YAZAN: ZIYA ŞAKIR Mektup Gelince, Kafilenin Üstüne, Sanki Bir Hüzün Ve Matem Perdesi Gerilmişti, Herkes, Endişe Ve Yeis içindeydi. Nitekim; kafile Mekkeden hareket Lg geri şeamet baş göstermiş ji güre Mekke valisi olan (Amir e (gt), kuş gibi uçan bir hecinli an a, Yezidin sarayma | bir (lm, P Uçurmakla beraber. derhal mi Hüseyin) in arkasından 2 - Mak — Böndermiş; onu geri çevir - © istemişti mamı Hüseyin), vali SA Mukavemet etmiş — Beyhude yere, mücadeleye gi- Miyelim, Geri dönmem, Uzaktan takip Vali, bu hususta (Ye - 1 talimat ali için gidememiş., Sadece, (- Hüseyin) in küçük kârvanmı, tw dn takip ettirmekle iktifa ey - Mişti, adamla. * Demişti *) ten kat azla ileriye Maraz (İmamı Hüseyin) in kafilesi ağır te idi, Yolda, Basra've an gelen bazı yolculara ler; bunları isticvap et- nan haberler, biribirine Bunlardan bazıları, | m ehlibeyte ve bilhassa (İmamı “seyin) e besledikleri muhabbet v. b yet hakkında teminat verir - bazıları da, artik (Emevi i- beye) hin kökleştiğinden, ve (Ehli- wep Muhabbeti) nin artık eski kuv v ini kaybeylediğinden behsetmek- erdi. YE yolcular; günlerce evvel, Basra eey ifeden çıktıkları için; oralarda deği eden son hâdiseden haberdar illerdi. Buna binaen gerek Basra A VE erek Küfede vukun gelen yç Mi-vakalardan.. İmami, (Hüseyin) ırkadaşlarını haberdar edemeiy- ii ie Ni tarafınd Uy A "gun değ MİLA eb Hi mi Kafile halk yolculardan aldıkları biribirine zid hi aberleri muhakeme e- mektup 'urada, devesi köpükler içinde ka» » bir adama tesadüf etmişlerdi. Bu vi sür'atla'küfeden geldiğini söy MİŞ: koynundan çıkardığı mektü- © (İmamı Hüseyin) e vermişti. Bu Mektup, Küfedeki (Ömer bin Seat) e Münderecatı da şundan İba- YA, Hüseyin feni Ali; Bu mektubum sana vâsıl olduğu Man bil ki; Müslim bin Akil, şehit *dimistir. ve onu müteakip, iki evlâ- da âyni feci âkibete kurban git - Miştir. Müslim şahadetinden biraz *vvel beni istedi. Ve bazı vasiyetler Bu vasiyetler arasında, senin bü» Taya gelmekten vazgeçmeni söyledi.. idin vasiyetini icra ediyorum. Sa- BA, bu mektubu gönderiyorum. Ce- Mabihakkm selâmeti; senin, ve olim Ümmeti Muhammedin üzerine. ol- tün,» Mektup, (imamı Hüseyin) in kafi- sihe dehşet vermişti. Bahusus, mek getiren adamın, Küfede cereyan *ieh kanlı hâdiseleri nakletmesi, ker- halkının tüylerini ürpertmişti. eri dönmek için birçok israrlar Östermişti. 'akat, (İmamı Hüseyin), bu israr- karşısında mukavemet etmişti: — Yezidin hüküm sürdüğü her yer “8, bizim için tehlike mevcut. Geri inek, bize ne fayda temin edecek? mki Küfeliler sözlerini geri al- Mislardır.. Şu halde, Küfeye girme eN geçeriz. Bir an evvel İran top- Taklarına gireriz. Ancak bu suretle *Mniyet ve selâmetimizi temin ede- TİZ. Maamafih, ben kimseyi bu yol- *ulüğa icbar etmiyorum. İstiyenler, İmle gelsinler.. Arzu etmiyenler, dönetinler. İye, son cevabımı vermişti. Kafile endişe içinde Etce; devecilerden bazıları, ker- Yanı terketmişlerdi. Odun toplamak, IF kurmak vesaire gibi hizmetler İçin alınan muvakat hizmetçiler de, Ykularından birer tarafa dağılıver- Mişlerdi, Kafilenin üstüne, sanki bir hüzün F Va | kabul edilip edilmemesi sin çehresinde, derin bir endişenni, elemli ifadesi belirmişti.. o Muhitini, bu kadar mahzun ve mijteessir gören (Hüseyin) de kalben büyük bir tee#- sür hissetmekteydi, İson kararını vermişti: — Yezidin korktuğu, çekindiğ şah- siyet, sadece benim.. Şi vüz karşısında kalırsak; ben, kendi- mi feda ederim. Ehlibeytimini ve sa- dik dostlarımın hayatını kurtarabili- rim Demişti. Münakaşa ve dedikodular Küfede bulunan Thni Ziyat, (Imam | Hüseyin) in (Kerbelâ) istikametine doğau ilerlediğini çarçabuk haber ak mıştı. Küfede, derhal bir telâş baş” lamiştı. (İmam: Hüseyin) in Küfeye hakkında k arasmda bir takım münakaşalar ve dedikodular canlanmıştı. İbni Ziyat, derhal şehrin kapılârı- ni kapatmış. İmamı Hüseyine eri kü- çük taraftarlık gösterecek olanlari lümle cezalandıracağına dair, tellil- lar bağırtmıştı, Bütün Küfeyi, örfi bir idare altma almıştı. . Sonra.. en güvendiği kumandanla- rından (Hür İbni Riyah) 1, güzide bir süvari müfrezesi ile, (İmamı Hüse- yin) i tevkife yollamıştı. Hür, üç gün çölde gezmisti. Fa kat, (İmamı Hüşeyin) e tesadüf ede- at o, zihnen | , | Kızgın çölde Hüseyini bekliyorlar Ertwi gün, akşama kadar bekle. mekle geçmişti. Hür'ün askerleri, o nın gölgelerine st- sabırsızlık içinde, (Hüseyin) in kafilesini beklemişler. di. oğru, çölün sakin ve ten ha ufuklarından, kervan baş göster. mişti. Hürün askerleri, bütün bir ınç içinde atlarma binmişler; ker- « abloka etmek için harekete geç- mek istemişlerdi. Fakat Hür; derha) bu hareketin önüne geçm — Aceleye lüzum Y Kervan; nasıl olsa, geceyi burada geçirecek... | Sabahı bekliy Ortalık ağarırken; | Hüseyin) i tevkif edelim Demişti (İmamı Hüseyin) in kervanı gel iş.. Oradaki kuyunun başında te- Kervan halkı, Hü- rün askerlerini görlr görmez, telâş göstermişlerdi. Fakat; bu atlıların kendilerine tecavüz etmediğini gören | bazılari: — Bunlar, bizi istikbal için gelmiş olan Küfeliler olmasınlar?.. Diye garip bir ümide düşmüşler- âli (Imamı Hüseyin) e de ayni his gel- misti, Meselenin mahiyetini anla - mak içini memişti. (Arkası var) Kadın mı da — HAJA mı şüphe ediyorsun? El- | bette kadın güzeldir.. . Diyeceksiniz. Hâşâ! Ben hiçbir va kit şüphe etmedim. Fakat, şüphe değil, kat'i olarak aksini söyliyen feylezoflar, muharrirler, artistler bile var da, onların dediklerinin doğru olmadığını anlatmak istiyo- rum, | Meselâ meşhur Alman feylezofu Schopenhaurer'i okursanız: “Saçları uzun, fikirleri Kısa, bo- yu küçük, omuzları dar, yine kısa bacaklarnin Üzerinde kalçaları ge- niş o hayvana güzel cins demek, an cak bayağı bir aşk ihtiyacile zihni | dumanlanmış bir erkeğin kafasın - da yer bulmuş bir dalâlettir.,, Vâkıa o filozofun bü sözleri yaz | dığındanberi, kadınlar. saçlarını kestirdiler, en yüksek ve eni güç er kek işlerine girerek fikirlerinin de kısa olmadığını isbat ettiler. Fa - kat onun dediklerinin üst tarafı yine doğrudur. Bununla beraber ka dın erkekten daha güzeldir. Alman feylezofunun ve e iştirak edenlerin yan - inceleri nereden geliyor. Sa dece, kadınlar arasında » tuvaletle sanatla güzel olanlar istisna edilir- se - gerçekten güzel olanların 82 olmasındar.Her nerede olursa olsun yüz kadın arasında bir mükayese yapınız, gerçekten güzel olanları ötekilerden pek az bulursunuz. Öyle ama, bu teşebbüsün gü: ğü erkeğin daha güzel olduğunu is- bat etmez. Erkekler arasında yaki- şıklı yani güzel endamlı sayılanla- rın nisbeti daha büyük olabilir, ka- dında tam güzellik daha nadirdir; daha az görülür. Fakat tam güzel bir kadın, tam güzel sayılan bir er- kekten daha güzeldir. Bunu söyle- ten “bayağı bir aşk ihtiyacı, değil, sırf estetik duygusudur. Kadının rengi daha berrak, derisi daha na - zik, saçları daha dolgun, beli daha Ye matem perdesi gerilmişti. - Herke- imce olur, bakışında, simasında da SAGLIK ÖGUTLER! LOKMAN HEKİM aneminin ha güzeldir, Erkek mi? ha tatlılık vardır, bedeninin teşkil İ ettiği mühani çizgiler arasında da- ha ziyade ahenk bulunur, hele ha- reketleri, tavırları erkeğinkilerle mükayese edilemiyecek (derecede daha çok tatlı ve zariftir. Bunla - rın her biri bir güzellik delilidir. Maalesef, güz nekadar ziya- de, nekadar ince olursa o kadar ça buk kırılır. Kadında güzellikte ça- buk kaybolduğu için kısa gören 8$- tetleri aksini iddia ederler, Onlara böyle söylettiren bir se - bep te insandan başka bütün hay- vanlar arasında erkeklerin dişiler- den daha güzel olmalarıdır, Fakat insan da tabiat içerisinde bir hay - vandır, diye onu her bakımdan hay vanlara benzetmek insanın medeni yetini inkâr etmek olur, Hayvan cinslerinin hepsinde -ya hut hemen hepsinde - erkeklerin di şilerden daha güzel oldukları doğ- rudur.. Çünkü hayvanlar arasında hayatın en büyük zahmetini çeken- İer dişilerdir. Erkek hayvan cinsi vazifesini gördükten sonra dişiyi bırakır, koşar, gezer, sadece kendi- sini düşünür, danseder, türkü söy- ler... Insanlar da sadece bir hayvan i- ken şüphesiz öyleydi. Medeniyet ev hayatını değiştirmiştir.nsanlar ara sında hayatın en büyük zahmetini çekenler erkeklerdir. Erkek bir ta- raftan hayatla uğraşır, başka in - sanlarla cenkleşir, fakat daima ka- dınını, ailesini korur, Kadın anne- liğini yapar, fakat evinde rahat o- turur, Onun için daha güzel olur. Bunun en büyük delili daha mede- ni olan, rahat içinde yaşıyan ka - dınların ötekilerden daha güzel öl - malarıdır. Kadının güzelliğini yapan mede- niyettir. Ancak kadınları medeniye tin şimdiye kadar devam eden usu lünü değiştirerek, her türlü erkek işine girdikten birkaç asır sonra kadın güzelliğinin ne olacağını hiç kimse şimdiden kestiremez. Yiyecek maddeleri üzerinde son haftanın fiyatları Dört günlük bayram tatilinde piyasalarımızda yalnız yiyecek maddeleri üzerinde alışveriş olmuştur. Piyasaların hemen hepsi durgunluğunu muhafaza etmişlerdir. Bayramdan evvel bazı mal- ların ihracat için satıldığı ve bunların da yüklenip gönderildiği tesbit edilmektedir. Bu meyanda 121,520 adet ve 13448 lira kıy» | da bir tir, Almanyaya da dört yüz sandık elm ön gün içinde cinslerine göre 2-5 kur | Almanyaya ihracat yapan ticari ku ve tereddüde düşüren bankaların aliyetlerini kırmıştır. Bayramdan ev meleri yüzünden Almanya ile olan *i vaziyetine girmiş demektir. Bu itibarla Almanyaya ihraç edil- mekte olan mallarımızın bu hafta İ- çinde fiy rm düşeceğine ku le ihtimal verilebilir. Esasen Alman- ya başlıca fındık müşterimiz olduğu halde son hafta içinde bizden fındık almamıştır. Memlekette istok olarak kalmış olan fındıkların miktarı alt - mış bin çuval kadar tahmin olun - İyatları da 64-65 kuruş” Yumurtalarımızdan dahi son hafta İle anysya mal gönderilmedi ği gibi zahire olarak dehi hiçbir cinsi İmal gönderilmemiştir. Merkez banka amın klering hesabina tediyat yapma ması da ihracatçıları büsbütün tered İdüde düşürmektedir. Bu vaziyet yu- murta piyasasına da tesir ederek fi- yatları düşürmiye sebep olacaktır. Zeytinyağı fiyatları yüktek Zeytinyağlarımızın fiyatlarmda gö rülen yükseklik devam etmektedir. Kilosu yetmiş kuruştan bin teneke losu 52.54 kuruş arasındadır. Yağ İ miistahsilleri ellerindeki sabunluk yağ istoklarını saklamakta devam et metinde portakal Avrupa merkezi memleketleri Almanya ile iş yapanlar yağ satılmıştır, Sabunluk yağların ki| ihraç edilmiş- a gönderilmiştir. da uş kadar yükse olmuştur. müesseselerimizi şimdiye kader kor- mesi yatı ihracatçılarımızın £ vel Alman bankalarının t taret işlerimiz tamamile dur sergisi Birkaç “yıldanberj Berlinde “Yeşil Hafta,, adı verilen büyük bir zirast gergisi tertip olunmaktadır. 193 Haftası 29 İkincikânun larak 14 şubat 1937 ye devam etmiştir. kadar önce hayvanat na ayrılan sergide bir yan salât usulleri, bir te bugün içi noktalar canlandırılmı man köylüs menba olarak haiz old İyetli mevki birçok resimler, ve istatistiklerle gösterilmiştir, Ser- ehemmi » afişler bakımından Gi ağlam bulunması» mektedirler. Tate meyve fiyatları Bu haftanın taze meyva piyasasın da biraz canlılık görülmektedir. Man | dalina miktarı azalmıştır. Rize ve Mersinden gelen mallar da azdır. Ri- ze mandalinalarının yüz adedi bo: rma göre 387 - 484 kuruş arasmda dır. Elma fiyatları einslerine göre ki loda 2-5 kuruş yükselmistir. Amns- yalar 13-41, Gümüşhaneler 11-20, fe- rik 9-18, İnebolu ve Rize elmaları 6,5 - 19,55 kuruştan satılmıştır. | Balmumu ihracatımız Almanyanın eski bir siparisini kar sılamak üzere on bin kilo kadar bal- mumu Hamburga gönderilmiştir. Bal mumu fiyatlarında yüzde iki buçuk iskontolu olarak bile yükseliş olmuş tur. Balmumunun Fob fiyatı 96.11 Ku | ruş kadardır. Yine eski bir sipariş karşılığı olarak 5721 lira kıymetinde 14385 kilo ceviz içi Hamburga gör -| derilmiştir. . Ceviz içlerinin kilosu 40-45 kuruş arasmda yani 3-4 kuruş kadar yük selmiştir. Piyasamizda kabuklu ve ki buksuz ceviz kalmamış denilecek ka- dar azalmıştır. Son günlerde A- merikaya 28125 liralık ve Hay faya 455 Kiralık ceviz satılmış. tır. Bu senenin bütün ceviz mahsulü satılmış gibidir. Tore peynirler piyosaya çıkıyor Peynir piyasasında birinci nevi es ki malların kıymetini 730-740 kuruşu bulmuştur. Eğe mıntakasında hava larım ısınmasından taze peynir ya - pilmasma imkân hâsıl olmuş ve pİYS saya yüz teneke yeni taze mal gel - miştir. Kırklareli peynirlerinin tenekesi 720, Edirne 730.740, Uzunköprü 650 - 675 kuruştur, Kaşer peynirleri ise birinci mallar 52 ve Anadolunun ikinci derece malları 35-40 kuruş a- rasmdadır. Alman evlerinin müracaatleri Tediyatta gösterdikleri zorluklara rağmen Alman ticaret evleri Türkiye den birçok mallar istemekte ve tüc- carlarımıza her gün mektuplarla mü racaat etmektedir. Bu meyanda yün, tiftik, sünger, yağlı tohumları kuru fasülye, kuru meyvalar, zeytinyağ, na hükümetçe ne büyük bir ehemmi yet verildiğini anlatı; İstihsalâtı artırmak mücadelesin de yeni istihsal nıbaşında, şimdiye kadar boş olarak in, fundalık ve bataklık al yatan arazini iş servisi münbit bir hem etinden, hem tüyünden istifade edilmekte olan ada tavşanları £İbi hayvanlarm yetişi ları anlatılmıya çalışı! İstihlâk meselesinde ötedenberi kullanılmı tihsali gayrikabil veya güç bulunan ve ithali kolay olmıyan gıda madde lerinin yerine Almanyada bolca Y& tişen ne gibi maddelerin ikame o'u nacağı ve me n itibarile hangi gr da maddeleri istiklâkinin tmumi men aatlere hâdim bulunacağı da göste £ Bilhassa hararetin, rütube tin ve zararlı ha susunda iras etti Il: misallerle gösteril | a ile mücadele,, parulası her İkesin tâbi olmasının istihsalâtı art- İdrmak kadar mühim bulunduğuna işaret olunmuştur. Ziraat makinaları il vatı, gübreler, köylülerin kullandık| ları ev eşyaları, köylülere mahsus ba | İzr ev, ahır, ağıl ve ambar modelleri sergiyi ikmal etmiştir. amam kuru kayısı, portakal ve limon ka - buğu, elma, portakal satın almak is- ölât ve ede - tiyenler vardır. | Romanya ile imzalanan mukavele. | Almanya bükümetile Romanya hü kümeti arasında, mükerrer vergiler| meselesinin tanzimi yolundaki müza kereler müsbet bir neticeye varmiş| ve tasavvur edilen mukavele 8 şubat 1937 tarihinde imzalanmıştır. Muka vele, her iki memleket tebaalarını her iki tarafta yani mükerrer vergi ver- mek mükellefiyetinden âzade kılmak ta ve ayrıca, bir memlekete âit ver- ginin diğer memlekette tahsilinin te İ minine mütedair hükümleri ihtiva ey lemektedir. Sözü geçen mukavel her iki hükümet tarafından tasdiki lâzımgelmektedir EKONOMİ Almanya yenianlaşma ii imzala Almanya ile Çeko icaret her iki meml anlaşması zakereler dahi miştir. Ye tir yadan erir tinde fi sa Alman ya seyahatleri kolavlastırmaktadır. ALMANYADA ŞEKER PANCARI miktarı âtı bir yel J LIMAN Bugün | purlar Hayatın da, sıhhatın da, saadetin de temel taşıdır. Çünkü sağlam diş- ler, insana sıhhat, neş'e güzellik ve saadet verir. RADYOLİN Günde iki defa Radyolin ile fırçalanan dişler inci gibi güzel ve sağlam olur. Sağlam dişler midenin sağlamlığını, sağlam mide de vücudün sağlamlığını temin eder.