TAN Çocuk Hâvesl Sürekli Hikâye: 2 a a MİKİ İLE KÖP EĞİ FİN Kedileri kovalamakla bir fenalık yap- tağını biliyordu. Fakat bu, o kadar eğlenceli bir şeydi ki. Miki de kızıp duracağına kendisile birlikte bu eğ- caye katılsa ne olurğu sanki... Küçük kedi sahibinin kollarında “Miyav! Miyav! Çok şükür selâmet. teyim.,, Diye miyavlayıp seviniyor - - FİN mi Fin Fin), Galiba kendine çok güve niyorsun.,, Dedi. Fin Fin bunu duyunca olup bitenler bir şakaya dönecek sandı. Kuyruğu nu sallıyarak ayaklandı. Fakat miki hiddetle bağırdı: — Otur yaramaz köpek sen hey Onun arkasından Fin - Fin de bas- tan ayağa çamur içinde geldi Pence reyi kapalı buldu amma geri dönme- di. Burnile. pencereye vurunca camı paramparça etti. Kedi peşinde koyar ken kırılıp devrilen şeyler onun u - urunda bile olmazdı. Kedi korkusundan doğru “Miki, nin kucağına sıçradı. Gazeteyi yarıp oradan da yandaki odaya firlad. Miki birdenbire ne olduğunu anlaya- mamıştı, Gazetede okuduğu bikâ yeler hakikaten oluyor. sand. Pa- kat saklanacak köşe araştıran kedisi ni görünce meseleyi anladı. İşte tam ona çıkışsctikken kıran camin sesini duydu bu, ona Fin Finin gelişini haber veriyordu. Zavallı “ Miki, ancak “hilli! boyu al me olüyor?, diyebildi, Ra arada rin Fin odaya dalmıştı. Çamurlu .yaklarının yerdeki güzel halıları ber- bat ettiğinin farkında bile değildi. Koşa koş doğru Mikinin kucağıma, Oradan da karşı tarafa atladı: — Havrv! Have! O aptal, sersem © Beyazlı - siyahlı kedi meredel MM en diye bağırdı. Fakat köpeğin aklı o- Futarda değildi, Hep kediyi araştı. Yordu. Tam bu arada o yumurcak ta “Hıssss!,, diyo ortaya çikrvermesin Miki Fin , Fini görünce bir “Hür, diyebildi. Çıkmasile sahibinin kollara si- ğınması bir oldu. Miki hemen onu göğsüne bastırdı. Min Kin bunu görünce her zamandan du, içinden hep: çok kırar da bu zorba, kütü köpeği evden kovar,,, Diye dun ediyordu. Za yallı yalnızken ne fens dakikalar ge girmişti, Nihayet kavga sona erdi; Fakat, daha acı acı bağırıp Mikinin etrafm. Mikinin yüzü daha çok sertlesti. Göğ- da sıçramıya başladı. O sıçradıkça üs sü kabardı. Eliyle Fin Mine ateşin ya dinden de yığın yığın çamurlar gıçrı mm gösterip bağırr. : “Yat orayak, yordu. Odanın halini görmeyin. Sesinde, bu emre itaatsizliğin çok Miki bir eliyle onunla boğuşuyor, pahalıya mal olacağını anlatan bir bir eliyle de kedisini grkasında cizle. şiddet vardı. miye uğraşıyordu. Fin Fin bunu anlardı. Yavaş yavaş Bir yandan da: geriledi. içindeki hiddet, heyecan çok *— Hey Fin Kin sana söylüyorum. tan yatışmıştı. “Keşke kediyi koyü- Rahat dur obur!) Diye var kuvvetile verseydim. Diye yaptığına pişman bağırıp köpeğine emirler veriyordu. oluyor, Sessiz sessiz “Hav! havi, Sahibinin bu sert sert bağırması, ni- diye hurlıyordu, Bu, onun müteessir hayet yavaş yavaş Fin Finin aklnı ba olduğunu gösteriyordu. Gidip göste- şına getirir gibi oldu. Mikinin ne ka- rilen yere oturdu. Miki ona sert sert dar kızdığını farketti, amma niçin bakarak: kızdığını bir türlü anlayamıyordu. o —Sen koca bir zorbasın anladın “İnşallah Miki dahâ kedilerin peşindesin değil mi? Bir gün elbet bu fenalıklarn hesabını ve rirsin, Hesap gününün adı bile Pin Fini tir tir titretti, Kendi kendine: — Miki de ortada bir şey yokken amma da yaygara yapıyor! Diye dü- şündü. Tekrar ayağa kalktı, Gözleri- ni kediye dikti. — Ne olursa olsun şunun üstüne bir atılayım! Dedi, arma Miki: Miki kendisin. kurtarmaya, çalışıyordu. — Otur diyorum sana... Yoksa şim di gelirim, Diye öyle bir bağırdı ki. Fin Fin hemen yerine oturdu. Eliyle bir işaret yaptı. Bu, hiddetli bir ba reket değildi. "Tamamiyle aksine © kadar nazik Bir işaretti ki sanki kö” pek bu kaliyi i — Küçük kediye bir dokunuvere- yim. Onu incitmem korkma sahibim! Demek istiyorüu. Fakat Miki dinlemedi: — Sana yat diyorum, terbiyesiz. Hik etme, Ben gidip zavallı kediciğe bakacağım. Dedi, Ve Fin Fini yalnız bırakıp odadan çıktı. — Acayip Bir Av! Yukarıdaki manın damın bacaklarını farkedeceksiniz. en acaibini görüyorsunuz, Bu av A- Kuşan başı gibi duran şey yerlinin vustralyada' yapılı. bir elidir. Boynu da bir kolu, Öteki Fakat bu bir devekuşu av değildir. kolunu postun altında gizler. Bir a- kk sn dak e büz Ba eğ ve ne er Gla Fi lardan en çok Avustralyada var. a RM ça iii ei mi? Verecekse ne cezası vere- cek? Bunu merak ederseniz, ge dir, Orada yerliler tpkı Afrika yer. Kn veuna sivri bir demi tak liler gibi bu kuşlardan birinin pos. UZUN bir değnektir. Yeri, hayvana o tuna bürünüp onların yakınlarına 80. yaklaşır yaklaşmaz Gunu üzerine a. /ecek Aafta gazetenizi almayı kulurlar, Resme dikkatle bakmız. A- tar, onu öldürür yahut yaralar, unutmayın. RADYUM NEDİR ? “Radyom., un ne olduğumu pek ax kimse biliyor. Günkü: benziyen gök kıymetli bir maden. İş- te “radyom,, tun içinde de ondan vardır. Tıpkı onun gibi dünyada PeX| durur, Her eliyle bir kolu yakalar, ax bulunuyor. Bunun için de çok KOY| yokuş aşağı kayarken kızağın hızını metlidir. “Radyom,, un en büyük hassası siddetli ateşe dayanmasıdır. Sıcaklık | Odun kızağını idare etmek epeyce elektrik, kömür neden gelirse gelsin | zor bir iştir. Çünkü : Bu kızak an. radyum hepsine dayanır. Yanmaz. |cak pek dik bir iniş üzerinde kaya. bilir. Böyle dik bir yerde odun yüklü | adlarını bildiğiniz birçok güsel yemiş: koca bir geyi istenildiği dakikada dur |ler var. Hepsinin renklerini de tanı. Ne kıymetli bir hassa değil mi? Bu madenden büyük sinema ma-| kinelerinde daullanılıyor. Doktortukta radyomun yeri pek bilyüktür. Sana) yide başka birçok şeylerde de kulla- | ması lâzımdır. Bu kızağın yolunu yap, nılabilir, ve kullanılmaktadır. . > EL Hızlı Otomobiller Zİ Almanlar “1935,, te otomobil hiz) a türlü taşırlar. Oralarda havada cekorunu kırmak için yeni otornobi | çeri çelik teller yapılmıştır. Odun- ler yapmışlar, birçok denemelere gi- rişmişler nihayet o yılın hizi geç- mişlerdir. “Rudolph, adında İri çok kuvvetli bir makine ile saatte kaç kilometre yapmış sanırsınız? Tam “450,, kilometre. Bu kadar hızla giden bir otomo- bile karşı havanın mukavemeti o ka- dar çoğalır ki... Bu yüzden seyirci. ler otomobil önlerinden geçerken fır tına oluyormuş gibi bir ses düymuş- lardır. Zaman zaman tekerlekler yerden bütün bütün kesilmiş, otomobil âde- ta uçar gibi havalanmıştır. Mühen- disler birçok hesap kitap yapmışlar, bu kadar hızla giden bir otomobilin ağırlığınm yarısını kaybettiğini, ya- ni yarı yarıya barınediğini anlamış. lardr. Görüyorsunuz ya bir sürat re- korunu kazanmak için yalnız motö- rün kuvvetli olması, şoförün cesareti yetmiyor. Bir yığın da hesap. yap- mak lâzım. Mühendisler, bunun üze- rine bundan sonra yapılacak otomo- billerin daha ağır olmasını Yüzumlu görmüşler, ifTE BUNU BİLMİYORDUM. nk daha pek) an ormanlarda de taşmak yeni bulunmuş bir madendir. “Tâ-|çin odun kızağı kullanılır. Odunlar, tn, i bilirsiniz değil mi? Gümüye| kazağın arka tarafına yüklenir. Önde! / rem Gİ kızağı idare eden iki kol vardır. Ki- aahçı bu kolların arasnda ayakta bazan keser, bazan çoğaltır. durmak için kullananm çok usta ol- mak ta mühim bir iştir. Yol dümdüz! ve çok muntazam olmadıkça kızak İş letilemez. Bu kızaklar en çok Almanyada Nedenmiş ? “Karaorman, da kullanılmaktadır. Fransada, Amerikada odunları baş bir akar suyun en kuvvetle aktığı ye re getirilir. Orada birer birer suya 8- lir. Suyun akuşt onları sürükler. Hiç | Meşhur bir emek sarfedilmeden uzak yerlere taşır. Bir Adam Düm gani bal için b Sİ eve diri — Neydi 0... Ben görmedim. — Bu yaz adalara her yıldan çok z giden olacakmış. Ben onlardan biri-|larız.. Ne olsa yeriz. â Şuştınız değil mi? Hiç şimşek tre.| Yİ” ni yürütür mü? Bugün için “hayır, amma kim bilir belki bir gün yürü. dür. Çakan her şimşekte (1500) liralık kadar lekirik olduğu söyleniyor | SevVİYOrMUŞ? Keman öğretmeni talebesine: © bir treni iki Kilometre yürütebilecek | ÇOĞU piyanoyu mu dahâ| — Nediro” v kuvveti olduğumu meydana çıkarmış. | 0k seversin, kemanı mı? Hattâ bir bilgin uzun uzun hesaplar yapış. Orta derecede bir şimşeğin ii — Şimdi iş şimşeği lokomatite uydu.) — Niein? İrup, onu işletecek hale getirmiye ba-| — Çünkü: kemanı fena çalariârsa kıyor. Hesap kitabı iyi amma baka-| kapmen çalanm başıma vurabilirim ma piyano öyle mi? ım işin bu en zor kısmını kim, ne za- Burada gördüğünüz sepet içinde, Lokantada: Garson — yum? lar bunlara makaralarla. asılı büyük | Müşteri kaplara yüklenir, Telden kaya kaya | gımda yetecek kadar su var. Su ister misiniz Ba - Anne — Ren size gezmiye gitme ” Bayır, mersi. Taba-| yeceksiniz demedim mi? Çocuklar — Hani babam senin fe. çin “Hiçbir sözünde durmaz diya, du yan, Pot Ev sabihi Bayan — Pastaları tam, 5 Misafir — Biz harp görmüş adan . Yanlışlık — Dikkat ettin mi Çetin, hep kete di yaptıklarından bahseder. — Amma her saat yaptığı bir gey) var ki ondan hiç bahsetmez, Yanlışlık * Bir Rüyal. Tekin çok tuhaf bir çocuktur. Bİ gün okulda ona bir vazife verdil Bir sürü kelime yazacaktı. Fakat bl kelimeleri öyle acayip geylerle yaz mıştı ki kimse okuyamadı. İşte kelle