a 0.1.937 TAN Gündelik gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN'ın hedefi: Haberde, fi- X de, her şeyde temiz, dü- Tüst, samimi olmak, kariin Bazetesi olmıya çalışmaktır. —— En büyük bir milli dert: Ormansızlık Ziraat Vekili Muhlis Erkmen, or- Man kanunundan bahsederken © ac bir hakikati ileri sürmüştür: Orman hususunda zengin olduğu- Muz zannı yanlıştır. Fakiriz, çok fa İz. Bir vakitler zeng ndik. Fakat Otmanlarımızı tahrip yüzünden böyle taki düştük. Bir milletin israf edilmiş fırsat ve dânlar karşımda duyduğu hisleri, “rmân mirasyediliği hakkında ne ka- Acı surette duysak yeri vardır. Alâkasızlık, basiretsizlik, dar hu- Bsi menfaatlere hiç bir müessir set unamaması, memleketi en büyük Varlık kaynaklarından birinden mah. bırakmıştır. Orman, su mevcudunu tanz'm eden vasıta sıfatile zirnatin kaş müt- Bkidir. Sonra ormana dayanan MA'at şubeleri hudutsuz gibidir. Eski Avusturyanm en büyük ser. Vet membaz ormandı, Bugünkü Yu- #oslavyanm iktisadi varlığında © or- Mânm ve ormana dayanan san'at Şü- belerinin büyük bir yeri vardır. . Orman seferberliği Türkiye bugün: “Zararın neresin- den dönülse kârdır, üye diişünerek bir orman seferberliği kurmak ihti- Yücmı duymuştur. Tabii gaye sudur: Mevcudu olsun harap olmaktan kurtarmak, miras Yedice harap edilen ormanların yeri. * yenisini yetiştirmek... Bunun için hükümet türlü türlü tedbir düşünüyor. Fakat bir taraftan milleti uyandırmalementenvir. etmek Vazımdır. ker vataydaşa şu kanaai Etlmelidir ki orman harap etmek, a- nea'el uzatmak, mem'eket'n varlık bir tecaviizdür; çok k gibi bir- Teodor Ruzvelt, Amerikanm en bilyük Cümhurre'slerinden biri sayı- Ür. Rüzveltin bütün yaptığı İs, Or. manlarm harap olmasına mâni 0 maktan fbarettir, Ormanlarda mili tahdit sahaları kurmuş, orman'n ha. Yattaki yerini bütün Amerika mille- tine anlatmayı kendine Iş edinm'ştir. Sirf bu hizmetinden dolayı Ruzve'tin ber Amerikan mektep kitabında res- Mİ varılır ve ismi getecek nesiller ta Tafmdan hürmetle yadedilecektir. . Ormanda hususi menfaat Hususi menfaat, Türk ormanmda Tena bir imtihan geçirmiştir. Ucuz taliyetten, oz masraftan başka bir. tey düşünmiyerek kesilmesi fayda'ı Ütiyar ağner bir tarafa bırakmış, ke- *ilmesi kolay genç ağaca el uzatmış. tr. Ormanı bu gibi fena niyetlere karşı korumıya memur olan orman oruyucuları, daima müteahhitlerden Maaş almışlardır. Pek çoğu her Zi- Yankârlığa göz yummuştur. Küçük sermayeli müteahhidi uzun Yaman için ormana selemamalıyız. cut ormanlarımızı hükümet, Sü- ee Bti Bark tarımda ye i teşekkiiller vasıtasile bizzat letmeliçi, ir, Sloven mütehassıslar Orman işletmek kereste sanayiinin Muhtelif şekillerini kurmak, orman türlü türlü tali mahsullerinden isti - İlde etmiye hazırlanırken, pek çok Urtaaan ihtiyacımız vardır. Bu ihtasası müttefik Yugoslavya - Wim Slovey ormancıları arasında ars. Mümezı hükümetimize bilhassa tavsi- Ye ederiz, Şu faydalar vardır: 1 — Siovenler, Avusturyanın mes. NE Ormanerlığı içinde en çok muvaf- olmuş bir unsurdur, ? — Bu sakin ve dürüst insanlarda “ hararetli bir Türk dostluğu var- 3 — Başka memleket mütehassıs- Men, nisbetle ucuz bir maaşla mem. Metimize gelirler. Tarihten TAN Sayfalar yem yirmi altısı... Saat yirmide Beykoz iske- lesine çıktım. Evime gidiyo- rum. Yalıköy camiinin önün- deyim. Poyraz, soğuk elile ağzıma beyaz bir paçavra ti- kıyor gibi.. Boğulacağım. Kar tipisini göğüslerken yeni bir mevzu yakalamıştım: Tarihte İstanbulun meşhur kışları... Vizas'ın kurduğu bu belde — seyrek olmakla beraber — ömrü- nün muhtelif çağlarında çok şid- detli kışlar görmüştür, İstanbu- Jun; Türkler almadan evvelki meşhur kışlarını tarih bize kadar getirememiştir. Yalnız Nâima (Ke- fere) tarihlerine ve (Tarihi Cena- bi) ye dayanarak 121 H ve 88739 yılmda Boğazın donduğunu ve Ke feden gelen tüccarların Üsküdar- dan İstanbula arabalarla geçtiği. ni kaydediyor, (1). MHammerde 1030 H. ve 1620 M yılı vak'aları 2. rasmda Padişah Genç Osmanm buhranlı günlerini yazarken: (Bir kaç hafta sonra kışın şiddeti fev- kalâdesi bir hâdiseye mahal ver di ki Tarihi Osmüni dokuz asır za” fında yalnız iki misalini zikreder. Boğaz kâmilen dondu, o surette ki Avrupadan Asyaya ayak ile yürü. nerek gidilebilirdi (2)) diyor. Hâ- kikâten 1030 Rebiülevvelinin on Ye- dinci günü Haliç üstünden araba ile geçilecek Kadar kalın bir buz tâ“ baksiyle örtüldüğü gibi soğuk ÜS. küdarla Sarayburnu arasına bü dan bir köprü kurmuştu. Nâima bunu anlatırken der ki: (1030 şi- tasmda Rebiülevvel Gurresinden on altıncı güne değin, âzim kar ya- ğıp şiddet sermaden seraser dör. ya müncemit olup ancak akmtı or- tasmda bir nebiri sagir miktari ma hal açık kalmıştı. ahı mezburun on yedinci gil- nü — ki hamsinin on biri idi — Sarayburnu ile Üsküdar &. rası cümle buz olup Galâtadan İs- tanbula ve Hasbahçeden Kireçka- pisına piyade adanmyeçtiğini gö- renler rivayet ederler. . ,Olssebep. ten merakibi bahriye munkati olup zehayir gelmemekle yetmiş dirhem nan bir akçeye ve lahmin okkası on' beş akçeye satılıp, buz çözülüp gemiler gelinciyedek terakkide ol- du.) Evliya Çelebi İstanbul Boğazmm bu tarihte donduğu hakkında ebeet hesabile ilki de tarih kaydeder. Biri Şair Neşatf'nindir: Lâfzan ve manen dedi (Neşati) tarih, Be medet! Dondu soğuktan bin otuzda derya! İkincisi de Hâşimi Çelebinindir: Yel oldu Usküdara, Bin otuzda Akdeniz dondu. i stanbulun sayılı kışlarından birsi de 183 yıl önce Padi- şah Üçüncü Osman zamanında ge girmiştir. Yeni Padişah bol kese. den (H. 1168 ve M. 1754 de) cü- lâs bahşişleri dağıtırken müthiş bir kar tipisi İstanbulu zehirliyordu. Haliç donmuştu, Defterdardan Süt. üceye arabalar geçebiliyordu. Bu sırada Edirneye de 20 karış kar yağmıştı. Bunları söyliyen Ferazi Zade (Gülşeni Maarif) inde (3) bu fevkalâde hâdise hakkında bir şairin şöyle bir tarih düştüğünü de yazar: Buz üstünden geçen geldi, bana yaz dedi tarihin, Deniz altmış sekizde dondu buzdan, bendeniz geçtim. Haliç 1850 de — 87 yi önce — Abdülmecit zamanında bir defa da- ha donmuştu. Sondonuşuda 44 n önce ve tam 26 kânunusanide idi, Boğaziçi emsalsiz bünlerinden bi- risini de 1928 yılı kışmda yaşadı. Tuna ve Don nehirlerinden kopan muazzam buz parçaları birer ada. cik gibi Boğazdan girdi ve Marma- raya geçti. Bu glasyalar gemilerin Karadenizden Boğaza girmesini tehdit ettiği için Hamidiye zırhii- mız Karadenize çıkarak bu soğuk hassısı ve ustabaşısı almak, Balkan İş birliği ve Yugoslavya dostluğu ba. kımından çok muvafık bir hareket 0- 'lur, Balkanlılar kendi aralarında mü. tehassıs bulduktan sonra uzağa git- ük lermsüllüri> side Geli; Vinil: .den yaptıkları süzgeçi misafirleri topla - rı İle parçalamı tr. Tarih, bu yü - zi adaların da- ha eski zaman - larda Boğaza hli- cumunu hiç kay» betmiyor. D on nehrini ye meş- hur kışları yazar- ken, Türkler tah- telbahrin icat şere fini veren bir kış savaşmı da anmadan geçmiyece- ğim Dördüncü Muradın Bağdat se, ferinden sonra Ruslar, Azak kale. #iri işgal etmişler, Karadenizde Türk ticaret gemilerini yakalamış» lar, Türk sahillerini vurmuya baş- Jamışlardı. 1050 yılımda Siyavuş paşanm ku. mandasında” Azak'amühim bir ordu gönderildi. Bu orduya Tutar Hanı Bahadır Giray da İştirak edi- yordu. Anadolu tarafından da ye- di vezir, on sekiz mirimiran, yet. miş mirlevanın imdat ettiği bu se. ferde kale, yedi koldan sarıldı. 70 topun ağızları burçlara çevrildi Yedi saat süren cehnnemi bir - vaştan sonra 700 Türk şehit olmuş, bir gün bu müthiş hücum ve mü- dafna devam etti. Türk topları a- ra sra kalede gedikler açar, fa- kat düşman gece tekrar buraları örerdi. Nihayet Türkler dış kele- lerin bazı yerlerini aldılar ve burç- lara Türk bayraklarını çektiler, Fa- kat düşman Ahmedek —. iç kele- den Türk eskeri Üstüne yağmur gibi kurşun serpti. Yine burçların üstünde birçok Türk şehidi ve sancakları kald. Düşman yıpra yan kuvvetini, Azak kalesinin i- çinden geçen Don nehrinden tazeli. vordu. Bir gün kırk firkat Azak kalesine yedi bin k imdat kuvveti geliyordu. Silistre Valisi Kenan paşa bunları (Balye. mez) leriyle batırdı. Karaya çıka" bilenleri de kılıçtan geçirildi. Bu sırada Bahadır Gıray, 70 bin ya- ya ve süvari askeriyle Moskof kra- lının payitahtını yağma O etmiye memur edildi. ürk muhasaracilarının de T vamlı ve şiddetli savletleri karşısında kalenin birçok küleleri düşmüştü. Yalnız Yoğurtçubaba ve garp tsrafındaki bir kule İle Don nehrinin üstündeki büyük kule kalmıştı. Düşman kuleye Don neh- rinden gemiler vasıtasiyle yardım edemeyince sığır derileriyle silâh ve cephane göndermiye başladılar. Türkler nehire gemi direklerin- te bunları yakaladılar. Kış kılıç gibi geliyor. du. Bu muharebeye iştirak eden Evliya Çelebinin ağzıyla: (Yeniçe- riler kırk günden ziyade kalmak kanunumuz değildir, deyu bir gün gülr edip Metristen çıkacaklar. Bir taraftan kılıç gibi keskin kiş gelip Azak deryası iki kulaç mik- tarı donar, beş ay kiş olup yollar bent olur. Askeri islâm nerede cayi aman buluruz, nöl'ede kışlarız. muhal, enderi muhal. Allah göster- mesin askeri İlsâm içre &ıhtugıla olursa hal neye müncer olur.. Bir gece kuru bir soğuk oldu ki, islâm askeri ka'rı zemine gireyaz. dr. Bundan da anladılar ki deştı kipçak ve Karadenizde emnü aman yoktur). Türk ordusu köstebek gibi yerle- gin altına giren düşman top kulele- riyle daha ziyade lâğamcılığa ehem miyet verildi. Kaleyi lâğimlarla delik, deşik etmek ve bü yoraltı si- ganlarını boğmak istiyordu. 'Türkle, ) nehrinin üstün gım atmıya gider- lerken burç'ırdan yağan kurşunlar Türk askerini kalbura çev: Düşman fırkateynlerie imdat ede- meyince Azak askeri gece ağızların a K Çapada Şair Mehmet sokağısda| oturan okuyucularımızdan Hüseyin Taner, Mustafa Gündüz, Mi Onuk! yazıyorlar; “— Biz, babadan kalma evleri bu muhitte olan kimseleriz. Oturduğu - muz mahalle ve bilhassa lerimisin| bulunduğu sokak, o kadar ihmal © dilmiş ve o kadar bakımsız bir hal - de terkolunmuştur ki, bunu anlat - mak, çok müşküldür. Suyumuz yok tur, yolumuz, sokağımız yoktur. E -| lektriğe binbir teşebbüsten sonra he-| nüz kavuştuk. Bahçe içlerinden ge-; çerek evimizin kapısına yaklaşırken | dalma hayret ederiz: Neden buraya | bir yol yapılmaz. | Bâyozitte Hasan Paşa karakolu - nun yanmdaki küçük sokak pekülâ | geçilebilecek ve istifade edilebilecek şekilde idi. Arnavut kaldırımı balin-; İde bulunan bu küçük sokağı parke! döşendi. Biz, evimize giğen yolun par ke ile döşenmesinden sarfınazar, hiç | değilse, Arnavut kaldırımı halinde ba taklıktan, çamurdan kurtarılmasını istiyoruz.,, . Tramvay Beklemek mi?... Şehremininde Küçükhamam soka. ğında 12 numarada Safi yazıyor: “— Topkapi ve Şehremini ile bu civarda oturanların en başta gelen şikâyetleri, tramvay seferleridir. | Ben hergün, şehre tramvayla iner, | İ tramvayla evime dönerim. Ne yalan Bir taraftan imdat ve sahire çelmek sövliyevim. simdiye kadar tramvavla Meshur Kıslar ve ilik Denizaltı Gemisi Yazan: İbrahim Hakkı Konyalı da kamışlarla nehrin altından yü- zerek kaleye girmiye başladılar Ve Türk askerinin durumu müş. küllleşiyordu. "Türk zekâsı işliyordu. Nebirin al- tndan geçerk keleyi berhava et mek istiyordu. Nihayet *zifti ve katranlı kayıklarla suyun altmdan yüzerek kaleye lâğırı atma çaresi- ni buldular. İşte bu; Türklerin İlk tahtelbahriydi. Türkler kal bu yeni lâğım vasitalariyle alacaklar. dı, Fakat kış bütün şiddetiyle ken- dini gösteriyordu. OKâlenin fethi tehir edildi. E kullandıkları bu tahtelbahiri şöyle anlatşr: (Ne ca- nipten Üzerlerine lâğım ile turap sürülmiy a, lâğımları kös. tebek gibi bulup sürülen toprükları OKUYUCU MEKTUPLARI ol bu hatta şöyle rahatça bir seyahat imkânını bulamadım. Sabah seferleri araba ne zoru zoruna idare edecek tahsis olunmuşsa da öğleden sonra bütün dursizlarda en aşağı 25 — 30 dakira beklemek lâzımdır. Bu vezi yetten anladığıma göre, seyriseler lerde öğle servisleri için bazı taky dat vardır, Arabalar depolara çekili yor ve halk saatlerce haksiz yere du: raklarda bekletiliyor, Bu yağmur ve kar altında tramvay ars- bası beklemek mi?.. Bu, Topkapı, Yedikule ve Edirneka pıda oturanların en başta gelen şikâ yetleridir. Alâkadarlarm nazarı dik- katini çekmenizi rica ederim.,, Cevaplarımız: * Adapazarı, Posta kutusu No: 23 Izmirli Mustafa Kaykala: “. Mektubunumu alârk. İçinde bu lunduğunuz vaziyeti tamamen (o ÖĞ rendik, Fakat, bizden ne sormak İs tediğiniz anlaşılmadı. Onun için, maksadınızı daha açık yazmanızı ri ca ederiz.” * Beyazıt Vezmecilerde Hallacı Mansur sokak numara 22 de Cavit Ongana: “ Istanbulda aradığınız makine- vi bulamıyaşaksmız. Bu cins maki.! soğukta. | s Tarihi Dedikodu —eeiemei Lodos Eser Yaz Olur Po; Eser Kış Olur. az | N Paşa zamanında Cevdet Ah. met Paşa Bosna ıslahatma İ gönderildi ve maiyetine bir vapur asker verildi. Kazasker Ahmet Cev- det Efendi, kallâvi sarığı, yesil bin: si, sarı mest pabuçlarile Adriyatik denizinin bir iskelesine çıktı. Oradan Herseğe, Hersekten de Bosnuya gitti. Bosnada tanzimat hükümlerini icra. İya koyuldu, Dört ay içerisinde vazi- fesini bitirdi. İstanb mani gelince, geldiği yoldan dönmek istemedi. Tuna boyundan geçmek, wk kasabasmı bir da. İha görmek hevesine düştü. Macaris- tana geçti, Petşeye kadar çıktı. İOAli Paşa hocası müverrih Ahmet Cevdet Efendi Peşteye varınca Ma- car kardeşler kendisine büyük bir , hüsnükabul Ve Peşte İ Encümeni Danişinde şerefine bir çay İ ziyafeti verdiler. Peşte Encümeni Danisi kırk aza. dan mürekkepti. Azadan herbiri bir fende, bir ilimde mütehassıstı, Her biri ayrı ayrı Cevdet Efendi ile ko- | muştu. Her biri mensup oldukları ilim ve fende sunller sordular, Cevdet E. fendi her salin cevabını verdi, Sıra Macar Felekiyat âlimine gek di. Bu zat: “— İstanbulda mevsimler nasıl ge- gösterdiler, çer?,, sualini sordu. Cevdet Ahmet verdi: “— İstanbulda dört mevsim yok. tur. Orada mevsimler ikidir: Biri ğer lodos eserse Kâ- le yaz olur. Eğer poy- Efendi şu cevabı yaz, biri kış nunusanide raz eserse Ağustosta bile kış olur. Abdürrahman Adil EREN lerdi, Ahirkâr; kalıp lâğıma İ nibde yer sıçanmdan da dane sa» natler #. Hattâ nehir Di tından ziftli ve katranlı k su içinde lâğam atmâ hünerini gösterdiler. | (1) Naima tarihi Cilt 2 Sayfa 186 (2) Osmanlı tarihi Cilt 8 Sayfa 199 (3) Gülşeni maarif Cilt 2 Sayfa 1492 (4) Evliya Çelebi sevahatnamesi | Cilt 2 Sayfa 118 .stıyorlar da Ancak, yazı makinesi aeen- Jmelerin şehrimizde bir acentası yoktur, talarına müracaat makinelerin ne şekilde ve kaç liraya tedarik edileceğini öğrenmeniz ka « İbildir.” rek istediğiniz * Çamlıcalı — okuyucularımızdan Hikmete: «. - Belediyenin yapacağı imara karşılık olmak üzere bulduğunuz va. ridat formülü, kismen tatmi, de biraz hayali görünmektedir, Çünkü, Istanbul, eski İstanbul de- ğildir. İhtiyaçlar çoğalmıştır. Kar buzu, dayanır mı? Koca İstasibulda kar nasıl toplanır, toplansa bile ne- rede muhafaza edilir? Adanadaki İki tekerlekli Arabalar Adana — Evvelce verilmiş olan karara tevfikan, iki tekerlekli man- da ve öklüz ârabalarmın Adanaya gir mesi yasak edilmiştir. Bundan mak. sat, hem dört tekerlekli araba kul- lanılmasını “temin etmek, hem de mahda ve öküzlerin araba çekmek - ten kurtarılmasıdır kâr ise