1 > — Haberde, fi- ii tüst,, , . sevde temiz, dü- İ| azeteşi mi olmak, kariin | somon 7 bir düğmeyi çeviri. Kokyoda da pon musiki he. müzik odana odanıza dolu. kendinizi | ha beşeriyetin ne büyük anlamıya kâ, Minta, baby ayan anadan ve bir | Mdr, doğmuş melez bir Keriz Fakat tte o b My in malı o bütün - Çünki dünyanın bütün, İnsanlar, onun btifade eder, onun bu-! Mi yaralar, almaz mesafeleri, bile tahayyül edil sirati,, ; talaş tehsiz AŞIP geçer, Markoninin ölümü, l in Selâfisi mümkün! Asem, . ir # j ay kimi, hermedense, Mn iy cakma inandığı Için, Marsa vucutta yaptığı Mama kaç Sekindiği için yor, denilen görünmez düş. biricik silâhi- basireti karşı silâhsız » Be de medeni bir İle barışamaz. bip Süne aç İlrOp hiç ummadığ “ VE da az bir edinin l Senedenbey; Sm Eden istiya my va Man bstilâsı 1981 de MAL ye daya, baslar, 1933 de sa akarlar yava da hücum Hi 3 *ttilep, 'ançuriyi ve Je, o ayr Selay, Mim ”* Vilâyet vilâyet, Kir Yeter yet, Fa- Üye e bir Avru. kaç Beniş ve kalaba” 22 Zaylaşi N iğ VİA Ve beynetmileğ | tig İlakşı, “Meydan vermeden ç| bü Iki vilâyeti ## uları Cahar ve Ho- “ide etmek için ha, kay ekg” defa TAN Arkadaşımız Sabiha Zekeriyanın Nevyorktan gönderdiği Amerika röpor- tajlarına devam ediyoruz. Bugünkü mektupta da arkadaşımızın “So- kaktan Gördüğü Amerika,, nın bir cephesini daha tanımış olacaksınız. Amerika Sokaklarında Meşru İspanya Varlık Heyecanile Nefes Alıyor NEVYORKTAN : spanya haftası başlamazdan evvel, gazeteler tıbbi yar. dım bürosunun tertip ettiği bu içtimadan, ve İrlandadan başlayıp İspanya ve bütün dünyada bir seyahat yapan İrlandal papaz Michael O' Flanagan'ın bu içtimada nutuk söyliyeceğin den bahse başladılar. İrlandalı papaz katoliktir. Almanyada, İspanyada, katolik seleri anlatması, halkın üzerinde şüphesiz ki büyük bir tesi! yapar. Papaz Flanagan'ın Şikago ve Amerikanm diğer şehirlerindeki büyük muvaffakiyetleri, Amerikanm faşist matbuatını hemen harekete geçirdi. Papazm İrlândada katolik kilisesinden kovulmuş olduğunu iddia ettiler. Gazeteler arasında bir münakaşadır başladı. San Fransiskodaki katolik, kilisesini, baş papazından telgrafla soruldu. Papaz Flanagan'ın sicili te- miz olduğuna dair nihayet başpapaz dan cevap geldi, gazeteler uzun uzun papazm tereümei halini neşretüler, Şimali Amerika tıbbi yardım bü- rosunun Hippodromda tertip ettiği içtimada söz söyliyecek olan bu meşhur papazı görmemek, ve İs- panya için tertip edilen içtimai ka- çırmak günah olurdu. Biletimi gün düzden aldım, zira saat dörtten H ippodrom, büyük tiyatrosu, sirki, sineması, muhtelif eğlence yerleri olan büyücek bir binadır. Biz büyük tiyatro selo- nundayız. 50,000 kişi alacak ka- dar büyükçe. Kat kat localar, m diven basamakları gibi yükseldik. seliyor.. Paradiler de kat Salon alabildiğine bir mey- Biz bu meyganm en önündeyiz. Tesadüf, gazetecilere ayrılan san- dnlyelere düşmüşüz. Sağımda İr- landalı bir gazeteci Var. solumda kızım. Bir tiyatro salonunda değil, bir mahşerdeyiz. Yanımdaki gaze- teci kulağıma fısıldadı; — Bu papaz İrlandadan kovul- muştur. — Siz hangi güzeteyi temsil edi yorsunuz? — Neyyork Tribün... — Bu papaz, Nevyork Tribün kadar yalan söyliyemez, Gazeteci başımı çevirdi, bir daha konuşmadı. apaz kliseden kovulmuş ve- Pp ya kovulmamış bize ne?.. Fakat İspanya lehine yapılan bir yardım fazliyetine Soğuk su kat- mak için harekete gelen matbunta karşı bir insan hırsı duyuyorum: Hetipler birer birer geliyorlar, Sahnenin önünde riyaset Kürsüsü var, Kürsünün iki yanında iki Kişi, oAmerikan, İspanyol bay- raklarnı, kürsünün arkasında bir kişi İrlanda beyrağmı, başlarının üstlerinde taşıyorlar. İçtimat tertip eden Amerika tıb. bi yardım bürosunun umumi kâti. bi Dr. William G. Crooktan içtimar açıyor. Gelenlere büro amma te- şekkür ettikten sonra diyor ki: “İspanya, büyük bir tecavüze uğ- râmış, masum bir millettir. Ameri. ka, bütlin tarihiyle insaniyete yar- dım edenlerin başında gelir. Bugün bütün Amerikalılar, hepinizi bu ananevi vazifenize davet ediyo- rum.” Beyaz saçlı, temiz yüzlü dokto- run bu insani daveti, damarlardan | vi sıcak bir su gibi geçiyor. Kürsü- nün etrafındaki sandalyelerde iki kadın, ülti da erkek var. İçlerin- den bir tanesini tanıyorum, Dok- / / | Ispanya isyanının Facialarından * l İna. 2) Cana kast, pek fena muamele- Enkaz arasından çıkarılan şu ceset kimbilir hangi betbaht kurbanındır!., CA Y azan: e Sabiha Zekeriya İİ İİ tor Reltsini.. Tıbbi yardim bürosu- rn Crm ape O EM AKAN bana izahat veren doktor. İçtimam. reisi Paul Kern ilk hatibi tanrtı. yor. Amerikalı kadın gazeteci Helen Seldes, merikalı gazeteci, gezeteri- ne röporlaj verir gibi, hâ- diseleri anlatıyor. Çölde seyahate çıkmış bir kafile halinde, üç oto- mobilde 16 doktor, iki hastabakıcı yola çıkıyorlar. Franko cephesin- den geçiyorlar, İlk kargılarma be- yaz Ruslar çikiyor, O beyaz Rus- lar ki, kendi memleketlerini Al- manlara satmak için, Alman ne- ferlerile yanyana, can cana yaban- cı topraklarda dövüşüyorlar, Çöle çıkan kafile daha ötede İtalyan ne- ferlere rastlıyor... Burada niçin dövüştüklerini soruyor. oTanta- nalı bir faşist selâmı çakün nefer- ler, arkamızda kumandan var, ça- buk geçiniz, diye kendilerini uğur. luyorlar, Kadın gazetecinin kanaatine gö- re, bunlar cebren cepheye getiril. miş askerlerdir. Gazetelerin, Fran- ko cephesine dair yazdıkları yalan dır, Times, Tribune, New-York American, bütün hepsi faşizmin uşaklarıdırlar. Kafile, İspanya hü. kümetinin cephesine geliyor, facia burada başlıyor. Faciayı en güzel Amerikan has- tabakıcz Lini Fuhr anlatıyor, Ka- ranlık bir gecede, hastanede bir yaralıya ameliyat yapıyorlar, Dok tor, bıçağı heniz yaranm üzerine sürmüş... Güm, güm, hastanenin tavanları yıkılıyor... Hastanenin Üzerinde uçan düşman tayyareleri, ölüm canavarları gibi, hastaneyi delikdeşik ediyorlar. Doktor &me- liyatını yapıyor, yarayı sarıyor, ei- lerini yıkıyor. — Şimdi kaçalım, diyor... Hastayı sedyesile omuzlıyarak, odadan çıkıyorlar. Herkes kaçıyor. Hastaları kaçırıyorlar... Fakat kur tulanlar yüzde on... astabakicınm bu aetkii hi. kâyesini dinlerken, dışarı- da tıpkı bizim davul zurnaya ben- ziyen bir muzlka duyuluyor. Kız yorum, amma münasebetsizlik... Birden sahneye, İrlanda milli kıya. fetlerini giymiş, ellerinde musiki âletleri, “İrjandalt * çalgıcılar giri e ve nagan. Hatibin sahneye böyle (ala- yi vâlâ) ile getirildiğini ilk defa gö- rüyorum. Hippodromun tavanları alkıştan çınlıyor... Yanımdaki İrlandalı gazeteci şeytanı görmüş gibi yerinden fır- Indr, kâçiyor.. Lini Fuhr, gerkit se- siyle, bu matemli hikâyeyi bitiri- yor: Amerikâlr vatandaşlar... Si- ze İspanyada, dünya demokrasisi namına çerpişan Lincoln taburun- daki çocuklardan selâm getirdim. Bunlar diyorlar ki, biz, Amerika- ya dönmeyiz, t ki, faşizm kahro- luncaya kadar.. Ben, hükümetim- den aldığım emirle geldim. Eğer Amerikan hükümeti biz hastabakı- cıları gönderirse, canlarımızı fedâ- ya hazırız... Genç haslabakıcımın bu ölüm namzetliği, 50,000 kişiyi nasıl çoş- furdu, bunu tarifte kalemim aciz gösteriyor. Bu yüksek fedakârlığm karşısında öteki hatiplerin sözleri sönük kaldığı için, bahsetmiyece- ğim. İspanyol konsolosu çok hara- Tetli konuştu, fakat bir İspanyolun bu heyocanmı gayet tabii buluyo- rum, Amerikalı kadının fedakârlı- gı bir vâkta olarak daha yüksek bir heyecan... g Stimam reisi, tıbbi yardım I bürosunda İspanyol delege si Vito Markantonlo'yu takdim e diyor, İspanyalı murahhas, “insa- niyetin İspanyaya cevabı” isimli nutkunu bir İspanyol heyecanile veriyor. Sahnenin, ol tarafmdan, kolları sıvalı, gömleklerinin yakası çözül- müş üç İspanyol sahneye bir masa getiriyorlar. Kulağım, hatipte, göz lerim gelenlerde... Acaba masaya ne lüzum var .. Üç İspanyol gen- ci masanm önüne, halka karşı ©- turuyorlar., Ellerinde kocaman tor balar var... Anladım, insaniyetin İspanyaya cevabı bu torbalara gi- recek. (Türkçe mânasile değil). Hatip hemen sözü bir hokkabaz maharetiyle laneye, İspanyaya yar dımın fiili mânasma çeviriyor, hal. kı yardıma davet ediyor.. Sahne- nin sol tarafında hareket var, İr. landa milli musikişinasları geri ge ri sahnenin ötesine çekiliyorlar. Maestronun üç karış uzunluğunda, üç kuyruklu külâh; kafasında sal. lanıyor... Gıcır, gıcır, sahneye bir ambülans geliyor. Hatibin eli, halka doğru uzanı- yor: — İspanyada faşist dumdumla- rile yaralanan, kahraman İspanyol meferinin harp sahnesinden hasta- neye gelebilmesi için, ambülansa ih- tiyacı var, Bir ambillans 1,500 do- lardır. Bin beş yüz dolar istiyo- rum. Ambiilansm önünde duran adam ambülansm Üzerine 1,500 dolarlık etiketi asıyor, Hatip bağırıyor, ilk yardımı istiyorum, 500 dolar. Halkın arasmdan bir 868 yükse- Yiyor: — Lincoln taburunda dövüşen Amerikan gençleri namma 500 do. lar. Bir ses daha... — Ispanya cephesinde canını vermiye hazır olan hastabakıcı Lini Fuhr namma beş yüz dolar... Çianeyi veren hamallar sendikası- dır). Bir ses daha : — Asturya madencileri namına 500 dolar, , Ambülüns İspanyaya gidiyor. çi sağ tarafından bir #meliyat masası geliyor. Ya- nındaki on sekiz yaşlarmdaki go cuk 1,000 dolarlık etiketini üzeri- ne takıyor. Hatip konuşuyor: — İspanya cephesinde yarala- nan neferin bu masaya ihtiyacı var, 1,000 dolar istiyorum. Halkın arasından bir kadın sesi duyuluyor: - Lincoln taburunda dövüşen oğlum namına 100 dolar, Oğlunun yaralı vücudünü ameli. yat masasmda gören ananm Yüz doları, küsur kalan 900 dolarmı gözlinüzü açıp kupayıncaya kadar doldurtuyor. Sahnenin sağından, solundan, röntken makineleri, pamuk paket- lerine varmcıya kadar, İspanya hürriyet ve istiklâl cephesinde çar pışanların mühtaç olduğu herşey geliyor. Eğer sahneyi biraz lâübali sey- retsem, bir orta oyunu diyebilirim, Ben, Sabiha Zekeriya, İspanyada dövügenlerin kavgasını, demokra. si ve bürriyetle, barbarlığın bir çar pışması telâkki eden bir insan sıfa- tile, ve bü sahnenin karşısında €0- şan bir halkım yanında kendimi çök küçük görüyorum. 50,000 kişilik Hippodromun, sa- ğından, solundan, önünden, arka. 5 Avukatımıza Sorunuz Size Cevap Versin Avukatımız, okuyucuların sordu. ğu suallere cevap vermektedir. Kimseye söyliyemediniz, avukatı. nıza danışamadığınız mahrem sile meselelerinizi avukatımıza tevdi e. debilirsiniz. O, mümkünse busü- tunlarda, değilse hususi adresini. ze cevap verecektir, Bugün bazı okuyucularımızın mektuplarma şu cevapları veriyor? . 1. — Bayan Rukiyeye: Boşanma sebeplerini kanun say- mıştır. Bu sebepler şunlardır: 1) Zik ler. 3) Cürüm ve haysiyetsizlik, 4) Terk. 5) Dimağ hastalığı. 6— Imti- zaçsızlık, Bğer kocanızdan boşanmak isti- yorsanız, yukarıda yazdığım sebep- lerden birinin mevcut olmasi; lâzını- dır. . 2. — Bayan Fahrünnisa M. e: EŞ m Hâikimin takdiri vardır. Yirmi şa- hit dinlettiğiniz halde davayı kaybet- tiğinize aklınızın ermediğini söylü- yorsunuz. Yirmiden çok fazla dahi kimseleri şahit olarak dinletecek ol sanız davanızı muhakkak kazanaca- ğınıza emin olmamalısmız. Kaybolan davanızı temyizde nakzettirebilip et- tiremiyeceğiniz (hakkında bir şey” şöyliyemem. Dosyayı okumam İcap eder. Fakut herhalde temyiz etmek- ten bir şey (kaybetmiyeceğinizden, kanunun bu yoluna da müracaat et» meniz doğrudur. . 3. — Bay Iskender'e! Sorduğunuz sualin cevabım: “Tan Gazetesi,, nin 13—5—1937 tarihli sayısında 5 inci sahifede “Kira evim den kiracıları çıkarabilirler mi?,, ser levhalı makalemde bulacaksınız, . 4. — Bay Budak'a: Hakkımız var. Kanunu yapan bu vaziyeti düşünmüş ve Türk Ceza Ka- nunumun (195) inci maddesinin birin- ci fıkrası ile meseleyi halletmiştir. Maddenin bu kısmını aynen yâzıyo- rum: “Bir kimse kendisine gönderii- miş olmiyan bir mektup veya telgra- fı veya kapalı bir zarfı kasten açar veya başka bir şahsın posta ve tel- grafla vaki açık muhabere varakası mündirecatını anlamak için usul ve nizam hilâfında eline geçirecek olur- sa otuz liradan yüz liraya kadar ağır cezai nakdi alınır, * 5. — Maraşta Ilçe J, K. On Yebs Bay Necmi Yalçınkayaya: Mektubunuzu alır almaz cevap gön derdim, Sonra sizden de bir mektup aldım ve yine hemen arzu ettiğiniz malümatı havi diğer bir mektup yok ladım. Bu yazıma henüz cevap ala madım. Bu cevabı alır almaz, size ka» nunen ne yapmak Jâzum geleceğini ayrıca bildireceğim. Suallerinizin ta- bii kimse tarafından bilinmesini is temediğinizden, bu suallerin cevapla» rını, size posta ile göndereceğim. . 6. — Bayan Hafizeye: Kocanızın hastalığını anlatıyor ve kendisinden boşanmak İstiyorsunuz, Kanunu Medeninin 133 üncü madde- Bine göre, karı kocadan biri üç sene- denberi devam eden bir akıl hastali- ğına duçar olup ta bu hastalık mliş- terek hayatın devamını diğer taraf için çekilmez hale koymuş ve sifası, kabil olmadığı dahi ehli hibre tara» fından tasdik edilmiş bulunursa o tas raf her zaman boşanma davasında bulunabilir, İsmail Kemal Elbir (İstanbul Barosunda avukat) —— sından, dolar, dolar, dolar yağıyor. Papaz Flanagan konuşuyor. Ma. bus, O, Cönnell konuşuyor... Çok güzel sözler... Fakat hiç bir şey, hiç bir söz, yarma yiyecek ekmeği olmıyan insanin, İspanya da dövüşenlere, cebindeki son sen- tl vermesi kadar, yüksek ve güzel değil... Benim için Ispanya hafta- sınm ilk gecesi burada bitmiştir. il i İ