9 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

9 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türk Safosunun Hayatı TEFRİKA No. 67 Mizon Kayboldü Karısı ve Çocukları Endişede Kalmıştı, Telâşa Düşüp Topkapı Sarayına Koşuştular Kadınlar, ağzın torba olmadığı nı ve kolay kolay büzülemiyece- ğini söylerler. Her hangi bir se- beple, dedikodu yapmağa başla - mış kütlelerin ağzını ise, ancak kılıç kapar. Halbuki Sultan Mu- rat, derin bir gaflet içindeydi. Halka sırtını çevirmişti, sadece kadınlarla, şarap surahilerile, saz telleriyle meşgul oluyordu. Fısıl- tı halindeki dedikoduları değil, sağır sultanların duyacağı şekil de atılacak nârâlara karşı da ku- lağı tıkalıydı. S aray kadınlar: gerçekten â- şık avlamak veya kendile- rini avlatmak fırsatını buluyorlar muydı?... Tarih, bu bapta yhine saray şüph tekim sonr rı Fakat biz, istidlâl sı küm vermekten çe ydaki başı boşluğu, başı bo geniş mikyasta bir çar- Başta Ester Kira ve kızları, gelinleri olmak ü- zere, düzünelerle yahudi kanısı bohça bohça kumaşlar, kutu kutu lar i o çarşıda hteris dalgalarla hayat ve hareket uya şı haline ren çıkanlar, o kadınlardan ibaret — telâş içinde değildi. Kimi anber, kimi mücev. & basmıştı, ber getiren, kimi Hint kuşu, kimi Çin bülbülü satmak istiyon küme o NY “im Mişonla çocukları, sa- küme insanlar da — yüz ve fır- raya baş vurup, bâzirgânın sat buldukları için — Topkapı sa. O orada bulunmadığını ve buluna - rayının harem dairesi eşiklerinde £ miYscağını Öğrenince, İstanbulun $ık sık ve alay alay boy gösterip ( altını üstüne ne duruyorlardı. lar yapmışlar, bulamamışlardı. tekrar saraya koyup sırra kadem fin izini Bunun üzerine, müracaat Bu arada zuhur eden bir Mişon hâdisesi o satıcıların saraya ne derin surette hulül ve nüfuz et- tiklerini tebarüz ettirdiği gibi, halk ağzındaki hikâyelerin de bir kat daha abütab bulmasına sebep olmuştu: Mişon, zengin bâzirgân- lardan biri olup, saraya yüzde yüz kârla elmas makülesi kıymetli e ya satardı. Onunla hârem arasın- daki alış verişlere de dan Rıdvan ağa tavassut du. Pazarlıklar uyuştukca, iki ta- raftan ondalık abp keyfine baki yordu. ın ziyandan duydukları € mi inliyerek Rıdva ğına kapan ması için Kk Rıdvan, onlara verdi — Ben padişah adamıyım, fıtlar kâhyası değilim. Buradan yıkılın, babanızı başka yerde ara“ yın!.. Bu kovuluştan sonra, Mişonun vârisleri, haremdeki dostlara gü- venerek padişaha arzuhal sundu- lar, baltacı Ridvandan kan dava- sına kalkıştılar. Rıdvanın elmas alış verişlerine parmak sokmasını kıskanan baltacılar da, "Ocağımı- za leke sürülmesin. İçimizde ya- ramaz varsa, çıkarılsın,, terane Mişon ailesine yardımcı çık- tıklarından Sultan Murat işe ali- n ağanın onun bulun- zin yalvardılar, şu kısa cevabı aya in ha çi balt Bir gün Mişon yüksek kıratta bir kuşak kiymetli elmaslarla süslenmiş bağı ile yine o ayarda bir sorguç getirdi, Ridvan ağa va- $ıtasiyle hareme gönderdi. Sultan Muradın hasekileri, < gözdeleri, kühyaları, hattâ Safoyla, Nuru Ba- nü, mücevberlere © bayılmışlardı. Fakat Mişon, bunlara bir milyon (ka gösterdi, Rıdvs akçe istiyordu. Kadınlar, pek im. Oçe gürdelikle sip: rendikleri ve âdeta gönül verdik. o karılmasına ve leri “halde elmâslari almağa cesa- onun gıyabında Mişon mes arama- ettiler; | hem babalarının, hem bir çok el- | lesinin incelenmesine | TAN BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 12349678690 gununu #UGÜNKÜ BULMACA 49 6 T6 09 10 SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Iterleşmek. 2 — Bir harf © Dakikadan küçük © Bir harf 3 — Akıl temkin © Tek g Bir işeret zamiri, 4 — Çizgi g Siz © Masallarda geçer. 5 Hatırlıyan © Bir yer, 8 — Yapı g Müinasır. 7 — Bir âlet © Babanın yansı g Fa- sila, 3 — Bir nota © Gemi bağlanır © Bir uzvamuz. Bir harf © Nesep secili g Bir Bir Gıncırdak, Ölüme Sebep Oldu Kızılcahamam (TAN) — Ki bir eğlence vasıtası olan ve süratle döndürülen büyük bir tahtadan ib: ret olan gi ak, feci bir kazaya bep olmuştur. Güvem nahiy akarlar köyünde iki çocuk gıncır? dağın birer ucunda döneri di 9-6-939 Anadolumuzun İlk Şiir Kitabı ll Yazan: Eski Hayat Mecmuâsının değerli şairlerinden M. FARUK GÜRTUNCA Üç yüz sayfaya yakın bir cilt içinde vatan, memleket, inkılâp duyguları temiz, berrak şiirler halinde birikmiştir. |Bu Kitap Matbaacılık Âleminin Avrupa Kitapları Tarzında Basılmış, Ciltlenmiş, Dikilmiş Bir Eseridir. 50 Kuruş. TEVZİ YERİ : İNKILAP KİTABEVİ - İstanbul — GAYRİMENKUL SATIŞ İLÂNI İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden : Haraçya Nişastaciyann 24582 hesap No. sile Sandığımızdan aldığı (1000)li raya karşı birinci derecede ipotek edip vadesinde borcunu ver» mediğinden hakkında yapılan takip üzerine 3202 No. lu kanunun 46 cf maddesinin matufu 40 cı maddesine göre satılması icap eden Feriköy 2 inel kısım Şişli mahallesinin Kâğıthane, ğında eski 48 Mü. yeni 120 No. lu kâgir bir ev ni mahalle ve sokakta eski 48 Mü. yeni 118 No, Ta < r kâgir bir evin yö rım hissesi bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek iste“ yen yeni 120 No,raiçin (200) ve yeni 118 No.ra içinde (172) lira pey akçası verecekir. bankalarımızdan ininat iektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergil simleri ve vakıf icaresi ve taviz bedeli ve tell aittir. Arttırma şartnamesi 20/6 39 tarihinden iti İsteyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktı; pu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat ta şartnamede ve taki vardır. Artırmaya, girmiş olanlar, bunları tetkik ederek satılığa çıka lan gayrimenkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve itibar olunur. Bi- rinci arttirma 24/7/39 tarihine müsadif Pazartesi günü Ca da kâln Sandığımızda'saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır Muvakkat ihale yapılabilmesi için teklif edilecek bedelin ihan alması e sandık alacağını tamamen geçmiş şarttır. Aksi takdi m arttıran kalmak şar- tiyle 8/8/39 tarihine müsadif Salı ayni saatte'son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrim ren tetkik et dosy günü ayni mahalde ve arttıranın üstünde bırakılacaktır Hakları tapu #teillerile sabit olm Bu kadınların selâmlar, name- ler de taşıyıp taşımadıkları maç- huldür. Nuru Banüların, - Safola- nektuplaşmaktan, aktan tamam: tağni oldukları da söz götü bir hakikattir. Fakat öbür kızla- rın, birer kere koklanıp, güllere benz! yıkların — sarayda gönül al rişi dahi kurmakta büyük bir ka- zanç uman bohçacılara kapıla- Tak — bir şeyler yapmağa çal malarını kabul etmek, hiç te yan- Mış bir iş olmaz. Zaten saraya atılmış ret edemediler, on yük akçeyi iki parça elmasa feda edemediler, Rıdvan da mücevherleri takımiy- le getirip Mişona teslim etti aremde ve ağa kovuşla- rında, hep bu elmasların hikâyesi söyleniyordu. Enderunlu, haysiyet Şimdi dahi gelişinde o elmas ğe hazırlanıyorlardı. Lâkin zen- gin yahudi, o kuşak bağı ile sor- guçu getirdiği günden sonra, gö- rünmedi ve saraya adımım atma- dı. Halbuki adamcağız evine de i, karısı ve çocuklarını Nakleden : Şehâbettin Fuat Annem masanın üstüne, bir çanak beyaz peynir, ete, mantar ve esmer köy ekmeği sıralamıştı. Bir taraf- tan da çay hazırlıyordu. emir veri Rıdvan, ertesi gün sipahi hanına gönderilmek üzere o gece ağa o- a misafir verilmişti. Orada -ağı sırada koynundan bü cek bir elmas yuvarlandı ve baş- kaları tarafından görülerek, he- men kızlarağasına haber verildi- ğinden Rıdvar, sıkı bir sure sorguya çekildi. O, büzirgün Mi şona bit olduğu ıkkuk eden elması, parayla aldığım id dia ederken, odun ambarında bir lâşe görüldü, arkasından Rıdvanın Giri bir baltsci TEFRİKA No. 15 ne de hoşmutsuzluğa benzer bir şey belirmedi. Doğrusu bu hal gücüme gitmedi değil, renk vermedim. Cenabıhak taksiratını af- hem bir düziye anlatı- bim pintileşmiş... Ne ka- Annemin gözlerinden yaşlar boşanmağa başladı. min boynuna atıldım; Iki yanazın- rak ölmüştür. le haklarını r sa boldu ve o-İlge. Miyomum go: | ss aimek cuklarına gösterilince, zavallılar üzerine kapanarak: “Babamız, bi bamız,, diye ağlamı koyuldu. | Rıdvan artık, hakikati söylemiş, suçu kabul etmişti. Odasının ta- van arasında da bir çok frenk ku- maşları bulunduğundan onun b: ka terleri de tırtıkladığı anla- (Devamı var) | Annem i ve alnımdan öptü. Yumuşak ve sıcak boynunu ayuçlarımla okşadım. — Anne, anneciğim, artik ne kadar bahtiyarım “isen. — Uyu, uyu, küçüğüm, Bak, az daha unutuyordum. viç,, geldi. Si sapsı Gözleri kan çanağına dönmüş,. Fakat ne iyi kaİpli, ne tatlı dilli çocuk... Bana ne zaman rastlasa diyor ki: “Tahsile devam et- mek lâzım, “Fenya, , mutlaka tahsilini bitirmek lâzım. O eskidenberi çocuktur. — “Frenef,, de bana mektup yazacağını vaadetti. Anne, size bir şey söyliyeceğim ama, sakın kızma- yın: “Vologda,, da “Frenef,, le öpüştük. Lâkin, bir defacık.. Hem de benim ısrarıml: hep öyle mert ve âlicenap bir al4kâdarlir Ve” irtifak Hakkı” sa ve masarife dair iğdinlarını ilân tarihinden itibaren evrâki müsbitele: ildirmemiş olanlarla hakları tspu bedelinin paylaşmasından hari stiyenlerin 38/1338 dosya işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olun als “Nikola Paylan ve Hüs Yala beraber dairemize bildirmeleri lâzımdır. Bu sun İlerile sabit olm Daha diğ kalırlar numarasile * DİKKAT Emniyet Sandığı; Sandıktan alınan gayrimenkulü ipotek göstermek isteyenlere muhamminlerimizin koymuş olduğu kıymetin nısfını teca- vüz etmemek üzere ihale bedelinin yarısına kadar borç vermek suretile kolaylık göstermektedir. (4019) küçüğüm! — Çok şükür! Kımıldadı nihayet! Uyukluyor mü- sun?... Görmüyor musun, ben geldim ayol! Böyle söyliyerek terütaze dudaklariyle yüzümü buselere garketti. im, dedim, semaver hazır ha! Fev- kalâde bir şey doğrusu! Vazifeye giderken çay içti” ğim ilk defa vaki oluyor. Çaya ekmek batırdım. Hem de doya doya yedim; öyle hatır için bir parçacık değil. Postahaneye gi derken de, annem ayrıca yanıma ekmek koydu. Daireye bomba gibi girdim. Yüzümde geniş, âde- ta aptalca bir tebessüm dolaştığını kendim bile his- sediyorum. Sesim hiç eskisine benzemiyor. O kadar kuvvetl. söylüyorum ki... Sesimin bu kuvvetine kendin, de hayret ediyorum: dar hodbin bir adam olmuş. Bana ne derece &ert muamele ediyor, görsen bir kere.. Sen yokken, ne eziyetler çektim... Ne sıkıntılara, ne acılara katlan- dım... Yengem. babama karşı da, bana karşı da su- Tat asıyor, homurdanıyor.. Aman bizi birakma.. — Ye, ye, miniğim... — Babam fena halde bitlenmiş te. Açlık, anne- ciğim, ne hallere sokuyor, gördün ( değil mi — Evet, evet, gördüm. Ona yler “olmuş “Boris,, i de, beni de lâkayıt karşıladı: Geldiğimiz- den memnun mu, değil mi, belli etmedi. — Muhakkak memnun olmamıştır, anne, mu- hakkak. “Boris, uyuyor mu? Bak, pis çocuk. De- mek beni beklemedi ha? Anlatsana, anne, babam sizi görünce, ne yaptı — Dur da, anlatayım. “Boris, le beraber kapıyı çaldık. Yengen açtı... Ötesini tarife hacet yok... “An- nesiğim, güzel anneciğim, hoş geldin!,, Diye karşı- dadı. Ağlamadı mı? — Ağlamak mı, ne münasebet? Yalnız dedi ki: ükür geldiniz artık. Gözlerimiz yolda kaldıy- — Ne yalan, ne yalan... Gözleri yı Nasıl da dili varıyor da, söyliyebili; — Evet, dinle bak.. Neyse, üstümüzü çıkardık, oturduk... Derken baban odasından çıktı.. Kısaca, “Hoş geldiniz!,, Dedi. Işte o kadar. Yüzünde ne lda kalmış ha?, r, bilmem ki7, dan öptüm, öptüm. — Arme, ağlama! Ağlama anneciğim. Artık annemi de, o pinti herife karşı müdafaa etmek; ve onun göz yaşlarını silmek bana düşi Birdenbire aklıma geldi: Ya babam uyumuy bizi dinliyorsa?... — Anne, uyuyor mu acabat — Çoktan uyudu bile... Horlayıp duruyor. Kaçın- cı uykuda kimbilir! Annem, sabunlu suya gire gire kızaran mini mi- ni eliyle tuhaf bir hareket yaptı ve beni güldürdü. Boynuna atılıp ta, onu şapur şupur öpmek isti- yorum. Elleri de ne güzel... Ince parmaklarının uç- ları tombul tombul... — Oh, arneciğim, güzel anneciğim., “Aleksan- droviç,, açlıktan ölüyor da, babam dönüp bakmıyor bile. Kardeşim, şimdi, Avrupa otelinde hizmet edi- yor. İşe girdikten sonra, eve bir kere bile uğramadı. — İyi, iyi, kızım. Şimdi her iş yoluna girer artık. Soyun, yat. Yorgunsun.... Vazilenden memnun müu- sun?.. — e. Anne, vazife çok can sıkıcı doğrusu. dür “Aleksandr Andreiç,, çok budalanın biri. “Zaytzef,, müdür muavini... kendime gayet iyi bir arkadaş buldum... na her zaman tereyağiyle ekmek veri — Uyu, uyu, kızım, hepinizi Allaha emanet et- tim... — Bonjur, “Elena İlinişma..., iyi, uyu çocuğum, yorgunsun. — Yarından sonra İlk maaşımı alıyorum. Ön beş günlük ücret dört yüz ruble tutuyor. Babam bu işe çok memnun olacak. Diş tozu bile satın almak için bana para vermiyordu. Aldığım parayı kâmilen sa- na vereceği Maaşunı babama bırakmak istemiyorum. — Sen de amma akılsızsın ha! Bir defa kendisine danışalım bakalım. O ne diyecek? Fakat kâfi artık.. Haydi, uyu yavrucuğum. — Ben onu hiç sevmiyorum anne. Seni daha çok seviyorum — Peki — Ama, yarın sabah beni mutlaka sekizde kal- dırmalısınız, Sakın unutmayın. — Olur. Sen uyu. — Yarın çay içecek miyiz, anne? — Şüphesiz, çay içmeden seni bırakır mıyım sa- Biyorsun? Jeceniz hayır olsun, anne. — Geceniz hayır olsun, evlâdım. 16 Mayıs Kimbilir daha ne kadar uyuyacaktım: “Bort omuzumdan sarsarak uyandırdı. Kulağıma baj yordu: — “Fenya,, , güzel melekçiğim, kalk... dim... Anne “Fenya,, inek gibi böğürüyor. Ben gel- bonjur, elmasım. Elmasımın bugünkü Neredeyse ağzın kulak- — Bonjur, neşesine sebep ne acaba? larına varacak... — Ah, "Elena Tlinişma,, bilsen! Annem geldi — Annen mi? Şüphesiz köyden geliyor, dair bir şeyler getirdi mi bari? Ha, getirdi g. ba? Maamafih çok bir şey de değil. Biraz mantar, beyaz peynir, azıcık tereyağı ve pek- simet... — Peksimet... Alâ, âlâ... Daha ne olsun? Bahti- yarsınız elmasım... Ben çayla peksimete bayılırım. — Oh, “Elena İlinişna”, isterseniz yarın size ge tire; — Aman, azizem, çok teşekkürler ederim. Zah- mete ne lüzum var. — Muhakkak getiririm, “Elena Ilinişna”, — Hayır, hayır, zahmet etmeyin. — Öyle şey olur mu, “Elena Ilinişna”, mutlaka kabul edeceksiniz... Her halde, reddederseniz çok mahcup olurum. — Elmasım, ikram edilecek zaman mı? Her çey ateş pa — “Elena Tlinişma”, behemehal kabul istiyorunı. Ne olursa olsun; zamandan bana ne? Ge- t#ireceğim dedim vesselâm. — Pek iyi, pek iyi, haydi vazlfene artık, elma Deva etmenizi sım. & var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: