4 Temmuz 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BEJ P— 4.7.940 4 TEMMUZ 940 TAN B.. | BONE BEDELİ rkiye Ecnebi — Kr. 1 sene 2800 Kr. — he 6 Ay 1500 £ n 8 Ay 800 * “ 1 Ay 800 » letlerarası posta ittihadına il olmuyan memleketler için e bedeli müddet sırasiyle 16, 9, 3,56 liradır. Abone be- i peşindir. Adres değiştirmek kuruştur. Cevap,şiçin mektup- f 10 kuruşluük pul ilâvesi lâzımdır. hi Harbin ielleri Atılıyor ugünkü harp, “Versaille,, ttesi sulhünün yapıldığı gün aştimıştı. Compiögne ormanın. ağlüp Fransaya kabul etti. sulh şartları da, yarın ko- harbin sebeplerini hazır. bulunuyor, Çünkü Fransa. e ölmesini, ne de bugünkü etinde ebediyen yaşıyabil. i kimse mümkün göremez. yüzünde, asırlarca yersiz, Uz, vatansız ve bayraksız $ milletler bile ölmediğine bu harbin başındanberi or- kalkmış görünen milletle- hele her bakımdan onla- daölepsinden büyük olan Fran- bik — ebediyen esarete, zille- 3S0âfalete boyun eğeceğine i. ak elbette mümkün değil. nit fel tlefi . lüğü'm, — bunları yazmaktan adımız, bu harbin Alman- Mill bin yıllık parlak bir istik- azırladığına inanan safdil. lunmasıdır. Almanya, Fran bugün kabul ettirdiği ağır _artlnrile, 1000 yıllık bir is. in değil, yeni bir harbin lerini atmıştır. €n, dünya huzurunu ikide .kökünden sarsan harpler- x türlü kurtulamayışımız, Zzaman kuvvetlenen, tiraslarla 'silâha sarılarak, kazanan milletlerin, mağ- 'dan daima, katlanılamıya. n leplc:d._bulnnmnhındlr. harbin sonunda galip, bu_n, yani zayıfın hiçbir Batine, hiçbir hakkına ria 6'4_ hürmet göstermiye lüzum iyecek derecede insafsız, sız davrandığı içindir ki, r sarhoşluğunun acı hesa- ir gün hayli ziyanla öde- mahküm kalmaktadır. nün dünyasında, hakkın He alındığı, eski bir haki. . Fak_at kanlı boğuşmalar. îdlllık bir dünyaya bir türlü f 'amüylşmuz, kuvvetlinin aman, hakkından fazlasını gük İstemesidir. ;ıumt Harbi — kazananlar, Bl::::;, sulh masasında harp an fazla hırpalamış- Bugün, Fransanın uğradı- bM_ ve İngilterenin içinde nu gizlemediği mü Bziyet, Versaille saîaymd:- Hzafferane gafletin netice. tsili ical Ki nsa, Umumi Harp sonun- anyanın elinden her şe. , istı. Fakat bütün bunlara iş D, Almanyaya, kaybettiği etPYden kıymetli bir şey he« detti: O göze görünmiyen kaybedilen şeyleri ka. k l:ıırsı, ve enerjisiydi, PİĞgne ormanında ise Al- arf> hiç farkına varmadan Te a âyni tehlikeli ve gizli *“ECyi iade etti! l 0 dıfnyanm harpten kur. çi ırne:ı,_ her harbin zafer IN UBU içinde, bu hakikatin |. ini Mamasına bağlıdır. MEKTUPLARI araylılar Bir Lise nı İstiyorlar Z <sarayından bir - i z okuyucu Timizde 2 adet ilk f okul vardır. * İf okullardan mezun olan tale- dit iktil yapılan ve orta Okul ittih: ha Dina yatılı lise AT £ olmiya çok el- r, Aksaraya bir Tise açıkması hir vesair k. İ T kazalar için de çok ı(acaktır. Orta okul bulunan Ğ azalarda —mali vaziyetleri 128f Miyan birçok orta okul me- PüN tahsillerinin ö Verecektirm devamına da TAN MODERN HARPTE HAVACILIK ] lman havacılığının özü- nü askeri tayyarecilik teşkil eder. Askeri tayyarecili. ğin de nüvesini dahilde ve ci. var memleketler arasında işli- yen Alman hava yolları mües.. seselerinin kürmuş olduğunu işaret etmek zaruridir... Alman orduları başkuman. danlığı, yaptıkları işlerden do- layı havacılara teşekkür eder- ken, hava yolları teşkilâtına dahil uçucuların kıymetli yar. dım ve çalışmalarını minnetle yâdetmiştir. Devamlı ve uzun uçuşlarla yetişmiş, komşu mem leket arazileri üzerindeki sey. rüseferler sırasında araziyi ta. nımış elemanların, kendi top- raklarında uçuyormuş gibi em- niyetli hareketleri, muhakkak ki, başardıkları vazifelerin kıy- metli oluşlarında âmil olmuş. tur. Alman hava yollarında iş gören pilotların ordudan izinli olarak ayrılmış uçucu askerler olmaları bu neticeyi doğurmuş- tur.. Özü askeri tayyarecilik olan lman havacılığının yardımcısı da plânörcülük ve motörlü mekteplerdir. Bu teşekküller eleman ihtiyacını ve noksanını tamamlamak hususunda büyük yardımlarda bulunmuştur... Bu arada, esas ve yardımcı olarak kurulan teşkilâtı idame ettire. cek malzeme ihtiyacını koruya- Yazan: A. AHİSKAL n ueit LAĞAM ö sasdMe e l Dornier tipi bir bombardıman tayyaresi uçuş halinde cak teferrüat ihmal edilmemiş- tir. Modern havacılık teşkilâtı- nı üçlü birlikler halınde kuran Almanlar, — muharebe tayyarelerinde çalışacakların iş birliği ve vazife taksimini ak.- samaz bir hale getirmeğe e- hemmiyet vermişlerdir. Daha ziyade bombardımancılık üze.- rinde çalışmışlar ve bir tayya- re içine en az bir pilot, bir ma. kineli tüfekçi, bir bombardı. mancı, bir de telsizci koymuş. lardır. Tayyarenin idare ve ko- runmasından mesul olan pilo. tun ve diğer uçucuların vözife. lerinde bilgili olmasına dikkat edilmıştir. Bombardımancı ay- ni zamanda ikinci pilottur. Bun dan başka da seyrüsefer ka'de- letine vâkıf ve motörleri kon. trolden geçirecek kadar mMaki- 4 h | CENEVRE MEKTUBU | y Cenevre, 26 Haziran A lmanlar önce İngiltereye mi taarruz edecekler, yok- sa daha önce İspanyadan Cebe- litarık'a mı inecekler? Romanya kabinesinin demir miğferlilerle nazilestirilmesi, Sovyet Rusyayı kışktırtmamak i« çin Almanların Balkanlarda “hü. kümet darbeleri,, yapmak sure- tile Cenuba ve bilhassa Süveyşe doğru nüfuzlarını tesis etmeğe çalıştıklarını ispat etmişti. Lâkin Sovyetlerin kımıldanışı, Cenup- Doğu Avrupasmın şimdilik bir tarafa bırakılmasını temin etmiş. tir, denilebilir. Onun için Alman taarruz plânı etrafında bugün i- çin iki istifham var. Taarruz ilkin Akdenize mi, yoksa Bü- yük Britanya adalarına mı tevcih edilecek? Alman membalarından bura- ya gelen haberlere bakılırsa, Al. manlar İngiltereye taarruz için pek bazırlanıyorlar. Bu haberlere göre, şimdi Fran sanın bütün yolları Manş'a gidi. yor. Bu yollar üzerinde Alman kolonları durmadan “İngiltere cephesi,, ne doğru akmaktadır. Cephe, Norveç, Danimarka, Holanda ve Belçika sahillerinden başka, Dunkergue'den ve Brest'e kadar 900 kilometreden fazla u- zunlukta olan bütün —Yukarı Fransa sahilleri boyuaca uzan. mıştır. İngiltere sahillerine en yakın yeri Calais'de 35 kilometre eolan bu Alman cephesinden, açık ha. valarda, Dover radyosunun se. kiz madeni kulesi dürbünsüz gö- rülebilir. İ Daha bir ay öncelere kadar, bir limanmış gibi üzerinde bir. çok gemilerin dolaştığı Manş ka- nalı sularında, şimdi yalnız İngi- liz harp gemileri dolaşıyor. B una mukabil Manş'ın iki sahilinde çok ateşli hir fa- aliyet var. Almanların söyledik. lerine göre, Fransa sahillerinde Ingîiltereve taa Çok Yakın mıdır? Alman tahkimatı, hattâ daha Flandres muharebeleri sırasında başlamıştı. O zaman Almanlar, bu sahillere bir İngiliz ihracının Fransa içlerinde harp eden kuv- vetlerinin yanmı ve gerisini vu- rabileceğini düşünerek, oralarda müdafaa tertibatır almışlardı. Fransa silâhlarını biraktıktan sonra ise Almanlar, — dedikle- rine göre — her hangi bir İngi- liz ihraç hareketini akıllarına getirmiyorlar. — Bugünkü hazır. lıkları Büyük Britanya adaları. na yapılacak olan taarruz - için- miş. Alman membaları, bu ha. zırlıklar hakkında ketum dav- tanmıya lüzüm görmüyorlar. Bi. lâkis, insanda propaganda imiş hissini verecek derecede, açık konuşuyorlar. Nitekim aşağrki satırları, bir İtalyan gazetecisi- ne, bir Alman salâhiyet sahibi şahsiyetin verdiği beyanattan a- liyorum: “İngiltere cephesinde, strateji icaplarına göre seçilmiş ve ara- zinin tabii şartlarına göre inti. bak ettirilmiş olan mevkilerimiz, hem deniz üzerinde, hem derin- liğine karada tevzi edilmiş bu- lunmaktadır. Hava, deniz ve ka« ra kuvvetlerimiz temas ile a- henkli bir surette vazife almış- lardır. Her türlü kıtalar, piyade. ler, tanka karşı toplar, mitral- yözler, fen kıtaları, keşifçiler sa- hil mevzilerimizde yer almışlar- dır. Sikı bir tel ağı, sayısız rad. yofonik merkezler, sahil boyun- ca muvasala ve muhabereyi te. min ediyor. En ehemmiyetlisi, her çapta Alman topları, bütün teşekkülleri ile kanala doğru i- lerlemektedir. Bu kuvvetler, Fransanın içerilerinde serbest kalındıkça, günden güne artıyor. Alman hava ordusu ile beraber Alman kara ordusu da şimdi İn. giltere üzerine yürümeğe hazır. Lmıyo_r.,, Acaba bu sözleri söyliyen Alman salâhiyetlisi, hiç değilse, alâkadar sinirleri yanlış M var Yruz bir noktada temerküz ettirmek İstemiyor mu? Kimbilir. Bu sahillere kadar uzanıp, karşıdan İngiltereye bakabilen birkaç bahtiyar gazeteci arkada. ştn anlattığına göre ise, Dover'de ve bütün İngilterenin, bir ihraç hareketine müsait telâkki oluna- bilen sahil noktaları etrafmda, bütün limanların etrafında İngi- liz tuhkimatı, İngiliz müdafaa tertibatı pek kuvvetli bir halde. dir. Bu sahillerde, geceleri ten. vir fişekleri, karanlık göklerde birbirlerine kavuşan şayısız pro- jektör çizgileri, denizde dolasşan harp gemileri ile sahil bekçi nok talarmın veriştikleri senyailer görülmektedir. Arada bir sahilde, Alman mevzilerinin üzerinde ve gerile- rinde ortalığı sarsan patlamalar oluyor; Royal Air Force'a men- sup tayyareler düşmana bomba- larını boşaltmaktadır. Gerek ele- man, gerek materyel itibarile yüksek kıymette olduğunu düş- manlarının da teslim ettiklerine şüphe oimıyan İngiliz hava kuv« veti, üslerinin yakınlığı sayesin. de Almahları pek şaşırtan sür- prizler yapmakta, çok defa Al. man avcıları ile karadan müda. faa topları pek geç kalmaktadır. Şu nokta temin olunuyor: İn- giliz hava hücumları, gerek Fransa sahillerindeki — Alman mevzileri üzerinde, gerek Al- manya ile diğer Alman işgali al. tındaki yerlerde pek tesirli neti. celer almaktadır. İngiliz tayyare. cileri, harbin ilk aylarında Al- manya üzerine beyanameler at. mak bahanesile, sonra da aylar.- la süren keşif uçuşları esnasında aldıkları fotoğraflar sayesinde, en hücra Alman fabrikalarını bi. le ellerile koymuş gibi bulup, bombalamaktadırlar. Bu yüzden olan Alman zayiatı pek ehem- miyetlidir. Nitekim Bremen ve Hamburg gibi büyük Alman limanları pek büyük hasarlara uğramışlardır. G ©. 5 Alman Tayyarecileri Nasıl Yetiştiriliyor? nisttir. Tayyaredeki bütün teç- hizatı tanır ve kullanır.. Muharebe noktasından yük, makineli tüfekçi — râsıdındır. Düşmanım kullandığı bütün tay yare tiplerini ve evsafını bil- mesi zaruridir. Ancak bu suret- ledir ki, hasmını avlar, kendisi- ni ve arkadaşlarının hayatları- nı koruyabilir. Hava muhare- belerinde bir anda hedef üze. rine savrulacak çok sayıdaki mermilerin sıhhatli bir nisan ve ince hesaplarla gönderilme. si lâzımdır. Aksi takdirde mu- vaffakıyet sıfırdır. Telsizcinin rolü, seyrüsefer işinâe en müsait vaziyette olu- şudur, Bu seyrüsefer işi vazife- ye gidiş ve dönüşte tayyarenin hayatıdır. Yanlış hesap, ihmal. li arazi kontrolü yüz elli bin li. ralık tayyareyi, dört elemanı harp dışı bırakır ve verilen va- zife yapılamaz.. Sırasında ve yerinde yüksek kumandanlığın kararlarına mü- essir olur.. Alman havacıları, bütün bu cihetler gözününde tutularak yetiştirilir. lman havacılığında hbir tayyarecinin on beş ay zarfında yetişeceği kabul olun- mustur. Bu müddet zarfında hafif, orta, ağır, çift motörlü tayyarelerle gündüz ve gece u- çuşları yapılır. Bulut içinde yapılan uçuşlar da bu müddete girer. Teknik malümatın da bu d beş ay içinde öğrenilmesi zarüreti vardır. On sekiz ile yirmi iki yaş arasındaki genç- ler, tayyareciliğe alınırlar. Za- ruri ihtiyaçlar karşısında on beş aylık talim ve terbiye dev. resinden vaz geçilerek kısaltıl. mış kurslarda ve hele bazı id. dialara göre, on beş günde ele. man yetiştirildiğini kabul et. mek doğru olmaz.. Bu halde yetişecek pilotlar, sadece ma- ket tayyareler üzerinde uçabi. lirler.. Havacılıkta on beş gün o ka- |. dar kısa ve kısırdır ki, bü za- man zarfında yetişen pilot an cak tayyaresini düz uçurabilir, teknik bilgilerin tamamile ca- hili kalır. Dar zamanda baş vu- rulması mecburi tedbirleri al. mak için, Almânyanın çok sı. kışmış olması lâzımdır. Böyle bir devreye girilip, girilmediği. ni henüz bilmiyoruz.. Alman sanayiine gelince: 1939 senesinin en mu- vaffak tayyareleri hiç şüphe- sizdir ki, (Messersehmidt 110) lardır. Bu tayyarelerle Alman taarruz tâbiyesi sadece ve kısa- ca pike veya geriden taarruz. dur.. Muharebe mesafesi altı yüz ile iki yüz metre arasında kabul edilmiştir. Büyük Har- bin en atılgan pilotu olan (Ri. chtoffen) nin muharebe mesa. fesi, düşmana çarpılacağı za- mandı. Aradaki farkı tayyare üzerindeki silâh sayısının mey- dana getirmiş olduğuna' inana. cağız. Denizlerde Junker 89, Hein- kel 116, ve dört motörlü Dor.- nier'ler vardır. Bunların taar- ruz tâbiyesi sis ve bulutlardan istifade ederek sokulmak ve baskm yapmaktır.. Baskın mu- hakkak ki, en müessir neticeyi verir. Almanya malzemesi bol ve askeri teşkilâtı muntazam bir havactlığa maliktir. Henüiz seri halinde inşasına — geçilmemiş yüksek vasıflı tayyarelerinin bulunduğu iddia edilmektedir. Efkârı umumiyeyi düşündüren nokta, şimdiye kadar rlde edi. lemiyen hava hâkimiyeti, ne taratın olacağıdır. Bunun ka- rarını önümüzdeki günlerin ve. receğini ümit edebiliriz. YENİ NEŞRİYAT : Diyarbakır Halkevi tarafından nek- redilen Karacadağ mecmuasının 29 uncu sayısı Diyarbakır neşriyat tari- hi broşürü ve Ankara sporun 11 inci nüshası çıkmıştır. Eski Defterler Karıştırılınca - Ycınıpj'» Sönen Mavi İIşık - Ateşten, Elektrikten İktısat ransa ve Belçikanın işgali esnasında birçok muhacir- lerin soluğu İngilterede aldığı malümdur. Bunlar arasında David Ezkiel isminde 55 yaşlarında bir adam vardır. Kendisi rıhtıma ayak ba- sınca polisler tarafından sorgu- ya çekilmiştir. Muhacirler ara- sında Beşinci Kolon mensupla- rının bulunmasından korkan za- bıta, gelenleri ince bir tetkikten geçirmektedir. Fakat David'in meselesi biraz tuhaf olmuştur. Onun evrakını tetkik.eden polisler, kendisinin casus olmadığını hemen anla- mışlardır. Bu cihetten mesele yoktur. Fakat, David 1935 senesinde dalavereli bir işten dolayı İngil- terede muhakeme edilmiş ve do. landırıcılığı tahakkuk ederek, 5 seneye mahküm olmuştur. Hükmün tatbikine sıra kalma- dan İngiltereden kaçan David'i zabıta harıl harıl aramaktadır. Şimdi tekrar onların ocakları. na düşen Belçikalı dolandırıcıyı, zabıta hemen tevkif etmiş, onu casusları nefyettikleri sayfiyelik adalardan birine değil, doğrudan doğruya hapishaneye atmışlar. dır. David, Almanların korku- sundan kaçtığı İngilterede şimdi Almanlardan daha fena karşı. lanmıştır. Malüm ya, eski def. terleri karıştırınca.... * * Yanıp Sönen Mavi Işık ngiltere, şu son günlerde ı arka arkaya tayayre hü. cumlarına uğruyor. Bir gece bas- kını esnasında şöyle bir vaka ol muştur: Baikın telâşla sığınaklara ilti. ca etmesini müteakıp, sokaklar. dan el ayak kesilmiş, - ortalıkta kimse kalmamıştır. İlk tayyare hücumundan sonra ortalığı de- rin bir sükünet kaplamıştır. Bu sessizlik ânında sahilde do. laşan nöbetçilerden birinin gö- züne oradaki yüksek binaların birisinde yanıtp sönen mavi bir ışık ilişmiştir. Nöbetçi bunun tekerrür edip etmiyeceğini anlamak üzere rayı tarassuda başlamışsa da geçmeden ikinci bir tayyare akı nı görülmüş, ortalığa tekrar hbü. Yyük bir sükünet hâkim olmuştu! Aradan bir saat kadar geçini ayni nöbetçi yine o mavi ışığın bir defa daha yanıp sönd görmüştür. Adamcağız, binan yerini iyice tayine uğraşiırken bir üçüncü hücum vukua gelm tir. Ş Vaziyetten şüphelenen nefer, bunu takip eden süküt devresi: de soluğu, hemen gözlediği bi- nada almış, burada en üst katta hususi bir elektrik - tertibatile kanalın öbür tarafındaki Almı tayyarecilerine işaret veren Alman teknisiyen bulmuştur. Alman, halkın o kadar şaşkın ve ürkek bir vaziyette olduğua | na emindi ki; bir zabıta baskıni.. nı nazarı itibara alıp tedbirli bu. lunmıya bile lüzum görmemiştir. * e Ateşten, Elektrikten İktısa! Ingiltere çok sıkıntılı. güna ler geçiriyor. Bütün İngi- lizler, şu sıralarda ellerinden ge. len her türlü tedbiri alıyorlar, Bunlardan birisi de, elilerindek ateş ve elektrikten âzami dere« — cede iktısat yapmalarıdır. İ Dahiliye Nazırı geçen gün söy> lediği nutukta şöyle demiştir: -7 “— En lüzumlu ihtiyaçlarını. — zı daraltmak niyetinde değiliz, Fakat hatırınızda olsun ki, elek trik düğmesini her çeviriş yarının ihtiyacından kesiyorsü«. nuzdur. ğ Elektriklerinizi açmazdan, a: teşlerinizi yakmazdan evvel dü. şününüz. Eğer bu harekete mü- hakkak ihtiyaç görüyorsanız, ya« pımnız. İsraftan sakınınız!,, B Meccani Halk Konserleri M iyetle haber aldığımıza göz” re, İstanbul Belediyesinin şehir & monisi, kıymetli şefleri Cemil Döle- nerin idaresinde halk konserleri vere- cektir. Bu haftadan itiharen Cumar- tesi günleri saat 17 de ve Pazar gün- leri yine ayni saatte Taksim Bahçe sinde verilen bu meccani konserler. de, alafranga musikinin birçok mü tehap parçaları çalınacaktır. Göğüsten Kan Gelince... İnsanın göğsünden, az bile ol. sa, kan gelince hem kendisi, hem de etrafındakiler derhal merak ederler, endişeye düşer. ler... Bu zamanda o meraka bir şey denilemez, çünkü göğüsten gelen kana sebep çok defa verem hastalığı olduğunu artık herkes bilir. Fakat garibi şurasıdır ki, eski zamanlarda hekimler hemen her hastalığa karşı kan almak usu- lünü tatbik ettikleri, halk ta kan aldırmak için sık sık hekim, lere müracaat ettikleri: halde göğüsten kendi kendine kan ge. lince merak ederler, başvurduk ları hekimler de göğüsten gelen kanı dindirmek için vücudür başka bir taralından, erkekler- de olursa ayaklarına, kadınlarda olursa —bayanın o günleri yo- lunu şaşırmış diye— burada söyliyemiyeceğim yerlerine sü- lük yapıştırarak kan alırlardı... Göğüsten kan gelmesi her va. kit az çok can sıkacak bir hâdi. se olmakla beraber, öksürükle bile olsa, kan gelince hemen ve. rem hastalığına hükmetmek doğru olmaz. Kalb hastalıkla rında da göğüsten kan geldiği çok görülür. Vâkiâ kalb hasta lığı da sahibini tebrik etmiye sebep olacak bir şey telâkki edi. lemez. Bununla beraber, hiç ol- mazsa, bulaşık değildir, başka- larına zararı dokunmaz, herke. sin çekinmesine sebep olmaz. Yaşlılar arasında da, öksü. rükle kan gelince, verem hasta. lığımı hatırlıyanlar vardır. Hal. buki damarlardaki tansiyon faz. lalığı da göğüsten kan gelmesi- ne sebep olduğu gibi, çıkan ka. nın neticesinde tansiyon az cok düşeceğinden bu hâdise övle. leri için biraz da memnun ede- cek bir şeydir. Gürhüz, hattâ spordan dört köşe olmuş geniş omuzlu deli- LOKMAN HEKİMİN ' ÖĞÜTLERİ kanlılar arasında da göğüsten biraz kan gelince telâşa düşen. lere haylice tesadüf edilmekte dir. Onlar da kanı görünce ve rem hastalığını hatırlarına ge- tirirler. Bu meraktan dolayı — kendilerine doğrusunu anlatmı k ta güç olur. Doğrusu, göğüsi gelen kana sehep kendilerin hesapsız ve insafsızca yaptıkla spordur. Bilhassa, bülüğ yaşın- da lüzumundan fazla spor kîl“'x büyütür. Daha sonra spora de- vam edildikçe kalb de büyümek- — te devam eder ve büyümüş, ge- — nişlemiş kalh nihayet göğüsten kan getirir.. Bu da, belki, tebrik edilecek bir şey değildir. Fakat genişlemiş kalb istirahat ettiri lince kan kendi kendine kesilir. Genç kızlarda öyle insafsızca —£ spor yapan, kalbini genişleten nadir görülür. Fakat onlarda da göğüsten kan gelince hemen verem hastalığına hükmetmek — gene doğru olmaz. Cünkü genç kızın büyümemiş kalbinde de bir iltihap varsa o da göğüsten kan gelmesine sebep olur... Da: — ha sonra kadınlara lohusalıkta musallat olan fHebit hastalığı — karahumma gibi büyük ateşli hastalıklardan sonra kadın ve erkeğe herkese — musallat olur. — Bu da göğüsten kan getirir, , En sonra da, hormonların bo_;'v zulması neticesi olarak sempa- — tik sinileri arasındaki mmvaze. nenin bozukluğu, herhangi has. — tabıkta göğüsten kan relmesine — seben olacağı gib' başka hiç bir. hastalık bulunmadan yalnız ba. — şına da göğüsten kan çıkarır, — © Görülüyor ki — göğüsten | ' gelince onun mutlaka veram hastalığından — ileri — geldizine hükmetmek pek acele olur. K nın nefes borularından — geldi tahakkuk etse hile işi gene n celetmek lâzımdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: