11 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

11 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu delikanlılar hayat mücadelesinde öyle çetin roller almışlardır ki... Bahtlarına Küsenler Arasında Neler Görür, - Neler İşitiriz? Üstempaşa medresesinin ke. merli kapısından girerken hava kararmak üzere idi, Loş ve tenha avluda, tek tük gölgeler ağır adımlarla dolaşıyor. Kırık malta taşlarının, camurlu bahçenin şura. #ında burasında birikmiş sular buz tutmuş... Insanı, iliklerine Okadar donduran bir kış akşamınm kuru ayazı... Medresenin sa odalarında, çul, Süval, yırtık siyah bezler gerili al, Sak pencerelerinden ölü ışıklar gı. #yor, Adeta ürker gibi, ayaklarımın u Gina basarak, avlunun tâ öteki ba ma kadar gittim. Konuşacak bir Adam arıyordum. Burası akşamm saatinde, yarı çanlı, insanların © iki sa: gömüldüğü izbe bır Mezara benziyordu. Ss ağda, yar: aralık kapdani. çerisi görünen geniş ve boş bir Odada dört, beş gölge bir manga İn başma çöreklenmişler, elleri Bi ssıtıyorlardı. İçeri girdim. Ayak Sdime kulak kabartan oda sakin. leri, bep birden yerlerinden fırla. r. Küçük bir elektik lâmbasının 8ydmlatamadığı bu geniş odada, karşılaştığım insanların yüzünü bi le zor seçiyordum. Odanın iç rerken bütün tüy lerim diken diken olmuştu. Bor. kunç bir zindana girmiş gibi idim. Tahta döşemeler kırık, eski si. Yah duvarları örümcek kaplamış, Yüksek tavânm şekli kaybolmuş, şürada buada bir iki çul yığını. 9. danm bütün dekoru, eşyası bu ka r, Mangal başından kalkan gölge- ü adımlarla bana doğ yorlardı. Onlar yaklaştıkça, ben, adım adım geri çekilmek mec buriyetini duyuyordum. Beş-altı ki gi idiler. Ustleri başları Parça parça, . saçları oder Mâ dağınık, sakalları uzamış, yüz- leri acemi bir palyaco gibi kara, Je boyalı insalar... Hep ap ve sefalet haykırıyor. in feri kaybolmuş,.çu. kurlara gömülmüş... Soluk, çatlak dudakları titriyor. İr an duraklamıştım. Içim. de garip bir his yüreğimi alıyordu, Buradan, derhal çi. Kp gitmek, koşar adımlarla uzak. laşmak istiyordum, Ziyaretine gel diğim insanların, beni ayni garip VE haşyet duyan hisle karşıladık. Hayata karşı tiksinen bir bakış. 3. beni tepeden tırnağa süzen 80- İuk benizli bir genç. geniş ve ka- Yanlık odanın ilk hatibi oldu. Onun #esini aer bir feryat duyar gibi ir. kilerek dinledim. Ağlıyor gibi di: — Derdim çok, dedi. kimsesizim, Sefalet içindeyim. En hafif ıstra- bım nedir. bilir misiniz? | — Hayır — Üçüncü devrede veremim. Ya Tr öbür gün hayatta yokum. Işte bu kuru tahtalar üzerinde, soğuk İF görede can vereceğim. İsmim re yakın bir günde yok ola- ik YAZAN: , / | Reşat Feyzi İİ urdu. Kesik kesik öksürdü. yutkundu, Sonra etrafınâ bakındı, Acı acı gülümsiyerek — Beni burada görüyorsunuz ya.. Ben bu hayata lâyık olacak insan değildim. Hayat, bizi böyle yaptı. Babam bu vatan için öldü. Şehit yüzbaşı Arifin oğluyum. Bir sokak adamı, bir serseri değildim, İyi terbiye gördüm, iyi yetişliriL dim. — Mektebe gittiniz ml? Enver bir inilti halinde iç ti: — Kalender ziraat mektebinden mezunum, dedi. Fakat kimsem yok. Iş bulamadım. Burada, bu kuru tahtalar üzerinde aç ve peri. şan ömür çürütüyorum. — Bir hastaneye yatmadınız mı7 — Istanbul Verem dispanserine müracaat ettim, Bir rapor verdiler, Hastaneye girmek için sıra bekli, yorum. Sıra bana ne zâman gele, cek? Bilmiyorum. Be ç Sonra m1? i Bu suale verilecek bir cevap bu. lamamıştım. Yaşamaktan bütün ümidini kesmiş olan muhatabım susmuştu. — Burada rahat mısınız. dedim. Şehit oğlu: ve bir meslek mek. tebi mezunu Enver, bugün düştüğü sefil ve porişan halile temamen tezat teşkil eden bir ruhla konuşu yordu: — Bu kuru tahtayı da çok görü yorlar, dedi. Burası kimsesizlerin barınmasına mahsus (belediyenin açtığı bir yurttur. Fakat, yurt mü dürü nedense, bizi istemiyor, hır. palıyor. D emindenberi. yanıbaşımızda, yerde duran bir çuval al. tında yatan başka birisi birdenbi. re kımıldamı amıştı. — Bu kim? dedim. Hep birden cevap verdiler: — Bizden daha perişan, hasta, aç bir arkadaş. Hasta yatıyor. Bel ki de yarına çıkmaz. Daha geçen gün birisi, işte şu tahtalar üzerin. de, başmn altında taş, açlıktan dü. Açlıktan ölür mü insan? Ölür. Bir kadın da şu köşede can verdi. Yurdun diğer sakinlerinin de bazı şikâyetleri var. Kimsesizlerin ba - rmmasına mahsus olan bu çatı al tında, hali vakti yerinde baz: aile. lerin de oturtulduğu iddia ediliyor. ehmet, burada oturanların Me ei Bana: — Orta mektep mezunuyum, de- di. Tahslime devam edemedim. Çin kü, param yok, kimsem yok. 40 kuruş yevmiye ile biir fabrikada ça lşyordum. Birkaç gündür iş ala, madım Bir lokma ekmek için geli. şacak kapı arıyorum, bulamıyo - rum. Bu dekor içinde, muhatabım gun İarı ilâve ediyordu: — Benim için en kıymetli şey ki taplarımdır. Okumıya çok mera . kım vardır. Içtimal, iktisadi eser. leri tetkik ediyorum. Fakat ekmek derdi. En çok sevdiğim kitaplarım dan bir çoğunu ekmekle değtştir. dim. Beş, on kuruşa sattım. Tam karşımda duran. kara, gür kaşlı. zayıf bir genç birden atıldı: — Ben de orta mektep mezunu. yum. dedi. Fakat iş yok.. Günde elli kuruşa razıyım. Birkaç sene evvel, Izmir taraflarında köylerde mual, lim vekilliği yaptım. Yazm maaş vermiyorlardı. Zaten aldığım ne i. di ki.. Şimdi buraya düştüm. ve rutubet kokan odadan K avluya çıkmıştık. Üstü ba. şı pejmürde. çıplak ayaklarında muttarit tıkırtılar çıkaran takun. yeler, kısacık boylu bir kadm. yü. zümüze gülümsiyerek yanımızdan geçiyordu. Yanımdakiler hep bir bu gecen kadma takıldık — Narife abla. Gel. Bir saatlik dostlarımm vüzlerin de, İlk defa bir tebessüm görüyor. dum Henüz gülmesini unutmamış insanlar., — Bü kadm. kim. dedim? Nazife abla yanımıza gelmiş, dur muştu, — Buranın sakinlerinden, dedi. ler. Mildürün hizmetine de. bakar. Konreratiften yemeğini taşır.. Nazifenin vüzüinde. sebebini ken disi de bilmediği suursuz. daimi bir tebessüm vardı. ağzı yarı acık tı. Yaşı kırka yaklasmış olduğunu tahmin etmek zor değildi Fakat. onda. şrmarık bir küçük mektep 0 cuğu hali vardı. Nasılam Nazife abla, dedim. Şaşkın şaşkmi yüzüme baktı. Hiç konuşmuyordu. Başını sağa büktü. omuzlarını si'kti. Bu, onun lisanında: “şöyle, böy. le..,, demekti, — Sen konuşmaz mısm? Cevap vermiyor, yalnız gülüyor. du. Takunyelerini tıkıdatarak. önü. müzden bir yel gibi sıyrıldı. hâlâ kalın sütunların arkasmdan dönüp. dönüp bakıyordu. Duraklarında ay ni ebedi gülüş. ağızdan, . Rüstempaşa medresesinin kücük sıra külübelerinde yıllanmış örüm cek ağları, ıstırabm İni'tilerini bes. telemş (o görünmiyen sanatkârm karma karışık nota kâğıtları g'bi. kırık pencerçlerden giren kış rüz. gârile sallanıyordu. | Ondülâsyon İşi Talimatnamesi İ Ondülâsyon makinelerinin kontro ü ve bu âletleri kullanacakların tâbi | olacakları şartları gösteren talimat namede daimi encümen bazı değişik ikler yapmıştır. Belediye makine $7 »esi müdürlüğü, tamamile fenni bir * olan bu talimatnamenin daimi en cümen tarafından değiştirilmesin itiraz etmiştir. Bu iş için, belediye reisliğince kati bir karar verilecel” tir, Diğer taraftan Berberler cemiyeti, #ün tekrar belediyeye başvurmuş ve bu ta'imatname gecikmesi kendileri ni cok zarara soktuğundan bahsed. | Tervel şehir'nin en esk; nmusarmdan i HADİSELER RESİMLERİL | Habeşistan kilisesinin Habeşli bir pa pası Patrik ilân etmesi, ve bu patriğin Mısır kıptı kilisesi ilo münasebetini kesmesi üzerine Mısır Saint Sinodutoplanmış ve Habeş patriğini aforozi amıştır. Resimde, Mısır kıptılarınm Saint Sinot meclisi görünüyor. Ortad aki zat Mısır kıvtı natriğidir. Şanghayda Fransiz mmtakasma Etic a eden Çinlilere yine mühacir Çinliler tarafından ekmek götürülüyor. 2ondrala yılbaşı gecesi tam saat 1$ de herkes pehceresini açarak yeni yılı — Yaponya film yıldızları Tokyodan uzak olmıyan Kamakura plljluda karşılarken fotoğraf objektifi şu toplu olarak görülüyor. manzarayı tespit etmişti, İisrın yeni Başvekil Mehmet Mahmut Haşa Filistinde durmadan çalışan askeri mahkemelerden biri lusunu muhakeme ediyor. rek bir an önce çıkarılmasını istemiş | bir kule. Bu kule on üçüncü asırdan Ispanyadaki Ternelde çok kanlı safha lar gösteren sow çarpışmalar esnasın tir. kalmadır. da hükümetçilerin Madrit başkuma ndanı General Miaja vazife başında..

Bu sayıdan diğer sayfalar: