Bugünkü ulgarimand ister Churchill'in evvel ki akşam radyoda söyle- nutkun en ehemmiyetli Ünrı şunlardır itler harbi kazanmak için İtereyi mağlüp etmek mec- İYetindedir. İstilâya teşeb- *tmeden evvel İngiliz mil in maneviyatını bozmak e- ile Londrayı ve diğer bü- şehirleri bombalamış, fa- İngiliz milleti bu imtihanı Hakıyetle geçirmiştir. ve ektir. Afrika muvaffakıyeti, İn. sir icra edecektir. igiltere donanması Ceno- tahsit edilen Alman kıta- im General Weygand'a kar- musa ve Cezmire gönderil ine mâni olmuştur. İtalya milletine, M kendisini sürükledi Yeti hissettirmek lâzımdır. *bovayı döven donanma - top sesleri Fransa milleti - ma erişecek olur - in faal dostlarının Yakında bulunduğu ve Bü- Britanyanın denizlere hâ- olduğu hissini vererek on- tesaretlendirecektir arp yakında şiddetle arta- bir safhaya girecektir. Al - ar Karadenize inmislerdir. myada muazzam bir Ordusu mevcuttur. Bulza- üsleri, Bulgar muvafakati ile, işgali al. Bu vaziyet, Alman kuvvetlerinin harekete lerini mümkün kılacak» Bulgaristan yolu ile Alman harekete gesmek üzere- ; bize iti - harp malzemesi ihat zaferi kazanaca- demiştir. Khurehilin bu putkunda en İm olan nokta, harbin sik - Balkanlara ve Ve nihai zaferin — büyük asta — pek yakında bu cereyan edecek olan tin neticesine bağlı oldu- iran etmesidir. kika, Hitlerin nihat ?a- anmak için İngiltereyi ip etmesi lâzımdır. Bu, İn- Adasını işgal etmek, ya - işka bir sahada İngilters- i birdarbe indirmekle üindür, İmanyanın geçen aylarda İngiltereye karsı vantı- mç tayyare hücumları, liği neticeyi vermedi. Bu- de Almanyanın istilâ teseh- le bulunacağından süphe ruz, Daha htiyüik bir ihti - yük mikvasta re İle ve muhtelif is- etlerde yapılacak olan bu vü hava taarrurunun gaye- İtere adasının hava mev hı, Timanlarını. gıda ve Malzemesi denolarını. K1ş- Simendifer iltisak mo! “e tersaneleri, harp ve nal bieğilerini tabrip etmek ve yi büyük maddi tahri- İN, maneviyatı bozmel N çıkarmak olacaktır. Al - JA. ancak, bi bir hava ie Zürun neticesinde, mar. Manevi bakımdan istilâ ABONE BEDEL ya müsait bir vaziyet hasıl ol - duğu ta teşebbüs edecektir. Aksi takdirde, bu ne- ticeyi böyük bir muvaffakiyet olarak cihana ilân etmekle ikti- fa ederek, hamlelerini başka cephelere tevcih edecektir. Yeni Cepheler: w cepheler ise Akdeniz ve Balkanlardır. Almanyanın bu hava faartu- zundan sonra — evvel yahut ayni zamanda — Akdenizde ve | Balkanlarda harekete geçmesi- ni icap ettiren sebepler vardır: İngilizlerin Afrikadaki mu - vaffakıyetlerinden sonra hi olan yeni vaziyet: Yani İtalya da faşist relimin göcmesi ve münferit sulh tehlikesi, Akdeni zin tam mânasiyle bir İngiliz denizi haline gelmesi, Alman- ları bu sahada, büsbütün geç) kalmadan. harekete geçmiye sevketmistir, Almanların Sarki ve Garhi Akdenizde ayni zamanda fnar - geçmeleri muhtemeldir. Iya adasında hava üsleri| tesis ve İfalva Tim ker tahsidi, taarruz icin hazırlık lir, Fransanm Akde- hiz limanlarınm iseali ve İsnan- yanın Cenup kısımlarında has) va üslerinin tesisi de hu tedbir- | lerin devamı olacaktır. Almanların, Trahlusearba tavvare ve asker göndermek su retile General Grarlani ordusu na yardım etmeleri, Malta ada- sını istilâya tesebhüs o etmeleri de muhtemeldir. Bundan mak:| satları, Sarki Akdenizle Garbi Akdenizi birhirinden avrarak, yakında htvüik hareketlere sah. ne olacak olan Sarki Akdenize, İngiltererlen ve Amerikadan ns- ker ve harp malzamesi eönde- rilmesine mâni olmaktır. B takdirde İnsiliz semileri, Ümit burnumu dolasarak pek cok va kit kaybetmek mechurivetinde kalacaklardır. Balkanlarda: arbi Akdenizde harekât bu suretle inkisaf eder -| © n, Alman kuvvetleri Bal - kanlarda da harekete gecerek, İngiliz üslerine en yakm, mese. lâ, Onikiadaya hâkim olmıya sahışucaklardır. Bu üslerden kal kacak homhardıman tayı rki Akdenizdeki hava ve dei | beplerden bi gün İneilirlerin elinde bulunan ve Sarki Akdenizin en merkezi ve en mühim üssünü teskil e- den Girit adasmı bombalamıya İesehbüs edeceklerdir. Hava yo- liyle Atinadan Kıbrısın arası takriben 800, İskenderundan 1000 kilometre mesafededir. Almanların, Şarki Akdeniz- den İngiliz harp gemilerinin ser best seyrüseferine mâni olmayı istihdaf eden bu hava taarruz- larını yaparken bazı İngiliz top- raklarına, meselâ, Filistine as - ker çıkarmıya tesehbüs etme - leri de ihtimal dahilindedir. Pek yakın bir istikbalde, Gar bi ve Sarki Akdenizde, Alman) kuvvetlerile İngiliz kuvvetleri arasında çok çetin ve kanlı mu- harebeler olacağı ve bu çarpış-| maların neticesinin, harbin mu- kadderatı üzerinde — büyük” mikyasta — müessir olacağı muhakkak gibidir. Son Haberler: n son gelen haberler, Chur- E ehilin mutkunda işaret ettiği tehlikenin mevcudiyetini tevit edecek mahiyettedir. İngiltere hükümeti, Bükreş- teki Sefiri vasıtasile General Antonescu'- ya bir nota vermis, Romanyada Alman askerlerinin kasdı mah- susla tahsit edildiğini ve buna Romanya hükümetinin sesini cıkarmadığını mevzuu bahserle- rek, Romanya ile siyasi müna - sebetlerini kest tir, Yine İngiliz kaynaklarından gelen haberlere göre, Bükreste bugünden £ itibaren £ biakavt başlamıstır; halka mum ve kan dil dağıtılmaktadır. Alman - lar, Bulgar hududunda mühim kuvvetler tahsit etmisler, pet - rol depoları tesis etmisler ve Tuna üzerinde askeri köprüler kurmuşlardır. Bugünkü Alman resmi ağam. Igaristanda Alman asker. askerlerden bahsetmemiştir. S radyosu ise, Churehil lin nutkunu $ dakikada hülâ- sa etmiş ve hü nutkun, Bulga- ristana ve Bulgaristandaki Al - (Devamı > inei sahifede) Sir Rejinald Hull) bildirmi i ir kaç hatadanberi fiyatları P mürakabe komisyonunun toplandığı odadaki bir masanın | üzerinde, şık bir erkek iskarpini bulunmaktadır. Bu iskarpin, bir İ kaç hafta evvl fiyatları müraka- be bürosunun memurları taraf, dan maruf bir mağazanın i ninde görülmüştü, fiyatı 25 lira idi. Bu ir çift iskarpinin bu fi- yata satıldığını gören memurlar, derhal içeriye girerek ihtikâr ya- pıldığına dair zabıt tutmuşlardı. O günden beri zabıtla birlikte bu pahalı ayakkabılar da, fiyatları mürakabe komisyonuna tevdi €- dilmiştir. Komisyon haftalardanberi bu ayakkabılarda ihtikâr olup olma- dığında tereddüt etmektedir. Bu- na dair bir hüküm vermek için eldeki ölçü ne olmalıdır? Ayakkabılar, nevi ve cinsieri- ne göre bir tasnife tâbi tutulma- dığı için ayakkabı. fiyatları da tesbit edilmemiştir. Bu tarzda bir | fiyat tesbit edilmeden evvel de, şu veya bu mağazada ayakkabi ihtikârı olduğuna dair bir hüküm vermek pek güçtür. Nitekim ko- hüküm vermek hususunda pek haklı olarak tereddüt etmiştir. Fiyatları mürakabe komisyo- nunu, bu gibi tereddütlere sev- kelen sebepler nelerdir? Acaba 25 liraya hattâ 30 - 35 liraya a- yakkabı satıldığı balde, bu mağa- zalara neden ihtikâr damgası vurulamiyor?. * * ir taraftan ihtikâr hakkın- da hüküm vermek husu- sunda tereddüt edilirken, diğer taraftan ayakkabıların pahalı sa- | tıldığını tasdik etmemek te müm- kün değildir. Bu memleketin ha- yat seviyesine göre, 30-35 liraya kkabı satılmasını hiç k âkul telâkki edemez. Bu tereddütlön kurtulmak, ha yatı makul şartlara göre ucuzlaş- tırmak için hangi yollardan git meliyiz? Bu mevzu üzerinde te vakkuf edeceğiz. Hayat pahalılığı ile mücadele- yi müşkül bir safhaya sokan se- i de, piyasada pek mütenevvi ve lüks eşyanın mev- cut bulunmasıdır. Yine misalimizi ayakkabı ti- caretinden intihap edelim. Bugün kü şartlar altında piyasada beş liradan otuz beş biraya kadar muhtelif fiyatlarda ayakkabı sa- tılmaktadır. Demek oluyor ki, muhtelif seviyede, muhtelif dere. cede iştira kudreti olan kimseler beş liradan otuz beş liraya kadar ayakkabı almaya muktedirdir. İş- tira kudreti pek az olan bir ada mın, 25-30 liraya ayakkabı alma. sına imkân yoktur. Böyle bir a- dama göre bu ayakkabılar lüks mahiyetindedir. Ve pahalıdır. Di- Zer taraftan iştira kudreti yüksek bir adam için, 25-30 liraya kadar 'akkabı almak mühim bir mese- le değildir. Demek oluyor ki, hayat paha- lılığın muhtelif insanların hayat seviyesine göre tahavvül etmi tedir. Acaba, fiyat kontrol: yapan memurlar hangi tabaka he (a BUGÜNÜN İHTİY misyon bugüne kadar böyle bir| TAN — Yazan: Hüseyin Avni EN e | ; : #abına pahahlığı tetkik etmekte. dirler?Bu sualin cevabını vermek güç değildir. Her halde fiyat kor trolü, ekseriyeti teşkil eden halk tabakaları hesabına yapılmakta- dir. Burada hatıra şu sual geliyor. Lüks malların kontrolünü vap mamak... Bu fikirde olanlar çok- tur.. Fakat hayatı ucuzlaştırmak esya nevilerini mümkün olduğu kadar tahdit etmekle de kabi labilir. Esasen içinde bulun: muz harp senelerinde bunu yap- maya da mecburuz Bu günkü lında, harcı âlem mal nmak suretile iştira kudretimizi makul bir seviyeye indirmek Ax zaruret haline gir- miştir. ** albuki ötedenberi, fabrika-| leri, daha| lar, ithalât W ziyade lüks mallar yapmaya ve getirmeye muhaliftir. Türkiyede sanayiin 15 senelik kısa bir mazi- si olduğu halde, fabrikalarımız derhal Avrupanın lüks mallarına benzer mahiyette mallar imaline gayret etmiştir. Buna sit kâfi derecede misaller bulabiliriz. Bir şişe fabrikası, köylüye ve halka mahsus harcı âlem mallar yaps- cağı yerde, kristal eşya yapmaya kalkısmıştır. İpekli fabrikaları, Avrupanın €n lüks kumaşlarını bile taklide başlamışlardır. İstanbulda tees- -| şünerek süs eden sanayi şubeleri arasında fantazi deriler, şık kadın çanla: ları, ince kadın çoraplar yapan Isbrikalar eksei teşkil eder Bütün bunlar iştira kudreti yük- sek insanların hesabına kurul- muş sınai müesseselerdir. Halbu- İki mazisi pek kısa olan genç bir ancak harcı &lem mal nkân bulabilirdi a birinci beş senelik em- , köylü kütlelerini dü- ona köre endüstri kur ustu. Kayserinin pamuklu do- umaları, Nazillinin o basmaları &ibi... Diğer taraftan hususi fabrika- lar, bu endüstri politikasına mu- vazi bir harekette bulunmamış- lar, piyasaya pahalı lüks mallar çıkarmışlardır. Pek tabii olarak bu malları da himaye etmek için de gümrük tarifeleri arttırılmış, bu yüzden de pahalılık nisbeti yükselmiştir. uraya kadar anlattıkları- mız normal zamanlara ait vakalardır. Endüstri, şu tarzda kurulmuş ve şu istikamette inki- şaf Gta bütün bunlar maziye a- it meselelerdir. Asıl mesele şu- dur. Bugün için fiyat kontrolü yapıldığı zaman, ne yapmalıyız? Milli Korunma kanununda son defa olarak tadilât yapıldığın za. man, bu cihet düşünülmüştür. Lüks eşyanın satışı tahdit ve- Amerikanın ilk müdafaa hattı : Malbuatffirriyet (İngiliz karikatörü) AÇLARI KARŞISINDA Yerli Sanayi Lüks Eşya Yerine Halka Mahsus Eşya Yapmalı yahut menetmek... Böyle olduğu! halde fiyatları mürakabe komis- yonu “lüks mağazalar,, diye bir tasnif #ıparak, lüks eşya satışını makul görmektedir. Halbuki “Lüks, diye kabul e- dilen magazalarda, lükse eşvadan ziyade harcı âlem mallar bulun- maktadır. Halbuki masraflarının yüksek olduğunu idda eden bu mağazaların o ette de satış ları vardır. Bu vaziyet karşısın- da bu gibi mağazaların “Lüks, diye diğer mağazalardan ayrıl sındaki sebebi bir türlü anlıya- madık. Halbuki hayatı ucuzlaş- tırmak için bilhassa obugünkü şartlar içinde mecbur olmamız lâzım gelen tasarrufa göre “lüks, mefhumunu reddetmemiz lâzım gelirdi. Böyle olduğu halde, ko- misyon bugünkü şartlar içinde İ “lüks. mefhumunu tanımıştır. Ticaret sahasında “lüks,, mef- humunu reddettiğimiz gibi, sana- yi sahasında da, lüks eşya imalâ- tını mennetmemiz İcap ederdi Nitekim milli korunma kanunun: İda yapılan tadilât ta bunu ifade | etmektedir. Halbuki fabrikalar, rın ibtiyaçlarına göre lüks eş yapmak suretile hayatın pahalı- İaşmasına yardım etmektedirler. Meselâ: Lüks ayakkabı yapan i- malâthaneler, halk için ayakkabı yaptıkları zaman, ortada 25-30 Li- raya kadar ayakkabı görmeye imkân kalmıyacaktır. Ayakkabı imalâthaneleri, herkesin giyebile- ceği bir tarzda harcı âlem syak- kabı yaptığı takdirde, piyasada ayakkabı nevileri kendiliğinden tahdite uğrayacaktır. * * gd basil olacak faydalar şunlardır; 1 — Malın nevi tahdit edildiği zaman fiyatların daha düşmesine imkân hasıl olur. Çün- kü ayakkabı İmalâthaneleri, ne- vileri pek mahdut olan bu ayak- kabıları seri halinde daha ucuza mal edebilerler. 2 — Malın nevileri mütenevvi olmadığı zaman, fiyat kontrolü de daha basit bir hale gelir. Hal- buki bugünkü piyasada, o kadar mütenevvi ayakkabılar vardır ki, bunlarda ihtikâr olup olmadığını anlamak bir muamma haline gir- mektedir. Eğer yakkabı nevileri tahdit edilerek bir tasnife tâbi tutulsay- dı, günlerdenberi fiyatları müra- kabe komisyonunun o masasınır üzerindeki ayakkabılarda ihtikâr olup olmadığına kolayca hüküm verilebilirdi. Ve verilecek hüküm şu olmalıydı: “Bugünkü şartlar icinde bu kadar şık iskarpin vap- mava lüzum yoktur... Fakat bu hükmü vermeden evvel, fabrika Inrin imalât programlarını, zama mımızın. şartlarına göre tanzim Hükümet, son tadil edilen Mil. i Korunma kanununa göre yeni etler aldıktansonra, bu gi- mudahelelrini de daha ziyade arttırmak imkânlarını da elde et- miştir. Böyle olduğu halde, neden lüks eşya satış ve imalâtına mü- İn lâzımdır. dahale edilmiyor? Cebelitarık şehrini istilâ eden maymunlar ebelitarık, hepimizin bik diği üzere eteğinde en modem teçhizatla tahkim edilmiş bir üs bulunan koca- man bir ksya par- çasıdır. Akdenizin kapısı olduğu için stratejik ve coğrafi ehemmiyeti büyüktür. Son zamanlarda Cebelitarık ismini gazetelerde sık sık gör. mekteyiz. Fakat, bu seferki ha. vedis her zamankinden daha gariptir. Cebelitarık üzerine ikide bir- de yapılmakta olan tayyare hü- cumlarından gün geçtikçe biraz daha korkan kaya içinde sakin maymunlar, yine bir gece bom. bardıman esnasında yarı delir- İ miş bir halde şehri basmışlardır. Bu maymunlar aslında sessiz sedasız kayan içindeki mağa- | Falarda yaşsmaktaydılar. Fakat, insan oğlunun motörlü kuşları onları bile zıvanadan çıkarmışa benziyor. Asılları Cezayir ve Fasta bü- lunan bu maymunların vaktiyle erdili LİR Yazan: Sevim SERTEL buraya nasıl geldiğine dair bir çok İaraziyeler vardır. Ingiliz müzesinde bulunan bir gazete 1740 senesinde büyük bir maymun sürüsünün Çebelitarik teki garnizonlara gönderildiğin. den bahsetmektedir. Bâzı salâhiyettar arziyatçıla. rin hikâyesi de şudur: Bir vakitler Akdeniz şimdi kinden çok daha küçüktü. Cebe- tarik ile A! sahili birbir. lerine yapışıktılar. Işte bu de virde bu maymunar kendi arzu ları ve ayaklariyle Çebelitarık kayularındaki mağaralara gel miş ve yerleşmişlerdir. Hakal yapmasını seven Çebe- Btarik yerlileri ise bu maymun ların denizin altındaki gizli bir Yönel vasıtasiyle bi tamitan di. e geçtiklerini söylerler, Sörüü kam, bu maymunlar vaktiyle buraya nasıl gelmiş v- İuralesa olsunlar, muhakkak o lan şu ki, bugünkü sinir harbine onlar bile dayanamıyarak şehir lere İnmeğe başlamışlardır. * * Londra istasyonunda ondra üzerine atılan born- balardan mühakka ki, bazıları da Londra iren istasyorunu hedef edinmişler. di. Fakat, hiç bi “e risi menziline Va- ramamıştır. Alârm işaretleri verildiği 78- manlar dahi şimendifer istâsyo- nunda tabil hayat devam eder Trenler gelip gider. Her gün 98 tren sabahları istasyondan ayrılır ve yine geceleri geriye döner, Bu,98 tren günde iki se- fer yaptığına göre eslımda her- gün 186 şimendifer faaliyette- dir, demektir. Harp başlıyalı şimendifer yol- cuları çok artmıştır. Tabii za. manda oldukça boş 13 vagonla hareket eden trenler, şimdi 17 ve daha fazla ve tıkabasa dolu vagonları havidir. Bunun sebep- lerinden biri de şehirden şehire olan muhaceretin artmasıdır. Bir gazeteci istasyondaki mu. şahedesin! şöyle anlatıyor: Şimendifer memuru en se- vimli yolcularının muhacir ço cuklar olduğunu söyledi. Istas- yonda konuşuyordukı o: — Geçen gün hepsini trene bindirmiştik. Birdenbire toplar yn başladı. Hepsini bir eyecan aldı. Fakat bu, kork. tuklarından değildi. Onlar pat- hyan topların cinslerini söyle. mekte birbirleriyle müsabaka ediyorlardı. Biz böyle konuşurken opar- lörden şöyle bir ses duyduk: — Şimdi dışarda alârmlar ça. lıyor. Trenler bermutat hareket edeceklerdir. Yolculardan isti- yenler sığınaklara gidebilirler. Fakat, seyahatlerine devam et- mek istiyenler için trenler ha- zırdır! Az sonra bir düdük sesi du- yuldu. Yeşil bir bayrak sallan dı ve 4,10 treni hareket etti, İ Hayyam gibi imalâthaneler, normal zamanla-| ziyade| Ali Şir Nevai - Fuzuli pis günü kutlulanan Ali Şır Nevai'den bir gün ev» vel şark edebiyatında bir dil kilâbı v rinin, Fuzuli'nin i Fuzuli, Ali Sir Nevai bahtiyar bir şair değildir. Irakta bir Türk kabilesi: ne mensup olarak Hille'de doğan Kanuni İkinei Sü p ından fethinin şahid olan bu şair, Muhibbi ünvanile koca bir divan teşkil edecek ka dar şiir yazan padişahın, himaye sine mazhar olamadı. Evkaftan dokuz akça vazifeye kanaat et mişken, bunu dahi ele geçirmek için edebiyatta “Sehli mümteni, ye isal teşkil eden meşhur şi kâyetnamesile, Nişancı Mehmet Paşaya müracaata mecbur ol muştu. Fuzuli, hayatında sönük bir şa ir gibi yaşadı. lümdur. Fuzuli'nin şi derecede peygamber ailesine mu- habbeti vardı. Kanuni Süleyman ise Bağdadı -Babasının yolunda yürüyecek kurtarmak istiyor, Sünnileri tatmin edecek icraat yapıyordu. Fuzuli de o ©s- nada Bağdatta esen şillik aleyh- tarlığı ateşinde, kuruların yanın- iyeti seklinde çarpan şair yüreğinin alâka gös- termediği Fuzuliyi, o devrin en büyük şairi olan Baki anlarmşü, Divanının nihayetlerinde: Tah- » Gazeli. Füzüli-i- Bağdadi serlâvhasile bir tahmisi vardır. Baki gibi parlak bir şairin rast gele bir adamın gazelini tah. İ mis etmiyeceği pek tabiidir Baki'nin Füzüliyi tahmis et- mesi, her zaman hürriyet m fi olan edbiyatın, o asırda bile büyük bir cesaret hamlesi idi.Fü- zülinin lisanda ve Türk edebiya- tında oynadığı rol gayet mühim- dir. Bulunduğu muhitteki Arap ve Acemin dil tahakkümünü ana lisanının sade ifadesile kırmay. vaffak olmuştur. Div başlangıçta, bunu açıkça söylü- yor. Ve bütlin ifade eylemek is- tediği hissiyatı Türk dili lemek için müşkülütı devirmeye 'Muhibbi,, Bu itibarla Füzüliyi bir lisan inkilâpçısı olarak tanıyabiliriz, dden vâkıftı. Bu iki sanda İn şiir söyliyecek kadar kuvvetli rapi ak elin Je sirinden tamamen değilse de, kıs- men kurtulmaya muvaffak ol- muştur, En parlaklarından olan bir ga- zelinin şu beyitlerindeki oya gi- bi kullandığı kelimelerin fikirle olan imtizacına bakınız; Halım yok seri Zararım yok Ne açar kimse kapım badı seb: 5 Bununla Füzüli, müşkül gör- düğü maninları kendi tabi - hile “Asan,, eylemistir. Bu muvsfinlıyetini, Fü bilhassa bir şaheser olarak yazdı ğı (Leylâ ile Mecnun) da daha ba riz bir surette göslermiştir. Bil hassa Kerbelâ vakasını tafsil eden Hadikatu-ssueda'yı süsle lerle, Füzüli Türk dilinin bütür sadeliği ile her şeyi ifade edecek kadar kuvvetli olduğunu isbat et miştir. Boğdatta vali bulunmasına rağmen Füzüli'nin mezarını kes fedemiyen merhum Süleyman Nazif: — Ancak ruhum, ruhu ile gö rüştü! Der, Bu büyük şairin mezarını kes fetmek -kaderin garip bir lütfile bana nasip oldu. O zaman diva nini açtığım zaman Füzüli, © te miz Isanile, sanki bana şöyle te şekkür etti; Durma kâbrim Özre ey aşk İce b tek olmayar Ta'na tâsıdır sana sergi mezarı. dam sakin Takvime Bombardıman mıntakasına gi. rinciye kadar trenler saatte 15 kilometre süratle gitmekte ve tehlikeli mıntakaya girince da. ba yavaşlamaktadır. Sonra, teh- like olmıyan mıntakaya duhu. lünde ilk işaret yerinde maki niste hücumun bittiği hzber ve. rilir, O vakit süratle yola de vem edilir. ,İşaretçilerin başlarmda çelik miğterler olduğu gibi pek sıkı $ık vaziyetlerde altına girme! ek Böylece düşman tayyareleri elir, düşman tayysreleri gider, İakat Londra tren ii da tabli hayat devam eder.