11 Mart 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: ULln/NAY Buna rağmen Hintli Prens bir gün gelip yine eski servetine ka- vuşmak ümidini terketmiyordu. Muntazaman bulvardaki kahvele- rin önlerinde dolaşması, yalnız bır kaç para koparabileceği bir | hemşerisine rasgelmek için değil. — di; Hindistanda yerirş> geçen am- cazedesinin hakkında dedikodu yapabilmek, ekseriya ona mükel- c lef bir öğle yemeğinden daha tat- l1 geliyordu. Bu suretle bulvarlarda dolaşır- ken, ya hastalığını tedavi ettir- mek yahut başka bir sebeple Lon- z draya giderken bir kaç gün de |— Pariste eğlenmek üzere kalan bir | eski âşinasına tesadüf edince, — Prense kısa bir müddet için gün doğuyordu. O zaman dostunun gardrob'una müracaat ediyor, te- âeden tırnağa kadar donanıyor- u Hintli için giyinmek hususun- - da biçim vye numara; büyüklük, | küçüklük mefhumu kalmamıştı. Bandor mihracesi her girdiği ka- bın şeklini alan bir mayie dön- mMüştü. O, elbiseye uymuyor, elbise o- na uyuyordu. Bazan aylarca ya- |— kası ensesine binmiş, koca koca 4 potları beline kadar inen, yen- Y lerinden ancak parmak uçları gö- DD rünen geniş bir caketle geziyor, bazan da oturacak yerinin havı, usta bir berber tarafından sinek 0 - kaydı perdah edilmiş meraklı yü- — zü gibi” parıl parıl yanan panta- lonunu tamamiyle örtemeyen kı- sa etekli, kısa kollu, kısa yakalı bir caket giyiyordu. İ Hele papuç meselesi daha aca- — İp bir şekle girmişti, Prensin a- yaklarının Çinlilerin demir ayak- kabılarına benziyen şekilden tu- tunuz da sivri uçlu Çerkes çizme- sine yahut alt köseleleri taşkın — golf iskarpinlerine kadar görme- - diği şekil biçim kundura kalma- mıştı. Bu muhtelif çapta ve boyda |papuçlar, kopuk mihracenin a- yaklarını yer yer nasırlar, so- — ğanlar, keklik gözleriyle doldur- muş, onları sıcak iklimlerde yetl. sen yamru yumru köklere ben- zetmişti. ü j * : andor — miharacesi, Prens hazretlerine tesadüf ettiği gün, bir dostunun biraz kendi bo- — yuna uygun bir elbisesine yeni müracaat etmiş bulunuyordu. (Kafe dö lape) nin önünden - geçerken, masasından kalkan bit adamla karşılaştı. Derhal tanıştı- — lar, Prens hazretleri harp esna- W — sında hükümdar ailelerinden bi- rinin azası ile beraber bulunduğu — sırada, İngilizler, vaziyetlerini B şüpheli görerek onlara Hindista- na kadar bir seyahat tavsiye et- |— Prens bu sayahatte Bandora — uğramış ve mihraceye misafir ol muştu. Tekrar bir masaya oturdular. Prens sordu: — — Çokdanberi Pariste misiniz? - — Memleketimi terkettiğim- - denberi buradayım... — — Hatırlıyorum. Gazetelerde —okumuştum. Zannederim salta: nattan feragat ettiniz... — İhtiyarımla etmedim. Am- cazademin entrikalariyle düşman- |— larımın teşebbüsatı birleşince bu — vaziyet hadis oldu - — O halde memleketinize dön- /— mekliğiniz mümkün olmıyacak. Ondan sonra Mısırdan, Hindis- tandan fillerle yaptıkları kaplan — avlarından bahsettiler. İ — Hatırlar mısınız? Bana ufak — bir kaplan yavrusu hediye etmiş- tiniz. Sonraları artık dostum — prens Abdülgani'nin sarayında — muhafaza etmeye imkân bulama- |— dik, hayvanat bahçesine gönder- /| dik. Zavallı yaşamadı. Kaplanlar e — memleketlerinden hariçte ve ba husus kafeste kapanmaya gelmi- yorlar. Verem olup ölüyorlar. -— Neron da öyle oldu. — - Mihrace sarardı. Bu söz ona birdenbire kendi vaziyetini hatır- latmış gibi oldu. O da memleke- tinden harice çıkmıştı ve Paris denilen bu büyük şehrin ahtapot |— sülüklerine benziyen bin türlü se.- /| falet kolları onu o kadar sımsıkı - sarmıştı ki, onun için bu şehir, /— hayvanat bahçesinde verem olup - ölen kaplan yavrusunun kapatıl- dığı kafesin demir parmaklıkla- rından farklı değildi. -- Paradan bahsetmediler. Prens — sordu: — — Nerede oturuyorsunuz? — Mihrac& vaziyetini belli etme- — mek için: — — Vaktiyle bana muallimlik e- /— den bir Fransızın nezdinde misa- , firim. Bir kaç güne kadar Nise gideceğim. — — Ben Marşal Joffer caddesin- | deikikatlı bir apartiman tuttum. — Yarın öğle yemeğine mutlaka si- zi beklerim!. w F ti ai Ş eee l Y Kai Ş he Tefrika No. 9 yahati sözde kaldı. Zaman geç- ti, Prens apartımanı bırakı, Pasi- de bir konağa taşındı. Meteliksiz mihrace de prensin başına topla- dığı tufeyli güruhun arasına ka- rıştı. — c Prens Hazretleri Kimdir? onağında ziyafetler vererek Pariste kendisinden müm- kün olduğu kadar sık sık bahset- tirmek isteyen Prens Fazlullah, frenklerin, alınlarına tare dam- gasını vurdukları dejenere tiple- rinin canlı bir heykeli gibiydi. Milyoner bir babanın bu tekne kazıntısında, ahlâkca seyviat na- mına ne aranılırsa mevcuttu. Daha çocukken saravlarının geniş bahcesinde ökse ile tuttuğu kuşların gözlerini iğne ile oyar. eline gecirdiği kedi yavrularının kuyruklarını, kulaklarını keser, onların ıztıraplarını seyretmekten zevk alırdı. Bir gün kendinden bir yaş kücük kardesini havuza itmiş, cocuğun boğulmasına ra- mak kalmıstı. Biraz daha büyü- vünce ruhundaki tahrip arzusu daha ziyade kendini gösterdi. Ge- nis bahçedeki bombos bir köskün anahtarını elde ederek içine girdi Uzun boy perdelerini tutusturdu. Kapıyı kilitleyip kaçtı. Kimse köşkün durun dururken nasıl yandığını bilemediler. Büyükce bir kafası, donuk na- zarları, ince boynu ve daha o yaşta belirmeye başlıyan min- kari burniyle bir yırtıcı kus yavrusunu andırıyor ve bakanlar bu donuk, ölü gözlerden âdeta ürküyorlardı. Ders okutmak icin tutulan hu- susi hocalardan nefret ediyordu Güçbelâ biraz okumak yazmak öğrenebildi. Bununla beraber hic te gabi değildi. Hattâ keskin bir zekâya da malikti. Fakat bu ze- kâyı hayra sarfetmeyi bir ibzar. bir israf gibi telâkki ediyordu. Kendisinden büyük kardesleri- nin hepsi yaşının ufaklığına rağ- men ondan korkuyorlar, husume. tini celbetmekten çekiniyorlardı. Çünkü cok defalar, intikamını al- mak için gücünün yetmediğini görünce, kimsenin aklına “S€lmi- yen vasıtalarla öç aldığını biliyor- lardı. rate Biraz daha büyüdü. Ruhunda. fitri bir haydutluk, bir katillik | ruhu kaynıyordu, Ortalık karardıktan sonra giz- lice saraydan çıkıyor, kendisiyle yaşıt çapkınlârın arasına karısı- yordu. Bunun icin büyük bahçe- nin bir tarafıra» terkedilmiş bir ufak kapıya anahtar uydudmus- tu. Ömründe bir hırsız romanı okumamış olduğu halde, serseri- liği o kadar güzel bir teskilâta uy- duruyordu ki, bazan düsünüşle- rindeki isabete kendisi bile şaşı- yordu. İçlerine karıstıkları akranları- na kendini saydırırdı. Bunun için onlara yalnız zekâ itibariyle de- ğil, güç ve kuvvetçe üstünlüğünü isbat etmek lâzım geldi. Bu boy ölçüşmeler, kanlı dövüşler şeklin- de müsabakalardı. Hepsinde ka- zandı. Ondan sonra artık teşki- lâtı bildiği gibi yapıp faaliyete geçti. Damarlarında hükümdar kanı taşıyan bu serserinin çetesi, gece- leri civar mahallelerde evler bi- le soydular. Artık iki türlü hayatını yaşa- mak için, sarayda bulunduğu za- man gayet sakin ve sakit bir ö- mür sürüyordu. İlk delikanlılık devresinde, kumara karşı büyük Ekmek Fiyatı 30 Para Daha İndirilecek —rraniç Francalacılara 180 Çuval Un Verilecek Dün belediye reis muavini Lüt- fi Aksoyun riyasetinde ekmek meselesi için bir toplantı yapıl - mıştır, Toplantıda fırıncılarla de- ğirmenciler arasındaki anlaşama- mazlıklar ve değirmenlerde ya - pılacak stok işleri görüşülmüş - tür. Ofisin muhtelif yerlerde stok deposu yapması kararlaştırılmış fırıncılarla değirmenciler arasın- TAN Dün Şehirde iki Yangın Oldu Dün sabah saat 4 te Şehzade- başında Ferah si da bir yangın çıkmış, sinema ile altın- daki muhallebici ve fotoğrafçı dükkânları tamamen yanmıştır. Yangın si gişe | di çıkmış ve sür'atle genişlemiştir Salâhaddin Mollanın sahip oldu- ğu bu bina sinemacı Enver Şim- şek tarafından isticar edilmişti. daki çuval bir müteahhide havalesi düşünül- müştür. Değirmenciler — ofis hesabına çalıştıkları için — un fiyatlarında bir miktar daha ten- zilât yapılabileceği hesap edilmiş ve yeni tetkikler yapılmasına ka- rar verilmiştir. Dünden itibaren ekmek 12 kuruş 30 paraya sa- tılmaktadır. Bu 15 günlük narh ayni zamanda bir tecrübe mahi- yetinde olacak ve ekmek çeşnisi ile maliyet fiyatları kat'i şeklini alacaktır. Prensip olarak ekmek kilosunun 12 kuruşa satılması kabul edildiği için belediye ve o- fis bugünkü narhı 30 para daha indirmek maksadiyle tetkikler yapacak, icabında ofis fire farkı kabul edecek ve buğdayın De - rinceden şehre nakli işinde ta - sarruf yapılacaktır. Francala ve Pastacılar Diğer taraftan francelâ, ma - karna ve pasta ile uğraşanlar be- lediyeye müracaat ederek kendi- lerine verilecek ekstra ekstra u- nun günlük miktarının kat'i ola- rak tesbitini istemişlerdir. Bele - diye yaptığı tetkikler neticesin- de makarnacılara günde en çok 250, pastacılara da 120 çuval Un verilebileceği neticesine varmış - tır. Hükümetin francelâ istihlâ - kini azaltmak kararında bulun - ması gözönüne alınarak şimdilik francelâ imali için 180 çuval un verilmesi muvafık görülmüştür. Lokanta ve aşçılar da müşterilere francelâ yerine ekmek verilmesi nin mümkün ve muvafık olacağı düşünülmüş, bu hususta bir karar ittihaz edilinciye kadar francelâ- lhık un miktarının azaltılmaması efise bildirilmiştir. : Un Imalâtı Dünden itibaren toprak mah- sulleri ofisi, değirmenlerde buğ - '(dayı kendi hesabına öğüttürmek- tedir. Kilo başına değirmenlerde 70 santim kırma ücreti verilmek- tedir. Toprak mahsulleri ofisi bu işi bir buçuk ay müddetle tecrü- be edecektir. Bu tecrübeden müs- bet neticeler alındığı takdirde, bu usule devam edilecektir. KA Te 'ai LAİ ARLT N Piyango Talihlileri Milli Piyangonun son keşidesin de Ortaköyde Dereboyunda otu- ran seyyar satıcı Hasan ile Bakır- köy emniyet âmirliği komiser mu avinlerinden Mehmet ve Feyzi yedişer bin beşer yüz lira, Beyoğ İunda Parmakkapıda oturan bo- yacı Nesim ile Taksimde Alyon sokağında 19 nüumaralı evde otu- ran Pertev Sirkecide şekerci Hacı Bekirin mağazasında kâtip Ali de beşer bin lira kazanmış - lardır. Beyoğlu 29 uncu İlk Okulun Senelik Çayı 935 senesinde teşekkül eden Beyoğlu 29 uncu ilkokul hima- ye heyetinin beşinci senelik ça.. yı 8.3.941 tarihinde Maksim sâ- İonlarında verilmiştir. Bu vesile ile mektep himaye heyeti gerek davetlilere ve ge- bir iptilâ gösterdi. (Arkası var) rekse bu müsamereye yardım e- Bina 15 bin, içindeki makineler de 5 bin liraya sigortalıdır. Hâ- diseye vaz'iyyet eden müddeiu- mumi muavini Orhan Köni ile Şehzadebaşında Ferah Sineması İle İki Dükkân, Tavukpazarında Bir Fabrika Yandı zabıta tahkikata devam etmek - tedir, Yine dün saat 11,50 de Tavuk- pazarında Remziye ait 15 numa- ralı bıçkı fabrikasında yangın çıkmış bina ve içinde makineler yandıktan sonra söndürülmüştür. Yangının kaynatılan — neftyağı kazanının parlamasından ileri geldiği Aanlaşılmıştır. Bina ile içindeki eşyaların Anadolu sigor- ta şirketine 5 bin liraya sigortalı olduğu öğrenilmiştir. Tahkikata devam edilmektedir. Kadın Çorapları İçin Yeni Karar kâletinden tebliğ edilmiştir: 7 Ağustos 1937 tarih ve 2/7210 sayılı icra vekilleri heyeti kararı ile mevkii mer'iyete konulmuş olup 14 temmuz 1938 tarih ve 2/9231 sayılı kararname ile tâdil edilmiş olan ipek ve sun'i ipek ka dın çorapları standart nizamna- mesinin hükümleri değiştirilmiş ve yeni nizamname 8 mart 1941 tarihli resmi gazetede neşredil - miştir. 1 Mart 1941 tarih ve 4753, 2/15260 sayılı icra vekilleri he- yeti kararı ile kâbul edilmiş olan nizamname 8 nisan 1941 tarihin- de mevkii mer'iyete girecektir. Nizamnamenin muvakkat mad desi ile 2/9231 sayılı kararname ile kabul edilmiş olan nizamna - me hükümlerine göre imal edil - miş bulunan çorapların bitinciye kadar satılmalarına müsaade edil miş ve fabrikalarla toptan satış yapan ticarethanelerin ellerinde Çoraplar Üç Tipe Ayrıldı, Fakat Mevcut Mallar Bitinceye Kadar Satılabilecek Ankara, 10 (A,A.) — Iktısat Ve| mevcut çorapların nevi ve mik - tarını 8 nisan 1941 tarihine kadar birer beyanname ile mahalli iktı- sat müdürlüklerine ve iktısat mü dürlüğü bulunmıyan yerlerde ti- caret odalarına — bildirilmeleri mecçburi tutulmuştur. Kadın Çorapları Iktısat Vekâletinin kadın çorap ları için yeni bir standard nizam- namesi yaparak kadın çorapları- nı üç nevie ayırdığı yazılmıştı. Dünden itibaren çorap fahrika- ları bu nizamnameyi tatbike baş- lamışlardır. Yeni nizamnameye göre, kadın çorapları salon çora- bı, sokak çorabı ve gündelik ço - rap diye üçe ayrılmaktadır. Sa- lon çorabı ismini alan çoraplar en ince çoraplardır. Sokak çorabı buna nazaran daha kalın iplikten yapılacaktır. Gündelik çorap ise, her gün giyilebilen - çoraplardır ki, bunlar diğerlerine nazaran ka lın ve daha dayanıklı olacaktır. MÜTEFERRİK: İsveç'ten- Tramvay Malzemesi Gelecek Tramvay idaresi, hükümetin Is veçle yaptığı bir ticaret anlaşma- sından istifade ederek ihtiyaçları nm bir kısmının İsveçten temini- ne karar vermiş ve ihtiyacı olan tünel kayışı ve bazı malzemenin listesini hazırlıyarak Nafıa Vekâ- letine bildirmiştir. Hâlen kullanıl makta olan tünel kayışı dört ay kadar çalıştırılabileceğinden şim- dilik tünel seferlerinin tahdidine başlanmıyacaktır. KONSERVATUAR KONSER - LERİ — Konservatuarın beşinci talebe konseri bugün saat 18 de Fransız tiyatrosunda verilecek - tir. inemer —. —- TENEKE TEVZİATI — Evvel- ce İngiltereden gelen tenekelerin tevzii için mıntaka ticaret mü - dürlüğü tarafından bir liste ha - zırlanmış ve Ticaret Vekâletine gönderilmişti. Dünden itibaren bu liste üzerinden teneke tevzia- tına başlanmıştır. DÜNKÜ İHRACAT — Dün muhtelif memleketlere 300 bin Jiralık ihracat yapılmıştır. Ihraç edilen maddeler arasında halı, e- rik ezmesi, susam, balık, ceviz, & » *MALALE Poliste : - "Muhtelif Suçlardan 8 Kişi Tevkif Edildi Evvelki gün Fatihte Şükrü ile kardeşi Salâhaddini bıçakla yara lıyan İbrahim Galatada bir depo- dan bir çuval yün çalan 17 yaşın- da Şazi, Tahtakalede Aydın Bit - ginin sergisinden bir çift kundu- ra çalan 14 yaşında Hüsnü, Sir- kecide bir demir mağazasından demir çalan Ibrahim Halil, Be - yoğlunda gazinocu Ahmet Beki - Toğlunu bıçakla yaralıyan — Izzet Öztengiz, Şehzadebaşında çalıştı- ği otomobil tamirat atölyesinden bir dış lâstiği çalan 13 yaşında Nejat dün tevkif edilmişlerdir. Bunlardan başka Beşiktaşta bakkallık yapan Osman ile tez - gâhtarı Kerim de 60 kuruşa be - yaz peynir sattıklarından yakalan mış ve asliye ikinci ceza mahke- mesince tevkif edilmişlerdir. ARKADAŞINI VURDU — Be- şiktaşta Yıldız caddesinde 19 nu- maralı evde oturan Kâzım Acar ile arkadaşları Ibrahim Demir ve Ihsan Hoşgör arasında sarhoşluk yüzünden çıkan bir kavgada Ih- san Kâzımı bıçakla muhtelif yer- lerinden yaralamıştır. Yaralı has- deri, fındık, tütün, palamut hülâ- denlere teşekkür eyler. sası bulunmaktaydı. taneye kaldırılmış, tahkikata baş lanmıştır. Kongreleri Sona Eriyor —. — Dün de Ayakkabıcılar Kongrelerini Yaptılar Ayakkabıcılar cemiyeti âzaları dün Çarşıkapıdaki binalarında yıllık kongrelerini yapmışlardır. Okunan heyeti idare raporuna göre Ayakkabıcılar Kooperatifi İzmirde bir şube açmış ve şehri- mizdeki esnafın mallarını İzmir- deki meslektaşlarının mallariyle rekabeten pek az bir kârla satmı- ya başlamışlardır. Kooperatife kaydedilen âzalarla ortaklar 226 yı bulmuş, kooperatif bir senede 396,277 liralık mamul ve gayrti mamul eşya satmıştır. Kongrede mürakip raporu tas- dik ve eski heyeti idare ipka e- dilmiştir. Azalar mesleki hasbi- hallerde bulunmuşlar, Koopeta - tifin inkişafı için bazı kararlar almışlardır. Kongre Neticeleri Sonkânunun 15 inden itibaren başlıyan esnaf cemiyetleri top - lantısı bu hafta sona erecektir. Yapılan bütün kongrelerde veri- len kararlar cemiyet mürakipleri tarafından tasnif edilerek parti riyasestine, ticaret ve sanayi O- dalarına verilecektir. Bu sene ya- pılan kongrelerde evvelki kongre lerin cemiyetlerin inkişafı için verdikleri kararların iyi tatbik edildiği görülmüştür. En çok Aâzanın iştirak ettiği kongre balık- çıların kongresi olmuş ve en mü- him kararlar sütçüler ve berber- ler cemiyetinin toplantılarında verilmiştir. Esnaf cemiyeti has - tanesine yapılan para yardımla - rının çokluğu hastanenin inkişa - fıma sebep olmuştur. Hastanede müteh ların çoğaltıl ra da çlışılacak yatak adedi- arttırıla - caktır. Ucuzluk Temini İçin Çalışılıyor Kadıı;_Çorapları 3 Nev'e Ayrıldı j _Fij:âtlâh Mürakabe komisz*'onu dünkü toplantısında ucuz ayak - kabı mevzuu hakkında alâkadar, müesseselerden gelen Traporları tetkik etmiştir. Beykoz fabrikası esasen halk tipi ayakkabı yaptı - ğından bahsetmiştir. Ayakkabıcı- lar cemiyeti de, halk tipi ayakka bı nümunelerini perşembeye ka - dar ikmal edecektir. Perşembe günkü toplantıda bu ayakkabı nümuneleri tetkik edilecek, bü - tün imalâthanelerin bu nümune- ye göre ayakkabı yapması temin edilecektir . Pazarlıksız Satış Kontrolü Belediye zabitası pazarlıksız satış kanununun tatbik edilip e- dilmediğini tesbit etmektedir, Pa zarlıkla satış yapanlar hakkında zabıt tutulmaktadır. Dün de Ka - dıköy ve Erenköy semtlerinde 6, Eminönünde 2, Beyoğlunda 5 dükkân hakkında zabıt tutulmuş NüN/ —— * © MESELESİ| Yeni Bir Moda ,_ Yazan: Naci Sadullah > âlırat yazmak, matbuat & leminde salgın bir modi haline girdi. Tarihe geçmiye lâ yik bir “kıymet,, bularak kalemit sarılanlar, ve hatıralarını yazal lar arasında, filânca ze! metresinden, falanca paşanın ah $i çısına kadar bir yığın insan V Eski nazırlar, eski muharriri eski san-atkârlar, eski doktorlâl eski hocalar, eski mebuslar, € valiler, eski sporcular da bu mü daya kendilerini kaptırmış bü — lundukları içindir ki, hemen tün gazeteler, “eski,, lerin hatif İi defteri haline girdi. Bunlarif Ça hepsini okumanın da, ne faydâ$ Ö, ne de imkânmı var, Fakat, Fetl Türker adında zeki bir okuyut! Pa mun gönderdiği mektuptan ah yorum ki, neşrolunan bu çeşi! hatırata karşı dikkatsiz davran mak, “Eski,, lerden bazıları taf# fından bize zararlı bir fırsat şe$ linde kullanılmaktadır. Okuyucum, benim nazarı dik katimi, eski Dahiliye Nazırı B? Reşidin “Yeni Sabah,, gazete * İân sinde neşrettiği hatıralar üzerin! çekiyor, gi Bu hâtıraların, 8 mart 1941 18 İj rihli “Yeni Sabah,, sütunlarınd? P | intişar eden kısmı hakikaten dik Pw kate lâyıktır. ğ O kısmın, altları dikkatli okü yucum tarafından çizilmiş bull nan şu satırlarına lütfen - siz * göz gezdirin: K “— BSultan Hamit tahtında kala'” dı, yahut hiç olmazsa siyaseti ha! yesi devam edeydi, Balkan H! K meydana gelmez bu sebeple Uml-“J İN Harp te zuhur etmezdi. An “Abdülhamit, felâketlerin — başla” h. gici olan hal'ini müteakıp, halefil? yazdığı mektupta: N “— Elimle silâhladığım asker, Dö” ni bu hale koydu!,, demişti. î “Sultan Abdülhamide isnat olunâ? Ph nakaisten biri de terakkiyat, — V” ile maarifi garbiyeye huşumettir. Hak İMi buki, Sultan Hamidin maarife dü$” manlığı da tıpkı honharlığı ve lr limliği gibi bir “şöhreti kâzibe,, di Marmaranın ortasını, ayaklı na taş bağlanmış münevver c€ " h setleriyle dolduran, mazlüm TÜ” | kiyenin talihsiz haşında 38 seff 4, ” boza pişiren,;ve ileri atılmak ihe N tiyaciyle çırpınan bir milletin P tün hamleleri önüne, merham' siz bir müstebit insafsızlığiyle kilen Abdülhamitten, Cümh yet matkb da nasıl bahsol duğunu görüyorsunuz ya? Eski Dahiliye Nazırma bir p3f ça daha gayret gelse, cüümle: "i; Ahdülhamidin San Remoda süf” nen ahfadına tarziye vermiye ©* (h vet edçecek... Ne oluyoruz? Mekteplerde p'foî nesle ezberlettiğimiz “Bomlüv |i şiiriyle tam bir tezat teşskil edâ'ı ©o satırları yazanlar, çoktan ve J miş hükümleri değiştirmek gAY retini ne maksatla gösteriyorlaf' P ve Hiç değişmiyen lisanında hâlâ Pa , “siyaseti hariciye,, , “maarinıs“d ğ biye,, , “şöhreti kâzibe,, terkiple | rini bulundurmak taannüdünü gösteren eski ve muhafazakât “Dahiliye Nazırı,, nın Abdülhar & mide vazdığı methiyeler ve K, siyeler, mazi ile, hele yıkılmış P? saltanatla küçüklü büyüklü bü * tün besaplarını çoktan tasfiye €? | İ T İi n | ve belediye — daimi encü sevkedilmiştir. Encümen dükkân sahiplerini para cezasına mah - küm etmiştir. ) Riyaseticümhur Yaverlerinden Şükrü Vefat Etti Ankara, 10 (TAN) — Riyaseti cümhur yaverlerinden yüzbaşı Şükrü kalb sektesinden vefat et- miştir. Cenazesi yarın kaldırıla - caktır. Bedbin Vatandaş Tipi zuldu. reklerimiz ağzımıza geldi, Asabımız bo - Ondan sonra da sabaha kadar u- — Mihracenin uvdurduğn Nis se- H iç şüphe yok ki, bütün yer yü: zünde, nazik vaziyette bulunmı- yan tek millet yoktur. Bazı anormal vatandaşlar var ki, vaziyetin nezaketi karşısında tam bir lâkaydi duyacak de- recede nikbindirler. Buna mukabil, yine bazı anormal va- - tandaşlar var ki, vaziyetin nezaketi kar- şısında harikulâde mübalâgalı bir telâşa kapılacak kadar bedbindirler. Nikbinlerin dünya umurlarında de - ğil: Onlar, ön sene sonra yaptıracakları evin projelerini tahayyül etmekle meş- guldürler, Rasgeldiklerine sordukları sual şudur: “— Birader; sen bilirsin: Prostun plâ: nı mucibince on sene sonra hangi sem ler şenl k. Bir arsa al reyi seçseem diyorum!,,— - — Bedhinler ise, daima n'ııimımıduı-lır. tad Yanla- Ağı bıçak açmar rında bir kedi hoplasa: *—- Ay, bomba zannettim!,, Diye yer- lerinden sıçrıyorlar. Bu mü betle size başımdan geçen bir vâkıayı anlataytın: Hatırlarsınız, bundan evvel valiye e B e lar arasında, bana vakitli vakitsiz bas- kın yapan muzip dostlarım da var. Bu yüzden, apartımanın alt katlarında otu- ran komşularımla başım fena halde dertte, $ M Çünkü bizim üç ufak daireden müte- şekkil bulunan apartımanın kapıcısı yok. Dış kapı üzerinde üç adet zil var. Benim » dainenin zili, bunlardan en üstte bulu- ahıdir? Fakat bizim muzip dostlar, bit- ği daduewiv BiYlütdan bihaberdirler. Onlar bizim de bir KâpdiğıZ bulunduğunu sanmak - tadırlar. Ekseriyetle karanlıkta geldikle- ri için, kapıdaki zillerin miktarını da görmüyorlar, ve parmaklarını Tasgele bir düğmeye basıyorlar, t Aksi tesadüf bu ya, ekseriya, diğer dairelerin zilleri çalımıyor. Yine aksi tesadüf buya, bizim apartı- manın bilhassa en alt katında ikamet e- den vatandaş, bu yanlışlığa fena halde yazdığım bir açık mektuba, oturd evin adresini de katmak mecburiyetinde kalmıştım, O adresi gazetelerde okuyan- sinirleniyor. Fakat sorarım size; Eğer benim yerimde olsaydınız, bunun önüne geçebilir miydiniz? Gazetedeki adresimi hangi dostlarımın okuduğunu, ve han- gilerinin beni ziyarete geleceğini bilmi- yorum ki, gidip te; “— Aman dostum, bizim apartımanırn zili, dış kapıda göreceğin zillerin en üs- tündekidir. Zinhar yanlış çalayım, de- miyesin ha!,, Diye sıkı sıkı tenbih edeyim? Fakat gelin görün ki, bu derdimi ken- dilerine bir türlü anlatamadığım komşu- yuyamadık!,, Merakla sordum: t “— Ne oldu efendim? “— Ne olacak efendim, gece yarısı yine kapımızın zili çalındı! Gözlerim, daha derinleşmiş bir me- rakla açıldı: “— Sizi sabaha kadar uyutmıyan, âsa- bınızı perişan eden hâdise bu mu efen- dim? batad Y'ııımın başında tarifini yapmıya ça- 5ç vitaRdbec Üi Ş Şşa- heser bir nümunesi olduğu anlaşılan muhatabım gayet ciddiyetle; “— Efendim, dedi, malüm ya.... Son günlerde siyasi vaziyet pek karışık da!,, hpızd. pes değil mi? Neyse, ak- Bu kadarına a bul da, tehlikeli bir mave- larımın asabiyeti, gün geçtikçe, gel mâsum misafirlerim için çok tehlikeli bir hadde varmaktadır. Evvelki sabah apartımanın kapısı şid- detle çalındı. Kapıyı açınca, siması hari- kulâde telâşlı ve yorgun bir bayanla kar- şılaştım. Meğer bizim alt kattaki kom - şuymuş, Damdan düşer gibi; “— Efendim, dedi, yine bu zil mese- lesi: Şunu halletmenin bir çaresi yoksa, biz apartımandan çıkmak mecburiyetin- deyiz: Çünkü dün gece cümlemizin yü- raya kahraman olmasını istediğiniz hir d miş bul bu mes'ut de " Ple matbuatında okumaya katlanabi” |İh, leceğimiz satırlar değildir, Fi y | “Umitmi harp, Abdülhamit tahl İt y tan indirildiği icin koptu!..,, kar bilinden harikulâde garip hüküm ler veren eşki Dahiliye Na unutmasın ki, tezkiyesine çnbil:" dığı adamı, bu milletin aydınlı dimağında lekelerinden yıkıy'!' temize çıkarmıya, çok şükür ar " tık, birkaç şise miürekten değil! bir derya bile kâfi değitdir! , | W Elen Birliğinin Temsili —| İstanbul Elen Birliğinin amö törler grupu tarafından bu ak İ sam Beyoğlunda Fransız tiya Koraomilas'ın ((*nba;i_ kızının âşıkı) namındaki piye temsil edilerektir. e ı:—m-* rosunda © Bütün otobüsler Edirneka- pı, Çarşamba, Fatih ve Süley- | maniye ile Beyoğlunun muh- telif semtleri arasında işletili- yor. Topkapı ve Kocamustafa paşa gibi tramvay seferleri | saat 23 te kesilen yerlerde 0- turanların bu saatten sonra her tarafla münakalesi kesili- | yor. Hepsi bu hat üzerinde | y ç varsa, onu bir zi- lüşmanınız yafete çağırın, biraz geççe teşrif etmesi- ,hi söyleyin, ve kendi evinizi anlatıyor- muş gibi davranarak bizim fakirhane - nin adresini verdikten sonra da, sıkı sıkı tenbih buyurun: “— Dikkat et: Yanlış bir şey yapmnı- yasın; En dipteki zili çalacaksın ha!,, büs servislerin * den birisini Topkapıya, diğe- rtini Kocamustafa paşaya tah- sis etmek veya Kocamustafa paşa hattının servisini Taksi me kadar uzatmak mümkün- | dür. Bu basit iş yapılmıyor Niçin? Naci Sadullakh

Bu sayıdan diğer sayfalar: