21.4.9040 Ecnebi 2000 1800 so 0 Kr, 5 Ay say 1 Ay a ittihadına İce, ketler (için İp ye üdldet sarasiyle 30, e, Adır. Abone bedeli daki) abone .., * “ sütunlarda, Ankara radyosu #İki, , hakkındaki okuyucu şikâyet. iy, tercüman olmaktan çoktan sandık. Programı çok yek. lir. Akafranga neşriyatı lüzu. n çok fazla, alaturka neşriyatı Wadan çok azdır. Bu yüzden, neşriyatı yapan bazı ec. istasyonlarını dinleyenler, ma- Gün geçtikçe çoğalmaktadır. © istasyonlardan bazılarının neşriyatı, Ankara radyosu. | aturka musiki neşriyatından | ,, Sok, hattâ daha iyidir. Ve An.| as, bu husustaki tenkitle. | İh Ak asmamakla, istemeden, o radyolarının işlerini kolay. | naktadır. Fakat biz, bugün, İN bil Kac muharrir tarafından ve lir kaç defn tekrarlanmış olan glemmiyetli nokta üzerinde dur. hiyetinde deği Geçenlerde, | İ, tunda, milli küme maçlarından derken, İstanbulda yapılacak ikaların, radyo vasıtasile bü- | a, Yemlekete duyurulmasını te. €ylemiştik. Bu temenniyi ya. | , Ankara radyosunun bu maç. iyeceği aklımıza bile gel ne ŞU. Fakat görüyoruz ki, Onİmiz nazarı Başka, bu maçların tafsilâtı An. Plyosu bile vermiyor. lb, bu müsabakaların bütün k çekette on binlerce, hattâ belki eği binlerce | vatandaşı alâkadar muhakkaktır. Ve bu şayanı| ta eüniyet alâkayı tatmine çalış. | İliş. $a Ankara radyosunun vazifesi. ei, dün İstanbulda çıkan Mek ven birisi, bu maçları se) Miygisre, İzmirden buraya birçok a yşslar geldiğini haber veriyor. Na İbuki bizce, bu haber bile, bu bakaların memlekette uyandır. Alâkanın büyüklüğünü isbat e. | ir; “ellerin en kücüğüdür diyehi. naz bizim aldığımız mektuplar, My, kikati Ankara radyosuna bile iğ, <dlebilecek derecede büyük bir Ür ı!sşkil etmektedir. Bunun için. "et, Püzün, - diğer şik İk tazar . hiç değilse, bu umumi Ney» mazarı itibara alınmasını t€-| ediyoruz! | ee Tahkik: 4 Bono sahtekârliklarının tahkika. | aim edip duruyor. Koy, sahtekdirlıkların meydana çi- Ri, Hasını, takdirle | karşılamamak in değildir. Ve alükadarlar, &, ikatı derinleştirmek O maksadile tig "üsıtaya başvurmak ve her ted. almak hakkına sahiptirler. *ümleden olarak, merkezi İ, Zirant Bankasına bir emir & iştir: Banka, kendisine müraca. Me vatandaşların ellerinden bo- alıyor ve sahiplerinin hak. Üyg mahfuz tutarak, şimdilik te. Y, india Yapmıyor. ti, bize yapılan bazı müracaat. anlıyoruz ki, bu tedbir, daha eb birçok vatandaşların sıkan. elerine sebep olmaktadır. ,, Puki, alınan bu isabetli tedi ta vatandaşları mutazarrır etmiye. bir Sekil. vermek mümkündür leyiz. le henüz devam etmekte olan alın uzaması ihtimalini de dü. h k, bu şekli vermenin caresini Yi, zman daha kolay kavrı. aki « oAlikadarların yersiz ve Miş > görülemiyecek olan bu talebi A, 5" evvel nazarı itibara almaları. ey, üsteki vatandaşlar nama te m, <tmeyi bir vazife biliriz! Gümüşhacıköyünde Muhtelis Kâtip lb; 4 Sorkun köyünde muhasebe kÂ- ustada oğlu Hasan Önal, Gü- köy kazasının hususi muha. ait 246 lirayı zimmetine ge- kaeeizter. Sueltnun ayrıca TAN Haftanın Musahabesi | m amin İ Tehlikeli Bır Mesele: Turizm. Korkunç Bir Tip: Turist Yazan: Refik Halid arabbi, ne biçim harple- re kaldık! Daha dün, devletlerce ve- mini için fedakârlıklardan hiç biri esirgenmiyen turizm korkulu bir iş ve canla, başla beklenen turist korkunç bir tip oldu. Birinci Osman za- manı Bilecik Kalesine kadın kıyafetinde silâhşor ve binbir gece masallarında saraya küp içinde haydut sokulması gibi, Yirminci Asır bize en iptidai usullere müracaat edildiğini de gösteriyor. Yakında Turu- va muharebesindeki tahta at- la da karşılaşırsak hiç şaşmı- yalım! Zaten, cskidenberi ben wpinden ve kafilesinden mezdim; hattâ diyebilirim ki, zeki suratlı bir turiste de rastgelme dim, Bu adamlar doğuştan mı sh mak yüzlüdürler, yoksa vapurdan trene trenden otokara, bir şehirden öbürüne, ha bre ha koşturulup bir. teviye memleket, turist haz et. mi serseme dönmüşlerdi hebini tayin edememekle hepsinin de bön bakış! lüşlü. yarı mankufa, sarsak kil olduklarını kalıbımı basar Dinkat edaniz: Turist en baktim. yacak şeyin önünde öyle bir sebit ve metanetle mıhlanır, Kalır ki, rehber kolundun çekip sürüklem se heykel şekline girip orada diki. li kalması ihtimali bile aklınıza ge. gülünmiyeceğe güler yenmiyeceklen yer. Şaşkın ve be. izdir; zira b mirle, saatle, katar halinde, kendi iradesi, ihtiyarı, arzu ve zevki ha. ricinde yaşamıya alışmış olduğun. dan değnekle sürülen bir hindi ve. kösemenie yürütülen bir ko- yun sürüsü e terbiyesini almıştır. Turistler biribirlerinin kokusuna koşarlar ve başlarını öndekilerin kuyruk sokumundan âyirmazlar. Hattâ, çoğu defa rastgeldim: Bir ârıza ile heyetten uzak düşenin & cele acele arkadan koşuşu tıpkı'sü. rüsüne yetişmiye çabalayan bir ciğeri kelebekli cılız koyunun & cıklı telâşmı ve korkusunu andır yor! Evet, turist kafilesi geçerken ek- sikliğini duyduğum bir ses vardır Çobanın “Purut! Purut” diye du. dak trampetesi veya çingeneni “Gehgeh! Gehgeh” gi ndeki tatlı davet musikisi. ve sonru. he bir ağazdan uzun bir meleıne veya Ss” iyi giyinmiş, temiz hissini ve yakınlaşmük © arzusunu veren bir turiste rastladınız mı? Ayaklarında nalçalı kunduralar, sırtlarında lekeli muşambalar, bo. yunlarında kötü dürbün ve fotoğ raf kılıfları, suçlar kavrulmıya yüz tutmuş mısır püskülü ionginde, yaşlısı kakavan, genci dişlek, ırk ları bildiğimiz ırklara benzemez, dilleri işittiklerimize uymaz, heps de alelâcalp mahlüklardır. Neli. sandan konuşurlar?Gazeteler bun- ları Alman, İngiliz, Amerikan is. mi altında zikreder ama inanmayı. nız; turistçe diye ayrı bir dil var. dır: Biraz Sloven, biraz İrlanda, a- cık Portekiz, bir mikter Bröton Selt, Etrüsk, Gal, ne bileyim ben, dünyanın öbür ucuna veya tarihin geçmiş, gitmiş devirlerine ait bir lisan türlüsü., Zaten ekseriya ke. lime değil nida çıkarırlar: “Ya! Ya!”, “Yah! Yah", “HU Hi, Ah'” a bile benzeyen yabani savt. lar. Sade dilleri değil, ceplerindeki paraları da âsarı atikadandır, teda. vül hassasından mahrurcdur. Hoş, ellerini paraya sürmiye yeminli. dirler de... Yola çıkmadın evvel yeme, içme, yatma ve gezme mas rafını acentelere verdikten sonra bir serseri kadar möteliksiz kal mışlardır. Susarlar a İmrenir. ler ama imzaladıkları tauhhü' me mucibinci ekstra ma: mazlar eri damaklarır. sa veya ağızları sulanıp kazınsa yine otel odası hiye veya lokantadaki masay vuşmak mecburiyetindedirler art vefa imu kafilesi i faşist polisi kadar yeminli memurlar sürgün, kürek mahi miş gibi sayarak vapura doldurur; bir | rırlar: Hususi vagonlar, yahut otok hazırdır: sanki iktilâttan memnu durlar; haydi, num ve müküvemet idmanı... Saray s&. “ to, müze, cami, klise merdivenleri da nelese çıkarsını Tonları, fena bir ha' gibi farkında olmıyarak çersiniz; bir kapı ve en istasyona y 0r, kavuklu, palalı yeniçeri bostancıları saldırıyormuş gibi" Zira otelin yemek, yahut bir bas- ka müzenin ziyaret saatimi kaçır. mâmak lâzımdır. E hemen he. itfaiye ota. ir turist otokarı men bana bir mobili tesiri yapar; arabanın ö- nünde çan, adamların başında kask eksik! Bu adamlar, günün bi- rinde, döner, dolaşır, daha doğrusu kaçar, dere, tepe, biribirlerini ko- valar, harap, perişan, yorgunluk- tan suratları bir kamış daha uza- mış, gözleri belermiş, nihayet yurt larına kavuşurlar, Ya zihinlerinin ? İşte o hakiki bir hatıra: BİL pazarıdır; hatıralar karma k kulpsuz, dipsiz, hep kolu kırık," yağı çıkık, paslı, küfki lâzımlığın ortasında bardak, abdesthans ib riğinin yanında hoşaf k&ses' - mi nasebetsiz bir dağınıklık halinde- dir. Süleymaniye samlini Çinde gördük sanırlar, Bina yanardağile Çamlıca tepesinin yerle: lar ve Akropol'ü Mısıra nakledip Ehramları Aden limanının me line taşırlar. Bu zihinlerde ayrı bir dünya haritası vücut bulmuştur ve meşhur âbideler scaip bir göçe uğramış, umulmadık yerlere dağıl- mıştır. Seyahat acentelerinin gö- türü pazar dolaştırdığı turist bu. dur, eskiden bir bildiği varsa onu da unutmuş, yarı bunsmış bir bedbahttır. Fakat, işte 1940 harbinin umma. cısı da yine bu turisttir; kaleyi içinden fethe memur tebdili kıya. fet akıncı alayı turist şekline 50. kulmuştur. Öyle turistler ki, bir şehre çıkınca, bakıyorsunuz hü. cum borusu çalıyor, dürbünler mea ali enin haha şaşırır. bastonlar süngü oluyor, golf pan. talonların genişliğinden kutuları ve Şarjörler çıkıyo ıyorlar ateşe! Yarım saatı yor, ayak bastıkları belde fethe dilmiştir. Hayret! Bunlar, Bilecik Tekfurununki gibi ne kadar da çü rük, kof, armut piş, ağzıma düş ka bilinden ele geçmi; le gözleri yumul bersiz duruyorlar, sunda bulunuyorlarmış? B ilânıma, iyi komşuluk itilâfina ve kurdun kuzuya verd minata mı? Bol ter ve kayak, kızak 5 aklını ve diplomasi beslemediğine bundan büyük mi. sal ve isbat olamaz ikago haydutları filmine enziyen bu askeri muvaffa sâld benim kafam yatmadı i dostane te- ile sütün sulhperve de değil şarkisind Ja vuku bul sa İdi, gümrük hamallarile, Kara. deniz öeşldldüne esi maahtetile bir de e günderive. rirlerdi meğersi Avrupanır iyetli, ne saf ne derviş devlet ricali varmış! Zan. netmişler ki, aşağı tarafin taş Us tünde taş, omuz üstünde baş kal mıyacak, fakat zahir bir til. sım, efsun, büyü © sayesinde harp, maneviyat istihkimlarını a şıp ta kendi memleketlerine da miyacak, Tuhafı Mars. o turizm Gl kelerine zırhının üzetine muşambası geçirerek melodram ak. törü gibi sahte bir makyajla, tu. rist kıyafetinde girdi. yukarısında ne ni aldaniyorum hiyorum ki nı filmler yalnız çocuk de çifte tabancalı oyun mevzuu değil, diktetörlere de tecavüz po. Uitikası örneği oluy desinde (Altın arayıc tana hücum! yerine (Te Yü çocuk ve adam kaçırma gibi ortada dönen acalp lâkırdılara ne diyorsunuz? İşte Amerikan tilmle. rini asıl hatırlatan bu henüz tahak. kuk etmiyen rivayetlerdir. Bir ge ce, sekiz, on maskeli haydı saray duvarına İp merdiven atorük ço- cuk veya çocuk huylu b sına giriyorlar, ağzına bır tıkaç s0. | kuyorlar ve kaşla göz arasında, te. | reyağından kıl çeker gibi biçareyi | alıp götürüyorlar. Sabahleyin sır. | malı uşaklar bir de bakıyorlar ki, | taht ve taç sahibinin yatağı bom. boş; yerinde, açık kalaa pençere. den giren yeller esiyor. Koydunsa bul! Nerede, nerede? Şeytan aldı ötürdü, satamadan getirdi diye gözler yerde, bahçeyi dolaş baka. lım; yahut bakıcıya müracaat, ya. but ta evliyaya adak! Böyle bir va- kanın yirminci asırda ve Avrupa. nın göbeğinde kolaycacık cereyan edebileceğini aklımıza sığdırabilir vdiniz? Ne günlere ii ey gazi hünkâr! Böyle rivayetlerin — tahakkuk etmese bile — şüyuü hem medeniyet tarihi, hem de hsrp ysiyeti namına yine bir lekedir Hattâ bazan okuduklarıma, işit. tiklerime o kadar inanamıyorum ki (Serseriler kralı), (Sevimli Hay. dut), (Vatan kurtsran arslan), (Kraliçenin elmasları) gibi havsa. laya, mantığa, realiteye uymaz bir : msizliğile rüya gör. 'diğime hük. meğerse 8 harbi, eski muharebe ve nlık gör © uygun destan i- düğüme ve kâbus & mettiğim bile oluyor. 1914 — kahram, De şere savaş miş. İçinde komik lâ tek silâh pat le öğle vakti aras bir Danim: deli bir bir mesi bah diliverer Danimarka ki, bir de kuyruğu! kabilinden arkasına İslanda takmış Helena, Belçika, Yugoslav. e gibi kapısı ve ya ves a fethe. yoktu! O kocaman bir azılı komşuların. elerin turizm teh. cumbası bitişi dan korkan ülk likesini önlemek him tedbirleri t de okuyup radyolarda dinledikten sonre zaten perimin hazzetmemiye geldiği turist Gpinden bana büs- bütün bir tiksinme ârız oldu. Ge. çen gün yolda upuzun boylu, kına renginde tozlu, asambası ve sersem bir adamla ca, elimde ol müyarak yüzüne dik dik beakmıya başladım. Biça EE satla gelm mezdi benz ol ş benisi. nirlendiri; Artık, kıyas edi. niz, meselâ bir Holandalı o şekilde nla burun buruna gelince ne şüpbel Kaderde turistten k iz devre yeti Göreceğimiz kötü yenilik. Zan. varımı ler bu k netmem. Seyyahları gizlice silâh. «landırıp tebdili kıyafet baskınları ak ülkeler fethini düşünen. leyli ülerin biye ederek gagalarında bombalar. la bacaların tepesine kondurmaları ve cünh balıkları dinamit fabrika. larından geçirip midelerinde saat akın ettir O kuşlar, bu balıklar kafile barile hayv. Almanyadan akıp gelen tatlı su balıklarına karşı yakında Tunada dört devletin başbaşa vererek ted. bir aldıklarını ve şimalden dönen leyleklerin sonbaharda > Mısır ü zerinden geçerken murakabeye tâ. bi tutulduğunu işitirsem artık şuş. mıyacağım! Bu harbin insanlara bir çok sey le beraber şaşmak hassasın, da kaybettireceğine şüpheniz olmu. sın. Şimdiden hangi birine şaşaca. ğımıza şaştık, kaldık! stleridir in oda. — Edirnedeki Ziraat Fidanlığının Çalışmaları Edirne, (TAN) — Ziraat fidanlığı, bu sene köylüye parasız olarak 40 bin meyva, 60 bin akasya vermi: Sayısı 55 i geçen kollektif kaza ve köy fidanlıklarına verilen fidanların sayısı bir milyonu geçmektedir. Si gil Metruk Bir Han Çöktü Mercanda bir hayli zamandanberi metrük bir halde bulunan İmam Ali hanı, evvelki gece birdenbire çök- müştür. Ohannes isminde bir ihtiyar enkaz altından Yaralı olarak çıkart. m 5 GÖRÜŞLER Bir Beyanname Münasebetile 7 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel asal Ekonomi ve Arttırma Ku. rumu Türk milletine bir be. yanname neşretti. Bu beyannamede Türk miletini, harp iktısadiyalım tanzim için birçok tedbirler almiya teşvik ediyor. Bu beyannameden sulh devrinde kurulan fabrikalarımızın, İmemlekot £ ihtiyaçlarının büyük bir İ kısmını istihsale kâfi gelebileceğini öğreniyoruz. Fakat bugün harp dı- şında dahi olsak, dünya mikyasında hâkim olan harp iktısadiyatı muva- cehesinde de gerek istihsalimi. xi arttırmak, gerek istihlâkimizi a- zaltmak hususunda alacağımız ted. birler vardır. Bu beyanname köylüyü fazla istih. an servetini muhafazaya, ve işçileri, makineleri ko. halkı da istihlâkini azalt. milli servetin ne madde, ne z8- itina. L.4o rak, man olarak israf edilmemesin, ya davet ediyor. 1914 — 18 harbinin felâketlerin. den, bilhassa Iktısadi muvazenesizli. ğinden gerek halk, gerek devlet bir. çok dersler almışlardır. Bugün hükü. metin almak istediği tedbirler de, ya- rınki muvazenesizliğe karşı daha is- tikrarlı bir harp ikısadiyatı kurabil. mektir. Bu hususta halkın da bükü. metle elele vererek harbin felâketle. rini mehmaemken karşılamak ta, en zaruri bir vazifesidir. Harp iktısadiyatında, ikısadi sefer. berlik yaparken nazarı dikkate alı. nacak noktaları, 1914 harbinin ikti. sadiyatımı mütalân eden iktisatçılar şu cümlelerle hulâsa ediyorlar: 1 — Harbi bir kazanç vasıtası ya. panların meydana getirecekleri ihti. kâr ve istismarın önüne geçmek, 2 — İstihsal mekanizmasının dar. madan faaliyetini temin edecek ted. birler, : 3 — Sanayii, devlet kontrolü altı. na vermek, sanayi istihsalâtında or. dunun ve halkın ihtiyaçlarını nazarı dikkate almak. Ticari ve mali kârı fertlerin kâr normaları haricinde he. saplamak, 4 — İhracata, harp seneleri için lâzım olan stoku muhafaza ettikten sonra muayyen ölçüler dahilinde #aü- saade etmek, 5 — İthalâtı, bilhassa lüks eşyanın ithalini menederek, kontrol altına almak, 6 — Harp zamanında boş kalacak ihsal mekanizmalarını dolduracak kuvvetleri evvelden hazırlamak ye praliğe geçirmek, 7 — Gıda maddelerinin istihlükini daha harp patlamadan evvel kontrol altına almak. Ayni zamanda zengin. lerin istedikleri maddeyi yüksek fi. yatlarla istedikleri miktar alıp sak. lamalarına mâni olmak, halkın açlı. ğma sebep olan serbest alım satımı hudut altına almak, 8 — Halkın, gıda maddelerinin münferit ellerde terakümüne mey. dan vermemek, 9 — Fiyatları devletin kontrolü al. İtinda bulundurmak ve tayin etmek. İ Bunun gibi daha almacak mühim İiktısadi tedbirler vardır ki, bunları | devletin şimdiden aldığını görüye. ruz. Bilhassa iktisadi devletçilik reji. mine sahin olan memleketimizde, di. İğer liberal iktısatla yaşıyan memle. ketlerden ziyade bu tedbirlerin alın. ması daha kolaydır ve daha seri me- İticeler verebilir. Halkın da, bu hu. susta gazeteler vesair teşkilâtlar va. mtasile tenviri, teşkilâtlandırılması bir harp halinde paniğe düşmememi.. İzin en birinel çareleridir. İ Bu vesile ile 1914 — 18 harbinden sonra, dünya iktısatçılarının imzala- İri taşıyan, harp iktisadiyatı, ve harp iktısadiyatını tanzim ve kon- trolde alınacak tedbirleri gösteren hir eserden bahsetmek isterim. Bu eser, harp senelerinde yapılan tecrü. belerden sonra bir devletin harp za- manında ve harpten evvel iktmadi ferberliği ne şekilde tanzim cdece- İğini gösteren kıymetli makaleleri ha. vidir. Bu kitabın ismi: Reading İn the Economles of war (Harp İktısa. diyatmın kıraati) dir. Clark Hamil, İton Moulton tarafından neşredilmiş. İltir. Harp iktısadiyatını, ve iktisadi İseferberliği yaptığımız bugünlerde, 18 harbinde elde edilen tec- rübeleri gözden geçirmek faydasız olmaz zannederim, Muhtelif O iktısatçıların, muhtelif iktisadi rejimlere göre aldıkları ted- birler, bizim hususi bünyemize uy- masa bile, harp zamanında almabile. eek birçok tedbirleri göstermesi iti. barile faydah olur. Gaye, halkımızı yarınki açlıktan korumak olduğuna göre, geçmiş tecrübelerin faydasını