e.g? Filistin .. *.. Röportajları (Başı 7 ncide) — Nemize gerek.. Şarki Erdün- de de bir şey var mi ki. Biz on- larla beraberiz. Emir Abdullah si- kı sıkı tembih etti; sakin sükü- neti bozmayın, bu mıntakada müs- takil Arap hükümeti kuracağız, rah“ durmazsanız post elden gi- der diye. — Demek bedevi bu ahvale se- yircidir. — Elbette, bu işleri yapanlar müftünün adamlarıdır. — Fena mı yapıyorlar? , — Sonumu getirebilirlerse, çok para kazanacaklar, iyi yapıyorlar. — Getirebilecekler mi dersiniz? — Allahüs'lem bissevap.. — Emir Abdullah size para verir yor mu? — Bedava tebaalık olur mu? — Siz ona ne veriyorsunuz? — Biz de onların sözlerini din- Hiyoruz işte. Daha ne yapalım? Bedevi, her devrin o pratik ada- mm. Tıpkı Umumi Harpte olduğu gibi yine peşin parayı, vaidlere, ü- mitlere ve duygulara, düşünme- den tercih etmesini biliyor. udüse gidecek tren hınca- hınç doldu. — Bilmiyor musunuz, bugün cuma diyorlar, bütün bu Yahudi- ler cumartesiyi Kudüste geçirmeğe ibadete gidiyorlar. — Yol tehlikeli değil mi? — Köy daha mı emindir?. — Köylerinde ibadet edemezler mi?, — Yeryüzünde, Kudüster başka yerde (Ağlama duvarı) yoktur. Koloniyal şapkalı, kollari siva- b: yüzleri güneşten yanmış İngi- Wiz askerleri ortalarına almış ok dukları üç Arabı arka vagonlara doğru götürüyorlar. Biri beyaz sarık ve abalı, öte- kiler fesli fakat üçü de tertemiz gi- yinmiş, vakur ve ağırbaşlı görü- nen bu adamların bileklerinde ke- lepçeler vardı. Kimbilir nerede yakalanmışlar ve nereye götürülüyorlardı? Kudü- se mi, Akkâya ım, divanı harbe mi, “paya si Üzüm satan bir Arap çocuğu ar- kalarından baka baka: — Sabahleyin de yirmi beş ki- şi götürdüler. diyor. — Neymiş kabahatleri? — Iki gün evvel burada treni havalandıran bunlarmış.. Ve iki gün evvel havalanan tre- nin bir eşine, belki onun git yo- la gitmek üzere biniyvrum. Yemyeşil bir tabiat ortasından geçiyoruz. Vagonlara rüzgârın ge- tirdiği çiçek kokuları doluyor. Portakal, limon ağaçları, çam fidanları ufuklara kadar her tara- fı kaplamış... Pencerenin kenarında Osmanlı hükümeti zamanında mühim me- muriyetlerde bulunmuş Kudüs eş- rafından bir Arapla konuşuyorum. - — Bu cennet gibi memlekette kan dökülmesi günah deği! mi? — Buraları çınl çıplak, kurak, çorak, nankör bir çöldü, diyor. Ve gözünün ucuyla ilerideki Ya- hudileri göstererek ilâve ediyor: — İşte bunlar bu hale getirdi- ler. — O halde haklıdırlar. SÜ; — Hayır... diye ellerini açıyor, hayır, bütün çölün zümrüt gibi bahçelerle süsleyebilirler, buna bir şartla hiç ses çıkarmayız: Fi- listinde kurulacak Arap hüküme' tinin hiç, bir hak iddia etmiyen, hiç bir imtiyaz istemiyen, böyle bir şeyi aklına bile getirmiyen sa- dık ve muti bir tebaası gibi yaşs- mayı kabul etmelidirler. — Edecekler mi... ederler mi?. — Ister istemez... — Ya Tngilizler?.. © Fesini başından çıkararak, ipek mendilile alnının terini sildi, son- ra gayet samimi bir sex) Dostum... dedi, ingilizler mil- yonlarla Arabın asırlardanberi yerleşip oturduğu ülkenin bir ke- narına.. bir köşeciğine getirtip ba- rındırdıkları dört yüz bin Yahudi- ye ilelâhırülömr bekçilik edebilir. ler mi? Ve suslinin cevabını yine ken- di verdi: — Edemezler azizim.. edemez- ler... — Kamal?.. diye soracak oldum. — Kanal. evet kanal. Fakat © Bu muhafaza eden İngilizler'ne- SAŞMAKALEDEN MABAT) Bir Dönüm Noktasında Bulunuyoruz | (Başı 1 inde) “| 1.063.246 lira kazanmışlardır. Hükü- mete verilen resim ve vergi 7 senede İ 137.586 dan 454,518 liraya yüksel: | ——ş. Demek ki, havzada zaten seneden seneye artan bir inkişaf var, Bu in- kişef hoşnutluk verecek bir vaziyet diye çiçekli kelimelerle methedilmi- ye çok uygundur. Sonra insanların bütün işlerinde bir muhafazakârlık unsuru eksik ol maz. Kömür havzasında bugün ku- rülü bir takım büyük teşekküller var ki, kendi âlemlerinde çalışıyor-| lar. Memleket menfaati çerçevesi i- çinde kendilerine mahsus bir tesa- nütleri, bir gayret ve rekabetleri, ayrı ve kismen biribirine aykırı menfaatleri var. İşe elbette şahsi mevki endişeleri de karışır B u şartlar, bu maddi ve ruhi en- geller karşısında esaslı karar» ların hızını bulmak ve yalnız mem- İleket menfaatini gözönünde tutarak İkömür servetimizi bir elden idareye! İdoğru gidebilmek, hükümet hesabı- na da, havza İşlerinde alâkaları olan İteşekküller ve vatandaşlar İda iftihar verici bir imt Yurdun hakiki menfaati şunları cap ettirir: Kömür havzasmin tama- mı, bir elden idare edilerek müker- rer idare ve umumi masrafların önü- ne şeçilmelidir. Yıkama gibi tertibat bütün ocaklar hesabına verimli bir şekilde ve müşterek hesaplarla işle- melidir. Tasarruf haklarını korumak gayretile ayni damar içinde biribirini tehlikeye düşürecek surette çalışma: lar ve hak iddizleri nihayet bulmalı- dır. İşçi bulmak meselesi miktar ve ve- rim bakımından esaslı surette halle- tirmek için esaslı teşkilât kurulabil- meli, İşçi korumak için, alınadak iç- timai tedbirlerde ve gündelik mese- lelerde iş verenle alan vaziyeti değil, yurt menfaatlerine en uygun vaziyet hüküm sürebilmelidir. İşçi, bir mi zayede meta halinden çıkarıl, âdeta esir ticareti yapar gibi bir hal alan mutavassıtların çirkin oyunla- rına meydan kalmamalıdır. ın bunlar Zonguldaktaki larda esas bakımından ka- rarlaşmıştır, İşin müktesep haklar bakımından bir menfaat cephesi var ki, müşterek işletmenin temettülerini bu müktesep hak ve mepfaatlere gö re ayırmak ta icabında hakemle hal- ledilebilecek bir meseledir. alı, İP vu tedbirlere bir de Çatalağır- nın temin edeceği sürat ve u- cuzluk, yeni elektrik santralin u- yandıracağı faydalar, geniş demiryo- | lu hattını Kozluya uzatmak, ocakları doğrudan doğruya demiryoluna bağ- | lamak, Çatalağzı yapılıncıya kadar bugünkü limanın yükletme ba» tını çoğaltmak ve süratleştirmek, vergileri bir elden almak gibi bir ta- | kım tedbirler de ilâve edilirse köm siyasetmizde çok mühim bir di yerine varıldığı anaşılır. Bu yeni dev- rede senede beş milyor tonluk istih. İsale doğrü yol almak, kömürü ucuz- latmak, yabancı piyasaları tutmak, | nöbet usullerinin külfet ve masraf. (larını kaldırmak, istikbali ve sağ- lığı emin bir işçi sınıfı yetiştirmek mümkün olacaktır, Zonguldağı tam böyle mühim ka- rarların m yerinde ziyaret et- mek fırsatını bulduğumdan . dolayı çok memnunum. Her sene Zongulda- ğa uğrıyarak yeni kararların netice- lerini ölçmek benim için çok meraklı ve cazibeli bir vazife olacaktır. En evvel bir kömür memleketi o- lan Türkiyenin nabzını en iyi yok- lamak için bugün de, yarın da gidi lecek yer, kömür havzamızdır. Ahmet Emin YALMAN | —— ——— —— den Afrika kıyısına da bir Yahu- di yurdu kurmuyorlar, kanalı Af. rikada Arap Misir hükümeti, As- yada'da Arap Filistin hükümeti muhafaza eder. Başka?.. varak maslak sahihi adam dive yetis-|., — T, 29 a i; B ri a Altta: Eskişehir Anadolu Eskişehir Muhteliti Uşakta İki Kere Yenildi, | AN 112112) 77 7 a karışık takımı da Spor Akhisar - Çanakkale Futbol Teması, Vefalılar Bursa ve İnegölde Galip Anadolunun her tarafında spor hareketleri çok önemli bir şekilde devam etmektedir. Klüpler ve şe ler arası temaslar halkın slâkasını| celbetmekte ve heyecanla takip edil mektedir, Uşakta iki üç maç yapmak Üzere mühtelit halinde bir takımla Eşki -| Uşaklılar tarafından samimi bir ş6- | kilde karşılanıışlardır. Ilk maçlarını çok kalabalık bir se- yirci kütlesi önünde Turan Idman Yurdu ile oynıyan Eskişehir karışık takımı 0 — 2 mağlüp olmuştur. Maa- mafih bu maçta mağlüp olmalarına rağmen güzel oyunlarını halka sev- dirmeğe muvaffak olmuşlardır. larını Uşak Gençler Bir liği ile bir gün sonra oyniyan U - şak futbolcüleri çok gayretli ve dik oynamalarına “rağmen 2—1 p olmuşlardır. İkinci maç Çanakkale Türkgücü © tale | Akhisarlılar, maçtan sonra 2—2 berabere kalrmış- lardır. Akhisarlılar Bülikesirden” fiç vE İzmirden bir oyuncu”almak süretile karşılaşmak üzere yirmi sekiz kişi- | lik bir kafile'ile Çanakkaleye'giden| kımı tarafından davet edilen Kara- amimi ve hararetli bir | aa gençleri yaptıkları maçı 1—0 takımlarını takviye etmişlerdi. O - / AŞ ER SE Kayak TE Mk rmda en az 50'lir; kur'a ile aşağıdaki plâna göre 4 Adet 1,000 500 250 100 s0 40 20 » » ” ” ” sile verilecektir. Akan sular durmuştu! — Sağlık... diye sustum; T.C. ZİRAAT BA yun iki tarafın hata yapmamak üze- re sarfettikleri hüsnüniyetle pek müntazam bir şekilde cereyan etmiş tir, Vefalıların Anadolu turnesi : Bursa şampiyonunu 4—0 mağlüp eden Vefalılar Inegöl sporcuları ta- rafından davet edilmişlerdir. Vefa - | İnegöl idman yurdu takımlarının şehirden hareket eden futbolcüler | yaptıkları maçı da Vefalılar 5—3 ka | zanmışlardır, Vefa takımı bideyet - İte oyununu tulturamamış fakat ikin ci devrede şuurlu oynıyarak gelibi - yeti haketmiştir. Futbol maçından sonra gece par- ti bahçesinde Vefa güreçşilerile 1 - neğöl idman yurdu! güreşçileri ara - sında temaslar yapılmıştır. Elli altı kiloda Bursa şamyiponu Elan Örer rakibini sekiz dakikada tuşla yene - rek İnegöl'ün tek galihiyetini temin etmiştir. Diğer kilolarda Vefa gü - reşçileri galip çıkmışlardır. Karaman Sümer Konya Eroğlisinin Sümer spor ta-| kazanmışlardır. Sümer sporlular Ka Faman' gençlerine kârşı pek samimi misafirperverliklerini müsabakadan evvel; ve #onra muhtelif davetlerle NKAS er en eşe ey e amimi PARA BİRİKTİRENLERE 28,800 LİRA İKRAMİYE VERECEK Ziraat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarruf hesapla- bulunanlara senede 4 defa çekilecek ikramiye dağıtılacaktır: liralık 4,000 Lira 2,000 1,000 4,000 5,000 4,800 3,200 Li ” « Hesaplarındaki paralar bir sene içinde 50 Tira- dan aşağı düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde 9; 20 fazla- Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 Birincikânun, 1 Mart ve 1 Haziran tarihlerinde çekilecektir. Kurulacak Kültür Ocağı (Başı 1 incide) Fahri Özen-olduğu halde mektepleri, balk “partistini, halkevini ve beledi - Kan köyün- nümune fidanlığını görmek için de Kana gitmişlerdir. Bu akşam şe- reflerine ordu müfettişi tarafından subay yurdunda bir ziydfet verile- cektir. Sayın misafirlerimiz Yarın Gü haneye müteveccihen hareket e- deceklerdir. Hatunoğlu Üniversite Gençliği Neden Dökülüyor ?) (Başı 1 incide) Ne yapıyorlar? Doktor, teşhis koya- bilmek için, hastaya evvelâ şikâyet- lerini. sorar, hangi komisyon, hangi heyet gençlere, talebelere, sual $0- rup, anketler yaptı? Binaenaleyh, meydanda bariz bir hakikat vardır: O da terbiye | ve kültür buhranıdır. Bu işin ehli ol mıyanlar, vatanın âli menfaatleri uğ Tuna, vazifelerini ehillerine birak- malıdırlar. Yoksa halimiz fenadır. * Ayni gazetede, Adhan Öğüt imza- #lle yayı Yazan genç te, yukardaki, süallerin cevaplarını aşağıdaki şaya- kkat satırlarla veriyor! — Maarif üzerine tevcih edilen herhengi bir göz, muhakkak ki, şu i- ki hakikati Bariz şekilde görür: 1 — "Talebe çokluğu. 2 — Hoca azlığı, Bu yüzdendir ki, mekteplerde o- kuyanların, normal tahsil seviyesi nin istediği bilgiyi edinmelerine ir- kân yoktur. Halbuki, imtihanlar, bü- tün nizamnameler, velhasıl bütün for msliteler, güçlüklerini normal bilgi esine göre te, talebenin sapir sapır dökülmesi- Re sebep olan âmillerden biri dö bu- dur, Taleb& nörmal şekilde İlk mekte- bi bitirir. Orta tahsile başladığı" za- man, yukarda izah ettiğimiz kadro noksanile karşılaşır, fakat buna rağ- İmen, babası kendisine; 1 — Okumuyana ekmek yok! 2 — Musyyen tahsili, normal ka- bul edilen senede bitirmek o lâzım- dır! Dediği için, o, kendisini behe- mehal muvaffak olmıya mecbur sa- yar, Zaten mektep psikolojisi de bu yoldadır. Sınıfta kalan talebe, mu- hiti tarafından şiddetle takbih olu- nur, Halbuki, hoca talebe “ile meşgul değildir. Talebe, gayet kalabalık bir sınıfta senede bir defa müzakereye kalkmak imkânını bile bulmaz. Bina enaleyh. talebe, bilgisini göstereçek yegâne vasıta olarak “İmtihan,ı tâ hir. Bu da, başlı başına tetkike de- ger bir imlihan“psikölojisi yaratır. Bu psikolojinin tesiri altına “giren | talebe, dersleri asmıya başlar. Halbuki sene nihayetinde, talebe- İden, hocanın öğrettiklerini değil, söylediklerini vermesini isterler. İş- te ilk gayri meşru hareket burada başlar: Kopya yaılır. Daha iş bü- Yürse, üçüncü taksitte, sıkışı gören, ve biraz parası olan talebe kapağı hususi liseye atar. Bu yüzden, her se ne mart ayından sonra hususi lise- lerin talebe kadroları artar, Biraz da ha cesaretliler, işi azıtırlar, hususi komisyoncular vasıtasile para ile şe- hadetnameler elde etmiye çalışırlar, Bu acı hakikat te, daha bu sene İs- tanbul maarif müdür nde yaka- Janan sahte şehadetname şebekesi ile arada sirada münferiden gazetelere akseden ve failini de altı ay hapse mahküm ettiren sahte şehadetname vakaları ile ve hattâ gizli maarif s» allerinin şeytani usullerle elde edi mesi gibi hâdiselerle isbat olunabi- vir! Ondan sonra ise, işi tamamile çığı- rından çıkaranlar, hocasını öldürür, tehdit eder, Bunlara, doktor raporu olmadan psikopat damgası vurulur, Halbuki, bunlar, ne psikopattır, ne de bilmem nedir. Bunlar, yukarda söylediğimiz iki jiçtimat faktörün tahtı tesirinde, ya- rım bir maarif kadrosunun kurban- larıdır!,, azırlamıştır, Ve iş-| Köy muhtarı, köyünün mına yazdığı bu mektup” görülen binanın şaşırtıcı m arlatıyor, ve; >” — Bundan, diyor, üç hükümet bizi bir mektep biR mıya teşvik etti, Yaptırılacdi be muallim “verileceği “WA Köy Halkı da, zater bu iMÜ'Eİ detle hissetmiş bulunuyord”” Zurda, hiçkimse, hiç bir “ uktan kaçınmadı. Köylüler” rinden, tırnaklarından artti dikleri paralar, günün. biri Tirayı buldu. Fakir bir köyün üç bin V£X araya getirebilmesi, bir şehri” yon lira toplarnasından dahâ iş. daha büyük bir fodakâzbii kü, buralarda, bir kuruşum” kadar kıymeti vardır. Bul liraya ev yapılır, ve on Ji geçinir. Bunları düşününeö lirayı bir araya getirmek * gösterilen fedakârane cömert dudu daha anlaşılır. Biz, 3000 Jiramızı tama” hükümete tekrar mürncsst İ — Paramız, hazır. dedik İ Kaza kaymakamı, beledi” sile birlikte fakir köyümü verdi: Gezdiler, dolaştılar, yapılmasına en münasip Yi tiler. Bize gösterdiler, Beledi fası da bir kroki çizdi: — Binayı buraya, şu şeki) zun!'deyip gittiler! 4 İ Biz, bu direktifi yerine liçin gece, gündüz çalıştık. zü, cehaletin karanlığından * cak olan bu nur kâbesin! biti vel kurmak için, köyün iht dınları, ihtiyar erkekleri, & ları, çocukları, birer amele # Nihayet günün birinde gördüğünüz bina meydana * bayram yaparak, bütün yofl İrımizi unuttuk! rl Vâkıâ, binamız, pek mus gil. Fakat biz, buraya gelefiii lerde, şehirlerdeki asri mi resiilerini örüyoruz ve İbinayı, onlarla mukayese İraklıyoruzl, di Fakat, gelin görün ki, PU ümitlerle, emeklerle, fedaki” meydana getirdiğimiz bu yi üç yıldır, - çocuklarımızın dimağları gibi - bomboş dul” Binamiz, kullanılmadan 89 diye içimiz eriyor. Mektebi öksüz manzarasına baktıkç” lerine döktüğümüz alın tef dar gözyaşı akıtıyoruz. İ Kaza kaymakamına mürğ decek yüzümüz kalmadı. diyesine müracaat edecek miz yok, Möarif müfettişiniN © gözlemekten ümidi kestik. Çünkü onlara, utanacak 9 İla başvurduk. Daha fazla rah” A İmekten çekiniyoruz. Baş İdevam ettiğimiz takdirde, daha ağır bir cevap almakt8” yoruz. Bütün ricalarımızın semeri dığını, bize yapılan vadin Yö, tirilemediğini, kazamıza, hâli ca gönderilmediğini, — gizli miz teessürlerimizden arlıY9 dur, Yüze yakın köy çocuğu P” İber bekler gibi, hoca gözlüy!ü başka fedakârlıklar girişmii. zımsa, kaçacak değiliz. Yetef "ef tebimizin kürsüsü, daha fs21* öksüz bırakılmasın! Zira, yavrularımızın, ağlli, daki oğlaklar gibi kendi ke” büyümeleri, bizi köyümüzü” linden ürkütüyor. v Sizin gazetenizde bizim d€ miz var. Sizin gazeteniz, mekt kaybolmak, istediğimiz eller* mek tehlikelerine daha a7 9 Bu vazifeyi yerine getire emin olduğumuz için, üç yıl lediğimiz ümitten tamamen “ kalmaktan kurtuluyoruz! Ve muallim bekli; Biz, Selemelik alâkadarların sade nazarı di” ne, nazarı rikkatlerine, para i süflerine değil, nazarı bs? yor de koyarken, temenni €di! tam üç yıldır boş duran bU "e öksüz ruhuna sinen mate ranlığı, fedakâr bir Türk P” gÜl elindeki bilgi meşalesi ve PE“ cuk kahkahası bir an sin!