Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SA İi Söriene T” Katları İç İçe Geçmiş Bir Evin Enkazı Altından Sağ Kurtarılan çerisine, iki eli tabancalı bir çılgın saldırmış kocaman bir ev düşünün. Ve düşünün ki, bu azgın deli, o evin içinde rastla dığı her biçarenin canına kıymış- “tır. Kendisi ise, yakalanamamıştır, ve o evin bir köşesinde »susuya yatmıştır. Siz, her odasında masum bir insan cesedi yatan böyle bir eve girmek mecburiyetinde kalsa.. nız, ne düşünür, ne hissedersiniz? Hiç şüphe yok ki, orada karşılaşa. cağınız ürpertici manzaralar, yü- reğinizi sızlatacaktır. Ve yine hiç şüphe yok ki, o eve girerken içi. niz, kör bir deli kurşunu yiyerek cesetler arasına yıkılmanın endi- şesile dolacaktır. Çünkü bir deli kurşunile ölmekten, güle güle öl- mesini bilenler bile korkarlar. Bundan bir hafta evvel, bir ge. ce yarısı Erzincan istasyonunda trenden inerken, hepimiz - tıpkı böyle bir eve giriyormuş gibi idik. Fakat yarım saatin içinde garip bir ıstırap sarhoşluğu ile kendimiz. den geçtik: Ve o yıkılmış ocaklar, sönmüş hanımanlar diyarına gi. rerken, kendimizi — düşünmüş o1? maktan utandık, Biraz evvel yüreklerimiz: titre- ten o “ölmek,, endişesinin yerini, derin, ve beşeri bir hicap doldur. du. Dün akşam, bana İstanbulda rast |hyanlar soruyorlardı: “— Erzincanda ne yaptınız? Yi- yecek şey, yatacak yer bulabildiniz mi?,, â 16 Erzincânda hangi haleti ruhiye içinde bulunduğumuzu hatırlayın- / ga,,bu suale acı acı gülmekten ken. dimi alamadım: Çünkü on binden fazla taze in- san ölüsünün yanıbaşında, yamek yiyebilmek ve uyku uyuyabilmek için, insanın, bütün bu cinayetleri işledikten sonra kardan yorganını ör tünüp istirahate çekilen tabiat ka- dar duygusuz olabilmesi lâzım. Ba. na sorarsanız, bütün o faciaların ortasında, meslekdaşlarımın başar- mıya çabaladıkları iş, yaralıları kurtarmıya, ölüleri çıkarmıya, çıp- lakları giydirmiye, hastalara bak.. mıya veya açları doyurmıya çalı. şanların vazifelerinden bile güçtü: Çünkü onlar, anlatı!lmıaz şeyleri an. latmak vazifesile mükelleftiler.. İn- san, evelâ Erzincan şehrinin o müt- hiş, viran manzarasına sonra &lin. deki kaleme bakıp başarmıya niyet- lendiği vazifeyi düşününce, bütün bir kâinatın tarihini, bir tek pirinç tanesinin üzerine yazmıya uğraşan meczup bir Bağdat hakkâkini ha- tırlıyor ve onun vaziyetile kendi vaziyeti arasında cesaret yıkıcı bir- benzeyiş seziyor.. Bunun içindir ki, ben, bugün, kendimde, bugünkü Erzin. eanı tarife, tasvire çalışmak cesa- retini bulamıyorum. Fakat bir kâ- busa benziyen bu kısa seyahatin hafızama işlediği bazı vâkıalar var ki, onları size de anlatmak ihtiya- cını yenemiyeceğim: Erzincan istasyonunda durup ta şehre baktığınız zaman, gözünüze ilk çarpan bina, Devlet Demiryol. ları tarafından ve Devlet Demir- yolları memurları için yaptırılmış bulunan dört büyük ve yeni evden birisi oluyor. Erzincan istasyonu- nun önündeki meydana, biribirin. den yirmi, otuz metre a.rs:yla yâ. pılmış olan bu kurşuni boyalı, gü- zel, yeni ve beton evlerin dördü de zelzelenin müthiş şerrine uğra- 'mış. Birisinin hemen bütün duvar. ları çatlamış, diğerinin damı, üze- rine tayyareden bomba atılmış gi- bi delinmiş, üçüncüsü de yer yer yıkılmış, yarılmış. Fakat bilhassa dördüncü ev, Erzincan faciasının yıktığı binalardan hemen hiçbiri. sine benzemiyen garip bir âkıbete uğramış ve üst katı, alt katınm ile Erzincandan göç hazırlığı Yazan: Naci Sa fullah içine çöken bina, tıpkı, kapatılmış bir armoniğe benzemiş. Cümhurreisimizin de, Erzincan. da dikkatlerini çeken ilk bına olan bu evin bir katında Deylet Demir. yolları müfettişler.ınden bir zat, diğer katında da, Erzincan istas- yonu hareket memurların.lan Re. şat Somunkıran oturmaktaymış.. Ve bu iki ailenin nüfusu, dokuz ki- şiyi buluyormuş. Erzincanda, bütüin bunları bana söyledikleri zaman, o binanın müt- hiş manzarasına bakmış ve: “— Biçareler.. demiştim. Binanın bu haline bakılırsa, altından hiç. birisi sağ kurtulamamıştır!,, Fakat, tesadüfün cilvesine bakın ki, benim bu tahminime, muhata. bımın verdiği cevap şu oldu: “— Bilâkis.. Şu anda, o binada oturanların dokuzu da sağdır!,, Bu konuşmadan biraz sonra, o evden kurtulanlardan Bay Reşadı ve refikasını bulmuştum. Onlar bana: “— Evet, dediler. Kurtulduk. Çünkü zelzele esnasında, üst kat. takiler de bizde misafir bulunu- yorlardı. Tesadülfen hepimiz kos. koca evin nasılsa yıkılmamış olan yegâne odasında oturmaktaydık. Ve hemen hepimiz, hayatımızı bizi oradan kurtaranlardan evvel, be- nim büyük kızıma borçluyuz: Çün- kü o, hemen hepimizin muhalefe. timize rağmen, şiddetle ısrar etmiş ve hepimizi o saate kadar o odada oturtup tombola oynatmıştı. Ben: “— Kızım, artık vakit çok geç oldu!,, dedikçe, o ellerime sarılı. yor, garip bir ısrarla yalvaran ba. kışlarını gözlerime dikiyor, ve ağ- layan bir sesle: “— Ne olursun babacığım? di. yordu. Oyun bozanlık etme!,, Bu sözleri söylerken genç istas- yon memurunun gözleri Islanmıştı: “— Şimdi, dedi, kızımın, ve a- namın içinde yattıkları karyola, enkaz altında ve parça parça ol « muş bir haldedir. Eğer çocuğum, bize nazını geçiremeseydi, ben şim- di onu da, zavallı anacığımı da kay betmiş olacaktım: Çünkü zelzele a. nında, ikisi de, parça parça olan karyolalarına yatmış, mışıl mışıl u- yumuş bulunacaklar ve bir daha hiç uyanmıyacaklardı!,, Bu sahnenin tahayyülü bile, te. miz ve müşfik yürekli babayı deh- şetle ürpertiyor. Boğulur gibi hıç- kırarak: “— Eğer, diyor, böyle olsaydı, siz bugün, karşınızda, aklıbaşında bir insan değil, betbaht bir meczup görecektiniz.. Çünkü” ben, zavallı yavrucuğumun o gece; “— Babacığım.. Oyun bozanlık etme!,, diye yalvaran masum sesi. ni, çıldırmadan unutamazdım.,, * Te Erzincan harabesini do. 4 laşıyoruz: Enkaz üzerinde elleri kazmalı askerler var. Müte- madiyen kazıyorlar. Ve hemen her kazılan köşeden, bir erkek bir ka- dın, veya bir çocuk cesedi çıkıyor, Bir ufak çocuk neferler3 haykırı- yor: “— Gelin.. Buraya gelin.. Bakın, burada da bir ölü var!,, Dört nefer, çocuğun gösterdiği yere koşuyorlar. Bizde sol:ulunca gözlerimize toprağın yüzüne çık- mış mor bir insan elinin korkunç manzarası çarpıyor: Neferler yu. muşak toprağı ve taşları ellerile a. yıklayarak, bu cesedi yavaş yavaş meydana çıkarıyorlar.Evvelâ ayak, lar, bacaklar beliriyor. Sonra kar- nı, göğsü gözüküyor. Ve nihayet, beyni parçalanmış bir baş, ak saç h, ihtiyar bir kadın başı görüyo- ruz. Doktor yüzbaşısi, neferlere sesleniyor: “— Haydi çocuklar.. Çabuk olun, biraz!,, O zaman, nefetlerden bitisi ce- sedin bir bacağını, diğeri de öteki bacağını yakalayıp kaldırıyor. Ü. çüncü nefer de morarmış bir kolu kavrayarak, dördüncü nefere ses. leniyor: “— Haydi Hasan.. Tüut!,, Fakat arkası bize dönük olan ve cesedin başucunda diz üstü yere çökmüş bulunan dördüncü referde hiç hareket yoktur. Üçüncü nefer onu tekrar yardıma çağırıyor: “Haydi Hasan.. Tutsana?,, Hasan yine kımıldamayınca dok. tor haykırıyor: «“«— Çocuğum.. Ne duruyorsun? 'Tutsana?,,- Hasandan cevap gelmeyince dok- tor hiddetle onlara sokuluyor. Ü- çüncü nefer, arkadaşını şiddetle dürtüyor: Ve o zaman biz, Hasa- nın, önündeki cesedin üzerine, düş- man kurşunu yemiş gibi yıkıldığını görüyoruz ve kulağıma, omrüm oldukça yırtıcı hattrasından yüre. ğimi kurtaramıyacağım bir Beryat geliyor: “— Anacığım!,, * Erzincan istasyonundayız. Ya- nımda tâ İzmirden getirdiği erzakı dağıtmak için kazazede ara- yan altın yürekli bir vatandaş var: Onunla beraber, yardıma muhtaç olanları, hallerine, kılıklarına ba- karak seçiyoruz. Ben, elinde iki boş bakraçla istasyona doğru yürü- yen bir adamı gösteriyorum. Gösa terdiğim adamın dermansızlığı, çıplak ayaklarını ağız birer yük Bgi-« bi zorlukla sürükleyişinden ve aç- lığı, sararmış benzinden belli.. U- zamış sakalları, aslı kaybolmuş ve sade yamalardan ibaret kalmış hır- pani esvabile o her çeşit yardıma muhtaç. İyi yürekli arkadaşım, o- na bakar bakmaz, tereddütsüz ses. leniyor: “— Hemşehrim!,; Adam bu seslenişi duyuyor. Bi- ze bakıyor. Ben çağırıyorum: “— Buraya gel biraz!,, Ağır ağır yürüyerek geliyor. Ha- zırladığımız paketlerden birer tane uzatıyoruz. Soruyor: *“— Nedir bunlar?., * — Yiyecek!,, diyoruz. Köylünün o anda üzerimizde do- laşan vakur bakışlarından aldığım 'YABIN AKŞAM M E Sinemasında BÜTÜN KALPLERİ AŞK — HEYECAN ve MERAKL K TİTRETECEK HARİKULÂDE BİR SAN'AT ŞAHESERİ Fransada 1939 senesi Birincilik mükâfatını kazanan BIRAKILMIŞ KIZLAR Baş rollerde: MİCHELİNE PRESLE MARCELLE CHANTAL - ANDRE LUGUET-MARGUERİTE MORENO Ayrıca en son FOKS Dünya havadisleri gazetesi. DİKKAT: Yarın gece için Loca kalmamıştır. Numaral! koltuklar şimdiden satılmaktadır. —ii Saat gaBU AKŞAM , MÜNİR N Sinema- sında SARAY UREDDİN ve arkadaşları Bütün hasılâtı zelzele felâketzedeleri menfaatine olarak BÜYÜK SARAY Biletler KONSER Sineması Gişelerinde satılmaktadır. Fiatlar 50 — 75 — 100 — 150 Ç BKONT ASA FERAH ; Sinemada Tel : 21359 a ÇENBERLİTAŞ Sinemada Tel : 22513 ... Yarın matinelerden itibaren: — 2 SİNEMADA GALA PROGRAMI — SAMİMİ ANLAŞMA Bugünkü Avrupa harbinde demokratlar Sulh ve bu kere Ankara Anlaşması mucibince: cephesini teskil eden Balkanlar ve Akdenizde sulhun devamına hâdim TÜRK — İNGİLİZ — FRANSIZ İTTİFAKININ —-l e & Temel direğini teşkil eden SAMİMİ ANLAŞMA Büyük tarihi filmini bütün genclik,ilim ve irfan ordusu, herkes gör- meliçii_r. Bu Muhtesem Programa ek olarak her iki sinemada Marma- ra Filim Stüdyosu Operatörleri tarafından bin bir tehlike arasında Erzincan ve havalisinde filme çekmeğe muvaffak oldukları SON ANADOLU ZELZELE FELÂKETİNİ Mufassal intibaatı ve kâmilen Türkçe izahatlı di BUGÜN Ş | K SİNEMADA Fransanın en tanınmış muharrirlerinden FRANCİS CARCO'nun “dâyâmüt eseri, yaşanmış bir aşk romani olan KADINLAR HAPİSHANECİ Büyük sanatkâr Vivian Romance tarafından dâhiyane bir-surette ya- tatılmıştır. Bu şaheseri görmeyenler ve tekrar görmek istiyenler için son fırsat Yarın Akşam SÜMER Sinemasında BÜYÜK OPERA müstesna GALASI BENJAMİNO GİGLİ — MARİA GEBOTARI (Scala de Milân) dan ve bütün Scala de Milan artistleri . . . Orkestraları ... nı... GA K Y M 0R VERDİ ve (Secala de Milan) dan Dekorları ..: 300 figüra. Ve dehâkâr artist LA Y'ın İştirakiyle AŞKLARI Meşhur Kompozitörün hayatına, eserlerine ve asşklarına dair çevri- len en güzel ve en büyük bir filimdir: Bu filimde: Scala de Mi. lan'ın hakiki sahnesinde çevrilmiş AİDA. RIGOLETTO, TROVA. TORE, LA TRAVIATA parçalarını görecek ve dinleyeceksiniz. Cidden bedit bir ziyafeti musikiye o ÖLÜM ztn İzmit ikinci kâğıt fabrikası müte. ahhidi yüksek mühendislerimizden Vahit Akpak vefat etmiştir. Cenazesi 9 - 1 .- 940 Salı günü saat on birde Salkımsöğütten kaldırılarak namazı Fatih camiinde eda edildikten sonra Edirnekapı aile mezarlığına defnedi. lecektir. Kederli ailesine taziyetle. rimizi sunarız. ğım. Paketleri itti ve: “— Ben, dedi kazaya uğrama - dım. Buraya yardıma geldim!,, Sonra, ellerindeki boş bakraçları göstererek ilâve etti: “—Birisinde taze süt ötekisinde de iyi su vardı bunların: Onlara ge. tirmiştimi,, Sonra Erzincana yedi saat mesa. fede olduğunu söylediği köyüne dönmek ve bakraçlarını felâkete uğrayanlara verebileceği yegâne he diyelerile, yani belki tek ineğinin sütü ile, köyünün temiz pınarının suyu iİle doldurup yeniden gelmek üzere, çekilip gitti: Bilmem bir da- ha hayat bana, o tertemiz Türk köy Anün d dersi ömrüm oldukça unutmryaca- lüsünü duyduğum utanı- şın lezzetini tattırabilir mi? Müessif Bir İrtihal Eski Defterdarlardan Ali Rıza e- şi ve Bahriye Kaymakamlığından mütekait Şükrü ve . Milli Piyango Müdüriyetinde Rasih Palay hemşire. Muhsine Aşar vefat etmiştir. Cena- zesi bugün Cihangirde Deniz Apartı- manından sabahleyin 9 da kaldırıla- caktır. NRADYO & PrRoGRAam: TİYATROLAR L Şehir Tiyatrosu TEPEBAŞI “DRAM., KISMINDA Bu aksam saat 20.30 da HAYAT BİR RÜYADIR Kadıköy SÜREYYA Sinemasında 9-1-940 Salı günü akşamı saat 21 de €© SÖZÜN kKısaSI © Halk Opereti Bu akşam (9) da © RAHMET EFENDİ © Aymea: Zozo Dalmas şarkılar söylivecekttir Bir çırak istiyoruz. Beyoğlu Nar. manlı Yurdu heykel döküm müte. |hassısı 390 No. ANKARA RADYOSU Türkiye Radyodifüzyon — Postalsf Türkiye Radyosu Ankara Radyos” Dalga Uzunluğu 1648 m. 182 Kes. 31.7 m. 9465 Kes. Salı, 9. 1. 1940 12,30 Program ve memleket saat ayâfl 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12, | «ürk müziği. Çalanlar: Cevdet Kozan, RW şat Erer, Ruşen Kam, İzzettin Ökte, 1 — Okuyan: Semahat Özdenses: | 1 — Hicaz peşrevi. 2 — Sadettin Kay” nak: Hicaz şarkı (Açıldı gül fegan etm€ de bülbül), 3 — Hamdi Tokay: Hicaz şaf” kı (Şu dağlar ulu dağlar), 4 — Udt Ah* met: Karcığar şarkı (Nazirin yok senin)r 5 — Suzinâk şarkı (Ben gülşeni aşkınla) 2 — Okuyan: Necmi Rıza Ahıskan: | 1 — Arif Bey: Muhayyer şarkı (İltimâf etmeğe yâre varınız), 2 — Şerif İçli: Mâ* hur şarkı (Alamam doğrüsu desti emelelı |3 — Rahmi Bey: Mahur şarkı (Servi nafi seyret çıkmış oyuna), 4 — Dede: Gülizâf şarkı (Nazlı nazlı seğip gider), 13,30 - 14,00 Müzik: Karışık hafif mü”* zik (PL). | — 18,00 Program ve memleket saat ayarkı j 18,05 Müzik: Cazband (Pl.), 18,40 Konu$ş” | ma (Ziraat saati), 18,55 Serbest saat, 19.1o | Memleket saat ayarı, ajans ve meteorol | haberleri, 19,30 Türk müziği: Klâsik prog” | ram, Ankara radyosu küme ses ve saz he” | yeti. İdare eden: Mesut Cemil, 20,15 Ko” | nuşma (İktısat saati), 20,380 Türk müziği Karışık program. OPERA GECESİ, Sollist: Semlha Cenaf Berksoy (Soprano Dramatik). Orkestri/ Radyo Orkestrası. Şef: Hasan Ferit Alnar 120 KW T.A. P 20 KBW 1 — Weber: Oberon Uvertürü. 2 — Weber: Freischütz'den Agathenin Ar- yası. 8 — Wagner: Tristan ve İsolde'den Pre- 1öd ve Aşk Ölümü, 4 — Mascagni: Cavalleria Rusticana'dan 65 — Puccini:: ha 'Tosca'dan Duaj e 6 — Puccini: Madame Butterfiy'dan Arya. Konseri takdim eden: Halil Bedii Yönet- ken. 22,15 Memleket saat ayarı, ajans haber- leri; ziraat, esham - tahvilât, kambiyo “ nukut borsası (Fiyat), 22,35 Müzik: Operâ | aryaları (Pl.), 23,00 Müzik: Cazband (PL), |23,25 - 23,30 Yarımnki program ve kapanış.: | | Dr. Galip Hakkının 'Ölümünün Yıldönümü ! Topkapı Fukaraperver Hayır mü” |essesesini kuran Sinop Saylavı rahs |metli doktor Galip Hakkı Üstünül |Cumartesi günü vefatının üçünc yıldönümüdür. Bu acı yıldönümü hef sene Galip Hakkının müessesesin€ ikayııh fakirlerden her birine yeküe nu on kiloyu geçen muhtelif cins er“ zak vermek suretile hatırlanmakt$ ve doktora rahmet okunmaktadır" Bu sene de 250 fakir aileye on kale- me yakın yiyecek dağıtılacak ve ay“ ni gün (Cumartesi günü) ikindi na” mazından sonra nıcı'lıumun taıî ruhu için Topkapı camiinde mevlüt | okunacaktır. - Kıymetli Üstat Hulüsiyi de Kaybettik Memleketimizin nâdir yetiştirdi.. ği yazı san'atkârlarımızdan hattâ Hulüsi dün hayata gözlerini yun” muştur. Uzun seneler memleket j fan ve san'at âleminde eşsiz ve bedi eserlerile temayüz — ederek ya’ san'atimizde büyük bir boşluk — dö/ durmuş olan merhum, fazilet ve yük sek ahlâki meziyetlerile de tanın ve sevilmiş idi. Sultan Selim | inde ve Medresetülhattatinde, Df rüşşefakada hususi muallimlikle elli yılı mütecaviz bir zaman hizmt leri dokunmuş ve bir çok vatand3f lar yetiştirmiş, en son Türbeler Mi fettişliğinde çalışmıştır. Cenazesi l gün Çarşambadaki evinden kald larak namazı öğle namazını müt€? kıp Fatih camiinde kılınacak ve dirnekapıdaki aile makberine delf” dilecektir. Tanrıdan mağfiret ni eder, kederdide ailesine baş sağlıt dileriz. j Diş Tabipleri Kongresi 'Türk Diş Tabipleri Cemiyetinden: Senelik kongremiz önümüzdeki Sali nü saat 18 de Cağaloğlunda Etıbba sındaki merkezimizde yapılacaktır. larin teşrifleri rica olunur.