AKREBİSTAN YOLUNDA ” derler. Ben öm- t dine buçuğunda rahat dığı İlm; işim için batıp batma Yaba, çimşin Fakat şu son se Pr vü a ini yorgunluk ri mai demiryolları üzerinde yolculuğa çikarsanız bü- B. olda aksatmız. Hiç olmaz. ri Saat rahatsız olmak çare- kadar İsi Çünkü yolun sonuna niz, İlay €derseniz bana döner- $ yorulursunuz. had rahatsızlıktan çok da ahatsızlık enerjiy kağ unlu bir çeğit zslanmış Sonfa insan ba bre u- idukça da dimağm ve si- in kıvamı bozuluyor. Ö tahat yüzü görmeyin det Arama, arada bir rahat € A fe, izlik; sıhhatsizlik, h nılan rahaisız- “şe bil mek, ütidir çnek, hem ça u, hem ni Istanbul ve Galata a 1 ki bir bakmak, raha & li *sizidir. bip, Kine kı zlığn en mir çarşıların- nn tenekelsi, en F i, SER demiryolu bo- Tanri; b Miş ii Hin o girmekten za buyursun! Rahatsızlığın v bU venup demiryollarında ve I da Büyükada yollarında- m vâdan para kazanmak bi- Atsizliğın en. parlağıdır. İn Pa Viçre bankasma mı e , “Slanda bankasma nı? Nis- vi Öşk alayım, Şikagoda mı 4- aş an? diye düşline düşüne uy 2 kalabilir. Masızlıktan sakınınız, çünkü Li rahatlıktır. Halbuki çök ğin muzır olduğunu yukarı atsızlığı bu ka- r baztsınm da saklamıyorum. azlık, hiç hiç tanr- vsiye mektubu için attığınız e biraz baş yer olmak. Iş ada a selâm vermiş ol- da güzel ve n tehlikeli liste- İN rahatsız olursanız kalan &, “tn değerini anlarsınız. Yok bilg, m Diyarbekir trenindeki ala 8 süren rahatım gibi maa- Ga Geniş Aka Gün üz pe rahat. Yemek rahat hat Sedirle döndüm u- yudüm Yan geldim uyudum. rahat Soluma uzandım uyudum. yatmanın Ve uy şekli, çeşidi varm Hele rahat bir den sonra, rahat okunan harfli ve ra alık rahatsız olmak ih- dum. Kitabı bı. enen ve her biri an Diyarbekire ile Akrebistan'a gidiyordum! Akrebistan! eh, ne yapalım? Kıs- varmış. Tarihten önceki zamanlardanberi Akrebista- ah olen Diyarbekire, şöy ekir diyip geçivermeyi- nbillah söylediler, birgün iki batman (bir batman altı okka- dır) ağırlığında bir kaplumba bulmuşlar. Böyle bir kaplumbe; hin kabuğunun i nüz. Bu kaplumbağayı metimizde buda n birinin sırt vet, yanlış değil, bir tek ak- rebin sırtına... Beli tam kırk sel boğummuş. Dört gözünden dördü de görüyormuş. Mulâmya akrebin dört gözü vardır, ikisi dumura uğ- ramıştır, görmez, kalan ikisi de bil hassa geceleri İyi görür. Her çenge lin boyu üç karışmış ve kalınlığı Susiğırtık patlıcanı gibi imiş.. Ak- rep değil, hacım Mudanya istako- zu! Akrep kaplumbağayı beş on a- dım taşımış. Ne de olsa iki batman bü. Yorulmuş. Yorulunca da kız miş, kızmca da akrepliği ka- Teple: lar! barmış, oSeyredenler (o gülüşü - yorlarmış. Oyle ya, kaplumbağa ka bma çekilmiş, ne yapabilir? Ne mi yapabilir? Akrep çengelini şavulla- mış, şavullamış ta kaplumbağanın Sırtı ortası budur diye öyle bir çat- latış çatlamış ki zavallı kaplumba- ğa bir cik bile çıkaramadan şişip ölmüş! B u akrebin asıl sülâlesi Har- ran ile Kerburan tarafların- ai Oradakiler vurunca, çama- kâzanını delerlermiş. Ba ğiniz çamaşırlık bakır ka Bu cins akrep, kocasını da öldür müyor. Bilirsiniz ki erkek akrep 7r vallıcığı ömründe bir tek defacık evlenir. Karısı pek vefasız ve zalim dir, gerdekten sonra hemen kocası- rudur. Fakat ötekisi iftiradır, hani akrebin yavruları analarının karın- larını delerek ve öldürerek doğur- n başa iftira. de birköç yüz doğurur, mış derler Her ana her sefi yavrucak doğurur. larında ev her nedense adır, Bir bakımdan da ka unca bırakir ni bir fedai â yazıyor- rbekir akrebi i be filin b ada öldürmüş. Ondan dahe e tarihi hakikatmiş ki Dâranm kırk harp gergedanından an beşini Diyarbekir akrebi tepelemiş. Eğer cebini » irice olmasa da olur - bir akrep varsa; di eu korkunç, en tehlikeli, en büyük yılanını kolayca yakalayabilirsiniz Yılanın akrepten ödü patlar. Nasıl patlaması ki, yılanın aptallığına karşı, akrep çok zekidir. Yılanı gö- rünce hücum eder, fırlayıp sırtına çıkar, Yılanın haddi, cesare ti varsa kıpırdasın! Çengeli yiyip öldüğü andır, Onun için sapsız bi ton gibi tepreşmeden, dilinin ucu bile çıkarmadan ölü gibi durur, Pa kat akrebin zekâsı da İşte o kı- dardır, ilerisine gidemez. Bekler, bekler, yılanı ölü sanır, gider, Fa. kat yılan az. Bu Se fer yılan ze Bekler ki akrep adamakıllı u sn, Benim vahşi veya ehli, hattâ in- san kılığında aram fena değildir. Geçinip ahbap olmasının yollarını bilirim. Onun &- çin şu Akrebistan yolunda akrep- «kında duyduklarıma ve edin diğim bügilere rağmen hiç ürkme- dim, Urkmedim amma Diyarbe de yaklaştık mı yaklaştık. Leylek İs. tasyonundan on dakika sonra Akre bistanm tarihi ve destani payıtahtı Diyarbekirdeyim. İstediği kadar sokakları akrep kaynasmn. Tabancam var, bıçağım var, jiletim var, ökçeli papuçlarım var, bir şişe dolusu amonyağım var Nihayet kendime göre ve akrebe savuracak kadar cesaretim. diyebilene aşkolsun! Neden aşkol- sun olduğunu anlamak istiyen kom partımânın karşıki kırmızı kâdifeli duvarına baksın! e ya akrep kadifenin, kıl N çulun, pürtüklü şey rinde yürüyemezmiş! Karnı pek na zikmiş te gıdıklanırmış! Kuyrüğu havada, gözleri bende, öyle bir yürüyor ki... Nasıl ayağa fırladığımı ben bilirim, Silâhları, cephaneleri, amonyakları unuttum da şaşkm şaşkın etrafıma bakınmı- | ya başladım. Iyi ki fırlamışım. Biran | daha yerimde kalsaymışım, ensem- den vuracakmış! Evet, oturduğum sedirin arkalığında da kocaman ve Mng masura nurum n Ea EE ANKARADA YAZ GÜNLERİ On beş sene evvelki, yahut beş sene evvelki Ankarayı bi- lenler ve hatırlıyanlar çoktur. Yaz günleri sokaklardan fişkı- ran toz bulutları arasında bunalırdık. Yıkanmak şöyle dur- sun, içmek için bile su bulmak hayli mühim bir mesele idi. Fakat bugün Ankaranın çehresi o kadar değişmiş ve hükümet merkezimiz o kadar ilerlemiştir ki orada artık yaz günleri, rin gölgeli ağaçlıklar buluyoruz. Plâj hayatı yaşıyanlar pörüğerer Şu rölimler bire; Büşünhü Arhan deniz ke narı şehirlerini hasretle iii açıkça vee mp Ankaralılar Yazı Nasıl Geçiriyor ? Hattâ Ankaranın karadenizinde yüzme müsabakaları bile yapılıyor İşte, bu müsabakalardan birine girenlerden kalabalık bir grup (Arkası 10 uncuda) Ve müsabakada kazananlara mükâfatlar veriliyor Terfi Eden Muallimler amima Hazırlanan Listeyi Neşrediyoruz Ankara, 17 (TAN muhabirinden) — Bu yıl maaşları birer den lan orta t kalan liste h Lise muallimleri Adana kızdan Ali, Feriha, Hayrtins nisa,Kolet, Celâl, Adana erkekten Mu hittin, Hıfzı, Necati, Tahir, t; Arikara kızâağ Nahit, Nimet, Fatma, Sabahat, Mediha, Nadide, Sabiha, Adalet, Sıdıka, Emire, Hüseyin Avni, Ankara erkekten Hasan, Vahdi, Gas zi lisesinden Arif, Ulviye, Talât, En- ver Behnan, Martayan, Celâl, Arif, Antalyadan Abdullah, Osman, Safa, Afyondan Tahsin, Behçet, Balıkesir- den Nazif, Enver, Cenap, yeste, Kâmil, Bursadan N nü, Rifat, den Zihni, Emin, Reşat, Tevfik, Osman; Şevket, Ilhan, Kadri, Lütfi, Edirneden Fahrettin, Remzi, Mehmet, Erzurumdan Hüseyin, Eski- şehirden Nurettin, Bekir, Hamdi, Ke- mal, Doğan, Gazi An n Kemsi, Haydar, Sabri, Faik, İzmir kızdan Şehime, Tahsin, Ahter, Izmir erkek. ten Nuri, Fuat, Mehmet Hilmi, Ömer, Kemal, Than, Faik, Vehap, Rüştü, Kastamonudan Ahmet, Baki,Karstan Hakkı, Samih, Bahı Kayseriden Mahmut, Hikmet, Hüsnü, Şeref, Cev- det, Fahrettin, Konyadan Ferit, Hü- Kütahyadan Asım, Enver, Turgut, M dan Süruri, Fazıl, Ab di man, Samsundan Seyf fı , Abdullah ket, Lebip, Al a “Sivastı an Bahaetti in, Trabzon“ dan Abdullah, Hüseyin Sıtkı, Burgaz dan Vehbi, Fehmi, Maallim mektebi muallimleri | Adana erkekten Naciye, Hilmi, Musiki muallimden Seniha, Kerim, Balıkesirden Abdullah, Ahmet, Bursa kızdan Melâhat, Enise, Cedide, Fe hunde, Edirne kızdan C: ie, Nebi Nadide, Edirne erkekten Melâhat, Bahri, Kemal, Ziya, Erzurumdan Hü seyin, İstanbul kızdan Süreyya, Ab- di, Ayşe, İstanbul erkekten Celâl; Yu- sut, Zekâi, Cevdet, İzmir kızdan Hu“ riye, Ayşe, Enise, Ragıp, Fatma; Fik ret, Konya kızdan Fahrünnisa, Seza, Hüzım, Süheylâ, Osman Nuri, Mü- berra, Sivas erkekten Fikret, Hasan, Ortamektep muallimleri | | Adapazarında Yusuf, Kemal, Nes bahat, Agâh, Adanadan Halil, Akhi- sardan Zekeriya, Aksaraydan Emine, Amasyadan Ali Kemai, Şaban, Anka“ ra birinciden Sıtkı, Feridun, Ankara ikinciden Ismet, Mahir, Abide, Fazi- la, Aydmdan i, Hulüsi, Ayvalık t Abdullah, Bahri, Bandırmadın Şevket, Bartmdan Sabahat, Bilecik- ten Hüsamettin, Fevziye, Tevfik Fik ret, Bitlisten Ismail, Sadi, Bocadan Faik, Nazmiye, Burdurdan Rüştü, Şefik, Bursadan Hilmi, Necati, Celâl, Tahir, Çankırıdan Hüseyin, Şükrü, Ismail, Çatslendan Had i, Mü- nir, Çorumdan Reşat, Hüseyin, Edre- mitten Hacer, Elâzizden Veysi, Ke- Cemil, Elbüstandan Hasan, ncandan Ali Rıza, Geliboludan Muhsine, Giresundan Ali Rıza, Ho- padan Mahmut, Inönünden Makbule, Güzin, Emine, Iskilipten Ömer, Ispar« tadan Tevfik, Zekâi, Hadi, Ali, Kara- yea n İlhami, Osman, İzmitten Yu- ir Karşıya- kadan Emine, Kemal, Seni; Kırk- İlarelinden Osman, İelâl, Kırşehirden Zeki, Ali Rıza, Ziya, Konyadan Lüt- fi, Muhlü bi, Seher, Mithat, Ma nisadan Sıtkı, 8 Abdülhalik Na- il, Zekiye, Çağatay, Maraştan Emine, Merzifondan Ali, Can, Sıdıka, Kad« riye, Muğladan Eğmel, Sadık, Nazik. liden Şektir, Zahide, Remzi, Nevşes rden Abdülkavi, Hayri ve İsa, Nakledilen muallimlerin listesi" bu günlerde hazırlanarak tebliğ edilecek tir, iriyorum. seyin, Tarihi Telgraf Makinesi Müzeye Konuldu Sivas, (TAN) — Milli mücadele mizin ilk günlerinde toplanan Sivas kongresinin devamı milddetince veri- len kararları bütün memlekete bildi- ren telgraf makinesi Sivas posta ve telgraf mildürlüğünden slmarak lise- | mizdeki İnkılâp Müzesine konulmuş» | tur.