TAN Nasıl doğdu? - Nasıl yaşadı? - Nasıl battı? 10 Temmuz 324 ten 31 Mart Gününe Kadar bdülbamidi saltanat mevkiin den deviren (Ittihaş ve Te- rakki Cemiyeti) başlıca iki ümide kapılmıştı: Biri, (irtica) ın tepelenmesi, Diğeri de, (muhalefet) in önüne geçilmesi. Vükra; (31 - Mart) faciasından sonra, haklı olarak tatbik edilen (dehşet siyaseti), (irtica) 1 doğu- ran muzır unsur ve âmillerin bir haylisini tepelemiş.. Inkılâba en İğ- renç şekilde muhalefet eden cahil, ve mutaassıp güruh ile, bunları â- Jet ittihaz eden bazı menfaatperest münevverlerin barisane emellerine darbe indirmişti, Hattâ; kısmen gü- urlu (muhalefet) in de bir müddet ortadan silinmesini temin etmişti. Lâkin, cemiyeti idare edenlerin müvazeneli hareket edememeleri, az bir zaman sonra vaziyeti tekrar değiştirmiş. Divanı harplerin ve darağaçların sindirdiği (muhale- fet), muhtelif şekillerde, yine bas göstermişti. Esasen (10 Temmuz 324) tari - hinden, (31 Mart) tarihine kadar, gerek İstanbulda, ve gerek vilâyet lerde zuhur eden çeşit çeşit muha- Jefetlere de, yine İttihat - Terakki Cemiyetinin müvazenesiz hareketle ri sebebiyet vermişti, Cemiyeti idare edenler; meşruti- yetin ilk günlerinde sokaklara dö- külerek: — Yaşasın hürriyet!.. diye bağı- rışan halkın çoşkun nümayişlerini görür görmez, kendilerinin hakiki bir inkılâp yarattıklarını sanmışlar dı. Halbuki; Istanbulda, ve vilâiyet- lerde, inkılâp hesabıma böylece ba- girip çağıran, bir anda cemiyet mer kezlerinin binalarını dolduranların; - yapılmak istenilen (inkılâp) a - ne dereceye kadar sadik ve samimi olduklarını anlıyamamışlardı. M emleketin, şuurlu ve münev- ver bir zilmresi, inkılâbı be nimsemişti. Fakat. İdraksiz, cahil, mutaassıp, ve en küçlik menfaatler karşısında içtimai kanun ve nizam. ları yıkıp devirmiye müstait olan güruh, inkilâbı büsbütün başka tür Tü telâkki etmiş.. (Hürriyet) in mâ nasını, kendi ruhunun, kendi hissi. yatının, kendi vicdanım ölçüsü ile tefsir eylemişti... Vilâyetlerde: — Hürriyet çıktı. Artık, vergi vermeyiz. Diye; tahsildarları kovan cahil köylülerle, İstanbulun en kalabalık caddelerinde, tütün denklerini orta ya yığarak halka okka okka tütün #atan.. ve kanunen memnu olan bu hareketi menelmek için gelen zabr- ta memurlarının göğüslerine koca Karadağ tabancalarını dayıyarak: — Hürriyet çıktı. .Siz, ne karışı- yorsunuz?... Diye bağıran şerir tütün kaçak- çıları; ayni zihniyetin sahifleri idi. Ve bumlar, (hürriyet) in nasıl te. lâkki edildiğini, pek açık surette göstermektelerdi. Asırlarca istib - dat idaresinin yumruğu altında sin 'dikten sonra, bir anda bu zihniyet ve telâkkiye kapılan milyonlarca hüfustan mürekkep bir zümreyi ida Te etmek, o kadar kolay birşey de- Gildi, emiyet, kendi kudretini ve idare kabiliyetini iyice he- Bap ederek İşe girişmemişti. Ve ce- Miyet erkâği; atıldıkları bu inkılâp Yolunda, karşılarına çıkacak mâni- leri düşünmek lüzumunu bile his- #etmemişlerd... Asırlardanberi, pa- “işahların elinde bulunan hükümet Makinesinin mekanizmasını ele ge- Girir geçirmez; o köhne makineyi (meşrutiyet) e doğru çevi- Pivererek, selâmetle yürütebilecek- zannetmişlerdi... Hükümeti ne kadar benimsemişlerse, halkı da o “erecede ihmal eylemişlerdir. . Hükümetin ve milletin mukadde İtina hâkim olmıya: çalışan'cemi- Tarihi bir resim: 31 Mart isyanında “Şeriat isteriz!,, yaygarasını kopartan mürteciler böyle yakalanmışlardı yetin; herşeyden evvel, her vasıta- ya müracaat ederek halka (inki- VAb) 1 anlatması icap ederdi. Fa kat cemiyet bunu da düştinememiş, esaslı bir propaganda şebekesi teş- kiline girişmemişti. Vâkıa, cemiyet ve inkılâp hesabına söz söyliyenler yok değildi. Fakat bunlar o kadar az ve o kadar zayıftı ki: — Matbuat hürriyeti var, Diye, binbir isim altında çıkan sa yısız gazete ve cmecmunalarn: . — Serbestii kelâm var. Diye, meydanlarda, sokaklarda, meyhanelerde, tiyatro sahnelerinde bağırıp çağıranların hedefsiz ve programsız şarlatanların velvelele- fi arasında; hakiki irşat fikirleri ve sesleri boğuluvermişti, iyet, buna küğrt ve söz cC tufanı İle, eski rejimin halk nazarından düşeceğini, yenireji- min kökleşeceğini zannetmişti, Ve bütün bunlara müsameha gös termişti, Fakat, bütün bu tuğyanla. rm, birgün gelip te bir (aksülâmel) yapacağını hesap etmemişti, Ayni zamanda bu müsamaha, ah lâk üzerinde de büyük bir tahavvül göstermişti. Babıâli caddesi, bir (şahsiyat meşheri) haline gelmiş, Artık bütün kafalar ve bütün ka- lemler, nefret, gayz, ve adavet kus maya başlamıştı. Yeni rejime ya- ranmak istiyenler; itham ve ter- zil edecek; haysiyet ve itibarına te cavüz edilecek adam arıyorlardı. Sa raym siyaseti, sukat etmişti. Fa- kat riyakârlık, cephesini değistir- mişti. Daha dün (Yıldız) a tapan lar, bugün de, yüzlerini (Selânik) gehrine çevirerek : — Kâbel hürriyet!.. . Ve. Şeref sokağındaki (Münif Paşa konağı) na dönerek: — Membar feyzi meşrutiyet! Diye perestiş ediyorlardı. Şstibdadın fenalığı gitmis; fa I kat hürriyet, onun yerine ye ni bir iyilik getirememişti. Bilhas- sa Babrili caddesinde, birdenbire meçhul kafalı ve meçhul hüviyetli birtakım adamlar türemişti. Bur- lar, matbuat hürriyetinden istifade ederek; - o sırada şaşkına dönen- halkı, korkunç hir dalâlete sürükle- mektelerdi. Bütün bu çılgmea sövüp sayma- lar, bütün bu şuursuzca bağırıp 68 Zırmalar; eski rejim erkânmı Sin- dirmişti, Fakat büsbütün, ortadan silememişti... Bunlar, kendilerini tahkir ve terzil edenlerden ziyade. > bu gibi hallere sebep olan - cemi- yete karşı kinlenmişlerdi, Cemiye- tin ilk ve gizli muhalifleri, böylece teşekkül etmisti, Bu gizli muhale- fet kuvveti, intikam almak için hiç Acele göstermemişti. Sinsi bir prog ramla hareket ederek, herşeyden ev vel, kendilerini hırpalıyan kuvveti; © sövlip sayan ve bağırıp çağıran şuursuz zümreyi ele geçirmek için işe girişmişti. emiyetin bu gizli düşmanları böylece çalışıp dururlar. ken; cemiyetin müvazenesizliği bi. ribirini takip etmekteydi... o Cemi- yet, meğrutiyeti ilân , ederken; en ziyade saltanatın nüfuzlu ve imti- yazlı unsurlarına hllcum etihiş, ye- ni rejimin prensipleri arasında mü- savatı herşeyden üstün tutacağı ilân eylemişti... Halbuki, daha inkr Ibin ilk günlerinde birtakım (kah- ramanı hürriyet) ler türemiş. Bu (meşrutiyet asılzadeleri), istibdat devrinin imtiyazlı eşhasmnı yerleri ne geçivermişlerdi.. Cemiyet, inkılâbı, yapmadan ev- vel, hükümet nüfuzunun, şunun bu mun tesiri altında kaldığından şikâ yet ediyor. Müstakil, bitaraf, h Jara riryetkâr, müsavatı esas it haz eden bir hilkümet istiyordu... Fakat meşrutiyetin ilân edildiği günden itibaren, cemiyetin mümes- silleri, murahhasları, kapı çuhadar ları hükümet erkânınm karşılarına sıralanmışlar: — Cemiyeti muhtereme, bu işi böyle istiyor. Diye, emirler vermiye başlamış- lardı, Babrâlideki Sadrâzamdan, en hüc Ya bir nahiye merkezindeki tahsil dara kadar bütün hükümet memur ları, şaşırmışlar.. Ellerindeki iyi kö tü kanunlarla mı, yoksa (cemiyeti muhtereme) tarafından verilen &- mirlere mi hareket edecöklerini ta yin edemiyerek fena halde bocala- mışlardı... Cemiyetin kapı çuhâdar Jarmı memnun edemiyen memurlâ- rm alımlarma: — ESki idarenin adamı. Diye birer damga basılmış. Kol- larından tutulup, atılmıştı. İşte bu da, yeni bir muhalefet unsuru ya” ratmıştı. eşrutiyetin ilânımı müteakıp, İstibdat devrinin sürgünle- Ti Istanbula avdet etmişlerdi. Bun- lar da, (kahramanı hürriyet) lerin arkasında (mağdârini siyasiye) na mile bir saf teşkil eylemişlerdi. (Arkası var) Bir Kamyon Kazasında 25 Yolcu Yaralı Silifke, (TAN) — Muttan 2200 ki- lo eşya ve 25 yolcu alan bir kamyon Mersine giderken, Keben köyü civa” rında bir virajda devrilmiş, uçuruma yuvarlanmıştır. Bütün yolcular yüklerin altnda kalmışlar ve &z çok yaralanmışlar- dır. Köylüler ve köytin muallimi, ka- zazedelerin imdadma koşmuştur. Yol culardan Mersin nafıa fen memuru Hulüsi ile orman munmelât memuru Hakkınm yaraları ağırdır. Yaralılar, kamyonla Mersin mem- BAŞMAKALEDEN MABAAT İnkılâbın Yeni . Safhası (Başı 1 incide Gözümüz önündeki neticelerin de- lâlet ettiği ikinci mina da, Türk mil- letinin, asırlardanberi öldürücü âmil- lere karşı devam eden çetin beka mii- cadelesinde çak yüksek bir mukave- met sahibi olduğu ve çok mühim is dat ve kabiliyetler kazandığıdır. Ö- nümüze uzağı görür, cessur bir Ön- der çıkınca her sahada yeni bir ha - yat fışkırmış ve ileriye doğru az za- manda çok yol almak mümkün ol - muştur. ugüne kadar devam eden in- B kişaf neticesinde memleket, yeni bir olgunluk merhalesine var - mıştır. Mühim ve acele İşlerimizi ya- parken, olduğu gibi kabul etmek ve sürüklemek mecburiyetinde kaldığı mız birçok eski şekilleri, eski zibni- yetleri, eski itiyatları tasfiye etmek imkânları belirmiştir. Bugüne kadar bilgi ve akıl projek- törlerini ancak mühim ve ecele işler üzerinde dolaştırdık. Halkın hükü - met makanizmasile olan her günlük münasebetleri ile meşgul olamadık. Halkın her günkü hayatma taallük İ eden işlerin manzarasi pek az değişe bildi. Adliyenin kökleri ve prensiple. İri değişti, Fakat, tatbikatı değişeme- 'di. Hakkaniyet namma en büyük ih- tiyaç olan sürat temin edilemedi. Halk, yeni doğan çocuğuna bir nü- tus tezkeresi almak, aruzisini defte- ve kaydettirmek, bir hizmet muka - bilinde istihkak peyda ettiği parayı âlmak gibi en basit işlerde bile uzun uzadıya uğraşmak, takip etmek, İz. trap çekmek zaruretinde kaldı. Yüz de yüz mükemmeliyete varmak iddi- asile işliyen kırtasi makine, sonsuz şekil titizliği içinde devlete, millete ve memlekete git en esaslı menfaat- leri feda etmiye mecbur kaldı. Ve her sahadaki hayat fışkırma istidat- larınm hizını kesti. rtadaki büyük emareler şunu gösteriyor ki, 15 inci ya- şmda İnkılâbın yeni bir sayfası açıla- cak, bütün bu işler değişecektir. Hü- İkümetle, halk arasında filen mevcut kalan ayrılık duvarları nihayet yıkı- lacak ve hükümet kendisi için değil, halk için günü gününe işler bir ma- kine halini alacaktır, Böyle bir man- zara hâsıl olunca da halkın umumi hayatla alâkası birdenbire artacak ve memleket az bir zaman içinde ye- ni bir varlığa doğru yürüyebilecektir. Ahmet Emin YALMAN . BIK IZAH Milli emlâk idaresine git 20 liralık kâletinin işleyişini tenkit dyei telâk- ki edildiğini teessürle gördüm, mak- sadm hiçbir gahsr ve makamı tenkit olmadığı makalenin başmda tasrih edilmiş ve kırtasiyeciliğin eski gün- lerden miras kaldığı ve bütün idare makanizmasına git bir dert olduğu söylenmiştir. Prensipler ve teşkilât değişmedikçe memurlar nekadar hüs nüniyet sahibi olursa olsun dert de - vam edecektir. Ondan kurtuluş yok- tur. Yoksa Maliye Vekili Bay Fuat Ağralmm halkın işlerinin silratle gö- rülmesinde çok titiz olduğunu ve ma- iye erkânının çalışma saatlerinden çok sonraya kadar halk işlerile meş- gul bulunduklarını herkes bilir. Nite kim bahsettiğim 20 liralrk işte de ta- tile rağmen dosyalar bulunmuş ve bunlar üzerinde de tetkikat başlamış. tır, Bu da halk işlerindeki hassasiye- tin bir delilidir. A. E Y. a Eski Bir Rus Generalinin Evinde Mühim Vesikalar Bulundu Melun, 28 (A.A.) — Rus generali Skoblinin la Ferrieredeki - villâsında polisçe taharriyat yapılmış ve birçok mühim vesikalar ele geçmiştir. eme Köylerde Ecza Depoları Muğla, 28 (A.A.) — Köylerde ku- rulan ecza depoları için ısmarlanan ilâçlar gelmiş ve köylere verilmiştir, ———— leket hastanesine götürülmüşlerdir. Mersinde garaj sahibi Kemale ait olan kamyonun şoförü Kıbrisli Ha- san yakalanmıştır. muameleye dair makalemin maliye ve | Atatürk Tataresko ile Görüştüler (Başı 1 incide dı. B. Tatarescu, kendisine selâm res mini ifa eden (askerimizi teftiğlen sonra İslasyondan ayrıldı. Aziz misafirimiz B. Tatarescu, öğ leden evvel Cilmhurriyaseti köşkün - de defteri mahsusu imzaladı, müte- akiben Hariciye Vekilimizi, Başve - kilimizi, Millet Meclisi reisini ziya - ret ettiler ve bu ziyaretler iade olun- du. Atatürk B. Tatarescu'ya kabul ettiler Ankara, 25 (A.A.) — Relsicüm - hur Atatürk, bugün saat 17 de Ro- manya Başvekili Tatarescu'yu kabul buyurmuşlardır. Uzun müddet süren bu mülâkat esnasında Hariciye Ve - kili Dr, Tevfik Rüştü Aras, Roman- yanın Ankara orta elçisi Bay Tele- mak, Türkiyenin Bükreş elçisi Bay Tanmöver de hazır bulunmuşlardır. Başvekilimizin ziyafeti Ankara, 28 (Tan Muhabirinden) — Bağvekilimiz B. Celâl Bayar bu akşam 20,30 da muhterem misafiri. miz şerefine Ankarapalasta parlak bir akşam ziyafeti verdi, bunu bir kabul resmi takip etti, Ziyafetin ortasında Başvekilimiz, bir nutuk söyliyerek dost ve mütte- fik Romanyanm mümtaz hükümet reisini selâmladı, iki devlet arasındaki Balkan Antantile vücut bulan anlaş- manın, Avrupa sulhü için büyük bir kıymet olduğunu tebarüz ettirdi ve nutkunun sonunda (kadehini, dost devletin reisi Majeste Kral Karollin ve Romen milletinin şerefine, saade- #ne kaldırdı. Bu nutka B. Tatarescu da ayni he- yecan ve hararetle cevap vererek, kadehini Atatürkün © saadeti, Türk milletinin refahı temennisile kaldır. dr Celâl Bayarn rutkundan sonra Ro manya marşı, ekselâns Tatareseu' » nun nutkundan sonra 'Türk marşı ça lınmıştır. Ziyafeti takip eden suare bilhassa parlak olmuş, ve bu suare- de ziyafette bulunanlardan başka el- çiler heyeti, Balcan devletlerinin bü- tün erkânıharbiye reisleri ve maiyyet leri de büyük üniformalarile ve ni- şanlarını hamil olarak iştirak etmiş lerdir. İnönünü ziyaret Ankara, 28 (A.A) — Romanya Başvekili ekselâns Tatarescu, bugün akşam üzeri eski Başvekil Temet İnö- nünti sureti hususiyede ziyaret et- miştir. BULMACA Dünkü bulmacanın hal edilmiş şekli 1234567189 10 eo aaaeswyi BUGUNEU BULMACA 15 yg AE ŞA 1 — Mili bayramlarımızda yapı - lir — Savaşın neticesi 2 — Hakkı yerine getirmek — Ek- meğin arapçası. 3 — Gıda maddelerinde bulunur — bir emir sigasi 4 — Sual edatı. 5 — Yemek — Usküdarm bir sem ti, 6 — İyi — Çetin. 7 — Lânet edilen — Haya 8 — Dumana mahsus — Şüphe 9 — Ekin sapı — Göz rengi 10 — Gemilerde bulunur — Bir a- tışlık, » YUKARDAN AŞAĞI; 1 — Balikesir hattında meşhur bir Poliste Yeni Terfiler Ankara, 28 (Tan muhabirinden) — Kanuni müddetini doldurmuş polis mektebi mezunları arasmdeki komi serlerden imtihanla (e başkomiserliğe | terfi edenlerin isimlerini bildiriyo - rum: Ankaradan: Mustafa Eren, Hulüsi Akm, Lâtif Karaduman, İstanbul » dan: Naim Atalay, Vehbi Kural, Fev- zi Bingöl, Esref Yalçmer, Aziz Kol- yoncü, Fahri Göksal, Nuh Naci Se. zen, Mazlüm Ertun; İzmirden: İh- san Savgat, Nuri Özkan, İhsan Çetin. kaya, Şükrü Demirkol, Hidayet Dinç, Tevfik Söylev, İçelden: Hayreddin Çandarir, Kemal Yıldırım, Bitlisten; Nari Ceylân, Kadri Oktay, Fikri Ku- run, Ahtalyadan: Ali Erman, Salih Altınay, Kastamonudan Macit Şenel, Hakkâriden: Nuri Çirpinci. Aydndan: Ziya Özdemir, Urfa - dan Celâl Sümer, Malatyadan Ömer Öz, Bilecikten Ali Yaşatan, Gazian - tepten Reşat, Sinoptan Naşit, Afyon- dan Osman, Slirtten Hamdi, Cafer, Tekirdağından Bahri, Tokattan Ham di, Kocaelinden Faik, Hüseyin Avni, Ramazan, Ağrıdan Şefik, Tuncelin « den Şevki, Edirneden Edip, Nedim, Mustafa, Çanakkaleden Kâzım, Rize. den Osman, Diyarbekirden İhsan, Niğ deden Hüseyin Avni, Karstan Ekrem, Kırşehirden Rifat, Kütahyadan 'Ta- lip. Komiser muavinliğinden komiser « liğe terfi edenler: İstanbuldan: Et hem, Hikmet, Rasim, Hakkı, Hasan, Vehbi, Reşit, Mustafa, Vamık, Asım, Elmas, Ali, Zeki, Necati, Nuri, Mu « zaffer, Fevzi, Naim, İsmail Hakkı, Münir, Rıza, Hâmit, Rifat, Ankara- dan: Hadi, Ali Rıza, Niyazi, Hilmi İzmirden: Nuri, Reşit, Tuncelinden Kadri Rahmi, Cafer, Hulüsi, i i Çanak- kâleden Rıza, Antepten Nüzhet, Bas- tamonudan Sabri, Muhiddin, kocae- linden Lütfi, Seyhandan Şerif, Ça - nakkaleden Bahsettin Arif, Çankırı» dan Hamdi, Niğdeden Hulüsi, Erzin. candan Veysi, Manlsadan Rasim, Maraştan İbrahim, Kocaelinden Mu- zaffer, Karstan Kadri, Muharrem, Tuncelinden Mustafa, Bursadan İb- rahim, Çoruhtan Mirza, Mardinden | Avni, Çanakkaleden Ziya, Balikesir « deh Bahaeddin; “Kamutaydan Sadık, Malatyadan Lütfi, Gümüşhaneden Refik, Tekirdağdan Akif, Antalya- dan Recep, Kayseriden Hilmi, Van « dan Mehmet, Urfadan Arif, Bursa- dan Vahit, Antepten Safa, Tokattan Rasih, Boludan Şükrü, Çankırıdan Abdülhafiz, Balıkesirden Emin, An- talyadan Tevfik, Bilecikten Ethem, Mardinden Ziya, Trabzondan Seyfed. din, Kütahyadan Hâmdi, Kastamo- nudan Lütfi, Balıkesirden Nazmi, Parti grupu Toplandı (Başı 1 incide | (Antalya), Hasan Saka (Trabzon) intihap edilmişlerdir. 3 — Bundan sonra B. M. Meclisi idare âmirliklerile riyaset divanı kâ- tipliklerine grupça yapılan intihap neticesinde atideki zevatın nâmzet « likleri taayyün etmiştir: idare âmirliklerine: Halit Bayrak (Beyazıt), Irfan Ferit Alpaya (Mar din), Dr. Saim Uzel (Manisa) ; riya» set divanı kâtipliklerine: Ziya Gev- her Etil (Çanakkale), Naşit Uluğ (Kütahya), Ali Zırh (Çoruh), AH Muzaffer Göker (Konya), Kemal U- nal (Isparta), Cavit Ural (Niğde). 4 — Parti grupu idare heyetine a- şağıda isimleri yazılı zevat yeniden Rasih Kaplan (Antalya), Aziz Ak- yürek (Erzurum), Şükrü Oçak (Er. zurum), Abdülhalik Firat (Erzin. can), Ali Kılıç (Gaziantep), General Ihsan Sökmen (Giresun), Hamdi Yal man (Ordu), Damar Arıkoğlu (Sey- han), Rasim Başara (Sivas). ——— nn kasaba, 2 — Bayağı — Bir mezhebin ismi, Tavlada zar sayısı 3 — Üstüste — Ağır başlı, nazik, 4 — Avrupada beynelmilel mahke- melerile meşhur bir şehir — mektup, 5 — Vakit — Hayat, 6 — Müttefikimiz bir devletin mer. kezi — Şöhret 7 — Sada, 8 — Genişlik — Eski usul diple - © ma, 9 — Demiryolunda kullanılan — Kazaya uğrıyan, 10 — Er — İsim ŞAŞMA GR e RAS 3