28.6.940 28 HAZİRAN 1940 | IAN Asone seorLi || Türkiye Ecnebi | Ke. Teme 2800 Kr.) | Bo ” say 10 * || » say m0 * Bo “VAY w ” İMimletleraras: posta adina dahli “dim abone bedi Bo, 16, 9, 3,8 liradı eli peştadir. 25 kuruştur, Gi lara 10 a mmm 7 p için mektup- £ pul ilâvesi pg u.w ',* aşvekil “Refik Saydam” m, Türkiyenin “harp harici” İldığını bütün dünyaya resmen irmesi, siyasetimizin sulh. tverlik esası üzerine kurulmuş kınduğunu defa daha ve| yakışan bir açıklıkla ortaya du. Bazı evhamlılar, bizim harbe rik olunduğumuzdan bahse. orlar ve bu mevhum tahrik. 'e kapılmamızdan ürktüklerini gizlemiyorlardı. Fakat, Refik iydamın sözlerile bir defa daha laşılmış bulunuyor ki, Türki. harbe, hiçhir mevhum ya. ri aiseşsa” üânazı a edebilecek bir tek cuttur O da, milli nizin uğrıyabileceği © İi bir tecavüzdür. “ İBu tecavüze uğramadığımız| ddetçe, bugünkü vaziyetimizi iştirebilecek hiçbir kuvvet tür. ismet İnönü, bugünkü yüksek itileasile, İnönünde kazandı lsiz zaferi bile küçük bırak. tır dersek, mübalâğa etme. bulunduğumuzdan eminiz, ir kavga koptuğu takdirde, yanın en muharip ordusu ke. a milletimizin bugünkü sulh. şuurlu bir arslanın! N ükdA've vakarımı andı. or. Biz bu vakur manzaramız. barbin, sade haricinde değil, kindeyiz. . a Muamele ! ün bir mektup aldık. Bir yedek subayımız tarafından erilen o mektupta deniliyor *- Ben, Hadımköyünde, aske. Vazifemi yapmaklayım: Hay. paşa lisesinde okuyan bir ta. nin de velisi bulunmaktayım. M telefon ettim ve mtihan günlerini *enmek istedim. Bana, aksi bir en cevap Şu oldu: ünleri, mektebin dır: Gelir, okursu. veren zata, vaziyc. ifemin başı İh ayrılamiyacağımı söyledim. istirhamımı tekrarladım. Bu er, daha aksi bir cevap vera. onu yüzüme kapattılar!” ünevver bir vatandaşın, böy. bir vâkıa uydurmiya tenezzül esi için hiç bir sebep wvur edemediğimiz için, ya. ığına inanmak mecburiyetini duğumuz bu muamele üze. e durmak istiyoruz. Zaten, lin bazı resmi müesseselerde lan muamelelerin şeklinden mun olmıyan vatandaşlar, lesef hiç de az deği ittikçe artan bu şikâyetler ısında, biz, halka yapılan imelenin, bu kabil şikâyetlere dan vermiyecek bir şekle s0. asını temenni ediyoruz. li Kongre Tabipleri Cemiyeti Genel Sek- iliğinden: Alu aylık kongremiz İenmuz. 940 Cuma günü yapılaca- m o gün & 1730 da Sira arka” niyet merkezini teş- Beden terbiyesi yapılması icap gre 10-6-940 Puzar İstinyedeki klüp merkezinde acaktır, Saym üâzanın teşrifleri ei im olmadığından tehir edilen sene-i Köngremitin 204.940 Cumartesi sma 16 da Şehzadebaşı Letafet #manindeki kulüp merkezinde oğından üyelerimizin teşrif- Rumen ordusuna mensup haf hücum tanklarından bir kol Bükreşte bir geçit resmi sırasında Rumen Ordusuna Umumi Bir Bakış ügünkü ordusunun te meli, 1866 da Prens Bi- rinet Şarl tarafından atılmış 0. lan Romanyada, 1872 denbe mecburi askerlik mükellefiye. ti mevcuttur. Romanyanın, hazari ofdusu 240.000 kişiden müteşekkildir. Ve yedi kolorduya münkasem. dir. Her Rumen kolordasu, üç fırkadan müteşekkildir. Bun- dan başka, Rumen ordusunun dört müstakil süvari fırkası, ve üç müstakil dağ fırkaşı mev. cuttur. Her lise ve yüksek mektep mezunu, ihtiyat zabiti olarak yetiştirilmektedir. Yüksek Rumen erkânıharbi- ye mektebinde #ahsil müddeti ise, beş senedir. Rumen askerlerinin “çöğenu köylüler teşkil etmektedir. Bun ların çoğu da, avcılıkla iştigal ettikleri için iyi atıcıdırlar, Bu askerlerin harp kabili. yetlerinin de yüksek olduğu id- dia edilmektedir. Bu iddisda bulunan Georges Dudarâ adında bir Fransız mu. harriri, Mareşal Hindenburg- un hat:ratında yazdığı şu cüm- leyi delil olarak göstermekte. dir; “— Harbi Umumlide, ordu. muzun gösterdiği bütün kah ramanlıklara rağmen Karpatla- rı aşamadık!,, Ayni muharrir, ayni iddiası. nı ispat için Umumi Harpte, Alman birinci ordusuna ku. manda etmiş olan General Von Morgen'in yazdığı şu cümleleri ds makalesine almaktadır: “— Karpatlarda Rümenlerin mukavemeti çok sertti, Hattâ onlar, bize sade mukavemet et- mekle kalmadılar, on dört gün. de, tam 61 defa mukabil taar. ruza geçtiler. Göğüs göğüse ya prlân bu kanlı ve şiddetli çar Pişmalar, bizim çok ağır zaylat vermemizle neticelendi!,, General Morgen'in hatıratm. dan bu satırları iktibas eden Fransız muharriri Georges Ou- dard diyor ki: “— Görülmektedir ki, Ru- men âskerleri, üzerinde doğup büyüdükleri dağları, ovaları, yani vatanı korumak içir dö- vüştükleri takdirde, bütün me- meziyetlerini ispat edebilecek de recede kahramandırlar, Rumen ordusunu Umumi Harpte çek yakmdan tanımış olan maruf Fransız General Berthelot da hatıratmda bu hakikati teba rüz ettirmeyi bir'vazife bilmiş. tri, iz, bu mütalâalar hakkın. da hüküm vermeyi, oku- yucularımıza bırakarak, Rumen ordusubun birazda bugünkü vaziyetinden bahsedelim: 'Hsrbi Umumi sonunda, Ro. manya, gözlerini, & eskisinden çok büyümüş bir vatanda açtr. Müdafaa etmekle mükellef bulunduğu hudutların birden. bire o derece genişlemesi, Bo. TAN İnşası yeni tamamlanan Rumen hudut istihkâmlarından birinin görünüşü Romanyanın hudut boyunca vücude gelirdiği müdafaa tesisatı — “Carol Çukuru,, inşaatı için hudut boyunda hummalı faaliyet manyaya, mümkün mertebe kuvvetli bir ordu yaratmak mecburiyetini duyurdu. Fakat Umumi Harbin harap bir hale soktuğu memlekette, tedaviye muhtaç olan daha birçok yara" lar vardır. Romanya, o günle. rin iktısadi darlıkları içinde, hem © yaralarını kapatmak, hem de ordusunu büyütmek mecburiyetinde idi: Bugünün orüusundaki modern silâhların ne derece büyük maddi feda. kârlıklarla temin olunabildiğini düşünenler, Romanyanın kuv. vetli bir orduya emeline ne miktarda bildiğini kestirmekte çekmezler. Mssmafih, bütün bunlara rağmen Rumenler, ordularını kuvvetlendirmek uğrunda, her fedakârlığa katlanmışlardır.. 1934 te, bu gsyretler, meto. dik bir plân dairesine sokuldu: O zsman, evvelâ, on senelik bir plân yapmışlardı. Fakat tat. bizata (girişilince, hesapların kavuşa- zörlek sahip el İya pavyonundu yapılacak yeni. yanlışlığı meydana çiklı ve konulan müddet on dört sene. ye çıkarıldı. Bu hesapça Romanya, bi te- dafüi silâhlanma plânmı, an. cak 1948 yılnda tamamlıyabi. lecekti. Fakat 1936 danberi dünyanın karışık manzarası, Romanyayı, bütün kuvvetini, bu plânın daha süratle tatbiki. ne hörcamıya mecbur etti. Ru menler, bu maksatla, çok çahş- trlar, Bu arada, Garpta, 350 beton islihkâmdan müteşekkii tahki. ma: yaptılar. Bu tahkimeli, tel örgülerle takviye ettiler Söylenildiğine © göre, orların Besurabyada da bu şekilde tah. kımatları vardır, ve tamamlan» mıştır. Yalnız yapılma: en sonra başlanmış olan birinci müdafaa hattının bazı kısım. larında inşaat fasliyetinin he. nüz bitmediği gizlenmiyor. omanya bugün, talim gör. müş bir milyon asker çı karabilecek mevkidedir. Vâkiâ bu ordunun silâhları yeni ve 8on sistemdir. Fakat ihtiyaca yetecek miktarda değildir. Hava dafi topları da azdır. Muhtelif tiplerdeki harp tayya. relerinin mecmuu üç yüze ya. kındır. İki ay evvel, Rumen ordu. sundan bahseden bir Fransız askeri mütehassısı şu hükmü veriyordu: “— Rumen ordusu, bir Bulk gar ve Macar taarruzuna ayni zamanda karşı koymıya muk. tedirdir!,, Fskat Romanyanın, en Kuy. vetli komşusile harp kabul e. debilecek vaziyette bulunmadı- ğını iddis eden ayni mütehaş. sis diyordu ki: “— Romanya, Sovyetlerin kendisine, hele Karadenizden yapacağ: bir taarruza karşı büsbütün hazırlıksızdır: Çünkü me sahilleri müstahkemdir. Ne de henüz kurulmasına başlanı. lan genç donanması, güvenile. bilecek bir kuvvettir?,, Zater. bilhassa bunun işindir ki, Romanya müttefik donan- manm Karadenizde kendisine yardım edebileceğinden ümidi. nİ kestiği anda, nazilere sokul. mak mecburiyetini duymuştu Faksr Sovyetlerle, Macarlarla, Bulgarlarla, yani Romanyanm bütün hudut O hasımlarile dest geçinmekte bulunan Almanya. nın, Rumen ordusuna yara yacak her hangi bir harekette bulunacağını kimse ummamek. tadır, İzmir Fuarında Açılacak Trakya Pavyönü Hazırlıkları Edirne (TAN) — Trakya U. mumi Müfettişi General Kâzm Dirik'in riyasetinde £ toplanan Fuar daimi komitesi 1940 İzmir Enternasyonal Fuarındaki Trak- likler ve iştirak şekli hakkında İkika sokaklarda dolaşmad > GÜZÜME Yazan TARAKLAR, : Sevim SERTEL Fransada Küçük Bir Kasaba - Kralın Ormanları ransanın harp sahnesinden | uzak ve memleketin E ücra bir köşesinde Rezil vardır. Harp ses duyulmadığı, askerlerin her da küçük kasabada bile harp tesir. ni göstermiştir. İşte burada bir sahne: İstasyon meydanı ve istasyon muhacirlerle doludur. Bunlar; küçücük torun. larının gilerinden tutan sakallı kucaklarında kun. rularını taşıyan ana” mürekkeptlir. Hepsinin yaşlı kadınlar, lardan de üstü başı perişan, açlıktan ve uykusuzluktan yüzleri sapsarı ve gözleri kıpkırmızı... İstasyonun önünde bunları götürecek 30 o- tomobil duruyor. Bir saat evvel bu küçük kasa. baya 120,000 muhaciri havi üç tren gelmiştir. Yolculara istas. yonda dinlenmeleri için izin ve rilmekte ve bu biçarelere burada gönüllü olarak çalışan kasaba halkı tarafından bir parça yiye. cek ve içecek dağıtılmaktadır. Sonra kendileri otomobillere do). durulmakta ve kendilerine bir yer ayırabilecek olan ev ve mü. esseselere dağılmaktadır. Otomobillerin üstleri ve yolla bu biçarelerin dağınık denkle: çocuk arabaları, çubuklara geçi- rilmiş çıkınlar, velhasıl bu bi- çarelerin kaçırabildikleri mal. larla doludur. Otomobiller sabahtanberi ka- rınca gibi işlemektedirler. Yirmi | tren Belçikalı, yedi tren Şimali Fransalı mubaciri de yine bu oto. mobiller etrafa © değıtmışlardı Şimdiki halde bu üç trenin yol cusu sondur. Kasabanın istiap kabiliyeti bit. miş gibidir. İki askeri konakta 400 kişiye yer bulmuşlardır; iki tane sinema salonuna da 300 mu- hacir yerleştirilmiştir. Fazla ye. ri olan halkın, evlerine alabildik. lerinin mikları da 150 yi bulmuş. tur. Hemen hemen bütün köy balkı eanü gönülden evlerini aç. eişlar, ellerinden gelen yardımı | yapmıya çalışmışlar, üç kişi, kişi ardır. Gönüllü olarak çalışan Ve | tasyona gelen muhacirleri kı iyanlar arasında dört ge beri gözlerine uyku girmi vardır. Fakat vatanın uğr umumi felâket karşısında sabi ve tevekkülle ve âdeta zevkle der biçareler için çalışmaktağığ lar, ş Otomobiller yola çıktılar. İf tasyonun bekleme salonunda Ki len yerliler yine faaliyete gi ler, Kimisi kalan ekmekler üğl rine, reçel sürüyor; kahveleri, or; diğer bir kısım havai dırılacak o yorganımsı © örtü çarşafları asıyorlar, silkiyorlgi Filvaki artık yerleri yok gibi ma... Ya yeni muhacirler gel bunları sokakta aç bırakam ya; yine hazırıklı bulunmalı, ** Kralın Ormanları Şesandinavyanın işgalind beri İngilterede bir odun köreste ve ağaç hamuru başgöstermiştir. Zira İngili bu devletlerle olan teması ke miş gibidir ve netice olarak ta ranın ormanlarından eskiden duğu gibi istifade edemem dir. 7 Bu vaziyet karşısında İngilii redeki Dahiliye, Ticaret ve hassa Milli Müdafaa Nazırla lere başvurmıya İbur olmuşlardır. Bunlardan tanesi de hususi malları etmek veyahut istemektir. Bunun üzerine halk birer bire elinde olan ormanlık arazinin & pularını hükümete yollami başlamıştır. Bir ara ellerine şöğl bir mektup geçmiştir. “Sandringham ve Balmo razilerimi üzerindeki orman le beraber hükümete devre rum. 4 Yedinci Geo Kral arazinin tapularını da b mektupla bersber ve halk hükümete gönderiyordu. LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ Aptalları Saymak Pösteki saymaktan daha güç diyeceksiniz. İnsan kendi aklının sağlamlığına güvenirse pösteki. Yİ alır, tüylerini —bir ayda, bir yılda— birer birer sayar. aklı gercekten sağlamsa pöstel şu kadar santimetre karesine 2. yırır ve bir santimetre karedeki ri sayıncn bütün pöstekide ki tüylerin sayısı —aşağı yukarı doğru olarak — meydana çıkar, Fakat aptalları nerede bulup la saymalı? Bir çoğu hastaneler. de, bir takımı da kendi evlerinde kapalıdır. Meydana çıkanlar ap- tal olduklarını kabul etmiyenler yahut halkı eğlendirenlerdir. Onlar da aptalların hepsi demek değildir. Halbuki aptalları saymak püs. teki saymaktan pek çok kolay dır. Aptallar kendi kendilerine sayıya gelirler, Bazıları belki aplallar sırasına yazılmaktan sevinirler de. Çünkü | aptallık askerlik hizmetine alınmamak için bir sebeptir. Bu da, şüphesiz, aptallığın her derecesinde değil. Meselâ kendisine bir şey söylenildiği vakit gözlerini dikerek yahut a. yırarak ilkin; — Ben m Diye cevaba başlıyan aptallar pek hafif derecededir. Öyleleri işe yaramaz sayılırsa dünyada işe yarıyacak adamların sayısı haylice azalır... Hekimlikte bir insana aptal diyebilmek için şartlar ve dereceler vardır; En ilrlemiş derecesinde bulunan. ların düşünceleri zaten pek de. rin olmadıktan başka düşünce. lerini sözle de ( anlatamazlar. Böyleleri dört yaşından ayağı ir çocuğun zekâsı derecesinden ileri gidememiş olanlardır... Bi- raz daha hafif derecedekiler ne kadar uğraşsa, oküyüp yara- mazlar, çünkü onlar da yedi ya. şındaki çocuğun © zekâsından bazı kararlar almıştır. i ileri gidememiş olanlardır... Bir insanın zekâ derecesini ölçmek Mümkün müdür ? ve aptallığın derecelerini ayi etmek için mütehassıs hekin lenlerin zekâsını her sene askerlik y. aptalların sayısını bulürlr2Jâ tallığın hangi derecesi ski hizmetine mâni olacağı | her memleketin kanunları göredir. dj Bir istatistiğe göre, böyle n ayenede aptal oldukları larak. hizmete alınmıyanlari nisbeti binde 34 çıkmıştır. kerliğe mâni bin bir sebep sında da aptallık sebebi 3,53 bulunmuştur. Yurtlarına en büyük ve şerefli hizmeti yapmaktan rum kalan bu zavallıların hıme hepsi zaten başka türlü işe ramaktan âciz kalırlar ve ç defa kendilerini akıllı £i ie başka insanların, ailelerinin bi le, eğlencelerine, hakaretlerin maruz bulunurlar. g Bu da en büyük haksızlıkla, dan biridir. Çünkü aptal mın öyle olmakla kendisinin. Soya En alilliklerin en ziya acıklı da budur, Çü n, dili söylem ye bir alilin zekâsı işler. Aptal, sanın en yüksek, en kı; hassası olan zekâdan m kalmış alildir. Onun için, dan doğma aliller arasında ziyade aptallara acımak Jâ dır. Onlara acıdıktan başka, iyi lik etmek, aptalları da zeköla yerinde insanlar gibi yapmal istiyen o mütehassıs o hekimle başka türlü aliller g da terbiye etmiye, is öde ax çok bilgi vermiye rlar. Fakat elde edilecek tice, tabii, aptallığın dere göredir. “ i e