24 Eylül 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

_'_îaon.: BEDELİ rkiya Ecnebi ——— 00 kep, 1 sene 2800 Kr. d ğ 6 Ay 1500 ©t ;::0 Ş 8 Ay 800 * B t ay so0 * K a meaenm YAARARANİZ L aa T ı c u w Yilterenin (*nilmez Ruhu! — , P üzan: Ömer Rıza Doğrul İz hgiltere Kralı Altıncı Core ün söylediği bir nutukla, ilterenin yenlilmez ruhu na. şahane bir destan İnşat et. Paratorluğun ana şehri olan a tahrip olunabilir. Fakat Un tahribinden ne çıkar? Şehir adan ibaret değil ki.. Şehir, Üh içinde yaşayan ve ondan & âlüsımı yaratmaya muktedir insanlara aittir ve Ingiliz- hu küdrettedir. Ingilterenin Mez rühu, verdiği itimadı 'den güne kuvvetlendiriyor ve *den güne zafere doğru daha in adımlarla yürüyor. Bu sa. hürriyetin vatanı olan In. €&e, hürriyet vatanınm zafe- * de şahit olacak ve bütün Ya bu zaferden hissedar ola. * Böyle bir vatana mensup & bir şereftir ve böyle bir €re amil olmak eşsiz bir kah. üş liktır. Bi şn müskül dakikalarda hisle. ! bu şekilde ifade etmek, ye. bir ruha*" sahip olmanin | Parlak alâmetidir. fırılan Çocuklar : İ"Eillz çocuklarından bir ka. fileyi Kanadaya götüren tml|, Yapurun ihtarsız torpillen. İ bugünkü harbin en tüyler sEl'tîı:i. en çirkin hâdiseleri a. h:(mh yer ülacaktır. - !ılaks“ vapur batırmaksa, ço. arın tahliyesine müsaade et- gerekfi. Bugün de mer'i o. Haa arp kanunları bunu icap et. * Fakat maksat, imha harbi Dmak ve her fırsattan gelişi W istifade ederek göz yıl. "Naktır. Bu yüzden bir çok a- DU ke YA yh" t- ibl n istikbal namına biricik de-k Gi olan yavrular telef olmuş ile çok aileler sönmüştür. İn- ms| *te krolınin bu headise ferda. o6 P Üü İngilterenin yenilmiyeceği. hr| “dn etmesi, bu çeşit faciaların le-Hi İnsiliz maneviyatını bozmi. B gösteriyor. * Sırdaki Karar Buhranı : <M ni isır kabinesinden istifa e- e den dört nazır, İtalyanın a“İn *a karşı tecavüz siyaseti ta- a-k, CiHZini, buna karşı Mısırın m | “aka harbe iştirak ederek ve n-LP felâketine katlanarak hür. wiRt? ve istiklâlini müdafaa et. Oaİni özım geldiğini bildirdiler. apıla karşı, Mısır hükümetinin er i'f?_etli bir memuru hüküme- hN hc iyatlı İntizar siyaseti takip gım söylüyor, Bu intizarın f'ı Mısıra karşı eiddi bir ta- Vukuunda harbe girmektir. i:“lm manası, Mısır hüküme. bi ,Sellam gibi, Sidi Berrani 5 Üde usır mevkilerinin işgalini - h4 Pir taarruz nişanesi telâkki Hi Tesi, belki bunu hudut üze. : Vukuu mutat ileri geri ha- h a Sırasında saymasıdır. hg, © bükümetinin bu telâkki. îS_aııeı edip etmediğini ha. && Sa isbat edecektir. eç *t hadiseler bu telâkkinin Döhm ” Olmadığını isbat ederse o Yüt Mısır da harbe girecek, TAN e | Çocuklarda Cinsi Terbiye Meselesi _“Ğinsî Terbiye,, Ne Şekilde Verilmeli ? Txp Fakültesi Fiziyoloji ho. cası Profesör Winterstein anketimize verdiği cevapta diyor ki: — Cinsi terbiye zaruri, hatta elzemdir. Yalnız şunu da itiraf etmek — mecburiyetindeyim ki, çocuklara bu terbiyenin verilme. #i işi haddizatında, çok güç bir vazifedir. Cinsi terbiye, açıl tabirile iki taraflı bir acem kılı- cına benzer; bu iş salâhiyettar ol. mıyan adamlar tarafından veril. diği takdirde çok zararlı olabilir, fakat salâhiyettarlar tarafından verilirse çocuklar için gayetle faydalı neticeler verir. Demek oluyor ki, gençler için faydalı bir netice alınması iste- niyorsa, cinsi terbiyenin gayet ustalıkla ve zekice verilmesi icap eder. Şu halde bu terbiyenin hiç bir şekilde ebeveynler tarafından verilmesi katiyen doğru değil. dir. Çünkü bunlar ekseriyet iti. barile, çocuklara karşı otorite sahibi değillerdir ve hemen he- men ekserisi pedagoji meselele. rinden hiç bir şey anlamazlar. Diğer taraftan çocuklar da ek- seriyetle ebeveyne karşı bir korku beslerler ve yahut ta onla. ra karşı itimatları yoktur. İşte bu bakımdan vaziyet, ebeveynin çocuklara bu terbiyeyi tek başla- riına vermelerine müsait değildir. Hülâsa, cinsi terbiye kelime. nin tam manasile pedagojik bir salâhiyet meselesidir, ve bu sa. lâhiyetin daha çok aileye yaban- et kimseler tarafından kullanıl. ması, çok lüzumlu ve daha çok faydalıdır; çünkü çocuklar üze. rinde aileye yabancı olanların o- torite ve nüfuzları daha kuvvet. lidir. Aynı zamanda ebeveynin ekserisi, hatta 9o 90 1, cinsi ter. Profesör Vinterstein'in Fikirleri rudur? Anketi Yapan: M. Adat Prof. Winterştein biye meselelerine tamamile ya- bancı bulundukları ve bu terbi. yenin ne şekilde verilmesi icap ettiğini bilmedikleri cihetle, ho. calar tarafından verilmesi icap eder. Hatta, bu işin çocuklara hergün temasta bulunan mek. tep hocaları tarafından değil, bilhassa yabancı bir doktor ta. rafından verilmesi üzerinde ısrar. la durmak çok daha doğrudur; çünkü çocuklarla sıkı bir surette teması bulunan hocalar her ne- kadar bu işe salâhiyettar olsalar bile, onlarla bu sıkı temas yüzün. ları cihetle verecekleri terbiye- nin çocuklar üzerindeki tesiri da. ha az olacaktır. —Bu terbiyenin çocuklara hangi yaşta verilmesi daha doğ. En ziyade telâşa düşüren alâmet bu. dur, Ağızdan kan gelince hemen akci, ğer veremi hastalığma hükmedilir, Bu hastalık iyice teşhis edildikten ve ilerledikten sonra ağızdan kan gelirse © vakit bunun akciğerlerden geldiğine hükmedilmiye diyecek bulunmaz, Fa. kat hastalık daha teşhis edilmeden a. Bızdan gölirse bunun sebebini araştır- mak lâzımdır. * Bir kere, ağızdan gelen kan mide- den gelebilir. Meselâ midesinde ülser bulunan birinde ©o mide — yarasından çıkan kan midesinde birikir, sonra ka. ra bir tenk alarak ağzıdan çıkar. Mi- de yarasınımn sahibi ciğerlerim ağztma geliyor, diye telâşa düşer , Vâkıâ mi. de ülseri hastalığı da ehemmiyetsiz bir şey değildir amma akciğer veremi de değildir. Sonra, ağızdan gelen kanın burun. dan çıkarak genizden dolaşıp gelmiş olması da mümkündür. Birinin burnu kanar, kan durdurulur, yahut kendi kendine durur. Bir müddet, hatâ bir gün bile sonra ağızdan siyahımtırak kan çıkar, Gene bir telâş: Burunun kanamış olduğu unutulur, o siyahım- tırak kanm akciğerlerden geldiği zan. nedilir, Ağızdan çıkan kan gerçekten nefes ftakdirde Mısır, harpten ko. $ olacaktır. LOKMAN . HEKİMİN ÖĞÜT AĞIZDAN KAN GELİNCE... verem hastalığı demek olmıyan bir ülser, ehemmiyetsiz bir küçük ur, bü- yük nefes borularının genişlemiş ol. ması, göğüste kan toplanması, kalb h lığ da ğızdi ve HCİES / kan gelmesine sebep olurlar. Bunla. rın kimisi pek te ehemmiyet verilecek şeyler değildir, Bazıları ehemmiyetli olsalar da gene akciğer veremi demek olmaz, Onun için, ağızdan kan gelince, o- nun nereden geldiği anlaşılmadan, he- men telâşa düşmek doğru olmaz, A. ğızdan gelen kanın verem hastalığma delil olduğuna hükmetmeden önce burnu, böğazı muayene ettirmek, ora- larda bir şey bulunmasa bile akciğer. lerde veremden başka ehemmiyetli veya ehemmiyetsiz bir hastalık bulu. nabileceğini hatırlamak iyi olur... Bu ihtimallerin hepsi bir tarafa bırakıldık tan sonra da verem hastalığının ipti. dasında ağızdan gelen kandan biraz da memnun olmanın yeri vardır: Çün, kü tehlikeyi haber vermiş demektir,.. Ağızdan gelen kandan ziyade ehem- miyet verilecek şey, önümüzdeki rü- tübetli ve kış mevsiminde, nezlelerin, bronşitlerin devam etmesi, sürüklen, mesidir. Ehemmiyetsiz — sanılan o hastalıklar devam edince verem has- talığınım başlamış olmasıma değilse borularından gelmiş olsa bile, yalnız kan gelmesiyl laka verem hasta. Akciğerlerde lığına — hükmedilemez, bile başladığı vakit çabuk ilerliyece. gine delil sayılır, den ekseriyetle yüz göz olacak. | gi; — Bülüğ çağınmda.. Bu yaşlar- da, ebeveynler .- eğer istiyorlar. sa- kendi çocuklarına ferdi ola. rak bu meselelerden bahsedebi. lirler; fakat mektepte verileck terbiyenin kollektif bir şekilde verilmesi daha doğrudur, ve alı. nacak neticenin de çok daha ve- rimli olacağında şüphe yoktur. — Peki, bu terbiyenin kız ve erkek çocuklara müştereken mi, yoksa ayrı ayrı mı verilmesi da. ha doğru olur? — Kız ve erkek çocuklar için, ayrı ayrı verilmesine taraftarım. — Cinsi meselelerin, çocuğun, gencin ve reşit bir adamın haya. ti üzerinde ne gibi tesirleri var- dir? — Cinsi hayatın, gerek içtimai hayat sahasında ve gerekse çocu. ğun ferdi hayatının bütün safha. ları üzerinde yaptığı tesirler çok mühimdir. Hatta bu tesirler o ka- dar çoktur ki, bünlari şimdi burada saymak, çok uzun sürer ve imkânsızdır. Bir adamın, ebeveynine, akra. balarıma ve alelüumum muhitine karşı tavru hareketinin iyi veya kötülüğü bu tesirlerle sıkı sıkıya bağlıdır, ve bu mesele hatta co. cuğun karakteri, ahlâkı ve zekâ- sı üzerinde de büyük bir tesir ic. ra eder. — Çocuklara bu terbiyenin verilmesi niçin mühimdir ve bu terbiyenin gaye ve maksadıi ne. ir? —Bülüğ çağı, (pubert&) çocuk. larda aynı zamanda fiziyolojik bir inkişaf çağıdır; bu inkişaf ço. cuklarda ruhi, manevi bir çok sıkıntılar tevlit eder ve çocuk, bu |tamamile yeni hisleri, arzuları kavrayamadığı cihetle,, büyük bir merak ve endişe içine düşer. İşte çocukları bu ve buna ben. zer daha bir çok sıkıntı ve endi- şelerden vikaye etmek ve unlarm bu hususta yalan yanlış malümat edinmelerine mâni olmak içindir ki, bu terbiye zaruri ve elzem. dir. Bu malümatı çocuklar çok yan, tiksindirici bir şekilde arka- daşlarından öğrenirler ve uygun. suz kitaplardan arastırırlar. Hü- lâsa, eğer bu terbiye matlüba muvafık bir şekilde intihap olu- narak verilirse, çocuk bütün ha. yatı boyunca bize minnettar ka- lacaktır. — Bu terbiye, mufassal olarak mı, verilmelidir? — Evet, oldukça mufassal ol. nlalydır, yoksa çocuğun tecessü. sü kâfi derecede tatmin olunmuş olmıyacak ve gene, o bu tecessü- sünü bir çok fena yollarla tatmin etmeye çalışacaktır. 5 — Kız ve erkek çocuklara ay. nı şekilde mi, yoksa ayrı çekilde mi verilmelidir? — Hemen hemen aynı şekil. de.. Hatta bu bahiste kızlar üze- rinde daha ısrarla durulmasına taraftarım, Çünkü kızlar doğum hâdisesi gibi bu mevzu ile daha ziyade alâkadardırlar. defa, hiç te hakikate uygun olmı' B B C radyo istasyonu, hepi. mizin bildiği ve dinlediği Londra radyösudur. Günde dört beş defa harp diyarından mem- leketimize haberler veren bu is- tasyon binası son günlerde bir otel halini almıştır. İngilizler harbi kazanmaların- da en büyük amillerden - birinin de kuvei maneviyelerinin sağ- lamlığı olduğunu farketmişler. dir. Şimdi radyoyu bu hususta propaganda yapmak için kullan. maktadırlar, Böylelikle gece gün- düz, yirmi dört saatin her saatin. de B B CC neşriyatına devam eder, Ama tepelerinde ateş yağmuru varmış, halk sığınaklara kaçıyor. muş.. Gene B B'C faaliyette. dir. Gel görelim ki İngilizler kıy- metli artistlerinin, muharrirleri. nin canını sokağa atacak kadar aptal da değildirler. Onlar yegâ. ne çareyi B B C binasmı bir o- tele çevirmekte bulmuşlardır. Büyük salondaki iskemleler kal. dırılmış ve buraya 50 ye yakın yer yatağı serilmiştir. Eğer o gün kü neşriyatta vazifesi olan bir spiker, yahut şantöz, yahut mü. sahabeci sırasını bitirip te evine döneceği sırada alarmlar çalarsa geceyi rahatla orada geçirebil. mektedir. Son zamanlarda bombardıman lar o, kadar sıklaşmışlardır. ki BBC Radyo İstasyonu - Kayıptan Gelen Ses sığınaklarına sığımıp gene neşri. yatlarını yapacaklardır. bir goıproık ; Yine Can hi Üi Çekişenler... an çekişen sanat abideleri c hakkındaki Takvim Yap. rağı okuyucularımızda büyük alâka uyandırdı. Dün Ahm Muhtar Kevakibi imzasile ald mız uzun bir mektupta Azap pısında kabir azabı çeken Valide Saliha sebilinin değil, d ha bir çoklarınm sergüzeş hakkında tafsilât veriliyor. * * Kayıptan Gelen Ses EH ergünkü gibi dün de Al. manlar İngiliz adaları ü- zerine bombalar yağdırdılar. İsa- betler oldu, yangınlar çıktı, du. varlar yıkıldı, halk sığınaklara kaçıştı ve tramvaylarile, otomo- billerile dünyanın en gürültülü şehirlerinden biri olan Londra sustu. y F Imza sahibinin benliğ il hasretmiş, ananeperver, değ bir zat olduğunu evveldenb biliriz. Yazdığı mektubun her tırı değil, her kelimesi dahi “ih mal ve kader bilmemezlik,, yü zünden birer birer mahvolm bul bu nefis l Ortalıkta yalnız i: koşan sıhhiye ve yangın - otomobilleri yanık l_ıir_;ııgrıjyed_ix._ Şu ölüm vardı, İşte bu sırada düş tay. yarelerinin bombardımanı altın. da çalışan bir itfaiye grupunun başından şöyle bir vaka geçmiş- tir: : Tam beş saat baştanaşağı yı. krlan bir mahallenin enkazı ara. sında çalışan yangın amelesi mü- temadi surette gaipten gelen bir çocuk sesi duymuşlardır. Nere. den geldiği kestirilemiyen bu i. nilti bir bebeğin çığlıklarını an- dırmaktadır. Tam bir günlük gayretten so! ra en nihayet bir evin çökmi duvarları altında bir konsol bu. luyorlar. İki amele bunu taşımak üzere sırtlarına alırlarken bir- K.| hi ci şimdi radyo istasyonu mensup. ları ilk fırsatta kendilerini oraya atmakta ve sonra saatlerce sıra- larını beklemektedirler. Alt kat. taki antrede de hazır yemekler ve içki satan bir bar açılmıştır. Velhasıl İngilizlerin adasını dünyanın öbür uçlarına bağlayan B B C bütün ihtimalleri göze alarak her şeye rağmen faaliye. tine devam için lâzım gelen ha- zırlığı yapmıştır. Burasını adeta ufak bir şehir haline getirmekte. dirler. Eğer günlerle burada mah pus kalmak icap etse bile bina- nm altında hususi tertibatı haiz ç aynı boğuk cuk yaygarası gelmez mi? Çek. kundaklı bir bebek buluyorlar. Yavruya hiç bir şey olmamıştır. Yalnız ellerile ayaklarile - ler yapmakta, adeta kendini kur. taranlara teşekkür etmektedir. Tahminlere göre bombardı. man da düşen bombal, şiddetile çocuk fırlamış ve aynı sebepten çekmece de ken. dinden kapanmıştır. Gene çocu. ğun talii varmış. Zira şimdi nezaret altına alınmıştır ve rahat etmektedir. Fakat ailesinden hiç bir eser yoktur. * HİKÂYE Doğm. çok defa insafsız davran- dım, , Bunu, hayatımın inişin. den hayalimle tekrar yukarıya, tepeye çıkıp ta gözlerimi kendime doğru dik. tiğim zaman karşımda safha safha, macera macerâa, bir manzara görür gi. bi görüyorum, Tabii bundan dolayı mağrur değilim; amma utanç ta duy- muyorum, Çünkü yaptığıni fenalıkla, rm mücrimi benden fazla, beni o hale getirenlerdir. Yumuşak kapakları altımda küçük gözleri ile, şimdi artık dünyaya esmer bir tül perdenin arkasından bakmakta olan Bayan Münire, bir an sustu. Köş. künün dört yanmı saran ağaçların yapraklarına takılan bakışmı zorliya. rak, karşıda denize, daha ötede Ada- lara doğru baktı. Herşey esmer, bula- nık ve mânasızdı, Sonra yine, şimdi artık o da yaşlanmış gençlik arkada. şına döndü. — Kimbilir, kalbsizlikten ötürü se. ni kaç kişi lânetlemiştir! — Halbuki kalbsiz değildim de, — Bilirim, * — Hayır.. Dost kalbi, arkadaş kal- bi değil, kadm kalbi, âşık kalbi, Hiç gülme bu sözüme! Ben kadın kalbimi bilerek kapattım. — Aldattılar da ondan mı? P izaç Yalnız bir kere değil. Fakat bir B $ Flüşa, ; Gı küçük deliklerle delik de- * , tell Bu deliklerden damarla- ) bün SE2 likörü ve süt gibi haşhaş 1 bi:nxkürülüyor; küçük yaradan y kan damlası sızıyor, ben -par- İ hafif kabarcığı bastıryo- B fatlı oğuşturuyorum. Zehir A met neler olüyor? Bu kötü yıla- Olan Bi fatlı Vöz, dağilıyor. İle her şey sakinleşiyor. bütün azap geçiyor. Bal- la Aehir, beni nüfuz edici bir tat. a xd”]dllrmk damarlarımda akı- Bi demir artık karnımı pa- — Beynimde deliliğin kaba- filin CVarı çarpılıyor, büzülüyor, w ba, b:mîycr, zail oluyor. Aklımda : $lük, hafiflik. var... Yeni, sa- 'i n ü İkbahar gibi, hayran, tek- Umu düyuüyorum., — Bulutlar etİhlanm, * Füyorum.. Şeffatım.. h- yla 1$. Hava gibi.. Alnımla yıl. d D ha Okunuyorum... e dog İ &İnd Hİ küçg, SSadetin sırrı bu mudur? ehe, & morfin şırıngası mı? O Uza; lâ, ne zaman İstersem, eli- lan tm““aı; başka bir şey yap- hemen benim mi ola- lş:::'_h“ dolu müphem bir uy- Bruşaj yapılmış pamuk gibi, 'Paklar,, © hafif beni sarıyor. Göz Ükdeler CÜN kara kadifeden koyu | mübî, çarpılmış gözbebekles t”'“ne indiğini duyuyorum.. N damlaları alnımda incile- abızlarım, kanat Vvürüuşlari T Yazan : ANNİE VİVANTİ CiİiRCE İtalyancadan çeviren : RÜVEYDE SİNANOĞLU gibi, küçük ve hiızlı atıyor.. Uzuvla, rımda hafif bir karıncalanma, kulak- larımda hafif bir ses titremesi var... Ve tatlı tatlı, uykunun bahtiyarlı- Bında kayıyorum N * * « * İmdat! İmdat! İmdat! Uyanıyo- rum, ve bin işkenceli ölümle ölüyo- rum. Bütün yılanlar bende Uuyanmış- u_:; yakıcı ısırışları İle hepsi ateşten- dir. Gözlerimi binlerle iğne deliyor, binlerle bıçak kafa tasımı yarıyor, ku- laklarımda binlerle çağlayan uğulda- yor; nihayetsiz bir paroxysme beni kıvrandırıyor: Çekilemiyecek kadar artan, çekilemiyecek dereceyi aşan bir proxysme.. Daha da artıyor.. İm. dat! İmdat! İmdat! Ah, yüreğimi, kanımı, beynimi yır- tan yılanlar.. İste, isşte. Uyuyunuz.. Uyuyunuz,,, XI Seroo Bozevsky'den Stepan Necra- zof'a: “Benim iyi dostum, aziz Stepan, “Buradayım; Bana bir gölge uza- miş ve Egörünen yeğenin doktos Stahl'ın evinde, Mektubun burada elime değdi. “Sana yazayım, kendimden bahse, deyim, diyorsun. “Bugün — birinci teşrinin on beşi: Yirmi dört yaşımı dolduruyorum, Bu benim doğum bayramım için acaba kaderden ne gibi bir hediye alaca- Bim? Aşk mı? Zenginlik mi? Kahra- manca bir ölüm mü? zinti yaptım. “Bütün kadınlar bana bakıyorlar. dı. Tilbüry'de, o çok güzel, o arsız Theodorova'yı bir Meksika paezajı | 8a daha ağır oldu. gibi sıcak ve utanmaz, gördüm. Gü- neşte alevlenen kırmızi bükleleri İle “am&thyste,, ve “h&liotrope,, şuaları saçıyordü: prenses kendine yaraştırabilir. “Az sonra, Viktorya da, bir vestal gibi beyaz ve ciddi Vöroklizkaja'yı gördüm. Siyah saçlarını, alnınımn Üs- tünde, yüzünün dar beyziliği etrafında kapanmış iki koöyu kanat ğibi ayır- mıştı. Kaşlarının uçarı $ivriliği altında gözleri inikti. Seni düşündüm, Ha- tırladım.. Ama o inik göz kapakları hatıraları bertaraf ediyordu. *Yanında, taze ve sertçe, gülden bir yapı iskelesi içinde gibi gençliğinde kapanmış küçük Maryam Grey otu- Tuvordu, “Stepan! Bütün bu kadınların gü- zelliği, kanımda şarap Ve güneş gibi akiyor. “Benim kanaatimce, hayat mükem, mel bir tesistir. *Ya sen, ne yapıyorsun? Soğuktan ter damlayan ellerim, i-| «senin v BAA “Tanrıya ladık. Dostun çinde nisyanın camdan yılanı uyuyan | geli s“fı_'î;,:’ğ' Wi nn “Bozevsky,, tübü buluyor., İçinde billüri mayiin | rin' hediyesi işte şu yirmi dört yıldır, ince beyaz bir toz haline geldiği kü- | diyor. Belki de hakkı var. Yirmi dört |- Çük şişeyi buıuya'r. hen:en bir müm | yılın, kanımda yirmi dört siklon gibi| — Ertesi günü. yakıyorum; d a d orum, “Stepan, Stepan, Stepan! ri ısıtiyorum. “Dünya bir gençlik girdabidır. “Aşıkım, Delice, ilâhice, trajik bir İşte, yılanın sivri ağzı içti... Camdan | “Kaufmann bu sabah bana «doru da | halde âşıkım. gövdesi berrak likörle doldu. Kolumu çıplıyorum mızlığını, imparatorluğun en güzel a- tını muvakkaten verdi; kalede bir ge- Bu kadar üutanmaz renk | Cemiyeti,, nin terzihanesinde sertliğini âleme göstermeye yalnız bir | yordum, Az zamanda atölyenin en ile, g defasındaki hayatıma en büyük ve o. joulmaz yarayı açtı. Mânasız ve değer- böyle mânasız ve değersiz olduğu için nlatayım: OÖn yedi yaşımda idim. “Kadmları Yükseltme A BİR KADININ HİKÂYESİ Yazan : Rüveyde Sinanoğlu siz bir vaka idi Amma belki de işte | ti elemanı olmuştum, İyi para kazanı- yordum, Saah akşam, Lâleliden Divan- ÜŞ | yapılan baştanaşağı mermer ÇO« | miştir. Daha buna göre * meceyi açınca hakikaten içinde |' “Kaptan Ibrahim Paşa sebili. nin güzel parmaklıkları, ağırlık- larına rağmen uçmuş, boş kal, yerleri simanarme ile örülmü: Fındıklıda Koca Yusuf Paşa çeş. me ve sebilinin oyma taşları ko pup sokaklara ülmüş. Çeşme- meydanında Çinili Hasan sebili. nin üstündeki kurşunlar . tan olacak . erimiş ve havaya kı rışmış. Hafız Paşa sebili bir yığını haline gelmiş. Bir hık “Oğretmen,, ler Yurdu olan Sul. tanahmetteki anpir üslübunda Ş Yi ae * tebin köşe penceresinde incir f danı yetişmiş. Mevsim old için şimdi belki meyva bile var!,, Pariste (Şanzelize) eaddesi cari bir şekil almaya baş oradaki (Otel Mazas) denilen rihi bir konağı yıktılar, Her p çasma ayrı ayrı numaralar ko rak başka bir mahalleye n tiler ve yeniden kurduktan “Muharrirler evi,, yaptılar. Pen, cerelerinde meyva ağacı bittiğini görmedim, — B sebilinin pi parm: ülatlle Barsıslarına Yilav'z feti temin eden Hekimoğlu Ali Peışıyı vaktin hükümdarı kr — Seni azlederim, başmı ke. serim. Yerine hamal Aliyi getli vezir yaparım! demiş. V: dam derhal şu cevabı vermiş: — Ona hamal Ali Paşa derler. Hekimoğlu Ali Paşa demezler! Takvimci — y Ç YENİ NEŞRİYAT: yoluna kadar gidiş işimde, Nişan. lımla (henüz resmi değil) buluşabil. mek fırsatı da olduğu için gerçekten bahtiyardım. O, sarışm, temiz yüzlü, çok genç biri idi. Bir manifatura mağazasmda çalışıyordu, İyi giyiniyordu; çok ter- biyeli idi, Ahbaplığımız ağır ağır — başlamıştı. Önce, tramvaya binerken bir yardım ediş; sonra bir hafif selâmlaşma; daha sonraları kekelenmiş bir kaç kelime. cik, bir hafta sonra da bir menekşe demeti... Derken zamanla biribirimizi görmeden edemez olduk. Artık her bu. luşuşumuzda yalnız ve uzun uzün sev- gimizle ldük. Fakat |& dık. Hayır, En çok susardık ve sık sik içimizi çekerdik, Bütün ifadelerimiz “santimantaldi. Biz, o açık sevgi itirafına varabil. mek için böyle uzün merhalelerden geçtik. Ah ne kadar budala imişim, o zaman! Ömerin (adı Ömerdi.) merha- | lelerin arasını o kadar uzatması ve bu ara yollarda © der&ce ağır yürümesi, bence, sevgimiz için, onun temiz, de. rin ve ebedi olmaması için zaruri idi, Mesuttum. z Nihayet bir bayram tatili günli, o. nun oldum. O günün üstünden günler geçtikçe kendimi daha mesut duyu- yordum, Bir kaç ay sonra, hâlâ dünya, ya ve istikbalime açılan pencere sım sıkı kapalı, başımı onun göğsünde bı. rakıp yalnız onun lâcivert gözlerine bakmakla mesuttum, Cepheden Cepheye — Cihan Harbinde il- tiyat zabiti olan avukat Münim Musfafa, ç buçuk sene devam eden Ümuümi Harbe müşahedelerini ve hatıralarını bir. kitap ha- linde neşretmiştir. de bir aile babası zahmeti çekiyordu. O na acıyordum; onun için hiç hit ini kabul Di Buluşma saatlerimizi, onu her türlü masraflardan kurtaracak surette seç. mekte idim, Kai Arada bir, binde bir, bana bir met çiçek, yahut bir şişe parfüm diği zaman, içim, o fedakârlığı sında sevgisinin o delili taşkım bir minnetle dolardı. Bir akşam beni tramvaya kadar gö- türdü. Kendisi, Sirkecide bir yere uğ rıyacağını söylemişti. Bindim, ön hanlıktan kendisine son bir selâm kışı yolladım, Sonra, neden - bil inip ona dönmek onunla biraz daha kalmak arzusu bir alev gibi içimi bil denbire sardı. O sırada, bir yük at basınım Aarkasında tramvay mecb bir durak yaptı. Hemen atladım. G riye doğru yürüdüm Beş on adım tede Ömeri gördüm, Yaya kaldı kenarında durmuş, önünden geçm olan bir faytonu durduruyordu. Oldu. ğum yerde kalakaldım. O, arabaya bindi, araba geri, köprüye doğru dö. nüp hızla uzaklaştı. İ * Bir kaç dakika.. Sonra birdenbire — kalbimi, kadın ve âşık kalbimi, Ömere — etmiy İş O sıralar, Ömer, hayatmı kazan- maktâ çektiği dan sik sik| h bahsediyordu. Henüz yirmi yaşında çalışı- olduğu halde, annesi ile iki kardeşine bakmıya mecbur olduğu için, hemen ; yalnız Ömere değil, bütün — dünyaya kapadım, Tabii Ömer bu kapanışm sebebini. e asla öğrenemedi. (DEVAMI VAR) Zengin mizansenli ve gayet Baş Rollerde: Yerlerinizi evvelden | İrememe T — Şarlok Holmes: Kralın Hazinesi TÜRKÇE.. Yakında... İ P E İK — Sinemasında KELAŞE _ Bu Akşam SUMER Sinemasında Mevsimin ilk Fevkalâde şen ve neş'eli Vodvili YVES MİRANDE'nin komedisinden iktibas edilen " Canımın içi | TANİA FEDOR. PİERRE BRASSEUİR - ve Kahkaha Kralr BACH 1939 'da Gazino dö Paris'in en son revüsü.. Eğlenmek ve Zev. 4 ketmek için Marsilyadan Paris'e, 2 saatlik neş'e kahkaha ve müzik — e Firr O eğlenceli büyük film başlıyor, aldırmız, Tel: 42851 —Z

Bu sayıdan diğer sayfalar: