŞEHİRDEN RÖPORTAJLAR se İEADEN ARE DEE 2) Ofis, Odun ve Kömürü Kaça Satabil ecek ? Binbir Müşkülâtla Temin Edilen Odun ve Kömürlerin Maliyet ve Satış Fiyatları Az Çok Belli Olmuştur meli gelelim rah takat ofisin bin bir güctükle karşıla. pip, uğraştıktan son. ca buldoğu yeni or zl 8 ve İamin ettiği oğun miktarı.| Ofis, evkaf ve devlet ormanlarından) etifade etrmeletedir. | Bvhatım İstramcıda tm ti oym nında kesilecek odunları satın zaim #r, İstiramca ormanlarından 60 bi çeki odun ve 1846 ten kömür vapı laçaktır. Yine gvkafın Alemdağı | ormandan da 20 bin çekini he yapılacaktır. 60 bin çeki odun da devlet işletme. sinin Belgrad ormanlarından temin e dilmiştir. İşletme idaresi burada her gün farla olarak 40 amele çalıştırnın ya başlamıştır. Sirdiden de 1500 çe- ki odun hazırlanmıştır Yine devlet işletmesinin o Karasu ormanından da ofise 100 bin çeki & dun verilmektedir. 20 bin çeki odun da Çilingez ormanlarından temn © dilmiştir. Bu, tam 300 bin çeki odun etmek; tedir, Halbuki ofis ayrıca eşhasa ait ormanlar da satın almıya başlamıştır. Simdilik 50 b'n çeki odun da bu or. manlardan İstihsal edilecektir. Bütün bu miktar İstanbulun şimdiye kadar olan senelik istiklâkini aşağı yukarı karşılıyor demektir ve yine bütün bu miktar evvelce de yazdığım gibi şim. diye kadar İstanbula odun vermemiş, olan ormanlardan temin edilmektedir. Büyük mileyasta odun isühlâk eden devlete bağlı teşekküllerin de ihti yaçlarını kendi bulundukları mıntaka lardaki ormanlardan doğrudan doğru ya kendi vasıtaları ile temin edip İstanbul piyasasından mahrukat el. muyacakları düşünülürse bu yıl İstanbu Hun odun ve maral kömürü Balermen | dilen, bik dan hiç de crkınir çekmiyeceği ko tsyes anlagıfır, * * Oris, olumu ve kömürü kaça sa. tacaktır? Bu sual yerindedir. Fakat buna bu. Gün için ofis de kenemkes cevap ve rebilecek vaziyette değildir. Kömürün #şiğı yukarı 8 buçuk kuruşa satıla. bileceği şimdiden anlaşılmış gibidir. Fakat odun için bir şey söyleneme mektedir. “Dışarıda havanın temprimi dht mal sıfırın altında 85 santigrat. Bu kadar soğuk bir hava içerisinde sü. ratle bereket eden bir madeni kür. reniri de pek #iyade soğuyucağı zan polunür. Filbakika iik #atlerde ke binimirin sıcaklığı Sy! idi Aden ü süyorduk. Fakat güneşin doğmasın. dan sohra iş değişti, Kabinin siyah yüzl güneşe dönük olduğu için sü hünet yavaş yavaş 25 dereceye, daha sonru 30 ve 35 dereceye yükseldi, Hele kabinin üst kısmındaki termo metre 419 dereceyi göstermeğe baş- ladı, Sıcaklık artık dayanılmaz bir hale gelmişti, Kabinin beyaz kısmını güneşe doğru döndürmeğe ve bu sa yede güneşten gelecek şeaları akset tirerek kabini soğutmağa çalıştık, &3. kat âöndüremedik. Çünkü bu işi g8 recek molör işlemeği. Kabinin siyah tarafr hâlâ güneşe dönmüş bulunuyor, İçeride teniprim Karış.. Telrika No. 1Y Bu gelişler prenslerin efkâri umu- miytdeki revkilerine göre olacak pâ- Buyorum. Bunlar bende bir “Sahneye giriş” tetiri yapıyor, Zâlen her şey de bu fikre uygundur. Mihracalarin #zametleri, tavırları, sdaları, İüiksleri- ni teşhir etiteleri son tabloyu andırı- yar. BİA kendimi Obüyük tiyatrolari. mizdan birinin son kostümlü prov sinde sanıyorum. HAttA tamamen piş. mediğini iddin ederek (bazı girişleri yeniden başlatmak istiyorum. Fakat bende en ziyade arzu şekli- nl alan bis; alkışlamak oldu. Şimdi bü sahnelere hakiki bir ti /yatroda imişim gibi isim veriyorum: İste “Karda bir tulâ”, Bu, Kişmir İmihracasinin. girişidir. Sırtında pem- be, sadefi, yanar döner bir harmanl var. O tatlı pembeliğin üzerindeki İn- cilerin Tem'aları “Himalâya” buzları mn Üzerinde gafsik parıtıları sksett tiyor, Üzerinde bir tek kiymetli taş yok, Yalnız ineli Fekat o kadar yu- varlak, o kadar temiz, o kadar mun- taram ki buşka birisinin üzerinde cis #8 mutlaka sahte olduklarma hükme- dir, Xişmir mihracasiım göğsü le boy Çeviren: ULUNAY YARINDA Bir odun eüecarı ile konaştam, Baz na şöyle bir hesap verdi: Ker, İzkelede köylünün odama teslim et. dara kâr Pire dark İstif, testere ve depocs kler Fra sakil ve Herif 100 100 00 Yerle Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere tüccar o hesabiyle bugün için bir çeki odunun evimize 930 kuruşa mal ola cağı anlaşılıyor, Neye os iki Lira alı. yorlar, ona aklım ermiyor, Sonra ofis ba hesabı da kabul eb miyor, Onun kabal ettiği hsap şu: Krş. İstanbul ii Eve nakil ve Self ölçüşecek dünyada huç dır mücevherci camekinı tasavvur etmiyorum Sarf "taylesan” » arkasinda bir “kehkeşau” gibi piri piri dalgalanı- yor. Yaverleri, kuru gül, lâvanta, 8- çik gri, leylik rengi ünltermalar giy- miğler. Her birisi bir buluta benziyor. İngiltere | kraliçesinin “nedime” leri Palanpur navvabı çabuk geçti, An- cak elddt bir sima ile bir zümrüt ba- taryasi farkedebildim. İkinci. sahnenin adı: “Büyücüler diyarmda.” dir: Mih- faca Jam Nagar haşmetld bir büyücü ye benziyor. Bir turuncu”oymak su- Tetiyle yapıldığı sarılan yuvarlak si- masinin tepesinde ay şeklinde bir taş var, Yakut bir bastona dayanıyor, ateş rengi elbisesi üzerinden bir yanar lağım alev şellâlesi gib! akıyor, İşte amlı. feveranlar” vereceğim tablo: Kaptnin özü kalabalıklaşıyor: Herkesin “A1! diye bi hayret nidağı fa maya pâpüsina, yabut Pransa kral Birinci Fransuva'ya benziyor. Gerdü- Ma YEMEME e l SAİD KESLER | Ofis kâr almadın satış yapacaktır Fakat ofisin yarım milyon sermayesinin yüzde slü faizi vardır, Bir takım bire masrafları vardır. Ru faiz ve masraflar hesap edilerek ve topyekün 300 bin çeki odan ile $0 bin ton kö müre yükletilecektir. Ve ba (yükle! hâsıl olacak yekfin - ki sekiz birayı gecmivereği yüzde yüz ihtimalle tah min edilmektedir . gdumen satış fiya. t olacaktır. Yâni bugün: — Kiraz mevsimiği?, Odunun en ucuz zamanıdır, sonra bu fiyata da bulamayız diye on buçuk biraya ald: ğımız odunu ofis bize evimizin bod rumunda azami $ lirâya teşlim edecek ti ir. $u aetice, benim görüp, dinledikle. rimden çıkardığım meticedir. Ben doğ. raluğunda tereddöt etmiyorum. Pakat evdeki pazar çarşıya uymıyabil — Nastl olsa 8 liraya odun cekmişiz, şimdi on buçuk lirsya ale yalım diye bekleyip sonra bu fiyata alnmamakta olabilir. Her halde tetrnl İle hareket fayda idir Fakat sonra: — Suna İvandıkta odunsuz kaldik diye beni töhme! nda bırâkmmâmak şartiyle. Ben, okuyucularimı yakacak wğruna yanmaktan kurtarmak istiyo. rum, Hesabını, kitabını apaçık ortâya koydum, İstiyen dilediği gibi hareket eder, 4 AMONYAK GETİRTILİYOR — Bale. 478 Kkomanyadan 1500 kilo amenyak getire. Siktir. 5 sekerim dört ayak baz ike yacım, karyilşmaktadır. > TELEYON ŞEBEKESI — Telefon ye bekleri” geniyteleceirir MUDURLUGU — Taşa umum müdürlüğe tayin Gi Marie a ya yatta İanliyete geçiştir. e BİR MİRSİZİN YAMKUMIYETİ — iemde Leoaidanın evinden krymati aklar Buhatrln bir sene 2 ar hapi mal edilmiştir Ağır İşçi Karneleri Ticaret Vekâietinin gönderdiği bir tamlm üzerine ağır işçi karnelerinin üç şekilde tevzii o karari 2 Yeni formüle göre ağır işçiler mahal- ie birliklerinden birer mektup alacak ve çalıştıkları müemeselere baş vu- racaktır. Limanda çallşanlar dabi el- dükları madürlüklerden mektup ver- meden kürne alabilecekler, sskerler tayin bedeli olarok alacakları karne- lerini askeri birliklerden alacaklardır. Bir Sabıkalı Mahküm Oldu Karimpaşada bakkal Sabataym dük kınından bir çök eşya çalan meşhur #abıkalılardan Füriste 1 sene 2 ay hapse ve o kadar müddet emniyet nezaretinde bulundurulmaya mahküm edilmiştir. Atatürk Müzesi, Atatür İnkılâbı Müzesi lığı var. Fazat bu kıymetiar müceh- her, prensin geniş omuzlarından akan pırlanta suların arasinda kayboluyor. Yelpaze şeklindeki zift rengi saka- hint bir kistik ile kıvırm toplaması mukaddes hacflığı yaptığını gösteri. yor. Bu esmer renkli, sanem gözlü, kan rengi ağızlt prensin havaf fişeği gibi #irlayan sarığın, “Şarlman” in- kime benziyen bir taç süslüyor. Sa- rıktan göz kapaklarnin üstüne kadar pırlanta damlaları yağiyor; ve salon- daki bütün avizeler o perütlarını bu müteharrik elmas o yiğınina gönderi. yorlar, o da sanki bu ziyaları alıyor e eritiyor, İri yarı olduğu için sahneyi kapla miş sanılıyor. Patyala mihracam Rs- cnlar Hinhislaninı obülâsa eden bir « Zaten bir şey göremi-| remiyorüm... yorum kil, Gözlerim kamaşmışi Pefde arası, Hem da oldukça uzun bir perde aras. Artık kendimi tyat. çoda aödedebilirim. Bir yeni tablo daha, Buna “Hazan İlâhları” diyebiliriz Bikaner mihracasıyla iki oğla geli- yorlar, Renkleri birbirinden farkit öl- masa rağinen elbiselerinde bir kay- Başma, bir âhenk var, Hottâ onların yorucu olmıyan İğkslerini memnuni- yete telökki ediyorum “Tütün reng ipek kumaşların üzerinden altın ra- şeler geçiyor; sarıklarındaki esmerle. eski kalay ren Sergisinde Peyzaj Yazan: ULUNAY Şsretlerde şimdiye kadar mühlet mevralar karışıie bir şekild teşhir o ediliyordu, Zenmederim fik def olarak sergi bu sene üç ktm & derine tertip edilmiştir; on gün ev velki “figür, sergisinden sonra dün peyzaj rum; gösterildi. Bundan sonra serf “desen, e sit eserler göreceğiz Bu tasnife ben taraftar değilim Böyle her kıtmı birbirinden ayırmak intizam, dün gördüğüm £ peyzajlerı biran zayıf ve çelimsiz gösterdi Sanatiirm ruhumu odu edemiyen © eserler, evvelce iyiler ve ortalardan taşan muvaffsleryet havası ile “kıldan ince, kılıçtan keskin, olan sanstin Ge rat köprüsünü geçmeğe muvaffak ola Yiliyorlardı. Fakat şimdi yayıt eser ler payandasız kalıyorlar ve çelimsik İikleri daba ziyade tebarüz ediyor, Peyzaj sergisinde o muvaffak olm muş emerler, olmıyanları koruyneak ve kurtammcsk kavve'te | değildiler; Kendilerine temin edecekleri muvaffa, ksyel hinsesi, şahlanan ve frşkıran bi? sanat fıskiyesi gibi salomun her taraf pa dağılmıyor. Yalnız asılı bulund ları duvarlardan sakin bir selsebiğ pırıltemi ile akıyor, i Akademideki sergide beğendiğim bahsettiğim — Mahmut o Cuda'ması burada da yine çok güzel bir “matür mori, w var, Bu sanstkârm telen Tuattaki görüş ve kavrayış kevvetine hayranım; bir örtü kvrımma düşüm dörecek kocıman bir mina veri Cemal Tolla “Koz yatağı, nı bize tattıramamıztır. Bu kır kahvesinin hususiyeti giineş, ziya, rüzgârdir. Kar smızdaki #ablo İse bize yosunla bie “sone bole, manzarası gözteriyer. hel Arkunlar'ın eserini çok be ğendim, Bilhassa “Şeref Akdik, & parmali kir bahçelerden görünen deniz lev hâsından sonra “üstad oğlu &stad, diyebiliriz, Natür'in varlığını bu ke sunda ölgün güneşin duvarlarda rew mettiği baygın ziya oyununa bayılmış tm; tablo bana nemli bir fyod koku. sa getirdi i Şefik Bursalımın iki tablosunda gön düğüm hususiyeti kaydetmeden gs miyeceğim. “Orlaçağı,, hatırlatan bu sanatkâr mevzua tâbi olmaktan siya , | de mevrut kendine tâbi kılıyor Sanab te bunu ben müstesna bir kudret ok mak Üzere tanıyorum, Belirimeğe Geleytiğim bu eserlere rağmen yukarıda dediğim gibi pey #ajların büylik bir kısmı biz! tatmin edememiştir. Şimdi bakir bir merak ile desen sergisini Türk Abideleri Min im ri Resim Sergisi Su'tun Mahmur türbesinde aşılan ” “Terk ne örter yalm Mei zerin Maarif Vel n hala YO ÖLÜM Belediye Şirketler komiserliğinden mütekalt Saim Hüsnü Önat'in eniştesi Yalova sorgu hâkimi Ata Germen ile #irastçı Ferdi Germen'in babaları ve Zonguldak kömür satış ve tevzi müs essesi memurlarından oSust Uluç'la Trabzon köy enstitüsü müdürü Hur- tem Arman'ın kayin pederleri divanı Muhasebat murakipliğinden emekli Bay Celâl vefat etmiştir. Cenazesi 17-6-842 Çarşamba günü öğle vakti Kızlioprak | Zühtünaşm camlinde Daması kılındıktan sonra Sahrayl ceditte sile makberesine def | hedilecektir. Mevlâ rahmet eylesin. ——— m MEVLİDİ ŞERİF Merhum mimar Vedat Tek'in ruhun na ihaf olunmak (OÖzere ölümünün kırkıncı gününe tesadüf eden 20 Ha- siran Cumartesi günü ikindi namazı dan sonra Nişanlaşinda Teşvikiye ca milinde mevlüdü şerif oküttürulacşk- tır. Kendisini sevenlerin ve arzu «— denlerin gelmeleri rica olusur, e RIZA TİYATROSU HALİDE PİŞKİN BERABER Harbiyede, Belvü bahçesinde 2140 da SİZİ TANIMIYORUM Komedi — 3 — Perde Sinema Projekslon makineleri Ses Tertibalı AMPLİFİKATÖRLERİ "Türkiye Vekili: NECİP ERSES Istanbul . Beyoğlu, İstiki Cad. 193 1 )