160 » tAy ww . Adres değiştirmek 25 kuruştur Sakat Bir Mütalâa merikanm, kurmay başkanının İngiliz do- nanmasmın Türkiyeye rağmen Boğaz- lardan geçirilmesi hakkındaki müte- sabık deniz genei- Star göreterinin hemen İhe- maf Ani mahiyetteki yazanı, ciddi bir tetkik Ve tenkide ve hatti cevaba ia- hamımül etmiyecek kadar her bakım- dat cürük olmakla kalmıyarak bizzat Amerikanın mü ettiği yüksek pşersipterle büyük biç azat teşkil et- raestedir, Fona Papaz en dindar insanı dinden çiksrasildiği ve fena avukatm en haklı bir davayı kaybedebileceği gi- yi, akilsez bir diplomat da kendi mem ieketini müşkül vaziyetlere sokâbiles ceği bir kere daha sabit olmuştur, İstiklâlini ve bitaraflığnı müdafa- 4y8 #tmetmiş ve herhangi bir taas- «ea #lâhin karşı koymak kararmı vermiş olan ve dest İngiltere ve Sov» yeller birliği hükümetleri tarafından pepdrleri için de zararlı olacak böy- 18 Dir hareketin tasavvur edilebile- giğine ii 'Türk milleti Üze- rpde mlâhiyettar olmıyan gikan bu gibi abuk sabuk sörlerin te- si olamaz. Zannediyoruz ki, bu meşriyattan şericesten siyade (o sinirlenesek olan GTA, İngiltere ve Amerika hükümet adamları lâzım gelen cevabi 4£ Ersİlamtyeceklerdir. pr , Fin Sulhü Meselesi: PP'rlimdann Sovyetlere münferit bir sulh yapmak arzusunda ol- asırdan tekrar bahseylemeye baş- zarlar, Part mahale göre OKımlordunun esi Sovyet - Pin hududuna çekilme- si, #öteri olduğu kadar siyasi mahi- 7 Ve sulh imkânlariyle alâkadar hir hareket olarak telâkki edilmekte Finlâinda, Firlânda © 1939 hı evvelki hudutları iade edil- mek V8 bu vaziyet Sovyeller Birliği, İsfiltee ve o Amerika hükümetleri tgifdan çaranti o edilmek şartiyle sip İrattardır. den gelen bir habere göz pe Almanlar o Finlândadaki yiyecek gı#idelerinin mühim bir kanını ai- giri. Bartin bütün yükünü Fin as- kerlerinin omuzlarıma | yükledikleri, hşva Küvvetleriyle Pin kıtaldrmı kâ- Bir anket minasebetile ŞHevsi nesneye şiir ve hangi mub- Mika sale dediğini bilsem an- ketlni bir kaç yerinden bölen daha kısa cevaplar verebilirdim, Mühtelif zamanlarda tmebtelif iltim- İlerde yetişem sanarkârlardan bevim Şair dediğine ber diye miyeceğini, senin şair dediğine be: romancı decuyeceğimi ve ikimizin dı $air olduğuna İnandığımız bir baş- kasına dostarımızm başka bi vermiyeceklerini bilsem suallerini hiç yadırramadan kendi kendimle konm. suyormuş kadar rahat Güşünebil tim, Madem ki şu anda anketin sual lerini sana tevcih ederek: — Siirden muradın nedir? — San'attan muradın nedir? — San'atkârdan kastin nedir? Diye sormama İmkân yok, Sana sa- dece şiir, şair ve bugünkü şsirlerimiz hakkında neler düşündüğümü söyl'ye- ceğim, Bence şalr, İnsan oğullarinm öny- dukları, tasarladıkları tahayyül ede İ bildikleri, fakat bir türlü kelimelerle (ifade edemiyerek halleri, hareketleri ve bazan bâtli ömürleri ile anlatma- ğa çalıştıkları seyleri müthiş bir vazu! ile bir kaç kelimenin çatısına sığdır bilen adamdır. Masallara, hikâyelere makalelere, romanlara değil, çırdeip- lak dört beş kelimeye, Müthiş bir vu- #ah dedim, Vozuhdan maksadım ge: — Kürnim 3ç1 Yabat: — Bana bir bardak su ver, Dediğimiz zaman karşımızdaki kim- lere Gğimizi mami bir şimşek © sütatiyle kayrıyorsa şiirde şairin en ele avnca sığmas rantettiğimiz bir türlü keme. lerle anlatılacağını tasarlıyamadığımız niyetlerini bize ayni silrat ve berrak. hizla anlatmalıdır. Şiirde zaman ve mekân yoktur, Si. Irin başı, ortası, sonu yoktur, O, öyle bir an içinde doğar ki, bu anı Yake- uyabilmek ve odu şimşek | sürariyle bize aşılayabilmek (için şsir denilen mablâkun kelimelerle çok yakın bir akrabalığı olması; onların ber birisini ayn ayrı ışığa tutup içerisinde olup bitenleri gürmüş ve sezmiş olmanı 14- sıdır. Bir tek kelime belki bizi linyasına götürecek kudrete leğildir. Fakat bir i “ malik di dı çift kelime ekre- tiya ünümlze giirin kapılarını açınış- tr Bilenler haber versinler, Canan elleri kandedir... Romanda şiir İmkânları vardır, Pa- Resimde fa- katromancı şalr değildir. herapsız gilr tomurcukları vardı kat Telsam şair değildir. sıcak giir niyetleri gizlenebilir; fakat hikâye şlir değildir. Şiir; romanından; hikâyesinden; zaman ve mekinmdan soyunabilerek bir kaç kelimenin mah ramiyetine girebilen bir andır, Bir kaç kelime diye mütemadiyen tekrar ediyorum, Çünkü bir kaç ke- meden ötme bir tek amı anlatmakr fi derecede himaye etmedikleri için burün Pinlânda 1930 harbinden daha büyük bie arkıntı içindedir. Firlâiann beşlrn servet kaynağı nı GrTünları ve kâğıt sanayii teşkil etiği VE harp dolayısiyle haricle ti- carfi Yibamıyacak bir variyette bu- hu diğer cihetten muhtaç ol- duğ ayın Sovyet Rusyadan vel PetaMO Yamtasiyle Amerikadan gel- &iği “© Mirün tablstiyle bu sevki- yan durduğu güzününde tutulacak olur Düfin O Finlândanm müşkül bir #FİYee bulunduğunu kabul et. Mek İD eder. İstihbarat düireri şefi To- zovaki Fİnlândada büyük bir yiyecek aşa olduğunu ve bu yüz- den #ilhü arma etiiklerinğ söylemekle beraber münferit sulh sac Yiüsei, '5 etmiştir, yarı resmi mahfilleri de bu Ta #0” Belen Bir habere gire Hel. Mink © aki eme hakkmda gelen haberler e eklendiği takdirde böyle ün ihtimalden uzak Bineği Kraatine varılabilir, Hayâ Tâarruzları vve N yeni bir garp k kadar mühimdir. başlan; mahiyelinde in Geçtikçe ve geceler u- pon ei i tahmin tasrruzlar, Atlantikle sen in edilen nisbi bâki. kafilelere refakat eden ir wn serbest ek 3 X j 7, £ kar» | tırı daha öteye ider. O an tamamiyle yu bancı; başka duygulara kapılarını mağa başlarlar, Bu yözden şiir dalma bir kaç kelimeye, bir kaç mrsran ka panmağa mahkümdur. Ol kimse ki bir amun mahremiyetinde wron meadeya kalmaktan hicap eyler, Bıkar, sekiler ve bir çok anların yanyana gelişinde güzeli bulur, Ol İimne şürden vazgeç vin hikiye yazsin, makale yazsın. ro- man yarım, resim yapsın, ut çalsm, senloniler bestelesin * * E güzel ve ca bahtiyar alir müm» kün olduğu kadar geniş bir in- san kalabatığına İnsan ( hitap eden şiedir, oğulları, ber zamanı ve her er- de gire stusamışlardır. İnsan oğula riyle beraber çürümeğe mahküm olan günahlar, pehvetler, arzular, mah- rumiyetler, renkler, şekiller ve koka- lar bir gün bir şalrin ağzında tomar. cuklandığı zaman onlar © şairi derhal bağırlarına — basmışlar ve onu lâyik Şimadığı mertebelere — yüksel ler. Bense yer yüzünde ne kadar varsa bir o kadar da İyi marangoz, İyi bakkal, vardır. iyi iyi Fakat jveren çelimsii (7 Yazan: BEDRİ RAHMİ Evet es büylik ve en bahtiyar gür mümkün olduğu kadar büyük bir tele. leye bitap edendir, Eğer &l hudutları olmasaydı, büyük örler kendi vatanlarından daha me kadar öleye giöebileceklerdi? Ea güzel şiir hiç bir zaman başka bir dile tercüme edilemiyen şürdir. Şürin belki de en güzel tarafı ba- dar. Bir roman tercüme edilebilir, Bir hikâye tercitme edilir, Fakat şiir biç bir zaman tercüme edilermemiştir, Dostoyevski'nin eseri gün geştikçe binlerce yeni kari buluyor, Dilden dile sevriliyor,. Onun yöbreti gitgide bü- Yüyecek ve bir gün bütün dünyanın imalı olacak, Fakat onun kadar kudretli ve onun kadsr mühteşem ve sonsaz bir İnsen olan Yunus, her zaman bizim izin hudutları | içerisinde kala Şekspiri bütün dünyaya mal eden orun Tereilme edilen Şekspir- an Şiir değildir. “Tercü- me edilen bir Bodler'den bize gelen $iir değildir. Nedir bilmiyorum, fakar muhakkak ki göir değildir. Şiir üzerinde konuşurken her zaman #airi kastetmiş olmuyorum, Şiici tarit tmekle şairi anlattığımızı zanneder. şek yanılırır. Dilimizin en urmulma- dık köşelerinde şiir vardır, Bari fak freralarda. sözün gelişi söyleni- sakat beyitlerde, mü- biletde, türkülerde bile, Velhasıl her gün dilimizin muhtelif köyelerine i- nen kırık dökük kelimeler bazan ağtız« larına kadar şiir doludur, Fakat bu Kuduz hastalığı insana başka bir İn- f İsandan gelmez, kuduza tutulmuş bir hayvanın ssırmasından gelir, Kuduz hastalığı istatistiklerine göre insana bu hastalığı veren en ziyade köpek- lerdir: Yüzde 88, 90 nisbetinde... Son- ra kediler: Yüzde 5 nisbetinde... Üst taralı da otlayan hayvanlardan yam büt yabani hayvanlardan gelir, Hastalık, ısıran hayvanın salya: geçer, Onun için, kuduz hayvan isr- madan Insanın elidi üzerinde açık bir ye meseli bir yarayı - yalasa bile kuduz yine gelebilir,, Kuduz hayvanın - meselâ ineğin sütü - hastalı — ği bülaştırcnz. Kuduz * hüyvanı etinden de Bârtalık çelmez.. Kuduz olursa çocuğuna kuduz geçmez. , İnsanı asırı her havvan kudüzlü olmiyacağı tux olan hayva- nin her sırnan da mutlaka o kuduz hastalığı vermez... Kuduz bir hayva- nn ısırdığı insanlardan yüzde ancak a m Bir Muallim Şarbon Hastalığından Öldü Istanbul Yisesi fizik maatlimi Naime İlter İki gün evvel Haseki hastaha- mesinde şarben hastalığından ölmüş tür, Gerek mektebinde, gerek bütün wâârif mihitinde pek büyük bir saygı ve sevgi kazanmış olan bu tertemiz. ablâlle hocanın böyle ani ölümü bü- yiik bir teessür uyandırmıştır. Naime İldür, hastalığa 29 ağustosta Paşabah- Seda tutulmuputr, Evvelâ yüzünde bir sivilce çıkmış, derhal büyüyen bu si- vilce yılancık sanılmış ve hasta 30 ağustosta Haseki hastahanesine kal dırılmıştır. Hastahanede, hastalığın şarbon olduğu anlaşılmış, fakat müd- tsir etmemiz ve Naime İlter ayın 31 inci gönü ölmüş, bu ayın birinci günü de muallim arkadaşlarının gör- hiçin diğerleri İyi şairler kadar meşhar ye mergap değillerdir? Sen bir an. ket daha ver, Aynalı Konak Nihayet oğzmdan şu sözleri kaçır din: "Ece, bu üynalar, kimbilir, neler Görmüştür? İnsanın aklima hep çi- çekler, ipekler, mücevherler, tinifor- malar filân geliyor... İhtiyar etrafa (o bakmdıktan sonra başımı yavaşça salladı, , »Çok şeyler gördü, Bu aynalar; a- ina sizin zannetsiğiniz gibi değil, Ma- dan nee derken birdenbire 1â- yaparsan bir de bunu soru- kesti, Casaretlendim: "Madam hasta mıy- 40, İhtiyar, sanki bu sözümle madamı bir itham altında bulundurmuşum. bi, derhal cevap verdi: "Atadam dün- yanm en güzel kadını idi, Daima yal- muzdı, Yani aynalardan sonra, İşle aynaları bunun için koydurdu, Ayna- ir band arkadaşlık ediyor, derdi. Bu sözler karşısmda ağir açık sayesinde mümkün olmakta. bu taarrurları: Sovyet Alman hava hücumları ek, Alman sanayi iner. m İİ X ş ki 6 halanın mancviyatanı viii neticeler almak maksan Yaptıkları tahmin edilmekiedir. phi aaşrruzlarn İngilizlerin Avru. ti çer çıkarmak teşebbiislerine ai eden bir hazırtde hareketi ik şelâkki edilebileceğini sanma. M. ANTEN kaldı, Eenim gibi, Oburnda, boylar kısıla kısıla, her taraftan, sonsur de- rinliklere kadar yayılan ihtiyarlarla ev arıyanlar izdihamımı kim görse, tek başına bir insanın da kendisine bü- yük bir arkadaş kalabalığı bulacağını tasavur edebilirdi! Şimdi, artık sefa- Tethane aramak meselesini bir tara” fa bıraktığımı söylemeye hacet yok zannederim, o Karşımdaki | ihtiyarla Madam Belize benim için © meseleden çok daha interessant idi, yarm ne çeşit İnsan olduğumu anlet- maya da lüzum görmüyorum. para flo kandırılacak cinsten değildi, Sadece söyliyeceği pek çok pey oldu- Ru halde söylemek fırsatı bulamamış yaşları arasıada defnedilmiştir. Vakn Üzerine şehrimiz sıhhat ve ve terier işleri müdürlükleri | bürekete geçmiş, hastalığın o merhum muallim kike bastalığına tutulmuş bir kadın emziki!| ku İ çocuğuna det geçmiş olduğu için yapılan serom | valimiz! TAN Şiire Ve Şaire Dair ların arkasında şair yoktar, İşte bir kaç misal: iza oyna demişler Yenim dar, demiş. Bol yenli giyin demişler Yerim dar demiş. Geniş yer bulalım demişler Içim dar demiş. Sonra türkülerimize, bilmecelerimize serpilen şiir dolu damlalar, Şu dağın başında bir top gülüm var Ferman padişahmsa dağlar bi- ” imdir Yer değilem karış karış yarılam Su değilem akam akam durulam aha Düna benzer yüzlerce misal sikredebikriz, Bunların heş- İlinde glir var, fakat hiç birisinin aı- kasında şair Yoktur, Ana dilimir, şair meşrepii binlerce kişinin dilimize hediye ettiği ufak te- fek şiir tomurcuklariyle zenginleşmiş, kesifleymin, kendine mahsus bir tat, bir çeşmi iktisip eylemiştir? a clsrak ortaya çıkmamış iç bir zaman bu üzümlerin 16yi aklımıza getirmemişiz dir. Asıl şair, dilinin bütün imkânlarını, zenginliklerini bilen, bütün yaratıcı İsan'atkârlar gibi hadutess bir sevgi, sonsuz bir hirs ve şehvetle mahal olan kimsedir, Iyi bir şair, iyi bir ressam kadar harici ölemle senli ben- M olabilen ışığın dünyaya getirdiğini ve giderken eler götürdüğünü onun kadar iyi bilendir. İyi şair, iyi bir mimar, iyi bir heykeltraş kadar cisim. lerin ağırlıklarına, şehvetine ve ben- desesine varnbilendir. INSANA NASIL BULAŞIR? beşi, nihayet onu Oküdura tutular,.. Üst tarafında ya, tabii bir istidat var dır, kudura tutulmasına Omâni olur, yakıt hayvanın solyası elbiseye bula- şar, cildden içeri girmer,., Hayvanm ısırdığı yere göre, Yara- hım satht yahut derin olmasına göre de, kuduz hatralığının tehlikesi deği- sir, En tehlikeli wwrk yaraları yüzde olanlardır. Sayısı ne kadar çök olur sa tehlike o kadar artar, Yaran de- İrin olması tehlikeyi iki defa arttır... (Ellerde ve kollarda, ayaklarda ve ba» caklarda yahut gövdede rsırıkların teh Hikesi azdır, ida çocuğu bulunan bir kadın valığıla o tatnlurun hastalık dü Eeçer, Fakat babasının Karnını duz | kuduza tutulmuş bulunduğu zamanda hâsl olan çocuk « annesi kuduza tn- talmadıkça - o hastalığa tutulmaz, Yâ- ni kuduz hastalığı irsi değildir, Bu- laşıktı /Kaliforniyada Büyük Bir Yangın Çıktı Nevyork, 3 (A.A) — Kaliforniya- da Portoosta Umanında m müthiş bir yangın çıkmıştır. o Zararlar şimdiye kadar bir buçuk miyar tahmin edil- İmektedir, Bundan beşka United Press'in bi. dirdiğine güre, yarın 850 bin deler ktymetinde buğday #toklürmı tahrip etmiştir, Limanda çalışan iki amele kayıptır, Samsun İstasyonu Açıldı Bamsim, 3 (A.A) — Samsun de- miryolü istasyonunun İnşası tamam- lanmış ve Münekalit Vekâleti adına in riyaseti altında bir törenle açılış resmi yapılarak istasyon İşleme siyle ni, yoksa Paşabahçede herhangi : bir hayvan vaşrtasiyle mi geçtiğini tet|icap eden en mühim İştir; ehizelerin ike başlamışlardır, İtiyle bir. tayyareden meşri Saye İngiltrede bir aile televizyond bir eğlenceyi seyir iyük Britanya, halk için televiz- yon nejriyatı yapan İlk memle- kettir. Televizyon Britanyada icat e- dilmiştir ve diğer hiç bir memlekette orada olduğu kadar inkişaf ettirilme- neşriyatı önemuştür, fakat bu sahada ilmi araştırmalar devam etmektedir Harpten eveet Britanyada televiz — yon ahizelerinin — miktarı, dünyanın diğer yerlerindeki atilzelerin yekânun dan daha fazla idi. Televizyon bü- günkü fennin yeni bir şabesidir, Ü- zam, yorucu bir tecrübe devresinden sonra tekemmil ettirilmiş bir şekil- oni helen, Kaleye inkişafı, büyük isarlara ve ayıla- mas mânilere tağmen İngiliz ilim gösterdiği yorulmaz me- salnin neticesidir, Televizyon neşriyatı istikamet ta- yininde çok iye yarayabiliri; bunan içim binlere: televizyon ahizesi, sa» hipleri tarafından harbin devamınca kaftanılmamak üzere kapatılmıştır. Televizyon, bir harp silim olarak bü. yök bir ebemmiyet kazanabilir; şim- diki halde, harbin başlangıcındanberi bu sahada kaydedilen ilerlemeler hak- kında pek farla bir şey söylenemez 1914 harbinden evvel telsizle meşri- yat, halk nazarında Bir kaç teknik daramnın şahsı bir merakından “baret. ti, Radyo meşriyatı mevcut deği Harp seneleri zarfında Britanyada İlm adamları tarafından başarılan muazzam teknik ilerlemeler, sulhün akdinden kısa bir müddet sonra rad. Yo neşriyatı mümkün kıldı, Bu ilim adamlarının tekrilk Üstünlüğü, bu ye- ni sahadı Br'tanyaya en ön mevkii temin etti ve o zamandanberi de ba mevki muhafsza edildi, Dikkate değer diğer bit nokta da, rılardan berken müsaade edilmesidir. Halki tenvir hasusünda televizyon, radyoğan da daha fazla imkânlar ve- rir; çünkü öşltmeğe bir de görmek ilâve olununcn sözün tesiri çok daha kuvvetli olur, Bugünkü harpten evvel yapılan terakki büyük olmakla bera- ber, televizyonun hâlâ bazı mahsur- ları vardı; meselâ, mürsile (asla a- ırdı, Studyo haricinde cereyan eden hidiselerin televizyonla neşri, ayn: mihver üzerine içiçe geçmiş iki mâkil hattan müteseiriril bir kablo vasıtasiy- le mürsileye nakledilird!, Televiryon sinyallerinin mudil olması dolayisiyle bu nevi bir kablonun bir mili 1009 İngiliz lirasına mal olurdu, Harpten sonra, iki veyn Üç bavul içinde taşı- abilecek müreleler kullanmak edilen ade etmesine İsti #üre- 8 yapmak mümkün olacaktır; bu neşriyatı yerde- Wi bir müreile alıp tekrar neşredebi- lecektir, Bu, televizyon © sahastvda beklenilen yeniliklerden bir misaldir. Abizelerin imali meselesi, ilerlemesi maliyet fiyatını, her ailenin bütçesi Yazan: H. 6. Dwight insanlardandı, İşte bu halinden isti- fade citim, Öğrendiğim şeyler hay- Mi garipti. Lâkin bu diyarda her gey biraz gariptir, . Bütün hikâye hep Belize'le başlı. yar, İlkin ortada Belize adinda bir ödüm varmış, Bu dü levanten; Kan bakımından belki Misstei derecesinde karınık asıllı değil, lâkin mevkice de -hallâ işlerinin en parlak devrinde bile- onun mertebesinden çek aşağı- da, Üstelik kambur da, Bu adam Galatada Fransız Pasta Salonu deni- len küçük bir pastacı dükkân işleti. yar ve hayli kazaniyormuş, Günün birinde bu kazancından ayırdığı para ile Budapeşte'ye gitmiş, Levantenler Budapeşteye niçin giderler, bilirsiniz. Çünkü onlar için o şehir medeniyet âleminin ilk merfialesidir, Birim kambur Belize Budapeştede <peyce gürel vakit geçirir, Tuna ü- zerinde Margiteziçet denilen girin a- daya da gider, Yalnız guna İnanmak icap ediyor ki kendisi baze hususlar» da her halde pek tecrübeli bir adam- miş, İlk girdiği kahve bahçesinde bi- rinei defa olarak gördüğü bir Meti- marine (1) ogönül vermek, kendisi için öyle pek büyük bir marifet sn — Çeviren; M. ABAŞ yılmazmış. Hepimizin bir Kefinerin'e gönül verdiğimiz olmuştur, Lâkin biz- erin ki -nesl söyliyeyim?- hafif ge- çer ve hayatımizn cereyanı üzerin- deki tesiri de az olur, Ama Kelinerin'den Kelinerin'e fark var, Belize işte ilk defa gördüğü bu 'e, sanki ikinci bir bira 15- arlıyormuş gibi “Yarın benimle İstanbula gider mi- siniz?,, demiş, Tasavvur ediniz! Öreya daha yeni gelmiş ve maksadı da şöyle bir kaç günlük tai geçirmek, Bu Belize ha- kikalen yaman bir adam olacak, U- Butmaymız ki kendisi sadece bir pas- tacrlan ibaret bile değildi, üste kam- burdu da, Kadın ise.,. Tabii, ben ken- disini hiç görmedim, ikin ihtiyar o- Bü anlatırken tamamiyle kendinden geçiyordu, İhtiyar ilk pasta salonunun, kendisinden hiç bir ser gizlermiyen, en emniyetli adamı olduğu için olup bitene *A başından vâkıf, Kadın u- Tün ve a nadir gö- rülecek derecede sarışın imiş “yahut belki de Avusturyalı imiş- hele öy- le bir endamı varmış kl! Benim ta- #avvuruma göre İse, bu, hani, sade- ce güzel ve donuk oldukları için, siz- 4e kendilerine karşı, iiyik olduklan rından çok daha ziyade, bir ihtiraz| hisel uyandıran donuk mizaçlı güzel) Kelinerin, bir İdakika kadar Belize'e bakar, İhtiya- rın dediği gibi, onda kuvvetli bir gö- Belize de rüş varmış, bu mi kenâlsinden aşağı değiimiş, Kadn şu cevabi verir: "Teşekkür ederim, LAKİN gelânem, Kocam var. "O halde, burada işiniz ne! "Ekmeğimi kazanıyorum... "Neden? Kocanız kötürüm mü?, “Hayır, Kocam taşçılık ediyor. "Ara sira, çekicini sırtınızda dene- diği de mi oluyor, yoksat, ya Eh» bazan, Sarhoş olduğu saman Siz hiç böyle biir gey işittiniz mi? Onun yerinde başka biri olsaydı, ya bu işten vazgeçer, yahut da Keline- kodm olsaydı o da ya sırtını döner, yahut da derhal savuşur giderdi, Fa- miştir, Harbin devammnca televizyon | tihsal İyenin 1/2 Televizyon Gittikçe Tekemmül Etmekte Olan Bu Âlet inde Harp Sonunda Evimizde Eğlence Yerlerinin Programlarını, Tiyatro Temsillerini Ve Maçları Seyretm ek Mümkün Olacaktır a Londrada tertip edilmiş olan ve takip ediyorlar dnhiline girebilecek derecide düşür - mek lâzmder. Fen ve teknik adam- ların bü meseleyi de halledecekleri beklenebilir, Diğer merileketlerden bazıları, bir esyi büyük mikyasta iş | etmek wsullerinde Britanyadan daha ileri iseler de, bir pusun mil yonda biri derecesinde ölçmek veya Dir saniyede binlere işaret gönder- mek imieinmı icap ettiren dakik «'- 'hazlarm imalinde diğer hiç bir mem- Jeket Tngiltezeğen daha ileri gideme- miştir, > x» yük harpten sonra Y.L, Balrd isminde genç bir İskoçyalı ha- yatını televizyona haaretti, , Baird'i telerizyonun yegâne mucidi addetmek! doğru değilse de, ilk kullanışlı cihaz ların imali ancak onun mesaisi me- tcesinde mlimkün oldu, Bir resmi, ga- zete fotoğraflarında gördüğünüz ok talar gibi binlerce küçücük nokta ha- line koymak, be noktaları bir eari- i tasılalarla bunları tekrar derecelerine | | | İsesretmek, ve son: muhtelif ışık ve gölge m teknik Azim fini ap ettiriyorda, Bu işe ilk g şerler, resmi makamlardan gayet ar teşvik gördüler; hemiiz tamamiyle in- klşaf etmemiş yeni bir icat için hal- kın parasını israf etmekten çekinili yordu, Bütün bu sorlekler © kadar muvaf- fakıyetle bertaraf edildi ki, mihayat İmuntasam televisyön meşfiyatı İçin tahsisat verildiği zaman elde edilen neticenin mükemmeliyeti bütün düne hayrete düşürdü, — Televisyonla verilen resimler, bir sinema filminin resimleri kadar vazihti Gayet dakik ve mudil bir cihaz olan ahizenin nasl kullanacağını, bir kaç düğme çevirmesini becetebilen her hangi bir kimseye bir dakikada öğ. retmek ka! Tiyatro temsillerizi, sinema filmlerini, kabarelerde ve di- ğer eğlence yerlerindeki prograrları olduğu kadar Kralın taç Kiyme me- rasimini ve spor hâdiselerini de ya- kında görebilmek için yapılması icap eden İş bu kadar basitti! Koltukta ©- turâral tenis final maçlarını, sahada en pahalı mevkiin bile temin edeme- diği derecede yakından seyir, veya bir futbol maçını (teleskop vasıtasiy- le) tribünlerde değil de oyuncuların yanında imişsiniz gibi bütün teferre- atiyle takip edebilmek mümkündür: Harbin başlangıcına kadar televiz- yonun karş:laştığı en büyük müşkil, meşreğilen programların oancak kma mesafelerdeki #hizeler tarafından eli- sabilmesi idi; ba vaziyette, ancak her birinde bir mürsile mevcut olan bü- yük şehirler dahilinde neşriyat yap-| mak mümkün olayordu, Maamafih sulh olanca zengin bir ne- tce elde edecek #iettebede şimdi de İngilterede bu şube İle meşgul ens- ttülerde çalışmalara devam edilmek- tedir, kat bü ikisi öyle yapmazlar, Belize, kadım, işi bitinceye — kadar, bekler; sonra onunla birlikte taşcıya gider ler, Anlaşılan bunlar orada, işi, tam bir #üklnetle, bir alış veriş mâselesi gibi ettafiyle konuşurlar, Hiç birinin kendisini boş, lüzümsüz sözlere kap- tırmamiş olduğuna hükmedeceğim. Taşçı, Âdeta büyük ikramiye kazan- mış gibi olmuş, Bütün istadiği karı- sınm kendisine getirebildiği kazançtan farla bir paradan ibâret kalmış, ve Belize de derhal taksiti bile hemen orada vermiş, Dilser'le Kambur hemen | Böylece, yola çıkarlar ve gök geçmeden, taşçı ile aralarma Bulkan dağlarını duvar ederler, Taşçı muhakkak kendisini Dek talili bi? adam saymış olacak ki artık sanatına, eskisinde daha ax alâ- ka gösterir ve günlerini 'Tuma rıh- tanı üzerinde kaldırım aşındırarak geçirmeye başlar, Lâkin benim hali- ne en çok göştığım, Madam Belize dedikleri, Kelinerin'dir. Acaba sahi- den, kambura âşık mıydı? o Yoksa, taşçı olmasın da kim olursa olsun mu? diyordu? Her halde, Belize'in bu maceradan pişman olması için hiş bir zuhur li sebep etmemiş, Madam, Monsleur'nün yannda çar çabuk mükemmel bir pastacı olur, bem bu kadarla da kalmaz, çünkü kemdisinin de -Budapeşteden getirdi Bi- bam Gikirleri varmış, Daha mü- him olan cihet ise Madamım, en tatlı kabul ederek ilk) SPOR : Ankara Bisiklet Yi Cocuğu Şeref May Şiznliik Esi Çoc Osman Pak T. SOCUK Kürahya 3 (A.A) — A mir bisiklet yarışını takip mmm *i myhebi ram Bisikletçiler bügün saat YİJ niş yerinâz toplenan kesif bü) kütlesinin alkışları arasmda Mi. İzmir yarışmın Eskişehir SB arası olan tçüncü merhalesine dılar, Bisikletçiler, farla yö seri göstermeden büyük bir-hagj ladıkları yarışm ba üçüncül da'muvaffakıyetle bitirmişlerdii Eskişehir'i arkamızda bi vAZ sonra müsabikler derbali ayrıldılar, Bu arada rakipi dıhları yegine koşucu sarı rek mayosunu taşıyan Eski man Pak oluyordu, Kendi det itibariyle yakm buluna giler Osman Pakı geride bi dolayisiyle şeref mayosunu! den almak ıçin böyük bir tediyorlardı, Bu bal, İnğü laşıldığı zaman en cen hadd İstanbulda çıkan o “Krm «por mecmuası İnânünden b mam etmiş bulunuyordu lere büyük bir heyecan veri tin miücedeleşi lehine çevirmi tak olan Eskişehirli Kemai Ar dünden birmci geçerek Kirm spor mecmyasının mev'ud kazandı, Bundan sonra en ön grupta ter amda sık sık değişikiiiği akn derli rek ga sinde koşan bisikletçiler yavâği Kütahyaya yaklaşmağa başladıl lerin him süretle yarışa, Eskişehirden İğesmmaesendanı çetin bir smücadele içinde dem den bisikletçiler, binlerce Kütağ E mrk ŞE. taş olarık geçtiler. Bu merhal kinci olarak Istanbuldan Halit üçüncü olarak da Eskişehirli © Pak bitirdi. OY: Osman Pak bugünkü yarışta d güzel koşmuş ve şerti mayosuna, bulaza etmiştir. Osman Pak, “GEN radanberi ötnumi tasnifte yarışı ## başta gelmektedir, | | Bisikletçiler, yarmki günü vee "amala çe Pasif günü dördüncl merhale olen'K, ya - Afyon yoluna katedeceklerii Mimi lekrim müsabakası, EHi Ankara, 8 (AA) — Biğen yesi umum müdürlüğünün Dal yet programına dahil olan müs NA, İz İardan, bölgeler srası eskrim giViâİze bakalart 6-7 Eylül tarihinde Bi. i birde yapılacaktır. Müsabakalar YOCEl JE» sın tezahürleri arasından big müddette katetmiş (olmak #uKE. | üç atlâh üzerine olacaktır, , Bu müsabakalara bilmen iheilere birer sildik, ikinci ve dçöan konu lere eskrim teçhizatna sit mülye mazı hediyeler verilecektir. €si'pek n mıntal Roosevelt taratı 1 aş Yeni siparişler veriliya, Vaşıngton 3 (A. A) Re müt sevelt pazartesi günü söylenilerin ç bulukta kullandığı “Amerik& Hitleri ezmek için iktidarların ça bulunan her şeyi yapacağı, Glitaraf £ lesindeki “her şey, tâbiri haki davra dadaha geniş izahat vermelksat, Ru bugün imtina etmiş ve bu Cİ olmaktı Üzerinde mutalâa o yürütmez 8i: 7) vareste bulunduğunu söyiüm—.... tir | Roosevelt, böünç verme ve programının tatbikine cem'an milyar dolarlık bir kredi tahsis Giğini, oyrıca beyan etmiş ve 60 90 güne kadar bu meblâğa end Sema parişler verilmiş olacağını ve İstihlik için imalâtta bulunan bir çö İabrikaların bu kabü meddelerin ima line nihayet vereceklerini ve bütün ex nerjilerini müdafan istihsalâına taba 8s edeceklerin: ilâve etmiştir. , 2sine Amerikadan Sovyetler (bass Birliğine yapılacak sevkiyat ye Tokyo, 3 (A,A.) — Miyako gazeten çel, si Vaşington muhabirinden aldığı BE Babere atfen Amerika o bükümetininir he Viâdivon sevketmek istediği burpüç b bitaraf mun tak j İ dalremesinin bir kısmını İran yoliyielik 2 bildir mivat: bizm göndermeğe karar verdiğini mektedir, Bu, Japon - Amerikan mij- kerelerinin ilerlemesine yarâzm eğen Gek olan teskin edici bir hareket © acaktır, İyi haber alanı mahfellerde söyleme ÜSKÜ diğine göre Vaşingtondan gelmekte? YA olan bedbinane haberlerin arkası kes?dirr silmiş ve Japon matbuatr Amerikaymir. 2 karşı daha mutedil bir Tisan kullan 5) ka, imağa başlamıştır. Hisil olan intiba, Japonya ile As, merika arasındaki sinir harbinde bir 2808 mütareke vukun geldiği merkezinde « £ ind Gir, pastalardan, en ince İikörlerden, 2i- yade müşteri celbetmesi olmuş. (Arkası var) (1) Kelinerin: Almancadır, okan» ta ve birahanede hizmet eden kız ve” ya kadın, demektir, — Taha Maç aşı BEHÇET Mak boşluğ Yahmeti rabmana kavuşmeter, Cenan Bayet 3 7 Yük n iğ Pm geri akika a Bü irak Mlliyay rar. Tür iii Ga ahiyen, çalmış, öbi sama ale öne Elânperveran, elden il