Çocuklara hikâyeler Vapurdaki Hayalet Olaf bütün ümitlerini teşkil eden küçük servetini ihtiyar ve kimsesiz! teyzesine verdikten sopra bulundur ğu vapura döndü. ğ Vapur her zamanki gibi Atlas deni Kine açıldı. Ola bu yolculuklara alış- mıştı, Ne seviniyor ve ne de sıkılıyor #u., Gemiye geldiği zaman beraber) çalıştığı arkadaşı: ” — Olaf! Dedi, Paranı iyi bir yere! yatırdı mı bari? Olaf sadelikle cevap verdi. — Evet, oldukça İyi bir yere yerleş Birdim. İnsanların düşüncelerine göre pe- Fasını iyi bir yere yatırmamıştı, am- ima vicdanına göre çok iyi bir yere vermişti. İ Zengin oluyorum derken yine fe- kirliğe düşmüştü. Şimdilik kumpan- yanın verdiği maaştan ve yolcuların hrasıra eline tutuşturduklahı bahşiş: han başka geliri yoktu. | Gece olmuştu. Olaf küpeşteye daya! barak dalgaların hışıltılarını dinliyor ve vaziyetini düşünüyordu. — ek ATE tL 'Bu gemideki işinden memnun de Zildi. Okumak, biçok şeyle öğenmel e bilmek istiyordu. Nekadar fena o. İursa olsn taliin bir gün de onun yi züne güler re bundan da istifa- ile etmesini bileceğini umuyordu. | Budüşüncelere dalmış dürürken gecenin serinliği vücudünü titretti. Gemi buz dağlarının (Bangiz) lerin & tasından geçiyordu. Geminin limana yarması için daha birbuçuk gün lâ - zımdı. Akşam yemeği çoktan yenmiş ve| yolcular kamaralarına çekilmişti. Bir ofürlü gözünü uyku tutmıyan Olaf gü- ma 'dolaşmıya başladı. Bir aşağı ir yukarı yürürken gözü birdenbi- karanlıkta kımıldıyan bir şeye ta- «kıldı. Bu beyaz bir hayaletti. Olaf oraya doğru yaklaştı. Bu ar- © kadaşı Candı. Can üçüncü mevkiin © mutbağında az bir yemek ve para emu kabilinde çalışıyordu. Bu yüzden ço- zayif ve siskaydı. Olaf ona çok a- Fıyordu. Arkadaşına korkuyla sordu: Ne yapıyorsun burada Can? Can: kus! dedi, Şu çarşafa sarılıp mö-) bekçi zabitini korkutacağım. Sakın kardeşim böyle şeyler Can böyle diyerek çarşafa daha ziyade sarıldı. Olaf onu bu fikrinden vaz geşirmiye beyhude yere uğraştı, Nafile. Cani — Sen karışma! Diye çıkıştı. Kendi işine bak sent, Can çarşafa iyice sarıldı ve vücu - dünü çarpıta çarpıta yürümiye başla- dı. Ve nöbetçi zabitinin bulunduğu yere doğru yuvarlandı. Olaf bu vaziyet karşısında seyirci kalmaktan başka bir şey yapamıya - catı Can nöbetçi zabitinin yanına gelli- ği vakit zabitle dümenci biribirleri - ne — Ne var, ne oluyoruz? dediler. Bu acayip soy nedir ki. Karşılarında bir sağa bir de sola yalpa vuran Can duruyordu. İkisi bu) - hayaleti yakalamıya davrandılar. Fa- kat tutamadılar. Can, üstelik onların. caketini, gömleğini kravatını çekiştiri || yordu. Nihayet onu dar bir yere si- kıştırdılar. Fakat bu sırada dümenci korkuyla haykırdı: — Buz dağı!.. Bangiz!, Canın bu münasebetsiz şakası yü- zünden elinden bıraktığı dümeni ya- kalayıp sağa doğru şiddetle çevirdi. Vapur sert bir hareketle yavaş yavaş kıvrıldı. İki adam korkuyla biribirleri ne baktılar. Gemi buz dağına çarpar- sa mahvolurdu. Gittikçe ölüme dağ: ra sürükleniyorlardı. Fakat mucize... Tam bu sırada ban- giz yana doğru kaydı ve vapur ona çarpmadan yoluna devam etti. Soğukkanlılığım tekrar elde eden zabit gözlerile beyaz hayaleti aradı. (Can gürültüden istifade ederek svış- mişta. Zabit orada vaziyeti seyretmiye gelen Olafı bir köşeye büzülmüş gö- rünce yakasına sarıhp hiddetle bağır- diz — Alçak! Şakanın neye mal oldu - gunu gördün mü? Şimdi sana göste. ririm ben... — Ben yapmadım! Öyle şey yap - mam da. Olaf supsarı kesilmişti: Zabit tek-| . Be- İni aptal yerine mi koyuyorsun! İşte çarşaf burada duruyor. İnkâr mı edi| — yapma, sonra cezalanırsın! © — Yakalıvabilirce askolsunt mk İyorsun? F.B — Beti değilim!, Ben ömrümde ya- lan söylemedim. — Peki sen değildin de kimdi? Söy le öyleyse. Olaf başını eğdi. Kim yel idi? Bu işi kimin yaptığını biliyordu. Bir tek Ü Jisim söylese kurtulabilirdi. Fakat he- men gözünün önüne sıska ve sapsarı yüzlü arkadaşı geldi. Can iyi kalpli bir çocuktu. Oyu haber verseydi mu- hakkak işinden çıkarırlardı. Halbuki zavallı hiçbir yerde iş bulamazdı.. Olaf söylemiyeceğim! diye karar, verdi. Ben nasıl olsa iş bulabilirim. Başını kaldırıp zabıta: — Ben size, bu işi yapanın kim ol- duğumu söylemem! Dedi. Fakat namı sum üzerine yemin ederim, ki, ben de gilim!, Zabit bunun üzerine büsbütün kö- pürdüz — Peki ben sana gösteririm. Doğru kantarana git, defol! İlk Ilmanda se- ni karaya çıkartaçağım. Alçak! Olaf sesini çıkarmadan. arkasını döndü ve yürüdü. Bu haksız muameleye içerlememiş İli. Vicdanı rahattı. Zayif arkadaşın kurtardığırıa seviniyordu. Kamarası - İha döndüğü vakit kendi kendine söy lendi: © — Ben muhakkak iş bulabilirim. Küçük Bugünün İşini Yarına Bırakmamalı Çiftçi Ahmet ağu çok tembel bir adamdı. Her gün bir bahane bularak tarlasına gitmezdi. Karisi: — Yahu, ne olacak senin bu balin herkes buğdayını, arpasını, erzakını ekti. Biz daha bir şey ekme- dik.,, Derdi. O'hiç aldırmaz, tarlaya gidiyorum diyerek, kahveye gider, yahut has- tayim diye gitmezdi. Yine bir gün münakaşa neticesinde zorla tarlaya gitti, Biraz buğday ekti, fakat tem- belliğinden üzerini iyi kapamadı, ve, kuşlar da buğdayları yemişlerdi. Ni- hayet mevsim geçti. Komşulardan buğday istediler. ve seneyi öyle ge- girdiler. Tkinel sene Ahmet ağa yine bir şey ekmedi. Bir gün çubuğunu tüttürerek bir ağacın dibine oturdu. Ve orada uyuyakaldı, fakat ağzından düşen çubuk çahları tutuşturdu. Ah- met ağa yanıyordu. Biraftan yetişen köylüler ağayı ateşler içinde ölü ola- rak buldular. Tembelliği yüzünden hayatı mahı voldu, karısını ve çocuklarını peri- Şan bir halde bıraktı. Onun için vatandaşlarım çalışalım Ki ülkemiz başka ülkelerden üstün olsun... yazıcılar : 1 Yazı Tahir Şenkal Beyazıt Kimyager Dervişpaşa Can kurtuldu ya.. Bu bana yeter! sokak No, 30 Köpekbalığının nekadar vahşi kurnaz olduğunu öğretmenlerinizden veya inme, babanızdan duymuşsunuz dur. Köpekbalığı deniz hayvanları- pan içinde en korkunç ve kuvvetlisi- dir. Resimde gördüğünüz köpekbalığı kahvaltı yapıyor. Kuyruğu vasıtasile küçük balıkları bir araya topladıktan sonra onları bir iki lokmada yutu yor Papus denilen vabşiler her se- Be'bir ölüler bay ramı “yaparlar, Bu bayramda, kadınlar ölmüş kocalarının ve ço cuklarının kafa - tasını koltukları- na sıkıştırarak Bir perdenin üstüne mavi ile sari| sacağımız pumara işin bir ay angaje akları aksettirince, bü iki renkli ışı: ğin karışmasından beyaz renk meyda na çikiyor. karken karısı gördü. Marifeti Bu kız çocuğu / Amerikalıdır. He Büz altı yaşında bulunuyor; fakat müthiş çevik ve sporcudur. 24 santimetre yüksekliğinde tabureye çıkıp vücudünü büküyor ve ellerile toprağı tutacak kadar eğili - yor. Bu hareketin zorluğunu anla - mak için tecrübe elmek kâfidir, * Morina Balığı Da Morina balığı bir metre ötesindeki şeyleri göremez. Bu yüzden aç kak dığım zannetmeyin! Morina, gıdasını gözlerile değil burnunun kuvvetiyle arar. Müthiş bir koklama hissine ma- liktir, Ve koku alma vasıtasile gıda- sına bulayor. Bugün insanla rın en çök kiy- met ve ehemmi- r Tayyareler yet o verdikleri şey tayyaredir. Günden güne yeni tayyare şekille- ri bulunuyor. Şu gördüğünüz tayyare 150,000 ay- rı ayrı parçadan yapılmırtır. * Geç Kalmış İ Tiyatro müdürü — omuzların ya ediyorum. — — | G3 Olmasın! © Olel garsonu müşteriiin odasına gi rerek; — Bayım, sizin için bir paket ge - tirdiler. Der. Müşteri (kızarak) — Bunun için nl beni bu sastte uyandırdınız? “Aradan bir çeyrek saat geçer. Gar- son tekrar odaya girerek: — Bayım affedersiniz! der Paket size sit değilmiş.. * 4 Âlimle 7 Genç Kız Bir iyafette bir genç kizin yanına meşhur bir dilimi oturtmuşlar. Genç İkiz konuşmak için âlime: — Neyle uğraşıyorsunuz? diye 80 ar, Alim: — Kimya okuyorum! Diye cevap verir, — A! Bu yaşta mı? Ben kimya tah silimi geçen sene bitirdim. * Yerinde Cevap Öğretmen (talebeye) — Müselles nedir oğlum? Talebe — Üç köşesi olan bir murab badır Bay öğretmen! m Küreğe Lüzum Yok y > — Kürekler burada duruyor almı- yacak asın? Selman dayı motosikletile gez- 2 — miye gitmek istedi. Tam kapıdan çı- karısı on& Bensiz, seni bırakmam! diye sanın üstünü söker. — Hayır. küreğe lüzum yok. Ben |p 3 — Siyah caki * Oyan ve eğlence : © Harf Oyunu İküreksiz giderim.. 3 — Öyle ya ikisi motosiklete sığ- mek olmaz. İİ ENİ | Zİ 4 — Oh şimdi masanın tahtasi çikışinca hemen gidip ma- mıyacaklardı. Karısını da gücendir - yesinde rahat rahat gezebiliyorlar, Çok güzel bir tablo meydana çıka