e Vd PT — 22.8.940 .O ABÖNE "BEDELİ ? Türkiye Ecnebi (1400. Kr. — Tasne — 2800 Kı. e ln 6 Ay 1500 * $ 400 ” 8 Ay soo ©* ğ Hd AM s00- * 1 Ay BUGÜN Medeniyetin Mukadderatı Yazan: Ömer Rıza Doğrul Ingiltere Hariciye Nazırı Lord Halifaks evvelki gün Lordlar Kamarasında söylediği nutukta bilhassa şu hakikati an- Tatmıştır: “Bugün medeniyetin âkıbeti, TAN rBeşincî Kol Mensuplarına Cevap] y tatürke İnönünden gidilir. İnönüne de atatürkten va- rılır. Başka türlü İnönü ve gene baş. ka türlü Atatürk bulunamaz. Bu iki büyük Türk dehası, bir. birinin enkarnasyonudur. Atatürkün hasretini çekenler, İnönüne baksınlar, Ebedi Şefi on. da bulurlar. b İnönünü görmek fırsatını bula. mayanlar, Atatürkü düşünsünler, vasati yaşları yirmi üçü geçmi- yen, fakat meharet ve leri belki dünyayı kurtaracak olan ve dünyanın hayranlığını kazanan bir kaç bin pilotun elindedir..,, Vasati yaşları yirmi üçü geç- miyen bu gençler, bugünkü nesli temsil ederler ve bu neslin ba- şarmıya çalıştığı iş, tam bugünün işidir. Yaptıkları harp, bugünün harbidir. Kullandıkları tal ş i içinde İnönü beli. rir. Birbirini ifade eden ve tamam. layan bu iki şef, tarihin Türk u. lusuna birer armaganıdır ki; bu millet ve bu memleket bereketini onlarda buldu ve bulmaktadır. Atatürkle İnönü ve bunlarla Türk milleti, Füzulinin Leylâ ile Mecn dur ki, birbirinden bugünkü fennin son icadıdır. Bu gençler, tayyare harbi yapıiyor ve bu harp ile yeni bir istikbal ya- ratmıya uğraşıyorlar. , Gerçi, dün Mister Churchill'in dediği gibi, bugünkü harp, 1914 harbinin devamıdır ve bu bakım. dan yeni harbin müsebbibi bu gençler değildir. Fakat bu genç. ler, eski, yeni veya müzmin har. be son vererek yeni dünya niza- mını kurmayı üzerlerine almış. ayırd edilemezler. Hepsi birbiri- nin anlamıdır. İnönlerini, Lozanları ve bütün bir Türk inkılâbını ardısıra taşı. yan İnönü, Atatürkten nasıl ve ne suretle ayırd edilebilir? İnönüne: “Türkün maküs taliini din!,, Diyen, Atatürk değil midir? İnönü, Atatürkten nasıl ayrı düşünülebilir? Atatürkün düşünceleri İnönün- de, İnönünün yaptıkları Atatürk. te tecelli eder. Büyük Türk şeflerin her ikisi, Türk milleti için bir teselli, bir gurur, bir inanç kayhnağıdır. yen. Mahmut Esat BOZKURT Fit ; Y VAS D urup dururken, yukarıki satırları neden ve neye karaladım?! Bunu ve sebebini, kapkara yüreklilerle; bunların dedikodu- ları, fiskosları yüzünden musta. rip düşen tertemiz insanlar şüp- he yok ki anlamışlardır. Şu halde fazla yazmağa lüzum yoktur; yeter, denebilir. Hayır! Dedikodular ve fiskos. lar, yarın kulaklarına gelecek ve. ya gelebilecek olan vatandaşlar için biraz daha açık konuşmak bir vazifedir. Yabancı bir ses yükseliyor ve diyor ki: “Atatürk sağ olsaydı; iç ve dış yönden bugünkü politika takip edilmez. İşler böyle gitmezdi.., Sonra, bu dedikodu, esbabı Mmuçibesiz, boyuna akisler yapar.. Ve söylenir durur. * Fakat sesi yükselteni bulup da, Atatürk sağ olsaydı, nasıl bir po- litika takip ederdi? Inönü Başımızdadır Atatürk yolundayız Bununla beraber, bu dedikodu nakarat halinde sürer gider.. Sanki bunları söyleyen yaban. cı, bizi bizden fazla düşünüyor! Sanki biz bizi onun kadar dü- şünemiyoruz! Doğru yolu bize o gösterecek! Bak hele!, Bak şu işe! Fakat bana kalırsa, doğru yo. lu tuttuğumuz şundan belli ki, pelitikamızı yabancı düşman be. ğenmemektedir.. K S onra gene bir ses duyuyo- ruz; diyor ki: “Demek ki Biz Kemalistsiniz? Tebrik ederim!,, Bu sesi çıkaranlar, yalancık. tan içlerini çekerler, bir sigara savurarak, sahte vakarla başla. tını sallarlar.. Sanki Atatürke a- cıyor, memleket, millet için dert. leniyor görünürler. Hep yalan! Baştanbaşa yalan!. Bunların hepsi yalancıdırlar. İsterseniz, bunlara sorunuz ve deyiniz ki: En büyüğünden, en küçüğüne leketi samimi düşünen bir Türk var mıdır ki Kemalist olmasın? Hatta, samimi bir insan var Bugünkü politikanın, sakat | midır ki Atatürkü sevmesin? O. yahut yanlış yeri nedir? Neresi, | !U saygı_yla anmasın? dir? d ğe imkân bul Aı.ı ağı ka'rşılık şudur;_ İ Bulsanız bile cevap al, Yi ktan hüzün. Maskaralığın esbabı mucibesi olur mu? . Tardır. - » Fikir Farkı: B B Ingîltere hesabına harp e- . den ve harikulâde hüner gösteren tayyarecilerle Al ya » — hesabına harp eden ve aynı dere. cede cesaret ve meharet gösteren | gençler arasındaki fark ne? ;: , Biri medeniyet hesabına dövü. şi Süyor da diğeri barbarlık hesabı. in Na miı dövüşüyor, yoksa ikisi de Şi ne yaptıklarını bilmiyrek harp » ilâhlarına kurbanlar mı veriyor? B Aradaki farkı harbin gaye ve hedefleri kadar sarih bir surette tebarüz ettirecek bir şey yoktur. Almanlar niçin dövüşüyor? Hayat sahası temini için.. Bu hayat sahasını komşu milletleri ezerek ve iradelerine râm ederek elde etmek için.. Komşu milletleri yerlerinden sökerek, yahut kafalarını ezere! HİKÂYE eşhur damacılardan Hasan Be- yiti '0 semtte oturması, bütün mahalle halkına bir dama merakı sardırmıştı;* Yazın kahvenin - dağı altında, kışın saç sobanın yakınında üzerine dört köşe çizgiler çizilmiş kı- Sa n toplanıyorlar, uzun dama partileri yapıyorlardı. Meraklılar, ufak cep defterlerine açmazları kaydediyorlar, bunları ezberledikten sonra karşı karşıya geçiyorlardı. En aşağı beş da- kika düşündükten sonra birisi bu o- yaşadıkları yerleri tetmek, bir medeniyet hamlesi sayıla. maz. Belki bu hareket, eski bar. barların akınl d farksızd D KA yunlardan birini hazırlamak için taş sürse, hasmı: — Yağma yok, sen bana Karaman- ve o akınların gördüğü muamele İle karşılanmıya lâyıktır. Do * M Harbin Neticesi : gee bet î; Yalnız maddi gücüne ve ça yumruğunun — kuvvetine yele 3 güvenerek hayat sahası açmak, D bütün medeniyet ve insanlık âle- minin isyanla karşıladığı bir ha- teket olduğu için bugünkü müt. hiş muharebelere şahit oluyor ve | bu harbin daha şimdiden bir çok Meseleleri tasfiye ettiğini görü. Yoruz. Çünkü, bu harbin neticesi 49 ÂAvrupaya — münhasır değildir, £ dünyaya şamildir. Asya mesele. Ü h açmazı Diye, derhal bu h BİR DAMA PARTİSİ Yazan: ULUNAY vucscccoserıi “Hasan Bey Sigara siğara üstüne yakıyor, burun — deliklerinden baca glbi dumanlar savurarak düşünüyor; Hüsnü de- mütemadiyen nargilesini Tokurdatıyordu. Öğleye kadar ancak iki taş oynattılar. Yemekten sonra, partiye yine başlandı. Akşama kadar devam ettj, fakat bitmedi; ertesi gü- ne kaldı. Taşlar tesbit edildi. Kah- venin kapısı mühürlendi, herkes evi- ne gitti. Ertesi gün oyuna yine de- vam edildi. İki hasım mütemadiyen düşünüyorlardı. Öğleden sonra Hüs- nünün hamlesini bekliyen Hasan Bey, ufak bir şekerleme bile yaptı. O gün de böyle geçti. Üçüncü gün Hasan Bey bir taş kımıldatabildi. Oyunu bildiğini anlatıyordu. Karamanlı açmazı pek meşhurdu. Asmaaltında bakallık eden Karaman- h Bodos, bir gün damacı başı Ziya Beyi taş kalmıyacak derecede feda- kârlık ederek vere vere öyle bir va- ziyete düşürmüştü ki, nihayet son kalan iki taşı İle hasmının bütün taş- larını toplamş ve partiyi & y fakat parti bitmedi. Altıncı gün biraz vaziyet belirdi. Hüsnü, şimdiye kadar görmediği bir çaprasta giriyordu. Kahvenin icinde sBigara dumanindn gözgözü — görmü- yordu. Artık damacılar Hüsnünün kaybettiğine Hükmediyorlardı. Akşam olduğu zaman partiyi bırakmadılar. Yatsı sonra yine karşı En usta damacılar, pek tanınmış olan bu açmazı ancak İ karşı kul- kıu-ıı_yjı Beçtiler, Hüsnü, yanlış bir taş lanırlardı. Kahvede ufak tefek parti- lere bile alâka gösteriliyordu. Oyun bitince, herkes neticeyi soruyor. Ka- zanan, “ben kazandım,, veyahut — “o kaybetti,, demiyor, Yalnız: olacaktı. Nargile boyuna tazeleniyor. Hasan Beyin 'daima şekerleme yap- mıya meyyal gözleri, artık ufalmıyor du. Hüsnü, kendi kendine konuşuyor le baktıktan ve bir nefes sigara çektikten sonra, başlarını salla. yarak: “Ah! Öyle demeyiniz. Atatürk çabucak unutuldu.,, Bunlara, kısaca: “Neden?,, deseniz, sebeb göste- remezler. Çünkü edepsizliğin esbabı mu. cibesi olmaz. Edepsizliğin esbabı mucibesi sadece edepsizliktir. K Hiyanetin sebebi, sadece hı. yanet olduğu gibi!. DA af ziz Türk vatandaşlar! Siz bunlara , inanmayınız. Zaten inandığınız da yok a.. Fa.- kat bu kadarla iktifa etmeyiniz. Bunları tahkir ediniz.. Ve koğu. nuz.. Çünkü bunlar alçak men. faatlerin ardısıra koşan kimseler. dir. Bunlar, Türkler vatanında, iki. lik, üçlük, beşlik yaratarak mil. letin vatanın sırtından geçinmek isteyen casuslardır. Bunlar, Atatürkün — ölüsünü istismar eden kefen soygunsula- rıdır. Bunların nicelerini gördük ve görmekteyiz. Siz, Türk çocukları! k_Bunlara tükürünüz ve deyiniz d İnönü başımızda, Atatürk vo. lundayız. — Ve en doğru yoldayız. Bu yol, en büyük zaferlerle S &. ; tir. , evvelâ bu “— Müsaade buy » demek- le iktifa ediyordu. Dama partileri kı- fabrikada 'ç lerinin de; Afrkia meselelerinin | -cijeri teftiş eden bi Yetab ağır- harp net hallol lığı ile â L İt şimdiden göze çarpıyor. Hin. tistanın daha şimdiden istiklâli, (- Ni kazanmak yolunu — tutmuş ol. ı,_uh;ısı bunun kati bir delili değil yi- hi? DÜ Be muharebe neticesinde zor. 0 balık zihniyeti galebe çaldığı lakdirde mesele yoktur ve dünya yar (Eniden bir medeniyet mücade. ef tsine girişecektir. — Zorbalığın g- tağlüp olması ise, Lord Halifak. 18* İn dediği gibi, vasati yaşları 23 18“ lan bir kaç bin gencin cesaret 'e meharetine bağlıdır. Bu genç. N Şiyor, y bir an- da kavrıyan bir nazarla dama tahta- larını gözden geçirdikten sonra ehem- miyetli bulduğu partiyi takip ediyor- du. Hasan Bey, oyun esnasında bir sey demezdi, Fakat oyunculardan bi- ri, yanlış bir hamlede bulunacak olur- sa; oradan y kilirdi. Üs- kur dü, du. irdenbire bir cam şangırtısı — ol- du. Müthiş bir çığlık koptu: “Yangın var,. sesleri işitildi. Sokak- taki kosuşmalara, bağırmalara, köpek, havlamaları karıştı. Kahveci: — Yangın mahallede! diye bağırdı. İçeriye giren bekçi gür sesile: yiea Hasan Bey| Ev tutuştu. feryadı sonra da haıu-ladıiırp!âm 'a ' tadın bu uzaklaşması, büyük bir ha yapıldığını anlattığı için oyuncular, yaptıkları ' hatayı araştırırken, bir yenisine düşerler, oyun karışır, lü- zumu olan zamandan pek çabuk bi- ter; kitlerine gelirdi, ir x !Un kahvede bir navadıs ışi- trin muvaffakıyeti, zorbalığı ye. İeççek ve milletlerin hürriyetine oe Hyanan yeni ti üsü | ân verecektir. Yoksa, bir kIE yt hüddet için bir iflâsla k. tildi:. Ayvansaraylı Çingene Huşnü ind damada taş as- miş. Evvelâ o hivardaki meraklıları kasıp kavurduktan ve şöhretini Ha- licin öbür sahiline atlatarak Kaşım- | ö- ğız ve bu iflâsı yeni bir hamle | paşada meşhur Acem Gaffarı, Meyit- ılı”kki:ı edecektir. yok Sal ustayı, Azapl mfe pısında — ki i Vasili yendikten mir sonra, büyük köprüyü geçerek Ba- W a a G B ö e - rağı Tanaşla başbaşa kalmış. Şimdi töe SUAL CEVAP de Hasan Beyle boy ölçüşmek isti- şor < n yormuş! Teklif derhal kabul edildi. JaP : Memleketimizdeki Amerika sefirinin adı | Ertesi gün buluşulmak üzere söz ve- lüşe İr? & M ı)( Murray'dıt, F. " * ” a t& mektebine girebilir miyim? i'—x Girebilirtiniz. Tmtihana lüzum yoktur. n * * chı' Robert Kollejin nihari senelik —tereti z? * Yüz kırk İlradır. * * Hukuk Pakültesine dinleyici talebe ol- için nereye müracaat edeyim? T- | tan rildi. Bu haberi birkaç bütün saat zarfında nasıl öğrendiler? Atlama taşındaki kahve, daha sabah- düğün dikten hal, hatır sorulduktan sonra, iki damacı karsı karşıya geçtiler. Herkes süküt etti. Oyun başladı. Ha- san Bey ilk hamlede hasmının pek şetin bir ceviz olduğunu anlamıştı. kisi de öyle çocukça oyunlara &e o zaman sıra Hasan Beyin ten- | h y kaldırdı. Fakat bu felâketi bir nimet sayan Hüsnü: — Partiyi bırakırsan yenik saya- rım Hasan Bey! dedi. Damacı gayet sakin bir sesle: — Altı gündür hazırladığım bu led senin kur imkân yok. Evim değil, kendim bile tutuş- sam yine bırakmam, dedi ve oturdu. Hasan Bey taraftarları eve yardı- ma koştular. Kahve bir anda boşaldı. Dışarıda yangının çatırdıları — işitili- yor, uzaktan boru sesleri geliyordu. Alevler bir ocak ,parıltısı gibi, kah- wenin öenllsele . W a kırmızı gölgeler resmediyordu. , İçeride ufak masanın başında iki adam düşünüyori! a Okuyucu Dilekleri GARSONLARIN ŞİKÂYETİ Dün matbamıza birkaç garson geldi. Bunlar Yenikapıda bir gazinoda çalışırlarken patron- ları kendilerine yol vermiş ve yerlerine de aynı yerde bir diğer gazinodan çıkarılan gar- sonları almış. Bunlar diyorlar ki: “Biz sıhhat cüzdanımız, karnelerimiz olan Halbuki gimdi çalıştırıdan adam- ların karneleri, sıhhat cüzdanları filân yoktur. bu alâkadar aolmasını — rica ederiz... Imzasını okuyamadığımız bir kari yazıyor: *“Haydarpaşadan saat 14,25 te Ankaraya hareket eden trenin vapuru Köprüden 2,15 te kalkıyor. Çok erken, Yolcular istaşyonda sa- atlerce bekliyorlar, Tarifenin tadili gok fay- Ve, yarınlar bizimdir. Büyükada: 20.8.940 kadar, bu memlekette bu mem. d J ack İngilterenin şimalinde. ki balıkçı adalarından gel. miş bir neferdir. Kendisi harbin başındanberi birçok cephelerde döğüşmüşse de daima kazasız be- lâsız geriye dönmüştür. Jack, bir çok harplere iştirak ettiği için zabitinden bir âay izin almıştır, Jack hemen hazırlanıp şimal adalarında tam dokuz ay evvel bıraktığı sevgilisi Emy'yi görme. ğe karar vermiştir. Niyeti, bu- lunduğu cenup kasabasından ilk trenle şimali İngiltereye geçmek, oradan da bir balıkçı vapurile kendi adasına varmaktır. Aksi gibi, ilk tren ertesi sa- bahtır. Jack, ister istemez, daha o gece bu şehirde kalır. Sabaha karşı alârm gürültüsile uyanır. Şehir düşman tayyare hücumu. na uğramıştır. İşte tam dokuz aydanberi üç cepheye giden ve sapsağlam dö- nen Jack, izinli bulunduğu ilk günde bu şehirdeki tayyare hü- cumunda yaralanır. *Tehlike yok,, işareti verilince hastaneye kalgırılanlar arasında Jack da vardır. Vücudünün muh. telif yerlerinden yaralanmıştır. Artık o sabahki trene yetişip çok sevdiği adasına gitmek, genç ve nazik Emy'yi görmek »imkânsız- ır. Jack taliine küfrede ede uyu. ya kalır. Bir müddet sonra başu. cunda tatlı ve şirin. bir ses du. yar. ! — Hayjdi, bu ilâcınızı içiniz... Bu ona bakacak olan hastaba- kıcıdır. Jack yastıklar arasına gömülü olan başını kaldırır. Kar. şısındaki bu genc, narin hasta. bakıcı adalarda bıraktığı Emy'ye ne çok benziyor.... Genc hasta- Umulmuyan Bir Buluşma - Bir Tek Dakika Sayesinde bakıcı da birdenbire sarsılmıştır. Ansızın yastıklar arasından çı- kan bu baş, bu iri siyah gözler; dokuz ay evvel ta uzaklarda a. dalarda gördüğü genc bir sevgi- liyi ne çok andırıyor... İki genc, bir dakika birbirleri. nin gözlerinin içine dikkatle ba. kıyorlar. Ve sonra iki hafif fakat sevincli nida duyuluyor. — Jack! — Emy! Şimdi Jack treni kaçırdığına, hatta yaralandığına memnun- dur. Zira aksi takdirde boş yere ta adalara gidecekti. Halbuki Emy o gittikten sonra Kızılaya gönüllü yazılmış ve buraya gön. derilmişti. b * ll Bir Tek Dakika Sayesinde R adyoda bir tek dakika sa- yesinde hayatı kurtulan bir adamı dinledim. Bu bir Ame- rikan gazetesinin muhabiriydi. Kendisi İngilterenin cenubunda düşman hücumuna uğrayan bir kasabaya gönderilmişti. Buradaki intıbalarını yazacaktı. Muhbir bir aralık öntarafı sapsağlam kalıp arka tarafı yıkı. lan bir otele rasgelmiştir. Gör- mek üzere içeriye girmiştir. Der- ken arka tarafa çıkınca burada herşeyin yıkıldığını, yalnız sip- sivri bir duvarın kaldığını gör- müştür. Bu duvardaki kapı da açıktır. Muhbir bu kapıdan arka sokağ Yandık... Bu Kibritlerden Kestane, fındık, havai fi: leri yok diye yan mayın. Şimdiki kibritler daha tehlikeli surette g Dün tanıdıklarımdan bir zünün üstünde kocaman gıyla rasgeldim: — Geçmiş olsun. ağrıyor? Pt — Hayır, dedi. Kan_.;' de görünür kaza, Sigara mak için bir kibrit çaktıı zümün pınarına bir ateş Orada cızır cızır yandı. : tesadüf etse gözümün ferii dürecek, kör olacaktım, rilmiş sadakam varmış. Eskidenberi kibritleri gördük. Mızraklısından ş na, mehiaplısına varınca her çeşidini kullandık, yonu tamamlamak için bi fişeği kalmıştı. Şimdi de tamamlanmış oluyor. zedeler biraz daha çoği lurlarsa artık evlerde sigi mak için ya çoluğu ço dan dışarı çıkaracaklar, nazar değdi diye kurşun | renlerin yaptıkları gibi he başına birer örtü örtecek, — Tütüne düşkünlük - ağızı neme şekli müstesna laka Aateşe ihtiyac bir tiryakiliktir. Ne yapalıı ğiz tadile bir sigara içn atalarımızın yaptıkları gil ğımıza bir kav kesesi mi yalım? K Kibritler hem y yakıyor, hem de can Böyle yana yana iki ka' olacağız. T Tel, Gö UŞ çıkmıştır. Bir dakika sonra da bu duvar kendiliğinden yıkılmıştır. Demek ki, bu muhbir bu du- varın altından bir dakika sonra geçseymiş bu kazanın kurbanı olacakmış. Sempati sinirleri cümlesi, asıl sem. pati ve parasempati diye iki türlü o. larak ayrılır, Birinci türlüsünün işi vardıkları yeri tenbih etmek, ikincisi. nin işi de —aksine— uyuşturmaktır: Meselâ kan dmarları üzerinde birinci türlüsü damarları sıkıştırır, ikincisi damarları genişletir. Bu iki türlü sempatinin sinirler bi. ribirinden büsbütün ayrı tutularak in. sanların mizacı da, hangisinin galip ol. duğuna göre, iki türlü ayrılırdı, asıl sempatik sinirlerinin glip olmasına sempatikotoni denilir ve şu alâmetler © mizaca delil olarak gösterilirdi: Gözler yerinden çıkmak istiyorlar, mış gibi iri, kan damarlarındaki tan. siyon fazla, nabız hızlı hızlı vurur, mizacın sahibi çok hareket etmeyi se- ver, çabuk sinirlenir, çabuk öfkelenir, iştahı yerinde olmakla beraber zayıf kalır, sesi boğuk ve kısık kısık çı. kar, cildi ve kırmızı ince derileri dai, ma kuru olur.., Parasempati sinirlerinin galip ol- masından ileri gelen mizacın alâmet. leri de göyle gösterilirdi: Bu mizaç sahibinin midesi sık sık bozulur, midesinin üzerinde ağır bir şey varmış gibi hisseder, sık sık bu. lantı gelir ve pekli kur! LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ ' SİNİRLERE GÖRE MİZAÇ çok terler, yüzünde ve göğsünde sivil. celer çıkar, huyu da çok defa kederli olur.,. Tİnsanların hepsi, İIpokrat heki zade (...) Beyin yalısı Biçare adam uğradığı yangın bir halde Sad Paşayı ziyarete gitmiş. — Yalınızın yandığını aldım, çok acıdım! de Zede: ; — Efendim, bendeniz - Mahrukizade olduğum iç ülfetim vardı deyince p vabı vermiş: — Evet amma şimdi rulmuş oldunuz. dört türlü mizacına bile sığdırılama. dıkları halde yalnız sempati sinirleri- ne göre iki türlü mizaca hiç sığdırıla. OYUNLA mıyacağı şüphesi: i ve para, sempati sinirlerinin böyle biribirine Elinizde tuttuğunuz bir parayı — büsbütün zıd olarak işl i pek na- dir olur. Zaten o iki türlü sinirlerin biribiri. ne zıd olduğu da artık iddia edilemez, Çünkü ikisinin de işi, yakm vakte kadar zannedildiği gibi, doğrudan doğruya tenbih etmek veya uyuştur. mak değil, hormon çıkaran guddeler- den kimya maddelerini —daha doğru. su onların iyonlarını— alarak nesiç. lere götürmektir. Onların yaptıkları işin biribirine zıt görünmesi, götür. dükleri hormonların başka başka ol. masındandır. İşi gören hormonlar, sempati sinirleri de onları götürmiye vasıtadır. Fakat hormonların muntazam ola, rak dağılması için, vasıtanın da mun- tazam işlemesi lüzumlu olduğu şüp. hesizdir, Vasıta bozul h da tesirini Netiçe aynı olmakla nefesi ağır ağır ve intizamsızdır, onun için geceleri nefes darlığıma tutulur, nabzı intizamsız, damarlarındaki tan. siyon düşük olur, cildi daima kırmızı, elleri ve ayakları daima soğuk olur, berabr bozukluğun düzeltilmesi — için onun nerede bulunduğunu bilmek lâ, zımdır. Onun için sempati sinirlerinin hastalıklarını bilmek te ehemmiyet. lidir. Bu, her zaman, raslanan bir hokkabazlık oyunudur. Bir on kuruşluk almır, Serçe ve baş maklarla tutulur. Sonra orta p ı 3 parmağı paranın altından geçirilir. tutmakta devam ederken, seyreden rınız, düşürmüş gibi yaptığınız yere lar ve bu parayı arayacaklardır, hi : Masanın üstüne 12 kibrit kan larla ikisi üstte, ikisi altta olmak birbirine bitişik dört kare yapınız, yanmızdakilere deyiniz ki: ÜHiçb azaltmadan bu dört kareyi üç kare tirebilir. misiniz?,, - Halli şöyledir: Birbirile müşterek bulunmayan iki karenin dış taraflaı ikişer kibriti kaldırınız. Bu dört bir kare yapınız. Bu kareyi diğer iki birinin köşesine ilştirirseniz bir hizi kalmış olur, Sahibi ve Neşriyat Müdürü Lütfi DÖRDÜNCÜ, Gazet Neşriyat T. L. Ş. Basıldığı TAN MATBAASI hi ğ- Askerlik İşleri ! Şubeye Davet ' BULMACA K— 8 6 M 184 Fatih Askerlik : 940 kl sında şubeye gelmiyen muhtelif sınıf ve rüt- beden aşağıda isimleri yazılı subayların şube- ye gelmeleri veya vaziyetlerinden şubeyi ma- Tümattar etmeleri ilân olunur: Kızıltoprak Ihlamür caddesi 128 de 38914 sicil numaralı asteğmen Namık oğlu — Lüt- fullah Bütün; Şehremini Denizaptal Börekçi sokağı No. 12 de asteğmen 40079 sicil Te- mail Hakkı Oğlu Hayrettin Birler; Fındıklı Güzel Sanatlar mektebi karşısınde No. 23 te asteğmen 40994 sicil Hüseyin oğlu Münir Ayhan; Fatih Fener Gülcami mahallesi Tama sokağı No. 10 da asteğmen 39946 sicil Münim oğlu Mahmut Mesu Erda; Eyüp Balıkçıbakkal taddesi No. 23 te teğmen 45977 sicil Şaban oğlu Halit Serdengeçti; Fatih Çarşamba cad- desi No, 45 asteğmen 47099 sicil Galip oğlu Mücahit. (Devam edecek) * Usküdar Askerlik şubesibaşkanlığından: Olgunluk imtihanlarında ikmale kalıp ta ikmalde muvaffak olacaklar da Harp okuluna kayıt ve kabul olacaklarından bunun — için Harp okuluna kayıt ve kabul muamelesi ey- U kadar isteklilerin bir an evvel müracaat — ederek 4 Usküdar Askerlik şubesi başkanlığından: ğ: zi Bi — â) | D -i | KI Soldan sağa: 1 — Kemale ermiş. 2 — Bir erkek ismi - zıpzıp. 3 — Kapıda bulunur - süt verir. 4 — Tbadete müteallik bir tabir - S — Birinci - bir nota, 6 — Bir diyan ğgairi,» zeybek, yiğit. 7 »e Pasıla « besleyici bir gıda, 8 — Urun değil - içilir. 9 — Rusonun meşhur eseri - bir meyva, Yukarıdan aşağıyat 1 — Bir çeşit tüfek - ters okunursa ilâve manasına gelir. 2 — Uzvi bir cisim * lüzüum- h. 3 — Pes değil - bir bağlama edatı » bir | nota. 4 — Meşhur mabed * bir renk. S — Emreden. 6 — Müessir » iskambilde — birli. 7 — Camide bulunur - ekmek Şâpilıs' 8 — Beraber, ve » zeybek. 9 — Kir « ispirto, mahallç. si Tahririye sokak 9 sayılı haneyl İkamet- Kâh adresi vermiş olan yedek topçu tğm. 322 doğumlu ve 41953 kayıt nuümaralı Mehmet Emin oğlu Aptullah —Rüştü — araştırmalara rağmen bulunamamış olduğundan kendisi İs- tanbüulda ise derhal gubeye müracaat etmesi ve burada değilse halen bulunduğu yerin sa- rih adrenini telgrafla bildirmesi, aksi takdirde hakkında kanuni takibat yapılacağı ilân o- Toplantılar, Davetler: * Galatasaray spor kulübünden — Galata- saray spor kulübü umümi heyeti 6 eylül cu- ma günü 18,30 da senelik âdi toplantısını ya- pacaktır. UÇAK GECESİ — Bakırköy Hava kuru. mu gübesi 31 ağustos günü sabaha kadar devam etmek üzere Florya Plâj gazinosunda hemmiyet vermiyorlardı, dalı olacak.» lunur; danslı bir uçak gecesi tertip etmiştir, | 30 Ağustos Zafer Bayramına Mahsus Fevkalâde Piyangonun Plânı Ikramiye adedi Ikramiye miktarı Ikramiye tutarı — Lira Lira i l 60.000 * 60.000 1 20.000 20.000 1 10.000 10.000 2 5.000 10.000 0 2.000 20.000 30 1.000 30.000 300 100 30.000 3.000 10 30.000 30.000 3 90.000 30.000 2 60.000 63.345 Yekün 360.000 Zafer 30 Ağustostadır. Milli Piyango da İzmir Fuarında çekilm üzere bir Zafer Piyangosu tertip etmlştir. Türkiyenin her tarafı satılığa çık: olan bu fevki ten 63,345 tanesi at ikramiye k; da mevcut 300.000 bi Tam biletler (2) liraya ve yarım biletler (1) liraya satılmaktadır Zafer Piyangosuna siz de bir ,bilet alarak iştirak ediniz, Vere, | ceğiniz paralar ebedi Türk Zaferini temin edecek vasıtalardan bi: | olan hava kuvvetlerimize sarfedilecektir. | | |