14 Sonkünun 940 - TAN ABONE BEDELİ Ta Ecnebi gm Kr ww * me» 5 300 1 Sen 8 Ay say Ay Milletlerarası porte tihadına dahli Umiyan memleketler için sbone bedeli müddet surasiyle 30, 18. * 18 ir Abone bedeli eşindir Aires değiştirmek 25 kuruştur. #p için mektuplara 10 Kuruşluk | Vâyeri lâzımdır. Orcumuz AN'ın tavassutu ile tertip olu- man dördüncü konser de, -a,, sinemasında, üymetli ve faziletli sanatkârımız iye, nin ilhamiyle, ve bizim ta. İssutumuzla hazırlanan bu konser, he; Eçlzele felâketredelerine iki bin de Jüz liradan fazl para temin e- ki ek meticelenmiştir. Bunun içindir « bugün, Kızılayın başta Safiye ol. üzere, bu konserlere iştirak ©-! © bütün sanatkârlara gönderdiği ti teşekküre, gazetemiz, samimi 4; Memnuniyetle tercüman olmakta. r.Bu konserlerin bu muvaffakiyetli | €yi vermesi için, “TAN.. İa bir- hiyesi, ve Kadıköy üyük bir gayretle ça- lar, yorulmuşlardır. Taksimdeki o Kristal gazinesunun Mi rekli sahibi Bay Mahmut Yam. tn r, her üç konserdede, —mü. yepesinin boş kalmasından müte.| aellit melihim zararı göze alarak— İnesindeki sanatkârlardan hemen | *psinin, bu & vazifeye kosmalarına ban nuniyetle mahada, hattâ| kzaberette — bulunmuştur, Onun, fçpdi mülessesesinde, yine zelzele Miketzedeleri menfaatine, bir bü. hazırladığını aldık, sa, TAN, m konserleri hakkındaki a sözlerimizi söylemeden evvel, iymetli bestekâr “Sadettin Kay.| uk tan şükran ve takdirle bahset. eyi da bir vazife bilirim. Gümü. kın en çek sevdiği, ve söylediği keikiları yaratmak | mazhariyetine gaeşmuş bulunan üstat. bestekâr sdettin Kaynak, bu konserler mü- y betiyle, ne tükenmez bir sanat AYnağı olduğunu bir defa daha is. İşt etmiş, ve sair Yusuf Ziya Or. Kin gazetemizde okuduğunuz yeni 4 Süzel şlirini, bir tek gecenin için. yürek sarsıcı bir feryat halinde raptelemiştir. Kuvvetli bir şair ta. ri ından yazılan, kuvvetli bir beste. i, Larafından bestelenen, ve miies.| ok, pesli sanakür Safiye tarafından | anan bu ağıt, Erzincan faciasmın| Muh, dumanı üstünde dehsetini, caniayilelerde olanca szametiyle gan andırmış, ve konser salonlarını — sismoğraflarmı çatlatan bir zele gibi sarsmıs, dinleyicileri, Er. vap ni içinden, yakından görmüş tandaşlar gibi, hıçkırtmıştır. One bu arada, “Ladanvi Kadın i#strası., nın feragafini de, sami bir şükran ve tecessüisle anmak, #eümuzdur. Bu iyi vicdanlı, sevim- Ye sanatkâr Macar kızları, bu be- Kay yardima istirak arzusunu kendi. Yepginden izhar etmişler. ve her ic dakipre de, —ağır enstrümanlarının deş iye ücretini bile fakir keselerin. | iy , Avni samimi teha. —.*, Eoşmuşlardır. e Sanatlarını, yare hem bu yardıma koyun, hem de zi Mya mecbur bulundukları va. ikglerine yetişerek, ve bu suretle Yorucu işin külfetini ayni gece. »j * yüklenerek— sıhhatlerini, y: yerâne servetlerini Erzincan felâ- Yaş eleri uğrunda ortaya koyan e, MAYİ kızları, bize, beşeri feragatin mi,füzel nümunelerinden birini ver- ler. ve temiz milletlerine karşı kanled iğimiz ezeli yakınlık duygula. ig, tazeliyen bir hatıra daha yarat. kay ardır. Ve biz, hu Macar musikisi tekpit Yumuşak hatıranın da müte. kiriyiz. mr rolu Halkevi Korosunda çalı. tep Keseleri fakir, fakat yürekleri ei karşı duyduğumuz , zaten bundan evvelki Ni alarımızda tebarüz ettirmiştik. tap, hayet, bu konserlerde, kıymetli ka Safiyeye refakat eden ar. me, slarının, yani, bestekâr ve ke- Yy, »sei Aleko'nun, piyanist ve udi hayeonun, Klarnet Şükrünün, &a- tkârlara has feragat ve gayretle. ves de, ayni derecede samimiyetle yeyekküirle anıyoruz. da 'âksâ, böyle bir felâket karşısın. piyordıma koşmak, herkes için. he iz bir lütuf değil, bir vazi. r. Fakat, bu vw: iktidarlarına ta gn şükran ve takdir duymak çi ikinci bir vazife sovılır. Bunun indir ki, bugün, “TAN”, kendi ta. utu ile tertip olunan bu konser- lerin, umduğundan daha hayırlı bir mere | vermesini, gayret ve fera- paleriyle temin eden hu sanatkârla. “e her birine karsı teşekkür vazife. kaş Pir defa daha ödemiş bulunma. huzurunu duymaktadır. Biraz Tarih, Biraz Teselli Yazan: Refik Halid u yıl, etrafımızda harabe ve ümitsizlikten başka bir şey görmüyorum. Belki de cesaretimizi kaybetme. | meliyiz; fakat öyle zorlu zamanlar yaşıyoruz ki, böylesi pek nadir 0- larak görülmüştür ve şüphesiz bir daha da görülmiyecektir. İngiliz imparatorluğunu hiç bir tedbir katl bir inhizamdan kurta- Tamaz. Sınaat, ticaret, ziraat bakimin. dan zerre kadar ümit yok. Bu harp, sonu nasil biterse bit. İ sin, her halde arzın mahvoluşuna başlangıçtır. Allaha şükrederim ki, hazırla- nan inkırazın sonunu görmekten beni muhafaza buyuracak! kuyucularım, şu biribiri ar- kasına sıraladığım şiddetle, dehşetle bedbin sözlere bakarak hüviyetimde, kanastimde, meslek ve meşrebimde tüyler ürpertici b'r değişiklik hasıl olduğuna inanacak. lar ve “hayatında hayli müşkül de. virler geçirdiği haldö ümit ve ne- şesini kaybetmiyen bu o muhsrrir de, İşte, nihayet dünyayı kapkara görmiye başladı, yazık... diye, 0- labilir ki, hayıflanacaklardır. fa kat hemen haber vereyim ki yazi- mın başına dizdiğim o altı korkunç cümlenin hiçbiri benim fikrim, be. nim sözüm, benim şu asra, şu za- mana ait bir mülalea ve kararım değildir. Benden kıyas kabul etmi. yecek derecede mühim, çok şöhret. li, pek elddi adamların, kralların, lordların, başvekillerin, başkuman. danların, taht, nüfuz. kater “ve kıhç sahiplerinin sözleri, huküm- İeridir. grircisini meşhur Ingiliz hü. kümet cesi William Pitt 1783 tarihinde söylemiş. Yâri bil mekle beraber yine meraka düş- tüm. Kendi kendime "acaba, dedim. İngiltere o sene büyük hir zelzele, bir harp, bir kasırga, adayı altüst eden bir felâket mi geçirmişti ,, Açtım kitapları, tarihleri, tercümei halleri. Hayır, buna o kasevefli sözü söyleten sadece dahili bir ta. kım karışıkça işler; parlâmento, kabine, kral arasında husule gelen hiçten meseleler imiş. Konağının penceresinden piposunu tüttürerek etrafına baktığı zaman ne bir yı kık dam, ne bir yaralı adam gö- rüyormuş; bilâkis Londra büyü. yor, millet üreyor, alim türeyor. muş! Filvaki Pitt, Nap: Austerlitz zaferini idrak ederek Fransa aleyhindeki siyasetinin fena darbelerine uğramış, üzül- müştü; lâkin bu vaka o sözden çok sonra, 1805 de olmuştu, yani bed- binlikte fazla acşle etmiş, zaten Wellington ile Nelson da arkadan yetişerek Britanyayı en kudretli düşmanından kolaycacık temizle. mişti, kinci gamlı, bezgın söz, Fran- ra krallarından Louis Phi, lippe'indir ve 1840 senesine alttir. Acaba kral o yıl tahtını mı kay- betmişti; yoksa memleketini baş. tanbaşa sel basmış, taun sarmış, düşman çiğnemiş, en aşağı çekir. ge mi kaplamıştı? Yoo, aksine bazi kıyamlar o sene bastırılmış, sui. kastlardan da yine 6 sırada kur- tulmuştu; gül gibi geçinip gidiyor, keyfine bakıyordu denemezdi ama herhangi bir hükümdardan “daha endişeli bir vaziyetin de sayılı dı. çüncüsünü ( söyliyen Kord Shaftesbury, dördüncüsünü söyliyen adile Disraeli, sanile Lord Beaconsfleld'dir. 1848 ve 1849 se- nelerinde... Artık iki lordun, bi. rer sene ara ile sarfettikleri bu ka- ranlık, ümit kıran sözler» bakarak İngilterenin o,yıllarda yıkıcı, ya. kıcı, yer yarılıp yerin dibine $0. kucu müthiş bir âlet, bir beliyye, bir kanlı ihtilâl, hem sosyal, hem siyasal bir sarsıntılı inkılâp geçir. diğine hükmetmemek mümkün de- ğü! Shaftesbury'yi herkes tanr maz ama mühim bir şahsiyeti, tam snaslle insandı, İngilterede tı- marhane'erin ıslah'na çalışmış. fab. rikalarda amelenin refahı mesele- lerile uğraşmış. “hattâ o usırda iş saatini günde on sasts indirmek İ. Çin ömrünün sonuna kadar didin- miş, nefes tüketmışti. Bakınız, İş. te bu adam tam yüz kırk sene evvel İngiliz imparatorluğunu, kendi sk- lınca, kati bir çöküntüye uğrat- mıştı. Şimdi, şu günlerde de tıpkı nazi makulesi yeni rejimlerin ver- dikleri boş hüküm nevinden... Haydi diyelim ki, bu zat fazla İn. sanlık sever, rikkatlı, bisli idi; de- İlleri ve ameleyi düşünmesinden belli... Lâkin Disrseli gibi İngilte. re kraliçesine Hindistan impârato. riçeliği tacını giydirmiş, Mısır Hi. divinin Süveyş kanalı tahvillerini devlet hazinesine indirmiş, Türki- yeye el uzatarak Rus Çarm. küp- lere bindirmiş, kudretli, sert bir. politikâciya, “Vivian Grey., gibi hiciv ve hücumla dolu mühim ro. manlar müellifi o yüksek ve kes- kin muharrire ümitsizlik veren hâ. dise ne İdi? Bir incir çekirdeği dol durmıyacak olan gündelik, basit parlâmento İşleri! gi fikir, her halde içinde bulunduğumuz harbe dair bugünkü bir adamın fikridir, bizim de fikrimize uygundur. demekte acele etmeyiniz. O, filvaki, hir harp esnasında söylendi. oldukça da ye. nidir; ama ne 1939, nede 1914 Çi- han Savaşlarını kastediyor. Hani- ya Prusya ile Fransa arasında, başlamasile bitmesi bir olan 1870 harbi olmuştu; bir harp ki, ondan sonra kopmuş silâhlı kıncâ “Garp Cephesinde Sükünet Var,, dedirtecek mahiyette bir şey- di; mağlüp ordular çorap söküğü gibi, önüne geçilemeden kaçıp git- miş. galipler ise boru çalarak köy düğününe gider gib oynaya, sıç. raya ilerlemişti; işte zamane mu. harriri Farelle'e o şeametli kanoa- ti verdiren, dünyanm sonu geldi- ğine inandıran vaka sadece iki komşu devletin. başka hiçbir mem. leket ve milletin kılı oynamadan aralarında yaptıkları bu basit c.nk- ten ibaretti. Ş” cümleye gelince o, Napol. yonu ezerek “Demir dük, lâkabını kazanmış meşhur Welling- ton'a aittir ve bu itibarla da büs. bütün manalı, kıymetli, eemmi. yetlidir. Ayrica, nice zaferlerden sonra, ölüme yaklaştım sırada #öy- lenmiş olmasını da itibara alınız, dünyanın çoktan battığına ve bu satırları şimdi ba: bir küre üze- rinde, ikinci gelişinizde cinlerle muhabere ederek öğrenmiş olma. nıza zorla İma O halde? O halde dünya hiçbir zaman kim se için İyi, güzel, ümit verici ol- mamıştır. Evet ama son yirmi beş söne kadar da fena oldu muydu? Tarihleri karıştırınız kırk asırlık dünya tercümei halinde saadet devreleri devede kulak, İstanbulun yangın yerlerindeki ateşten kurtul. muş tek tük evler kabilinden kalır. Bugün harpler daha şümullü ve nüfus tüketici. Fakat eskiden de vebalar, koleralar ve kıtlıklar var. dı, milyonları kırar geçerdi. Mu. hasaralar sonunda halk Kılıçtan ge- çirilir, insan kellelerinden kule ler kurulurdu; ayrıca esir düşenler satılır, şairler ve âlimler yâd il. lerde, nâdan kimselere kulluk, kö- lelik ederdi. Yine zelzeleler olur. volkanlar püskürür, yerden kay- nar sular fışkırır, gökten kızgın taş. lar dökülür, nehirler taşar, şehirler batar, mamureler yanardı Elinize bir tarih kitabı alınız, felâketli se- nelere kara, saadetlilerine mavi kalemle birer işaret koyunuz ve yekünlarını yapınız, dünyanm fo- yası meydana çıkar! m geliri Meşhur üstat Tb- rahim (Çallı'nın görüşüne (— göre Afrodit nasıl ol- malı? Zaten arz böyle Arızalar geçirme. miş bile olsaydı insanın h'ikati i. cabı yine rahat yüzü görmek mü- yessor olamazdı; madamkı sevdik. lerimizin ve kendimizin ölümü ih. timalile en mesut dakikalarımız bi. le mütemadiyen ondişe ve eza için- de geçmiye mahkümdur... Hem re- hat yataklarında kendi Vlerile ölenlerin sayısı. her halde. kazaya, belâya uğramış olanlardan daha fazladır; bunlar saadetle mi yaşa. dılar ve mesut mu öldüler! İnsan hiçbir felâkete uğramadığı zaman bile hiçten sebepleri? yine dünya- yı başına zindan etmiye muvaffak olan tek âcaip mahlüktur. Başka hayvanlar, bu itibarla bizden man. tıklı ve kârlıdırlar. İnsanın baş hu. susiyeti de şudur: Şikâyetcilik Elinizdeki gazeteye bakırız: Bir maksat ve bir meeburiyetle yaptığı tasvipleri, bir yana koyarsanız say. | falarının dörtte ücü tep çağındaki körpe çocuğunuzu gündelik hayatı hakkında dinleyi- niz: Bir beğenirse on sızlanır! İ ie bu hılkatimizin icabiledir ki, musahabemin başma koy- duğum cümleler muhtelif tarihler. de çeşit çeşit insanlar tara'ından söylenmiş, yazılmış toplanmış kitaba geçmiş ve ısıtılıp ısıtılıp iki- | de bir meydana konmuştur. İnsan, vahşi hayvanlardan fazla zalimdir, karşısındakini parçalıyamadığı za- man hiç olmazsa bedbin fikirler sa. vurarak ruhunu zedelemek, mane- viyatını kırmak yolunu bulur. Bü- tün o şeametli, kasavetl! sözler, doğ rudan doğruya dünyanın fenalığın dan değil, insan ruhünün işaret et. tiğim kötü haletinden doğmadır. Bereket ki bu halet, bu gönül ez- ginliği çoğu defa yarı yspmacık ve geçicidir. Onları söyleyenler, erte. si günü yine, bir aralık hayatı tatlı, | arzı eğlenceli bulmuşlardır. Hiç şüphe yek, Pitt, 1788“deki sözünü söyledikten sonra, hattâ *elki yu tamam olmadan etrafında bahset. tiği harabe ve ümitsizlik manzara. sınm silindiğini görmüş. kaç kere, "oh, ömür ne tatlı şey ve dünyn ne cennet!,, demiştir. Louis Philippe fikrini ertesi günü değiştirmiş. ra- bat bir uyku, iyi bir yemek, hoş bir hazım arkasından, sarayının balkonuna çıkıp Parise göz atar ken şöyle mırıldanmıştır “Hayat bir zevktir ve benim devrim cihan için bir sandettir',, ge» Lorda gelince parlâ montoda deliler hakkında İstediği bir kanunu kabul ettirdiği akşam, evvelce verdiği kati hük- mü uutmuş, İngiliz imparatorluğu- nun dünya durdukça baki kalaca. ğına inanarak Kraliçe Viktorya şerefine kadehini boşaltmıştır. Dis. raeli ise muhalefet mevkiinde iken kapkara gördüğü sımaat, ticaret, zi - raat meselelerini, himmaetile yolu- na koyduğu tevelihümüne kapıla» Tek kâinatı pembe, bütün işleri ti. kırında, binaenaleya hayatı zevtli bulmuştur. Wellington bepsinden mesut bir an yaşadı: Hazırlanan inkırazın sonunu görmeden. tam beş, on dakika evvel, Allahın çanı- nı aldığına, sırf kendi hakkında böyle bir lütufta bulunduğuna ba. karak sevgili kullardan olduğuna inanıp ahrete emniyetle yollandı. Halbuki şimdi o inkırazın hâlâ vu. ku bulmadığına bakarak aldandığı. na ve aldatıldığına kızması icap &- der. Zaten, mutlaka gelecek olan Azraili davete hacet var mıydı?Bek lenilen inkırazdan çok evvel onun geleceğini anlamadığı için Vaterle muzafferi gözümden düşmüştür. Bu asırdaki kadar parlak fen ve makine terakkilerine rağmen lodo. su poyraza çevirmek Iktidarını bile elde edemiyen heserivet. dünyavı olduğu gibi kabule mecbur olsa gerektir, Yesemek o kadar zevkli bir şeydir xLinsanoirâ. şık gibi, her münasebetsizliğim hi. çe sayarak, hattâ güzel bularak 0- Bü kusurları, kabahatleri. ezası ve cefası ile kabul ediyor, çıldırasıya seviyor, dünyayı da bu xuhabbe, İ inceliği İ ri çarpık B2 Vitamininin Eksikliğinden... ocuklarda, bir, iki yaşında başlıyan ve dört, bes yasın- da daha ziyade belli olan müzmin bir ishal hastalığı vardır. Bazı rında birdenbire şiddetlenir. bazı. larında yavaş yavaş çoğalır. Co. cuk yediğini, İetiğini hazmedemez olur. Fakat arada sırada ishnl ke. silir, çocuk hastalıktan kurtuldu derken tekrar başlar. Çıkan mad- delerin su gibi ve yeşil olmaması çocukların daha ziyade tululduk» ları başka hastalıktan bunu ayirt ettirir, Çocuk günde iki defa. dört defa yumusak. sarı yahut hüsbti. tün acık renkte, fena kokulu, yağ- h, bulasık maddeler cikarır. Hastalık pek arıttığı vakit ço. ilirse de, hafifle- iştahı pek ziya- | de artar... Zaval nİ. beslenmiye ihti olmasiyle belli eder. Bir taraftan da çocuğun karm büyür: Kimisinde kaskatı olur, ü. zerine vurulunca giim Kimisinde yumuşak, iki tarafa doğru sarkık, Beslenemiven çocuk, tahit, bü- yüyemez. Kolunun, bacaklarının karnına karsı göze carpar:.. derler, zaten sıska eoewkh çabuk terler, çabuk üşür, Yürüme $#i reç kalır. hazmı vafaktan hile kalkamaz. Bu hastalıkta kemikle. olan çocuklar da çok. tur. Bu ravalhı cocuklara bazı hes kimler “barsak cücesi,, derler, Bu çocuk kendi haline hırakılır. sa daha türlü türlü hastalıklara tu- tulur. Vücudü beslenemiven sıska İ cocuğu bulasık hastalıkların her türlüsü çabuk gelir, Fakat talihi olup ta bulaşık baş- ka hir hastalığa tutul n Yata, ğında kalan cocuk bülüğ yasına gelince kendisinde inanılmıvacak bir hal görülür: İshal kendi ken, ne kesilir. Cocukluğunda yedi bazmedemiven genç hemen her- İ şeyi hazmeder. Rundan dolayı süp- besiz vileudil de biraz gelişir. hiraz uzar. Ancak pek az. Cocukluk! harsak cüresi gençliğinde ve ol- gun yasmda da varı cüce kalır, Bir de erkeklik ve kadınlık ta- rafından cücelik... Bazısı tam er. kek veya tam kadın olur. fakat coğu o cihötten halsiz kalır. Co- cukluğunda barsak cücesi kız ise sonradan anne olamamasının se behi belli olamazsa da cocuk er. kek olundü hilüğ yasında ishahlen kurtulmakla at etmeli, evlem- mive kalkışmamalıdır... Yakın zamanlara kadar sehebi bilinmiven bu hastalığın çoen#un sıdasında B 2 vitamininin eksik. inden ileri reldiği şimdi öğre. ii r, ves yemeklerin inde bulman yağları ve se ker olacak maddeleri viicnde yarı- yarak hale getirmek icin hu vita. mine İğ: vardır. Onun icin BZ2 vitamin #daları arasında bula. mıvan cocuk ne vağlardan, ne de şeker olacak maddelerden istifade edebilir. ——————— te tek ve zaruri sahne olduğu için beğeniyor. Sızlanmasına, dırlan- masına bakmayınız. onlar aşk cile vesidir. “Hem ağlarım. hem gi. derim,, fıkrasındaki zibi görenek ve gösteriş icabıdır. hem söylenir, em de, Azrail ile oduncu hikâye. sinde olduğu gibi "şu yükü sırtıma vuruver,, deyip yoluna devam e. der, (Ko Vadis?) romanında bir ta. raftan Roma yanar, öbür taraftan veba etrafı kaplar, diğer tarafta halk çıra yerine tutuştarulup bir kısmı da kaplanları yem olârak fırlatılırken yine güzel Liji ile yi. git Vinisiüs alev, illet zulüm içın- de sevişiyorlardı. Helâkü ordusu Bağdadı çevirdiği sırada Şat kena- rında elbette yine dudak dudağa gelenler ve para İstif edenler var. dı. (Pompei'nin Son Günleri) bir aşk macerâsını nakleder, Seven katlanır ve katlanan yaşar; kimse- yi ve hiçbir şeyi sevmeseniz bile kendinizi seversiniz. Ben de bilirim, dünya Engürü armudu gibi İoppadan yutulan bir nesne değildir; daha fazla keçi boy» nuzuna benzer, Fakat her halde. çinden bir damla bal çikarabilirsi. niz. Asıl tuhafı bu balı en okkalı yutanlar dünyaya - makalemin baf langicında stralanan sözler nevm- den » en fazla zehir saçan'adır. Siz bunlara aldirmayınız. keçi boynuzunuzu çiğnemiye bakınız! Şu son nikbin cümle ne İnefliz Başvekilinin, ne Fransa kralmın, ne Vaterlo fatihinin, he deliler (ON dunundur; ömrü bir miskal hal & çin bir okka odun vemekle gecen sizin gibi az nasipli bir adamındır. Benimdir.