ZY x. A Siyaman kasabasmı bilirsi- tile t&nîı Eskiden gedikli traho- h"““ııü Irdı, şimdi de ateşli tra- Yaman Cadelesile biliniyor. Bu Adı- ııgmdâîüyada da vardır, hâlâ Dim Adılka, Kipert'de de. Fakat be dediı-uşık dediğim yer ne bez Ür, Diyazı; he kâğıt. Yer üstünde- bir kaza, Güney - batısında Riz de hNıı;nı olduğunu söylersem | oımaâ dersiniz: m_,my“ Yye, Maden, Diyarbekir Os den m:' en amma Ergani Ma- Dömaniı değil. Maden Osmaniyesi. | İYe M: > K H d“_ : adeni. Eski Ergani Ma vi mîgleı;ıı îdacîen de Maden, ? Canım Çermik g::?:â Osmaniye Madeni, İstas D*Vtrbek? Madendir de kendi adı ı".y“nun kazası Maden. Ergani is tııı,,ııN ün adı Ergani. Buna karış c_MMâden Osmaniyesidir bu. hqı i Smaniyesi de başkadır, | Osmanelisi de başka, $ e Gilden çıkabilirsen çık. Zar Mtb% bu tafsilâtı yazmazsan lu%:n Zor gider. Nitekim muhte len ewaîlerden Halkevine gönderi .%muz Ve neşriyat ta bu yılın Wma kadar buraya ula- myeleı—d * Kimbilir hangi Osma- 'ü"ld * takılıp kaldı. Düşündüm, Teye d, Adryaman kazası olur da Ün Yek şık kazası olmasın ? de ğ,% ©men vaftiz ettim, Beğen- Se bu Türk bucağına doğru — “bir ad bulup takmız. * V *Erusu, türkçesi kıt olan bu | Süzel öz Türk iline öz türk- k İıt:f İSterıürme şirin kasaba öy Bt Prra, İnanin, ister inanmayın, h&ktetm ötesindeki Birinci Genel bay, m_'lğk bölgesinde hangi kasa- ti , Sittimse tertemiz buldum. (Se *ceğini duymuşlar da korku- temizlemişler!) diyemezsi- : ; Demek ki bu kasabaların te ) a t;" olasıya bir temizlik, Ta- PPagma kurban olduğum in, Der yerdeki çeşitli ve harı, işlerinin kaldırdığı tozlar | bquuıı bile temiz. Ne Fıratın, ne Yem Pa TiFLEA kıyılarında ölümallah bir İŞ iskelesi, bir tane Kara- tane Halici Derseâdet AZSmız, ik ta o tertemizlerden bir nılı“ kenarda sıpanın an- Iyan nalbanttan, öbür kraçlara, testilere su ve- _!hc:;a Çeşmeye kadar her yer Y temiz. Evlerinin içlerini %Ilq M, amma insanlarının içleri | ;Ğiq .ete_'mı Burası ağacı biliyor, ge | YOT ve ağacı altın gibi höte ğacı altın gibi me | bu parMüş. Yoksa Atatürk par Blrii güdar bol ve yüksek ağaçlı, %%rm akan, akar sulu, güzel Yo dle X'i. Yl11_!:.12 orası mı? Bağları, St ve ö'eakl Manastıra giden dağ Rayp, leri “vadileri,, böyle. ıxâl;,e*"îla;'eııi kurulduğu için he- Be Becen lamamış. Fakat başkan h%l,a“mîl_lç doktorun t.ıu işi gü- İ G analtğm ve geçmiş zaman » telâfi edileceğini anla- VA A ç — TT KA — gwe x- E ı:;ı devirde Adıkarışık'ın gü- hurmuî kî)lı ile altın devesi pek * O devirde henüz jan- İ Diç;:ı şğuâ__tl yoktu. Bunun yeri- K Caka Şük, setresi çapraz, vin ,îhwz%ı e ahPaz zaptiyeler vardı İ tüş Ya Bölükğası binbaşıya ;:GL © bölükalarmdan birisi tj FÜi A ıı:ı" h;ğx:az_l_a altın deveyi icat et- y Ba; Sümüş parasını kaz, al Tür deve yapmış durmuş! ll&h ü y 3::' Ü -h.lla dillerde dolaşıyor. v B Yap / SiDce sıra ağaya gelmiş, İ »e tehıizu katır diye nallamışlar. BÜ açtüar başSabadan elli kilomet- ; 1%:“'*!1] tıya gidince suçlu geli- B Bö:ğımş dağı görünür. Ge- ; lecek birşey. Dibindeki 1:::' Miralaya da alaybeyi der arışı Suçlu gelindağına Gelindağda Günah Sevap Komisyonculuğu Yapan Kâhinin Hikâyesi | Çermik'in uzaktan görünüşü böyledir dereden başlıyan dağ yedi sekiz yüz metre yüksekliğe dik çıkar. Kes kinliği ihtişamlı bir efsane levhası gibi duran dağın hattı balâsı.ve sol yamacı tabit büyüklükte ve tabii büyüklükten daha büyük insan hey kelleri ile doludur. Sanki bir hey- keller galerisidir. Hakikatte hiç bi- ri heykel değildir. Asırların, rüzgâr ların, yağmurların altında eriyerek heykele-benziyen taşlar ve taş dev- rine girmemiş yarı taşlardır. İşte bu dağ Gelindağı'dır. Yükselen dağ henüz heykelsizken, kimbilir kaç yüz bin yıl önce, bu dağın öte- sinde bir düğün olmuş, Ceylân göz- lü, Küheylan endamlı, güzel bir kızı; sıska, miskin, sümüklü bir de- likanlıya vermişler. Gelin bir çerden çöpten kocasına bakmın, bir de dağ parçasıma, babaç aslana benziyen ka yin babasına.. Gelinin gönlü natürel man kayinbabaya akmış, baymımba- banın içi de inmed_-îhtman gelini çek miş. Hemen ertesi gün gelin bu da- ğin tçeciğinde kayinbabayı ayart mış. Şairin dediği (Benimle bir ge cecik camehaba girme misin? - Be- ni günaha sokup sen sevaba girme misin?) beyiti mucibince hem gü- naha hem sevaba girmişler.. Fakat sevap şairin mücerret kavlinde kal mış, kayinbaba sıyrılmış, bütün gü nah ceylân gözlü gelinin boncuklu, altınlı başıma yüklenmiş. rada Tanrılarile insanlar a- rasında sevap, günah komis yonculuğu eden büyük bir kâhin varmış. Entipüften güvey, yorula dinlene, ağlıya — tıksıra, — değ- neğini kakarak — kâhine gitmiş, başına gelenleri anlatmış. — Me- ğer koca kâhin de geline â- şıkmış. Bu çifte hiyaneti gö- rünce fena halde kızmış, Sakalmı havaya dikmiş, kollarını yere sarkıt miş ta : - Hey Tanrılar Tanrisı! Be ni yan çizmesi yetmezmiş gibi bir de şu dalyan gibi delikanlıya ihanet eden bu suçlu gelini taş eyle! de- miş. Ceylân gözlü, Küheylân endam lı gelin hemehcecik taş oluvermiş. O gün bugün buraya Gelindağı de- mişler, Masal bittikten sonra dağa bir daha baktım. Olur şey değil! Bir tör lü sayamadım. Taş kesilen gelinler ne de çokmuş! — Eski devirler böyle değildi. Şimdi açıldık, saçıldık! Diyen kalm kafalılar bir de bil- mem kaç yüz bin seneden kalma şu dağa baksınlar. Hangi devrin açık saçık olduğunu o zaman anlarlar. İşte tertemiz ve günhsız Çermik kasabası bu suçlu Gelindağının dip ten akan suyunun kenarındadır, Pe ri tarafında da oldukça sivri bir te pe tek başına dikilmiş duruyor. A- dı türkçe olmadığı için aklımda kal madı. Zerzevatçılar ve kasaplar i- çin eski medreseyi havuzlu bir hal yapan, temiz bir - pazar yeri açan, sinekler kovan ve kasabatım çöple rini alacak yer bulan çalışkan bele- diye Reisi bu tepeye yakışır bir türkçe adı bulmalı. Çermik'in meş- hur yazmalarını da işlenirken gör- ,'düm, Eski Kandilli yazmalarına, Bilecik çatmalarına benzemiyor. Kabaca, fakat sağlam ve güzel. Masalarımıza, divanlarımıza, ya- taklarımıza serersek günha girme- yiz. Temiz ve büyük çarşısı göste- riyor ki bu çevrenin alışveriş mer- kezi Çermiktir. Kasabalı esnaftır. , Toprak sahibi değildir. Bütün verim li bağlar, bahçeler, tarlalar hep köy lülerindir. Onun için kasabalıya zen gin denemez. Bütün beklenen şey Urfa yolunun toprak tesviyesidir. Bu tesviye bir bitiverirse hem Çer- miğin, hem kaplıcanın benzi deği- şecek. Hele kış gidip gelimi için.. Ne çeşit, bol yemişleri var, ize şuracıktaki bedavadan bir urup ucuza Yalova dü- rurken, tâ, bin dörtyüz kilometre ö- tedeki Çermik kaplıcasına gidiniz demem. Siz de beni Çermiği övmek ten menetmeyiniz, Bembeyaz bada- nalı, küçücük, temiz evlerile, Sıhhat Vekâletinin istediği biçimde hamam larile, kara sineksiz, süprülmüş yol ları, alanlarile, hattâ kocaman te- miz hanı, ve minyatür lokantası ile Çermik kaplıcası ömür bir yer.. Ro matizmaya tutulursam buraya ge- leceğim. On kuruş verdin mi, akşa- ma kadar, sıcak ve temiz havuzun- da ürükleş! Bakımız size birşey söyliyeyim. Daha doğrusu biz gazetecilere ve ga zetelere muhabirlik eden arkadaş- lara bir' şey söyliyeyim: Her za- man, herşeyi gözü kapalı övmek ol maz. Mumumuz yatsıya kadar bile dayanamıyacak hale geldi. Herşeyi bizim Ercümend Talunun Meşhedisi, Toriği gibi şatafatlandırmak belki şahıslarımız için faydalı santiır, fa kat memleket ve realite için fayda- sızdır. Geçen gün bir muhabir arkadaşm gazetesine gönderdiği bir yazıyı o- kudum. Sağına soluna bakmadan amma da atmış. Yazıyor dostum: Osmaniye - Çermik arasındaki şose hem yapılmış, hem bitmiş, hem de (Arkası 10 uncuda) Kazaya Uğrayan Işg_i_ler Buna Karşı Alınacak Tedbirler Kararlaştırılıyor “Ankara, (Tan Muhabiri yazıyor) — Memleketimizde sanayi hâyatımnın gün den güne inkişaf halinde bulunması ve bunun yanında işçi sayısınm art. ması hükümetin muhtelif kollarıma kendi sahalarında tedbir almak lüzu- munu duyurmuştur, Bir yandan İktı- sat Vekâleti Iş Kanunu ile onlarım hü. kukunu ve iş verenle alan münase- betlerini tanzim ederken diğer taraf- tan Sıhhiye Vekâleti de iş kazaları ve bu kazalardan doğan hastalık ve ö - lümler üzerinde meşgul olmaktadır. İş kazası İş kazası, endüstrisi ilerlemiş mem- leketlerde, ölüm sebeplerinin bellibaş. ldarmdandır. Bizde henüz sınai ha- yat o mertebeyi bulmamış ve iş kaza- st kendisini hissettirmemiştir. Maa- mafih devlet bu sahadaki vukuu mel. huz olan ölüm hâdiselerine daha ev- velden tedbirler almak suretile müm- kün olduğu kadar mâni olmak kara. rını vermiştir. Azasınm bir kısmını makineye kaptırma veya düşme gibi ani arızalar bertaraf edilirse, işçi has talıklarmın çoğu çalıştığı muhitte sıhhati ihlâl eden kimyevi maddeler. den mütevellittir. Sıhhiye Vekâleti bu türlü hastalık- larm hangisinin daha çok münteşir olduğunu öğrenmek ve tedbirlerini 0- na göre almak için hususi fişler yapa rak iş merkezlerine göndermiştir. Fişte iş dolayısiyle işçiyi bedeni bir arızaya uğratan hastalıkların isimleri sıralanmıştır. Iş merkezlerindeki hu- susi memurlar mmtakalarındaki has- talar üzerinde yaptıkları müşahede soklurida 'Bü' Hastalıkların hizalarına rakamlar koyacak ve bu suretle Ve- Kâlete 'bir fildi”Yvermiş olacaklardır. Kimya maddelerinden mütevellit fakat iş kazası gibi telâkki olunabile- cek hastalıklar şunlardır: Kurşun ve cıva amalgamı veya bunların mürekkebatiyle zehirlenme, zehirlenmenin doğrudan doğruya ne- ticeleri, şarbon, ciğer veremiyle mü. terafik olan ve olmıyan slikoz, fosfor ve mürekkebatı ile zehirlenme, arse- nik, banzen veya mürekkebatiyle ze- hirlenme, radyomdan ve Töntgen şu- amdan mütevellit marazi hastalıklar, cam işçilerinin göz âfetleri, karbon suflürdan husule gelen tesemmüm- ler... Diğer sualler Fişte hasta hakkında tam bir £kie edinebilmek için daha birçok Sualler vardır. Bütün bu malümat Vekâlcie fenni bir tasnife tâbi tutularak" Tür- kiyede iş kazası istatistikleri vücude getirileceltir, Fişin bir kısmı hastanede yatan hastaya aittir, diğer kısmı İse hı.ısta. nın taburcu edilmesi veya ölmesi ha- linde doldurulacaktır. Bu kısımda kî’ zanın mucip olduğu bedeni tagayyl- rat, mesleki hastalığın sebep oldug:ı avakıp ve bilhassa hasta ölmüşse Ö- lüm sebebi sorulmaktadır. Iş istatistikleri, devletin işçiler Fm_k kında alacağı himaye tedbirlerinin tespitinde esas olacaktır .Bu rakı_ı_mh malümattan bilhassa şu noktalar Üze- rinde istifade edilecektir: y 1 — İşçi ile iş veren arasındaki sî. gorta mukavelelerinde sigorta tazmi- natının emin bir surette karşılanması için kaza tehlikelerini ölçmek: ; 2 — Fabrikalarda, bunun gibi işçi- lerin toplu olarak bulunduğu yerlerde ve küçük büyük diğer endüstri mües seselerinde kazaya meydan verilme - mesi için almacak mânii tedbirler a- raştırmak; bunun için de kazaların mahiyet ve sebeplerini tanımak... Türkiye gibi endüstrileşme halinde bulunan bir memlekette işçi hukuku. nun tam bir garanti altında bulundu. rulmasmı istiyen hükümet İş Kanunu ile ilk ve büyük adımımı atmıştır, Sıh hiye Vekâleti son anketiyle Iş Kanu- nunun ruhuna ve prensiplerine uygun bir ikinci himaye tedbiri almış olmak- tadır. Kemal Zeki ŞEHİRDEN RÖPORTAJ : - Kolu Kopmuş Bir Sporcu 15 Gündür. Hastane Arıyor Bu Son Hâdise, Hastane ve Yatak İhtiyacımızı Bütün Çıplaklığıle Ortaya Koymuştur y Zavallı gencin 15 gün açıkta dolaştıktan sonra kabul edildiği Cerrahpaşa hastanesi B etibenzi yemyeşil, gözlerinin etrafmı mor halkalar çe- virmiş, ceketinin bir kolunu giy- miş, ötekini giymemiş.. Öteki kolu vücuduna sarılı, kısa boylu bir genç., Yüzünü gözünü büyük bir acıyla buruşturarak serbest koluyla öte. ki omuzunu uğuşturup inleyip du- ruyor. — Tam on beş gün, diyor, tam on beş gün oldu... Artık tahammü-. lüm kalmadı. İztırap yetişir, bak - sınlar bana. — Yaranız çok büyük mü? — Kolum koptu, abla.. Dirse. ğimin altından koptu, gitti. Şimdi kolsuzum, Amma kol gözümde yok, ağrısını, sızısını-«kessinler.. Artık — Bu kadar feci bir kazaya uğ- rıyanları hastaneye götürürler. Siz nasıl oldu da ortalarda kaldınız?. Başımıza bu'kaza nerede geldi, na- sıl oldu? — Ankarada idim, Bir hafta ça- lıştım, Marangozum ben... Para ka- zandım diye sevinçle Istanbula dö- nüyordum. Yaşlı annem var, İki de kardeşim, Onlara ben bakarım.. Y eni ve şiddetli bir acıyla yü- zünü buruşturarâk: — Aman, aman, diye inliyor, ta- katim kalmadı. Sabrım kalmadı artık... Bu kadar iztırap ve azap çeken bir insanı görmek kadar kalbe ü. züntü veren, sinirlerin tahammül e- demiyeceği bir manzara yoktur. — Bu kaza nereden geldi, başını. za?, — Bursa Pazarcığı ile Bursa a- rasında, diyor, karpuz yüklü bir kamyon, içinde bulunduğum otobü se çarptı, Ben kolumu dışarı çıkar- Mmıştım, Kolumun yarısı uçtu gitti. Beni yarı baygın bir halde İnegöle götürdüler. Hastaneye gittik, Dok. toru bulamadık, evinde, muayene- hanesinde de dokt<rlar yoktur. O- rada bir hast>-> hademesi benim kolumun damarlarını bağladı. Ora- radan Bursaya götürdüler.. Bursa hastanesi kabul etmedi. Istanbula geldim, Gureba hastanesine gittim. Cerrahpaşa hastanesine gittim.. “Yer yok çocuğum,, dediler. Şimdi gidip geliyorum daha yarayı dik- mediler, Yara işliyor. Kopan kolu- mun acısma yüreğim dayanmıyor. Deliye döndüm artık., Inında biriken ter tanelerini silerek inliyor: — Pansıman yapmıyorlar mı? — Yapıyorlar. — Belki yara daha dikilemez. Onun için dikmemişlerdir. Ne için dikmediklerini söylemediler mi?.. — Dikilmek lâzımmış.. Fakat dikmek için kemiği törpülemek icap ediyormuş. Kemik türpülenince de hastanede yatmak icap ediyormuş. Hastanede yatak olmadığı için ke- miği törpüliyemiyorlar. Kemiği tör pülemedikleri için yaramı dikemi. yorlar, K Hayretle ve merhametle genç de- likanlının yüzüne bakıyorum, Aci. len bir hastaneye yatırılmak için acaba insanın başına kol kopma. sından daha feci bir kazanın mı gelmesi lâzım.. ) — Yatmıya ihtiyacım var,, Beni yatırmıyorlar. Acımı dindirecek bir ' ilâç verilmiyor bana. Kolum kendi kendine kopuyor mu, çürüyor mu ne olüyor bilmiyorum.. * smi Cihat olan bu çocuk an. ' cak, yirmi, yirmi iki yaşın. dadır. Kumkapı klübünün sporcu. larındanmış., 53 kiloda İstanbul boks şampiyonu olmuş... Söylendiğine göre şehrimizin boki sampiyanınalan hu bicare gence a.. cıyan. sporcu. -arkadaşları da yok mu? Neden kimse bu gençle meş. gul olmuyor. Istanbul şehrinin içinde bir kolu kopmuş bir gencin tedavi edilecek bir hastane bula. mayışı bir faciadır. Bu facianın ö« nüne geçmek için Sıhhat Vekâleti.. nin bütçesini genişlettirmek lâzım. dır. Ihtiyaca kâfi hastane, ihtiyaca kâfi hasta yatağı her medeni insa. nın memleketinde en evvel istiye. ceği şeydir. En birinci ve en müb- rem ihtiyaç budur. n beş gün iztırapların, acıla.. rım en müthişi ile kıvranan bu genç, kendi gayretiyle bir has. tane bulamıyacağını görünce Ppo. lis merkezine ve gazete idarehane- lerine başvurmuş: — Aman derdime bir çare bulu. nuz, Diye yalvarıyor. Birçok kişi ona bir hastane ya-« tağı bulmak için teşebbüse girişi- yorlar, Hastanelere telefonlar, Yi- calar.. Nihayet, Cerrahpaşa hasta- nesinden: “Gelsin,, diyorlar v Bu genç nihayet evvelki akşam- danberi Cerrahpaşa hastanesine yerleşmiş bulunuyor. Suat Derviş Antakyada Son Hâdiselerin Yaralıları Adana, 28 (Tan muhabirinden) - İş Bankası, Antakya ve İskenderun şubelerini eylül içinde açacaktır. İs- kenderundaki serbest Türk mımmtaka- — sını tayin ve tespit için Ankaradan mütehassıs bir heyet önümüzdeki haf ta Antakyaya gidecektir . YARALANANLAR Adana, 26 (Tan muhabirinden) — Hatayda geçen haftalar içindeki son hâdiselerde yaralananları hastaneler almadı. Bir kısmı evlerde tedavi edili yorlar. Türkler hükümete gidemiyor- lar. Antakya ile köyler arasında irti- bat kesilmiş gibidir. y 3 4 z j ö eee K Ş, ö fr ĞY