& No. 36 » Resülayindeki Fran- sız zabitleriyle | konuştum “ Bizden onların Koyunlar neden bu kadar fazla ısınıyorlar ? Resülâynin çok feragatli, çok çalış- | kan ilk mektep muallimi Nurı Atti- lâ ile mektebin bahçesinde dolaşıyo- ruz, Mektebin bahçesi dedimse baha İnanmayın. Çünkü mektebin avlusu yoktur. Resülâyinde gözlin alabildi. ; Bine her yer bütün çocuklar için “© bahçedir. Karşıdan 'Fransız Kesülâyninden doğru bir otomobil geldiğini gördük. Daha doğrusu bu bir otombil değil fakat ok gibi bir toz yığını idi. Kuy- ruğunu göğsüne doğru kaldırarak İ- lerliyordu. Otomobil geldi, geldi. Tam bizim hudut kapımızda durdu. İçinden iki) İNE Dİ ke © Fransız zabiti, ve uzun fesli, şişman bir Arap çıktı, Bizim bulunduğumuz yere doğru İlerlemeğe başladılar. — Ay bu da ne? Bu Fransızların ! ül ndeki Fransız müste - garı ile, Fransız yüzbaşısıdır. Bazan “İşleri olduğu zaman bu tarafa gelir. ler. Nahiye müdürü ile konuşurlar. — Bugün ne işleri var? — Galiba nahiye müdürü, Fransiz- ların hububat sevkettikleri ovagon- larm hudut kapısı önünden başka bir yerde durmasma müsarde etme. miş, Onun için teşebbüste bulunacak- lar. Fransız zabitleri aralarında uzun fesli şişman Arap olduğu halde önü. müzden geçiyorlar,. Size bu zati takdim edeyim; Bir tanesi adamaktllı bir Fransız © delikanlısıdır. Şöyle yirmi beş yaşla- rında'ya var, yo yok. Başına zabit — olduğu anlaşrisın diye bir zabit şap- « kası koymuş. .Bundan aşağısı tama. © mile sivil. Üzerinde, beyaz kolsuz delikli bir gömlek, bacaklarında boz rengi bir — pantalon var. Ayakları çıplak. Daha “doğrusu Benedikten papazları gibi sandaliı. Bu sandalın kayışları pedi- kürlü parmaklarının üzerinden etli — yor ve ayaklarma bir kıvraklık ve.| < riyor. Elinde bittâbi ince bir baston var, Eğer ben böyle bir tipi bir sinema filminde görsem derhal etiketi bas- otarırım; Sömürgeci, İkincisi de ondan farksızdı. Oda zabit olduğu anlaşılam diye, yalnız ayaklarına beyaz keten bir ayakkabı, © elinde ince bir baston vardı ve Suri- “ yeli, bunların arasında başını müte. madiyen İki tarafa çevirip konuşmak tan hal oluyordu. © Önümüzden geçtiler. İlerleğiler ve nahiye müdürünün odasma girdiler. Fırsat bu fırsattı. Bu adamların İ- 'yice ağızlarını yoklıyabilirdim.. Hu- 'susi konuşmalarının bittiğini tahmin © edince derhal çat çat kapı odaya dam > ladım.. © Fransızlar bir yabancıyı görünce CENUP HUDUDUNDA İdet şuradan buradan konuştular ve Yazan: MÜMTAZ FAİK tarafına giden mini söyler söylemez; — Memlekette bir seyahat yapi - yordum. Bu vesile ile arkadaşım Or- bâna da uğradım, dedim.. Mahsus Türkçe konuşuyordum. Fransızca söylesem, belki daha çok şüphelerini tahrik edebilirdim. Kır -| mızı fesli şişman Arap benim söy lediklerimi Fransızlara tercüme edi yordu. Hakkelinsaf söylemek lâzım gelirse hiç bir şey ilâve etmiyor ve aynen tercüme ediyordu. Onlar; ben gelince bıraktıkları mu. haverelerine tekrar başladılar. Genç Fransiz zabiti diyordu ki ; — Bu koyun meselesini nasıl hal- ledeceğiz? Koyunlar sizin tarafa ge- ince üşliyorlarmış. Ve minelgârsip! Koyunlar o bizim tarafta niçin üşüsünler? İki tarafın | iklimi bir değil mi? Orhan Gecedoğan hayretimi göre. rek izah etti; “.— Yani, dedi. Bizim taraftaki a- şipetler, bu koyunları alıp, yünlerini kırpıp, öyle iade ediyorlarmış. — Ama iade ediyorlar değil mi? — Tabit,, Halbuki bizden o tarafa giden koyunlardan bazan biç ses çık mıyor.. Bunun Üzerinâ beğ Afaji tercüfiğ. nına sordum; Fakat, bay mllsteştira söyleyi- niz ki, dedim, bizim koyunlar da on-| ların tarefıne geçtikleri zaman fazla | ısniyorlarmiş, Tercüman sözlerimi harfiyen tercüme etti. Bu sefer hayret etmek sırası bay müsteşara gelmişti, Bir benim yüzü, me baktı, bir tercümanm yüzüne anlamadan baktı,. Ve bem İzah etmek lüzumunu hissettim; — Yani, dedim. Kızartıyorlarmış! gi kebap oluyorlarmış! Fransızlar güldü. Nihayet kafası- na dank etmişti. Orhan Gecedoğan, söze karişti. — Evet, dedi, hem bazan iade et- inek mecburiyetinde kalırlarsa de - giştiriyorlar. Yani iri koçlar: alako- yuyorlar ve yerine zayıflarını veri - yorlar... v Bu sefer, dostumun sözlerini ben başka türlü anlattım; — Terciiman bey, lütfen bay müs. taşara söyler misiniz ki, bizim şiş - man koyunlar o tarafa geçtikleri za- man fazla zayıfıyorlarmış.. Çok mo. daya uyuyorlarmış. Çok Parisienne oluyorlârmış? Tercüman tercüme etti ve gülüş- tük. Fransız zabitleri daha bir müd- sonra işlerini biraz yoluna koymuş olacaklar ki, memnunen avdet etti. ler... Gümrük komisyonu- nun kararları Ankaradan şehrimize gelen Güm- rükler umum müdürü"Meahmut Ne - dim, dün gümrüklerde tetkikler yap. miştir, Mahmut Nedim, Güzel Sa - natler Akademisine giderek yolcu 88- lonuna ait mâketleri görmüş ve bun. lar hakkında kendi fikirlerini alâka- darlara bildirmiştir. Gümrükler Vekâleti, gümrük işle rinin muntazam bir şeklide İdaresi; ve çalışma tarzlarının bir esas üze. rinden yapılması için gümrük müfet- tişlerinin iştirakile her sene Ankara- da bir komisyon toplanmasına karar vermiştir. Geçenlerde ilk olarak © toplanan komisyonun çalışmalarına göre, bu yolda müsbet neticeler elde edileceği | anlaşılmıştır... Gümrükler | umum müdürü Mahmut Nedim bu hususta | bir muharririmize şü malümatı ver, miştir; “— Bu toplantılardan “maksat iş ve Vazife birliğini tetiftir. Toplantı. da müfettişler tarafından okunan! |tezler münakaşa ve tenkit edilmiş ve| bu hususta vekâlet te kendi moktai nazarını bildirmiştir. Bu toplantı ilk olmasma rağmen, ilerisi İçin ümit vericidir. Gelecek toplantılarda çok! İyi neticeler almacağı muhakkaktır. | Okunan tezler arasında bilhassa ha uırlık ve ilk tahkikat, muafiyet me. seleleri, memurlarm usulü muhake - meleri hakkında olanları eh#mmiyet- le karşılanmıştır. Bunları Vekâlet lü. zum görürse gümrükler idaresine ve. reçek ve yapılacak tahkikattan son ra mevzularının ihtiva eti işler hakkmda kararlar alınacaktır... Umum müdür Mahmut Nedim, pa. tartesi günü Ankaraya (dönecektir. Şehrimizde bulunan gümrükler tef. tiş heyeti reisi Munmmer bir hafta| daha kalarak bazı tetkikler yapacık- tır, İstanbul gümrükler başmüdürlü . günü vekâleten yapmakta olan Mus. tafa Nurinin vazife müddeti sonunda bitmektedir. Mustafa Nuri- nin bundan sonra tekrar eski vazi si olan Vekâlet Ekonomi müdür! güne geçeceği bildirilmektedir. Yeri- | ne İstanbul İthalât gümrüğü müdü. rü Mehdinin getirileceği söylenmek: | tedir, 500 Paket Köylü Sigarası Tutuldu Üsküdardan sandalla Dolmabab- çeye geçen Fatma isminde bir kadı- nın bavulunda araştırma yapılmış ve ulan IAN resimler habirinden aldı ”Bu bina Panyia Kipariyotis 2.2.931 se Eski Heybeli Manastırı Kilisesinde kıymetli varmış! | (Atinada çıkan Atinaika Nea gazetesinde Heybeliadadaki eski ibir manastıra ait bir yazı görülmüştür. Gazetenin Beyoğlu mu ığı habere göre, Patrikhanenin hukuk encümeni Heybeliadada Deniz Okuluna terkedilen eski bir manastırın İh“ kuki vaziyetini tetkik ettirmektedir. manastırmın müştemilâtında! olarak Patrikhanenin malı sayılırken bundan senelerce evvel istim lâk edilmiş ve bedeli de Patrikhane hesabına bankaya yatırık mıştır. Patrikhane bu parayı almamış ve Mütareke senelerinde binayı istirdat etmiş ve Ferit Paşa hükümeti de evvelce verilen | parayı bankadan almıştır. Bina bu suretle idaretenPatrikhane“ Toshihiko “TAN” objektifi karşısında., > *, Japon Elç gazetemizebeyanâatı Japonyanın yeni Ankara Büyük Elçisi Toshihiko Romanya va- purile saat dörtte Mısırdan: şehri; bul Japon Başkonsolosluğu erkânı ve Japon Kolonisi tarafından karşılanmıştır. Japon Büyük Elçisi, dün akşam sefarethanede bir mulharririmis zi kabul etmiş, şu beyanatta bulu: Yeni deniz tarilesi Deniz yolları idaresinin 937 lun ve yolcu tarifelerini tesbit ede-| cek komisyon, mart Başında şehri mizde nacaktır. Komisyonda bu- ta mümessille- ri şehri, başlamışlardır. Tarifeler müdürü Muhsin, şehrimize gelmiştir. İktisat Vekâleti deniz nak. tiyat umum müdürü Ayet, Altuğ da bugünlerde şehrimize gelecektir. Sekiz yatı Mektebi Vilâyet, bu sene civar köylerde 8 yatılı mektep daha kurmıya karar vermiştir. | Buraya devam edecek talebe yeme | ve içmesini kendi temin edecek vel yatılı olarak bedava okuyacaktır. Su İle Haşlardı | Kartalda otüran Bayan Eminenin| 4 yaşındaki çocuğu Talât, mangalda | kaynamakta olan su tenceresini de.| virmiş ve su İle haşlandığından Nü-| 500 paket köylü sigarası yakalanmış. tr. Şimdi hep beraber hududa doğru ilerliyoruz.. * Burada tanıdığım bir arkadaşa sor dum; diler. Orhan Gecedoğan; — Size, dedi, takdim edeyim.. « — Ben derhal cümlesini tamamla.) maz. Mümtaz Faik ismini söylemiyor - © dum. Çünkü vaktile Antakya hakkın- “da gazeteme çektiğim telgrafların # akisler dolayısile hakkımda bir şüphe duyabilirlerdi ve di akin — Bu sabitler evli midirler? — Hayır. Fakat kâdın eksik Gl- Ve sonra İlâve etti: — Halepten celbederler. İstasyon- ları burada olduğu içiü hep görürüz. Genç Fransız zabiti sordu; | — Ne söylüyor bu zat! | Tercüman Arap renkten renge gir- | dıköy Kız Orta mektebi ü- güncü sınıf talebeleri, bayram tatili münasebetile dün saat on de İstanbul Süt damlasını ziyaret ot- mişler, çocuk bakımı dersine ait tat- bikat yapmışlardır. Talebeler, oradan çıktıktan sonra cek bir şey bulamadı. — Siz, dedi, Bu civardaki derede balık avtıyormuğsumuz da ondan bah- sediyor..” — Ne balık! Hem de Halep malı Paik is.İdi. Suratı büsbütün kızardı. Söyliye-| balık. .Talebeler süt damlasında izahat alıyorlar mune hastanesine kaldırılmıştır. Süleymaniyeye gitmişler, Üniversite kütüphanesini, Süleymaniye camiini, Mimar Sinan türbesini, Türk İslâm müzesile Beyazıttaki İnkılâp müze. sini gezmişlerdir. Mektebin ikinci sınıf talebeleri da müdürlerile birlikte adliyeye giderek yurt bilgisinin alâkadar bahisleri ü- zerinde müşahade ve tetkiklerde bu- tunmuşlardır. Ikinci sınıf, bugün de Kurbağalıderedeki gazhaneye gide - cek ve hava gazinin istihsali şekille- rini tetkik edeceklerdir. .İşini burada pek yakından tetkik ede. l p” İderek idare merkezinizi göreceğim... ye iade edilmiştir. isinin imize gelmiş ve rıhtımda İstan- nmuştur; "— Memleketinize ilk defa geliyorum. Tokyodan ayrılırken Türkiye hakkında çok iyi şeyler dinledim. Büyük Türk inkılâbmı ve ilerleyi. dileceğim ve bilhassa Büyük Şefiniz. Atatürkle ve'hükümet ticalinizle ta- kazanacağım için nışmak şerefini yok baktiyarım, Japonyada Türkiyeye karşı büyük bir sempati vardır. Japonlar Türkle, ri çok severler, Esasen iki memleket mühasebatı da çök döstaneğir. Ara» MIZO4 halle muş cu kUUR Vr anlaşmazlık dâhi yoktur. Yeniden ba- zı ticari anlaşmalar da Yapılağaktır. Pazar günü akşamı Ankaraya gi- Japon Büyük elçisi bundan sonra, Avrupada bugünkü siyasi vaziyet, Japonyanın harlel siyaseti, Japonya ile Almanya arasmda #on defa yapı- lan anlaşma ve Japonyanın Sovyet- ler ve Çinlilerle olan taünasebatı hak xmda da bazı şeyler söylemiştir. Sefir, İtalya ile Japonya arasında Almanya ile olduğu gibi bir anlaşma mevcut oldup olmadığı #ualine şu ce. vabı vermiştir İtalya ile aramızda sadece bir tcaret anlaşması yardır... Bir günde futulan kumarcılar Kasımpaşada oturun Yunus ve Ha- san, bir elek içine para attırmak su. çetile kumar oynatırlarken tutulmuş. tardır. Taksimde oturan Tevfik, İhsan ve Recep isminde üç kişi de fırıldakla kumar oynatırlarken yakalanmıışlar- dır. Artin ve Nusret isimlerinde iki ki- şinin Beşiktaşta bir yoğurt tenekesi içinde zar attırarak kumar oynadık. ları görülmüş, yakalanarak hakların- da takibata başlanmıştır. Fatihte oturan Hızır da zarla ku. mar oynatırken tutulmuştur. Suçlu- ların hepsi mahkemeye verilmişler - dir. İnkılâptan sonra Adalar maimtidür rü bu eski muameleyi hatırlamış W binayı istemiştir. İş mahkemeye if tikal edince malmüdürlüğü davsyf kazanmış ve patrikhaneye de isti" lâk bedeli olan 15 bin lirayı vermiğ# tir. Şimdi binanm içinde bulunan ki“ lisenin ne olacağı düşünülmektedir. Bu kilise ortodoksların elinde kalmı$ olan ikinet Bizans kilisesidir, Bunu? tasvirleri Kariye camiinin sanatini hatırlatmaktadır. Tamir esnasınd8 bu tasvirlerin bir çoğu sıvanmış v6 iizerlerine bir takım resimler yapıl * mıştır. Sıvalar döküldükçe meydan# çikan bu eserlerin arasında (Ayios Profirlos)un bir tasviri çıkmıştır ki, Toklu Dede camlindeki resimleri 8 | dırmaktadır.., Dün bir muharririmiz Yunan gaze“ tesinin bu neşriyatı üzerine Mili Er* lâk müdürüne müracaat ederek v8 ziyeti sormuştur, Müdür şunları söy“ lemiştir; “.« İstimlâk Harbı Umumide ye” pılmışktır, Bir çok istihalelerden son- ra hihayet kat'i şeklini almış ve bins istimlâk edilerek Deniz Harp okulu” va mal edilmiştir. Patrikhaneye ber deli olan on beş bin lira gâ verimiğe tir. Eğer burada hakikaten tarihi & serler varsa bunların olduğu gibi ve ehemmiyetle muhafaza edileceği şüp- hesizdir. Esasen tarihi eserlere çok kıymet verdiğimiz şu zamanda uf&- cık bir tarih yadigârinn bile imhs” sına ye ihmaline imkân yoktur. He? türlü kanun! formalitesi ikmal edile miş bulunan bu binanın iadesi ihti. mali bite mevzuubahis değildir. BİRKAÇ SATIRLA #naf cemiyetlerinin senelik «© çim işlerine Mart içinde başlar nacaktır. Yeni seçim yapacak olan cemiyetler, berberler, lokantacılar, & partıman Ve pansiyon kapıcıları, yakkabıcıları, ve fırıncılardır. . A nkara Elişleri Sergis'nde mülki» İnt kazananlara tevzi o edile” cek para, madalya ve diplomalar bü hafta içinde Ticaret Odasında Vali « nin huzurile dağıtılacaktır. . ehirellik mütehassisı Prust, bu günlerde Paristen ( şehrimize gelecektir. T . enzilâtlı yeni tramvay tarifesi Pazartesi gününden itibare8 tatbik olunmıya başlanacaktır. Şir“ ket, yeni tarife Üzerinden bilet o bas” tırmerya kadar sursaj yapmak sure tile eskilerini kullanacaktır, Bugün hava, kapalı ve tüzgârle olacaktır. Havanın Orta Anadoluda karlı, Şarki Ana- da anla idir. Rürgür, garp dukça siddetli ecek, Karadenizde fırtine olacaktır. Garbi ve Şimali Anadolu mınta- kalarında rüzgürm kuvvetli esmesi muhte- Mİ ünlü hava Dün, barometr: sok 9,30; en az 3 derece olarak kaydedil | esmiy, Znclay Gün:28 Kasım: 112 1855 Heri 1353 Rur Zilhicce: 15 ju Güneş: 639 — Oğle: 12.2 Ikindi: 1532 — Akşam: 1756 Yatsı: 19,26 — Imsâk: 5.00 761 milimetre, hararet en | miştir. Rüzgâr, kabileden saatte 30 kilometre hava kapalı ve rüzgâr: geçmiştir.