Yazan: Merhumun Oğlu Dr. Kâmil Yazgıç Fransızca Muallimimin Değiştirilme Sebepleri “İğ u tiyatro merakli yüzün den, yine Beykozdaki ya- min en üst katındaki büyük alo. na, mükemmel bir sahne yaptırmış. tı. Bu sahnenin bütün dekorlarını hazırlamıştı. Küçük piyesler yazar, ve bu piyeslerin oğulları, torunları, kızları tarafından sahneye konul. masında rejisörlük ederdi. Bazan, yazılan piyesin temsiline, aile kad. rosu kifayet etmezse, artan roller- de, evimize girip çıkan komşu ço- cuklarına verilirdi Provalar ta. mamlandıktan sonra, babam, sami- mi dostlarını yakya çağırır, onlara bir ziyafet çeker, sonra da, piyesi seyrettirirdi. Hattâ, hürriyetin i- lânından sonra, Ahmet Mitha fendi, bizzat yetiştirdiği Beyoğlunda, Fransız tiyatrosunda da bir piyes oynatmıştı? İstanbulda büyük bir alâka uyandıran, tasav- vur edilemiyecek karar geniş bir rağbete kavuşan, ve çok muvaffak olan bu temsil, bin altından fazla hasılat getirmişti: Babam, bu ha- sılatı da bir hayır cemiyetine bi taktı, Maamafih, bütün bu hareketle- rine bakılıp ta, Ahmet Mithat E- fendinin her çeşit serbestiye tarat. tar olduğu santlmasın. Meselâ, si- ze, sırası gelmişken Ahmet Mithat Efendinin zihniyeti hakkında bir fikir verebileceğini umduğum biri- birine zıt iki vakayı anlatayım: Ben. on yedi yaşıma henüz bas. muş'ım. Tıbbiyede okuyordum. O sıralarda, gayri tabil sayılabilecek bir hızla zayıfladığım için, babam, sıhhatimle son dernce meşmuldü. Bir gün, mektebimizin müdürü İhsan Bey beni yanma çağırdı ve: “— Oğlum, dedi, biraz evvel ba- bandan bir pusla aldım. Sana bir fransızca hocası tutmuş. Her salı akşamı, gidip ondan ders alacak- maşsın. Bu derslerine gitmek için, sana salı günleri izin vermemi, is. tiyor. Çocuklarını yetiştirmek hususun- da her babaya örnek olacak bir dik kat ve ihtimam gösteren Ahmet Mithat Efendinin bu kararını da çok isabetli buldum. Bundan son- ta, her salı günü benim hususi İZ. nimle dersine gideceksin: Şimdi de fransızca muallimin seni, Tepeba- şında, Londra otelinde beklemek- teymiş. Hemen, yollarda sallan. madan, git, hocanı da bekletm Gece de, babana selâmlarımı, hi metlerimi söylemeyi ünütmü B en, Tepebaşma gitmek Üze- re mektepten -ayrıldığım zaman, ne müdürün sözlerine, ne de babamın kararına bir mâna ve. rebilmiş değildim: Benim, Dağos- tino adında bir fransızca hocam vardı. Her perşembe günü, öğle- den sonra, Karantine dairesinde ça. ışan bu zata gider, dersimi alır- dım. Babam da Mösyö Dagostino- dan son derece memnundu. İkide birde, beni #ransızcadan imtihana çeker, bilgimin artıp artmadığını yoklar, ve edindiği kanaatten mem. nun kaldığı için: . * — Şu Dagostinoya aşk olsun: adam, eli öpülecek hoca doğrusul,, Der, ve onu sik sık yalıya davet rek, takdir hislerini irirdi, İmdi, onu değiştirmek lüzumu- nu neden duymuştu? Benim için, bu suale cevap bul mek mümkün değildi. Yeni hocamı görmek, ve babam Ja neler konuştuklarını öğrenmek istiyordum: Bu suretle belki, işin iç yüzünü anlayabilirim. Merak. tan bir an evvel kurtulmak ihtiya- cile Londra oteline mürgkün mer- tebe çabuk varmak istiyordum. Ne yalan söyliyeyim? Babama karşı ilk .defa olarak İçim de hiddetle karışık bir isyan duy- gusu da belirmişti: Çünkü, sene- İerdenberi kendisine alıştığım fren #izca hocama karşı içimde masum bir saygı, ve sevgi vardı: Onun vâ- zifesine nihayet verilmesini, insaf- sızca bir haksızlık sayıyor ve tecs sür duyuyordum. Nihayet, türlü türlü düşünceler we duygular içinde Londra oteline ! . Henüz yüzünü görmediğim halde, yeni fransızca hocama kar. içimde büyük bir soğukluk var- dı. Ona bir türlü ısınamıyacağımı sanıyordum. Otelde ne istediğimi #oran zata kendimi tanıttım: Benim geleceğimden haberdar bulundu- Zunu, adımı duyunca gülümseyi- di: Bir garson çağıra- üst kata gönderdi. Garson bir oda kapısı açarak: *“ — Buyurun, dedi, bir. parca bekleyin!,, Odaya girince, merakımın yeri- ni büyük bir hayret kapladı: Çün- kü, tam karşıma gelen geniş bir karyolanın önünde, mükemmel bir içki sofrası vardı ve üzeri meyva- larla, mezelerle donatılmış olan bu henüz el sürülmemiş sofraya, İki kişilik yer konulmuştu. Kendi ken- dime: “ — Dur bakalım: dedim, bunda bir iş var! Zaten, evvelâ ders yeri olarak, bir otel odasının seçilmesi de hayli garipti. B» bizim yeni hoca da, baba. mın gençlik arkâdaşların- dan olacak: Bu,içki müptelâsı ol masından, ve fransızca dersi, rakı sofrasında vermesinden belli! Bakalım! Gelsin de, bir de yü. zünü görelim. Her balde, göz ks- pakları şiş, saçı dökük, kılığı bo- zuk, sesi kart, burnu kızarık bir ihtiyar olacak!,, Ben böyle düşünürken odanın kapısı hafifçe vuruldu. Ben, ihti. yar fransızca hocamla karşılaşaca- Zımı sanarak: — Entrez! dedim. Fakat kapı ile birlikte, benim sğz'm ve gözlerim de açıldı. Çünkü içeriye giren, Ihtiyar bir adam değil, yirmi iki, yirmi üç yaşlarında genç, güzel bir kadındı. Ben, onun bizim içkili dershaneye yanlışlıkla girdiğine Kükmettim ve abancı bir kadınla hiti iniş bulunmanın mahcubiyetile zararak: — Galiba, dedim, yanlış geldi- niz matmazel! O içeriye girip kapıyı Kapatarak gülümsedi: — Ha Yanlış geldiğimi hiç zannetmiyorum. Bay Kâmü siz de- ğil misiniz? Heyretle cevap verdi — Evet... Ya siz? O yanıma gelip elini uzattı, ve göz kırptı — Ben de sizin yeni fransızca hocanizım! Ve başında bulunduğumuz ma - saya bakarak güldü: Bravo.. Ne güzel bir sofra hazırlamışsınız! Ve sordu: i çok bekletmedim ya? — Hayırı. Henüz gelmiştim! — Derse başlamadan evvel, bir İki tene içm Nasıl isterseniz! O, beyaz güzel ellerile kadehleri doldurdu. Konuşmalarımızın ilk sıralarında bizi görenler, onu er- kek, beni kadın zannederlerdi. O kadar tutuk, o kadar mahcup, o ka- dar pısırıktım. Fakat bir kaç kadeh yuvarlayınca, ben de açıldım ve ondan sonra, o sessiz, ufak, sicak ve sevimli odada, saatlerce beraber kaldık ve o saztler içinde fransız. ca hocam, bana o güne kadar bil- mediğim bir çok şeyler öğretti Ben de, kendisine hiç ısınamamak- tan korktuğum fransızca hocama, iyice bağlanmıştım: Ayrılırken, her salı günü, bu derslere devam et. miye karar verdik. Ben, garip bir ve memnuniyetle evime dö- nerken, babama karşı bir kaç saat evvel duyduğum isyan ve hiddet- ten utandım. abamla, ba meseleden, bir defa bile bahsetmedik. Ve ben, onun bu hareketinin sırrını, senelerden sonra anladım. Eğer ba. bam, tam zamanında, bu salı ders- lerin! tertip ettirmeseydi, ben, Sıh- hatimi sarsan, gayri tabii sulisti. raallerden kurtulamıyacak ve kim bilir, belki de o hareketlerimi ha- Sini, Mevhibe Demi taş or ve ressamların © eserlerinden zl Osman Pişa mektebinde boya 5. Dilmaç, B. Çelebi, Kâmrın ın sulu boya eserleri çok beğenilmiştir, Beşik- eserleri daha çoktur; bunların 38 4 renkli oya, 16 sı kara kalem ve 6 &i fotograftır. Galatasaray Ortaköy gubesindeki Oğurun yağlı baya birer tablosu nazarı dikki bir müddet açık kalacaktır. tslebelerden Nedim, Yücel, Nü t, Sevsay ve i celbetmektedir. Sergi Resimde sergideki eserlerden üçü görülmektedir. Bir Çuval Fabrikası Kurulacak Türkiyede büyük sermaye ile bir çuval fsbrikası kurmak için bir İn. giliz febrikatörü şehrimize gelmiştir. Fabrikatör Ankaraya gitmiş ve hü- kümetlle temasa geçmiştir. Fabrik; nın İstanbulda kurulması düşü; mektedir. Fabrikatör Anadolu ve Trakyada tetkikler yapmak üzere An karadan hareket etmiştir. Çuval fab- rikssının jüt işliyeceği ve jü giliz müstemlekelerinden getirtilece- gi anlaşılmaktadır. İhracat İşleri Fransanın çekmekte olduğu kuru | ipek kozalarının ihracı durmuştur. Kilosu 280 kuruşa verilmekte olan bu kozalara rakip olarak Japonyadan EE ) Fronsay: İ etli miktarda satılmaktadır. Bir Alman ticaret heyeti memleke. timizden muhtelif mallar almak için | piyasada görüşmeler ve Almanyaya yeniden bazı mallar satılmak ve orâ- | wn da ithalât yapmak maksarile son alar yapmışlardır: İngiltere, Fran va piyi — aka Yamıyacağı: bazı abana MUŞ © Almanya ile 11,5 milyon liralık win) ci bir anlaşma yapılması ihtimal da- hilinde görülmektedir. Fakat buna dair piyasamıza yeni bir haber gel. memiştir. Sovyet Rusya, ticaret ataseliği şef- lerinin piyasamızdan yaptıkları araş- tırmalarda tiftik fiyatları yüksek gö. rüldüğünden alıcı olmamaktadır. Susam ihracı için henüz nüssade gelmemiştir. Dün kilo susam getirilmiştir. Fiyatlar kuruştan 17 kuruşa düşmüştür. Dün Gelen Eşya n yla mü kelerden piyasımıza külliyer mik- 'darçın, ince deriler, karabiber, cay, darçın ve altı bin kilo kalaü getiril. miştir. İtaiyan bandıralı Abbazia vapuru limanımıza çıkarılmak üzere boya cam eşya, elektrik levazım: radyo ve aksamı, mantar, pamuk eşya, kahve, kalay, kimyevi ecza, çimento ve film getirmiştir. Altın 19 Liraya Çıktı Altın fiyatları yeniden yükselmiş. ve 19 liraya kadar çıkmıştır. Martın birinel günü 1845, ikinci günü 1850, üçüncü günü 1880 ve dördüncü gü- nündan düne kadar 1900 - 1905 kuruş arasında satılmıştır. | 25 Bir Köy Kavgası Develi (TAN) — Tomarze'n: yesine bağlı Mardin köyünde, İsma- il kızı ve Kadir karısı 60 yaşlarında Emine Çolak ile Mehmet oğlu 377 doğumlu Kâzım Kabak kavga et- mişler, bu yüzden köy halkı birbiri- | ne girmiştir. Kâzım, Emineyi başın. | dan taşla ağır surette yaralamıştır. Köy eğitmeni de hafifçe yaralanmış. * tır. Hâdise, eski bir geçimsizlikten doğmuş, Kâzım yakalanmıştır. Otobüsle Duvar Arasında Öldü | İzmir — Yako oğlu Baruh ismin-| de biri, belediyenin bir otobüsü ile duvar arasında kalip ezilerek, ök| müştür. İlk Fırsatta Şehirde Yeniden Kanalizasyon Tesisatı Yapılacak Şehir Meclisi müzakereleri sırasında cereyan eden bazı mü- nakaşaların gazetelere noksan intikal etmesi, ötede beride, İs- tanbulda artık kanalizasyon yapılmıyacağı kanaatini uyandır- mıştır. Bundan başka gerek Belediyeler Bankasından alınan paraların, gerek belediye varidatının Taksim ve Emi- nönü meydanlarına sarfedildiği hal de buralarda hâlâ bir imar eseri gö- rülmediği hakkında da bir kanast hasıl olmuştur. Salâhiyettar bir zatın dün verdiği izahata göre; gerek kanalizdsyon işi. , gerekse meydanların açılmarına illük eden meselelerin son vaz! i şudur: “4 — Şehremini Operstör Emin za- manında yapılan tetkikat neticesin- de, İstanbul kanalizasşyonunun 80 müyon liraya mal olacağı anlaşılmış ve bunun 7,5 milyon Biralığı ilk par. tide ihale edilm Kanalizasyon şirketi, on sene çalışarak bu 7,5 mil- YOR Jira ile ancak Sultanahmetle Sü- Eyi emma ta mali üzerindskiaHialiçe, bakan hat. tirmiştir. Bu inşaat ta üç sene eyvel bittiği halde k si için evlere alt lâğımların ana hatta ektedir, Bundan müte- vellit masraflar da ev sahiplerine ait bulunmaktadır. İşte bu masrafa kat- lanmak istemiyen kanali?asyonlu cad ipleri lâğımla- böylelikle beledyienin kanalizasyona yapmış olduğu masraflar da telâfi e- dilememektedir. Fakat her ne olursa olsun siyasi vaziyet düzelir düzelmez 5 . 10 milyon liralık bir kanalizasyon gebekesi daha bir şirkete ihale edile- rek yaptırılacaktır. Ancak Belediye- ler Bankasından alınan paranın bu maksada garfedilmesine imkân yok. tur, Zira bu para şebrin su ve elek- #rik gibi ihtiyaci e varidat getiren işlerine sarfedilmek şartile a- Unmıştır. Bu şarta binaendir ki, ban. kadan alınan para ne kanalizasyona, ne de yol faaliyetine sartedilemiye- cektir. Eminönü ve Taksim meydanlarının tanzim işine gelince, filhakika bugü he kadar Eminöi ydanının yak nız istimlâk işine 1,877,000 lira sarfe- dilmiştir. Bu parünin yalnız 27 bin lirası belediye bütçesinden çıkmıştır Mütebaki 1,650,000 lirası Nafha Ve & — Liseyi bitirdikten sonra yüksek muallim mektebine girmek istiyorum, mümkün mü? C — Yüksek muallim mektebine Ünli- versilenin herhangi bir şubesinin birim- ci sömestr talebeleri arasından müsa- baka ile talebe ahmır, * . 8 — Ikdam'da A. Şekip Imzmalle yazı yazan kimdir ve bu zan tahsili var müdür? € — İkdem'dia A. Sekip imzsfle ya- kâleti tarafından serfedilmiştir. Mey. danın terfii, tanzimi ve asfalt yapıl- ması için de, gerek bugüne kadar ge- rek bugünden sonra sarfedilecek pa- İra 60 bin Hradır, Şu halde Eminönü meydanının tanzimi belediyeye 87 bin liraya mal olmaktadır. Belediye bu para ile havaların müsaadesinden azami nisbette istifade ederek inşaatı ilerletmektedir. Tal n moydanmın e'z olduğu vaziyet te Eminönü meydanına “ben- zemektedir. Buradaki meydan ge- nişletilmesi, beton refüjlerin yapıl. ması, 05 metre genişliğinde bir cad- denin açılması, ilerde üzerinde in- şaat yapılacok arsaların terini işi 150 bin lirayı tecavüz etmiyecektir. Bunun 30 bin lirası Taksim Kışlasının satın alınması içindir ki, yalnız kış. lanın enkazı bundan fazla bir değer bre m “anının tanzimi işi yalnız 100 bin 5 İralık bir masr m etmektedir. Belediyenin başardığı şehir işlerin- den biri de Taksimdeki belediys ga- zinosudur. Gazino, bugüne kadar ya- pılan masraflarla beraber belediyeye 280 bin tiraya mal olmaktadır. Gazi- nonun inşaatı biter bitmez, senede 30 bin lira vermek suretile bir çok talipler çıktı, Fakat belediyenin mat sadı yalnız gezinoyu işletmek değil dir. Aynl zamanda bir âmme hizme- ti yapmaktır. Bunun için memleke. tin iş adamlarile görüşülmüş, serma- yesi kısmen onlar tarafından. kısmen belediye tarafından temin edilmek şertile bir şirket tesis edilmiştir. Şir- ketin sermayesi 110 bin liradır. Bu- nun 63 bin lirası hariçten İştirak e- denler tarafından, 47 bin lirası da belediye tarafından temin edilmekte- dir. Hattâ şirketin formalitesini te- kemmül ettirmek için belediye iktisat müdürü Saffet, bugün Ankaraya gi- decektir. Bu mukavelenameye göre, belediye gazinodan senede 10 bin li- ra kira bedeli alacaktır. Bundan baş- ka kârın yüzde sekizinden fazlası be- lediyeye ait bulunacaktır. Belediye gazinonun teessüsünde başka bir maksat daha takip etmiştir. Burası, ayni zamanda bir garson mektebi o- lacak, garsonlar buradan . yetişecek te. KN zı yazan zat ayni gezetenin sahibi olsr Ethem İzzet ğ 8 — Amerikadan kitap getirtmek ia #yorum, nereye müracast edeyim? C — Beyoğlunda İngiliz - Amerikan kütüphanesine mürnesat ediniz. . 8 — Ibrahim Hakki Konyalı Üniver. site tahelii görmi C — İdrahim Hakkı Konyalı medre- #ede tahsil görmüş, fakat ikmal etme- miştir. HAZİNECE 3000 Alacak Davası Açıldı Devlete ait bina ve araziden İstifa. de edenlerden hazinece alınan ecri misillerin müruru zaman yüddeti 10 sene iken bu müddet yeni bir ka. nunla beş seneye indirilmiştir. 935 yılına kadar tahsili lâzım gelen ve miktarı 100 bin lirayı tecsvüz eden ecri misiller müruru zamana tâbi tu. tulmuştur. 935 ten 940 a kadar olan ceri misi. lerin de ayni âkıbete uğramaması için 3000 den fazla dosya mahkeme. ye verilmiştir. Bu dosyaların ihtiva ettiği para miktarı yüz binlerce lira. yı bulmaktadır. Yedi şekerci mahkemeye verildi Vilâyet ve Ticaret Odası, şeker sa. bim mMümesekclerdem 7 sifileş. Hati yapmak kasdıle'şeker saklâl gın! eğ bit etmişlerdir. “Bunlardan biMisin. den 37 çuval, birisinden de 100 çu. val şeker meydana çıkarılmış ve mü. essese sahipleri ihtikâr cürmünder dolayı mahkemeye verilmişlerdir. Gazete müvezzilerinin davaları spo kelilerinde ve Kendilerini 5 e Sen Denizyolları memurların ve De. nizyolları umüm müdürü İbrahim Kemali müddelumumiliğe şikâyet e den gazete müvezzilerinin muhake. melerine asliye hukuk o mahkemele. rinde bakılacaktır. Müvezziler, me. murlara ticaret serbestisi fet ve vazifelerini sulis isnat etmektedirler. Müvezzilerin avukatlığını doçent ve avukat Nuri Adil yapacaktır. Bu dâvaya yakında başlanacaktır. Dün mahküm olanlar Kadeş vapurundaki eşya, rıhtımda boşaltılırken ambardaki tüccar mal Yarından yatak ve yor; çarşafı ça. Tan Muharrem Sultanahmet birinei mahkemesinde altı ay hap. se mahküm olmuştur. Sabiha Zekeriya Sertel Aleyhindeki Dava Yeni Sabah gazetesi tarafından muharrirlerimizden Sabiha Zekeriya Sertel aleyhine açılan davaya bugün öğleden sonra altıncı ceza mahkeme. sinde devam edilecektir. e iy Eksilen Mezbaha Resmi Mezbaha resminin indirilmesin- den mütevellit belediye bütçesineeki açık, ilk sene hükümet tarafından ya» pılan yardımla kapatılmıştı. Bu açı. gın bu sene hükümet tarafından ka- patılamıyacağı belediyeye bil miştir. TAKVİM 8 Mart 1940 CUMA Gün: Şi O Kasım: 122 Rumk 158 Subat: 4 1225 10.08 445 3 ne ay Arabi: 1359 Muharrem: 28 Güneş 6.24 — Öle İkindi: 1640 — Akşam; Yatsı 11937 — İmsâk: