Mahkermelerde Elektrik (Şirketinin ; Dü Hukuk Müşavir Muavini Şahit Olarak Dinlendi Dün Gümrükteki beş numaralı Aşliye Ceza mahkemesinde “Anadolu yakasında kullanılması icap eden 750 bin liralık mal- >zemeyi kaçak olarak İstanbul tarafında kullandıkları iddia edilen Şirketi şeflerinin muhakemelerine devam edildi. Bu ka-| çılık tahkikatını yapan Nafra Vekâleti hukuk müşavir muavini i Bay Tahirin şehadetine müracaat edildi. Hâkim Atıf sordu: — Dava malüm. Tahkikatın Tezlikesini siz yaptmız. Bu mu f malzemeyi İstanbul tarafında kullanmıştır? , Bay Tahir anlatmıya başladı: — Tahkikat yaparken Anadolu tâ- Aflarına sit muaf malzemenin gayri olarak İstanbu! tarafında kul. ihinde hükümetle Sat Gazel Elek- ik Şirketi, diğeri de eski Sat Gazel İlrketile hükümet arasmda yapılmış il mukavele vardır. Tetkikatımızın Onunda bu iki mukavele ile Anadolu arafında kullanılması şart koşulan af malzemenin satıldığını ve sabit ealaata ait malzemenin de işletmede rullanıldığmı anladık, Elektrik Şir. tetinin muaf malzemeden bazısını sat uğı hakkımdaki tahkikatımızı da yi- ikinci bir dosya hâlinde mahkeme. ize verdik. İkinci bir tahkikat dosyası idin ifadesine göre, müfettişler tlarına devam ettikleri ve İ- dosyayı deha Müddelumumi “verdikleri anlaşılıyordu. Bu dos- n da şirketin muaf malzemeyi başka yerde kullanmakla ikti, , hattâ bunu satışa bile öğreniliyordu. “Bu dosya heniz muhakeme eğile- dığını gördük. Birisi 7 Nisan 931 | di, Bunlarm çıkarılması için hangi me mur, ne şekilde ve kimler terafından emir verildiği bonolardan öğrenecek- tik. Yaktık dediler, Bu vaziyette mu- af malzemeyi alanları ve kullananları kati olarak tayin etmek mümkün ola- miyor, Biz bir kısım bonoları şuradan buradan bulabildik, Bu bonolar dos. yada kapalı zarflar içindedir. Bonolarda imzaları bulunanlar Hükimin “bunlardan ne anladı- niz?” geklindeki çevebmı da “şehit şöyle karşıladı: — Maizeme ambarlardan çıkarken ihraç bonoları ambar memurları ve puantörler tarafından imzalanmakte- dır. Eğer bu bonolar elimize geçsey- di, kullananları ve emir verenler! ko- Jayca bulmak mümkün ölurdu. Kana. atime göre dosyn İçindeki bonolarda imzalar: bulunanların mesul olmala- rı lâzımdır. Hâkim: — Kanantinizi sonra söylersiniz, şimdi zarfları açarak bonoları göste- riniz. dedi, Masanın üstünde bir kucak mühür- Wi zarf yardı. Bunun içinde B0 nwma- rayı taşıyan zarfın bile bulunduğunu yazarsak dosyanın ne kadar yüklü al. duğu anlaşılır. Bay Tahir, Hâkimin önlinde mühlir mamiyle mühürlenmiş zarflardan 12 safhaya gelmediği için hâkim B. n şahadetini burada keserek sordu: İkinci dosya hakkındaki malü- izi istemiyorum. Tik tahkikat miz hakkındaki fikirlerinizi day Tuhir devam etti: Anadolu tarafındaki tesisatı ip- İsiyede kullanılması / lâzimgelen ilzeme tamiratta da kullanılmıştır. İm tuhkikatımıza göre bu malze- iç bonolarile ambarlardan çi. rılmıştır. Fakat sirket istememize hen bize ihraç bonolarını verme — Hangi adamlar? ,— Bilmem, işte adamlar... numaralısmı açtı. Bunun içinde 4 ta ne imzüsiz ihraç bonosu vardı. İmza- sız olduğu için mesullerini tuyin et- mek mütakün olamıyordu. 19 huma- Teli zarfın içinde 19 redüktörün hesa, bı vardı, Ambar defterine göre, bir defa 13 ve hir defa da 12 adet olmak üzere Silâhtar fabrikasına 25 tane mu af redüktör girdiği ve çıktığı ve bun- ların mühim bir kısmınm Silâhtar fabrikası ve havelisinde kullanıldığı anlaşılıyordu, Sonra 14 numaralı zarf açıldı. Bunun içinden mun? mallardan başka yerlerde 10 tane seksiyonerin kullanıldığını gösteren ihraç bonosu Kaçakçılık Davası nkü Celsede, Nafıa Arkadaşını Vuran Talebe Erken Bunamış Vefa Lisesi dokuzuncu sınıf talebe sinden Celâl, geçen gün irtihan salo. nunda ve mümeyyizlerin önünde ar- kadaşı Abdürrahmanm: gırtlağını üs- tura ile kestiği için Müddelumumilik tahkikata başlamış ve suçlu çocuğu neticesinde Celâlin paranuvayya deni mişti. Öğrendiğimize göre, müşahede neticesinde Celâtin paranuvayya deni len erken bunama hastalığma tutot duğu ve bu hastalık buhraniyle de bu fşi yaptığı anlaşılmıştır. ———— ———— çikti. 15 numaralı zarfın muhteviya- t1 19 müaf parçanın Rumeli tarafın: da kullanıldığını gösteren 19 kartı. Bu kartların Fen dairesi tarafından tutulduğu anlaşılıyordu. Bundan son. ra diğer zarflar da açıldı. Şahit, Jâ- #imgeler İzahatı verdi. Müddeiumuminin sualleri Bu zarfların açılması bittikten son ra, müddelumumi Hakkı Şükrü şahi- ait plân- — Hayır, Silühtar fabrikasının pro jelerini tetkik etmedik! Fakat muaf malgemenin bir kısmının nerelerde kullanıldığını öğrendik, Fakat kimle. .n uilendığrnm tayin ademadik Ru Yanmış olacaklardır. Bunu müddelumumünin şahide ve suçlulara sordurduğu diğer sualler i2 kip etti, Jan Lazaryan, Elektrik Şir- keti mensup ve memur'armdan Daş- kasmın muaf melzemeyi almaya sa. Vâhiyeti olmadığını söyledi. — Siz, sirktiler vererek valler, Ali Vebap ve Kumbisin ambarlardan mal | alabileceklerini söylemişsiniz. Sonra İda ikinci bir sirkillerle bu emri boz- müşsunuz, syaline de şu cevabı ver- di: — Böyle bir tamim hatırlamıyo- rum. Şirketin ambarlarından Satye memurlarına mal verilecektir. Fakst 24 saat sonra bunların ihrag bonola- rı şirketin mühendisleri tarafmdan imzalanacaktır, şeklinde bir sirküler TAN âletleri fen ve levazım daireleri kul | © Kasten Yangın Çıkarılmış Dün, ağır ceza mahkemesinde kas- ten yangm çıkarma davasına başlan- mıştır. Suçluları Andon, Osman, Ni- ko isminde liç erkek ve Nazik adir bir kadındır, Iddiaya göre, Andon Be- şiktaşta 15 bin liraya sigortalı dük- künmi kâsten yakmıştır. Dün, Ihsan Etem adlı iki şahit dirlenmiştir. Bun lar iddiayı teyit etmişlerdir. Muhke- me, gelmiyen şahitlerin çağrılması İ- ds“ bapk güder biraialaştır: Şüpheli Görülen Bi —)os ir Ölüm Müddeiymumilik dün Gureba has- tanesindeki bir ölüm tahkikatına el koymus ve murvinlerinden Cevdeti bu işe memur etmiştir. | Iddisya göre boğuz enjininden te- davi edilen şehirli bir genç kadına 24 saat evve Işırınga yapılmış ve dün gabah ta ölmüştür. Müddelumumilik bu ölümü şüpheli gördüğü için tabibi adli Enver Karatabana cesedi mun- yene ettirmiştir. Ceset Morge nak- ledilmiştir. Verilecek rapora göre tah kikata devam edilecektir. Ştajlarını Bitiren Hukuk Mezunları Ankaradan gelen ve Adliye kori. dorlarımda dolaşan habere göre, hu. kuk mezunu olan ve stajlarını bitiren birçok kızlarımızın yalnız İstanbulün memuriyet istemelerini nazarı itiba» ra alan Adliye Vekâleti, bunların Is- tanbulda mahkeme başkütipliği veya- hut kâtipliği kabul ettikleri takdirde tayin edilebileceklerini kararlaştırmış tır. Maamafih bu hususla henüz müd |“ delumumüiliğe tebligat yapılmış değil. ur, Beraet Kararı Aldı Fatma isminde bir kadı, ayni ev- de oturan İhsanın kendi saatinden e- lektrik kullandığını ileri sürerek bir dava açmıştı, Bu dav&, cürmü ieş- hut mahkemesinde bitirilmiştir. Mahkeme, suçu sabit görmemiş, İhsa | nın ber&etine karar vermistir. vardı. Bu tâmimde muaf V6 gayrisuf kaydı yoktu, Mutlaktı, Bundan sonra Levaztm Müdürüne de bazı sunller soruldu. Ssat bire gel, mişti. Şahit Tahirin beyanatı henüz bitmemişti. Mahkeme, Haziranm 30 uncu günü saat ona bırakıldı. e Bugünkü Program Öğle Neşriyatı: 12,30 Plâkla Türk musikisi 1250 Havadis 13,05 Muhtelif plâk neşriya US Neşriyatı: Akş 18,30 Plâkla dans musikisi 19,30 Konferans Doktor Ali Şükrü Çocuk- lara gi V3 Danyosu faidesi Ve zararı 20 Pisi süz heyeti 20,30 Ömer Rıza tarafından arapça söylev 20,45 Fasıl 82 heyeti (Saat ayarı) 21,15 Orkez- tra. 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı 22,30 Plâk a sololar, opera ve operet parçaları 23 Son Giüintn Program Özü HAFİF KONSERLER 740 Berlin kısa dalgasr: Plâk. 7,30: Orkestra İle konser. 9,20 Pa- ris kisa dalgası: Plâk. 9,45 Kera. 11,50: Keza. 13: Keza. 13,10 Bük- Teş; Orkestra 14.15 Konser nakli. 14,45. Plâk. 15 Moskova: Konser nakii, 15 Praç kısa dalgası: Helk orkestrası, 15,25 Holanda kısa dal gası: Orkestra. 18 Roma kisa dal gası: Orkestra, şarkı. 18,30 Mos- kova: Konser nakli, 19 Bükreş: Askeri bando, 19,30 Moskova: Plâk konseri, 21 Peşte: Karışık prog. ram, 21,05 Viyana: Avusturya mu- sikisi 21,40 Roma, Napoli, Bari: Karışık musiki 2140 Prag kısa dalgası : Kör garktları, 22,05 Var şova : Orkestra tarafmdan Leh musikisi 2205 Prag kısa dalgası: Orkestra (Çaykovski - Mussorgs- 2245 Bükreş: Sandu Macer Varso: keslra konseri. 23,10 gası- Hal orköstresi Popüler or kısa dal 0 Peşte: Orkestra (Adam, Karoly, Bizel | ve,) 24,20 Çiçan musikisi, OPERALAR, OPERETLER 18,30 Rom& kısa dalgası: “La fata malerba,, İsimli opera. 22 Roma: Rocea'rın “Masallar mem- Jeketinde,, İsitıli operası, ODA MUSİKİSİ 18,20 Varşova: Oda musikisi. 20 Kolonya: Beethoven yaylı Kuarte- tü. RESİTANLER 15.30 Romu ka dalgası: Piya- no konseri, 16,05 Prag kısa dal. gasi: Org musikisi, 2035 Bükreş : Romen şarkıları, 22.25 Prag kısa Karışık solist program?. 23.15 Milâno: Şarkı resitali, Kavbolan Kızın İzi Aranıyor Kadıköylinde kaybolar Ayşe Ner- min İsmindeki genç kız, bütün araş. tırmalara rağmen henüz bulunama» mıştır. Ayşe Nerminin, annesinin ya umdaa ayrılırken bütün resimlerini de toplıyarak götürdüğü anlaşılmış” tır. O kadar ki, zabıta, Ayşeyl & ramak için resim bulamamıştır. Yapı lar ilk tahkikat, Ayşenin son gün lerde çorap fabrikalarında çalışmak istediğini göstermiştir. Zabıta, uraş tırmalarına devam etmektedir. : Kırşehirde Sergi Kırşehir (TAN) — Orta okul ta- lebesinin bir yıllık çalışmalarını gös- teren sergi, Halkevinin salonunda 8 sitm vermişin. 26 - 6-937 İş Bankasının Yeni Dış Şubeleri Ankara, 25 (TAN) İş Bankası Ha taydan sonra, Bağdad ve Tahranda da bir şube açmıya karar vermiştir. Banka, bu dost memleketlerin sana- yileşme işlerinde geniş kredi açacak ve mühim işler görecektir. İktisat Vekâletine 50 Memur Alınacak Apkara, 25 (TAN) yetinin yeni kabtl ett göre Ihracatm kontrol islerinde ça- lişmak üzere İktisat Vekâletine 50 ye yakın memur alınacaktır. Bunların Yarısı hemen şimdi tavzif edilecek, diğerleri ilkteşrinde vazife glacak- lardır, Halk Musikisi Plâğa Alınacak Ankara, 25 (TAN) — Maarif Ve- kâletinin seçtiği bir heyet, önümüz» deki hafta, Anadoluda seyahate çi- kacaktır. Heyet operamız için, yanm da götüreceği elektrik ve akümülâ törlü bir ses alma makinesile, halk musikisini zaptedecektir. Musikimizin orijinalitelerini kay- Vekiller Ele | betmeden zaptına bilhassa ehetimi- yet verilmektedir. Aleni Teşekkür Tekmil hastalarını meslek aşkiyle ve bir baba ve kardeş şefkatiyle bi. rer birer muayene ve tedavi eden Gu- reba hastanesi göz mütehassısı Üstat Bay Satih Sadin gözümü smeliyat e- |derek inayeti hakla beni yeniden gör mek nimetine kavuşturmasından Âo- layt nasıl teşekkür edeceğimi bilem. diğim gibi bu hususta bana musvoe- et ve müzaheret oden teşrih muajli- mi Bay Besim ile hastane hlisnü idare ve İntizamile hestelarm İstirahatini bihakkin temin eden sertabip Ray Ö- mer Lütfi ve nezaket ve hazakatleri- Je hastalarını sevindiren diğer etibba yi muhteremeye ve koğuştaki hasta. larını şefakatle, nezaketle bakan hem sie erimin Sör Ne geni ana muru Bay İsmaile karye-hisseme ait borçlu olduğum teşekkürü alenen i» lâğa muhterem gazelenizin delâletini rica ederim, Gureba hastanesi on dör düncü koğuşun dördüncü yatağında tedavl eğilen Sabri Gazi Mihal Teşenkür Feyzi Paşa damadı Bay Reşat Eşi Bayar Zekiyenin cenaze merasimine iştirak eden ve mektup ve telgraf İle teessürümüze ortaklıklarmı bildiren dostlarımıza ayrı ayrı cevap vermeğe kederimiz mâni olduğundan bu vasL ta ile teşekkürlerimizi sunarız. Evlâtları: Ulviye, Fayzi, Emin m çılmıştır. Eserler çok takdir edilmiş- tr. — Onlar parayı nerden bulurlar ki? Çook.. maharebeye giden askerler yok mu, a8- er.. İşte adamlar varmış, O askerler şehitliğe dü- © hemencecik giderler, ceplerini karıştırırlar, aralarını alırlarmış ta, Miloviçe verirlermiş.. — Onlarda o kadar para ne gezer? - Ne diyon efendi ammi? O kadar çok şehitlik İlurmuş ki.. Hepsinden birer beşlik çıksa, Hâfız Ha- n buğday ambarımı doldururmuş. Yalnız onlardan mı alırlarmış? , <Yoo.. Bizim buradan bile alırlarmış. Hani bizim İaççe Bacı yok mu? Hani konişu Haççe Bacı., Onun ki oğlu şehit olmuş ta hem onlardan almışlar, hem İaççe Bucıdan.. Ninem bile korkup yatır. — Neden — Iki çeççimiz var, analarımı geçen kış kuzu müp- Hi, onları da almasınlar diye. — Senin baban nerede? > Bilmem, askere gitmiş, — Neden bilmiyorsun? — Çok yıl olmuş, Ben küçümenmişim. — Mektup gelmiyor mu? — Hiç. “Çocuk yutkundu. Gözlerini indirdi. Göğsü sık sık bip kalkıyordu. Erden, yanaklarının karmcalandığı- 5, göğsünün daraldığnı hissediyordu. Kirpikleri yan başladı. Fazla konuşamadı. Cebinden beş ku- “ — Öteki çocuklara da vereyim mi? > — Hayır verme, —Hepsi benim mi? — Senin. sığun esmer yüzü, sevinçten kırmızılaştı. — Niçin veriyorum bilir misin? Ayşenin arkasın- dan »ağırmadığım için. — Ben hiç bağırmam ki. — Yine bağırma! — Olur. Çocuk artık yerinde duramıyordu. Kaçmak, bak- sala yetişmek istediği belli idi: — Gideyim mi? — Sonra bizim eve gelir misin? — Sizin ev nerde ki, — Hâfız Hanimgil. — Hâfız Hanımgil mi? Sen onun nesisin? — Oğluyum. Çocuk gözlerini açtı: —'Ay.. Sen misin 0. Han! Istanbuldan geldi. — Benim ya., — Gelirim ya,. Erame doğru söyle. sen Hâfız Ha- nımın oğlu musun? — Niye sordun? — O bana bayramda urba eldı, kundura aldı, fes aldı... Nineme de hep buğday, tarhana, bulgur verir. — Sen onu çok sever misin? — O bizl daha çok sever. Ben de severim emme Bir şeyim yok ki ona vereyim! Hep o verir. — Zarar yok. Sen gel de, bak ben sana neler ve- ririm — Peki... Çoçuk topaç gıbi fırladı, Meydancığı geçer geçmez dönüp Erdenin rkasmdan bağırıyordu: No, 45 — — Bir daha hiç hağırmam! Miloviç Ayşe de dimem Erden bir afyon sarhogu Eİbİ, ağzı kup kuru, sinir leri gergin Deppoyun bahçe kapısından sirdi. İkinci Tos Peki fıçılara ekilmiş, asılı güller, trş edilmemiş yüksek taflan dalları arasindun havuzun fıskiyesi gö rünüyordu. Soldaki yoklama dalresini geçerken, par- maklığa dayanarak konuşan iki cavuşa selâm verip ilerledi. Yolun iki trafınduki serdünyalar dizen diken olmuş Tâvantaların sıcaktan Yengi uçmuş, şebboyler sol gun.. Gece safalarında Yeni sulanmaktan muvakkat bir canlılık var. Ağaçlorm tozlu yaprakları, kopup düşmiye hazır bir cansızlıkla sarkıyor, ve uzaktan görüşme ve gülüşme sesleri geliyor.. Erden kimbilir hangi binbaşınm zamanından kalma kart ve çiçek- leri dökülmüş bir zakkum fıçısmın arkasından ha- vuzun bulunduğu küçük meydana çıkınca, yüzbaşı, şeh bir sesle haykırdı: — Hah! Işte Erden Bey geldi, Birkaç misafir deha vardı. Ayşe kız kenardaki çiçek #ükerlerınm yanma çö- melmiş, dalgın dalgm çürük yaprakları ayıklıyordu. Başını lâkayt çevirdi. Erdeni görlince; X — Nah, dedi. Işte bu verdi. Refik Tekin gülerek: — Erden Bey, dedi. Sen bizim Ayşe Hanıma bir Gözünü kırptığı icin Erden tasdik etti: —Evet yavuklusuna çevre alacakmış. — Yavuklusu değil, yavukluları, Onlara çevre &- verecek, ı Ayse meşguliyetine devam ederek söze karıştı: —Emme çok alacaksın. — Kaç tane? Yüz tâne mi? — Daha çok. — Bin tane mi? — Daha çok, daba çok" — On bin tane mi? — Ondan da çok. — Ya, ne kadar? Sen söyle. Deli kız renkli parmsklarile uzun uzun hesap et- tikten sonra: — Nah, dedi. Bu kadar işte... — Ne kadar? — Dört tane.. Dörtten fazla seyı bilmiyordu Gözünde dört sayı milyondan fazla idi. Hattâ kaç yaşındasın denilse: — Daha yaşmma girmedim. z Der ve gençliğini bu süretle anlatmak isterdi, Re fik Tekin Erdene: —Zavatlı, dedi. Doğuştan böyle, Babası frengiden ülmüş. Anası da acmacak bir halde, ne burun ver ne göz.. İşte döyle askerlerin yavukluzu diye eyda bir iki yüz kuruş toplar, bana getirir. Ben deshepsini alır, anasmı veririm. Sorunca dört tane çevre gön derdiğimi söylerim. Uçlincü kahvenin son yudumunu içen Vergici, hâlâ mahmurluğunu bozamadığından şikâyet ederek: — Sunki biz neyiz yahu? Dedi. Ayşenin başka tür- Tüsü. Hanct Kostinin rakısmı zıkkımlandığım vakit bundan fazla zardeli olmuyorsam bir şey bilmem. Ba ri bununla evlenseydim. İki çıplak bir hamamda ya- raşir.. (Arkası var) © ei