” > ö ni vü aminn dü Ke e Erzincandan Röportajlar YARIN AKŞAM BÜTÜN KALPLERİ AŞK — HEYECAN ve MERAKLA MELEK TİTRETECEK HARİKULÂDE BİR SAN'AT ŞAHESERİ Pİ DE Fransada 1939 senesi Birincilik mükâfatını kazanan BIRAKILMIŞ KIZLAR . Katları İçİçe Geçmiş Bir ğ Evin Enkazı Altından Sağ Kurtarılan Aile İçerisine, iki eli tabancalı bir çılgın saldırmış kocaman bir ev düşünün. Ve düşünün ki, bu azgın deli, o evin içinde rastla dığı her biçarenin canma kıymış- tar, Kendisi ise, yakalanamamıştır, ve o evin bir köşesinde yusuya yatmıştır. Siz, her odasında masum bir insan cesedi yatan böyle bir eve girmek mecburiyetinde kalsa. . mz, ne düşünür, ne hissedersiniz? Hiç şüphe yok ki, orada karşıluşa. cağınız ürpertici manzaralar, yü- Teğinizi sızlatacaktır. Ve yine hiç şüphe yok ki, o eve girerken içi. niz, kör bir deli kurşunu yiyerek cesetler arasına yıkılmanın endi- şesile dolacaktır. Çünkü bir deli kurşunile ölmekten, güle güle öl mesini bilenler bile korkarlar. Bundan bir hafta evvel, bir ge. ce yarısı Erzincan İstasyonunda trenden inerken, hepimiz tipki böyle bir eve giriyormuş gibi idik. Fakât yarım saatin içinde garip bir ıstırap sarhoşluğu ile kendimiz. den geçtik: Ve o yıkılmış ocaklar, sönmüş hanımanlar diyarına gi. rerken, kendimizi o düşünmüş ol? maktan utandık. Biraz evvel yüreklerimiz; titre- ten o “ölmek,, endişesinin yerini, derin, ve beşeri bir hicap doldur. du. Dün akşam, bana İstanbulda rast liyanlar soruyorlardı: “— Erzincanda ne yaptınız? Yi- yecek şey, yatacak yer bulabildiniz. mi?, Erzincânda ağ haleti ruhiye içinde bulunduğumuzu hatırlayın» ga, bu suale açı acı gülmekten ken. dimi alamadım: Çünkü on binden fazla taze in. san ölüsünün yanıbaşında, yemek yiyebilmek ve uyku uyuyabilmek için, insanım, bütün bu efnayetleri işledikten sonra kardan yorganın ör tünüp istirahate çekilen tabiat ka- dar duygusuz olabilmesi lâzım. Ba. na sorarsanız, bütün o faclıların ortasında, meslekdaşlarımın başar. miya çabaladıkları iş, yaralıları kurtarmıya, ölüleri çıkarmıya, çip- lakları giydirmiye, hastalara buk. mıya veya açları doyurmıya çalı. şanların vazifelerinden bile güçt Çünkü onlar, anlatılmaz şeyleri an. latmak vazifesile mükelleftiler.. İn- san, evelâ Erzincan şehrinin o müt- hiş, viran manzarasına sonra elin. deki kaleme bakıp başarmıya niyet- lendiği vazifeyi düşününce, bütün bir kâinatın tarihini, bir tek pirinç tanesinin üzerine yazmıya uğraşan meczup bir Bağdat hakkükini ha- tirliyor ve onun. vaziyetile kendi vaziyeti arasında ceşaret yıkıcı bir benzeyiş seziyor., girin içindir ki, ben, Bugün, kendimMe, bugünkü Erzin. canı tarife, tasvire çalışmak cesa. retini bulamıyorum. Fakat bir kâ. busa benziyen bu kısa seyahatin hafızama işlediği bazı vâkıalar var ki, onları size de anlatmak ihtiya- cını yenemiyeceğim: Erzincan istasyonunda durup ta şehre baktığınız zaman, gözünüze ilk çarpan bina, Devlet Demiryol. ları tarafından ve Devlet Demir- yolları memurları için yaptırılmış bulunan dört büyük ve yeni evden birisi oluyor. Erzincan İstasyonu- nun önündeki meydana, biribirin. den yirmi, otuz metre arayla ya. pılmış olan bu kurşuni boyalı, gü. zel, yeni ve beton evlerin dördü de zelzelenin müthiş şerrine uğra- 'miş. Birisinin hemen bütün duvar. ları çatlamış, diğerinin damı, üze- rine tayyareden bomba atılmış gir bi delinmiş, üçüncüsü de yer yer yıkılmış, yarılmış. Fakat bilhassa dördüncü ev, Erzincan faciasının yıktığı binalardan hemen hiçbiri. sine benzemiyen garip bir âkıbete uğramış ve üst katı, alti katınm mma inek sinen yn Erzincandan göç hazırlığı Yazan: Naci Sa Yullah içine çöken bina, tıpkı, kapatılmış bir armoniğe benzemiş. .Cümhurrelsimizin de, Erzincan. da dikkatlerini çeken ilk bina olen bu evin bir katında Devlet Demir. yolları müfettişler.nden bir zat, diğer katında da, Erzincan istas- yonu hareket memurlarından Re. şat Somunkıran oturmaktaymış.. Ve bu iki ailenin nüfusu, dokuz ki- şiyi buluyormuş. Erzincanda, bütlin bunları taa söyledikleri zaman, o binanın müt- hiş manzarasına bakmış ve: “— Biçareler.. demiştim. Binanın bu haline bakılırsa, altından hiç. birisi sağ kurtulamamıştır!,, Fakat, tesadüfün cilvesine bakın ki, benim bu tahminime, mühata. bımın verdiği cevap şu oldu? '— Bilâkis.. Şu anda, o binada oturanların dokuzu da sağdır!,, Bu konuşmadan biraz sonra, © evden kurtulanlardan Bay Reşadı ve refikasım bulmuştum. Onlar bana: “— Evet, dediler. Kurtulduk. Çünkü zelzele esnasında, üst kat. takiler de bizde misafir bulunu- yorlardı. Tesadüfen hepimiz kos. koca evin nasılsa yıkılmamış olan yeğâne odasında oturmaktaydık. Ve hemen hepimiz, hayatımızı bizi oradan kurtaranlardan evvel, be- nim büyük kızıma borçluyuz: Çün- kü o, hemen hepimizin muhalefe. timize rağmen, şiddetle ısrar etmiş ve hepimizi o süate kadar 6 odada oturtup tombola oynatmıştı. Ben: “— Kızım, artık vakit çok geç oldu!,, dedikçe, o ellerime sarılı. yor, garip bir ısrarla yalvaran ba. kışlarını gözlerime dikiyor, ve uğ- layan bir sesle: 4 — Ne olursun babacığım? di. yordu. Oyun bozanlık etme!,, Bu sözleri söylerken genç İstas- yon memurunun gözleri ıslanmıştı: '— Şimdi, dedi, kızımın, ve namıni içinde yattıkları karyola, enkaz altında ve parça parça ol - muş bir haldedir. Eğer çocuğum, bize nazını geçiremeseydi, ben şim. di onu da, zavallı anacığım: da kay betmiş olacaktım: Çünkü zelzele a- nında, İkisi de, parça parça olan karyolalarına yatmış, mışıl mişıl u- yumuş bulunacaklar ve bir daha hiç uyanmıyacaklardı!,, Bu sahnenin tahayyülü bile, te. miz ve müşfik yürekli babayı deh- şetle ürpertiyor. Boğulur gibi hıç- kırarak: “.- Eğer, diyor, böyle olsaydı, siz bugün, karşınızda, aklıbaşında bir insan değil, betbaht bir meczup görecektiniz.. Çünkü” ben, zavallı yavrucuğumun © gece: -— Babacığım.. Oyun bozanlık etme!,, diye yalvaran masum sesi. ni, çıldırmadan unutamazdım.., * Erzincan harabesini do. laşıyorur: Enkaz üzerinde elleri kazmak askerler var. Müte- madiyen kazıyorlar. Ve hemen her kazılan köşeden, bir erkek hir ka. dın, veya bir çocuk cesedi çıkıyor, Bir ufak çocuk neferlera haykırı- yor: “ — Gelin, Büraya gelin.. Bakın, burada da bir öl ar), Dört nefer, çocuğun yere koşuyorlar. Bizde so gözlerimize toprağın yüzüne çık. miş mor bir insan elinin korkunç manzarası çarpıyor: Neferler yu. muşak toprağı ve taşları ellerile a. yıklayarak, bu cesedi meydana çıkarıyorlar. nı, göğsü gözüküyor. Ve nihayet, beyni parçalanmış bir baş, ak saç. hı, İhtiyar bir kadın başı görüyo- ruz. Doktor yüzbaşisi referlere sesleniyor: Haydi çocuklar . Çabuk olun biraz! O zamsn, neferlerdeni bitisi ce- sedin bir bacağını, diğeri de öteki bacağını yakalayıp kaldırtyor. U. çüncü nefer de morarmış bir kolu kavrayarak, dördüncü nelere 595. leniyor: “.— Haydi Hasan.. Tut!,, Fakat arkası bize dönük olan ve cesedin başucunda diz üstü yere çökmüş bulunan dördüncü keferde hiç hareket yoktur. Üçüncü nefer onu tekrar yardıma çağırıyor: “Haydi Hasan. Tutsana?,, Hasan yine kımıldamayınea dek. tor haykırıyor: “.- Çocuğum.. Ne duruyorsun? 'Tutsana?, Hasandan cevap gelmeyince dok- tor hiddetle onlara sokuluyor. Ü- çüncü nefer, arkadaşını şiddetle dürtüyor: Ve o zaman biz, Hasa- rın, önündeki cesedin üzerine, düş- man kurşunu yemiş gibi yıkıldığını görüyoruz ve kulağıma, omrüm oldukça yırtıcı hâtırasından yüre. imi kurtaramıyacağım bir #eryat geliyor: “— Anacığım!,, * irzincan İstasyonundayız. Ya- nımda tâ İzmirden getirdiği erzaki dağıtmak için kazazede ara- yan altın yürekli bir vatandaş var: | Onunla beraber, yardıma muhtaç olanları, hallerine, kılıklarına ba- karak seçiyoruz. Ben, elinde İki boş bakraçla istasyona doğru yürü- yen bir adamı gösteriyorum. Gös. terdiğim adamın dermansızlığı, çıplak ayaklarını ağı: birer yük gi. bi zorlukla sürükleyişinden ve aç- lığı, sararmış besizinden belli. U- zamış sakalları, aslı kaybolmuş ve sade yamalardan ibâret kalmış hır- pani esvabile o ber çeşit yardıma muhtaç. İyi yürekli arkadaşım, 0. na bakar bakmaz, tereddütsüz sas. leniyor: — Hemşehrim!,; Adam bu seslenişi duyuyor. BL xe bakıyor. Ben çağırıyorum: “ — Buraya gel biraz!,, Ağır ağır yürüyerek geliyor. Ha- gırladığımız paketlerden birer tane uzatıyoruz. Soruyor: “— Nedir bunlar? *— Yiyecek!,, diyoruz. Köylünün o anda üzerimizde do- laşan vakur bakışlarından aldığım dersi örarüm oldukça unutmıyaca- Baş rollerde: MİCHELİNE PRESLE MARCELLE CHANTAL - ANDRE LUGUET -MARGUERİTE MORENO Ayrıca en son FOKS Dünya havadisleri gazetesi. DİKKAT: Yarın gece için Loca kalmamıştır. Numara koltuklar şimdiden satılmaktadır Saat Sinema. gp BU AKŞAM 5 SARAY “5 a MÜNİR NUREDDİN ) ve arkadaşları Bütün hasılâtı zelzele felâketzedeleri menfaatine olarak BÜYÜK KONSER Bileler SARAX Sineması Gişelerinde satılmaktadır. Fiatlar 50 — 75 — 100 — 150 DYO ANKARA RADYOSU Türkiye Radyodifüzyon | Postalsfi Türkiye Radyosu Ankara Radyo” Dalga Uzunluğu 1040 m. 182 Koz LT m. 083 Kes Salı, 9. 1. 1940 1240 Program ve memleket sast aya 1235 Ajans ve meteoroloji haberleri, 128 lar: Cevlet Kozan, A8 m, İzzettin Ökte, İ — Okuyan: Semahat Özdenesez Yarın matinelerden itibaren: 1 — Hicaz peşrevi. 2 — Sadettin Kafi nak: Hicaz şarkı (Açıldı gül an ete — 2 SİNEMADA GALA PROGRAMI — A b e la ere ei SAMİMİ ANLAŞMA | >—...> 129 ge 20 EM TAP ÇENBERLİTAŞ i Sinemada Tel : 22513 2.202 Sinemada Tel : 21459 asama ........ ( AA FERAH .. 2... «sirin yok seninki sarkı (Ben gülşeni aşianlak ? — Okuyan: Nesmi Rıza Ahınkan: 1 — Arif Bey: Muhayyer şarkı (İltimefi etmeğe yâre varınız), 2 — Şerit İçli: MA” Burrüinkü Avrupa harbinde demokratlar Sulh cephesini teskil eden Mi ve bu kere Ankara Anlaşması mucibince: Balkanlar ve Akdenizde | sulbun devamına hâdim bur iruzu desti emeleki 3 — Rak bah <ı (Servi mağ TÜRK — İNGİLİZ — FRANSIZ İTTİFAKININ Amina Rİ - pi şarkı (Nİ hı seğ gider), Temel direğini > teşkil eden İ 1330 - 14,00 Müzik: Karışık hafif mü") zik (PL) SAMİMİ ANLAŞMA Büyük tarihi filmini bütün genelik.ilim ve irfan ordusu, herkes gör. melidir. Bu Muhtesem Programa ek olarak her iki sinemada Marma- 18,00 Program ve memleket saat syark! Müzik; Cazhand (PL), 18,40 Komaş"| | ma (Ziraat saati), 18,55 Serbest saat, 1940 ra Filim Stüdyosu Operatörleri tarafından bin bir tehlike arasında müziği: Klâsik prog3l Erzincan ve havalisinde filme cekmeğe muvaffak oldukları ram. Ankara radyosu küme ses ve saz Be” SON ANADOLU ZELZELE FELÂKETİNİ yeti. İdare eden: Mesut Cemil, 20,15 Ko” İ muşma (İktasat santi), 20,30 Türk müziğöi Karışık program, gi) OPERA GECESİ, Solist: Semiha Genaf Berksoy (Seprano Dramatik). — Orkaştesi Radyo Orkestrası, Şef; Hasan Ferit Alnaff NA | proonanı:; I — Weber: Oberen Uvertürü. 2 — Weber: Freichüle'den Ağathenin Ar“ Tas 3 — Wagner: Tristan ve İsolde'den Pre“ 144 ve Aşk Ölümü, 4 — Mascagni: Csvallerin Kusticana'das — Puctinis fa /Tosca'dan Dumü'mü 8 — Puccini: Madame Butterfiy'dan Arya, Konseri takdim eden: Halil Bedii Yönet” ken, 22,15 Memleket saat & Jans haber- leri; ziraat, esham - tahvilât, kambiyo - hukut borsası (Piyat), 2235 Mürlie Opera aryaları (Pİ), 23,00 Müzik; Cozband (PL)# Yarın Akşam s Ü M E R Sinemasında 23,25 - 2330 Yarınki progrem ve kapenağ BÜYÜK OPERA müstesna GALASI Galip Hakkının BENJAMİNO GİGLİ —MARİA GEBOTARI Ölümünün Yıldönümü (Scala de Milân) dan (Scala de Milan) dan Topkapı Fukaraperver Hayır essesesini kuran Sinop Saylayı ral ve bütün Scala de Milan artistleri , Dekorları . .: 300 figüre. Ü metli doktor Galip Hakkı Üstünüs ni... Orkestraları... Ve dehâkâr ertist sene Galip GABY MORLAY'n İştirakiyle kayıtlı fakirlerden her birine yekö , İ nu on kiloyu geçen muhtelif cins er” V E R D ve A Ş K zak vermek suretile | hatırlanmakts” . ve doktora rahmet okunmaktadıf" Bu sene de 250 fakir aileye on kal me yakın yiyecek dağıtılacak ve İni gün (Cumartesi günü) ikindi n# mazından sonra merhumun tazi ruhu için Topkapı camiinde mevlüt kn m ini aatı ve kâmilen Türkce izahatlı İ SUĞÜN ŞIK SİNEN ŞIK SİNEMADA Fransanın en tanınmış muharrirlerinden FRANCİS CARCO'nun Hijdmil 'eseri, yaşanmış bir aşk romanı olan KADINLAR HAPİSHANESİ Büyük sanatkâr Vivian Romance tarafından dâhiyane bir-surette ya- ratılmıştır. Bu şaheseri görmeyenler ve tekrar görmek istiyenler icin on firsat arman rm Meşhur Kompozitörün hayatına, eserlerine ve aşklarına dair çevri. İen en güzel ve en büyük bir filimdir: Bu filimde: Scala de Mi. Tan'ın hakiki sahnesinde çevrilmiş AİDA, RIGOLETTO, TROVA. TORE, LA TRAVIATA parcaların; görecek ve dinleyeceksiniz. o ki Cidden bedit bir ziyafeti musikiye | Kıymetli Üstat Hulüsiyi de Kaybettik Memleketimizin nâdir yetişti ği yazı san'atkârlarımızdan hatisf Hulüsi dün hayata gözlerini yı muştur. Uzun seneler memleket fan ve san'at âleminde eşsiz ve beğ eserlerile temayüz (Oederek (Yağ san'atimizde büyük bir boşluk dok durmuş olan merhum, fazilet Ve yük sek ahlâki meziyetlerile'de tanın ve sevilmiş idi. Sultan Selim cam” inde ve Medresetülhattatinde, io rüşşefakada hususi mualli eMli yılı mütecaviz bir zaman hizme” leri dokunmuş ve bir çok vat lar yetiştirmiş, en son Türbeler fettişliğinde çalışmıştır. Cenazesi gün Çarşambadaki evinden kaldı” larak namazı öğle namazını mü kıp Fetih camiinde içlınacak viii dirnekapıdaki aile makberine del dilecektir. Tanrıdan mağfiret vi eder, kederdide ailesine baş sağl dileriz. z “Diş Tabipleri Kongresi Aynes ' «lar söyiyenekitir Keve ke şen Türk Diş Tabipleri Cemiyetindant Senelik kongremiz önümüzdek' Sal Bir çirek istiyoruz. Beyoğlu Nar-| va saat 18 de Cağalığlunda Etisbe manlı Yurdu heykel döküm müte-| sendeki merkezimizde yapılacaktır. hasssı 390 No, larin teşrifleri rica olunur. imi ÖLÜM Müessif Bir İrtihal İzmit ikinci kâğıt fabrikası müte. Eski Defterdarlardan Ali Rıza © ahhidi yüksek mühendislerimizden | şi ve Bahriye Kaymakamlığından Vahit Akpak vefat etmiştir. Cenazesi | nötekalt Şükrü ve Mili Piyango 9.1. 940 Salı günü saat on birde | mütek Balkamisöğüeden Saklrılanak namazı | Müdüriyetinde Rasih Palay hemşire. Muhsine Aşar vefat etmiştir. Cena. Fatih camiinde eda edildikten sonra zesi bugün Cihangirde Deniz Apartı- Edirnekapı aile mezarlığına defnedi. lecektir. Kederli ailesine taziyetle. | manından sabahleyin 9 da kaldırıla. caktır, rimizi sunarız. —— e ————— dım. Paketleri itti ve: — Ben, dedi kazıya uğrama » dım. Buraya yardıma geldim!,, Sonra, ellerindeki boş bakraçları | göstererek Mâve etti: “.—Birisinde taze süt ötekisinde de iyi su vardı bunların: Onlara ge. tirmiştimi,, Sonra Erzincana yedi saat mesa. fede olduğunu söylediği köyüne dönmek ve bakraçlarını felâkete uğrayanlara verebileceği yegâne he diyelerile, yani belki tek ineğinin sütü İle, köyünün temiz pınarının suyu İle doldurup yeniden gelmek üzere, çekilip gitti: Bilmem bir da- ha hayat bana, o tertemiz Türk köy Yüsünün önünde duyduğum utanı- gin lezzetini tattırabilir mi? TİYATRO Şehir Tiyatrosu TEPEBAŞI “DRAM, KISMINDA Bu sksam saat 2050 da HAYAT BİR RÜYADIR Kadıköy SÜREYYA Sinemasında 9-1-040 Salı günü akşamı saat 21 de g sözün Kısası © Halk Opereti Bü akşam (8) da 9 RAHMET EFENDİ 9