Hiddete Gelince Belindeki Kasaturayı Çekip Saldırdı Dolap İçinde Bir Delikanlı! Şehremininde oturan Meliha isminde bir & kadın, bir hafta evvel kocası Hikmetten ayrı- ç larak başka bir eve taşınmış. Hikmet te po- , / lise giderek karısının eve yabancı erkekleri a aldığını söylemiş. Bunun üzerine polis ev. & velki gece ansızın evi aramış ve küçük bir NX dolabı açtığı zaman içinde bir delikanlının büzülerek saklandığını hayretle görmüştür. Bu delikanlı dolaptan çıkarılarak hüviyeti tesbit edilmiş ve bunun Şahin isminde bir kunduracı olduğu öğrenilmiş ve adliyeye ve- i.m) Mİ e İ Fakat Polis Facianın Önüne geçti Suat isminde birisi evvelki gece Yedikulede bir sünnet düğününde dondurma yiyormuş. Burnuna, kafasma ve kulaklarına leblebi gibi küçük ve yuvarlak bir cismin fiskeleri ilişmiye başlamış. Suat hiç aldırmamış ve yavaşça bu! yuvarlakların geldiği tarafı tetkike başlamış ve / ; , / rilmiştir. Adaya Giderken Bir Kavga Meşbut suçlar o müddelumumiliği, dün, karışık bir hakaret davasının tahkikine el koydu. Davit oğlu Eli- hayom evvelki gün akşam arkadaş Jarile beraber Ada vapurunda soh- bet ediyorlarmış, Hikmet isminde ü- niversite talebesinden birisi de vapur da kitap okuyormuş. Elihayoma: — Vatandaş türkçe ve hem de ha- fif konuş. Görüyorsunuz ya kitap 0- kuyorum. Vapur sizin hususi malınız © değildir. Halkı iz'aç etmeyiniz, de- miş. Vapur karaya yanaştıktan sonra © Eihayom polise giderek Hikmeti şi- küâyet etmiş ve polis de Hikmeti ka- rakola çağırmıştır. O sırada Eliha- © yom: ; — Sen bize yahudi diyorsun ama © sen de dönme değil misin? demiş. © oHikmet de bunu hakaret sayarak davacı olduğunu söylemiş. Tahkikat derinleştirilince Hikmetle Elihayo- mun daha evvel aralarında yine böy- le bir sebepten dolayı kavga çıktığı © anlaşılmış, Komiser Muammer tahki- katını yaparken bir aralık Hikmet İİİ nihayet Hilmi isminde birisinin attığını görün. Annesi Ölünce Rakı İçmiş Dün sabah meşhut suçlar müddei- | umumiliğine Ahmet oğlu Ihsan adlı bir genç verilmiştir. Iddia şudur: İhsan dün gece Türbede tramyay- dan inmiş ve olduğu yere çuval gibi yığılıvermiş. Kendisini bilemiyecek kadar sarhoş olan ve gideceği yeri de bilmiyen bu yolcu yakalanmış ve a- yaltıldıktan sonra da rezalet çıkarta- cak derecede sarhoş olduğu iddiasile müddeiumumiliğe verilmiştir. İhsan dün müddefumuminin karşısında ken disini şöyle müdafan etti: — Annem çok rahatsızdı. Dün ge- ce birdenbire öliverdi. Ben annemi çok severdim. Ölüsünü evde bırak- tum. Bilmiyerek kendimi bir gazino- ya attım. Orada teessürümden fazla içmişim. Müddelumumi suçluyu Sultanah- met sulh ceza hâkimine gönderdi. Bir Kadın Nâra Atarken Tutuldu Beyoğlunda Telgraf sokuğında 22 İnumaralı evde oturan Yohan kızı Jor- ce yanına sokulmuş; — Arkadaş, Arafatta şeytan taş- lar gibi boyuna kafama çakıl yağdı» rıyorsun. Farkındayım, Buna bir ni- hayet ver, demiştir, Fakat aldığı cevap gu olmuştur: — Eğer sen yaşamak istiyorsan, git buradan,, Sunat, hiç sesini çıkarmudan Ora- dan ayrılmış, fakat bir müddet son- ra uğradığı hakaret ve tehdidi haz- medemcmiş, Hilmiyi kollamıya baş- lamiş. Bu sırada Hilmi, elektrik fe-| nerini Suâdm gözüne sıkmış. Suadın evvelâ gözü kameaşmış, sonra bunu sıkanm Hilmi olduğunu öğrenince hemen yakasma yapışmış ve yum- ruklamıya o başlamıştır. Yumrukla hızmı alamıyan Suat belindeki kasa- turayı styırmış. Fakat dört adım iler- de devriye gezen bir polis daha evvel bu boğuşmayı görmüş ve hemen Su- adın yanma sokularak kaldırdığı ka. | ki arkadaş polisin ihtarma karsı ileri | saturayı hedefine “havale “etmeden yakalamıştır. Dün meçirut suçlar müddetumumi» İiğine getirilen Suat kendisini şöyle müdafaa ediyordu: TAN | Parls Sergisi SEYAHATİ 10 Eylül Cuma Çelyo vapurile Venedik yo- lundan Ayrıca Venedik, Prag, Viyana, Peş- te Bükreşde Otel ve Yemekler Şimdiden 17 yer kapatıldı. Acele kayıt olunuz. Beyoğlunda NATTA Telefon: 44914 eme ebeni e Zile, (TAN) — İsteklâl okulu mu- alimlerinden Mühibe Alkey, Altm- yurt muallimi Tahsin Gültekin ve B- min Tuğlar ile Sakarya muallimi Ne- cibs Tuğların maaşları, gösterdikle- ri muvaffakıyetlerden dolayı birer | derece artırılmıştır, Eminönü Halkevinde Tifo Aşısı Yapılıyor Eminönü Halkevinden: Evimiz 808 yal yardım şubesince halka parasız olarak cumartesi ve pazardan başka bergün saat (12) den (13) e kadar tifo aşısı yapılmaktadır. Arzu eden- lerin mezkür saatte müracaatları İçtikten Sonra Polise Çatmışlar Tuhtakalede Yaşarm hanında 19 numaralı odada oturan Murat oğlu Yusuf evvelki giln gece hemşehrile- rinden Çeçise odasında rakı ziyafeti vermiş, gece yarısına kadar içmişler, tef çalıp oynamıslar, hUlü hülü çek- mişler. Boşalan şişelerin sayısı artm- ca curcuna da artmış ve nihayet kom şular poliss müracaat ederek rshat- sız olduklarını söylemişler. Fakat i- geri söylenerek hakarete kadar gil- Li&terinden yakaAnlux üyeye Ve- rilmişlerdir. İskân Umum Müdürü —SON Zilede Maaşı Artan Muallimler Bir Hint Güzeli çok Genç öldü Dünyanm en zengin mihracelerin- den biri olan İndöre mihracesi ile on bir yaşında İken evlenen bu Hintli gü- İzel, birkaç giln önee heniz yirmi beş yaşında olduğu halde vefat etmiştir. Evlendikleri z4man kocası da ancak 16 yaşımda İdi. Ve babasınm yerine Indore tahtına oturmuştu, Çünkü ba- bası, sevdiği bir rakkasenin saraym- dan kaçırılması fizerine taharriyat yaptırmış ve rakkaseyi kaçıran ada- mı öldürtmüştü, Bu hâdise Üzerine mihrace tahtından hal'odilmiş ve oğ- lu yerine geçmişti, Pek erken evlenen ve &ervet, Te fah içinde yüzen bu güzel kadın, hi hayet pek erken ölmüş, fakat kocs- sınâ İd sene zevcelik etmiştir. Ulukışlada Bir Çocuk Çiynendi A , (TAN) — Ulukuşladan Po zantıya gelmekte olan İstanbul kata YI, Ulukışlanm iki kilometre ilerisin- ide, Balagil köyünden Abdullah oğ- İlu dört yaşında Niyaziyi çiğneyip öl dürmülştür. Çocuğun, hat Üzerinde m ra an an Hırsızlar Muşta Mahküm Muş, (TAN) — İki sene evvel Muş ta soymadıkları ev kalmıyan hırsız çetesinin reisi Tayyar 12, ikinei re- — Ben Hilmiyi yumrukladım. İler-| Sivas, 17 (TAN) — Iskân umum | isi Gönaş 9 buçuk ene, arkadaşları den polisin geldiğini görünce üzerim | müdürü iskân işlerini teftiş etmek |da beşer sene hapse mahküm olmuş- deki memnu bıçağı atmak istedim. Yoksa kasuturayı Hilmi için çıkar» mış değildim. Suçlu asliye üçüncü ceza mahke- masine verilmiştir. Takke Giymiş Üzere buraya geldi. lardır. —— — # Sergisine kafi PARiS m le seyahatleri: 13 ve 20 Ağustos 1937 —z 19.7.937 <-> A | Bugünkü Progra Istanbul: Oğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk zsik 12,00: Havadis. 13,05: Muhle plâk neşriyatı 1400: Son. neşriyaiaz | 180: Plâkla dans musikisi, | 30: Afrika av hâtıraları: &. S8 | hattin Cihanoğlu tarafında. mi | Rifat ve arkadaşları tara Türk musikisi ve halk şerkllt 2030: Ömer Rıza tarafından 8£ ça söylev. 2045: Safiye ve & daşları tarafımdan Türk mi ye halk şarkıları (Sasl ây&t 21,15: Orkestra, 2215; Ajans borsa haberleri ve ertesi gül programı. 22,30: Piâkia sololi Öner& ve operet parçaları. 281 Son. Günün Program Özü . SENFONILER ,18,15 Roma kmsa dalgası: SeBi nik Xonser, 2035 OViyana, Gi Senfonik konser. (Bruekner). 3 Roma: Senfonik konser (Çey ki, Rossini), 22.05: Prag kıs di gası: Poem Senfonik (Balakirei HAFIF KONSERLER 6,30: Bükreş: Sabah neşriy# 710 Berlin kısa dalgası Plâk, Te rkestra konseri, 11 Paris kıss gası: Plâk, 13 Paris kısa dal 3,10; Bükreş; Eğlenceli musikisi, 14,15: Paris kısa dag Lille'den konser nakli, 15 Paris! sa dalgası: Grenoble'dan nakli, 16,40 Paris kısa dalag Şarkılı konser, 15,35: Roms k# dalgasi: Karışık musiki, 19,03 B reş: Radyo salon orkestrası. “ 55: Peşte: Çizan musikisi. 205 Brüno, Prag: Kabare programı 30: Holanda kısa dalgası: Filipf boratuarmdan eğlenceli m. 35: Bükreş: Salon orkestrask. 10: Lâypelg: “Max und Marite b mi verilen karısık musiki SÜ 21.40: Peşta: Opera orkest"* (Schumann, Beethoven, Wagnef” 22 Ostava, Prog: Haik musik (Keman, örkestra). 22 Varşovü Çigan musikisi, 23,05: Prag K dalgası: Hafif musiki 23,45: BÜ reg: Lokantadan musiki nakli, ODA MUSİKİSİ 11.15 Varşova: Salon triyofi 22.25: Prag kısa dalgası: Yay! Jetler kuarteti, 23 Milâno, Flor! Oda musikisi konseri (Tartini. RESİPALLER » » 4 15.35 Roma asa dalgasi; si lar, 1840 Prag: Viyolonsel 20,30 Kolonya: Erma Berger (ğ ran) şarkı söylüyor rl Bükreş: Piyano resitali, 22 Florans: Şarkılı resital, 22 Kol&ğ ya: Karişik enstrumantal, sai konseri, 22.10: Bükreş: Şarkı ba İ yano, keman refakatile İsi şarkıları). 23 Varşova: Beetho” hopin varyasyonları, DANS MUSIKISI 18,30: Peşte, 21,60: Prag » dalgası. 22,40: Viyana, Grağ. Viyana. 23,30: Berlin, Bresleü yumruklarını sıkarak Bay Muamme- Te doğru yürümüş ve: — Sen bu işe karışamazsın, de miştir. kendisini yakalamış, Hâdise artık mahkemeye intikal etmiş bulunuy. miştir, jet evvelki gün gece zirzurna sarhoş f olarak caddede nâra attığı için polis hut suçlar müddelumumiliğine ver- Beşiktaşta Paga mahallesinde Tah Wsiye sokağmda 7 numaralı evde ©- turan Ali oğlu Mehmet şapka kanu» nuna muhalif olarak takke giydiği i çin yakalanmış ve mahkemeye verik miştir. Beyoğlu meş- Genel ve sessiz bir hüzün içinde, Ulkerin yuvarlak, beyaz omuzları kımıldadı, zayif bir hıçkırık aksetti, Birçok kızlar, kadmlar bu gizlenemiyen hıçkırıkla duygularmı zaptedemediler. Bilinmez bir tesirin altında bebekleri sislenen gözlerden, damla damla yaşlar akıyordu. Fakat münici kadın tekrar atıldı; “Hey kızlar! genç kızlar! size ne oldu? “Yürekler tasa mı haset mi doldu? “Hep gözler yaşardı, benizler soldu ir “Siz de gidersiniz bu ne kasavet? “Size de bir güvey bulunur elbet! Biraz evvelki hüzün, şimdi kahkahalar, utanmalar, pakalarla karışık tebessümlere dönmüştü.Raatiklı şa ir herkesin gönlüne, güzel bir remz ile, neşe serp- mişti, Artık âdet yerini bulmuş, gelin biraz ağlamış, bir az üzülmüştü. Şimdi vur patlasın çal oynasın! Çalgı- «1 Sürpik dudu armonikinin körüğünü, sesini yokla- dı, deplekler derin derin ses verdi ve çalparalar şa- kırdamaya hazırlandı, Bir yaşlı kadın haykırdı: — Kim oynıyacak? Kim söyliyecek? Ayrılsın! Sofanın ortası açıldı, Kadın, kız, çoluk çocük o- muz omuza, diz dize oturmuşlardı. Oyuna başlamak uzun bir mesele oldu. Kimi: başı gelin çeksin! diye haykırıyor, kimi de: o en sonraya! diye itiraz ediyordu. Ve genç kızlar dirseklerini bi- ribirinin dizine dayıyarak fıkır fıkır kaysıyorlar. Nihayet şakacılığiyle meşhur bir kadm : — A, deliler! dedi, Utanacak ne var? Işte böylece. © sine kıvırırsınız. Ve henüz çalgı başlamadan parmak. Yarını şakırdatarak bir güzel kıvırmaya koyuldu. Derken bir, bir daha, bir daha dört beş kız biribiri arkasmdan ortaya çıktılar. Uçları renkli ve dal işle- me, beyaz yün çoraplı ayaklarına dolaşmamak için eteklerini, kemerlerinin kenarlarına iliştiriyor, şal» #teklerini, kemelerinin kenarlarına iliştiriyorlardı. ârmonik eittikce ziyüdelesen kısık bir sada e bas- ladı, Deplekler ottü ve çalparasar dem vttu: “Bir sigara ver bana “Bak dumana dumanı “Ne ben ölüp kurtuldum “Ne sen geldin İmana “Kız aşağı aşağı “Dola sırma kuşağı “Saçlarınm örgüsü “Sarı buğday bagağı” Beş kız, biribirine yaklaşarak, uzaklaşarak dönü- yor, iğiliyor, titriyor ve parmaklarını şıklatıyor.. O- muzlar titrerken, saz yavaşlıyor ve hepsi birden to- puklarını yere vurarak dönerlerken deplekler coşu- yordu. Duha bu bitmeden bir başka huva büşladı: “Karşıda gördüm seni “Karşıda gördüm seni “Giüi iken derdim seni (topladım) “Öpmeye kıymaz iken “Öpmeye kıymaz iken “Yâdlara verdim seni Şimdi kızlar kaşıklarla oynuyorlardı. Iki kızda her parmağına kulpsuz birer kahve fincanı takarak, bu alaya karıştı. Artık hep bir ağızdan söylüyorlar ve çalgıya göre el çırpıyorlar. — Tepsili Zeynep! Tepsili Zeynebi isteriz. (Tepsili Zeynep) bir ovun havası idi Ve avukat VAGONLİ Acentelerine müracaat —68— Salim Etendinm nüyuk kızı Aygül en güzel oynardı. Herkes Aygülün kolundan, şalvarından çekiştirmi- ye başladı: — Ah, bu da çok nazlı! Diyenlere karşı, bazı insaflılar da: — Hakkı var kızın canım. Kocası muharebede, üç aylık gelin iken ayrıldı, üç yıl oldu, hâl& o ayrılık. Kız içlendi. Buraya bile geldiği hatır 'çin.. Aygülün ısrarda devamını gören rastıklı kadın, gü- rültü arasmda bir hey hey çekti. Herkes, Aygüle bir MÂnİ anacağımı an'ıyarak sustu: “Ayrıldıksa Aygülüm “Sana ağla demedim. “Allahın emri ölüm “Senden bâşka sevmedim. “Dolu tepsi başmdn “Raslığı var kaşında “Benim nazlı Zeynebim “On dört, on beş yaşında” Vücudünün alt kısmmı kıpırdatmadan, belden yu- karisi kıvrıla kıvrıla, titriye titriye, helezonlar, mes- tâne hareketler, hüzün verici vaziyetler alıyor ve ka- şıklar, makineli birer musiki âleti gibi şakırdıyordu. Omuzları, göğsü titrerken, gerdanı bir saat rokkası gibi hareket ediyor, fakat ne başındak! tepsi milvz- zenesini kaybeyliyor, ne de şerbet bardağı devrili- vordu. O kadar covik. öyle taklit olunamaz hareket. KOOK Ankara: (Tel 1777) — Galata:. (44063) — Beyoğlu: (49480) lonya. 23.50: Lâypzip. MUHTELIF 16.10 Paris kısa dalgası, vela için neşriyat. 19.30: Bor ysk dalgası: Arapça ve rumca neşriyat. halkasiyle etrafta el çırpmaktan anmada. gök defa Tepsili Zeynep; genç kadının ince vü. zarif başı ve mahzun tebessümiyle canlandı. Nihayet nefes nefese, iki ahbabmın arasında yık lr gibi çöktü. Bu kadar maharetine kargı, #€ ln ona, kendi eliyle bir bardak şerbet ikramı *.. ti, Bu fasıla, çeneleri açmıştı. Koca evin her eleği bir kahkaha ve yaygara tufanma boğuldu. Kah ye şerbetler, akide, leblebi şekerleri, pasta ve kurü mişler tepsi tepsi, sıra sıra dağıldı. Gürültüden nan çocuklara lokumlar, huysuzluk eden Ki yeni kilere memeler sunuldu. Ve herkes güç halle / yerine oturuner (Nazlı) Hanımdan koşma ine Sesinin güzelliği ve âoşmacılıktaki maharetiyle ir ret bulan Nazli Hanım, eşraftan Demir Beşenin : gük gelini idi. Sivaslırın Nazlı Hnım da derlerdi e bası Sivaslı imiş. Müddeiurmumllikle uzun genele” er rada bulunduktan sonra tekaüt edilmiş ve edi ikinci yurt edinmiş. Nâzl: Hanım, hiç naz eti sordu: — Kimin üzerine atayım ? Aygül birez açılmıştı. Yorgun yorgun haykırd — Behim benim! Ben size o kadar oynadın. “ Buna kimse birşey diyemedi. Nazlı Hanım elli gi kağına koyarak okumaya başladı. Sesi o kadi” zin, o kadar ylirekten idi ki... “Çağrışır bülbüller: gelmedi bağıban “Hoyrat, dost bağından gül aldı gitti “Bunca mihnet çektim, bir bağ hecerdint (Ektim, yaptım) ii “Bağı ben becerdim. El derdi (topladı) Bg “Yüzbin mihnet çektim bin dahi gerek ş “Hayti ömlr ister bir dahi görek “Elceğizimden aldı yarimi felek "Aktı gözüm yaşi sel oldu gitti” (Arkasi ği