Ç Par tu olarak Laval'in İŞ ilihakma muhakkak ma iyor. Fakat, be Yaya teslim olmas Almanya Vichy hüküm Men, Toulon ve Bizerta üsle- başka, mühim mikdarda İye gemisi ve bu gemilere at etmek üzere Fransız do. sının bir kısmını istemiş- Mera mukabil Amiral Dar- Tansız donanmasının kim- verilemiyeceğini bildirmiş lan Pariste Laval ile güö- > ve bu görüşmede Bri- NE hazır bulunmuştur. görüşmelerin ilk neticesi k Laval'in Vichy hüküme- ütihakma muhakkak naza- or, Fakat bu, Ma n Almanyaya teslim 1 demek değildir. Laval, ziyade, Almanya ile rasında bir İr 'u vazifesini görecektir. haberlerden, iki tarafın İn koparmak istemediği, he- buna cesaret edemediği an. iyor. Diğer cihetten Alman- n günlerde Fransa me- zerinde ısrarla durmasın ve Pariste, ırkçı ve Na- mahiyette yeni bir parti teş- pe anlaşılıyor ki izde geniş mikyasta bir Rskete geçmeye hazırlanmak. Mitler, Fransa ile Haziran yaparken, belki kaç ay içinde İngilte indan geleceğini düşüne- "bütün Fransayı işgale lü- görmemişti. Fakat, o za- &alibiyet kaydetmediği ve terenin mukavemetini ye- iediği gibi, Akdeniz mesele- halletmek vazifesini üzeri- an İtalya, Mısırı işgal ede- İkten başka, kendine ait 0- Yerleri de terkederek harp bütün cephelerde mağ- lere uğramıştır. taki o mağlübiyetleri bir tan, Akdenizde evvelce bi- Sarsılmiş olan İngiliz Miki. |“, ER DE TAT Rİ Seker Hastalığı İrsi midir? tiniz, sayın Bayan Nadide, Sormakta pek haki hastalığı gayet irsidir. Set versin ki bir soya musal- | iz ilerlemz de geri geri! a anadan, babadan ya- “ydan nasıl geldiği de vera- iz göre İyice hesap | sir; Ki şeker hastalığına tu- h “$$ bir kadının eşi erkek te i olursa çocuklardan hepsi- k, saya olmasında ibtimal atar eker; bir erkek, kendisi $€- ri olmıyan fakat soyunda şe- «stalığı bulunan bir kadın 'nirse çocukların yarısı ş€ ta stalığına tutulur. *in ikisinde de şeker has-| mlunmaz, fakat soyların- Unursa çocukların dörtte erli olur. > hastalığına tutulmuş bir) ine kendisinde me de 50- 7 bu hastalık o bulunm iinla evlenirse de ın hepsi şeker has Sibulmaktan © kurtulurlar! yk oluyor ki insana hastalık " Yahut hastalıktan kurta- » ,hmesidir: Sırası geldikce.) b tekrar ediyorum, insan ba ziyade annesinin evlâ- in 3 için erkek çocuğunuzu) v yitirken torunlarınızın | ». Stalığna tutulmamalarını ABONE Türkiye 140 Kir, b 400 . BEDEL Ecneb 2800 1500 800 30c sene Ay Ay Ay miyetinin yeniden tesisine, İn-| şiliz kuvvetlerinin e Afrikadaki İtalyan imparatorluğunu tasfi- ye etmelerine imkânlar temin etmiş ve bizzat Faşist rejimini tehlikeye | düşürmüştür. Diğer cihetten bu vaziyet, Fransanın | Afrika müstemlekelerini ve Vi- «hy hükümetini Alman tazvi kine karşı gittikce fazla muka- vemete sevketmektedir. Nazi Müdahalesi Bütün bu sebeplerden dola- yıdır ki Almanya İtalvayı ve binnetice kendini, maddi ve manevi sukut ve İnhilâlden, pi- hai mağlübiyetten kurtarmak maksadile Sicilyada hava üsle- ri tesis ederek Akdeniz harekâ- tina fili bir surette müdahale ye başlamıştır. Geçenlerde bir İngiliz gemi kafilesine ve ona| refakat eden harp gemilerine yapılan pike tavyare hücumla- rı, bir kaç gün evvel Mısır ü- zerinde yapılan tayyare hücum- ları , bu müdahalenin ilk teza- hürleridir. Almanların cenubi İtalyada tesis ettikleri ve edecekleri ha- va üslerile, İngilizlerin Bin; ru yapmakta oldukları hareketin inkişafına mani ol maya ve İngiliz nakliye ve harp gemilerinin Akdenizde serbest seyrüsefer etmelerine ye binne- tice bütün Şimali Afrikada İn- gilizlerin yerleşmesine mani ol- maya çalışacakları muhakkak gibidir. Almanyanın, Fransız donan- ması ile beraber Tunus ve Ce- zair üslerini eline geçirdiği tak- dirde bu gayesini daha kolaş- lıkla ve daha geniş mikyasta ta- hakkuk ettireceği şüphesizdir. Bütün mesele, Mareşal Petain buna muvafakat etmediği tak- dirde, Almanyanın cebren bu- na teşebbüs edip etmiyeceği me selesidir. Bir çok siyasi mahfiller, Pe- tain'in Alman' tazyikine müuka- vemet edeceğine ve Hitlerin ce- bir kullanmaya cesaret edemi- yeceğine kanidirler. Bazı tahminlere göre bu taz- yik bir şaşırtma, bir maskeleme | hareketidir. Hakikatte Alman- lar doğrudan doğruya İngiltere- ye istilâ taarruzu yapmak için hazırlanmışlardır. Bu taarruzun iki kademeli olması, yani evve- lâ İrlandanın istilâsı ile başla- ması da mümkün ve muhtemel» görülmektedir. İngiltereye yardım kanununun âyünda müzakeresine haşlana- cağı şu günlerde fikrine müra- Amerikaya gün, İngilterenin İrlanda ko: serile beraber İrlandaya gitti ği ve De Valeraile görüştüğü haber verilmektedir. İrlanda üzerine İngiltereden çok ziyade Amerikanın müessir olduğu düşünülecek olursa, bu ziyaretin, böyle bir vaziyette, hususi ehemmiyeti meydana çı- kar, / i M. ANTEN kendisinde ne de soyunda şeker hastalığı bulunmamasını araştır- manız fazla bir ihtiyat olmaz. Vâkıâ bir evlenme için söz kesil- meden önce, kızla anasının ve babasının idrarlarından birer ör- nek istemk “biraz tuhaf görünür- se de, şeker hastalığı gizli tutü- lur hir şey olmadığından etraf: tan çabuk duyulur, el altından haber almak mümkündür. Şeker hastalığın irsi olduğu: na en güzel —İakat acıklı— delil İbir yumurtadan doğan ikizlerin, İ üçüzlerin soylarında bu hastalık bulunursa hepsinin birden o has- tahığa tutulmalarıdır. Soydan gelen şeker hastalı ne kadar erken meydana çıkarsa| neticesi o kadar acıklı olur. Vaktiyle büyük İ sanın soyunda artı lıkları denilen. müzmin ma, karac e yahut lerde kum, ekzema ve yarım has ağrısı hastalıklarından biri bu- lunursa bunların da şeker hast lığına pek ziyade istidat verece- ğini söyliyerek herkesi haylice korkutmuştu. Fakat o zamandanberi, onun saydığı hastalıklardan çoğunun seker hastalığına sebep olamıya- cağı anlaşılmıştır. Yalnız, hasta- lık denilecek derecede şişmanlık, ona tutulanın soyunda seker has-| talığını meydana çıkarabilir, he-) rü İşgal altındaki Paristen bir manzara: Champs - Elisâes'de sıra kahvelerin birinde halk. ve yaşayan iki Fri -ardır. Bunlardan birin» fından işgal © ir, Diğeri de Maresal Pe- ve onun "li General leri tarafından idare edilmekte dir Fakat Almanların Fransanın ortasında kurdukları “Çin sed.. nin her İki tarafında kalan el- yaşıyan halk ta ayni de- recede mahzun ve müteessirdİr. Kısa zamanda pek büyük bir fe- lâkete maruz kalan Fransız hal- kı maziyi hatırlamak bile iste- miyor; istikbali düşünmeye kor kuyor, bütün alâkası hal iledir Ve o hal pek acıklı bir man- zsra arzediyor, İşgal altındaki Fransada en mebzul olan şey Alman asker- leridir. Bilhassa Pariste bun! ra pek sık rastgelinmekted En mühim meşgaleleri, dükkân camlarını yerleri dolaşmak, resimler çek- mektir. Bahçelerde cazlar Alman as- keri marşlarını ve havalarını Bütün otellerin « ve esas kapılarında : Alman dalgalanmaktadır. Mağazalar, Almanyadaki nile- lerine gönderilmek üzere ipekli çorap, lâvanta ve saire kadın eş- yası satın alan üniformalı Nazi- lerle doludur. Almanların Fransada koyduk sistemi sayesinde ce- an markı olanlara ektöntlerin “kapıları” uçılımaktas dır, Herşey ucuz ve elverişlidir. Fakat alın terile kazanılan Fransız frangını kullanana al- lah kolaylık versin! İşte bu se- bepten dolayıdır ki antika ve mücevherat mağazaları yavaş yavaş Almanların lehine olarak boşalmaktadır. * * övük ielâketin üzerinden aylar geçtiği halde hâlâ Paris sokaklarında tek tük teksi ve otobüse rast gelinmektedir. Yegöne nakil vasıtası, yerelti trenidir. Bu yokluk şimdi Fran- sada bisiklet modasının çıkma- sına sebep olmuştur. Simdi kadın, erkek bütün Parislilerin en güvendikleri na- kil vasıtası bisiklettir. Her gece saat dokuzda, asır- larca ışıklar diyarı diye nam bi- rakan bu canım şehir karanlık- lara bürünmektedir. Alman ma kamlarından izinsiz sokağa çık- mak cesaretini gösterenler ya- kalandıkları takdirde geceyi ha- pishanede geçirmektedirler, Aman Alahım Yandım.. ü vaka da birkaç gün cv- velki hava denemeleri esnasında olmuş- tur. Taksimde ga- yet hasis, kimseye Kİ itimadı o olmiyan bir bakkal vardır. haydi asıl adını bir yana bira- Kp kendisine Mehmet Efendi diyelim. Bu Mehmet Efendinin yanın» Adına Ali diyelim) bir vardır. Herkesin kendi nda gözü olduğuna inanan eferdi çırağına da göz dır, Onu sıkı bir oz hapsinde Lutmaktadır. Dük- kânda onu yalnız bıraktığı Za- manlar kırk yılda bie defa borç- lulardan nlacaklarını e toplamak için bir yarım saat kadar dük- kândes ayoldiğı zamarılardır. işle geçen sabah Mehmi fendi çıruğına — Ali, der, ben biraz dişarı çıkıyorum, birkaç dakika sonra döneceğim, sen müşterilere ce- vap ver, dör ve çikar, Fakat, gel görelim bu sefer Mehmet Efendi dediği gibi az sonra dönememiştir. Zira, ansi- zn çalan aiârmlar onu. yolun- dan slakoymuştur. Verilen emir üzerine dükkâ- iKi — FRANSA Petcin Fransasında 10 Milyon Muhacir Ve 1 Milyon Kadar Yeni Terhis Edilmiş Fransız Askeri Var Ve Vichy, Bunları Beslemiye Mecbur İşgal altındaki Fransada en meb- xul olan şey Alman askeridir. Bun- lara bilhassa Pariste pek sık rasige- lirnmektedir. Mağazalar, oAlmanya- deki ailelerine gönderilmek üzere ipekli çorap, lâvanta vesair kadın giye alan üniformalı Nazilerle do- ln — Fransanın dört bir yanına dağılan yüzlerce, binlerce Paris- li hâlâ kendi şehirlerine dönme- ye muvaffak olamamışlardır. Pariste kalanlar ise, her gün iş- lerine gitmekte berdevamdırlar, Sathında hiçbir şey olmamış gi- bi görünen bu hal, aslında hal- kı o kadar sarsmıştar ki, hi sersemlikten kurtulup kendi rine gı lemişlerdir. Müstevliler halkın sempati. sini kazanmaya çalıştıklarından kimsenin zulümden şikâyeti vok tur. En çok rast gelinen Nazi propaganda afişlerinden biri ku- cağında bir Fransiz çocuğu ta- şiyan bir Alman askeridir. Al- tında şöyle bir yazı vardır; k “Naziler, çocukların dostu- ar! j Diğer bazı ibareler de şunlar- ur: le- Müsteyliler şimdi 5000 ne yakın Fransızı beslemekte ve giydirmektedir.. Almanların Fransada insaflı davrandıkları muhakkaktır, Fa- kat izzeti nefis sahibi bir Fran- sız kızı, bu husustaki hissiyatı- nı şöyle hülâsa etmiştir; “Düşmanın merhametine mü- tesekkir olmak o kadar güç kit, İki Fransanın birt Fransanın il gün biraz dal » * pap Fra sanın üçte ha kü rulmustur. Bu memleketin zirai mahsu ancak sekizde biri istihsal edi- lir. Halbuki bucün Fransanın nüfusunun (yarısından fazlası burava iltica ettiğine göre, Pe- tain diyarı hepsini beslemek mecburivetindedir. Viehv kümetinin busünkü hudutları dahitinde 10.000.000 muha 1.000.000 da terhis edilmis Fran , bütün Fran birinden da- siz askeri vardır. Avni zaman- * da bütün bunlar yetismivormuş gibi, Viehv hükümeti Almanva- dan devredilen! bir milvondan fazla Fransız esirinden de me- suldür. Normal zamanda, İngilte: ihrac edilen hububat simdi mandy ve Britany eyaletler! cürümektedir Kıtlık Petain di. yarına cok vakin bir mesafo- dedir. Zira Cenubi Fransada pek mebzul üzüm, sebze ve meyva yetisirme de kümes havvanalı ve domuz müstesna pek az et bulunur. İstihsal edilen hubu- bat ta pek ehemmiyetsizdir. Şimali ve cönubt Fransa ik- tisden tamamile birbirlerine bağlıdır ve bu sebepledir ki 8- raya bir Cin duvarının çekilme- si pek kötü neticeler vermekte- dir. Marmafih Fransanın nisbe- ten daha “zengin kısmını elde eden Naziler bu kıtlığa pek e- hemmiyet vermemektedirler. Bugünkü müstevlileri en çok elâkadar eden mesele isgel al- tında olan ve olmıyan iki min- taka arasında her türlü ihtilâfa mani olmaktır, * * Hitrin propagandacıları Parisli proletaryaya hi- tap ederken, Nazi Alm da kurulan sosyalist müessese- lerinden ve bunların muvafakı- yetlerinden iftiharla bahsetmek iedirler, Bütün halka hitap eden gaze- telerde ise Nazilerin üzerinde durdukları, yaratmak istedikle- ri sey, İngiliz düşmanlığıdır. Fransız halkını İngilterenin â- leyhine döndürmek için her tür- Alman askerleri, ya baş vurmaktan tedirler. sersemliğinden kurtulup hürri- yet için faliyete geçmeye hazır vatandaşlar henüz pek tek tür. Burun için ümit dolu göz-| a ve De Gauli z., diyen çoktur, Evet, bugün iki Fransa vardır. İki Fransa ki sakinleri birbi- rinden daha betbaht, birbirin. den daha meyustur. Bu iki Frar sanın hiç biri yaşıyamaz. İstik-| balin Fransası ne Almanların minnetile o yaşiyanların, ne de deniz mayosu giyemiyecek ka- dar irticaa kaçan kanunların Fransasıdır, ALIM Yazan: Sevim SERTEL nın kepenginide indiren A birdenbire kendini dükicânda yapyalnız bulur. İçi yiye- cek ve içecek ile dolu bir dük- kânda yapyalnız. Onu, ne gö- ren var ne de işiden. Raflardaki eşyalara bakarken, gözü bir köşede şırap şişelerine takılır. — Adam sende der. Şunlar- dan bir şişeyi diksem seninki- nin ruhu bile duymaz. Ve bu düşünceyle bizim işgü- zer Ali bir şişe şarabi bir yu- dumda içer. Bunu bir ikinci, üçüncü şişe takip eder. Derki elendim, Alinin başı dönme; başlar Artık Mehmet Efendiyi tamamiyle unutmüştür. Kendi kendine: — Bu şarap başkâ şarap... Böyle fırsat bir daha bulunmaz. diyerek kalan şişelerin de hak- kımdan gelir. saat geçmiş, tehlike yok işareti verilmiştir. Mehmet Efendi ka pana tutulduğu delikten bir sv- İukta fırlayıp dükkâna koşar. ken ne görsün; kepenkler hi açılmamış... Tabii bütün kuvve- tiyle kapıyı vurdu. — Ne ses var, ne sada. Birkaç defa uğraşıp da içer den hiçbir ses almaylnca polis çağrır. Birlikte kepengi kırıp İçeri girerler. Işte karşılaştık- ları manzara: Çırak Ali yerde zilzü sar- hoş yatmaktadır. Daha doğrusu resmen sızmıştır. Yarında da boş şarap. şişeleri durmaktadır Polisler sarhoşu ayıltmağa çi şadursunlar; Mehmet Elen fenalıklar geli —Aman yarabbim, bu Zara- rin altından nasıl çıkacağım, o güzelim şaraplar bitti. (O Ben mahvoldum; bu tecrübe bana çok pahalıya oturdu, diy nındakilere dert yanrankt. yandan da alnındaki büyük damlalarını silmektedir, iye Kapıyı Çalan Şarapnel: M” Moor, Ingiltere civs- rında ufak bir Kasabada çok eski olan e- vinde tek başına oturmaktadır. Bu eski evin zili an- tike zillerden biri-| dir. Büyük kam panamsı bir demir parçasının ortasına radan bir ip geçirilmiş, ipin de ucuna bir demir parça bağlan- mıştır. Herbargi bir. sebeple demire çarpıldı mı, o da kam- panamsı çana vurmakta, böyle- ce kapı çalınmaktadır. Işte, geçen akşam Mis Moor, yatağında yatarken bu çanın çaldığını işitir. Kalkmağa üşe- nir, olduğu yerden: — Kim ©? Diye seslenir. Ce- vap ca süalini tekrar eder. Yine cevap yok. Bu fer aşağı iner ve kapıy fakat hiç kimseyi bulamaz. Sadece basamakların üzerinde artık tesiri kalmamış bir bom- ba parçası görür, Işin esir şudur, kıyan bir bombanın bir parçası garip bir tesadüf eseri olarak tam Mis Moor'un çanının de- etmiş ve kapıyı . delik oyulmuş bu-| Burada pat-| 9 Devasız Bir Dert Çin semtin filân sokağında kaldırımlar uzun zaman danberi tamir görmemiş; su bi rikintileri göller yapmış: sokağ ek kabil değilmiş, ân yerde mahalle halkı bü üs tülerini hâli bir arsa » döküver larmıs. Koku herkesi 617 ed yormuş. Büvükde eye giderken filân valı ti ksi ağaca carpmış? $0- nıs, müşterilerden bi nunvene neticesinde zurna sarhoş olduğu durak yerlerinde İz tramvaya bi âdeta bir güc, kuvvel 'armus, İ “Bunlar dikkati cefbedecek şey: erdir Gazeteler bunları yazmak: ikadar mercileri ikaz eden münehhihli sent vazifesini yapar lor. Bunun ikinci kısmı vardır Cünkü yalnız dert eselemek, şi küvet etmek kâfi değildir, mese- Nü; ilân semtin filân sokağında ilan kaldırımların yerine as- ta tahvil edilen © civardaki baska bir sokaktan sökülen par- ke kaldırımlar dösenecek olursa »k eamurdan kurtulur, Filân yerdeki süprüntü dökü- ten hâli arsanın önüne göze gö- vapıldığı gibi bir tahta perde çekilecek olursa kim se süprüntü dökemez, etrafta o- turanlar da kokudan kurtulmuş alrrlar, Sofürler irkiye müntelâ olmı- yanlardan itihap edilir ve elle- rine de birer karne verilirse bu <ibi elim kazaların önüne geçi- lir. Tramvay durak yerlerine Av- rupada olduğu gibi bir numaralı defter asılır ve halk arabalara ellerindeki numara sırasile girer- lerse itis kakıs olmaz. Bu ikinci kısım, hem derdi söylemek, hem de bir dereceye kadar devasını söylemektir ve süphesiz ikazdan sonra irsad vazifesini de görmüş olması itiharile daha kiymetli. dir. Fakat öyle bir dert var ki bunun devası yoktur. Hükümet bir cok yolsuzlukla- ntinü almak için tedbirler düşünüyor. Meselâ bir eczahane- den reçete olmadan zehir tedarik edilemiyor; bu, gayet isahetli bi tedbirdir. Bir çok yanlışlık önü alınır, bir cok hayatlar kur- tarılır, Şimdi öyle bir vaziyet karşısındayız ki bunun önüne ge- cehimek icin ne gazeteciler bir ir tavsiye edebilirler, ne de ömet buna bir çare düşüne- en yerleri Gün geçmiyor ki gazetelerde mangal kömürü yüzünden bir i- ölüm vukuatı okumuıyalım. Vaktile ikide birde yangın çı karan “Meryem an, için bir dostum hem de mecazi manasile yanı : — Yandık şu “Meryem ana, kandilinde! Diye bağırmıstı. Halbuki an- kıyan Meryem ana kan- dili doğrudan doğruya cana kı- an mangal kömürünün yanında hir dereceye kadar hafif kalır. Buna karsı alınacak hic bir ted- hir de yoktur. Kömürcüden kö- mür almayı receteye tâbi tuta- madığımız mangalla ısınmak isteyenleri de bundan mene im İ kân olamaz. O halde buna tedbir terey: hayır, sızasile (Yağı yakma. Ze- hirdir.) tarzında tünel arabaları na yapıstırılan yaftaların aksi o- larak: (Kömürü iyi yak. Öldü rür) gibi büyük yazılarla lâvha asmaktır. Bunun ne dereceye kadar tesi ri olur? Orasını bilmem. Sizin ıklınıza daba eezri hir tedbir ge ivorsa hemen söyle; a şaka değil; can pazarı bu Takvimci RR İHALKEVLERİNDE: karsı ali ' Resim Sergisi Şişli Halkevinden Erkek Öğretmen Okulu talebesinin müteşekkil bir Resim Herkes gezebilir, eserlerinden Sergisi açılmıştır. Beşiktaş o Halkevinden: (o Evimizde haftada iki zün olmak üzere matema- tik kursları açılmıştır. devam etmek istiyen li nı yaptırmaları. Beyoğlu Halkevindem, Perşembe günü saat 17,30 da Tepe başmdaki binada Avukat Hüseyin Sa- dettin Arel taralından “Türk Musik mevzuunda bir konferans ve- Herkes gelebilir. Moskova, $ (A.A) gazetesinin verdiği bir habere gö Miskova İle Stok arasında döğ- rudan doğruya telsiz telgraf beresi mühas