Tevkifanedeİşlenen| Cinayet Davası Görülmiye Başlandı "Ağırceza Mahkemesi, dün, geçenlerde tevkifhanede işlenen bir cinayetin muhakemesine başlamıştır. İki jandârma, suçlu bölme- | sine başka bir öldürme hâdisesinden mevkuf olan lâz Maksutla || Yusufu geçirmişlerdir. Davanın mevzuu şudur. — Bir ay kadar evvel tevkifhanede dördüncü koğuşta Lâz Yusufla hir- sızlıktan mahküm olan Fevzi kavga etmişler, Maksut ta işe karışmış ve nihâyet Fevzi gırtlağı koparılmak Buretile öldürülmüştür. Şahitler neler söylüyor? Kararname okunduktan #onra suç tularm ikisi de hâdiseyi inkâr etniş- lerdir. Bundan sonra şahit olarak din ; lenen mevkuf Ibrahim, hâdiseyi şöyle anlatmıştır: Yaralıyan Genç Tevki ç if E di . ildi Dördüncü sorgu hâkimi, dün Rem- Bi İsminde bir genci tevkif etmiştir. Bu kararı icap ettiren hâdise şu- dur: Müyesser isminde bir kadın, evval- ki gün Feriköylinde Evremus zade s0» kağmdan geçerken, bu sokakta otu- Yan Ismail Hakkı isminde biri Mü » yessere lâf atmış ve sarkıntılık yap- | di. Ben dışarıya çıkmıştım. Unkapan mak istemiştir. Şemsi oğlu 21 yaşla” | ir Fevsi içeriye girdi. Yusuf ta kapi- rmda Remzi Müyesserle alâkadar ol- | da duruyordu. İçeride ağız kavgası 'duğu için Ismail Hakmın lâf atışm- | başlamıştı. Ben söylenilen sözleri duy dan müteessir olmuş ve hemen be - | madım, Biraz sonra Yusuf, Fevzinin inden çıkardığı bir saldirma İle ona | koluna mangal #Yağıdan yapılmış hücum etmiş ve birkaç yerinden teh | bir bıçak salladı. Maksut ta Fevziye Tikel bir surette yaralâmıştır. Yara- elini uzattı. Fakat vurmadı. Bu sir: l 1: Şieli Çöcük hastanesine kaldımı , | da VEYA HAYUĞMI bıtarak kapıdan 1 9“ İçıete ve tevkifanenin o hastanesine mıştır. Tabibi adiller yarayı görmüş doğru gitti, orada öldü. Sonra tevki- ler, müddelumumilik te suçluyu 8Or- | #anede araştırma yapıldı. Uçüncü gu hükimliğine vermiş ve tevkif kâ- | koğuşta kunduracı Kemalin cebinde Karı almıştır. kanlı mangal sapı bulundu.,, Bundan sonra dinlenen katil suç - lusu mevkuf Kemal de şunları ilâve etmiştir: — Bu tahtaların arasından bir bi- çak çıkardı. Fevziye salladı. Maksut ta sustalı bir bıçakla hamle etti. Fa- na ediyorduk. Bu badana mevkuflar arasmda toplanan para ile yapılıyor. du. Badanayı Löz Mustafa yapıyor - du, Fevzinin yattığı yeri badana et- mişti, Niçin yapmadığını sordum. O da: “Para vermedi de ondan” de- grenli Köylü Sigarası Kaçırırken Rizeli Rıza isminde birisi şehirde gatmak Üzere |ki sandık içinde 72 ki- lo köylü sigarası kaçırmak isterken — O gün dördüncü koğusu bada - gümrük muhafaza memurları tara- fından yakalanmıştır. Rıza, mahke - meye verilmiştir. kat onun hamlesi yalnız Fevzinin pi- | jamasını yırttı, Fevzi hastaneye köş- tu. Gırtlağından kan boşandı ve öl- dü.,, Yakalanan Esrarkeşler Gardiyanın söyledikleri hmet, dinlen Bahattin, Hagik, Kürple, “Num, | abe sonra yakit Böy Hüsamettin ve Turhan isminde altt| ri ie e ölene €srarkeş Topanede (Alinin evinde | Kn Yunt Gi . toplenarak esrar İçerlerken yakalan | | o gün dörülüncü koğuşta temiz. aşa lik vardı, Ben tevkifanenin iç kâpı larından birisinde nöbetçi idim. Bah. çe kalabalık ve gürültülü idi. Bir a- ralık fazla bir gürültü oldu Fevsi gırtlağını tutarak çıkıyordu. Ben bir hâdise olduğunu öğrendim. düdük çaldım. Gardiyas Yusuf üçüncü koğu —— Geçimsizlik Yüzünden Beyoğlunda Yeni çarşıda oturan 65 yaşımda hamal Mehmet, on sene- denberi beraber yaşadığı metresi Si- Tanoş İle geçimsizik yüzünden kav- İ köpeklerin hırlaştığını gören ç0- | cuklar, perdenin aralıklarma göz | lerini uydurup içeri bakınca kö- || peklerin bir çocuk cesedini çe- kiştirdiklerini görmüşlerdir. Hâ- dise, derhal polise ve müddein- | mumiliğe aksetmiş ve talıkikata tir. Polis bu çocuğun kimin ta- fl rafmdan arsaya atıldığını tahkik || Şehrimizdeki Mahküm Çocuklar Yakında Edirneye gönderilecek Imralı, Eğirme ve Zonguldaktali haplsanelerde çalışan omahkümların işlerile meşgul bulunan Adliye mü- fetişi Bay Cemil Istanbula gelmiş- #r. Burada, Bdimede'11—18 yaşı a- rasındaki mahkümlar için yeni yapı lan çocuk ıslahheneti işile meşgul 0- lacaktır. Istanbul müddelumumlik lâmat dairesi de Istanbulda bulunan mahküm çocukları tesbit etmekte dir, Bu çocuklar kefalet ile velilerine teslim edildikleri için müddelumumi- lik derhal kendilerini buldurarak ve birkaç güne kadar da Edirneye gön- derecektir. YENİ NEŞRİYAT Kıvılcımlı Kut Edebiyatı cedide üslatlarından şa- ir Hüseyin Siret Özseverin son zaman larda yazdığı gürler bir araya top's- narak Kıvılermlt kül isimli bir şiir mecmuası neşredilmiştir. Mili kütüp SÜME Gör, Candan gülmek... ve bütün kederleri unulmak saati geldi. YARIN AKŞAMDAN iti kk ep AN, itibaren Fransız komikler kralı işit!... Söyleme!... Mevsimin kahkaha tufanmı takdi m edecekir. Bu filmdeki alamod siniz. YARIN AKŞAN için yerleri nizi temin ediniz. R SINEMASI ile beraber MEXİCANA şarkısını dinliyecek- Üniversitede Bu | Akşamki Konferans Üniversite serbest konferanslarm dördüncüsü bugün Hukuk Fakültesi Roma hukuku ve medeni hukuk or dinarylisü profesörü A. B. Schwarz tarafından verilecektir, Mevzu müke yeseli hukuk ilminin ehemmiyeti ve vazifeleri (bilhassa Türkiyede) dir. Herkese açık olan bu konferans 88 at 18,10 da Üniversite konferans 82- İonunda verilecektir. Yeni Tayinler İlk tedrisat ikinci kadrosu henüz Maarif Vekâletinden gönderilmemiş- tir, Yalnız bu İlsteye dahil bazı ta - yinler dün telgrafla maarif müdüri- yetine bildirilmiştir, Dün emri gelen- ler arasında şunlar vardır. Zafranbolu mualtimlerinden Mus - tafa, Bursadan Handan Silivriye, Kâhte maarif işyarı Ahmet Silivri başmuallimliğine, İzmirden Perihan Şileye Tunçelinden Mensure ve Ay - dmdan Fehime Trabzondan Feyziye Çatalcaya ve İstanbul muallim mek- tebi mezunlarından Kadri İstanbul İkinci ilikmektebe tayin edilmişler - dir. . TEŞEKKÜR Gaybubeti edebiyesile bizleri çok müteessir eden kıymetli annemizin gerek cenaze merasimine iştirak ve! gerek bizzat mektup, telgraf ve tele- Smmmmz ivan Mujukin - Lil Dagover - Betti Aman fonla taziye lâtftunda bulunmak so rekije bizleri manmeLâr uuanan raba ve dostlarımıza ayrı ayrı tegek- kürü arzu edersek te teeseürümüz bu vazifeyi ifaya mâni olduğundan muh terem güzetenizin tavassutunu dile- rim. hanemizi kıymetlendiren bu eseri ka» rilerimize tevsiye ederiz. Si ———— Ertuğrul Sadi Tek Tiyatrosu (Aksaray) ma m niz, Yusufun vurduğunu #onrağsn işittim... demiştir. Şuhitlerden bir kısmi hapisaneye geçtikleri için gelmemişlerdi. Bunla- ğa girdi. Serğardiyan Mustafa de geldi, ga etmiş ve bıçakla burnundan ya- Yalamiştır. Bu ârada ayırmak istiyen 'Artini de yüzünden yaralamıştır. Hidise işlenirken görmedim. Yal Tin da çağırılması için muhakame tâ- lik edilmiştir. : Karadeniz Orman İşletme T. A. &. Mürahhes azası Talât Hidayet oğlu 8 Bu akşam saat 2ide nsız Tiyatrosunda Amâ Macar Piyanisti İMRE UNGAR'ın VEDA KONSERİ RM Dehökâr. Himsalsiz. mükemmel artist HARRF“BAUKR Kuvvetli bir mevzuda müessir. Dramatik bir film olan Korkusuz Adam füminde yarattığı ve şimdiye kadar görülmemiş kahramanlık sah: meleri, Bu Persembe Akşamından İtibaren SARAY Sinemasının HARRY FLEMMNİNGS Heyeti 20 erkek ve 20 kadın artisti Trancontinental 1937 revüsünde “<“Miarmi,, Habeş artisti - 15 kız ve GONTINENTAL AMBASADÖR GAZ Halihazırda Avrupayı dolaşmakta olan en mükemmel ve en fevkalâde D Amerikan temaşası TÜRK S bonmin de Büyük imi HACI MURAT Gütç) Vatan ve istiklâl aşkile Çar ordularına karşı açılan büyük savaşın filmi, Meşhur Şeyh Şamil'in tarihi vak'ası. Baslmmme Am ALANLA laa münker "Antalya Defterdarirk tahsilât şefi Bay Necati Pekerle Antalyanın tanm uş aile ve tüccarlarından Süleyman Kaçaralloğlu kızı Bayan Cemilenin ev lenme törenleri Antalya Belediye ev lenme salonunda bütün erkânı hiikü- met ve yüzlerce davetlilerin huzürile olmuştur. : ———— amm Nişan töreni Emlâk, Eytam Bankası iskunto şe- fi Bay Ulvi Özlerin hemşiresi Bayan Nuriye Özlerle * güzetemiz makihistle rinden Bay Mazharm hişan töreni gü- | & zide bir davetli çevresi içinde Fener- | &ğ deki evlerinde kutlulanmıştır."Tara - | feyne saadetler dileriz, TEKDÜĞME sisin için düşünen bir öyar otomatiğidir. Pencerwerinde ışık bulunan yerin karisile Nüzhe- tin buluştukları ev olduğunda şüphe etmemişti. Çün kü Senihanm. anlatışına ancak bu büyücek bahçe or tasındaki iki katlı bina uyuyordu, ötekiler daha zi- yade birer kulübe idi. Bahçe, alçak bir duvarla çev- riliydi. Halit bir türlü kapıyı açamayınca duvardan kolayca atladı, Köpeklere karşı ihtiyaten eline şişli bir baston almıştı. Lâkin karşısına çıkan gayet iri bir hayvan havlayıp bağırmakla ve evdekilere ha- ber vermekle iktifa ederek üzerine saldırmadı. Halit âki Uç adım daha atmıştı ki, aydınlık pencerelerden birinin kafesi yukarıya sıyrıldı ve biri / —Kimo ?? Diye seslendi. Halit Nüzhetin sesini tanımıştı, İlerilemekte de- çam ederken, çok çabuk inmiş bir bıçak katiyet ve giddetile de mukabele etti” — Ben! — Sen mi? Kim olduğunu farkedemiyorum amma, saygısızın biri olduğun muhakkak! Delikanlı başını dışarı çıkarmış ve sarkmıştı. Ya” nı başında, ve biraz geriden, kendisine lâmba tutan bir de kadm belirmişti. Lâkin Halit onu Mükerreme benzetemedi. Nüzhet kendisini tanımakta gecikmemişti. — Oo, buyurun Beyefendi! Teşrifinizle vallahi ihya ettiniz. Hemen inip kapıyı açayım, Bu kabul tarzı karşısmda Helit rüya gördüğünü zannetti, Behiha acuba sadece iftira mı etmiş, yoksu yanlış mi malümet almıştı? Halbuki hiç kimseye if tira'etmez, her lâkırdıya da kanmazdı. Ve söylediği barfi harfine doğru ise, yani Mükerrem hakikaten burada bulunuyorsa, oğlanın cüret ve hayasızlığı in- #anın aklını durduracak bir dereceye vartyordu. Kapı açılmıştı. Arkasında beyâz ve göğsü açılmış bir gömlek, uyağında gümüş renginde bir pantalon, saçları karmakarışık, Nüzhet göründü. Elinde bir lâmbe vardı ve sarhoş olduğu belliydi, *A4x4 — Buyursunlar, Halit Beyefendi, buyursunlar, Üç arkadaş bir âlem tertip ettik, Davetimizi kabul ile te$ rİf eden hâtunlar her ne kadar pek âhım şâhım de- Hillerse de he çare, yine mevcudun ehvenleri. Çünkü biri Şabân ustanm herkesi kendine divane eden gar- gon kızı meşhur Emel, Ötekine gelince, sinemanm ke mancisi yüksek artist Matmazel Biyanka.. Bundan iyisi car sağlığı, değil mi efendim? Ellerinde hafif bir ter, Halit Nüzhetin arkasmdan merdivenleri çıktı, Tam karşıda, üç tarafma minder serilmiş ve bir tarafına saç soba kurulmuş pek #ade, âdeta fakirane döğeli bir odada, mükellef bir işret masası kurulmuştu, Oslar içeri girince odadaki iki erkek, evsahibi Malmut Kaptanm bıçkınlığı maruf oğlu ile huvardalıkları dillerde gezen ve bu huvarda- lıklara nereden para bulup yetiştirdiği meçhul bulu- nan bir gümrük memuru, ayağa kalktılar; Nüzhetin aşağıda hal ve şanlarını anlattığı iki kadın isa, ka- dımlıklarının şerefi böyle emrettiği için ancak hafifçe doğruldular. Bu naseninlerin dağınık saçlarile peri- gan kıyafetleri erkeklerin ellerinde bir hayli hırpa- tanmiş olduklarmı söylüyor, kapmın Sağ tarafma sıralanmış boş şişelerin yekün ise kafalarm çoktan dumanlanmış bulunduğunu bildiriyordu. İçeri girdikleri zaman Nüzhet dedi ki: — Zannederim ki takdime filân lüzum yok. Hep biribirini tanıyanlar arasındayız, değil mi Beyefen- di? Halit gösterilen yere olurmuş, tamamile tabii bir hal almıştı, Cevap verdi: — Side Matmazel Blyanka ile müşerref olmadım, Kendilerinin isimlerini biliyorum, Sinemada bir kere kemanlarını da dinlemiştim âmmâ.. Nüzhet kahkaha ile gülerek ileriledi. Ve Biyanka- yı olduğu yerden kaldırıp Halidin kucağına oturttu; — Işta pek modem, pek Kübik bir takdim tarzı! Biyanka, cedbeced İtalyan olduğunu iddin etmekle beraber halis Tatavla şivesile türkçe konuşun ve e- mer tenile çok açık sarıya boyalı saçları biribirini a5. la tutmiyan bir kadındı. Yirmi bir ve nihayet yirmi ikiden ileri gitmeyi hiç kabul etmiyorsa da gözlerinin sitlarile dudaklarının kenarlarında ilk çizgiler çok- tan peyda olmuştu. Çarşı içindeki sinemada birkaç aydır babası piyano ve kendisi keman çalıyorlardı.. Ve Sinorina Biyanka, karısının ihanetini cezalandır- maya gelmiş olan bu erkeğin kucağında, kovulmıya, ve reddedilmiye benzer bir muamele görmeden oturu yordu. Balki bu işret masasının, ve bu kendilerine malik olmak için bir el ve elin avucunda birkaç kâ- gıt uzatmak kifayet eden kadmların önünde, mutaa8- sıp koca bekârlık yıllarını birden yine hasretle hatir- lamiştı da, Dizlerindeki kârının yaltaklanmasına ve kendisini okşatacak vaziyetler almasma bile müsaa- de ediyordu. Mükerremi burada bulamadığma göre eve hemen koşarak orada olup olmadığını anlamast Ye eğer yoksa vaziyeti şahitlerle tesbit ettirmek ze- Te hiç değilse karisınm başka bir yerden dönlişünü beklemesi icap etmez miüdi? Fakat birdenbire git- mek gülünç olur diye düşünerek dizlerindeki mahlük la hareketsiz, uyuşuk bekliyordu. Beklediği şey belki de sadece bir kadeh rakı ile mezesiydi. Zaten ötekiler de bunu hazırlıyorlardı.. Ve beyhude vakit geçirmesini sevmiyen Biyanka, birden: — Çok sıcak, bak yüzüm ateş gibi! diyerek Hali- din elini ald, yanağını üstünde uzun uzun tuttu, Ve Halit elini konan yerden hiç te çekmeği, Sonra kadın, yanağında hep dayalı duran bu erkek elinin bir parmağındaki nikâh halkasını, güya yanâ« ğma dokunmasile his ve farkederek sordu: — Sen evli misin? Hulit birden kendine gelmiş ve suali cevapsız be rakmiştı., Garson kız atıldı: — Evli ya, Beyefendi evlidir! Hem haremi çok güzel ve şık bir hanım, Bir kere gösterdiler de pek beğendim. — Ah hakkın var, hatırlarım, şimdi bende tani-| yor, hem çok beğeniyorum. Ba sözlerde, bir işret ve sefahat meclisinde söylen melerindeki münasebetsizlikten başka bir gayritabi- ilik ve fevkalâdelik yoktu. Fakat kadınların söyleyiş lerinde, bakışlurında, her hallerinde öyle bir tuhaflık ve sinsi bir alay vardı ki, Halit yüzüne birden bire kuvvetli bir tokat yemiş gibi kıpkırmızı oldu, Evet, karısı muhakkak ki burada idi, Hâlâ özlerinin üstün de oturan ve sarımtırak dişlerile beraber fazla kırmı zı digetlerini de göstererek asabi asabi gülmiye baş- kıyan kemancı kizı düşürür gibi itti. Ayağa kalka. rak, ağır ve sakin olmıya çalışan bir sesle; — Evi gezeceğim, Nüzhet Bey! dedi. (Arkası var)