12 ZN YAZAN : Türk Safosunun Hayatı Daha Şimdiden Çünkü Safo, kacasının zama. rında olduğu gibi, oğlunun da sal. tanatı sırasında öz yurduna ve öz milletine yardım etmeyi, kazanç- Jar bağışlamayı vazife edinmişti. Kira da, bu yüzden Venedik eiçi- leriyle sıkı bir temas (içindeydi. Nitekim o elçilerden Kantarini ve Surazno Bernardo, bütün raper. larında Kiradan bahsetmişlerdir. Yasef Kohen adlı bir musevi mu. harrir de Kiradan bahsederken: “İstanbulda Türk kralının () sa. Tayında şöhret bulmuş bir kadın olup, devlet ricali ona secde eder. lerdi. Hükümetten memuriyet is- tiyenler, kendisine baş vururlar. di” diyor (1) şte bu ayarda bir âfet olan yahudi Kira, Üçüncü Sul: tan Mehmetfen de kolaylıkla bir forman © koparmış bulunuyordu. Dalavereci kadın, meramna or. dikten sonra, yine yerlere kapan- dı, yine hünkârin ayaklarına yüz we göz sürdü, Safonun'da eteğin! öpmeyi müteakıp (odadan çıktı. Hünkâr neşesizdi ve Kiranın ya- Pışkanlığından huylanmışa benzi- yordu. Safo, arsalamnın kükre. yrola, dedi, canın sıkılmı- $a benziyor. o Hangi küstah, gül yözüne bu ekşiliği getirdi? — Bizim Mahmut! (© — Torunum mü? “ — Evet, oğlum! Safo, ilkin hâyret gösterdi, son. Ta, oğlunun iki elini yakalıyarak "uzun uzun güldü: — Aman arslanım, dedi, de. mindenberi yüreğim ağzımdaydı, © “dışarı düşecek gibi çarpıyordu. Çünkü sen! elemli görmüştüm. © Meğer lâtife ediyormuşsun. — Lâtife değil valde, Ciddi söy. Tüyorum, Mahmut canımı sıktı. © — Sana valden de, Mahmut ia feda olsun arslanım. Torunum ne yaptı da, seni kızdırdı. — Kıhç oyunlarına pek merak. h, akşama kadar elinden kılıç düşmüyor. Kazalı bir oyun oldu- ğu için, yasak etmek istedim. Ya. © mima geldi, karşıma dikildi, “Ben İn o ordularma serdar olmağa hazırlanıyorum, dedi. Yaşı küçük ama, sözü büyük. Bakışları da de. limsi. Kendisini kovdum. seninle konuşmağa geldim. Acaba niyde. lim, bu çocuğu şu e nasıl © geçirelim? - TEFRİKA No. 95 Padişahın Bid Küçük Şehzadenin Kılıç Oyunlarına Merakı, Padişahı, Saltanat Kaygusuna Düşürüyordu Safo, gözlerini yarı kapadı, kı. sa bir düşünce geçirdi ve şu ce. vabı verdi: — Huy, esnın altındadır arsla. mini, Onun için Mahmudu sıkıştır. mak-doğru olmaz. Fakat bu yaş. ta serdarlık kuran bir çocuktan da hayır gelmez. Onun için kızla. rağasına tenbih edelim, Mahmü- du gözetletelim. Yaşı büyüdükçe, deliliği de büyürse, dimağını fe. sat bürürse, cezasını verelim. Ve oğlunda merhamet, şefkat duygularının kımıldadığını sezin. ce, kaşlarım çattı, - ağır bir sesle ilâve etti; - Deden Yavuzu unutma. Eli silâh tuttuğu * için, bubasını devi. riverdi (2), Sultan Mehmet, derin derin masının yüzüne baktı. Fakat o gü- zel çehrenin olgun bir nefasetle pırıldıyan hatların görmedi. Göz. leri anasının lâtif çehresine dikili olmakla beraber, göz bebeklerinde çocukluğundan delikanlıığa geçi- veren oğlu Mahmudun gürbüz. leşmiş siması dolaşıyor. Ve o si. ma, Yavaş yavaş Yavuzlaşiyor, Yavuz Sultan Selimi andırmıya başlıyordu. Safonun oğlu bu vehmi temaşa- ya tahammül edemedi, hafif bir titreme taşıyan parmaklarile göz. lerini sildi, belli belirsiz içini çek. ti: — Hoşça kal vade; dedi, daireme çekiliyorum dasında o Mahmudu unuttu, Sadrazamı" hatırladı. Anası. nın mukaddes Ismini dillere dü- süren bu adamı cezalandırmak is. tiyordu. Lâkin o hikâyetler ve ri. vayetler yüzünden onu devirdiğl. ne hükmolunmasını da nahoş bul- duğundan kendisiyle onun arasm. da bir ihtilâf yaratmayı tasarla. dı, bir vesile aramağa koyuldu. Sadrazamı kızdıracak, terbiyesiz. liğe sevkedecek bir bahane arı- yorüu. İşte bu düşünce sırasında gözüne Vezir tarafından yollanıp ta, cevabı henüz verilmiyen şey- hülislâmlık telhisi çarptı ve he. men kaleme yapışarak sadraza- mın'o tezkeresi üstüne şu Satırla- rı yazdı: “Bu mansıba hocam Sa. dettin efendi elyak olmağın mu- cibince telhiş edilmesi matlübu hümayunumdur!” ' Hadım Hasan, hünkârın tahmi. nini doğru çıkardı, bu hatta bo- yun eğmedi, tarihçi Solak Zade nin tâbirine göre, galiz bir telhis ben daha yazdi, Baki efendinin şeyhü. Mislâmlığa tayininde israr etti Bu iş, efendi ile köle arasında âdeta bir mücâdele mevzuu oldu. E- fendi: “Olmaz!,, Dedikçe, köle si. nirlenip: “Olscak!,, Diye bağirı- yordu. Nihayet hünkâr, hoca Sa- dettinin şeyhülislâmlığını ilân et. tirdi, münakaşayı kapadı ve haki. ki meramına geçerek, sadrazamın hoca el6yhindeki telhislerini ken- dine vefdi, Sadettin ilmine, şahsi haysiyetine pek mağrur bir adamdı. Erkeklikle alâkası, dişi. likle münasebeti olmıyan, hünsa dahi olmadığı için, Adem evlâdı arasında nidüğü bilinmiyen bir hadımin kendi aleyhinde telhisler yazmasından sön derece tehevvür duydu,valde sultanın onu hima- ye etmediğini öğrendikten sonra, ise, bu tehevvür müthiş bir gay- za İnkılâp etti, hoca hemen ha. rekete geçerek kapı ağası Gazan- ferle, yeniçeri ağast Tırnakçı Ha sanla birleşti, sadrazamin “Katli vacip bir mürtekip olduğuna dair,, fetva yazdı, padişaha yolladı. Sul- tan Mehmet te, yeniçeri ağasını dinliyerek, Hadımın ocaklıyı kış. kırtmıya' çalıştığına, valde sultan aleyhinde dedikodular çıkardığına kanaat getirmiş bulunduğuna, bu fetvayı #meline uygun bir vesika olarak kabul etti, vebâlini hoca Sadettinin ömüzunü yikliyetek, sadrazamı Yedikuleye kaldırttı ve bir geceyarısı boğdurttu. afo, irtikâba vo İrtişaya â. let olarak sadrazamlığa ge. tirdiği adamı — gevezeliğine cez za olarâk — böylece giderttikten sonra, hülk yanında - sıfıra düşen itibarını yükseltmek İçin büyük bir cami' yapmıya karar verdi. (Devamı var) hizmetine ve (4) Kir kadın hakkında en derli top lu bilgiyi mülga Darülfünun profesör. lerinden Bay Avram Galanti vermiş ve bu mevrüir dalr yazdığı bendi "Türk Ta- rik Eneünleni mecmuasının (İZ » 94) numaralı We 1 » eylâl : 1926 tarihli nur. hasında neşretmiştir. O bendden anla- #lıyor ki İkinci Osman tarafından Ki- Fanın torünlürina verilen (1617) tarih- Mi fermâni Simabodoviç wdlt bir müsteş- rik İstanbulda satın almış ve Odesa müzesine armağanlamıştır. MIT (2) Şelizade Maımudun Haseki Han- danın oğlu olmadığını bildiren ve Hay- rullah Efendi. Çeçevi, Hammer tarihle- rinde zürülen kayıtlardan bu romarın muharriyi haberdardır. Fakat gu'şekile de hikâyeyi tercih etmiştir. , TAN BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 123 456789 lo BUGÜNKÜ BULMACA 123 456718910 ova gas SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Haçlılara karşı savaşmış bir kah- aman, 2 — Eski bir vergi g Bir muharrirt mizin aör, 3 — Gerekli g Kartamenide bir kara 4 — Bir böcek © Familya g Bir sesli hart, 5 — Bir hari © Den Başka © Bir no- ta, 6 — İskambilde birli © İmek masta- rinden bir fl g Pis 7 — Allahın bir Ağızda bulunur. 8 — İplik g Hınç, öç © Bu değil şu deği, 9 — Vermek, Ata © Bir mesafe vahldi kıyasisi 9 Bir mesaha ölçüsü. 10 — Bir harf © Uzak g Bir çöle m man Bir Adam İki Kişiyi Öldürdü Izmir, (TAN) — Manisanın Ev. kaftekke köyünde bir cinayet olmuş, Ahmet oğlu Ahmet isminde birisi, benüz ; anlaşılamıyan bir sebeğten dolayı karısı Emine ile ayni köyden Mustafayı öldürmüştür. © Katil, Mustafayı çifte ile, Emine- yi de tabanca ile yaralamış ve öldür- müştür, Cinayeti müteakıp firar e. den Ahmet, jandarmalar tarafından takip edilmiş, ertesi gün Manisaya gelerek teslim olmuştur, e ile Mersin Hapishanesine Girenler ve Çıkanlar Mersin — Haziranda hapishanemiz den 69 kişi tahliye edilmiş, buna mu- kabil hapishaneye 57 kişi girmiştir. Tahliye dilenlerden 30 u mahküm, 32 si mevkuf, li para cezasından mevkuf, 6 sı âmme borcundan mev. kuf idi. Hapishaneye gelenlerin yükseklik | vası © ise 35 | mahküm, 15 | mevkuf, 1 i para ceza- sından mevkuf, 6 sı âmme borcundan mevkultur. Şimdi hapishanemizde mahküm ve mevkuf olarak 200 kişi vardır. 1.171.939 çer Çocuğumu Leyli Bir çocuğum var; 30 y lerdenberi çalışıyorum. Ne terfi me tefeğ Yüz yar, Bir de Barem; çıktı maaşımızın için dört sene bekliyeceğiz.. On t olacağız. Üzerime sinir oğumu. leyli bir mektebe müracaatta verriiyori: bulunmak lâ- Ölmek babası öl aye mensuptur. Bunu her kim | ende o kimsenin ilâkeydü “şeri maassız olarak çalışacağım. Taşraya giderim, Her şeş e- Wmideri gelir. Mazbut #hlâklı bis Cevap vermek İstiyenler Post Testant Xo. 28 kutuya mektupla cevüp verebilir. HN . Topkapı - Cihangir otobüsü Ben, Topkapıda otürüyerüm. Gazete- obüs işletileeğini okudum. vamtası servisleriin kımındarı bir şehirli sıfatiyle pek “abi olarak sevindim. Fakat şu noktayı de mülâhüzüi elimi: “Fetihle Sişli arasında, Bayazıtla Maçka ve Kurtuluş arasında otobüs servisi var- dır, Şehrin Beyazıda kadar olar bu kis- minde btol vist oldukç mülekâsi#- tir. Beyamttan Fetihe kadar olan kismini otobüs ihtiyacımı da Fatih — Şişli servisi karşılamaktadır. Fakat Beyazıt — Aksa ray arasında servis yok: Şimdi; Path — Şişli, Maçka ve Kur- tuluş — Beyazıt servisleri Edirnekapıya kadar uzatılsı ve maktu olârak Edirne- kapıdan münteha noktalarına kadar 15 kuruş fiyat tesbit dilse Edirnkapı ile Be- yoğlunun muhtelif münteha noktaları a- ras'nda muntazam bir otobüs servisi fan- zim edilmiş olur. Cihangire gelince, otobünler de Topkapı sında işletilmelidir. Cikangire iştiyecek ve Cihangir ara- O zaman Topkapı- dan İtibaren Beyanda kadar olan Kismin As Bayoğlu ile #abtası temin edilmiş 0- Var. Topkapı — Cihaner. hattinm tesisi yalnız Beyamt — Topkapı arasında otu- ran hulkan Beyoğlu Kismi irtübatini klerden Mürekkep Bir Hırsız Çetesi Erzincan; (TAN) — En büyükleri on yaşında olan dört çocuktan mü- rekkep bir hırsız çetesi keşfedilmiş ve bü küçük hırsızlar yakalanmıştır. Muhtelif dükkânlardan çaldıkları u. fak tefek eşya ile bir kadının evine göiterek sandığı içinden aldıkları 26 liranın 23 lirası, sahiplerine iade ©- lunmuştur. Çocukların beş lira ile, şeker ve pasta gibi şeyler alıp ye- dikleri anlaşılmıştır. Bunları teşvik eden başka biri bulunup bulunmadığı tahkik edilmektedir. meni Menemen Yolunda Otomobil Kazası Izmir, (TAN) — Menemen ş08€si İ üzerindeki Çiğli köyünde feci bir o. tomobil kazası olmuş, sekiz yaşların- da Hatice isminde bir kız otomobil altında ezilmiş, ölmüştür. Kaza, köy- den geçen şoförün otomobili süratle sürmesinden ileri gelmiştir. memuriyetten çekilmek ise| Bir Babanın Feryadı: Mektebe Koyunuz Size Bedava Hizmet Edeyim temin etmkle 2, şehri siz kalmış bir noktası ola | —bağ ve buhçe mevsimi olduğu da na- zarı dikkate alınırsa— inkişatında ihya“ kör bir tesir yapar, Sayın Vali Lütfi Kır” darın bu ciheti bir kere tetkik buyur- | masını rica ederim, Topkapı, Arpa Emini mahatlesi: İ Murat KARA . Buzu eksik tartıyor Osmanbey civarında bir buz bayii ki- lasünu 100 paradan verdiği buzları eksik vermektedir. Her vakit alıyorum, Dön akşöm tatlacak oldum, bir kile tamam 580 gram geldi. Belediyenin kendilerine verdiği satış müssâdesini böyle sultetimal etmemeleri için buzu gözümüz önünde tartı ile vermeğe mecbur olsalar halk da- ja ez aldatılır sanırım, Belediyenin nazarı dikkatini çekmenizi dilerim, Mavariyun sokak Ne, 32 6. K. . “J Açık muhabere Bakırköyünde R. Karakayayas — Sualinizin cevabı 28 Haziran Pazat tarihli gazetemizde çıkmıştır. K. Esimez — Sarih adresinizi yazar ve 6 kuruşluk posta pulu gönderirdeniz istediğiniz mü- tehasssın adresini mektupla bildiririz. Taksimde Mete caddesi enkinlerinden an Mah İle meğtubunuz elimize geçmediği için dercedilmemiştir. Maamafih 8 Tem- ruz Persembe tarihli nüshamızda seki- zinel sayfada “Okuyucu mektupları, s0- tununda,, sizin şikâyetinizin Lıpkıs çık- muştur. . Nevşehir hastane istiyor İyem enamien Nevşehirden yazılıyor: Şehrimizde bir hastane olmaması, bü- yük bir maksan teşkil etmektedir. Burs- da açılâcak bir hastaneden, ortamektep olduğu gibi, Ürgüp, Avanos, Arapsun ke- zaları halkı da istifade edecektir. Sihhat Vekâletinin, bu dört koza halkının Hhti- yacını düşünerek, mümkün olan süretle bir hastane açması temenni edilir. İnegölde Kasaplar Grev Yaptılar İnegöl (TAN) — Kasaplar dört gündenberi et kesmemektedirler. İleriye sürdükleri sebep, belediye- nin hayvan başınş aldığı kan pâra- sından başka mezbaha resmi olarak her kiloda dört kuruş almağa karar vermiş olmasıdır. Kasaplar, bu ilâve dört kuruşu fazla bulmaktadırlar. Belediye, halkı etsiz bırakmamak için bizzat hayvan kestirmeğe ve bir dükkânda et sattırmağa başla- mıştır. N ilkan. Yalovada Şiddetli Dolu Yalova (TAN) — Maftalardanberi devam eden gayri tabii sıcaklardan sonra geceleyin şiddetli yağmur başlamış, arkasından dolu yağmış ve müthiş gök gürlemeleri arasında Baltacı çiftliğine iki yıldırım düş. müştür. Zayiat yoktur. #htiyar kadın, pompanın yanındaki taşın üzerine gömelirken: “.- Kız, dedi, işini biraz sonra da görürsün. In- san, cezalı olsa, arasira mola verir. Gel şuraya da biraz yüzünü göreyim: o Göreceğim geldi.. Böyle durup dinlenmeden çalışacak değilsin? Gel şuracı. ğa otur da, allın yer görsün bira; Hem nedir bu kılığın? Soytarıya dönüp çıkmış. sın. Entarinin etekleri diz kapaklarını bile örtmü. yor... Bu tenkit, Mürüvveti kıfdırmıştı: “— Ne yapayim?” Dedi, bu kadarını buldum. Da. ha iyisi varsa, ver de giyeyim?.. Ihtiyar kadın: -— Senin, dedi, dileneiden sadaka istemeğe ne ihtiyacın var? Kendi kazandığın parayla, sultanlar gibi giyinip, kuşanabilirsin! Mürüvvet, büsbütün hiddetlendi. takarak, ninesinin önüne gitti: *— Hangi paramdan bahsediyorsun? Dedi. Benim, avucuma on para giriyor mu ki? Hepsini siz alı. yorsunuz!, , İhtiyar kadin: “.- Siz, diye, işin içine beni de karıştırma! De. di ve ilâve etti: “.— Senin paranı, sarhoş babanla, kaçık anan çar çur ediyor... Birisinin rakısına, ötekinin israfına, © Karunun serveti olsa dayanmaz... O paradan bana düşen günde iki dilim kuru ekmektir. İki dilim ek. © meği de, ben, nerede olsa, nasıl olsa bulurum. Zâlen serit de berbat edenler onlar ya? Şu haline bak birkere... Çabalamaktan iğne ipliğe dönmüşsün. Tulumbayı bi- TEFRİKA Benzinde kan kalmamış. Üstünde yok, başında yok!.. Halbuki, sen, daha rahat, daha kârlı bir kapı bu. lamaz mıydın? Bu cebi deliklerden sana ne hayır gelir? Kel merhem bulsa,'kendi başına çalar derler. Bunlar da öyle... Bari bir kısmet çıkacak yer olsa? O da yok. Gelen sarhoş, giden sarhoş. Ananın dünya umurunda değil. Senin zamanın ge. çecekmiş, ona ne? Her ay gelip, tıkır tıkır parasını alıyor, ziftleniyor ya? Öte yanı vız gelir ona... Halbuki, bugün, sen istersen, daha fazla kazana. maz mısın? Sultanlar gibi yaşıyamaz misin? On parmağında pırlanta parıldayan karılardan neyin eksik? Kıyamete kadar, böyle, tahta silerek, sebze sulsyarak, helâ yıkıyarak, âlemin sğzının kokusunu çekerek mi yaşıyacaksın? Ananın sana bu nasihati etmiye, seni bu yola sokmıya ne hukkı ver? Günah değil mi? Sonra vebalini çekmez mi? Sen giyinip ku. şansan da ortaya çıksan, Hangi erki “ — Hantmefendi!” diye gözünün içine bakmaz? Ne. 21 Hem erkekle konuşmak, niçin namussuzluk olu. yormuş? Bu zumunda, kafes arkasında yaşıyan ka- dın kaldı mı? İnsan, bir erkekle konuşunca, ona her şeyini ver. miye mecbur mu? Sen de âlem gibi biraz kırıtmasını, tatlı tatlı ko. nuşmasını, göze girmesini öğrensen fcna mı olur? Sen onların hatırlarını sorarsan, onlar senin derdini sorarlar, kaynaşır gidersiniz. Düşün “bir kere, bu kadar senedir, gidip te: “.x Darda kaldım, bana şuradan üç beş lira ver!” diyebilecek bir tek ahbap peydahlamadın. Halbuki, dünya bu, Sen onlara karışacaksın, onlar sana soku. lacaklar, bu suretle de, böyle kötü bir evin hizmet. çisi kalacağına, günün birinde, koca bir konağın ha. nımi olacaksın! Bugün, hizmetçiler değil, dilenciler bile paşa gibi yaşıyorlar, Yeter ki, insanı, istemenif yolunu, Âdâbı. nı, erkânını bilsin. Hem biraz da bizi düşün... Bak, ben senin ninenim... Bu yaşlan sonra, torunlarım sayesinde, rahat bir nefes almak istemez miyim? Al. lah seni inandırsın: Dün gece, ekmeğime katık bu. lamadım. Ayağımda bir çift çorabım yok. Şu halime bok bır kere, Yenicami kapısındaki dilenci, benim yanımda, hanımefendi kalır. çinde yaşadığımız ye. ri biliyorsun. Ikide birdi “— Namusum!” diye şişinen kaçık ananın yüzün. den, hepimiz diri diri mezara gömüldük... Yazık de. il mi bana? Yazık değil mi bize?” ihtiyarın, sesini titrete titrete söylediği bu sözler, bu sualler, Mürüvvetin küçük başınn içini altüst etmişti. Bu kadın ne demek istiyor, kendisinden ne yapmasını istiyordu? Dinlediklerinin hepsine mâha verebilmiş değildi. Fakât buna rağmen, ninesinin buruşuk suratı, onün masüm gözlerine, fena'bir büyücünün, üğürsüz ve meşum bir cadının yüzü kadar korkunç göründü, “e Sus nine... Yeter artik! diye haykırdı. Ve to rununun bu tavsiyesine hiç te itaat edecek gibi gö- rünmiyen ihtiyarın düşük çenesinden kürtulmak için, eve doğru yürüdü. Ttiyar kadın arkasından hâlâ; '— Günahtır bize... Hiç olmazsa bize acı!” diye ğer Mürüvvet koşa koşa yukarıya çıktı. Kendisini yatağına, tıpkı müşfik bir annenin kucağa atıhır gibi bıraktı, ve isimlerini koyamadığı, mahiyetlerini iyice seçemiyeceği iztırapların acısile, hiçkıra hıçkıra ağ- ladı. (Devam var)