27-1.$4g fi TEMMUZ 194p AN e: BEDEL| ala Si Ecnebi a 1 e sena ann ee, SAP iğüyy ig? SAY am » av iy » ErİM Desti Kirmadı bez» Memlekete için ll mide sizeeiyiz ve BAŞen ya, 37 “YE Yezilmizti. P eümert bir YEL, 34 bir, bin iiras Bu gene, Be, intleterir besi Vireys MON kirayı Yer. Yaz biç sememayı İrtoletiz » bağün, b e m, biR yeni — i e İmal istiy, m Üzerinde eisdiyeya ai. OTUZ: Eninde Hrm yük. değildir. Koca > 60 bi Hira endam e— la... P9Ta Kazana m, Seakrlığ Boliye DAYİ bile vazife şa. ma EDİN, bu bünlt hemyi mi Mei : teberi satmak ba eee, Sematkirerdan iz nde, mr ET RİE elen gazi. vaa yi zu e iyi ida, 2 ilmektdir. Sahne- Kğ kandan. Deri ber tüy berbat ından, İseniz ver telrişatnın dani (7 AKDENİZİN ANAHTARI Cebelitarık Nasıl | Nevyork Belediye Reisi Lagardya - Hep TAN Tahkim Edildi? Çövelitark buğün, hususi bir ehemmiyet iktisap edi. Yor. Çünkü Cebelitarık, bügün, Akdenizin anahtarı mevkiindedir. Bataryalarını Cebelitarığa tevcih etmek mecburiyetinde bulunan İ. talyan donanması. . bazı tahtel bahirleri müstesna - Alman filvla, rm takviye edebilecek veya At. lantiğe geçerek. İngilterenin ticari Yollarını kesebilecek vaziyette de. Bildir. İngiltereye gelince, onun deniz kuvvetleri, Cebelitarıkta çok kıy. metli bir İstinat noktası bulabil mektedir, İngiltere, ayni zamanda, - bilhassa Fransanın kavgadan çekilişinden sonra . karışık Avru. pada sarsıntılar arttığı tekdirde, kendisini bitaraf değil, “gayri mu. harip” ilân etmiş olan İspanyanın 'esetinde kendi rolünü oynuyabi. lir, Çebelitarızın tarihi malüm, dur. 8 inei asırda kendisini İşgal ve tahkim eden meşhur Tarık bin Ziyadın adını'taşıyan Cebeli. tarık, hem müstahkem bir mevki, kom de bahri bir üstür, Burada a. lınmış bulunan müdafaa tertibatı etrafında bugüne kadar hiçbir ma, Kimat neşredilmiş değildir. Bili. nen şey, sadece Cbebelilarıktaki tahkimatın, 1914 den evvel son derece modernize edildiğinden ve takviye olunduğundan ibarettir. Eskiden, orada en büyük toplar, sat bahirden pek az yükseğe yer. Jeştirilmişlerdi. Fakat 1900 e değ. ru, bu toplar, daha mürteli mevzi. ere naklolunmuştur. Bu toplerm &teş kudretleri fevkalâde yüksel. tilmiş ve mesafe takdiri sistemi, devrin bütün malüm mükemmeli. yetlerine kavuşturulmuştur. İngilterenin, bilhassa son sene. lerde, Cebelitarığın müdafaasını modern icaplara göre hazırlamak GÖNÜLLÜ HEMŞİRELER ARASINDA —— YAZAN — Cebelitarık'ın görünüşü hususunda her şeyi yapmış bulun. ması da mümkündür. Ayni zamanda, oradaki üsü bahri de yeniden organize edilmiş. tir. Dokların tesisatına dar gelen mahal'kâfi derecede genişletilmiş, ve deniz üzerinde bazı yerlerde 40 ayak derinliği olan 64 dönüm dat, hında bir yer kazanılmıştır. Lâzim gelen malzeme, kayayı garptan cenuba doğru delen bir tünel âçı. larak temin olunmuştur. Doklar, şehrin cenubunda bulunmaktadır. 911 de mevcut üç dokun u. zunlukları 850, 550, 450 ve genişlikleri 95 ayaktı. Bunların en büyüğü iki kısma ayrılabiliyordu. Bu suretle, burada dör geminin ayni zamanda tâmir edilmesi mümkün olabiliyordu. Pompalar, doklarım en büyüğünü, . ki 105.000 ton su ihtiva etmektedir , dört Sa. atte boşaltabilmektedir. 407 aysk uzunluğunda ve 422 ayak genişli. ğinde ilki tâmir atölyesi, tesisatı tamamlamaktadı Limanın 440 dönüm sathi ve 30 ayak derinliği vardır. Bu liman, cenüpte ve şarkta beton hatlarla kapalıdır. Bu hattın mecmu uzun. luğu 4190 ayaktır. Şehrin şimal müntehasında bulunan eski müda, faa hattı, 1620 de İspanyollar ta- rafından yapılmıştı. 28 ton beton. dan yapılmış olan bu hatlar, fev- le mukavemetlidir, dan I7A3 e kadar, tamamen tahsip edilmiş olan şehir, bugün modern bir haldedir.Şehrin msruf kuyalığı, - ki 7 Buçuk mil uzunluğu vardır , birçok mahfuz ve müstah, kem mevkilerle doludur. 1 911 de, şehrin , imdi hicret etmiş bulunan . nüfusu 27440, kişi idi. Bunlardan 6595 i asker ve denizeidir. e Nüfusun 17.818 i İngilizdir. Mütsbakisi, o. rada müsaadeyle ikamet eden eç- rebilerdir. Tarih boyunca, deniz kuvvetle. rinin hâkimiyeti karşısında oyna. dığı ehemmiyetli rol mslüm bu. lunan Mahan, Napolyonu, Cebeli, tarığa İngiltere sahilinden taarruz etmeyi göze almak mecburiyetin. de bırakmıştı. Bugün, İtalya ve İngilterede âyni fikre gelebilirler. İspanya beklemektedir. O, Cebelitarığı ko. layca le geçirmek fırsatını iki de, fa bulmruştu: 1715 deki “Dördüzlü ittifak” sırasında Birinci Jorj, ve 1757 de ise Pitt, ittifaka girmesi ve yardımda bulunmasi mukebi. lihde İspanyaya Cebelitarığı tek- lif etmişlerdi: O, bu tekliflerin iki, sini de reddetmişti. Bu gafletinin acı nedametini, kimbilir kaç defa duymuştur? e Gureba Hastahanesinde Geçen Ilk Günler... . il GK ureba hastanesinde kartımı alan kapteı, beni fazla bek- letmedi. Ve yanımıza sokulan çâ- vuşa: "— Bayanı yukarıya, hemşire. lerin odasına ilet!,, dedi. Çavuş önde, ben arkada, uzun koridorlara daldık. Ben, kimisi u- yuyan, kimisi öksüren, kimisi İn. Hyen hastaları rahatsız etmek kor kusile, ayaklarımın uçlarına basa- rak yürüyordum. Her koğuşun okapısında bir hemşire vardı. Sevimli yüzlerinin ikâr yorgunluğundan, nöbette bulundukları geceyi hiç göz kırp- madân geçirdikleri anlaşılılyordu: Önlerinden geçerken, hepsini de samimiyetle selâmlıyordum. Bir merdiven çıkarak geniş bir hole girdik. Ufacık bir ampul, ho- Jün karanlığını tamamile gidere- miyordu. Çavuş, bir oda kapısını açarak: “— Buyurun, dedi; burada bi- Töz bekleyin: Diğer arkadaşları. mız da neredeyse geleceklerdir!,, Kendisine teşekkür ettiğim ça vüşun kapıyı üzerime kapsti'p, çekilişinden sonra etrafıma baki» miyorum: İçinde bulunduğum yer, bahçe, Ye nâzır, büyük bir salon. Etra. İrm, çepeçevre divan. Divanın ü- zeri, renkli Şark balılarile örtülü, ve yumuşak yastıklarla dolu, Orta yerde, geniş bir masa var. Masanın temiz, beyaz örtüsü üze- rinde, hemşirelere ait eşyalar du. Tuyor. Bir köğede, büyük bir çini vazo var. Fakat, İçinde bulundu- ğum salonun en evvel göze çar. pan sembolik ziynetini, beyaz ze- min: üzerinde kâhartma kırmızı O görülen tablo teşkil 4 pi Yİ, Yazan: Neyyire Işık Pencerenin önünde bir de rad. yo var. Bu radyonun oraya, 'bah- çeye çikan hastaların da istifade etmeleri için konulduğu âşikâr. Gitüe artan bir sabirsizlk içinde bahçeye bakıyor ve beyaz gömlekli arkadaşlarımın, birer canlı şefkat ilâhesi gibi sa- ona dolmülarını bekliyorum! Hastanenin yüksek duvarlarla çevrili bahçesi, yemyeşil, renk renk çiçekler ve ağaçlar arasında. ki havuzun fıskıyesinden serpilen suların sesine, kumruların güver- çinlerin yumuşak ötüşleri karışı. yor. Ve bu temiz sesler insan ru. huna, tatlı bir sükünet veriyor. Saat tam altı buçukta, salonun kapısı açıldı. Fakat içeriye giren Bayanların hepsinin beyaz göm- lekleri altında gri elbiseleri vardi: O zaman, kendi kendime: “— Eyvah, dedim, acaba, be. nim de gri esvap diktirmem mi lüzımdı?,, Fakat onlarla konuşunca, anla. dım ki, hepsi de, mektebin asıl talebeleri imişler. Yirmisi de genç, neşeli, ve gürbüzdüler. Sordum: “ Siz hangi sınıftansınız? “— Biz, ikinci ve üçüncü sınıf talebeleriyiz! “e Buraya her gün geliyor musunuz? ğ “— Evet: Ameli tatbikat görü. yoruz. “.— Geeeleri de kalıyor muşu. nuz? “— Tabii: Nöbete giriyoruz. “ Şimdi nereye gideceksiniz? *— İkinci koğuşa efendim. Mektebimizin hemşiresi, o koğu. sm şefidir: Bize işlerimizi o ve- tir. Zaten şimdi, sizde bizimle bersber oraya geleceksiniz. Hay- di, buyurun gidelim!,, Hep birlikte sslondan çiktik: Pek az sonra ie alacağım yeni vazifenin tatlı heyecanı, ar- tik son baddini bulmuştu: Arala- rma karıştığım Bayanlardan utan- masam, neredeyse, sabırsız ve Yâ- ramaz bir çocuk gibi koşa koşa gidecektim! kinci koguşa gıruunz Zâ- .man, bizi, hastalar arasin. da dolaşmakta olan uzun boylu, genç, güzel bir kadın karşılıyor. Hepimizi, sıcak bir tebessümle se. lâmlıyor. Saatine bakarak: “— Bravo. Tam zamanında ge)- diniz!,, diyor. Kendisine uzattığım kartı alp, imzaladıktan sonra, elimi sıkarak: “— Asuman! dedi. Evvelâ yabancı suvesterlerden birisi sandığım bu zarif ve ince yüzlü, olgun ve serbest tavırlı hemşirenin Türk olduğunu öğren. mek, bana milli bir gurur ve ma- sum bir sevinç verdi: “.— Siz, dedi, bugün bu koğuş- ia çalışacaksınız. Arkadaşlarınız henüz gelmediler!,, Birer, birer defteri irizeliyan diğer talebeler, Bayan Asuman! sevgi ve saygı ile selâmlayip va. zifelerine dağılmca, içinde bulun. duğumuz koğuşta dört talabeyle ben kaldık. Koğuş on beş yataklı idi: İlk iş olarak, mevcut yatakla- rı altüst edip, iyice düzelttik. A. ğir hastaların ellerini, yüzlerini, burunlarım, kulaklarını, "lik sa. bunlu sularla sildik. Ağızlarını, dişlerini oksijenle (o temizledik. Altlarındaki lâstiklerin havaları. | Şu Harp Yüzünden - Hitlerin Paraşütçüleri li 940 barbinin en çek birpaladığı kütlelerden biri de Yahudilerdir. Gün geçtikçe bunla kârşı olan nefret ve zulüm, dünyanın her tarafıda at. maktadır. Bu hercümerç içinde Yahudi. lerin en çok iltica ettikleri yerlerden bi. ci de Amerikadır. Bilhassa Nevyork şebrinde Yahudile, vin miktarı pek fazladır. Hattâ bu şehrin valisi, belediye reisi dahi o Yahudidirler. Yahndilerin böyle büyük .bir ekseriyeti havi olduğu bir şebirde Almanlara karşı nefretir kuvvetli olması tabiidir. Geçenlerde tekrar Romanyada Yahadi. lere karşı tazyik urtmca Besa dudunda Yahudilerin şektikle, Nevyorklu Yattudiler; bunda da Alman. larta parmağı olduğu. zehabiyle Nevyork sehriniski Alman konseleshanesi önünde büyük nümayiyler yapmışlardır, Nevyork belediye reisi Lagarâya akıl, ie bir adamdır, Düşünmüş. Eğer bu Ya. hudileri dağrtırsa kendi milletini kızdıra. jeak, onlari başı bop baraksa belediye Felul srfatiyle üstüne mesuliyet geletek... Nev, york zabitasında ne kadar Yahudi polisi varsa onlari bir âraya toplamış ve Alman konsoloabanesi önünde tertibat almıya göndermiş, Bunu gören bütün Yahudiler de sensiz sadasız dağılmıslar... Böylere Lagaröya, hem belediye reisi wfatiyle vazilesini görmlş, şebirde her, hangi bir siyasi mahiyette nümayize mey, dan vermemiş, hem de Yahudileri mem. win etmiştir Sözün kısası, kürüüz beledi, ye reiti, bir taşla İki kaş vurmuştur, ni. okuyan . Hep Şu Harp Yüzünden xp başlıyalı ve bir çok devletler ortadan birer ikişer kalkalı bei. servetinden bahsetmerriştir. Halbuki ver. vetiain en büyük bir kısmı ecnebi ban, katardadır. Şimdi Bulgar hükümeti Kölçefi bü pâ, rayı vaktiyle bildirmemesinden dolayı ka. şakçılıkle itham eğiyor ve parası istir. dat ediyor, Uzun zamandanberi mirasa konmak üzere bazırlananların yegâne sözleri sudur: — Ya şu harp olmasaydı, yahut ta bi. dim ibtiyar harp dolayısiyle Bulgaristan, daki yeni kanun çıkmadan ölseydi Hitlerin Paraşütçüleri ir şehrin içinden raptı yani beşin. B ti kolon fikri Hitlerin aklma 1923 senerinde gelmişti. Göring'in © zaman wd kumandanı slan Ven Friç'in ve Mü, âzfasi Mihiye Vekili olan Biümberg'in hazır bulundukları husosi çtimada bu mesru lik dela konuşuldu, Göring kendi hususi alayındaki zabitarın yetiştirilecek ük paraşörçiiler olması teklifinde bulun. du. Bunu haken kabul etti, Göring'in alayı eski polislerden kurul, müştu. Ertesi sabah Göring otlara yun, art söyledi: — Fübrerin aranse ile yâirından itiba, ven yeni bir vazifeye başlıyacaksınız. U. zerinisde daha büyük üniformalar, daha kıymetli nişanlar olacak, Göreyim sizi, Almanyanın tarihinde yeni bir çığır aça. caksımız? Bu sörleri müteakıp müstakbel para. şütçülere paraşütçülüğe ait filmler gös. terildi. Rasyadaki paraşir sruplarırın ma mler de bu meyanda idi, Gereçleri yeni vazilelerine alıştırmak için yapılan bütüz bu gösterişi son numa, mevralarına ai beynelmilel piyasınm ve borsaların vazi, yeti sarsılmış, ecnebi bankalarm biribirie, riyle olan muameleleri oldukça karışık bir şekil almıştır. Bu meysnda geçen gün Bulgaristenda şöyle bir vaka olmuştur; Bulgaristan en büyük zenginlerinden biri olan deksenlık bir ihtiyar Koça Kaf, çef ölmüştür. Cenazesi büyük bir mera, simle kaldırdan bu zatın serveti 600 mil. yon leva yani dokuz bucuk milyon Türk Mirasını bulmaktadır. Buna rağmen Kal, get gayet hasis bir adamdır ve bütün öm, rünce paçavralar icinde gezmiş ve gayet #slisane bir hayat yaşamıştır. Parası mütemsdiyen bankalara istif etmiştir. Sovanlara parasın! çoluğu çocuğu için sakladığını söylemiştir. Fakat şimdi işin tuhaf tarafı şudur: Harp başlıyal: beri Bulgaristanda yeni bir kanun wardır, Her, kes milli banka vasıtasiyle harp zuhurun. da sahibi oldukları paranm miktarını bil, dizmiştir. Fakat her nedense Kalçef kendi servetini bildirirken (hariç bankalardaki! şütçüler grapudur, rasr da usta hir parasütçünün havada ak, robatik numaralar yapınası İdi, Fakat xlesilik baya, o gün bu sta pa, raşütçünün düşeceği ve fena halde yara. İanacağı tuttn, Hemen hastahaneye kel, dırilan paraşitçünün bayali henüz gözle, rinden silirmemişti ki yine Göring'in se, sini duydular — Böyle şanlı bir mesleğe girecek gö. süllâler kimlerdir? 100 — 150 elin arasından ahcak 12 par. mak kalkıştı. Vasiyet biraz fena idi. Bu esnada bu gençlerden biri ortaya çıktı ve: “Arkadaşlar ne duruyorsunuz, dedi, madem ki bizim aramızda bu iye cesaret edecek 12 kişi mevcut, şu halde 150 kişi de bulunabilir! Ba sözle: sihirli bir ok gibi tesir eti ve bir saniye iğinde o gönüllülerin adedi sayısızdı, 1923 senesinde böylece temeli stran paraşütçüler gripu bügünkü harpte Hitlere muvaffakıyetler kazandıran para. 2d ala OKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ Gözde Tansiyon Hastalığı Kan damarlarındaki tansiyon artmca gözlerde de marifetler yaptığı ve niha., yet görmiye büsbütün müni olduğu var. dır.. Fakat gözün bir de içindeki su. yan tansiyonu artarsa bu fazlalık göze haylice zarar verir. Gözün tansiyonu hususi âletle ölçülür ve tabii sayılan de, recesi 18 ile 28 arasında sayılır. Bu tansiyon derecesi 28 i 30 u geçince göz için tehlikeli olar, yani iş hiç görme, merliğe kadar varir. Gözde tansiyon fazlalığı çok dela müzmin surette, yavaş yavaş bağlar. Daha z'yade kadınlarda ve kadınlık ha, yatınm sonbaharında... Fakat bu hasta. lığı kadınlara daha riyade musallat ol. ması erkekleri büsbütün salim bırakma. #1 demek değildir, Kadın ve erkek ber, kes yaşlındıkça görd ansiyon hasta. lağımı da hatırlamakd. Onun en iyi alâmeti, şüphesiz. gözde tansiyonun arttığını mahsus ületle öle. m değiştirdik. Arkalarma friksi. yon yaptık. Müterakim idrar ve kraşelerini ölçtük. İlâçlarımı, süt- lerini, sularını, verdik. Surahile. rindeki suları tazeledik. Fakat hastalik pençesinde kıv. ranan bu zavallı yurtdaşların dert- lerini dinlemek, masum arzuları. nı yerihe getirmek, ve bütün bunları yaparken. onların meyıs gözlerindeki candan şükran oku. mak hepimize, her yorgunluğu u- nutturan manevi bir haz duyuru. yordu. Gördüğümüz nâçiz hizme. tin yegâne mükafatını teşkil eden bu vicdan huzurunda, eşi hiçbir yerde tadiüamıyacak bir zevk vardı. Doktor, viziteye o gelinciye kadar, koğuşun bütün sabah işle rini bitirmiştik. Şimdi artık, vazi. feleri bitirmenin keyfile tatlılaş. mış bir yorgunluk içinde, dokto- Tun gelmesini bekliyord kl . Ve ai türerek öğrenmektir. Fakat bumu ancax söz mütehassıs hekimler yapabilir, D. marlardaki tansiyon için olduğu gi belki, bir gün gözlerin tansiyonunu da ölçtürmek moda olacaktır, Simdilik, bundan şüpbelendirecek alâ, vet gözün görme sahasının küçülmesi, dir. İnsan kendi kendine dikkat etmiye alışıran, bir aralık eskisi kadar geniş bit sahayı aralık eskisi kadar geniş bir sa, hayı göremediğini anlar, Bilhassa bakı, lan sahanın aşağı kısımlarını, yani bur, nunun hizasına Yahut daha aşağıya kar, şı kısımlarını göremez olur, Cok defa görme sahasında yurada burada kara zara böyük ve epeyce geniş İekeler pey. da olur, Tansiyon fazlalığı yalnız bir gözde ». tunca, ba aiömete ehemmiyet vermemek mümkündür, İnsan tek gözle de kendini idare edebilir, Fakat tansiyon arttıkça göz nihayet hiç göremez... Böyle ser, siz ve gürültüsüz olarak görmeden mah, rum kalmak ta, bir bakımdan hafif sayı, labilir. Çünkü gözde tansiyonun artmış olduğunun farkına varılmayınca orrin bir de kerdini pek gürültü ile bildirdiği vardır. O saman gözde sancı tahamesdi edilemiyecek kadar şiddetli olur, Bir çoklarımda da o büyük göz buhra,* nı çikmadan önce, aylarda ve senelerce başka alâmetler belirir. Bu âlâmietlerin bazılar: göz tarafından meydana çıkar: İnsan gece bir sşiğa bakınca işığım etra. fında beyaz bir tabaka, onun etrafında da sarı, kırmızı, vor v. 8. renklerde Ja, ireler görür, Eleğim sağma renklerini» bepsi,.. v Pakut bazılarında bu alömeflerin göz. le münasebeti yek gibidiri Alında, şa, kaklarda ağrılar... Kimininde de, hiç 0. ğuk veya rüzgâr olmadan, dürüp darur, ken göz yaşları, Gözün tansiyonunu ölç, türmek hatıra gelirse o vakit bm alâmeti. isin oradaki tarsiyosun artığını haber verdikleri de meydana çıkar... Bunun te, Anvikine de, tabii, yalnız mütehassıs göz hekimi karışır, de