Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
j L S LAİ A ai B LÜ ——— e 2'340 , 7T ŞUBAT 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene 2800 Kr. 750 * 6 Ay 1500 " 400 * 8 Ay 6ö0 © 150 * tAY 300 * Milletlerarası posta tittihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet surasiyle 30, 16, 9, 8,5 liradır. Aboöne bedeli peşindir. Adres değiştirmek 256 kuruştur. Cevap İçin mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır, İSÜNÜN MESELELERİ | Geçen Yıl Ortaya Atılan Şikâyetlerle Bu Senekiler Arasında Fark Yok Şıı satırları, dünkü gazetelerde okuduk: “— Üniversite Rektörü Cemil Bilsel, her sene olduğu gibi, bu sene de talebenin di- Üniversite gençlerile toplantılar yapmaktadır. Rek- tör, dünkü toplantıyı, hukuk ve iktısat fakültesi gençlerine tahsis etmiş, bu iki fakülte gençlerine bir çay vermiştir. Tıp fakültesi ıaıclzrtnc tıhsiı edilen toplantı, leklerini tesbit etmek üzere, Talebeler: 1 — Müfredat programlarının noksan- hğından, 2 — Staj müddetlerinin azlığından, 8 — Fakülte müdavim ve mezunlarının, tabbi bilgilerini arttıracak kitap ve kütüp- hane bulunmamasından şikâyet etmişler- dir. & — Birlik ve talebe yurtlarının henüz tesis edilmemesi ve bu yüzden, gündüzle- ri Üniversite sınıflarında ders takip eden birçok gençlerin, geceleri, bodrumlarda, harap medrese koğuklarında vakit geçir- meleri, 5 — Tam gıda alamamaları, 6 — Ecnebi profesörlerinden hakkile istifade edememeleri, T7 — Ortada matbu eser bulunmaması, ve mevcut ımıpı.ıı-m da, bol yanlış yü- dünkü şikâyetler meya- yt in, çayda ortaya attıkları nındadır!.” TAN Utro Basmuhqrrıi'ı Ile Mülâkat AŞ (Arkadaşımız Aka Gündüz, Sof- yadaki ikameti esnasında Bulga- ristanın en büyük gazetelerinden biri olan “Utro,, nun başmuharri ri St. D. Tanef ile bir görüşme yapmıştır. “Utro,, başmuharriri. nin Türk — Bulgar münasebetle. rine ve Balkan Birliğine dair olan dikkate değer fikirlerini bu yazı. da bulacaksınız.) * ulgaristanın en büyük mües. seselerinden biri de Sofya- da bulunan ve “Atnaşi Damya- nof,, tarafından çıkarılan gazete. leri tabi, neşir ve idare eden mü- dir. Bu mü in çıkar. dığı “Utro”, “D Nevnik,, ve (Zar- ya,, gazeteleri Bulgaristanda çı- kan bütün gazetelerin tirajlarının dörtte üçünü teşkil eder. Bunlar- dan yalnız “Utro,, nun günde 130 bin sattığını söylemek bu müesse. senin nüfuzunu anlatmıya kâfidir. Hattâ mühim hâdiseler karşısın. da Utronun tirajının 170 bine ka« dar çıktığı görülmüştür. Bulgaristanda gazete tirajlarının çok yüksek olmasmın tek sebebi, Bulgar milletinin politika ile çok yakından alâkadar olmasıdır. Bul. gar milleti cihanda olup biten her şeyi öğrenmek ve bilmek ister. Bu, dağda bulunan bir köylü için bile böyledir. Memleketin en ücra kö- şesindeki bir köylü ile görüştüğü- nüz zaman onun dünya vakaların. dan tamamiyle haberdar olduğu. nu ve dünya siyaseti hakkında şahsi bir fikri ve düşüncesi bulun. Konuşan: Aka Gündüz rün Türkiyenin başında bulunma. sı hasebiyle, Bulgaristan, Umumi harpten sonra ilk defa yabancı bir devletle dostluk muahedesini 1925 te Türkiye ile akdetmiştir. 1931 de Muşanofun Ankara ziyaretinde ta. mamiyle elde edilemiyen daha de. rin dostluk ta Köseivanofun geçen Martta Ankarayı ziyaret etmesiyle başlamıştır. Türkiye — Yugoslavya — Bul. garistan Balkanların belkemiğidir. Türkiye ile Bulgarları biribirin- den hiç bir şey ayıramaz. Dostüu- nuzuz ve daima böyle kalacağız. Bugün ve yarın bizden hiç bir ba. kımdan şüphe etmemelisiniz. Avrupa çok heyecanlı günler geçiriyor. Asırlardanberi bü yük emekler sarfiyle vücude ge- tirilen medeniyet bir anda birer harabeye çevriliyor Biz Balkanlı- ların bu tufandan uzak kaldığımı- za şükredelim. Esasen Balkan dev. letlerini idare edenlerin en büyük vazifesi de Balkanları bu âfetten korumak için icap eden tedbirleri almaktır. Ben, bizzat Polonya cephesinde bulundum ve harbin tevlit ettiği felâketi yakından gördüm. Size katiyetle söyliyebilirim ki, 1914 teki Umumi Harbin fecaati. bu« günkü harbin felâketi karşısında hiç kalır. Çünkü ben o vakit te bü- tün cepheleri dolaşmış, harbi ya- kmdan takip etmiş idim. Bu itibarla Balkanlıiar araların- da biraz fedakârlık yaparak sıkı bir anlaşma yapıp harpten tama-. miyle sakınacak vazivet almalı. dırlar. Şunu derhal ilâve edeyim ki, komşularrmızdan hiç biri bizden endişe etmemelidir. Çünkü, biz, her ne suretle olursa olsun hiç kimseye tecavüz etmek niyetinde değiliz. Bulgar milleti kadar sulhü ya- kından ve samimi olarak istiyen bir başka millet yoktur, dersem caizdir, bu gaye uğrunda milleti- mizle idare adamlarımız arasında fikir Birliği vardır. Lâkin bize de yaşamak ve terakki etmek hakkı verilmelidir. Biz, yalnız bunu isti. yoruz. Bulgar milletinin bugünkü yegâne emeli harp etmemek. har. bi hudutları yakinine getirmemek, komşularile iyi mü betleri ida- “Balkan Birliğ” Ergeç Tahakkuk Edecektır,, me etmek ve bu esaslara dayana- rak terakki etmektir. Ancak Balkan sulhünü tek ba. şımıza garanti edemiyeceğimiz için bu hususta bütün Balkan devlet- lerinin iş birliğinde bulunması lâ- zımdır. Esasen Balkanlardaki mu. allâk — meselelerin — anlaşmalarla halledilebilmesi mümkündür. Tür- kiye, Bulgaristan münasebetleri buna kuvvetli bir misaldir. Vâ- kıâ, bu uğurda diğer Balkan idare adamları tarafından büyük gay- retler — sarfedilmekte — olduğunu memnuniyetle görmekteyiz. An. cak Balkanları felâketten masun kılmak için evvelâ hepimizin ta- mamiyle — “Balkanofil, olmamız icap eder.,, Netice olarak Tanef bana şun. ları söyledi: — “Biz, Türkiyenin dostluğunu takdir ediyor ve ona kiymet veri- yoruz. Diğer komşularımızla da ayni şekilde münasebat tesis eyle. diğimiz gün kendimizi bahtiyar addedeceğiz. Maamafih bu fikrin, yani Balkanları harpten uzak tu- tup Balkanlılar arasında bir an- laşma temin etmek prensipinin nihayet galebe çalacağından ümit- var olmamız lâzımdır. Esasen an. cak bu sayededir ki bu büyük âfet. ten kurtulmak mümkün olur..,, Milletler Cemiy İstikbali — 7.2. Yazan: Sabiha Zekeri Cenevrode Milletler ( “İnformation de la ismiyle çıkan bültenindı Cemiyetinin istikbali b çük bir yazı var. Bu yazı riri diyor ki: “Asrımızın en karakte ti, fizyoloji, tıp, kimya gösterdiği harikulâde rağmen, milletler arasın delelerin önüne geçeme! sanlarla — insanlar, ve milletler arasındaki mi düzeltmek, fennin ve tek melerini, umumun men met edecek bir hale gi takip edilecek yol, m sındaki bu Münasebetle! cek ilmi araştırmalar ya ler bulmaktır. Milletle harp zamanında dahi | faaliyetlerine devam ede letler Cemiyeti insanla istiraplarından doğmuştı da bugünkü kadar kari geçirmemiştir. Fakat m sındaki anlaşma ve mü ma hislerinin kaybolmı olduğu için istikbalinde Şairin dediği gibi, gece lattığı için güzeldir.., Bu yazmın kafamızda bazı sualler var. Asrıt rakteristik ciheti, fen v hasında yaptığı terakkil ler arasındaki mücadeli geçemeyişi midir? Bu tel mücadelelerin önüne ge kün mü idi? Bana öyle g sanlara falâket getirel mücadeleye sevkeden t kiler değil, bu terakki insanlar hesabıma faydal kullanılmamasıdır. Çünl terakkiler, tekniğin v reler, muharririn isted!' mun menfaatine değil, sanların menfaatine hi: tir. Bu yazının aklımıza g ci sual şudur Mader ÇARŞAMBADIR ÇARSAMBA duğunu görürsünüz. Çünkü, gaze- Biz, Cemil Bilselin, geçen sene ol. telerin tirajları yüksek- olmakla ('emıveti tekniğin yara duğu gibi, bu sene,de bu toplıntılın daları insanlara daha u K beraber Bulgaristanda zeteler FGZ”TÇunku, Tashihi mümkün olan bir | ”c <e BÇEETRERL B kilde teşmil ile, bu müc çok kuıuı'lın? ııılı;ılmısını imkân | *7 beş kişi dkur Bu 'ltiba_rla mese— K Sörön bu © krat bir| 1â Utro'nun hakiki- karii 650 bin nüne! geçeceğiğe — kani i kişidir. Utro'nun başmuharriri ilk gü- nündenberi Bay St. D. Tanef'tir. İstanbulda iken Sofyada görüp nelik ömrü içinde neden kip etmedi? Hattâ Mille finin nizamnamesindek memleket Ünive.rıi(ednln prensibine çok yaraşan temaslardır. Köylü ile, bizzat, ve bilâvasıta temasa girişen Yola Geliyorlar Cümhurreisimizin — verdikleri örne. ğin memlekete gittikçe yayılışına de. | Konuşacağım şahısların isimlerini ee Üa Çim dnde v eaŞşma ni Yazan: vergi ihbarnamesi, su taksiti, elek. (pi bücük devlete at tesbit etmiştim. Bunlar arasında Kadınlar. Hvvelden yo'da trik fatı hane kü ibi ik- |Pir büyük devlete karşı lâlet eden bu faydalı temasların, sa. X > değil miydiler? L y faturası, hane kirası gibi ik- bik eli Nelea hörbi de psikolojik ve müsbet tesirleri bile, U'-PO nun başınu!_ıarrh-_ı de vardı, bu eğil miyı er? _Fen_a tefsire hacet B : tısadi; imtihan yaklaşması, not kı. | tatbik etti. Di a kiyecaği hiç şüphesiz, değeri gayri kabili in- itibarla 'Sofya .zlyaretim 'esnasrnda .|. kalmadağ soyhy“ey im de, tezvire . F E L E K rılması gibi, ilmi ve polis sorgusu, |tek kuvvetli emniyet su kâr bir kazançtır. lâie;ı:lisıyle görüşmeyi ihmal etme. âmkan k'almasğn.bi,Yoİ: ğîîyorlaâ,, müstantik celbi, müddeiumumi da- | madı? Fakat, Üniversite Rektörü Cemil eyişimin sebel &l arın da veti gibi adli ve inzibati sebepler. Asrımızın en büyük d Bllıelînt,, talebelerle geçen yıl yaptı. Bay Tanef, beni evinde kabul | yol parası vermeğe mecbur kala. Yine Afrodıt le de bozuluyor. İşın fenası ağır |ve teknik itibariyle, ser ğı temasları lııtıılıyınlır hîln-leı- ki, o ortaya şi. kâyetlerle, şimdi açığa vurulan dert. ler arasında, çok büyük bir değisik. lik yoktur. Bu bakımdan, bu toplan. lerini, bizi, dilediği. miz derecede sevindirebilecek mahi. fiili neti yete kavuşmuş n*y'ımıyıı. Mebuslarımızın Tetkiklerinden Beklenen Neticeler etti, kendisi çok kıymetli bir mes. lekdaşımızdır, henüz, — nisbeten genç görünen ve hakikatte 51 ya. şında bulunan Tanef 30 yıldanbe- ri Utronun başmuharrirliğini yap- maktadır. Gazeteciliğe sadık kal- mak için mebus namzetliğini ve vuku bulan diğer yüksek memuri. yet tekliflerini reddetmiştir. ay Tanef, diğer bütün Bul. garlar gibi maarifperver cakları haberinden doğmuş bir in- şirahın ifadesidir. Analarımız ve hemşirelerimize düşman değiliz. Yavuz Sultan Se«s lim hakkında bilmem hangi şairin; «Az zamanda çok iş etmiş idi» «Sayesi olmuş Idi âlemgiri» Dediği gibi, az zamanda göster- dikleri inkişaf âsarı gözlerimizi kamaştırmaktadır. Dünyanın bir. ş, talim ve terbiye heyetine intikal edince, akar sular durdu. Duran sular da, aktı. Ben talim terbiye dairesinin yerinde olsam, mahkemenin kararını alır almaz, hastalanırım. Çünkü aşağı tükürsem sakalım, yukarı tükür- sem bıyığım. Bence bu işe, şu çaşniyi verme- lidir. Avrupada edebi eserlerin ka. yemeklerle bozulmuş mideler, bi- raz bikarbonat, bir bardak kara. hisar suyu, gibi şeylerle düzeldiği halde, bu sön sebeplerle bozulmuş midelere o gibi devalar da tesir et- miyor. Makbuz Y_a_zıla rı Eskiden zaten iyi yazı yaza. mıyan bir kısım memurlar, lâtin harfleri kabul edildikten son Bir a- ileri milletlerin, küçü yutması davasıdır. Mille ti bu davayı halletmek rasındaki ihtilâfları sı hak ve adalete dayanarı şiariyle doğdu. Harbin addedilmesi, umumi « inandıracak düsturlardı. senelik hayatında sici bozan nice nice hâdiseler ha eski tarihte 1923 te çok memleketlerinde henüz ka- dınların varamadıkları nimetlere, nail oluşlarına gıpta ediyoruz. Bu gipta sözü de doğru değil ya! Çün kü onların daha pek yakında var. dıikları bu nimetlerin biz gedıkli- siyiz. Hâkim oluyorlar, avukat o- luyorlar, hekim, dişçi, hoca, bele. diyeci, tahsil memuru, mühendis, şair, edip ve mebus oluyorlar. Bu- na mukabil erkeklerin yüklendik- taloğlarına bakarsanız, yanlarında birtakım yıldız işaretleri görürsü- nüz. Bu işaretler, “herkesçe oku- nabilir,, yahut “çocukların eline verilemez,, gibi, kitabın hangi hal ka hitap ettiğini anlatır. “Afro. dit,, nam eserin de, müstehcen ol- madığını anlamak bir ehlivukuf, bir ilim ve edep meselesi olduğu- na ve bu eseri her önüne gelenin anlıyamıyacağı idia edildiğine na. ra, bu harfleri öğrendiler damın eli yazıya yatmamış olursa, ne lâtin harfini yazabilir, ne A- rap. Kaldı ki; bu yeniler iyi ya- zılmazsa, o kadar karışık ve kötü bir şekil alıyor ki, karine ile de o. kunmuyor. Bu arada size şaheser olarak tahsil şubelerinden verilen mak- buzları arzedebiliriz. Bu makbuz. ların yazıları, sadece bir takım bir adam. Evindeki yazıhanesinin duvarlarında hükümet Tüesası ile tanınmış beynelmilel devlet adam- larının fotoğrafları asılı. Bunlar arasında Ebedi Şef Atatürkün res. mi ve onun yanında Milli Şef İn- önünün ve Hariciye Vekili Sara- coğlunun resimleri de var. Bu re. simlere birlikte bakarken Atatür. kün fotoğraflarınm önünde durdu. ğumuz zaman Bay Tanef bana, Dün, iki mektup aldık: Bunlardan birisi, Bakırköyünden, diğeri de Be. şiktaştan yazılmıştı. Mektupları ya. zan vatandaşlar: '— Hatırlarsınız: diyorlardı, bir aralık, İstanbul mebusları, #emt semt dolaştılar, halkın arzularını, şikâyetlerini dinlediler. Bu meyanda, biz de ayağımıza kadar ge- len bu ümit verici, ve büyük fırsatı ka- çırmadık, buslarımıza, dertlerimizi, di- leklerimizi dilimizin döndüğü kadar an- latmıya çabaladık. Fakat, maalesef, o gün- Yunanistan arasında ç meselesinin hallinde, A! meselesinde, Arnavutlu Habeşistan, Mançuko, Ç rinde âzası olan devlet felâketli günlerinde aldı bu şiara uygun değildir. zılan bu kötü hükümler!| le, yaşadığı müddet içir lardan hiç birini halle madığını ispat etti. den bugüne kadar, açtığımız yaralara bir merhem sürülmüş değildir. Bilmeyiz, bu hususta, bedbinliğe düşmekte, - aylarca beklediğimiz halde - pek acele mi davran- mış olüyoruz?” Biz, hatırlıyoruz ki, bi mevzuda aldığımız ilk mektuplar bunlar de. bu mek. tupları, o temasları yapmış olan me, buslarımızın nazarı dikkatine koy- mayı da, bir vazife biliyoruz. Hatır. latmak isteriz ki, halkı tatlı ümitle. re kavuşturduktan sonra sukutu ha- yale düşürmek, onların dertlerine ve arzularına karşı tamamile lâkayt kal, maktan daha küçük bir yanlış değil. dir. Biz, mebuslarımızın, defterlerine doldurdukları notları unutmadıkla. i ederiz ki, onlar, - is'afı mümkün olan arzu. ların, ve bertaraf edilmesi mümkün olan şikâyetlerin, onları kendilerine dinletenleri tatmin edecek hirer ne- ticeye ve fiili alâkaya kavuşması hu. susunda, biraz daha himmet ve gay- ret göstersinler. Ancak bu sayededir ki, o temasların halkta uyandırdığı ğildir. Bunu hatırlayınca, vk rından Fakat “Bugünkü asrın en büyük refor. matörü,, dedi ve ilâve etti: “— Bu büyük adamla daha Sof- ya ataşemiliteri iken tanışmıştım, ondan sonra ve son defa olarak ta yedi yıl önce ve o zaman Başve- kil bulunan Muşanof ile birlikte Ankarayı ziyaretim esnasında gö Tüştüm. Marmara köşkünde vuku bulan ve bir saatten fazla süren bu gö- rüşmemizde bu dâhi devlet adamı Türklerle Bulgarların ayni ırktan olduklarına dair olan fikirlerini ve buna ait ilmi nazariyelerini anlat. tılar ve bize: “Biz Cenuptan, Küçük Asyadan Avrupaya ve siz, Şimalden yani Rusyadan Balkanlara indiniz.,, de- di. Atatürk Bulgaristanın ve Bul- gar milletinin hakiki dostu idi. O- nun politika temellerinden birini de Türk — Bulgar dostluğunun e- saslı surette kürulması teşkil edi. yordu. Yeni Türkiyenin de bugün onun şahsi dostu ve en büyük me- sai arkadaşı İnönü tarafından ida- leri birçok meleket mükellefiyet. lerinden müstesnadırlar. Niçin? Neleri eksik? İşte, vâzı kanun da benim gibi düşündüğü için, onlardan da yol parası alacak. Ama yalnız çalışan ve kazananlardan. Bundan tabii de bir şey olamaz. Çünkü çalışmı- yân ve kazanmıyan kadından yol parası almak, kocası, kardeşi ve- ya babası gibi, ona bakan bir er. kekten iki misli yol parası almak demektir. Acaba kadınların yol vergisin- den istisnalarının sebebi ne imiş? Bir zendost arkadaş bana şu ce- vabı verdi: — Pek hafif ruhludurlar da, âdeta kaldırımlara temas etmeden uçarlar, dedi. Bu sözü cinsi lâtife karşı bir cemilekârlık telâkki e« derken aklıma, bilmem kaç sene evvel İstanbulda beş kuruşa hal- ka gösterilen 275 kilo ağırlığında- ki matmarzel Raza veldi. Kadınla. ran, kitabın üzerine “tahsili âli görmüş, münevver kesane mah- sustur,, tarzında bir satır şerh ve- rilmek ihtilâfı bir hayli kolaylaş- | tırır. _Anten ve_Mi_d_e_ ir zat, vilâyete müracaat e- derek, komşusunun dama gerdiği “anten,, yani radyo teli, kendisinin midesini bozduğunu id- dia edip, şekvacı olmuş. Gazeteler de bunu “anten mide bozar mı?,, taaccübile sütunlarına geçiriyorlar. Bozar efendim. Bu radyo denilen şey, yalnız mideyi değil, vallahi insanın aklını bile bozar. Hele, geç vakite kadar otu. Tan saygısız bir komşuyı düşerse, bir aya varmad ZI dan çı- ker Ben nefsimde tecrübe ettim. Fıs. kiden mideyi bozan şeyler pastır- ma, balık dolması, düğün yahnisi gibi, hazmı güç şeylerden ibaretti. &Simdi mideler vDek nâziklesti. Böy. çizgi ve karalamalardan ibarettir. Ne okunur, ne okutulur. — Hani, Nasrettin Hocaya bir okunmaz mektup getirmişler: — Şunu oku, Hoca! demişler. Mektup, bahsettiğim makbuzlar nev'inden okunur şey değilmiş. ' Hoca da: — Okuyamadım! cevabını ve- rince, karşısındaki: — Yahu! Ben de seni koskoca kavuğunla bir şey sanmıştım, diye çıkışmış. Hoca böyle şeylere süküt eder mi? Hemen kavuğu çıkarıp karşı. sındakinin başına koymuş ve: — Keramet kavukta ise al da, sen oku! cevabını vermiş. Bahsettiğim Amakbuzlar. hini i- cabında parayı verenin bunu ispat etmesi için verilmiş bir vesika ise, Allah sizi inandırsın, bunlardan böyle bir hizmet beklemeğe im. kân yoktur. Çünkü rakamlardan Şimdi harp zamanın emniyetini, teknik terak tün insanların istifades ilmi şekilde araştırırken müllerini tesbit ederke müstahzar ilâçlar ney'i rulacak hap mahiyetind na dikkat etmelidir. £ gibi, gece, belki ışığı haf güzeldir. Fakat bu 1 larda yirmi dört saatte züken güneş nev'inden şebiyelda kadar uzadıkt ışıklara kavuşacaksak, b lıkta Milletler Cemiyeti pek parlak görünmüyor. aramak için çalıştığı lâl asrımızın. büyük icatlı teknik tekâmülü, kimyı gazları Milletler Cemi) hie yaramıyacaktır. İns hatırlatan geceye değ'İ, | turan ışığa hasret cekivi damgalar yapılsa da, on! salar. Alâkadarlar, helk Aa nldiıdğıı İrcin — malrhınr