Haber doğruydu, sipahilerin en deri gelen kodamanlarından Poy- roz Osman beyle, Öküz Mehmet ağa yakalanmış ve vezir sarayına getirilmekte bulunmuştu. Yemişçi © Hasan Paşa, bu beşaretin şükra- © mını birer avuç altın ve birer ti- mar vermek süretile müjdecilere ödedi, kendine çeki düzen verdi, hocalardan ve ağalardan bir hayli adam çağırıp yanmda oturttu, si. pahi elebaşılarını beklemeğe ko- yuldu ve, u romanda bir kaç kere işa- ret ettik. Sipahi, o devrin erlik nümünesiydi. Onlar, kanla, Tına su ve kir karışmamış Türk dilâverleriydi. Yalanı yılan kadar iğrenç saymalarına rağmen yalan- cılığın kazanç temin ettiği bir mu. hitte yavaş yavaş şereflerini, haysi. yetlerini kaybetmeğe başlamışlar. dı. Zelil görülüyorlar, fazla sayı- ıyorlar ve — bir kelimeyle söy. liyelim — yokedilmek isteniliyor- lardı. Yeniçeriler kadar değilse bile, yine zararları hissolunacak © kadar bu ocağa da yabancı sokul- muştu. (Artık sipahilik ezelden. beri 'Türk doğmuş, ezeldsnberi et üstünde yaşamış temiz ruhlu yi- — Bitlere münhasır değildi. Padişah. “ların uşakları, vezirlerin iç oğlan. ları da, birer timar verilmek su- — retiyle sipahi ocağına *sokuluyor. — lardı. Bununla beraber, sipabile- «rin çoğü — hikâyemizin cereyan ettiği sırada — halis Türktü ve yeniçerilerle aralarında “geçimsiz. lik yüz göstermesinin sebebi de, berikilerin Türk olmayışıydı. Bu satırları, sipahiliği nazarler. da canlandırmak maksadiyle de- ğil, yakalandıklarını söylediğimiz Poyraz Osmanla Öküz Mehmedin vâziyetlerini biraz gayti tabii gö. “ rebilecek olan okuyuculara bu te- Mikkilerinin yersiz olduğunu ka. bul ettirmek için yazdık. Çünkü © yirminci asırda, bir Poyraz Os. man, bir Öküz Mehmet görmek © mümkün değildir. Lâkin bu adam- lar, Türk milleti içinde yetişmiş. ler ve isimlerini tarihe bırakarak hikâye edeceğimiz şekilde ölmüş- lerdir. Tü emi Hayatı: Tee Ri imei Halis Bir Sipahi Olmıyan Ağa, Sipahilerin Haklarını Müdafaa Edenleri Teslim Etmişti Kaydolunacak bir nokta daha var: Poyraz Osmanla, Öküz Meh» yeniçeriler elde etmemişler. izzet sipahi ağası Mustafa ya- kalayıp, sadrazama götürmüştü. O askeri zümrenin başkumandanı de. mek olan Mustafa, nesilden nesi. Te geçen şerefli bir hak ve Şerefli bir miras olarak, sipahi yaşamış Türklerden değildi. Üçüncü Mu- rat devrinde sadrazam Özdemir oğlunun on bin tanesini bir çırpı. 'a sipahi yaptığı kimselerdendi. Belki Türk, belki ermeni, belki gürcüydü, Fakat sipahi doğmamış, sipshiler arasında yaşamamış, si- pahiliğin gururunu düymümıştı. O zümreye ağa yapılması da, ih. timal ki, sipahiliğe yabancılığın. dandı. - İşte bu adam, yine.kendi gibi dışarıdan sipahiliğe katılan beş ön düzüne nâbekârı başına topladı: — Yoldaşlar, dedi, ocağımız tehlikededir. o Şevketlü hünkürm yüzüne karşı küstahlık eden üç beş yoldaşı içimizden çıkarmaz- sak, hepimizin kılıçlan geçmemiz mukarrerdir, o İmdi size soruyo. Tum: Pâdişahla muharebeye giri. şip göz göre göre geberelim mi, yoksa bir iki yoldaşı — yine pa- dişah uğruna — feda edelim mi. Ve tolâşla ilâve etti: K — Bana cevap vermeden önce, &ale kapılarının. kapah, yeniçeri Palalarının bilenmiş olduğunu, pa. dişahın da Bizden hoğnüt bulun- madığını düşününüz. Kapan için. deyiz, kılıç ta ensemizdedir. eldükleri, nereden. geldikleri belirsiz olan o kalabalık bu le, şu cevabı verdiler: — Hüseyin Kalfayla arkadaş - ları bizi kandırmışlar © demek, Çünkü saraya gidişte zulmü or - tadan kaldıracağımızı, kalelerimi. zl güvura satan saraylıları ceza- landıracağımızı söylemişlerdi. On. lara kandık, şevketlâ hünkârm güceneceğini hâtırımıza bile ge - tirmedik. Mademki iş başka tür. lüymüş. Biz, dilimizi ağzımızda, kıbcmızı kinlarında hapsederiz. TAN ii BULMACA Dünkü bulmactamızın halledilmiş şekli 123486189 14 TEFRİKA No. 115 »gaousnuy BUGÜNKÜ BULMACA 1328456169 10 Etliye sütlüye dilediğini yap... Babadan, dededen ve atadan sü. zülüp gelen sipahi kanı taşıyan- lar, şüphe yok ki, Muslafu uğuya bu cevabı vermezler, zorbalıkla it. ham olunan yoldaşların koru. maktan çekinmezlerdi. Nitekim Kurşünlü Han baskınındanberi o mahiyetteki sipahiler, şurada bu- rada pusu kurarârak, yeniçeri av. lamakla, yani baskina vğriyan yoldaşlarının İntikamını #lma oyalanıyorlardı (1). Fakat Mustafa ağaya da yüz el- Mi, ik yöz sipahi kılıklı yadigirin verdiği kalp kuvveti kâfiydi. O, nihayet kendi mevkiini de tehli. keye düşürecek olan vaziyeti ida- re için, bir kaç kurban vermek zaruretini duyuyor ve bu zarure- te göre, adım atabildiği takdirde sadrazamın, padişahın, valide sü. tanın: teveccühünü - kazanacağını umuyordu. karışmayız. Sen, sn ue “İİ solnan sağa; 1 — Ber zaman g Zevk. 3 — Famliya © Bir böcek. 3 — Tamamlamak © Mükemmel, 4—bBirtar e 5 — Dişi değil © Aş 8 — Bir zamir © Bir ay g Bir zamir. 7 — Ansizn (5 İnleyen, 8 — Bir hart e Nirz © 8 — Emeller © Bir zamir 10 — Adenâda yetişir © Beyoğlu, YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Yuvarlaktır © Bir mler, 2 — Mensup g Bir nehir © Su. 3 — Düğüm Asmak, 4 — Münâca g Büyük. 5 — Bir seal harf © İşler © Bir harf. 8 — Bir harf e Bir harf © Bir gert edatı © Bir zimir. 7 — Bir nola g Pliiter © Bir hart. 8 — Valide © Kızicardeyin kocası, 9 — Duran Prensip, 10 — Cari © Bir zamir g Fükat, şte sipahi alaylarmı biri. şaretle isyana, bir işaretle süküna sevkedebilecek kadar nü. fuz sahibi olan Poyraz Osmanl, Öküz Mehmedin yakâlanması bu sebeple, "yani sipahi ağası Musta. fanın kendi ocağına jhanefiyie mümkün oldu, Herif: “Olup biten işler üzerinde görüşelim,, diye bu iki meşhur sipahiyi bir yere da- vet etmiş ve kendilerni ansizın bastırarak tevkif ettirmişti. Hüse- yin Kalfa, yeniçerilerin hatırına saray baskınında saygı göstererek Sarıkçı ve Tırnakçı Hasan paşa- İ ları ölümden âzadettiği için, mah. kümlar listesinden — ocaklının srariyle — çıkarılmıştı. Kâtip Cezmiyi ise, sipahi ağası Mustafa büulduramamıstı. PETROL NİZAM Kepekleri ve saç dökülmesini tedavi eden tesiri mücerreb bir Mâçter. (Devamı Var) Nereye Gideyim Diye Düşünme, Moda Deniz Banyo. suna Koş, Hem ucuz, nem ya. kın, Hem Güzel Duhütiye 10 Kuruştur, (1) “Bu vakâlardan sonra yeniçeri ile sipah arasına sdavet düşüp birbirini tenha buldukça katleder oldular, Hu- susa taşrada bu İki taife arasında kürü sar eksik olmadı." — Nulma “ C; 1 - & 304 — | artnamielerle plân ve projeleri görmek ve fazla mal 29.7.0939 << Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti Yalova Kaplicaları İşletme Müdürlüğünden: İşletme ve inkişafı işleri 3853 numaralı kanunla Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletine devredilen Yalova Kaplicalarının 29/7/1439 tari. hinden itibaren tatbik edilecek olan tenzilâtlı tarifeler. OTEL TERMAL Bir kişilik odalar 275 kuruş kuruşa kadar, A : Bir kişilik husüsi dalrelde 425, 478 küruştur. İki 600/710; ve 450 küruştur. “ ” » BÜYÜK OTEL Bir kişilik odalar 165 kuruştan 273 kuruşa kadar. Me, İki kişilik hususi odalar 493, 550 ve 660 kuruştur. Banyolarla Küçük otel ve — otelinde bir kişi için 55 kuruştan 220 kuruşa kadar, | İki kişi'için 90 kuruştan 330 zi kadar odalar vardır. 1 — Bu fiatlar oda fiatı olup Otel Termal ile Büyük Otolde pansiyon mecburidir. Bunların fiatları şöyledir. Termal Otelde; Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri bir kişi için 275 kuruş. Büyük Otelde; Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri bir kişi icin 200 kuruş. 2 — Bu flatlar otel hesabile birlikte tesviye olunur. 3 — Hariçten gelenler veys diğer otellerde oturanlar bu lokantalarda yemek istedikleri takdirde beher yemek için Termal Otelde 125, Büyük Otelde 85 kuruş tediye edilir. 4 — 15 Günlük kür için kalacaklara otel, banyo ve alelimum tedayi ücretlerinden ayrıca # 25, 15 günden fazla kelacaklara 15 günlük ıçin Şu 28, 15 günden fazlası için © 30 tenzilât yapılır. 5 — Alakart yemek yiyecekler müstesna olmak üzere otel, banyo ve yemek ve tedavi ücretleri için ayrıca 5: 10-alınmaz, -“(5703) Kayseri İskân Müdürlüğünden : 1 — Eksiltmeye konulan iş: Kayseri vilâyetinin Pınarbaşı kazası mer. kezinde 20 çift, Kaynar nahiye merkezinde 15 çift, mezkür nahiyenin Tersakan köyünde 10 çift, Paplı köyünde 15” çift, Pazarviran nahiye merkezinde 16 çifi, Viranşehir nahiyesinin Pöhrenk köyünde 12 çift ol. mak üzere 98 çift kâgir ve Kaynar nahiyesinin Beserek köyünde 15 çift ve Bünyan kazasının Sarıoğlan nahiye merkezinde 18 çift ki cem'an 33 gift de kerpiç'göçmen evleri inşastidır Keşif bedeli 62.304 lira 16 kuruştur, 2 — İnşunt 15 gün müddetle ve kapalı zarf usulile eksiltmeye konul. muştur. Toptan veya köy itibarile ayrı ayr! ihale edilecektir. 3 — Yapılacak evlerin köresteleri istasyonlarda teslim şartile hükü. met tarafından verilecek ve bir diğer bilümüm malzeme ve işçilik mü- teahhide aid olacaktır, | 4 — Eksiltme günü 4. 8 - 939 cuma günü saa! 15 te iskân müdürlü- İğünde toplanacik eksiltme komisyonu tarafından yapılacaktır. 5 — Eksiltmeye iştirak edeceklerin bu işleri yapabileceklerine dalr Nafiadan ebliyet ve Ticaret Odasından alacakları vesikaları ibraz ede. ceklerdir. * 6 — Teklif mektuplarile 4369 Tira 71 kuruşu muhtevi, teminat mak- buz veys mektuplarının kâpalı zarf Içiride yukarda yazili gün ve saatten bir saat evvel iskân müdürlüğüne makbuz mukabilinde teslim edilmiş olâcaktır. Posta ile gönderilecek mektupların nihsyet ihale saatinden bir saat evveline kadar iskân müdürlüğüne gelmiş olması lâzımdır. Pos- tada vuku bulacak gecikmeler kabul edilemez. Buna ald fenni hususi at almak iste. yenlerin Kayseri iskân müdürlüğüne ve Ankarada iskân umum müdür- lüğü fen heyetine müracaatları ilân olunur “5367, ———“—M Gebze Belediyesinden Gebzenin Sultan Orhan mahallesinde Rıza kızı Naciye Paker. cocuk. ları Fecriye, Ali Rıza ve Saliha. İ © Hüviyetleri yukarıda yazılı zevatın ikametgâhları meçhul olduğundan maili inhidam evlerini tarihi ilândan itibaren 45 gün içinde ya tamir ve. | ya yıkmadıkları takdirde belediyemiz Yapı ve Yollar Kanununun 4fün | cü maddesi hükmüne göre hareket edeceğinden ihbarname makamına ka- im olmak üzere keyfiyet ilânen tebliğ olunur. hiddet arasında, sevdayı filân unutmuştu: « Sen kedi değil, yılansın!,, Diyu bomurdârdı, Ve yarasına sarılacak bezi kendisi de aramıya baş- ladı: Eline, Melâhatin kombinezonu geçmişti, Onu sağ eli ve dişleriyle tutarak yırttı; “eu Lüzüm kalmadı, dedi, ben buldum ocadığı mı, Gel de, şunu sariver bari! Melâhat, Fitilin gösterdiği bezi, mi dtriye tit- riye sararken: “. Şimdi, diyordu; hemen pulise Ba, serelim, bir de doktor çağiralın! Bu yara böyle mi duracak? Fitil: * ©“ Sakn ba... Dedi, Sen delirdin mi? Ne dek. tora, ne de polise lüzum vâr. Kurşunu kimin attı. ğını bilmiyoruz. Ya vaziyetimizi yakından bilen, ve bize daha büyük fenakıklar yapabilecek mevki- de olan birisiyse? O z<man, Faşımıza, bu yaradan daha büyük belâlar gelir. Onun için, şimdi niç ses çıkarmıya gelmez. Hele bir sabah olsun. Ben, her şeyi anlar, ve icabma bakarım, Tabii, bu namus. suzluğu yapan heagi hergeleyse, yarına bırakacak değilim. Fakat, şimdi, orun canına okuyalım der keh, kendi başımızı da yakmıyalım!!,, Melâhat, hiç sesini çıkarmadı. Fitil, bir eliyle sarılan yarasın! tutarak, yatağa uzandı: Yara, 80. gudukça sızlamıya başlıyordu. Ve bu siz, dakika. lar geçtikçe biraz daha derinleşiyor, biraz daha ya- kıcılaşıyordu. Fitilin yaralı kolü da, yavaş yavaş, felce uğrar gibi, hareketten, takatten kesiliyordu. Melâhat dışarıda, müebbet karanlıkların içinde » bir silâh daha patlıyacağını, kendisinin da vuru- Tacağını saniyor, sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu. Fitile gelince, onun İçi, acısı gittikçe artan yatı- sını bile unutturacak kadar büyük bir hiddetle do. Juyordu. Dişlerini gıcırdatıyor: “— Ben, diyordu,'bu namussuzluğu kimin, ni. çin yaptığını anlıyorum şimdi!,, Bu sözleri söylerken, Fitil Kadrinin gözlerinin önüne gelen e Sarı Bekirin, hırstan morarmış pe birer kin kuyusuna dön. TEFRİKA No. 41 müş gözletiydi.. Bu suratı görmemek İster gibi, yorganı başina çekti ve uyumak ümidiyle gözlerini Yumarken: “ Alacağı olsun! Dedi, eğer bu alçaklığı da © Yaptıysa, görüşürüz. Gırtlağını vücudünden armut gibi koparmazsam, bana da Fitil demesinler!,, Melâhat, bir kaç saat evvel, meyhanede ortalığa meydan olyiyan erkekle, şimdi yanında yaten sü- nepc adam arasında bir mukayese yapınca, Fitil Kadrinin numarasını hayli kırmıştı. Kendi kendine: “— Şimdi, diyordu, ben, yanıbaşımda kazık gibi bir erkek varken, bu kadar korkimalı mıyım? Böy. le kendisine güvenilemiyecek bir erkekten adama ne hayir gelir? İnsan, kurşunu yedikten sonra, böy- le miskin miskin zıbarır mı? Tabansız herif: Sanki kurşun değil, lokum yemiş gibi; Neredeyse horul horul uyüyacak!,, Bunları düşünen Melâhatin, kuvvete, cürete ta. pan, ve sünepeden, korkaktan nefret eden basit kadın ruhu, Fitili yaralıyan meçhul insana karşı incizapla dolmuştu. Onu düşünürken, içinden: “we Ne cesur erkek!,, Diyor, ve kurşunu yedik- ten sonra, sokağa çikmkatan, kendisini yaralıyan adamm kim olduğunu öğrenmekten bile korkan Pitile karşı, içi derin bir nefretle dolüvordu. Yine kendi kendine: — Ben; diyordu, biraz evvel: *— Ya polis gelirse?,, Dediğim zaman: '— Bizim polisten korkumuz yok: Kaçak eşya- ler Vak emin bir yere gizlidir!,, Cevabını vermişti. Balbukl şimdi, sokağa çıkmâktan korktuğu mi aynl eşyaları buhane ediyor ve: “.— Polis duyarsa, halimiz haraptır!,, Diyor: Miskin, #ahansiz herif! Meğer. meyhanedeki. kabadayılığı, kavgayı ayı racak insanlar arasında bulunmasındanmış! Tenha. da kıstırılınca, böyle, sıçan gibi, yorgan altına bü. zülüyor: Böyle yüreksize, erkek diye bakilir mı*, Bir aralik Fitil: “— OHİ. Diye inliyerek, Melâhate: “— N6 Yapalım? Dedi, çok aciyor yaram? Fakat Melâhat, içini dolduran nefreti arttıran su Süale, çök aksi bir cevap vermemek için, uyu- muş görünmeyi tercih etti, ve Fitilin hitabım duy. mamazlıktan geldi: Fitil, kendi kendine: “ Kaltak... Dedi. Ben yanıbaşında inim inim inlerktn, o 'horul hörul uyuyor: Bu karı milletine, gönül değil, sadaka vermeğe bile değmez!,, Ve büylelikle © gece, bir yatağın içinde, koyun koyuna girmiş iki düşman yılan el uyudular! pe b Sarı Bekir, tabancasını ateşler ateşlemez, taban. ları kaldırmıs. esdrlenin o volunn twtmusto: Ertesi gün aybaşıydı: o Aylıkları bir an evvel toplamak için, çok erken kalkmak mecburiyetinde olun bek. Gİ, çoktan uykuya dalmıştı: Bu itibarla, Surı Beki. Fİ kövalıyan yakın bir tehlike yoktu. Fakat buna rağmen, Sarı Bekir, peşinden yüzlerce İnsan koğu- Yoörmüş gibi kaçıyordu: Koştukça terliyor, göğsü daralıyordu. Mubtaç olduğu kadar nefes alabilmesine, burnu Yetmediği için, ağzını da alabildiğine açınıştı: Dili, bir köpek dili gibi sarkmıştı, Bir hayli koştuktan sonra, bacaklarında bir kesik- lik duymıya başladı. Bütün vücudüne ateş basmış. tt. Hele ayağı, büyükçe bir taşa çarpınca, muvaze. nesi büsbütün bozuldu; Kaldırıma serildi. Kalbi, kaburga kemiklerini kıracak gibi çarpıyordu. Ter. den sırsıklam kesilmiş gömleği bedenine yapışınış- tı. Boynuna dolanmış bulunan yeşil yün atkı, onu, gittikçe daralan, sıkılan bir ip gibi boğuyordu. At- kıyı iyice gevşetti. Müthiş sarhoşluğundan da eser kalmamıştı: Bir damla içmemiş gibiydi. Sarhoşluk geçinee, kini de azalıyordu. Ve kini azaldıkça, kor. kusu artiyordu. Hayret verici bir gayret harcıya. rak yerinden doğruldu. Ve sırtında bin okkalık bir yük varmış gibi, âdeta ıkına ıkına ayağa kalk. ta: Her tarafı ağrıyordu. Fakaf onun içini dolduran bir tek arzu, kafasını dolduran bir tek düşünce vardı: “— Kaçmak! Nereye gideceğini,*nereye saklanacağını düşun- müş, hesaplamış değildi. Fakat nereye olursa ol- sun, gitmek, oradan, oralardan uzaklaşmak istiyor. du. Biraz ferahliyabilmek ümidiyle, ceketinin, ve. leğinin, hattâ ıslak gömleğinin düğmelerini de çöz. dü: Soğuk rüzgâr, onun ıslak gömleğiyle vücudü- nün arasına dolmuştu: Biraz rahatlar gibiydi: Fa- kat bu sefer de öksürmeğe başlamıştı. Öksürükler, sanki göğsünün tâ dibinden geliyor, bütün kaburgalarını sarsıyor, ve boğazını yortıyor. du. (Devamı var)