9 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ş * W we AA G LA , n ) & (Ş -— 9.2.937 KUMANDANLARI SA —H AR HATIRACAR a GENERAL -a GALİP ANLATİYOR: B ekir (Paşa) işlediği cinayet İt le açıkça öğünmekten çe - inmezdi. — Vak'aların sevkile a- Ta sıra, Yemende geçirdiğim ha - Yata intikalden kendimi alamıyo- Tum. Şimdi yine oraya ait bir vaka- 13; hikâye etmenin sırası geldi: 315 senesinde 49 uncu alayın birin € tabur kumandanı idim. Tabu - Tum, kale ve karakollara dağılmış Olan merkez taburu idi, Bir gün İstanbuldan üç zat, sür Bün olarak San'aya geldiler. Ve ka- lede münferit iki odalı bir binaya hapsedildiler. Sürgünlerden biri, Ahinmış muharrirlerden Sait Bey df- (galiba Şürayi devlet âzasın - dan) ötekiler de arkadaşları idi. apılarına ikame edilen nöbetçi - ler benim taburuma mensup nefer €rdi. Taburun kolağası da, Mithat ıî'aşayı şehit edenlerden Memiş a- Ba idi, Çerkes Bekir, fırkamızın kumandanı! Çerkes İbrahim ağa Se binbaşı ve San'a merkez kuman dan muavini idi. Bir aralık Memiş ağayın tabur- & bazı çavuş ve onbaşıları Beçe- Tek, Sait beyle arkadaşlarının mu "hafazalarını bunlara tevdi etmek Üzere gizlice tertibat almakta ol- duğunu haber verdiler. Bu gizli fertipten maksat ne olduğunu an- lamakta gecikmedim. Bir gece, Kolağası Memiş ağayı ve nöbetçi Yüzbaşısını yanıma çağırarak Kka- leye gittim. Mahpusların - odasile Muhafızlarm odası, dar bir kori - dorla biribirlerinden ayrılmışt. Ve i oda, karşı karşıya idi. uhafızlara, içerdeki mah - z pusların da işitebilecekleri î:’k%k bir sesle şu tenbihi yap - Ta; “Çocuklar! Sizi tabur arkadaş- larınız arasından buraya muhafız Olarak niçin gönderdiklerini bili - Yor musunuz? Bakm, ben size an- latayım: Ortada birtakım şayia - ar var. Güya, buradaki mahpus - ları, bir gece boğuvereceklermiş. Şte, siz, bu ihtimale karşı gelmek için buraya gönderildiniz. Böyle İr sey olur mu, olmaz mı, bil - Mem. Fakat bu mahpusların muha fğIZalan bize aittir. Firar etmele- Tine mâni olmakla beraber, hayat- armı da korumıya mecburuz!'., ,, Memiş ağa, bu sözleri duyunca dondu, kaldı. Galiba, biraz da fo- Yasınm meydana çıkmasından ürk Müştü. Vâkıa, müdahalem olma- Sa, bu cinayetin işleneceğine ŞÜP- €m yoktu. Aldığım tedbirler Ü - Zerine, keyfiyet etraftan duyuldu. İnayeti işlemiye imkân bulama - dilar. Ancak, bundan sonra, Çer- kes Bekirle ordu müşiri Çerkes Ab dullah Paşanm tazyiklerinden ken dimi zor kurtarabildim. M ithat Paşanm şehit edildiği harap Taif kalesinin üst ınsm"ll yıktırmış ve diğer iki katı- famir ettirmiştim. Binanın dz?. * 1 da takviye edilerek üzerine iki TDel topu konulmuştu. B“radan, her tarâf, top ateşi a!- tina almıyordu. Evvelce bazı zabit Ve memur ailelerini kışlanın bir ta Tafına toplayıp yerleştirmiştik. Şman top kullanmıya başladık- <n sonra, alleler buradan çıkarıl T ve onlardan boşalan yerlere Ta- İh ileri gelenleri yerleşt'm'lerek “Arabistan usulü - rehine maka- Tümda bu binada nezaret altına al- Ürdldr, İlk günlerde Mekke ve Ciddeye beş altı Neccap (postacı) çıkarıl- dü ti. Bunlardan bazısi yolq an Önmüş, bazıları hiç gelememişti. Alnız bir tanesi Ali bin Mübarek aziran 932 de Taife girebilmi - * Mmuvaffak oldu. Ali Mübarekin ge.t,"diği haber şu idi: , Mekkede hükümet ve civarile #rakol ve hastaneler âsilerin eli- kî Beçmişti. Kale ve kışla henüz ke Ndilerini müdafaa etmekte İdi - * Fakat hiç kimse, kışlaya ya - lmrıyordu. Bu sebeple Nec - * kumandana ait olan mektubu *memizti, Mithat Paşanın şehit edildiği şehir: Taif'in bugünkü manzarası Mithat Paşanın &we şehit edildiği Taif kalesinde.. YAZAN: SALAHATTİN GÜNGÖR Top Mmermilerinden bir parçası, Kâbe örtüsüne isabet ederek (Set- tare) denilen bu örtünün bir kısmı nı yakmıştı. Asiler, bu tesadüfe kasdi bir hareket mânası vererek, hiddetlenmişler. Top gülleleri, E- maret konağı üzerinde de bazı tah ribat yapmış. Emir bunun üzerine, yeni yaptırdığı konağa taşınmış. Cidde, Ingilizler tarafından tazyik ve çok geçmeden de işgal edilmiş. C idde ve Mekke yolundaki karakollar düşmüş. Taif cephesinde Şerif Abdullahm bulun duğu Ümmülhumuz köyünde ür - bandan bin kadar âsi varmış, Bun lara, birkaç gün evvel, altmış de- ve yükü cephane gelmiş.., Vâkıa, bu sıralarda, hasmın elin- de, münhasıran küçük çapta, du- mansız barutlu yeni silâhlar gö- rülmekte idi. Temmuz iptidaların- da, düşman bize karşı top ta kul - lanmıya başlamıştı..Bu toplardan biri, Tophane mamulâtı mermi a- tıyordu. Ara sıra, makineli tüfek te kullanıyorlardı. Bütün bunlar galiba Ciddeden getirilmişlerdi. Topane mermisi atan top, ilk yhamlede, bizim topçumuz tarafın dan tam bir isabetle körletilmiş- ti. Ancak bundan başka, düşman- da yedi buçuk santimlik uzun ve sivri mermili müessir birkaç top vardı. (Arkası var) Gazinoda geçen kanlı hadise İki Kişiyi Yaralıyan 'Tevkif Edildi Lâtif, Arnavutköyünde iki kişinin ağır yaralanmasile neticelenen bir hâdi - se olmuştur: Beyoğlunda Abanoz sokağında İ numaralı evde umumhanecilik eden Gülizar evvelce dostu bulunduğu ve bir aralık ayrılarak sonra tekrar mü nasebet tesis ettiği şoför Siyamla Ar navutköyde Karlonun gazinosuna gitmişler, bu sırada şoför Halitte yanlarına gelmiştir. Ayni gazinoda Lâtif isminde, resmi vazifeli bir me- mur da oturmaktadır. Ayni kadını tanıyan bu erkeklerin tesadüfen içki halinde karşılaşmış bulunmaları işi kızıştırmış, bu sırada Lâtif silâh kul lanarak Halidi karnından, Siyamı da kabaeti ve bacağından kurşunla ya- ralamıştır. İşe el koyan polis memurları Lâ- tifi yakalıyarak polis müdürlüğüne götürmüşler, iki yaralıyı da Beyoğlu hastanesine kaldırmışlardır. Halidin kurşun karnında kaldığı için hasta - ne ameliyatla çıkartmak istemiş, fa- kat kendisi muvafakat etmemiştir. Halit dün kurşunun çıkarılmasına muvafakat ettiği için ameliyat yapıl- mıştır. Bununla beraber peritonit tehlikesinden korkulmaktadir. Müd- deiumumilik dün Lâtif hakkındaki tahkikatı bitirmiş ve kendisini yedin ci müstantikliğe vermiştir. İstintak hâkimi Lâtifi geç vakit tevkif etmiş.- tir. Gülizar, bâdise hakkında sunları İki Çocuk Peynirden Zehirlendiler Taksimde Yıldız apartımanı kapıcı- si Şükrü, dün sütçü Yâni isminde bi- rinden bir miktar peynir almış, eve getirerek Ziya ve Elmas adlarındaki çocuklarına yedirmiştir. Çocuklar peyniri yedikten bir müd- det sonra zehirlenme alâimi göster- mişler, babaları da zabıtayı haberdar etmiştir. Memurlar her iki çocuğu da Etfal hastanesine kaldırmış, Süt- gü Yâniyi de yakalıyarak tahkikata başlamışlardır. Divan Edebiyatı Gecesi Eminönü Halkevinden: Dil, Tarih ve Edebiyat şubemiz tarafmdan 1İ2.2. 937 cuma günü akşamı saat (20,30) da Cağaloğlundaki salonumuzda, bir (Divan Edebiyatı) gecesi hazırlan - mıştır. Bu toplantı bütün yurttaşla- ra açıktır. Program: 1 — Divan edebiyatının tarihi, Hal kevi başkanı Agâh Sırrı Levent tara- fmdan 2 — Şiirler: a) Fuzuliden b) Bâkiden : 3 — Divan Edebiyatınm tahlili. Halkevi başkanı Agâh Sırrı Levent 4 — Şiirler: a) Nef'iden 5 — Şair Rami Mehmet Pasa hak- kmda. Dil, Edebiyat ve Tarih şube- si başkanı Halit Bayrı tarafından 6 — Şiirler: a) Nedimden b) Şeyh Galipten tır: mılît_mğîyamettin benim dostumdur, Bir para meselesinden aramız açıldı. Hdise gecesi saat 2,5 ta meyharfe- de oturuyorum, Yanımda Muallâ ile dostu Suphi ve şoför Refik te vardı. Siyam yanmda dört_beş kişi oldugı_ı halde meyhaneye girdi ve ateş ea İş ondan sonra kızıştı. Lâtifin kaba- hati yoktur-. TAN Fideleme kilen çiçek ve sebze tohum- larından yeşermiş ve bir kaç yapraklı olmuş nebatçıklara fide deriz. Fi- deler iki yap- raklı — olunca boylanmı- ya başlar Yap raklar neba - tın cinsine gö re herhangi bi çimde olur - sa olsun iyi teşekkül etmiş olmalıdır. Renkleri ko - yulaşmalıdır . Yaprakla- rın gevrekli - ği yavaş ya - ği vaş geçmiş bu Lf _N lunmalkı- ZŞN S düir. Yaprak - - TXX S lar pişkin, fi - Budanmış meyva denin gövde - ağacı si de pişkin olursa o zaman fidenin dikilme, yani asıl toprağına nakledilmesi zamanı gelmiş demektir. İyi bir fide, iki yapraklı iken kasa veya saksıdan, yahut ekildiği yastıktan çmkarılarak diğer bir yere şaşırt - ma edilmiş, yani dikilmiş olmalı- dır. Sebze fideleri omales; biber, patlıcan fide« lerinin iyiliğini anlamak için fideyi gevşekçe iplik sarar gi- bi parmak üzerine sarmalı, eğer sarılan fide kendi ha- line bırakılırsa kendi ken - dine açılarak eskisi gibi dikliğini muhafaza ederse pişkin olduğu anlaşılır. Di- kilecek fidelerin yaprakları Fide ve kökçükleri kesilmemeli kazığı ve küçük sivri uçlu bir ka- zık ile dikilerek sulanmalıdır. Çi- çek fidelerini biraz toprağile be - raber çıkarıp dikmek daha iyi ne- tice verir, Topraksız kalmış ve 24- 36 saatten fazla bekletilmiş fide - ler tutmazlar. Fidelemenin zama - nt akşam serinliğindedir. Sabalî dikilenlerin güneşten sürpmemesi için bir iki gün kâğıt, yaprak, sak sI, ot gibi şeylerle gölgelendml - melidir. Fidelerin iki üç gün sonra tuttukları belli olur. Her fide can- lılığını gösterir. Sürpmüş olanlar sökülerek yerine başkasI dikilir. Çiçek sovanları T urfanda çiçek açtırmak ?' çin saksı veya kasalara di- Ve Ağaç Budama Fincan Zereni kilmiş sovanlı çiçeklerin çiçekleri bozulduktan sonra sovanlarını at- mayınız. Bu sovanlardan daha bir kaç sene çiçek alabilirsiniz. Bunun için lâle, sünbül, zeren, ada sovanı, zanbak, Frezia, Klivia, Anemon, Renankül, iksina, Manbretia gibi- lerin çiçekleri sürptükten sonra sovanlarını çıkarmadan saksılarile birlikte havadar, güneş gören bir yare koymalı ve orada haftada bir defa sulryarak bırakmalıdır. Yap- rakları iyice kuruduktan sonra rü tübetsiz bir yerde eylüle kadar öy leçe kalmalıdır. Dikme işi E ylülde bu sovanları çıkarıp temizledikten sonra bah - çede çürümüş gübre ile gübrelen- miş, iyi işlenmiş bir tarlaya dikil melidir. Dikilen sovanlar ilkbahar - Narsis KA Kap Sünbülü Ğİ Fide, Çiçek, Meyva da taze çiçek saplarını uzatırlar. Bu saplar üzerinde henüz küçük gonca halinde çiçek görülmiye baş lamadan bu sapları makasla dip- lerinden kesmelidir. Bu suretle sovanlar topraktan aldıkları bes- leyici maddeleri kendi nesiçleri i- çine depo ederek kuvvetlenirler, Sovanların yaprakları kuruduk « tan sonra eylülden itibaren tekrar turfanda yetiştirmiye elverişli 0 lurlar. Fenni gübre F enni gübre kullanmak istis yenlerin elinde hakiki bir ölçü bulunmadığından ekseriya fayda yerine fidanların yakıldığı görülmektedir. Fenni gübre kim « yaca hazırlanmış maddeler oldu » ğu için fazla kullanılırsa nebatla- rın bütün âzalarını harap eder. Bu gübreler ecza gibidir. Bir kısmı su içinde erirler. Bir kısmı da erimez ler. Umumiyetle potaslı, azotlu gübreler suda erir. Fosfatlı olan » ların ekserisi suda erimez. Bunun için suda kolaylıkla erimiyen güb- releri çiçeklere, sebzelere, ağaç ve bağlara vermek için bunları bu ayda fidanların etrafına serpmeli- dir. Serpme G übre serpileceği zaman kök- lerin nereye kadar uzanmış bulunduğunu hesaplıyarak güb « releri de o kısmın üzeritdeki topra ğa serpmelidir ki, köklere gidebil- sin. Serpmeden sonra gübreyi bel veya çapa ile toprağa karıştırmaa lıdır. Toprak içinde bu gibi gübre» ler yavaş yavaş eriyerek faydala«- rmı göstermiye başlarlar. Kullanı- lacak miktar ağaçlar için her biri nin yaşıma göre 25-50 gramdır Bağlar için asma başına 15 - 20 gram, çiçek ve sebzeler için de 2-3 gramdır. Suda eriyen gübreleri şerbet denilen ve suda erimişini kullanmalıdır. Ağaçlar ve bağlar için bir kilo suda dört gram, seb- ze ve çiçekler için bir kilo suda iki gram azotlu, potaslı gübre erit - meli ve bu şerbetle haftada bir de fa fidanları sulamalıdır. Budama zamanı ğaç ve fidanların budama zamanı gelmiştir. Şubatta bazı seneler fazla soğuk ve don yaptığı için budanacak ağaçların budama yaralarını killi topraktan yapılmış koyu çamurla sıvamalı » dır. Budama için en iyi usul bu iş- ten anlıyan bir bahçivana iş yap- tırmaktır. Bunun sebebi şudur: Dallar üzerinde ve bilhassa mey - va ağaçlarının iki t':irlü tomur « cuğu vardır. Bunlardari biri sıva- yapan tomurcak, diğeri dalcıkları husule getiren tomurcaktır. Bu iki tomurcağı tanımak lâzımdır. E « ğer tanımadan ağaç budarsanız meyva tomurcağını da kesmiş ola bilir ve meyvasız kalırsımız. Mey'« va tomurcakları yuvarlakçadır. Dal tomurcağı ise uzun ve sivri « dir. Meyva için ğaç olsun, fidan olsun, eğer meyva almak istiyorsanız meyva tomurcaklarını kollıyarak dalları kısa budamalı ve her dal üzerinde meyva tomurcaklarından * ağacın yaşına göre - 5-10 tane bırakmalıdır. Çok yaşlı ağaçlarda yalnız kartlaşmış yorgun dalları, budamalıdır. Uzun budamada a - Baç kuvvetini dalları husule getirm ye sarfeder. Bağlarda dahi kısa budama bağı dallandırır, kısa bu- dama ise bağı üzüm vermiye ic « bar eder. Budamada ağaç ve fida nın gözleri (tomurcakları) kabar- mamış ve uvanmamış olmalıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: