Çocuk Yüzünden — Kapışmışlar Mihriye, Saniye, Hatice.. Üçü Kadirgalı.. Uçü de ayni ma- hallede oturuyorlar. Üçünün de çocukları var, Bir akşam, ço- cuklar, kapının önünde oynarken, aralarında kavga çıkıyor, Mihriyenin çocuğu küçük Şadiye, anası yaşındaki Saniyeye, açıyor ağzını, yumuyor gözünü, bir söylemediğini bırakmı- yor. Saniyenin annesi; pencereden bu sözleri duyunca çocu- ğa ağzının payını vermek istiyor. Fakat bu müdahale üzerine iş büyüyor. Üç komşu, biribirlerine giriyorlar. Tokatlar, yum- raklar, işlemiye başlıyor. Derken, polis yetişiyor, kavgacıları ayırıp karakola götürüyor. Oradan da doğruca mahkemeye geliyorlar. Dün Sultanahmet Sulh Ceza mahkemesinde, bu üç kavga- cının duruşmaları yapıldı. Her üçüde, biribirlerinden dava ediyorlardı. İddialarına göre, hepsi de sille tokat yemişlerdi. Mihriye, Saniye tarafından usırıldığını, Saniye ise, bilâkis ısırılanın kendisi olduğunu söylüyordu. Neticede bekçinin şa- Mahkermelerde İmofonu, Şadiye teslim ediyor. Nişan Bittikten Sonra Şadi isminde bir genç rişanlanıyor. Nigan günü, beş on ahbabmı evinde toplayıp şöyle hafif tertip bir aile eğlentisi yapmak Istiyor. Çalgı yok amma, bir gramofon da bu işi görür. Komşularından Kadrinin evine gidi- yor: — Bugün, bizde nişan var: Gramo- fanunuzla plâkları, birkaç saat İçin verir misiniz? diyor. Kapıya çıkan Kadrinin karısı da, 18 plâğıyla gri Fas Bir Yaralı Dün — sac e i BiRiÇ vanda | MESELE Si | ika tanesine kaldırılan Katina isminde genç bir kız, dün hastanede ölmüş - tür. Katinanm ölümü şüpheli görül düğü, hastane müdürlüğü tarafmdan müddelumumiliğe bildirilmiştir, Neşriyat Davası Propaganda ismi altında neşredilen bir mecmuann bazı neşriyatı, müs- tehcen mahiyette görüldüğünden mec mua sâhibi Rauf aleyhine bir dava açılmıştı. Dava, dün. asliye ikinci ce- za mahkemesinde görülmüştür. Rauf, dünkü celsede müdafaasmı yapmış, karar İçin muhakeme başka güne ka' mıştır. Tehdit Davası Dün asliye ikinci ceza mahkeri: de yedi kişi uleyhine açılan bir t dit davasma başlandı. Suçlular, rat, Tombulyan, Kirkor, 'Tomü, Oha- nes, Sehak ve Vahramdı. Dava evra- Xat nişan eğlentisi üzerinden bir haf” kı okunduktan sonra, davacı Ohanes hit olarak cağırılması icin durusma kaldı. İHTİYAR BİR BACI KIRK YILLIK EVİNDEN OLMUŞ ia, on gün geçtiği halde gramofon | SKÂYetiri anlattı. Şahitlerin çağırıl- geri gelhilyor. Kadri, birkaç kere: | | A8: İin duruşma başka güne bira- — Şa bizim emaneti verseniz di. |KUİ£ yecek oluyor, fakat her defasında baştan savma cevaplar verilerek « | Beşiktaş Halkevinin latilıyor. Nihayet son Sözlerini de söylüyorlar; — Biz ne gramofon gördük, ne de pik Başka yere vermiş olacak» | kolu, $ Tommuz akşamı Bebek bah- siniz | çesinde bir kır balosu ve deniz eğ- Kadri, aldığı bu osvap Üzerine şa |lencesi tertip edecektir. Balonun gü- salıyor, Şaşkırlığı geçer geçmez, mah | zel olması için icep eden bütün hazır kemeye müracaat ederek, Şadi aley» | lıklar Yaprlınıştır. Kır Balosu Beşiktaş Halkevi, Sosyal Yardım| Altmış beş, yetmiş yaşlarında zenci bir kadın, dün Adliye ko- > ridorlarında, hüngür hüngür ağlıyordu. Sırtında, her yanı parça- lanmış, binbir yamalı siyah çarşaf, ayaklarında yırtık terliklerle herkesin merhametini uyandıran bu zavallı kadın, etrafına topla- nanlara derdini şöyle anlatıyordu: — Adım Fatma Ferah bacı!, | Fa, davücı sıfatile kendisi ve süçlu Ce- ya Kali mile mahkemeye çaj olilar. 1 “rap rs Cemilenin iddasına göre, Ferah ba- b cı, Küçük Piyaledeki beş odalı evini, lardan bir kadın musallat oldu. |100 Yira mukabilinde kendisine sat - “Bu evi bağışlarsan, ölünciye ka mış, paraları da almıştı, Kadm, bu- dar sana baharım... dedi, Ben de kan- 'nu isbat İçin, noterde, Ferah bacıya Amma, bağışlamak kanunde | imzalattığı senedi gösteriyordu, Hal- Yokmuş. Komşum Cemile, onun ga | buki, zenci Ferah ta Iki gözlü iki çeş. iyını buldu; bana: me &ğliyarsk, pardları almadığına : dair, yemin üstüne yemin ediyordu. — Sen bir işe karışma! Ne derler. , ri — “| Asliye birinci ceza mahkemesi; Fo- e onu yap! dedi, Razı oldum. Bir| ap bacının gösterdiği şahitleri din- yere götürdü beni... Orada çıtır Çıtır | lemek tzere duruşmayı başka bir gü- bir gey yandılar. Alima dA| ne bıraktı. Davacı ve suçlu, dışarı yapıştırdılar. n birikmiş vergisi vardı. Üemi- çıktıkları yaman, uzunca bir dil kav. E Easma başladılar. Biri evi satın «ak gitti, onları temizledi. 9 günden dığını söylüyor, öteki de parayı al : ev, benim üzerimden onun 4. |madığma dair yemin ediyordu. erine geçti. Amma, bakmadı Xi, b.) Suçlu Cemile ile oğlu, seslerini en ! Baksa, böyle sürünür müyüm, 30- | yüksek perdeden çıkararak: iklarda.. Ah, Müslümanlar, dilen VEE tayı tük irilik sa Rİ y ya rum, Bu kadın beni dilerdiriyor! | dık mr sana? diye bağırırken, dava- Git dava aç! dediler, Açtık. Bu- üçüncü dela buraya geliyo. cr dâ, gözlerini havaya dikerek cevap veriyordu: — Dilerim Allahtan, eğer ki, on paralarmı almış isem, yarın âhurelte vücuduma yapışan! . nci Ferah kadınm derdi, anlat | biter gibi değildi. Biraz &ön- hine bir dava açıyor, Iddia, bu.. Bu dava, dün asliye ikinci ceza mahkemesinde görüldü. Suçlu Şadi, kimseden gramofon al: madığını söylüyordu. Milddelumumi suçu sabit görerek, suçlu Şadiye ceza kesilmesini istedi, Reis, Kadriye: — Gramofonun kaç lira değerinde idi? diye sordu. o“ Kaüri: — 120 Hraya almıştım. İyi marka gramofondu.. dedi. Karar verilmek Üzere duruşma, başka gine bırakıldı. Beşiktaş Yangınında Kasit Yok Beşiktaş yangını tahkikatile meg- gul olan yedinci istintek hükimliği, tahkikatmı bitirmiştir. Yangında, her hangi bir kasıt mevcut olduğu anla- şılamamıytır. Nezaret altında bulun- durulan Seniha, Bedriye ve Hayriye serbest — bırakılmışlardır. Bunlarm muhakemeleri gayrı mevkuf olarak yapılacaktır. , — Hakkm vur, ns idi o, her vakit anlatırsmız; ha vatan, mahalle ortasında mırmırık boza satınt- behzemez... Ne buyurursunuz a beyim! Iş şaka derecesini aşmaya başladı. Reji Müdürü bir daha murıldandı, Daver Bey mukabele etmek İs- li, diğerleri söye karıştılar, meselenin bir şakadan olduğunu, kızgınlığa sebep bulunmadığını to- ir ederlerken Vergici elindeki gazeteyi masaya vu- i / — Hiç te öyle değil! diye haykırdı. Ciddi söylü- Topkapı Fıkaraperver Cemiyeti toplantısı Topkepı Yoksullara vardım (Fu- karaperYer hayır müessesesi) Kuru- mundan: Her üç yılda kurulması gereken kongre, 266-936 Cumartesi günü sa- at 17 de Topkapıda Tramvay cadde- sindeki kurumun kendi evinde topla» hacaktır, Nizamnameye göre kongre ye gelebilmek şartlarını yapmış olan bütün üyeler yazı ile çağırılmıslardır. Bu şartlarda . olan üyeler şayet ve her nasılsa çağırılmamış iseler bu ya mızı bir çağırış saymalarını ve ça- ğırılan günde gelmelerini dileriz. YENİ NEŞRİYAT MEMURUN KITABI (Memurun Kitabı) serisinin birin- elsi olan (Memurin Kanunu) 30, ikin İ elsi olan (Askeri ve Mülki Tekaüt | Kanunu) 55 kuruş mukabilinde iste- yenlere Edirnede Meriç Kitaphanesi tarafından gönderilir. Farla mikdar- da almak isteyenler tefsilât almak için Meriç kitaphanesine müracaat etmelidirler. Çocuk — o Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi tarafından çıkarılan bu güzel mecmuanın 39 uncu sayısı da intişar etmiştir. — No,43— Istanbul: Öğle neşriyatı; Sant 12,30; Plâkis Türk musikisi, 12,50, Havadis, 13/09 Muhteli? plâk neşriyatı, 14, Son, Akşam neğriyatı: Seat 18,30; plâb” la dans musikisi, 19,30 Spor müsaba” beleri: Eşref Şefik tarafından, 20 | Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20300167 Rıza tarafından #rapça söylev, 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (Sast ayarı), 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa. haberleri ve ertesi günün programı, 22,30 Piâkla solular, 0p** Ta ve operet parçaları, 23, son. Günün Program Özü SENFONİK KONSERLER * * Di5 Kossuz 0)... iyor, (S) oynar Ve geri kalan leveleri yapar. Bunda nevvelki briç meselesinin halli 23 Roma: Senfoni: Martucel, Ca 132 rahella, * 64 HAFİF KONSERLER 87 * 740 Berlin kısı dalgası: Plak, 7,30: Orkestra. 9,20 Paris kisa dal- gası: Plâk. 9,45 Paris kısa dalgs” a; Plâk. 11.50. Plâk. 13,10 Bük” teş: Motzoi orkestrası. 15 Prag kis sa dalgası: Şrammel musikisi 15.25 Halk musikisi 19 Peşte: Radyo orkestrası. 19 Bükreş: PLAK . öö konseri. 20 Milâno, Klorans: Kü * .D3 rışık musiki, 20 Moskova: Konser # AVA hakli, 21,10 Kolonya: Küçük mu- A107 siki akşamı, 2140 Prag kısa dal gası: Hafif musiki. 2140 Mütno, Firorans vesnire, Karışık konser. 2145 Peşte: Balet musikisi, 22,09 Prag kisa dalgası: Halk musizisi, 28 Stokholm; Hafif musiki, 28, Prag kısa dalgaaı; Şrammel musi- kisi, 23,20 Peşte- Çigan musikisi 2330 Kolonya: Eğlenceli hali ha- vaları. Iki taraf ta tehlikeli samtakada. (8) kâğıt yapar ve 2 kozsuzla müza yede açar. (N) 3 kozsuz der. (W) pik (R) Si ile oyuna başlar. Bu el nasıl oynanmalı? Tik Teveda (W) nin pik (IR) sı is- tüne (E) pik (V) sini atar; zira (W) nin (R) oynaması bu renkten (A,R.D) ve yahut (A. R. 10) ile başlıyan beş veya daha fazla kâğıdın bulunmasma delâlet eder, ki bu ikinci ihtimalde (V) nin yerini öğrenmesi onun için çok ehemmiyet» Midir, (E) nin bu hesabı yapması ge- rektir. (S) birinci piki bırakıp ikincisini alır, müteakiben dört el trefl ularak | (W) yi kâğıt atmıya icbar eder, (W) iki küçük trefliden sonra üçüncü o- larak'bir kör atar; fakst dördüncü trefl üstüne ne atacak? Ya”bir karo veya bir pik atmak ve yahut kör (R) sını yalnız bırakmak izim! İç tihâz edebileceği en mabirane karar pikleri tutarak kör (R) sini yalnız bi rulkkmaktır; zira (S) bu renge empas i yaparsa tek (R) yı alması çok muh temeldir. Bu suretle karo (D) ni de üçüncü olarak muhafaza eder; fakat (S) doğru oynarsa bu kurnazlık pa ra etmez; Zira (S) in -bu takdirde kör empası yapmasına lüzum yok - tur, Dört trefli aldıktan sonra eli bir pik ile (W) ye verir, o da üç Pİ- kini aldıktan sonra geri kalan leve - leri (S) yapar, * Fakat (W) kör (R) sını yalnız bi rakmayıp ta meselâ dördüncü teefl Üstüne bir pik atarak karo (D) in yanlarmı muhafaza ederse mesele) Bu meselenin inceliği ($) in ker değişmez. (5) dört trefi aldıktan |diliğinden kör (veya karo) empasi sonra gene eli (W) ye verir o da an | Yupmıyarak oynamasıdır. OPBRALAR, OPHRETLER 18,10 Roma kısa dalgası: Radyo vpereti. ODA MUSİKİSİ İ o 1830 Roma kısa dalgası: Triyo oda musikisi, 22 Milâno: Rocco'nii “İn terre di Legganda,, isirali op?” 16,05 Prag kisa dalgası: YiyOo- lensal resitali. 18 Varşova: Piya” no, Şarkı konseri, 20.20 Bükreş: Meşhur suntörlerin plâklarndan- 21,05 Bükreş: Şarkı resilali. 22 Ro ma: Şark: resitali, 22.05 Prag &k 4a. dalgaet: — Viyolensel — resitali.” / 22,15 Viyana: Herpa ve-gitar solo” 28 Varşova: Solist konseri (Piya no, keman) Bach, Mozart vesaire. DANS MUSİKİSİ 2040: Peşte 21: Varyova. 24,05 Viyana. MUHTELİF 19,30 Roma kisa dalgası: Arap- ça, Rumca ve Türkçe müsikili program, : La İİ. TORNAVİDA İLE GÖZ ÇIKARMIŞ Burgaz adasında oturan Eyüp, tor” navida ile Paradis adında birinin gö” zünü çıkardığından ağır ceza mab* kemesi tarafmdan 3 sene hapse mah” küm edilmiştir. ———— — — cak iki pik ve bir kör yapabilir. temizee mintâmlı çotuklar Erdenin gönlünde görip bir heyecan uyandırıyordu. Bütün bu yavrulara, hiç bir takayylldün ve hiç bir meraklı elin dokunmedığı besbelli idi, Sağ kalmışsa, babaları bu vazifeyi evlerine bırakmışlardı. Evlerin içindeki kadınlar da bundan fazlasını yapamazlar- dı. Senelerin ve &Mânelerin gözlere çektiği perdeden ancak bu kadar görülebitirdi. Erkeklerin suçu, dün- vaya erkek geldikleri ve kadmların suçu kadın öl | | dukleri idi. Böyle olmamak ve yaşamamak arzusu, orum ve her zaman söyliyeseğim! Nedir bu yahu? ülelinhülmtşteki! bir lâf etmiyecek miyiz Bir iş ecek miyiz? Rüyaya bile müsaade yokbe! Çat ten... Pat!! hamiyet.. Küt! hamiyet, Çüt! yatan. hu biz büttin şu halk hiç miyiz? o Hamiyet deni- şeylerden on paralık ta bizde de mi yok? Vatan ilen mâzenine biz de bıyık bükecek erkek değil iiyiz? Bıktık usandık be! Erden, sakin ve hayran dinliyor, diğerleri şaşkın halde biribirlerine bakışmakta. i Bayram Efendi yutkunurken Daver Bey aldırmaz pörünüyordu.. Eşraftan Tahir Efendi, hepsinden fazla gün gör- slşlerdendi. İşi daha ziyade azdırmamak için gürül ü bir kahkaha arasında şakaya başladı: — Amanın, Vergiciye bakındı! Uzun saçları, düşük ilarr, yakası çarpık sakosile tıpkı Karagöz gaze- resmi basılan şaire benziyor. Bu ne hiddet o- Hangi kafiyeni çaldık, hangi veznini bozdük? — Aman sen de Tahir Efendi smca! Sinirlerimin ni altüst ettiniz. — Çek bir fallâtin, alt tarafıma yapıştır bir müs- tefilün! Yatışır gidersin. Tahir Efendinin sözlerinde, Aliye karşı “kâfidir oğlum, gibi zımni bir ihtar da vardı. — Vergici farkında oldu ve tekrar meseleyi şakaya 7” Işte Daver Bey de hep böyle yapar, ortaya bir Üşek atar, sonra kenara çekilip seyrine oukar, Ge- çen cuma da Kavaklıpmarda daha ikinci kadehte iken “azizim sarhoş oldun hamiyete sığmaz, diye beni çileden çıkardı. Bilmiyor musunuz? Bu sefer hepsi gülmeğe basizdılar, Ortalık sükün bulunca nalbandın Salih Ağa dedi ki; — Mebus mu geliyormuş yakrı.. — Himm.. Haftaya, — Karşı çıkılacakmış. Müdafan şubesi birşeyler yapacakmış, — Yarm akşama içtima var, Anadolunun Mileviç'i Şimdi Askerlik şubesi olan eski Redif debboyunun mevkii çok güzeldi. Geniş bir çiçek bahçesinden baş- ka, sebze ve arpa, buğday tarlalarmın ortasında iki katlı, on, on beş odalı kâgir kocaman bir bina idi, O- nindeki geniş havuzun ortasında tenekeden Dir fıs- kiye, daima fışkırırdı. Kasabanm ileri gelenleri için, burası kibar bir istirahat yeri idi. Binbaşının ahbap- ları, yüzbaşmın ülkücü dostları haftada birkâç sa- bah buraya gelirler ve fıskiyenin karşısında kahve içerlerdi. Yüzbaşı Refik Tekin doğru va nâzik bir zabiti, En âciz köylüden en azılı eşrafa kadar &imseyi incitme- mişti, Çok ağır ve garip kanunları, pek tatlı ve pek insanca bir usul ile sezdirmeden tatbik ediyordu. “Bihbaşmm üzerine toz kondurulmuyordu. Sert bir şube reisi olmakla beraber Refik Tekinin nüfuzu sitında idi, Ve şube muntazam, sağlam bir saat gibi işliyordu. Erdeni Yüzbaşıya takdim ettikleri zaman, resmilik ve teklif yarım saatten fazla stirmemisti. Ayni ge- ye, ayn! his, ayni alilâkta olan, bu iki genç, biribirini pek çabuk anlamışlar, tabii gayet dost olmuşlardı. Sabahı kahvesine çağırdığı Erden, erkenden kalktı: Gimeş Çamören bentlerinden henüz görünmemiş- *i. Hava şimdiden rlık, belki de sıcaktı. Daha karan- Ukte evlerinden fırlıyan çocuklar sokakta cirit atı « yorlar. Bu dar, pis, Kaldırımsız sokakları dolduran, haykıran, koşan, kavgâ eden çocuklara baktı ve: — Ne kadar da çök. Diye düşündü. Hemen hemen kasaba halkının iki misli. Abanoz, kumral, sarı, mısır püskülü, Derber eli değmemiş saçları kirli bir terle yanık, sarı, kip Kırmızı şâkaklara yapışmış, ayaklar çıplak, bağırlar açık, eller toz toprak içinde... Burun delikleri ile üst dudak arasmda m satr, parlak bir boya ile müteharrik ve gitlikçe ka- Imlaşan birer on bir (11) rakamı yazıli.. Yamasınn altından kalem gibi ice, swwka bacağı görünen, erik dalma takılarak yırtılan omintanının koltuğundan, koza sepetinin sâzler; halinde kaburga kemikleri se- çilen ve tek tük te ayağı eski kunduralı, sırtı soluk. bir mikrop kadar görünmez ve anlaşılmaz bir nüfuz ile hepsinin beynine ve ruhuna girmiş. Bu feci hayat yolunda bir fener tutan olmayınca, o sıska kollari dir çeken bulunmaymca bu böyle olacak. Okul öğretmeni, eşeğine binmiş, bostana gidiyor- du. Ve bunda haklıydı. Eğer ik! dönüm bostanmı kendi eliyle çapalamıyacak olursa aç kalması mu- hakkak. Muhasebei hususiye ona bir lokma ekmek parası yerine; — Para yok, canm isterse, Seni şubeye tayin ede Him, Cevabını veriyordu. Şubeye tayin! Bu ne kadar 28 lim bir tehdit. Şubeye tayin demek, askerlik de- mekti, Ve askerlik te ölümden başka birşey değildi. O zaman bostanını bile çapalıyamıyacak ve evinde bir oda dolusu çoluk çocuğu yapraz sapı yemektefi, ya ot kökü kemirmekten mahvolacakler. Yukarı mahalleye sapan sokağın köşesindok! ken- diliğinden açılmış meydancığa gelirkon, karşısına bir genç kız çikti, On beş on altı yaşlarmda tahmin olunabilirdi. Sırtında ferace, örtme gibi birşey vok” tu. Elmacik kemiklerinin üstünde badem gibi çekik mânesız bakısir gözlerile Erdeni süzdü. Yassı burunun altındaki kalm dudaklarında bir gülüş peyda oldu. Birçok renkli tez kırpıntılarındat dikilmiş takkesinin üzerinde kırık fincan kulpundan. para taklidi teneke parçalarma kadar herşey vard. i (Arkası var)