25 Mayıs 1939 TAN | Türkiye 1400 Kr. © 1 Sene ww ” sAy w " 3Ay v0 l . * 1 Ay . ” | m Mililetlerarası posta ittihadına dahil ölruyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8 35 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 28 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 Kuruşluk | pul ilâvei lizımdir. İlk Kurban az mevsimi başlar o başlamaz Florya deniz o hamamlarında Seçen gün ilk kurbanı verdik. Flor Yada denizde bir genç boğuldu. Geçen gün bu sütunda, deniz ha- mamlarında alınması lâzım (gelen tedbirler hakkında yazdığımız yazı - da, bütün deniz banyo sahipisrinin plâjlarda cankurtaran ve birer hasta- bakıcı bulundurmağa mecbur edil - mesini tavsiye etmiştik, Eğer Flor- yada bir cankurtaran bulunsaydı, bu çocuğun kurtulması ihtimali çoktu. Bu hâdiseyi münferit bir zabıta vakası olarak telâkki o etmemelidir. Her yaz sahillerimizde bir kaç kur - ban veriyoruz. Bu kurbanlar bizim tedbirsizliğimizin günahını çekiyor lar, Halbuki alınacak tedbir basittir; Sadece bütün plâj sahiplerini can kurtaran bulundurmağa mecbur et: mek, Vali Lütfi Kırdarın bu noktayı »azarı dikkate alarak lâzım gelenle Ye emir vereceğini umarız, . Almanlar Piyasamızda Ne Bulurlarsa Alıyorlar Dünkü gazetelerde Varşovadan £elen bir ajans haberi vardı: Almanların Polonyada geniş mik- Yasta mübayaat yaptıkları, ve aldık- ları malın cins ve kalitesine ehemmi- yet vermiyerek ne bulurlarsa Alman- yaya naklettikleri bildiriliyordu. Y Bönborieleela eörkaeenyan Ti madde ( biriklirmekte, yakm bir harp için hazırlanmaktadırlar. Bu s€- beple memleketlerine ne sokabilir - lerse kâr sayıyorlar. Son günlerde bizim piyasamızda da Alman firmalarının faaliyete geç- tiklerini, sebzeye varıncaya kadar ne bulurlarsa aldıklarını öğreniyoruz. 150 milyon marklık Alman kre- disinden bu suretle istifade ediyor - lar. Bu alış veriş bizim lehimizde mi- dir? Bu meselenin tetkiki lâzım gel- diğini zannediyoruz. . Bir Okuyucunun Derdi Bursadan bir okuyucu yaziyor: “Bursa erkek Dsesi dördüncü sı- nifnın almanca şubesinde son yokla- malarda 67 talebe (1, 2, 3, 4) numa- ra almış, Elbette dokuz yıllık bir ze- kâ ve bilgi eleğinden süzdürülerek bu sınıfa yükseltilen gençleri anor - mal olmakla itham edemeyiz. Mu - vaffak olamayan gençlerin (nisbeti hu kadar kabarık olunca bu muvaf- fakıyetsizliğin sırrını yalnız gençle- rin çalışmamasına da atfedemeyiz. Eğer bu gençler bu sınıfa kadar hak» $iz olarak getirilmişlerse bundan me- #ul olan kimdir?” TAN Bu Yazıda, Türk - İngiliz Ticari Münasebetlerinin Dünkü ve Bugünkü Vaziyetini ve Bu Münasebetlerin Artması İmkânlarının Nelere Bağlı Olduğunu Okuyacaksınız: B: burada Türkiye - İn- * giltere ticari münase - betlerinden bahsedeceğiz. İn- giltere ile aramızda, 936 se - nesinde yapılan bir Kliring anlaşması vardır. O seneden itibaren tatbik edilmekte - dir. Bir de 27 mayıs 1938 de müzeyyel bir anlaşma daha vardır ki, bu anlaşma iki mem leket o münasebetlerini daha ziyade arttırmıştır. Bütün bu anlaşmalara rağmen, dış ticaret istatistiklerinde İngil- tereyle olan ihracatımız, bir kaç milyon gibi küçük rakamlar ha- linde göze çarpmaktadır. İthalât daha fazladır. 938 senesinin il ayındaki vazi- yet şöyledir: İhracatımız 4 milyon 620 bin liraydı. İthalâtımız ise 16 milyon 211 bin lirayı bulmuştur, 937 se- nesindeki ihracatımız 8 milyon 602 bin liraydı, ithalât işe 11 mil yon 178 bin lira kadardır. Görülüyor ki, iki senedenberi İngilterenin bize olan ithalâtı da- ha fazladır. Merkez Bankası tarafından 6 mayısta neşredilen klering hesap- larına göre, İngilterenin bu he- saplardan, bizden alacağı miktar, 11 milyon 331 bin lirayı bulmak- tadır. Halbuki bir mayısta neşre- dilen klering hesaplarında ülaca- ği miktarı 10 milyon 640 bin ki- dak, martasda, yine İöygliteretiei fazla miktarda ithalât olmuş, kle- ring hesaplarındaki borç miktarı artmıştır. İngiltereye neler satıyoruz? u senenin 11 ayında, İngü tereye sattığımız belli başlı maddeler şunlardır; 165 bin liralık hububat, 555 bin liralık fındık, 64 bin liralık in- cir, 320 bin liralık üzüm, 170 bin Mralık yapağı, 148 bin liralık zey- tinyağı, 92 bin liralık krom cev- heri, 437 bin liralık kepek.. Görülüyor ki, satış yaptığımız maddeler, yarın milyon lirayı te- cavüz edemiyor, burada hatıra ge- len bir sual var: Acaba İngiltere- ye daha fazla satış 'yâpamaz mı- yız?. Bunun muhtelif sebepleri var. dır. Bunlardan bir tanesini takas mevzuu teşkil eder. İngiltereyle takas üzerine müsmele Yapıldığı için, takas suretiyle ihracst yap- mak pek güçtür. Son günlerde takas primi, yüz- de 70 i bulmuştur. Yani yüz lira- bik ithalât hakkını, 170 Jiraya ala- caksınız. Aradaki yüzde 70 takas primi, takas işini takip eden te- kasçılar diye yeni tip tâcirlerin İmtihan zamanı yaklaştıkça bu ve buna benzer bir çok şikâyetlerle kar yılaşıyoruz. Bu şikâyetlerin en mü - him menşei, imtihan ve yoklama sis- teminin yanlışlığındadır. e Sadrettin Celâl Tan'da son haftalar içinde İm tihanlara ait yazdığı iki yazıda bu meseleyi uzun uzadıya izah etmiş ve hal çarelerini de göstermiştir. Bu okuyucumuzun işaret ettiği Meseleye gelince: Bu talebenin mu- Vaffak olmadığı ders lisan dersidir. Hepimiz biliyoruz ki, o mekteplerde tslebe lisan dersine ehemmiyet ver- mez ve bu derse lâyıkı veçhile çalış- maz. Bu sebeple de lisan derslerinde alinan neticeler dalma zayıftır. Bun- da ne hocanın, ne de talebenin kaba- hati vardır. Kusur, lisan derslerine Verilen ehemmiyetin noksanındadır. Eğer öğretmen biraz titiz olur da ta- lebeyi sıkıştırmağa kalkarsa, netice okuyucumuzun dediği şekli alıyerir, Onun için bizce meseleyi esasın - dan halletmeğe ihtiyaç vardır. cebine girmektedir. Her şeyden evvel, takas müna- sebetlerini daha basit bir hale koymak Jâzımdır. İngiliz - Alman rekabeti iğer taraftan Alman firme- ları, İngiliz (firmalarına karşı rekabet yapmaktadır. Bir misal: Geçenlerde İngiliz fimaları 110 kuruştan tiftik alıyordu. Bu- nu duyan Alman firmaları tifti- ğe 140 kuruş fiyat vermişlerdir. Bu yüzden İngiltereye tiftik ihre- catı azalmıştır. Alman firmaları daha fazla fiyata mal alabilir. Çünkü ayni nisbette pahalı mal vermektedir. Ayni zamanda kle- ring hesaplarında bize Karşı 10 milyon 662 bin lira borçlu bulun- maktadır, Son zamanlarda bu börç yekü- nu daha ziyade kabarmaktadır. Çünkü Alman firmaları, piyasa - da ne bulurlarsa satın almaktadır. Nasıl İnkişa © İngiliz - Rumen ticarel anlaşmasını imzalıyan ve Bükreşten sonra TÜRK - İNGİLİZ Ticaretini £ Ettirebiliriz o diğer Balkan merkezlerinde temaslar yapan İngiliz ticaret heyeti âzaları B sene sonra vereceği ir inşaat müteahhidi anlatıyor. Toprak kazmak için Ak manyadan ofomatik hir makine sipariş etmiş. Fabrika, bir i söylemiş, ayni müteahhit, Tagiltereye de sipariş vermiş, Blerkez Bunkasında klering hesaplarında Ingilte- reye borçlu olduğumuz için fabrikatör, paranın pek kısa zöman- da eline geçeceğinden emin olmadığı için, bu siparişi kabul etme- miş. Amerikadan slmak istemiş, fakat Amerika için döviz yok... Hâsılı bugünün Ücareti, yalnız alıcı ile satıcı arasında cereyan etmiyor, Her ikisi arasında, Merkez Bankaları, klering muahe- deleri, döviz kontrol komisyonları, ithalâtı kontrol büroları... Mâ- sılı her meinleketin garilarına ve hususiyetlerine göre tenteli tahdit eden muhelif isimler altında, komisyonlar, bürolar var. Abı satmak İstediği, müşleri de almak istediği halde, ortada” ki takım manialar, her ıxı tarafın arzusunu tahakkuk ettire. miyor. Ticaretin bu suretle girift bir şekil alması, uzun ve yine girift, içiüden çıkılmaz bir mevzu teşkil eder, lar. Hattâ taze sebze bile. Günün birinde, bu gidişle Ak manya bize 40 — 50 milyon lira kadar borçlu olacak, ve bütün ih- racat mallarımızı kendi tarafına çekecektir. Hâsılı bu da ayrı bir mevzu teşkil eder, İngiltereden neler alıyoruz? pr ötedenberi ingiliz mallarını daha ziyade ter- r Bugünün. Meselesi: ESKI ve YENİ Tekaüt Kanunları Ve teknüöt kanununa naza - ran üç ayda 450 lira alan ve ayrıca üstelik bir senelik top - tan maaş miktarını ikramiye alan bir albayın yanında, eski tekaüt kanununa nazaran tekaüt olan bir albay üç ayda doksan lira alıyor. Bu mesele az teknüt maaşı a - Janların geçinememesi itibariyle bir dava teşkil etmeden evvel, ile ri milsavat prensiplerini ihlâl e - den bir adaletsizlik olmak itibarile birinci derecede mühim ve halli su reti katiyede lâzım olan bir me - seledir. Bu meselede eski tekaüt kanunu İle maaş alanlar hiç sikâ - yet etmeseler, ve hallerinden memnun olsalar, yeni tekaüt ka- nunile Omaay alanlar da ar kadaşlarının düçar olduğu bu haksızlıktan bir infial duymasalar dahi, Cümhurivetin bu haksızlığı derhal tamir etmesi zaruridir, Çün kü Cümhuriyette birinci | plânda evvelâ hak ve müsavat gelir. Yoksa bu müsuvat prensibini, şu veyn bu sebeple ortadan kaldır- dıktan sonra yarın gelecek bir mec İis, o güne kadar tekaüt maaşı a - lanlarım maaşlarını tenzil ve on - dan sonra yeni tekaiit © olanların maaşlarını artlirmağa karar verir- se buna karşı duracak bir prensip bulunamaz, Ve bu müsavatsızlığı bütün ma aşlara, bütün vergilere ve ilâh, ber seve tatbik edehilirsiniz Bu meselâ, bugünkü o mecliste münhal olan mebusluklara intihap edilen mebusların arkadaşlarından üç misli fazla maaş alması için ka- nun çıkartmağa benzer. Bu misal leri çok aykırı mi buluyorsunuz? Bugünkü eski ve yeni tekaüt ka- hununa nazaran maaş alanlar a“ ni bu vaziyettedir. Çare nedir? Dİ- yeceksiniz! ! w Bunu Büyük Millet ( Meclisi halleder, Yalnız benim hatırıma şekilden o meselâ bir tanesi şudur ki Azami tekaüt maaşı ayda 150 lirayı geçmez. Çün kü tekaüt maaşı demek, bir memu- run işten çekildiği yaşlı zamaninda ancak zaruret çekmemesinin te - minidir. Yoksa lüks yaşaması değil, gelen bir kaç Azami 150 lira maaş İse bu fakir memlekette bir aileyi zarurette bı rTakmamak için kâfidir. 150 lira maaş otuz bin Hrahık emlâk sahibi olmak demektir, binsenaleyh bu ölçüde yeni tekaüt kanımu bütçe- sinden yapılan tenzilâta biraz da- ha ilâve edilirse eski teksllt maaş- ları yükselerek tam bir müsavat halini alır, Muhakkak olan sudur ki, va - tandaşlara gayri müsavi muame le tatbiki ancak bir devlet iflâs e medikçe yukuuna imkân verileme diği için bu davanın halli lâzımdır. 5 Ekrem RİZE (Eski Rize Mebusu) z cih eder. Nitekim 938 senesinin 11 ayında 4 mülyon liralık ihracata mukabil, İngiltereden 16 milyon liralık ithalât olmuştur. Bu mak ların başında, demir, makine, pa- muk ipliği, mensucat, bakır, yün mensucat, kara ve deniz vasıtala- rı bulunmaktadır. Bunlardan yal- nız demir, makine ve fenni âlât lar için on bir ayda verdiğimiz paranın yekünu 7 milyon lirayı bulmuştur. Piyasamız pahalı Alman malla- rı yerine, sağlam ve daha Ucuz İngiliz malını tercih eti mektedir. Fakat İngiliz firmaları, klering hesaplarından bize karşı alacaklı olduğu için, paralarını alamadık- larından bahsetmektedirler, Fakat ortadaki alacak miktarı İngiliz dış ticaret mikyasina göre, büyük bir şey değildir. 11 milyon 531 bin lira, 5 İngiltere ile ticaretimiz artıyor ğe günlerde İngiltereyle ©- Jan ticaret münasebetleri- miz artmaktadır. Bilhassa nebati yağ, tütün, tiftik, krom “cevheri üzerine İngiliz firmaları yeni ye- pl anlaşmalar yapmaktadırlar. Pi- yasada bu anlaşmaların iyi bir te- siri görülmektedir. Bu anlaşmalar tahakkuk ettiği takdirde, Merkez Bankasında kle- zeman İngiltereyle olan ticaret münasebetlerimiz daha ziyade in- kişet edecektir. Tek bir pazara bağlanmaktan büyük bir müşkü- it gören, piyasa, daha ferah bir nefes alacaktır. Fakat bütün bun- ların tahakkuku için şu eseslara riayet etmek lâzımdır: İktisadi münasebetimizin inkişafı için neler yapmak lâzımdır? 1 — Türkiye - Almanya ara- sındaki ticaret münasebetlerinin normal bir şekle girmesi, ? — Takas gibi ticari müna- sebetleri girift bir hale sokan usullerin daha basit bir hale ge- tirilmesi, 3 — İngiltereyle yapılacak yeni bir ticaret anlaşmasında klering sisteminde, alici ile satı- cıya tediye usullerinde daha zi- yade kolaylıklar gösterilmesi... Dış tlcaret işleriyle alâkadar resmi dairelerin bu meseleleri da- ha etraflı bir surette tetkik ede- rek, dış tiesretimizi muayyen bir memleketin mali tahakk'imünden kurtarmaları için, vakit kaybet- memeleri lâzımdır. AYI Atatürke Türk Kadınının Minneti Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Kk” sanatkârımız Melek Ce. Iâl, Türk kadınının Atatürke taşıdığı minneti ifade eden bir sen - bol yaratmış. Bu senbolü bir made yonun üzerine resmetmiştir. Bu eserin kiymeti yalnız Melek Celilin bu deseni çizmekte gösterdi. &i kabiliyette değil, senbolün ifade et- tiği manadadır. Atatürkün İsmini ve öldüğü tarihi tesbit eden bu madal - yonun içinde, teessürle, minnetle öğ- layan iki kadın, Atatürkün, Türk in- kılâbının esaretten kurtardığı kadın. lığın senbolüdür. Madalyonun arkasında yanan As tatürkün meşalesi, ve bu meşalenin altına yazılan cümleler de, sanatk » rın fırçası kadar kuvvetle, kadmlı ğın minnet ve şükranını ifâde edi - yor: “Kurtardığın Türk kadını sana minnetle, ebediyen ağlayacaktır.” Bu eseri, yalnız bir güzel sanatlar e seri olarak değil, sahibini bir artist olarak değil, hütün bir kadınlığın ra- hunu, hissini ifade eden (müstesna bir kompozisyon yarattığı için teb » rik etmek bütün Türk kadınlı ın | borcudur. Atatürkün arkasından (o çok göz yaşı döktük. Fakat bu yaşlar, akı gitti. Bu eser, dökülen göz yaşlarımı, duyulan minneti. ebedileştirmiştir. * Melek Celâl bu eseri sırf bedii bir zevkin, Attürke duyduğu minne tin bir ifadesi olarak resmetti. Fakat biz bunu benimsemek ve umumüleş-. tirmek © İsteriz. Onun fırçasından. çıktıktan sonra, bu madalyon herkes sin malı olmalıdır. Kendisi de bu ma» dalyonu herkesin göğsünde gön eseri yaymak için bir hayır cemiyeti ne devre hazır olduğunu söylüyor. Bana kalırsa, bu kıymetli ri de Çocukları Esirgeme Kurumunu! hakkı ve vazifesidir. Türk kadının, Türk çocuğunun başını soktuğu şefkat müessesesi, Türk — kadınının. minnetini ifade eden bu senbolü ! umumileştirebilir, hem de maddi tıraptan ağlayan bir çok kadın v © cuğun göz yaşını dindirebilir. * Atatürke mirn Türk kadını diri içine el, Atatürkün eli Hâlâ bugün, inkılâbın, inkılâp ka - nunlarının kadına verdiği haklı hazmetmeyen, kadının içtimni tel mülde katettiği merbalenin ü irtica o duvarı çekmek * İsteyenle eksilmemiştir. O, uzağı gören ke: görüşü ile, hu duvarı yıkmış, kediz terakki ve tekâmülün yollarını açn tır, Türk kadını Atatürkü, yalnız. tiklâlin kurtarıcısı olarak değil, Kı di kurtarıcısı olarak da ebediyen mir netle anacak ve kayıbına ağlay tır. Melek Celâl de, bu kadını ve 5 Hüseyin Avni kadının minnetini senbelize etmisti Aksarayda Bir Baraj Yapılacak Niğde, (TAN) — Orta Anadolunun buğday anbarı olan ve Türkiyenin en iyi sert ve yumuşak buğdayların: ye- ştiren Aksaray, yakinda daha bü- yük bir feyiz ve bereket sahası ola- caktır. Melendiz dağlarından cıkan ve Ak- saraydan geçen Ulurmaktan yazın bir kısım arazi sulanmakta ise de ilk baharda ve kışın bu rmağın taşarak bütün ovayı bastığı çoktur. Aksara- yın bir kısmı bataklıkları da bu yüz den vücut bulmaktadır. Aksaraylılar, hem bataklıklardan kurtulmak, hem de tuğyan zamanla- rında zarar veren suyu faydalı bir hale getirerek yazin kullanmak için Nafıa Vekâletine müracaatlarda bu- lunmuşlardır. Vekâlet, su mühendisi Sadıkı tetkikata göndermiştir. Mühendis, Aksarayın altmış dört kilometre aarkında Mamasonun Gü. Jeünkaya civarında, Uluitmağın ges çit yerinde tetkikatta bulutmuştur. Burada, temel kısmında yirmi, yuk rı kısmında yüz yirmi beş metre liğinde bir sed inşası kabil old bu takdirde 92 milyon metre mil su istiap edecek mühim bir barajın imeydana geleceği anlaşılmıştır. B iş, 300 bin liragibiaz bir para yapılabilecek. buna mukabil met: 200 bin dönüm arazi sulanabilecek; bataklıktan da eser kalmıyacaktır. Aksaraylılar. bu barajın bir en evvel yapılmasını candan temenni mektedirler, ! , imi Petürke Kaymakamlığı Gercüş (TAN) —Kaymakamlığımı vekâleten yapan Basri Özpınar, latya Pötürge kaymakamlığına ta - yin olunmuştur.