am, İle ALENİ TEŞEKKÜR m Denizyollar: Eibbasından Cemil Iyanağın vefatı dolayısile his- TAN görürsünüz ki insanlar, pek fazla| muhtaç olmadıkları ayaklarila hayli | J uğraşırlar. Ben, bütün bunlardan musfım, Şimdi siz: “— Ama, sen, koşu şampiyonu o- Jlamarsın?,, diyebilirsiniz. Fakat, el. lerimle ne kadar süratle koşabildi. ğ seniz, böyle söyler | p bazı şarımdan duyduğuma göre, benim evlenişimi tuhaf oulanlar varmış. Beni yarım a- dam sayıyorlarmış. Bana sorarsahır ben, birçok kimselere nisbeter ken. dimi tamam adam sa; rım da benimle ayni kü ber onun, bilâistisna her türlü ihtiyacını bol bol tatmin edebiliyo. rum!,, en, DYO ANKARA RADYOSU Türkiye (Radyosu Ankara Radyosu Türkiye o Radyodilüzyon & Postaları Dalge Uzunluğu 317 m 0489 Ken 20 Kw 1648 m İM mk Perşembe, 2. 5. 1940 12.30 Program ve memleket #ast ayarı 12.05 Ajan Müzik. Çalanlar: Cevdet Kozan, Rüşen Kam. Okuyanl, “Yarım Ad başdoktaru | TA P. tahta te- astanes doktorlara sahip ve başmuhareiz Istanbul Basın Kü- Profesör Mahir Ve arki davide bulunduğu Cerri diğer alâkadar Neler Konuştum? Sanatım Cambazlıktır, İpte Yürürüm, Sandalyalar, ce hazır bulu- Hafif müzik (PL), 18.00 Program ve memleket saat syarı 1805 Müzik: Radyo caz orkestrası (Şef İbrahim Özgür); Soprano Bedriye Tüzl nün iştirakile, 19.40 Korü: | best anat, 10.10 Memleket sö: ajan ve meteoroloji haberleri; 190 Müzik. Çe- i Masalar Arasında Muvazene Oyunları Yaparım,, İyon eli Gİ ineği vi | z evlenmesi, al &n borcu telikki e i günün en dedikodulu mesö. İelerinden biri oldu & Kendilerini Wam adam, sayan birçok vatan. B istediğim mevzua Zimder kendiliğinden © girmeşinden duyduğum memnuniyetle sözlerini onun kir güzetehizin tavana i rlcâ ederim. Zevcesi İ Odasların bile, yapmıya cesaret ede, Ömedikleri bu işi, bir “Yarım adam, m başarması, hemen herkeste garip | ©bir hayret uyandırdı. Açık söylemek 4 lâzım gelirse bugün, bu izdivaçtan bahercar olanlar, birbirlerine şu su. “ali soruyorlar: (1 “— Bir kadın, #ki bacağı kökün. den kesilmiş bir yarım adamla bü. “tün hayatını beraber zeçirmeğe ha. Sil vuzı olabilir? Bu “yarım adam, ne iş görebilir? Evine neyle baka. bilir? “Birçok kadınlar, iki ayaklı İ«rkeklerin bererebildikleri işleri bi. İ İle uz görerek, kocaların; dört syaklı “mahlüklar gibi kullanırlarken. bu kadıncağız niçin bu derece kanaat. © kür davrandı? W” Bunun içindir ki, bu izdivaç, bir İl €lteylânın bir serçeye, veya bir ahu. Mi bir horoza Yarması kadar alâka uyandırdı. Ve bunun içindir ki, bu Mi sem Okahrimanlarını arayıp bulmak ve onlardan bu birleşmenin İmereklı romanını dinlemek, röesleki Tarz oldu! ğer iki barağ; kesik vatanda. şın övini ouluncaya kadar, mak mecburiyetinde kaldığın ınluk, biraz daha devam etsey. 8, benim iki bacağım da kesilebi. ". Nihayet, Yüksekkaldırımın Tatar. sokağında ve alışap binalar ara. sıkışmış, bakımsız bir bahçede unla karşı karşıya gelebildik. ( Koyu, yeşil gözlerinde, umduğum. dan çok kuvvetli, fakat bükir ve ma. bir zekânn temiz parlaklığı hı Konuşurken, bazan, beyaz yü. hiddetlenmiş hindi ibiği gib © Kizartan bir utanç duyuyor, bazan “Ödevekkülle boynunu büküp önüne ör, fakat bazan da bulup be. İRİ bir cevabın keyfila başını p gülürasüyordu İptidai mektebini bitirmiş. İddia. göre, mektebi bıraktıktan sonra hayli kitap okumuş, 26 yaşmda Çanakkalenin “Çampazarlı,, iİyesinde doğmuş. Babssi, Hafız net adında bir hoca imiş. Bane, elâ gazetecilerden şikâyet etti ve: *— Ne tuhaf? dedi. Nikâhlandı. İ ğimdan bahsederken, benim mabe- İzzet beyin oğlu olduğumu yaz » Bu yanlışlığa ben aldırma. ama, annem fena halde hiddet. ndi. Gazeteleri okuyunca: *— Bak sen şu münasebetsizliğe, benim gibi namehreme yan namiş müslüman bir kadını, bu tin sonra: “Çocuğunu mabeyin. n peydahleamış',, diyerek tefe lurtacak'ar!,, © O gülümsiyerek bu sözleri söyler. n, ben dikkat ediyorum: Mütena. etse, mükemmel surette cambazlık mesi ayrı dert: Dikkat Vild'in ihtiraslı kucaklaması, © ması korkumu geçiriyor, bana sicak bir teselli ve ko * ruma hissi veriyordu. ” Yalvarıyordum: — Vild, eğer merhametin varsa, beni öldür! Ba. na bir zehir ver! O zaman Foska göz yaşları ile Vild, hiçkırarak alnımdan ve yanaklarımdan öptü. yordu. Urkmüş ve ümltsiz. ben de ağiyordum. Ama 'e hayret ediyorsunuz? Yolda yürümek bana ipte yürümekten daha zor geliyor! Konuşan sip çehresi, tam formunu bulmuş bir pehlivan siması kadar sıhhatli, Ge.; niş omuzlarından ve'dar gömleğinin kollarına sığmıyan kalın bazuların. dan âdeta kuvvet taşıyor. Ona ba- İkarken, yar: beline kadar toprağa lmüş bir insanla konuşur gibi, rum. Onun, meşin bir tulum de duran bacaksız göğdesi, bi. 2 de, yere oturtulmuş bir yarım büstü andırıyor. Ne İş yaptığını 80. | ruyorum: “— Beni tanımıyor musunuz? di. yor. Ve kendi kendisini tanıtmak mecburiyetinde bırakılmış bir “meş. hur,, iğbirarile ilâve ediyor: '— Sanatim, cambazlıklır. İpte yürürüm. Sandalyalar, masalar üz rinde, muhtelif muvazene oyunları yaparım!,, oğru yolda nasıl yürüyebildi. ini düşündüğümüz bi nin, ipte yürümesi bana tuhaf bir hayret verdi: “- Bu sanati nasıl öğrenebildir”. dedim. Güldü ve; 1 edebilir! Fakat bereket ki onar, başka işlerle uğraşmaktan, cambaz- lık istidatlarını sezmeğe vakii bula. mıyorlar da, bizim sanatin ri çoğalmıyor: Yoksa, hali ha. rapt:! Sakın bu sözleriru şaka zan- netmeyin: Çünkü bana, bizim yoi- larda yürümek, ipte yürümekten da. a zor geliyor!,, “— Bacaklarını (ipten düşerek kaybetmiş olmıyazın?,, O, göz kırp! “— Reklâm olsun diye, etrafa öy. le yaşıyoruz. Yoksa aslını ararsanız, ben, anadan doğan, böyleyimi, Kulat, siz yine, İşin doğrusunu yâzmayın!,, Ben, asıl girmek İstediğim mev. zua biraz yaklaşmak ümidile sor. dum: “— Bacak'arndan mahrum ol. mak, sana en fazla hangı hususta güçlük çektiriyor?,, gi O, tereddütsüz cevap verdi: “— Hiçbir hususta, Sadece bir yerde üzün müddet oturamıyorum: Rahatsız oluyorum. Eğer vaktile ayaklarım olsaydı) da, sonra mahrum kalsaydım, belki, bir mahrumiyet hissederdim: Fakat| ben sufasmı tatmadım ki, hasretini çekeyim! Şimdi, bilâkis, ayaklar bana fazla birer uzuv gibi görünüyor: Çok şü. kür ayaklarım olmadığı için çorap “— Bunda merak edilecek ne var? dedi. Bizim sokakiarda yürü. yebilen bir insan, ipte yürüyemez) ti? Bu şehirde yürümeğe idmanlı! olar her vatandaş, biraz daha gayret | kadınm sıkı te boğularak ağlıyor, © kederli değil; gerçekten kederli değil... Bu iki inso. j ç mun sevgisi ile merhametinin, etrafımda öyle 'kud. © retli bir genişlikle slevlendiğini duyuyordum &i, is- İl tıraba yer kalmıyordu. Kadm bütün gün bana sıkı İİ Sevgi, bir aşk ihtildei ve bir fedakârlık iptilâsı için. de onu benim kollarımın arasına atmıştı. i seni seviyorum, seni sevi. — Seni seviyorum, ' iz KIZKA Yazan: Annie Vivanti masrafım, pabuç masrafım, dan, pantason masrafım yok. Hem ayak. ların bunlardan başka bin türlü der. di var; İkide birde yıkaması ayrı dert, Urnagı, nasırı, üşümesi, eziL ederseniz, | No kollarımla etrafımı yoklıyarak şuraya buraya girip sıkı sarılı kald. çıktım. Sonra bahçeye çıkmayı tecrübe ettim. Sonra sokağa... Korkuyordum, müthiş surette korkuyordum. Ayağı tamam, fakat kafa reği bozuk, cüzdanı tamtakır disi Kipkısır bedbölt olacağına ola gerin kazlık yapıyordu. Numaraların: hay. ret ve takdirle seyret olmıyan bir insanın dileni İlâkis, iki ayaklı insanların bile ko- sararak, hayatını, şerefi ve namusile kazanması Oy İsema kendisile konuştum. On sonraki konuşmalarımızda « rakiple. | tık. ve nişanlandık!,. Deni, Ve göz kırparak ilâve etti: sim vardı. aralık sramız Kadınları lar. Neyse, sonra, öt başımdan savdım ve bununla nikâ. humuzı kıydırdım!,, den şik pek ansızın bastırdılar: resim çekeceklerini bilseyd liklenmi... Sizden rica ederiz: Gaze- tenize, R Çürkü karşı küçük düşürdü. Bi SSALIN ” dinlerken, Bay Emin Tümer'in zev. cesi Bayan Münevver Taşa da yan. muza gelmişti, Uzun boylu, 33 — , temiz yüzlü, güzelce bir kadındı. Söze karışarak. “— Ben kocamdan memnunum dedi, Onun düşman: değilim ki, aya. ğına bakayım? Hem kadın kalbir ayak:a mı girilir kuzum? İnsanları ymetleri ayaklarile mı ölçi Öyle olsaydı, bir kırk ayakla hiçbir çapkın erkek rekabet edemezdi! İki | May, mel olması için ir tarmamlanım ve teslenti erkekle evlenir m (Kocasının Yö beğdaş kurup kolunu” buymuna ) böylesine varır, gül gibi ya. bir vii Bile Teveüğ talip © G Rober ilân olunur. una ponda mız? cam. “. — Onunla ne zaman tanıştı — Bir gün, Kasımpısada ay beceremiyecekleri marifetler be-| Teminatı 75 tra dan 1£ Müdürlüğü Eşyanın Sinsi hoşuma gitti Emin Tümer; “— Bu anlattıkları hayli eskidir. “— O sıralarda benim bir metre. Onu kıskandığı için, açıldı. Malüm ya ilirsiniz;Çok kıskanç olur tamamen fırtına, “Cebek R in. Münevver da gasateniler. yet etti ve İ nikâh dairesinde Eğer g*lip , oraya afette gilmezdik. Fakat. yarın bir resim çektireceğiz: Kocam | mokinlerini giyecek, ben de gelin. | Ba “— Bizi, dedi, Progresma bir de o resmimizi öbür resim, b (Soru Sa. 6 Sü Yarın Matinelerden İtibaren İnsanı hayrete düşürecek, Merak ve heyecan maceralar . Tüyler ürpertici cinsyet vak'aları, Esirgeme Derneği Balosu Esirgeme Derneğinin se Cumarlesi günü aks | salonlarında verilecektir. “Hava Hilcumundan korunma usul hakkında 1-6-1096 gi Mi ve 2116 sayılı ihti karmak icar edileceğinden Förri'ye direktörlüğünde görel Asyadan Avrupaya akan... tarık Camus", CONRAD VEİDT, SES$ MADELAİNE ROBENSON, MİŞİKO TANAKA dadiye Alyanak | lanlar: Vecihe, Cevdet Kozan, Ruşen Kam i Çağlar, Madife Erten 20.15 Konuşma (Sıhhat ssati), 20.20 Mü“ Zik: Fasıl heyeti, 21.15 Müzik" Neğnt Aki- pek tarafından keman zaloları, 2140 Müg- k: Senfonik müzik (Pİ 15 Memleket balosu 11 Tokatllyan rükem, siraat, esham - borsası (Fiyat) iği (PL), 23.00 Mü. 25 - 23.30 Yarınki tahvilât, kambiyo » nul 2230 Müzik: Oda mi zik: Cezband (PL), program ve kapanız, Ecnebi Radyolarında Türkçe beratı bu det üzere Ahare tadz İktisaş ha- re damtkara İİ Arnavutluk 1020 Yugoslavya 2039 İstanbul Maarif Müdürlüğünden ; if Vekilliği Ki ANL Şara Öğretmen okulla: yağıda miktari yazın 14 takım ber- satın akmasaktır. Muhammen bedeli 504 lira 65 küruştur İstekliler bu eşyaya ait meyi Maarif Aida). lirler, Pozarlığın 4 Mayıs Gülme... ant 11 de otunur. Beher takımın Tahmin bedeli nusında in kalem börber takimi Şehirleri aleve... İnsanları hayrete düşüren büyük “Don Kazakları" filimlerinin. eşsiz. kahramanı DUCHENE ma şaheserler yaratan: / HAYAKAWA, OĞER ASYADA KOPAN FIRTINA Derin bit Aşkdan, Çıldırlan bir kıskançlıktan, büyük heyecandan kudretini alan senenin en büyük Süper filmi Bu Akşam LÂLE Sinemasındo ve olarak: Müttefiklerin karada, denizde, havadaki harp hazırlığı 4000 Ayrıca: PARAMUNT JURNALDA, Norveç Harel Numaralı yerleri öventür, sousuz bir Türkçe sözlü büyük, Harp raporu, nizi evvelden kapatınız. Telefon: emmeli ame T A KSİ M Sinemasında içinde bırakacak Şikagonun esra. rengiz bütakhanelari. TAMAMEN TÜRKÇE SÖZLÜ Bir Film. ERi ÇAVUŞ mdiye kadar görülmemiş büyük Sergüzeşt filmi Çeviren: SİNANOGLU timi unutarak, bir hıç için kızıp ta, o bir zamanki sert ve madeni sesi ile bana çıkıştığı zaman, sevin- cimden az daha ağlıyacaktım. Hatırlıyorum: Onun bu kızması, bana çiçek ge- tiren bir kız yüzündendi; on altı yaşında bri kız: Çiçekler onun gençliğini duyuruyordu; onda çiçek. Günde böyle yüz defa bağırıyordu: — Ne kadar sevdiğimi sana anlatmak için ne yapayım, söyle! » « » Bu, hayran kalınacak bir devre oldu. Ben hiçbir şeye acnnıyordum. Bütün gün (benim gün gece hep birdi!) Foskayı yanımda, okşayışları. “m kolumda, boynumda, yüzümde hissediyordum. Her gürültüden korkuyordum; bana, dünya, benim © zamana kadar kavramadığım yeni korkunç gürül. tülerle dolu gibi geliyordu. Düşmekten, bir engele çarpmaktan, adımımı yanlış atmaktan, dikkati çek. mekten, anormal olmaktan, gülünç olmaktan, scıns. cuk biri olmaktan korkuyordum. Ah acınacak halde olmanın dehşeti! Bu zalim felâkette bana en çox azap veren bu düşünce idi, Daha kımıldanır kımıldanmaz, yahut elimi uzutır uzatmaz, onun eline, yahut beni öpen ağzına rastlı. verdim; “— Zavallı! Daima. 9 gaddar kelimeyi işitmek için kulak lerin tazeliği vardı. » O gün, ikimiz yalnız kalınca, Foska bana yılan gibi davrandı; hakaret etti, Ben ise, karanlı. gımın zindanında mesuttum; derin bir surette me. sut, tamamile mesut... O da mesuttu. Bunu bana günde bin defa söy. Yüyord — Mesudum! Mesut... Mesut. 'e ilk çarpış, İk dehşetten eziliş geçince, beni artık şaşılacak bir ibtirasla, beni altüst eden, veni zum kalmamıştı. Ben, hangi esvabını giydiğini mü. kemmel surette duyuyordum; hattâ rengini bile koş- fediyordum, Solgun mudur, gözleri kötümü baki. yor, dudakları soluk mu, yoksa boyalı mi, sezi; dum. Güzel olmusımı, benim için güzelleşmesini is- tiyordum. » Kendini ihmal etme! Bu güzel saçla. 71 dalgalândır! Parmaklarımın altında onların kıv. rımlarım duymak isterim. Güzel olmanı isterim; se. mi hatırladığım gibi güzel, seni görmekte olduğum zamankı gibi güzel... Kısa bir müddet için, öyle de oldu. Foska ken. dine bakıyordu, #üsleniyordu, kokular sürünüyor. du: Yalnız benim için, benim beynimi ve hayalimi hoşlandırmak için, hemen hemen görmekte olduğum. zamanlardan daha keskin biz surette kavrayan du. yularimı teshir etmek için. Fakat sonraları, azar azar, kendini dâha az Şef. katli göstermeden, deha ihmal eder oldu. Artık par. maklarımın altında dağınık saçlarını duyuyordum. Bana sarılan vücudü artık giyimsizdi. Bir zaman daima yüksek ükçeli iskarpinler içinde zarif bir su. rette sıkışmış olan syacıklarını, şimdi ihmelkâr dımlarla, terlikler içinde, sürüyerek yürürken işit. yordum. Artık saçlarını yapmak zahmetine, sırf sokağa çıkacağı zaman katlanıyordu; yahut Ignas Wild ge- leceği zaman... 1) dl. “ yer, yahut ta parmaklarım altında, yanımda büzül, Doyle ETE small dale bizi ali i Beüş ve saygı ile eğumiş olan o yaradılışın yumu. şak saçlarını duyuyordum. | © Nihayet yataktan kalkabildiğim gün geldi ve | ii "Karanlık dünyamda dolaştım. Evde ellerimle. Ve bana bakmakta olan başkalarmın gözlerin. de Foskanın merhameti bir bakış görmesi fikri be. Bi hiddetfen çıldırtırdı: Acı ve katil bir hiddet.. Ya. nıma yaklaşan yabancıların zaptettikleri iç çekişleri, tath sesleri beni delirtirdi. Sesinde yeni bir tatlılık tonu olan Foskada, beni bü hali ile yırtıcılaştırıyordu. Bir gün, felâke. sürükliyen bir ateşlilikle seviyordu. Kalbime başını dayıyarak hıçkırıyordu: — Sen yalnız beni seviyorsun, diyordu; sen benden başkasını görmüyorsun. Niçin beni görmü. yorsun? Sahi beni görüyor musun? Bana elbiselerini, saç tuvaletini, süslerini tas. vir ederdi. Ama kısa bir zaman sonra artık buna lü. ma muztarip ve müteessir yanımda duran Wild, ziyaretlerini derece derece seyrekleştirmişti. Fakat İşte şimdi yine sık sık geliyordu. Olur olmaz saatler. de, beklenmedik vekitierde geliyordu. Yoksa onu beklemiyen yalnız ben mi idim? “Devamı var)