18-5-939 xa Ğİ Rİ Y.N “Acaba Şunu da Bir Sızdıramaz mıyız?,, O" altıncı asrin sonuna doğ- ru ve on yedinci asırdan başlıyarak Osmanlı İmparatorlu- ğunda yer tutan bir pare siyaseti vardır. Bu siyaset mali ve iktisadi fikirlere, düsturlara, saruretlere İstinat eden bir hareket değildi. Düpedüz soymak siyasetiydi. Baş- ta padişahla saray, arkasında Ba- biâli olmak üzere, bütün devlet müecsseselerinde bu siyaset perva- sız bir küstahlıkla ve — İtiraf e- delim — parlak bir muvaffakıyet- le tatbik olunurdu. Soymak siyasetinin bir kaç şek- Wi vardı. Bu şekilleri müsadere, sızdırma ve hediye olarak, üç e- sasta toplamak mümkündür. Mü- sadere yalnız padişahin ve pek seyrek olarak, sadrazamın yâpa- bileceği soymak şeklidir. İcra tar. zı da gayet basittir. Hünkâr ve- ya sadrazam, okkalı bir vurgun yapmak istedikleri vakit, etrafa şöyle bir göz gezdirirlerdi. en zen- gin bir adamı seçerek, emir ye- rirlerdi: Kafası kesilsin, malı ha- zineye alınsın! Kimse çıkıp ta, bu adamın gür mahı neydi diye sorsmazdı. Hattâ onun çoluğu çocuğu bile ağızlarını açıp ta, küçük bir t kelime. si haykıramazdı, “Haydi kendisi- ne kıydınız, malından ne sunuz ve neden bizi sürünmeğe mahküm ediyorsunuz, diyemezdi. Çünkü müsaderenin devlet siy: setinde mühim bir 7ol oyna: herkes bilirdi. Ondan ötürü köyle vaziyetlerde ağı iz açmak, devletin iyasetini Yen inek olacağın- dan ve bunun cezası da ya sürgü- ne, ya mezara gitmek bulundu- ğundan değme babayiğitin ortaya atılmasına İmkân yoktu. K ısmi müsadere demek olan, sızdırma şekli, derece dere- cs her memurun yaptığı bir işti. Elinde resmi kudret bulunan bü- tün devlet adamları, muhitlerin- de bulunan zenginleri birer b neyle arasıra sızdırırlardı Sızdı randa kuvvet ve sızdırılinda © kuvvete boyun eğmek ıztırari bu- lunduğu için sızdırma siyaseti gün- delik politika sayılırdı. Hediye usulü malümdur Bay. ramlarda. nevruzlarda, düğünler» de, hastılıklardan kurtuluşlarda, memuriyete gelişlerde ve gidişler- de, hulâsa bin bir vesile ile sara- ya, vezirlere, valilere, kadılara, derebeylerine hediyeler verilirdi Söylemeğe lüzum yoktur ki, bu, istege bağlı değildi, mecburiydi. Fadişah tadrazamdau o, vezirler. den; vezizler, daha aşağı memur- lardan hediye aldık.vrı için bu Soymak şeklinde bir de zincirle- me usulü var gibiydi. Fakat soymak kivrak faslını, sızdırmak usulü teşkil ettiğinden biz, bu musaha- bemizde © usulden bir nümune Vereceğiz: Üçüncü Sultan Murat tahta çıktığı sırada, Milânlı bir mühtedi kendisine bir kâğıt sun- du, Cezair Beylerbeyi Venedikli Hasan Paşanın Akdeniz balıkları- Bı bile vergiye balıyarak milyon- lar tedarik et ini haber. verdi. Hasan Paşa, bu dönmenin karısı- hi boşatarak, kendi sarayına ak inıştı. Bu sebeple herif, öc almak istiyordu. Bu jurnalı veriyordu. siyasetinin en Ü cü Murat kâğıdın üstüne tek bir kelime yazdi ve sadra- Zam Sokullu Mehmet P; ladı. Mehmet Paşa: “Acaba ibaret olan o biricik kelimeyi gö- Tünce, pidişahin ne demek İstedi- Rini anladı. Biz olsak bunu: “Şu ihbar acaba doğru mudur? mâ- hasina alırdık. Halbuki sadrazam © kelimenin “Acaba Hasan Paşa- Y: sızdıramaz miyız?,, demek ol- duğunu anlamıştı ve aynen Ceza- İre göndermişti, TAN eman Hasan Paşa da, Sokullu kadar arifti, bu sebeple padişahın ne de- mek istediğini anlayıvermiş hemen sadrazam hazretlerine iki yüz bin altın sunmuştu. Bu para- yı İstanbula götüren adamların bir vazifesi de o Jurnalı veren Mi- lânlı dönmenin kellesini Cezsire getirmekti, Sızı sızdır r zem, cezeyan etmezdi. Hasan eğimli bir tahtada iki yüz bin altın sız- dırıldığı da dillere düşmüştü, bir kısım kuvvetli ricali imrendirmiş- ti. Bunlardan biri Kapudanı Der- ya Kıhç Ali Paşaydı. O, Cezairde bol bal bulunduğunu şu parlak imisalle anlamıştı, Bir avuç ta ken- di yalamak istiyordu. Lükin on- da sadrazam ve padişah kuvveti yoktu. Bir “Acaba,, ile Hasan Pa- $9 hazretlerini sızdıramazdı. ve B u sebeple başka bir yol tut- tu. Bir gün donanma ile Ce. zaire gelince, Hasan Paşa hakkın- da tahkikata girişti ve onun ger- çekten zengin olduğunu anlayınca bir sızdırma şekli aradı. Kapu- dan Paşanın plânına göre, Hasan Puşa kızarss ya ağziyle, ya kale- miyle bir münasebetsizlik Yapa caktı. O vakit. saray ve Babıâ nüfuzu pek yüksek olan K Paşanın haysiyetini muhafaza için Cezair beylerbeyini feda etmek meeburiyetinde kalacaktı. Bu mec- buriyet ise, onun Kapudan Paşı- ya teslim edilmesiyle, yani ceza- sını vermek salâhiyetinin ona ter- kolunmasiyle tatmin edilebilirdi. Kılıç Ali Paşa, işte böyle dü- | şündü ve Hasan Paşanın gözbe- beği sayılan genç bir köleyi, bir gece yakalatarak gemiye getirtti. Darbe tam yerine indirilmişti. *Ja- san Paşa, kölesinin aşırılmasından son derece müteessir olmuş sğla- yıp sızlamış ve Kapudan Paşa hak- kında büyük bir kin beslemeğe haşlamıştı. Hattâ onunla anlaş mak teşebbüsüne girişmek te iste- mediğinden doğruca saraya arzü- bal sunmuştu. Üçüncü Sultan Murat, paraya taallük eden işlerde hassastı, Ka- pudan Paşanın bir sızdırma ham- lesi yapmak istediğini sezdi, ken- disine ağır bir haber göndererek, Hasan Paşa kölesini hemen yeri- ne yollamasını ve bu münasebet- siz işi niçin yaptığını da bildirme- sini emretti. Kılıç Ali Paşa, hesa- birin yanlış çıktığını görünce, plâ- »ı değiştirdi, padişaha bir mektup yazarak, köleyi almaktan maksâ- dının “Cezairde saklı hazineleri söyletmek,, olduğunu bildirdi ve Hasan Paşanın bir hamamda bü- yük bir servet sakladığını da ilâve etti, unun üzerine defterdar (Ma- liye 'vekili demektir? İbra- him Çelebi saraydan Cezsire yol- | landı, 6 hamam bastırıldı, yüz 6- Wuz bin altınla bir çok elmas ve in- ci bulundu, gemiye yüklenerek İstanbula taşındı. Kapudan aPşa, ağzını poyraza açmış olmakla beraber saray mem- nundu, O derecede ki, biraz sonra Kılıç Ali Paşa ölünce hünkâr, Ce- zair Beylerbeyi Hasan Paşayı ha- tırladı ve onu daha yakında bu- hundurup sık sık sızdırmak için Kapudanı Derya yaptı Hasan Paşa, bu büyük tevee cüh eserinin nereden doğduğunu pek iyi anladığından ve Kupudan Paşahık sayesinde bütün denizleri haraca keseceğini de bildiğinden | gönül hoşluğiyle bir ziyana daha katlandı, sızdırma siyasetinla he- diye şekline uygun olarak padişa ha üç yüz bin altın, otuz genç kö- le ve elli güzel halayık verdi. İşte bu devletliler — zincirle- | me usuliyle — böyle hayır verir- erdi. Memleket te bu sızdırmalar yüzünden yağı süzülmüş kuzuya dönerdi İzmit Kâğıt Fabrikasında Bir Hâdise İzmit, (TAN) — Kâğıt fabrikasın- dan 12 işçi kız çıkarılmıştır. Iddiaya göre, fabrika, 23 Nisen Bayramına kiz sporcularının da işti: rakini arzu etmiş, bunların miktarı az olduğunu görünes spor kısmına dahil bulunmıyan işçi kızların da ge çit resmine girmeleri emrini vermiş tir. Halbuki > 12 kızm ebeveyni, bil bassa nişanlıları buna rezi olmamış- lardır. Fabrika idaresi de, disipline muhalif gördüğü bu hareketlerinden dolayı 12 kızı çıkarmıştır, — —. Karaman Belediye Reisi Ankarada Karaman, (TAN) —. Su ve elektrik tesisatının kuvvetlendirilmesine ser- folunmak Üzere Belediyeler Banka- sından bir istikraz akdini temin #y- lemek maksadiyle belediye reisi An- karaya gitmiştir, Orada bir ay kadar kalacağı tahmin edilmektedir. — — Karaman ve Nazimiye Kaymakamlıkları Karaman, (TANI — Kaymakamı mız Celâlettin Ünseli Nazimiyeye ta- yin edilmiş ve gitmiştir. Halefi Nazi- miye kaymakamı henüz gelmemiştir. — — Karamana Arazöz Lâzım Karaman, (TAN) — Sokaklarimız pek basit vasıtalarla sulanmakla, bu yüzden de matlüp. pek nâsıl olma- maktadır. Bu sebeple belediyenin bir arazöz alması temenni olunmaktadır. N ere e B ugün, hangi gazeteyi açsa- niz, dünyaca tanınmış bü tün siyaset kurtların şu su cevap vermiye çabaladıklarını gö- rürsünüz 4 Harp olacak mr?” Gazino, kahve, tramvay, tren, vapur gibi umumi've kalabalik yerlerde etrafınızda kon ra kulak kabartır #uali herkesin birbirine sorduğu- nü duyarsınız: ve Harp olacak mı dersin?” Dün muhtelif vatandaşlar ara- #inda yaptığım anketin mevzuu bu “beynelm diyebilece sualdi. Sualime, en kısa yoldan cevap veren vatandaş, Ankara Aka Gündüzdü. Kıymetli romancımız “ — Harp mi? dedi... Ve pek az düşündükten sonra, insana sirayet eden bir emniyetle ilâve etti el” saylavı “ — Edebilen et#n! * “Bunu kestirmek güçtür,, Aka'dan sonra, sualimi, Nurul lah Ataca tevcih ettim. Onun vabı, Aka Gündüzün o mukabele- sinden çok fazla uzun olmadı “— Bugünkü harp olup mek, bizzat harp çıkarmak iktida- rmı haiz bulunan kimselerin bile elinde değildir; Çünkü seneler- sanılan büyük ibtilâflar. hallo nuyor da, İncir çekirdeği dold mıyacağı umulan hâdiseler n kiyamet kopuyor: Bins- ne müsbet bir Cevap aramakla mazur gör!” * “Cevap vermek imkânsızdır., Üçüncü muhatabım, mizah ede- biyatımızı zengin albümlerile süs- leyen meşhur ve kiymetli kari türist Togo idi — Bugün, dedi, siyaset tıpkı İstanbul havasma döndü: İ- çinden barut, ateş, ölüm yağacağı sanılan koyu bulutlar birdenbire dağılıveriyor. ve onun altından. 2- teş yerine sulh güneşinin ışıkları serpiliyor! Fakat yine, bu günesin, en par- lak zamanında, birdenbire bir bu lutla örtüldüğünü de görüyoruz. Bu itibarla: ka- — Harp olâcek mı? suaMinin: “— Uç gün sonra yağmur yağa- cak mı?” şeklinde bir suslden far- kı yok: İkisine cevap vermek te, ayni derecede imkânsız!” * Hüseyin Cahide göre eğerli stat Hüseyin Cant D Yalçın nikbin. O: “— Şimdi, diyor, son anlaşma lar sayesinde, kuvvetler arasında muvazene hasıl oldü. Mihver dev | Jetleri de, münasip isrsatları tama men kaçırmış bulunuyorlar, Son. Ta, mihver 'deyieilerine mensap devlet ricalinin muhakemeleri de basit değildir: Onlar kopacak bir harbin ne korkunç âkıtietler #0 duracağını hesavlamak ( derasetine sahip lara güvenerek verebile: vap ta şudur. “— Zannetmiyorum!” * “Tehlike uzaklaşmıştır,, Avukat Salâhattın Emin de harp kopacağına kani değil “— Bence, diyor, ardi, mihver devletleri koparsceklardı. albutt bugün onlar, hiribirlerine oile gü- venemiyorlar. İtalya. Almanyanın daha evvel ateşe girmesini bek yecek. Almanya Italyariın ileri -3- tılmasını istiyecek. Halbuki, tesi de evvel davranmaktan kaçmacak- ları ve ayni zamanda ateşs atılmak imkânını da bulamıyacakları için, harp tehlikesi çok uzaklaşmış sa- yılabilir. Zira, onların bir taarw İeanaaemenarakiaşesesemseneeemeni havası, Bugün i HAR Pp Çıkacak mı CEVAPLAR: | İçin Tehlike Hayli Uzaklaşmıştır Hüseyin Cahit: “Zannetmiyörum.” Aka Gündüz: “Edebilen etsin!” za uğramadıkları müddetçe, de- mokrasilerin harbe sebebiyet ver- meleri muhtemel bile değildir.” * “Olmamasını temenni ediyoruz,, B u güzide şahsiyetlerden son- ra, halka da kulak verme- nin. anketime, okuyucularıma hes gelecek bir çeşmi katacağını düşün- düm ve ayni suali evvelâ Sirkceçi- de girdiğim berber dükkünnm Eski Paraları Kullananlar Takip Edilecek Ankara, 17 (Tan Muhabirinden) — Yurdun bir çok yerlerinde nikel 25 ve bronz on küruşlukların elân teda- vül etmekte olduğu anlaşılmıştır Maliye Vekâleti, bu gibi paraları kullananların sıkı bir surette takip edilmeleri ve yakalananlar hakkında kanuni tekibat yapılmasını şlâkadar lara emretmiştir, İrani amam Dahiliye Vekâleti teşkilât kad- Tosuna yeniden elli maliyet memuru ilâvesine dair hükümet Meclise bir lâyiha vermiştir. * Film stüdyoları bina vergisin- den ve kazanç vergisinden muaf ola- caklardır. Arazi tevzi kanununa göre köy- lüye verilen toprakların verildiği ta- rihten itibaren 20 sene müddetle taksitlendirilmesi kararlâştırılmıştır. i Kısa Ankara Haberleri i| kalfalarına da sordum Yanımdaki koltukta müşterisini traş eden Kal fa “Pekesmer” '—Ben, dedi, bu sualin cevabını, artık merak bile etmiyorum. Zir6, biz, harpten riyade, harbin mesu- Myetinden çekiniyorduk Bu gün. kopabilecek olan bir harbın mesu- liyetinden Türk milletinin hissesi ne bir zerre bile isabet etmet Çün kü Türk milleti, bitaraflıklan v- zaklaşmamak sonuna kadar sabırla bekledi ve en “onra yine sulhü tehlikeden uzak tutmek a zusile sulh cephesinde yer aldi. Bugün ise, hem müsterih, hemi de kuvvetliyiz: Harp kupmamasın temenni ediyoruz: Fakat Du te merminin içinde “korku” nuz zer- re kadar yeri yoktur!" “Harp mutlak kopacaktır,, Tuhafiyeci Ceztai Yenirenk ise, kendisinden evvel Hinlediğim rm hatapların hepsinden bedbin., O: — Harp, diyor, uzak. yakın günlerin birinde m“tiakı ola Zira çarpışan biribirlerile tamami: le nd ideolojilerin ve menfaatle- rin sulh içinde ebediyen uzlaşma- larına ihtimal yok. Şimdi, oütün dünyada, bir sulh dıği! bir kav- ga hazırlığı, yar: Menfaat peşinde koşan gayri memnun emperyalisi- ler, saldırmak için en mimasio İır- satı bekliyerek ha bro silâhlanıyor lar. Günün birinde bu fırsatı kva. masalar bile, bu'dukların. sana - cakları da muhakkaktır. Bu itibarladır. ben, yapılan bütün fedakârlıkların. harp tehii- kesini tamâmen önleyemiyeceğine, fakat bir müddet daha geriye ak: bileceğine kaniim'” * “Harp ergeç olacak,, En son konuştuğum muhatap & se, Madrit sokaklarına dinen bizim Babrâli caddesinde kunduraları- mı boyayan vatandaşı. Sakın buna bakıp: “— Nihayet 186 ayağa düşür. dü!” demeyin. Zira; belki okuma- sı, yazması bile olmıyan kundura boyacısı “Salih Kivrıtmaz" timin bence en gü dan birini verdi. Ve: “— Harp olacak.. iedi Çünkü, büyük muharebedenberi dünyada açlar yine çoğalmıştır. (nlar baş- ka türlü nasıl ozalır?” Selim Tevfik Kereste Fiyatlarının Ucuzlatılması İsteniyor Ankara, 17 (Tan Muhabirinden)— Orman umum müdürlüğünün 1939 mali yılı bütçe kanunu lâvihası meç- lis ruzmamesine alındı. Bütre eneğ- meni mazbatasında keraste fiş nın yükselişi üzerinde durmuş ve ha- len piyasa fiyatları yüksek olan ke- restenin daha ucuz bir fiyata indiri İmesi için hükümetçe tedbir alınma- sı ve bu tedbir alınırken imtiyazlı İ vaziyette bulunan şirket ve mütgah- hitlerin endüstri mamulâtıns hususi bir kanunla verilmiş olan salâhiyete müsteniden Azami bir fiyat konulma» sı cihetinin de derpiş olunmasını te- menniye şayan görmüstür, Matbuat Takımının Maçı Matbuat Takımı kaptanlığında: 19 Mayıs cuma günü Baştktas ge ref stadında saat 13 *e Beşiktaş mü» tekaitleri ile maç yapılarıktır. Arka- daşların saat 12 de f*bol levazım- larile beraber statta hazır bulunma- ları rica olunur.