İ 4 ma ann TAN BÜYÜK ADAMLAR Galerisine Kimlerin Resimler Asılmalı? Mimar Sedat Çetintaş, Teşebbüsü Sakat ve Tehlikeli Bulmakta, Galeriye Yaşıyanların Resimlerinin Asılmamasını ve (Bunun Ölmüşlere İnhisar Ettirilmesini İstemektedir Mimar Sedat Çetintaş, anketi- mize verdiği cevapta demiştir ki: pir. sakat ve tehlikeli- dir kanaatindeyim. Çünkü hayattaki insanların tarihi yazı- Imrasyacağı gibi, yine bu hayatta» ki insanların kıymetini ve kıymet derecesini tesbit ve tayin edebil- mek için bütün efkârı umümiye- nin, milletin münevverlerinin â- deta teker teker reyini almakla mümkün olabilir, Ikinci cihetten o Üniversitenin yahut her hangi bir ilim müess€- sesinin kanaat ve görüşlerinde tamamiyle tesirden azade kala - rak hareket edeceği şüpheli oldu- ğü gibi, bu kanaati tamamiyle is- timal etmiş olsa dahi halkı bu noktaya bağlamak ve halka oldu- ğu gibi kabul ettirmek çok müş- kül olsa gerektir. Bence böyle yapmamalı, bu büyükleri yalnız ölmüşlere inhisar ettirmelidir. Meselâ, bugünkü yaşıyan ve ça- şan mimarlar arasında ekol ve- ya çığır sahibi adamlardan size bahsedecek olsam, benim seçti- ğim sanatkârları ayni kanaat ve görüşle diğer mimarlar kabul et- mezler, bu da tabidir. Türkün medeniyet sahasında en kuvvetli cephelerinden birisi, tarihte mimarisidir. Sel dan mühim bir varlık olarak Ös- manlı devletine intikal eden mi- mari on dördüncü asırdanberi ge- çen 6 asır içinde beynelmilel san'at âleminde bile birer yıldız denecek kudret ve varlık göster- miş olan ertistlerimiz vardır ki, Türk gençliği, hattâ bugünkü Türk münevverleri bundan ma- alesef haberdar değildirler. Bunuh içindir ki, senelerden- beri bir tek Türk mimarının a- dından bahsedilir, ona ihtifaller yapılır, makaleler hasredilir. Hal buki, on altıncı asrın yıldızı olan Sinanı, Sinan olarak milletin ta- rihine perçinliyen daha evvelki asır artistleri ve Sinanın bizzat hocaları neden unutulmaldır. "Sotira, Sinari Türkün en par- lak ve zengin bir zamanında en yüksek teşvik ve müzaheretle hü- kümetinden ve muhitinden, aldır ğı mazhariyetlerle şaheserlerini sıralamış olduğu halde ayni hü. kümet ve cemiyetin ilimde, san-' atte, dahili ve harici siyasette es kötü ve karışık bir zamanında Sultanahmet camisi gibi bir san- at incisini bu kadar müşkülât ve mahrumiyete rağmen mzydana koymuş olan üstat Mehmet Ağa- nin ismini bu cemiyette kaç kişi biliyor. Demek istiyorum İçi, geçmişle bu yüksek Türk medeniyetini kurmuş olanların evvelâ işimle- rini ve hüviyetlerini bugün mut- Jaka öğrenmek meeburiyetinde- yiz. Bugünün 'süyüklerini ise hiz! tayin etmek salâhiyetinde olma- dığımız gibi, bizden sonrakilerin salâhiyetlerine, görüşlerine ve ka- Murgt ahırdan çabuk çıktı. naatlerine terketmek en lojik bir hareket olur. 13 üncü asrın yani Selçuk me- deniyetinin yıldızı bir Kelük Bin Abdullah vardır. Bu adam Kon- yayı, Sıvası, Kayseri ve Erzuru- mu br İeyep m harika denecek eserleriyle » 10 un- bayada; beglgueia Meke Yel şil camisini yapan Beyazıt oğlu Ivaz, daha sonra Edirntdeki san- at ve teknik şaheseri olan 3 şe refeli camisini yapam fakat maa- esef İsmi ve şahsiyeti hali tesbit edilememiş olan yüksek üstadın ismini ve hüviyetini meçhuliyet- ei söküp ortaya kaymak lâzım- Bünu takiben &emalettin, eski Sinan, Hayrettin, çok mühim şah. siyetlerdir. Bunlardan “sorya Ko- ca Sinan, bısmu takiben de Davut Ağa ve Meğymet Ağa çok kıymetli üstatlard. Bundan sonrakilere bu kadar kiymet ve ehemmiyet Ver- miyetdliriz. Fukat şu nokta ehemmiyetle ortaya çıkmaktadır ki yalnız İsim- leğini ve eserlerini gördüğümüz Hi üstadların resimlerini nereden bulmalı? Bugün hayatı üzerinde en çok uğraştığımız ve bize en yakın gibi görünen Sinanın bile bir Tesmi mevcut olmadığı gi- bi, şunun, bunun Sinanın resmi iye ortaya koyduğu şeyler de kabulü mümkün olmıyan gülünç şeylerdir. Binaenaleyh bunları halka ta - nıtmak için Tesimleri değil de hal tercümelerini gösteren birer ki- iabe ile en yüksek eserlerinden birisinin seçilerek maketini yap- tırıp resim yerine teşhir etmek ön plânda benim aklıma gelebilen bir şeydir. Sonradan gelecek ne- şillerde mimarlığı, heykeltraşlı- Bı bir elde ihtisas halinde birleş- ASKERİ Başı 1 incide Yunan Başkumandanlığının dünkü tebliği, Cenubi Serbistandaki Yugos- lav ordusunun büyük bir Alman taz- yikı karşısında garbe doğru cekli- mekte olduğu, bu yüzden Yunan sol cenahının açık kaldığı, fakat buna yağmen Yunan ordusunun vatan top rağmı adım İm müdafan etmekte olduğunu bildirmektedir. Demek oluyor ki, bu cephe bölge- sindeki Alman fsarrür (hareketinin bedeti, dün de söylediğimiz gibi, Yu- vam ve Yugoslav ordusunun arasına sokularak müttehit bir cephenin ku- rulmasna mâni olmak ve Selânik - Üsküp demiryolunu “ele geçirmektir. Almanlar bu hedeflerine varebile - cekler midir? Bu sualin cevabını yekm vakayt verecektir. Fakat, birim eörüşümüze “öre. dünkü Yunan tebtitinin az, cok Aramatik Tisanına rağmen, Almanlas rm sephenin bu bölcesinde takip et- tikleri etretelik gaveyi simdiden ta- hakkuk ettirmiz oldukları söövlene — Zaten, Alman harp tebliğleri #e Balkan cephesinin bu bölgesinde Bir “yelderim harbi, nin yaprtmadığı- rr. daha doğrusu yamılamırracağın: kay / Aetmekte ve tarsdit ediler mukave- metin siddet adın ev ha- ber vermektedir. Usfrumes vadisin- teki Yunan Kuvvetlerinin yalnız müs Aafanda kalmıvarak. elden kacımlan hasr mevkileri istirdat etmek emriy- !e mukabil o tasrrurlara dı Kalkis » maları ve bunde muvaffek, almaları #vren üstünde durulacak mühim bir aartadır. Varivetin bu toplu tarifinden © Gi- karsbileceğimir netieeleri ve hüküm unsurlarını söylece hülüm edebiliriz: ——— ———— tirmiş bir veya bir çok erkeolog çıkar da bunlar hakiki salâhiyet- leriyle birer Sinan, Hayretti Kemalettin büstü yaratırlarsa o vakit bu heykeller veya resimler de sonradan galeriye ilâve edile- bilir, Bugün bu salâhiyeti haiz ara- mızda kimse yoktur. Adı Geçen Meşhurlar Mimar Sedat Çetintaşın ce: bında adı geçen meşhurlar hak- kımda kısaca şu malümatı veriyo- ruz: Mimar Koca Sinan: Kayseride Kesi rahiyesinin Agr- was köyünde 1400 da doğmuştur. Tür- kiyenin en büyük m leketin her tarafında birçok TI, camileri, İmaret, türbe, kervanss- ray, köprü ve su bentleri gibi Asar vardır, En meşhurları , Süleymaniye camli ile Edirnedeki Selimiye cami- leridir. Mehmet Ağa: 1007 de doğmuştur. Sultanahmet camisinin mimardır, Tophane çes- mesi ve tersane kasrı da bu mimarın eserlerindendir. Kelük Bin Abdullah: da, Konyada Kelik Bin Abdullah ekolü yaşıyordu. Sinan gibi kuvvetli izleri olan bir başmımardır. Bütün 12 — 15 yüz yıllarında mimari tek- niği onun tesiri altındadır, Kelük teknikli bir mimörder, ayni zamanda zengin plâstiklerle bir heykeliraştır. Ağa: 906 doğmuş, 1007 de ölmüştür. Yenieamiyi, İnelli Beyazıt köşkünü, Divanyolundaki o Sinanpaşı | sebilimi aprraştar, Hayrettin Ağa: smimarıdır. Mi Beyazit camisinin mar Kemalettin ile beraber Beyazıt | devri mimarlarındandır. an 100 sene evvel ee VAZİYET i — Makedonyadaki Yugoslav or- dusunun ileri kısımları, Bulgaristan- Yumonlavya hududu üzerindeki o Us- irümca (şehir) - Radoviç - Koçan - Kriva Palanku hattını tahliye ede- rek garbe doğru Vardar vadiai tize- rine | çekilmislerdir. Fakat burada mühim bir çarpışma cereyan eti miştir. Binsensleyh bu geri çel bir stratejik hareket olarak telâkki edebiliriz. 7 — Bu sahanın şimalindeki Bos- legrad - Caribrod - Pirot hattı ve umumü tbbiriyle Niş önündeki Yu - #oslav ordusunun vaziyeti nedir? Bu hususla hiçbir haber alınamamıştır. Bizim okanaatimize göre, Yugoslav ordusunun umumi karargâhr Niş ile Üsküp arasında bittabi gizli tutulan, dir mevkide olmak icap eder. Bu tah minlmiz doğru ise, bu bölgede mühim Yüzüslav kuvvetlerinin toplanmış 0i- duğunu kabul edebiliriz. Acaba bu kuvvetler de, muhsrebe vermeksizin geriye mi alınacak” Yoksa undan daha mühim — cephe vaziyetine gi re çok mühim — bir harekete mi gi- rişecek* Fiksimizce buradaki Yu Iv ordusunun Carfbrod İstikameti den Sofya fizerine bir mukabil tanı Tüzm teşebbüs etmesi, İmtihal huri- cinde değildir, Böyle bir teşebbüe, Ustrunica vadisine sokulan csnuptaki Alman taarruz kolunun cenahını ve irtibat merkezini tehdit altma alarak müşkül bir vaziyete sokabilir, 3 — Makedonyadak! Yunan ordu- sunum şimdiden Metakane hattı ze rinde carpışmakta olduğu, doğru ol- masa gerek. Metaksas hattı, Selânik #ehrini ve bunun etrafındaki Bulgar hududu boyunca bu hatta #islematik bir surette bağlı tesisat, | yoktur, Hudut böyundeki mevziler, ileri karakol vazitesini görmektedir. 4 — Seliniğe ve belki kismen de Ortanas körfezine ihraç edilen İngi-| 12 kuvvetlerinin külli kısımları, h değil Büz cephe ateş hutlma girin dir. Binsenaleyh, Bulkan cephesinin bu cenup bölgesinde mühim çarpışmalar ve esaslı hareketler, bundan sonra cereyan edeceklir, Şimdiden bir neti- ce hükmüne varabilmek için, ortada kâti sebepler. yoktur, Bu, vaziyetin | önümüzdeki şu üc, dör: gür zarfın- da alacağı inkişaf şekline bağlıdır. 3 Baş Rollerde: Meşhur m———————— —ş—ş——— HALKEVLERİNDE YARIN AKŞAM İ PE K 'te PALAVRACILAR AT YARIŞLARINDA KN ANN Dünyanın Siyasi Manzarası (Baş tarafı 3 üncüde/ sonra mı olduğunu hâdisat gös- terecektir,, demektedir. Balkan © harbi başladıktan Askerlik İşleri Şubeye Davet Eminönü © Askerlik | Şubesinden: Yedek Tovüzam teğmeni; Hasan Fehmi | oğlu Mümtaz Fehmi 329 — Rize (46721), Yedek eczacı teğmeni: Hak- kı oğlu Mehmet Bekir 318 — Şijtar (37342), Yedek piyade asteğmeni| sonra, vukun gelen en mühim Nedim oğlu Ali Rıza Barkut (30880) | hâdise, aumdarlarının ın kayıtları tetkik edilmek üzere #-İ Avrupayı artık tamamiyle ken. le şubeye müracaatları ilân olunur. * Beyoğlu Yerli Askerlik | Şubesin- den: Bursalı Fecep oğlu 322 doğumlu di nüfuz ve hâkimiyetleri altı- aa geçmis bir kıta, kendi kıta- ları sayarak, yalnız kendileri. ne karşı harbeden milletleri de- Hakkı, Sanati Demirci Er. Piyade er Ahmet oğlu 377 doğumlu Tani! Gil, İngiltere iledestolan ve Sanati elektrikçi, İ kendilerivle beraber olmıyan Er Veli oğlu 330 doğumlu Sefer) her devleti kendi düşmanları! Sanatı elektrikçi. telâkki ettiklerini alenen ve Yukarıda adı göçen erlerin 'kayr ları tetkik edilmek Üzere acele şube- mize müracaatları ilâm olunur, in etmeleri keyfiyeti. Yugoslavya ve Yunanistanın Almanya tarafından O tecavlize uğramasının Amerikada derhal tesirini gösterdiği o anlasılıyor Son haherler Yugoslavyaya gön derilmek tizere mühim miktar da harn malzemesinin gemiler yüklenildiğini bildirmektedir. M. ANTE!J İ Kayır: İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından aldığım 28/3/ 941 tarihli ve 1468 numaralı İlmenşe sahadetnamesi mahalline “| vasıl olmadığından ve yenisini a. ” İlacağımdan mezkür sahadetna - daki merkez binasmds Konservatuar Müdürü Yusuf Ziya fından “Tire Halk kikler,, mevzuu terans verilecektir. BİLA e Yeşilay Gençlik Şubesi Umumi KA- Konser ve temsili imi, üçüncü toplantımız, 12/4/94 Cumartesi günü seat 14 Emin nü Halkevinde yapı Mi rem Âzamızın davetiye! ber rini z n pri 110 arasınde, Sirkeci | menin hükmü olmadığı ilân olu- sat 14 ile Sahinpaşa — oteli serasında 6i No Cemiyet binasmdan almalarını dile- rim, hı nur, İ AN Tansever i khane sokak No, 25 Pariste En Son Çevri ÇALINAN SAADET CHARLES VANEL - JULES BERRY - TANİA FEDOR ve SUZY PRİM i 4 büyük yıldızın yarat tığı bir heyecan kaynağıdır Yarın Akşam LÂLE Sinemasında Harbin alt üst ettiği bir haya tın... Yıktığı bir saadetin roma- Bı olan bu şaheseri büyük bir hayranlıkla göreceksiniz. ikimizin yük Fransız Film 8i m Bu Akşam Büyük BİR AŞKIN KAHRAMANI M E k E K Kudsi Bir Vazifenin Kurbanı Sinemasında ; Hatırası asla unutulmıyacak bir şaheser MUKADDES VAZİFE BAŞ ROLLERDE LEW AYRES - LYNN HARVEY LİONEL BARRYMORC Hâve olarak: En sen gelen FOX DUNYA ve HARP ha- vadisleri, DIKKAT: Numaralı koltukların o erkenden aldırı! mast rica olunur Tel 40er$ a” a Derecede Komik Dolu Dayanılmaz Sahnelerle Komik RİTZ KARDEŞLER ve RİCHARD ARLEEN kandan olur olmaz mâni yuvarlar. karı milletine Sultan: “Baltayı aldı herif mutlaka!,, diye dü- şündü. Göğsünden sert bir şeyin acı ile koptuğu- nu zannetti. Alnı ve sırlı soğuk 0) terliyor, bütün gayretine rağmen baltayı farkedemiyardu. Murat telâş etmeden yaklaştı, Sultan, kaçmanın imkânsız olduğunu anlıyarak gözlerini yumdu. Yere yuvarlanacağı zaman en- sesine, yılan gibi, soğuk bir şeye değince kısa bir çığlıkla sıçradı. Kocası, boynuna attığı İpi, beline indirip kollarına dolamağa çalışıyordu. Dönerek geri çeklimek istedi. İp gırtlağına dayandı: — Ana! Herif beni boğacak! diye bağırarak bir elile ipi tuttu, öteki elile Muradın mintanını yakaladı. İpi beline dolamağa uğraşan kocasını birkaç kere sarstı. Fakat bu sarsmaların sonunu bir türlü kestiremiyordu.. Gayret etse, Muradı altına alacaktı. Lâkin kocaya el kaldırmak, gö- Tülmüş, işitilmiş şey değilldi. . İp boğazını daha çok acıtıyordu. Gözlerinden kızıl kınl bir şeyler geçmeğe başlamıştı. Hırlıyor, hıpiltısından kendisi de korkuyordu. Murat, gittikçe azgınlaşan karısını tek başına Zap tedemiyeceğni anladı: — Ana tut şu oruspuyu.. Saralım ağaca. diye soludu. Anasile kocası, Sultanı yarısı kurumus. kalın ahlat ağacına sım sıkı bağladılar. yor. yazık! mazı. İmam, çocuklarla beraber, pmarı geçmiş, dü- ze inmişti. Yüreği rahattı. Sakalının arasından hâlâ bir şeyler homurdanarak cüppesinin yakasını çekiştiriyordu. Tam bu esnada, sakin yaz gecesini şidde di .! e yor, daracık Ses, len karşı tepelere çarpıyor, daracı vadiyi ağzına kadar dolduruyordu. i evlerden avlu kapılarına koştular. Bir erkek, keyifli keyifli güldü: * — Murat, karıyı dövmiye başladı. Karı kısmı Bın aklını başına sopa getirir, ne dersin Hoca” — Öyle, öyle.. Dövmeli... Dövmeli ama erken dövmeli baktı: Hacer teyze, yolun buğday Bekire — Oğul! Düşmanının ömrü bu kadar olsun. Bekir caketinin iç cebinden on kuruş çıkardı. Eksik olma Hacer teyze! Hacer teyze parayı kup kuru avucuna koyup)güldü: — Sen de eksik olma, Sıcağın gözünde? GÜL İNSANLARI Yazan: Cemalettin Mahır Imamı hiddetle yürüdü. Eve gelince, yüzüne merakla bakan karısiyle gelini Şehimeye: — Dünya bozulmuş, dedi. Murat karıyı dövü- Demek boşamıyacak. Rezilin hafızlığına Karısı içini çekti: — Rezilin hafızlığına yazık. İmam kasketini ensesine yıktı: Ez -— Sıtkı serencamından sonra nişanı bozmadı- Bından da belliydi ya... Bütün mezhepsiz imiş.. Aklınızda mı? Gurbette kendisine yazıvermiştik: “Razıyım!,, diye haber yolladı. Ona razı olan buna da Tan olur, Ram olmayıverseydi, Sıtkı karıyı alır, üç yıl hapis yat- isinin çitinden atladı. Kabaklar saranp çekirdek- kendisine iken kızın yediği Hem Sıtkıya etti, hem Sultan, yıldızlı geceyi, derinden derine inlete- Tek yarım sâat kadar inleterek haykırdı. Komşular, yarım saat kadar tatlı, tatlı şarak bu çığlıkları dinlediler. Sonra ses kesildi. (Orta) nahiyesinin e köyü karanlığın urlar, abii) #ygbe #dei milis kenarına koşup üç uzattı; No: 29 — Remzi buralarda... Onâ baktım, Tarla hep biçildi mi? — Daha var. Reşit ağanın koca tarlası biter mi? Kanlar çalışıyorlar. , — Sesleri çıkmıyor, hiç... — Çıkmıyor. “Aman kızlar, sizde sessiz seda- sız. uğraşıyorsunuz. Şarkı mâni söylemezsiniz Huydi hep bir ağızdan başlayın!, dedim ama yorgunluktan öldüler, Sıcaktan hosur, hosur 50- luyorlar. Bekir tarlada ekin biçen kadınlardan bir kıs- mınan doğrulup baktığını görünce yürüdü. a indi. Biçilen tarlaya bitişik sebze bahçe- haltı lenmiş, biberler kızarmıştı. Barbunya sopaların üzerinde sallanıyordu. Bekir fidelerin arasından dikkatle yürüyerek Reşit ağanın oğlu Remziyi aradı, Küçük bir tüm- seğin dibinde Remzinin gece yatarken yarısını altına serip yarısını üstüne çektiği kilim katlan- mış duruyordu. Böğürtlen kümelerinin yanından biçilen tarlaya geçti. Remzi el mini gölgesine uzanmış, kadın- li. Ayak seslerine başını çevirmedi: — Geç kaldın Bekir, vakit ikindiyi geçiyor. — Odada lâfa daldık. — Kimler vardı? — İpsiz takımı hep orada... Çavuşun Sıtkı yine mahbushaneden anlatıyor. Remzi upuzun suratını ortasından koparır gibi fasulyaları konu- tane — Buradan gördüm, Hacer teyze yolunu kesti, Nereye bu vakit?.. | bahşişi aldı. — Ne yapalım. Verdik on kuruş. Verme, ar rezil eder, İkisi de kadınlara baktılar. Biraz ileride, otuzu yakın gündelikçi biçilip des- teye bırakılmış saplarla biçilecek ekinin arasında, çök renkli ve çok canlı hareketlerle çalışıyorlarglı. İkindi güneşi tarlaya cehennem gibi çökmüştü. cak, buram buram topraktan tütüyor, ekinler, el miş demir gibi kıpkırmızı ve belli belirsiz dalga- lanıyordu. Bekir tabakasını çıkardı: Karılar maşallah dev gibi uğra Remzi memnuniyetle gülümsedi; — Öyle bir giriş girmişler ki... Ekinler ellerine kendi kendine geliyor. 'Tarla falan dayanmıyor al çakları | Kadınlar sapları 801 elleriyle tutup sağ ellerin- deki orağı uzaxlan ayni zamanda keyilli ve öfkeli görünen mert ve geniş bir cehtie sallıyorlardı. Tarla dikenli olduğundan ayaklarında kundurüla- ri vardı. Feslerinin önüne, kasket siperliği gibi göz lerini güneşten muhafaza eden bir çıkıntı yapa- rak bağladıkları beyaz örtüler, yüzlerinin yars- nı kapattıktan sonra sarık gibi başlarına sarılmış- &. Sıcaktan fazla rahatsız olmamak için adam &- kıllı giyinmişlerdi. Önlerine, arkalarına renkli peştemallar kuşanmışlar, üç etek entarilerin ve- İshını kuşağa sokmuşlardı. Geniş şalvarlarının ak- sine entarinin üstüne geçirdikleri uzun kollu sık- malar daracıktı. Hacer teyzenin zorlamasiyle olacak, sıranın bü- İşndan birisi türküye başladı. Biraz sonra susunca alt yandakilerden uzun boylu bir kız devam etti | Gövdeleri eğilmiş, arkaları yukarı kalkmış olatak çalıştıkları için, türkü topruğun altından gelir gibi | derin ve yanık duyuluyordu. Bekir adım, adım ilerliyen kadınların kümele- l ıyorlar, | Dğr ran RA a ) 800 Program (o (1915 Coruk 8,03 Haberler 8.18 Müzik (Pİ) 845 Yemek liz tesi İğ 1043 Konuş 1050 Türkül 20.15 Radye zetesi 2045 Könuşr 21,00 Klâsik ker 1230 Program 1333 Şarlalar 1250 Haberler 13.08 Köy türkü- leri 13,0 Salon i kestras * 2145. Riyasel 8,00 Program hur ber 8.03 Müzik (PL) | 2230 Haberli 8,30 Konuşma» | 2245 Müzik 1845 Çocuk sasti | 2829 Kapama 21,18 Konüşe| 2130 Klâsik ler or mum» BUGÜN “m. MARMARADA: A Küçük ŞIRLEYIN Büyükleri de hayran bırak| ğı son harikası ve en büyü filmi MAVİ KU an başa renkli AYRICA SEZAR ROMEC vun hiçbir zaman hatırlard silinmiyecek HAYDUT AŞKI Matinelerden itiharen başls) | | JOAN KRAWFORL CLARK CABLE nin dünyaya hayret ve dehşet veren: GEMİS AYRICA Gandi de hür operanım filmi, TRAVYATA Başladı mma Bugün Matinelerden itibaren KADIKOY OPERA sinemasında Mevsimin en büyük Türkçe sözlü filmi HİNT RÜYASI TYRONE POVER - MİRNA LOY'un Yaratıkları şaheser 14 nisan pazartesi akşamı " hir tiyatrosu artistleri tara fndan HÜRRİYET APARTIMANI 14 Nisan HÜRRİYET APARTIMANI 21 Nisan DADI v& $ Nisan MUM SÖNDÜ Soldan sağa- 1 — Insan, erk -bir renk. 2 — Suriyede bir hir « almaktan fiil, 3— - sonsuzluk. 4 — Taramağa yı » takmaktan emir. 5 — Su Bir şehir. 6 — Sanem * Suriyı bir şehir, 7 — Bir deniz - ses. — Eski bir tarih - argo: — 9 — Bir harf değişirse: bir gi yüz kuruş, Yukarıdan aşağı: 1 — Birlel satın almaya yarar. 2 —Bir yün - kisa değil 3 — Buyura? azlığı kanaat etmemek. 4 — E vilâyet - bir çeşit toprak, 5 6 —Halis, masum - hikâye, 7 yip arkada bıraktıkları Sap yığınlarını bir müddet saymağa uğraştı. Hesabı birbirine karıştırınca: (Arkası var) PN AŞ AŞ AN AP SLM ŞEN AY YA MAŞ A YAŞ A OY İŞEME AÇEV YL imdi bilkimdikmk lede hili Sn edddakidll "Ters okunursa: Bir futbol Ti Yarâç - bir yahudi ismi, 8 — zı olmak - etmekten muzari Komşu bir Islâm memleketi - yaralama aleti,