12 Sonkânun 940 - TAN ABONE B£DELİ Türk Ecnebi 2100 Ke. . * sie se * de MOD er, Mb» yay we 3 Ay Mo» yay İ Miletlerarası porta tttihadına dahli yan memleketler için abone li iüddet sarasiyle 80, 16, 9, M8 liradır. Abone bedeli Desindir. ret © değiştirmek 25 kuruştur. Ap için mektuplara 10 kuruşluk LESİ Mâvesi lâzımdır. * — 'akir Evlerin *u Derdi A viski satırları bir okuyuen. «© muz yazıyor: >> Vali Lâtfi Kırdar, bundan kı. | A bir müddet evvel gazetelere ver. | İĞi bir beyanatta şu sözleri de söy-| l * — Gayri safi iradı 120 liraya ka-| 8 olan evlerin şehir suyu tesisatını | Mrcanen yaptıracağız!” “Bu müjde, o zaman birçok vat alara büyük bir sevinç vermişti. Akat, maalesef, şu anda, vaktile bu Busta uğramış bulunduğumuz su. "tu hayal devam etmektedir. “Bizim vaziyetimizde bulunan va- Madaşların az olmadığından eminiz. onların dertleri hakkında da bir edinilebilmesi için kendi, ba. lan geçen macerayı anlataca. “Lâğam çukurlarından sızan pis #ların birikintisi ile dolan âdi su “yularından o kurtarılmamız için, ndan sekiz ay evvel müracaat et. k. İstidalar yazdık, işimizin pesin- len koştuk. Mahallemize Kadıköy lar İdaresinin memurları geldi met ettiğimiz “Kuzguncuk « İkin. İ sokak, Tomrukağa sokağı” şebeke- İnin haritaları, plânları yapıldı. Ra- “mu tayin edildi, Tesisat ması Ap olundu ve muamele dos; bamlandı. Hattâ, bu hususta, eclisi,, tarafından dahi, tes Mm mecennen yapılması hususunda 'müttefikan,, karar da verildi. “ (Şimdi, Sular İdaresinde bulu- tan dosyamızın numarası 966, #rihi de 24.5.939 dur.) “Fakat. bütün bunlara rağmen. su *sişatımız yapılmadı. Bir müddet: “— İngiltereden gelecek su boru. rını bekliyoruz!” denildi. Beklenen rular geldi. Ve o zaman, biz, yine endimizi hatırlattık, Bize, 22 eylül 39 tarihinde verilen cevap da şu uz “— Su kanalizasyonu işlerinin, ta- | i belli olmıyan bir zamana tehiri | 'üreline binaen, İsteğinizin yerine etirilmesine şimdilik İmkân görüle. diğini saygılarımla bildiririm!” “Bu resmi cevabı alışımızdan, bu. Üne kadar, hâli beklemekteyiz. İluhterem Lütfi Kırdarın beyanatı- da hatırlattığımız halde, vaziyeti. nizde umduğumuz tebeddüle kavu. nadık!” Ba okuynewmuzu haksız bulmak kat, Lâtfi Kor. verdiği sözleri idare Amiridir. ayretle karşıladık: Bu, bazı kücük murlar tarafından gösterilmiş bir malin neticesi olacak ki, nazarı ati celbedeceğinden ümitvar bu- nduğumuz bu satırlarm intişarın. an sonra, düzeltileceğinden eminiz. Bu emniyettir ki, bizi bugün, ayni ivette bulunan vatandaşların di. ine tercüman olmıya sevketti! Yedek subay okulunda askeri va. İelerini gören vatandaşlar tarafın- 4» gönderilen yeni hir mektup, eski 't derdi tazelemektedir. Bu mektu. M muharririz “— Bizler, diyor, askerliğimiz üddetince, hicbir yerden yardım , Ücretlerimizin birden. , bizi çok müşkül vazi. ite bıraktı, Muhtaç yakınlarımıza fars vardım varifelerimizi göreme- ekteyiz. Halbuki, askerlikte, ma. iü alırlarken; ücret. etten tamamen . haklı ve İn. Pİ: bir hareket değildir. Acaba, bi- de, . maaslılara olduğu #ihi - as. vazifemizi gördüğümüz aylar da, karancımızın üçte biri ve- '#mez mi?” Okuyucumuzun haklı olduğu mu. kkak, Biz de, onunla ve onun va- etinde olanlarla birlikte, bu de. Tahrir Müdürü Gözüyle Muharrirler Sabiha Zel rtık kendini, cemiyet ö- rümceklerinin insafsız- lığı kadar, kendi ihmalinin nis yaniyle de örten edip dostum Salâhattin Enisin ramızda epeyce yaş farkı ola- cak— ilk gençliğimde bir ya- zısını okumuştum. “Muharrir kadın,, ı topyekün inkâr eden muharrir, aşağı yukarı “kadın cinsinin muharriri de tahmin mizden... (kullandığı tâ- biri aynen tekrarlamıyorum) dah. fena çıktı!,, diyordu. Size Şark kadınlığının dimağı şiirli kızlarmdan zengin bir Miste veren Mehmet Zihni E- fendinin Meşahirünnisvan'ın- dan sonra Fıtnatı, Fatma Ali- yeyi, Güzide Sabriyi ve niha- yet Büyük Halide Edibi henüz yeni okumuştum. “Cehennem Yolcuları, nâsirinin merha- metsiz hicvi, zihnimdeki, onla- ra dair uyanışa şiddetli bir darbe vurdu. galiba a- Patriyarka! #kidenin ve Ete atavizminden olacak ihti. i; fikir cevherine en az lâyık gördüğümüz mahfaza, ve en çok düşük bulduğumuz irtifa muhak. kak kadın kafası... Onu daha ziya. de — mest ve mahmur — kalbi mizin romantik ve hovarda mens şurundan süzmeyi tercih ederiz. Kanaatimizin adesesi “tabiat eş- ya,, telâkkisidir. Nazlı leylâ) cai menekşe ve gün gönlümüzün aziz ancak saksılarında, yâkamızda ve kucağımızda hanım, hanımcık -o- turdukları ve sadece koklandıkla. rı müddetçe... Meselâ, bir de Şa söylemeğe, daha hazini, sosy nutuk vermeğe kalkarlarsa!.. Hele bizimkiler. “Karanfil olacaksın - sararıp solacaksm.. türküsünü söy. leseler yine iyi, tutup Süyithard” dan bir parçayla feryada kalkar. lar... Diye düşünürüz. Salâhattini daha © zaman hak. sız bulmuştum, Ancak yarısından fazlası gazete başında geçen 20 se- ne içinde, Çerkeslerin biniciliği, ve Arapların deveciliği kabilinden yaradılış vergisi ve fiziki ansne 0. larak yazı yazan hanımlarla, sa. hih fikir adamı olan kadın muhar. rirleri ayırmak az güç olmadı. A- matör yazıcılar vardı ki, buse ve rir gibi, satırlarda kendilerini ve. riyorlardı. Bazılarınm — bislerile müsveddeleri, ağır kokulu losyon şişelerini saran Japon kâğıtlarına benziyordu. Vâkıaları Nevrozlarınır. marazili ğine zebun etmiyen; idrâk Hyste. ri'sini bırakıp önce erkeğin bita. raf, kaprissiz, idrâkine ve mert mantığına inerek, müstakil şahsiyet ve cesur bir inanışla ce miyetin İrfan seviyesine “'ikselen kadın.... Bu, ender, belki de ma. nulya dalında kronometre aşlama. sı gibi muhayyeldi! İçtimal bünyede tatlr bir beşeri zaâf halinde yaşıyan kadınlıktan bütün medeni âlem bile böyle tok bir #esi, hakikaten çok seyrek işit. meğe alışmıştır. Bizim onu, Sabi. ha Zekeriyada bulduğumuzu ilk söyliyen her halde ben olmıyaca- ğım. insiyaki Akk Kir hesabına azami ta. rafgirlik yapmama rağmen; onlardan mühim bir kısmının tah. Millerinde, acı olduğunu sandıkları elemli tenkitlerinde — hele ro. manlarda, hele hikâyelerde — bir nevi satirik zevk (reaksiyonları bulmamanm imkânsızlığını hatır. yorum: Sevgilisinin saçlarını ok- şıyarek, “yapma ruhum!,, diye di. ye, incizapla teslim olmuş, ezeli kadının münkat isyanı. O, dünya hâdiseleriyle, fikir zannettiği is. tekleri, cinsinin teslimiyeti hari. Yazan: Feridun Osman SADİHA ZEKERİYA SERTEL cinde mütulca etmeyi bir türlü be- teremedi! Sabiha Zekeriyayı saftan ayirip Bülükdüğu yeri derhal bir kürsü yapıveren ilk meziyet; bu hareti- lem “iştikâ,, ilâhisinin tonunu de. gil, melodisini dahi kabule tenez. zül etmiyen sağlam ve “erkek, bir salâbetiyle “arzuhal, yazmaktan “karar, a geçişidir. #4 * Yazılarını mecmualarda okuma- aşladığım sıralarda “mubak- kak bu müstear bir isim “olacak, düşüncesinden kurtulamadım Man- tık kudretini bir kadına yaraştı. pörvasız hez sinirlerin. uzvi yakıştırmıyan ramadığım için sap soruşlarını d mukavemetsizliğine fithe fizyoloji zihnim Bizim muharrirlerin t leri yazılara kadın imzası koymak, bir âdet hastalığı olmuştur. Bu im. zanın olgun cüreti arkasında İse, kendine o atılışı çok gören bir er- kek var, sanmıştım, Hakikati öğ- rendiğim zaman © kenaatlerim bu nisbet dahilinde kuvvet bı yandırdığı alâkama genişliğ kın muhitimdeki tesirlerinden baş. hıyarak biliyordum. Sütunlarda a- çık hava mektebi kurar gibi bir a- LOKMAN: HEKİMİN ÖĞÜTLERİ l BALIKLAR TRENE BİNMİŞLER... Balıklara vapurda seyahat et. mek daha ziyade yakışırsa da, bi- zim İstanbul Boğazının balıklarını seven İtalyanlar, buradan kendi. lerine gönderilen balıkların deniz yolile gitmelerinin uzun sürdüğü. nü düşünerek, onların trenle gön- derilmelerini istemişler. Onun İçin geçen günden itibaren Boğaziçinin balıkları trene binmeğe baslamıs. tır. Bu haberi, tabli, gazetede oku. muşsunuzdur. Bizim Boğaziçi balıklarına karşı bu derecede hasret acaba neden. dir? Vâkıâ Boğaziçinin suları tatlı su İle tuzlu su arasında bir şey ol. duğundan, balıkları da her yerde» kinrten daha lezzetli olur, Fakat balık, Boğaziçinin de olsa, deniz. den çıkınca yaşıyamaz. Buz dola. bının icinde bile saklansa, gene çabuk bozulur. Buradan gönderi. len balıkların İtalyada taze tnze yenilebilmesi için, onlarm içinde deniz suyu bulunan o vazonlarla ; gönderilmesi lâzımdır. O türlü va. gonların da Sirkecide bulunduğu- Du Eymir kadar bilmiyoruz. Şu le? Benim zannımca, İtalyanlar Boğaziçi balıklarına karşı göster. dikleri rağbet, onların cedadının ecdadı olan Etrfisklerin ilk vatanı Anadolu olmasıdır. Buranm bain. larma o kadar rağbet göstermeğe sebep olan kuvvet, irsi bir hasret. tir. Etrüsklerin Anadoludan İtal. yava geçtiklerinde . büyük tarih mütehassısları hâlâ tereddüt eder- lerse de hekimlik tarihini okumuş olanlar, bunda hiç tereddüt ede. mezler. Cünkü hekimliğin ilk sek. li Anadoluda nasılsa, İtalyada EL rüskler arasında da öyledir. Mese- lâ, bir hastanın âkıbeti ne olarağı- icin, hastanm adı kurban keserek, onun karaciğerin. den fala bakmak usulünü Etrüsk. lerin İtalyaya Anadoludan götür. dükleri hemen göze carpar. Tinki. kat olan bir şey, haşka mem. keşfedilebilirse de, ka. raciğer falı gihi uydurma bir sey iki memlekette ayni olunca, birin. den ötekine germiş olduğuna hük. metmek zaruridir. Etrüsklerin birinci derecede v0. cukları demek olan eski Romalıla- rn da, fikren hizim Boğa: gına bağlı olduklarının iyi Ul onların her yemeklerinde biri muria, öteki yarım denilen iki türlü salça kullanmalarıdır. Ru salcaların birincisi, bizim Boğuziçinin torik balıkları tuzlan- dıktan sonra, onlardan cıkan yağlı su idi. Bw salca Romalıların her günkü sofralarında kullanılırdı. Davetlilerle birlikte yenilen zi. yafet sofralarına mahsus olan İ- kineisi de, gene bizim Boğazicinin uskumru balıkları turlanıp. ezile. rek, çıkarılır ve icerisine Hindis- tandan gelen haharlar ve mantar- lar karıstırılırdı. İkisi de Boğaziçi balıklarının mahsulü olan bu iki türlü salçanım lezzetlerini simdi kimse bilmez a- ma, eski Romalılar, bunların insa- nı pek ziyade beslediğini ve uzun ömür verdiğini iddin ederlermis... Simdiki İtalyanların da bizim Boğazici toriklerile uskumruların. dan salcalar çıkardıklarını bilmi- yoruz. Onların buradan giden bâ- lıkları tuzlanmıs olarak yedikleri daha muhtemeldir. Belki torikle- rin bir kısmını mini mini teneke kutular İçinde pek kıymetli ton balığı olarak gene buraya, yahut baska yerlere derirler. Her halde, nasıl yerlerse yesin- ler, onların balık sevmekte hakla. rmi teslim etmemek kabil değil. dir. Cok halık yiyen insanların da. peseli yasadıkla, Cok çocük sahibi olduklarını da, balıkçı familyala- rının her yerde dalma oldukları gösterir. Keşke İstanbullular da Boğa. içi, balıklarını Boğaziçine yaban. <€s olanlar kadar sevselezdi! ceriya Sertel çık mahkeme kurmustu. Ukalâ sösyologlar usulile bize klâsik kai. delerden fikir tozu elemiyor, “vâ- ka, üzerinde mücrim cemiyet ni. zamlarını didikliyordu. Ve bu ce- miyet, titiz bir ev hanımının siki teftişinden geçip te yük araların- dan, dolap kenarlarından sömüklü erkek mendilleri, buruşuk yska ve kirli çamaşırlar çıkan bir sundık odasına dönmüştü Gündelik yazılarının hemen hep. sinde hep “duman: üstünde,, İ katler ve müşfik endişelerle sütun- Isra serilmiş hükümler kabildir on asrın tekâmül n Anglo - Sakson çemi- de ve ve kültür kemalin- Meraklı şeyler: Mannerheim Nasıl Yetişti ve Neler Yaptı? B kumandanlığını yapan Mare. şal Manmerhelm, 1867 de doğmuş ©- lup yetmiş iki yaşında olmasına rağ- men, ancak elli yaşında görünür. nnerhelm, Sovyet ordusuna in- Rus » Japon. harbi- yanın keşfile meşgul olarak at sırtın. da 9000 mili geçerek coğrafya, etnoğ- rafya ve (arkeoloji (bakımından son derece mühim keşiflerde bu. lunmuş, arada birçok kıymetli Çin yazmalarını meydana çıkarmış. daha sonra, Dalaylama ile dost olmanm İ yolunu da bulmuştu. Geçen Büyük Harp sırasında Man- nerhelm, bir Sovyet süvari alayının başında bulunmuş, hayrete değer ette muvaffakiyetler kazan. muştar, Bilhassa 1916 da (o Transilvanya Karpatlarında çok büyük muyaffakı. yetler kazanmıştır. Bir defa kendisi. İne Almanlara karşı harbin me za. man biteceği sorulmuş ve şu cevabı vermiştir; “Harbi kazandığımız zaman!,, 1917 de Rusya karmakarışık oldu. den bahsederken öyle anlıyabilirsi. niz ki bu: Lögorn yumurtası, yâ- hut Amerikan asma çubuğu nevin. den bir şeydir! İçimizde lökleşmiş eski asırların vahşisile geri'sini kımıldatacak iç- timal uzviyet istihalelerine hücey- re ve cihaz arayacağına, bu ırkın tabiaten sefil, bozuk ve .slah kabul etmez olduğuna inanarak o kade. rin batağı içinden simalin aydınlık baharlarını terennüm eden şaşkın, h sosyolojimiz nihayet en kâ- izde Cermen to- humunu istemek tereddisile çiçek çıkarmış Cemiyetçi Sabiha Zekeriyayı em salinden ayırıp kadın tefekkürün- de bir inkılâp haline getiren öz, onda bu toprak için çarpan bir “Ana kalbi,, olmasıdır. Yerli ile yeri yapmıys, nakiselerimizle kıy. metlerimiz arasında bir müvazene bularak yeni cemiyeti kurmıya ça- fik lişan yerli ve samimi bir fikir or. günizmi... S enelerce evvel çalıştığım ga- zetede fıkralar yazmasını İs- teyişimde âmil bu telâkki oldu. Ya- nılmadığıma daima inanırım. Gün- delik gazete fıkralarının no hoşça lâf atılan bir kahve köşesi, ne de felsefe provaları yapılan bir aka. demi kulisi olduğu kanaatine alı- şamadım. Orada Kitaplık mücerret mefhumların takririni münevver zümrenin her zaman istihfafile kar. şıladığına dikkat ettim. Alt tarafı ise bir şey anlamadığı için önce başlıkları, sonra *mzayı görünce dudak büküp geçiyor. Sabiha Ze. keriyanın sütunlarını benzerlerin- den syıran hususilik, halkın orada kendini ve kendi işlerini konuşan, kendi sesini buluşudur. 'TAN'daki müşterek mesaimiz. kanaatlerimi takviye «den duha ka- rakteristik misaller vermiye mü- sait oldu. Hepimizi altüst eden A- tatürkün ölümü hâdisesinde Sabi- ha Zekeriyanın tahassöslerini de, yazıya kalbettiği fikirlerini de ay- rı bir alâka ile, hattâ minnetla. rane takip ettiğim: tekrarlamak is. terim. Çünkü Sabiha Zekeriya, Türk tarihinin bu en büyük kaybı- ni en derinden düyüp. duygularile düşüncelerini en kuvvetle verebi. len müstesna Türk muharrirlerin- den birisi olmuştur. Onun hakiki bir sna gibi mürekkebine göz yaşı karıştırarak yazdıkları unutulmu. yacaktır. Aki İngiltere — Yunanistan ve İspanya Arasında Ticari Müzakereler Londra, 11 .A.A4.) — Yunan Ma- liye Nazırı Apostalides ile Yunan Bankasi umum müdürü Varvaressos İngiliz hükümetile ticaret müzake. relerinde bulunmak üzere bugün Londraya gelmişlerdir. Diğer'tataftan İngiltere ile İspan. ya arasında husus! bir ticaret anlaş- masının yapılmak üzere olduğu ha. ber alınmıştır. Bu anlaşma geçen- lerde İngiltere ile İsveç arasında im- zalanan mukavelenin ana hatlarına uygundur. ğu vakit, Manmerheim Finlandaya İdönmüş ve 1918 yılının başlarında Fin ordusunun kuinandasını deruhte ederek, memleketin istiklâli için ça- İ aşmıştır. O zaman meşru bir Finlan. Jös hükümeti seçilmiş, fakat Bolşe. vik askerleri Cenubi Finlandayı İs- tilâ etmişti, Bunun üzerine Manner. helm, Sovyetlere karşı hareket ede. rek, 1918 mayısında. memleketinin hürriyetini ilina muvaffak olmuştur. Bu hareketi devletlerin, Finlandanın istiklâlini tanımaları takip etti Mannerheim, 1918 de Finlanda saltanat naibi seçilmiş, fakat Finlan. da meclisi bir cümhuriyet ilân etme sile naipliği son bulmuş, Mann helm de ordunun başında kalmışt İ Kendisi bilhassa müthiş bir sporeu olup İsviçrede şambuva (yabani ke. ©), Polonyada yabani öküz ve Hin. a kaplan avlamakla meş- gul olmuştur. Bugün ayni adam Fin ordusunun haşında Sovyetlere kar. $ı memleketini, istiklâl ve hürriyeti kurtarmıya çalışmaktadır. KÂTİP ÇELEBİNİN Keşfüzzünun Adlı Eseri Bastırılıyor Ankara, 11 (A A.) — Bize bildiril. diğine nazaran, Maarif Vekilliği bir müddet evvel 17 nel asırda yaşamış mümtaz ve milletler arası tanınmış âlimlerden olan büyük bibliyograf Kâtip Çelebinin evvelce noksan va- sıtalarla İstanbulda ve Mısırda, lâ. tince tercümesi ile bir asır önce de Avrupada üç defa basılmış olup bu- gün mevcudu pek güçlükle bulunan “Keşfüzzünun,, adlı büyük eserini tekrar tabı ve neşretmeğe karar ver. miştir, Bu karara ayni zamanda bu esere bugüne kadar muhtelif kimseler ta. rafından yapılmış olan zeyil ve ilâ. veleri de ayrı bir elit halinde bir a- raya toplıyarak beraberce neşir İşi de dahildir. Bu kararda kitabı yeniden gözden İ geçirerek ve elde mevcut ve müel lifin el yazısı ile olanı da bulunmak üzere bütün yazmalarla karşılaştırıp tamamlamağa, ilâve ve zeyilleri ayni esaslar dahilinde tanzime memur 8. Jdilen İstanbul Üniversitesi Profesör. İlerinden Şerefettin Yaltkaya, bugün J eserin asil müellif tarafından yanl- mas olan birinci cildini tanzim etmiş bulunmaktadır. Müellifin hayat ve eserlerine dair esaslı bir tetkikin mahsulü olan bir mukaddeme ile in. lişar edecek olan bu cildin Mas: matbaasında basım işlerine başlan. sister. Ismail Paşa tarafından bu esere yapılmış ve Maarif Vekilliğince bu- Tunduğu ellerden satın ulınmış olan büyük zeyil le Şeyh Ibrahim Efendi, jArif Hikmet Molla gibi zatlarla bu- İgün berhayat bulunan kıymetli a. damlarımızdan Ismail Saip Sencerin hazırlamış oldukları zeyil ve ilâve. lerin birleştirilmesile vücude gelvcek olan ikinci cildin de hazırlıkları de- vam etmektedir. Li Ankara, 11 (A.A.) Haber aldığımı. za göre, 17 inci asırda yaşamış ve Türk dünyasının ilim ve «debiyat sahalarında kıymetli eserlerile büyük şöhret kazanmış olan Kâtip Çelebi- nin İstanbulda Vefa civarinda ve Ev- liya Çelebinin OKasımpaşada bugün metrük bir halde bulunan ve yerleri açılacak yeni caddeler fistüine trsa. düf eden mezarlarının Yugünkü du- rumlarının tesbitine Maar'f “ekili. ği tarafından Topkapı Sarayı müdü- rü Tahsin Öz memur edilmiştir. Vekillikçe, bu mezarların müna. sip yerlere nakli ile sahipleri adına birer anıt olarak muhafazası için İ- cap eden teşebbüslerde bulunulacak- tır.