—— 13-10.938 TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman “Tan'ım hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya ir, Çİ Türkiyeyi Türklere tanıtan adam Dün kitapcı önüme iki büyük ciltlik bir eser koydu: “Anadoluda Türk âbideleri,, Eseri söyle bir karıştırdım. Ana - dolunun muhtelif şehir ve kasaba - larmda bulunan tarihi Türk â- bideleri hakkımda Ni, esaslı, 1. mi bir etüt, Tarihi malümat, kroki- leri, fotoğraflariyle. Müellifine bak- tım. Albert Gabriel adımda bir Fransız. Bu zat yirmi senedenberi Türkiyede imiş, Fransız sefarethanesine merbut Arkeologin kısmında çalışıyormuş. Türkçeyi bir Türk gibi öğrenmiş, A- nadoluyu kasaba kasaba, köy köy, tek haşına dolaşmış. Anadolunun o yolsuz, hansız, ve konforsuz zaman. larında bütüt zahmetleri gözüne ala- rak her âbide başmda günlerce, ay- larca uğraşmış, âbidelerin krokilerini Yapmış, tarihini tetkik etmiş. Yirmi yıl süren bu devamlı, bu muannit ve bu akıllara hayret veren çalışmanın semeresini iki büyük cilt halinde neş- Eseri karıştırırken Albert Gabri. D üşmana karşı Tarab- lusgarbın silâhla müdafaası hakkında Mec- lisi Vükelâda verilen ka- rar, kumandan vekili mi- ralay Neşet Beye tebliğ kılındıktan sonra, Sadra- zam Sait Paşa yeni kabi- gul olmıya başladı. Bu vesile ile birlikte bu- lunduğum kısa müddet içinde çok yakından tanı- dığım Sait Paşanın seci- yelerinden bir nebze balı- setmek isterim: Sait Paşa, bizim neslin uzaktan büyük adam olarak büyük ma- kamlarda gördüğü, görmeye alış tığı simalardandı. Tarihimizin bu kısmı için faydalı görerek sırası geldikçe kayıt ve işaret edeceğim * diğer bazı muasırları gibi tanıdık- tan ve görüştükten sonra inkisarı hayale uğradığım eski büyükler» den değildi. Eski idari, mali, adil. miahat ve teşkilâtımızın bir çok €- sasları onun ilk sadareti zamanın- da kurulmuştur. Resmi hayata, hususi gayret! sayesinde elde etti- ği irfan hamulesile girmiştir. Şü- rayı Devlet başmuavinliği ile, eski Babiâlide çalışmıştı. Anadolu Is. lahat Müfettişi Umumiliği maiye- tinde kitabet vazifesile de Anado: lunun Muhtelif yerlerinde dolaş- mıştı. Daha #onra oSakizli merhum e'in yaptığı muazzam iş karşısında şapkamı çıkardım, Ve kendi hesabı- ma utandım, bize Türkiyeyi ve Türk- leri bir ecnebi tanıtıyor, diye. Habeşistanı nasıl fethetmişler - asama ven Bamüman e dusu Başkumandanı General Bono sefer hatıralarını bir kitap halinde neşretti , Bu kitap, bize şimdiye kadar bil - mediğimiz bir takım hakikatler ifşa ediyor » General Bono'ya göre Habeşistan zapteden İtalyan askeri ve İtalyan silâhı değil, İtalyan parasıdır. Daha 1931 (tarihinden “illbesen Adi. sababada tesis edilen, İtalyan Sefa . Feti Komadan Habeşistana akan al- tnlarin bir tevzi merkezi olmuştur. Bütün kabhe reisleri birer birer para ile satım alınmış, Dötün sözli geçen a- damlara rüşvet verilmistir. Bu su - retle kale içinden fethedilmiş. “aj. Yan orduları harekete geçtiği zn- man artık kendi ülkelerine giriyor - larmış gibi pervasız, ve korkusuzdu- lar, ve kendilerinden emindiler. Politika #rtik hüyasız oldu. Eski: den hiç olmazsa kullandığı hileleri, oynadığı oyunları, yaptığı namus- suzlukları SİZİ tutardı, Şimdi her şey açıkta cereyan ediyor ve böy- le riyakârlıklara lüzum görülmüyor. Kapitalist memleketlerin bir oyunu Kapitalist memleketler hariç ya, zarları kaybetmemek İçin paralarını düşlirmeğe mecbur oldular. Şimdi de gümrük kayıtlarmı kal dırmayı, kontenjantöman usullerine nihayet vermeyi dövizi serbest yap - mayı düşünüyorlar » Onların maksadı kendi fabrika - tarıma İş bulmak, sanayü buhrandan kurtarmak, ve gümrükleri kaldırmak suretiyle de ithal edilen malların da- hildeki fiatlarını düşürmektir. Büyük sanayici memleketler buna tahammül edebilirler. Fakat sanayii- ni yer" kurmakta olan milletler de gümrük kayıtlarını kaldırır, içeriye Wcuz mal girmesine müsaade eder - *e, haricin rekabetine dayanabilir mi?, Büylik sanayici devletler acaba kü- Sük devletlere bir ayun mu hazırlı-| Yorlar?, Müşir Esat Paşanın az devam &- den sadareti zamanımda Mektim - çuluğunda bulunmuş, Esat Paşa- yı birçok hususlarda yüksek se- kâsile tenvir ve ikaz etmiştir.O vakit sadaret tebeddülünden son - ra diğer bazı nezaretlerde de mektupçuluk vazifesi başında ça- lişarak asrın. mukbil. . vükelâ nezdinde şabâi kabihyetini tane İrmiş idi, bdülhamit Padişah olunca başkâtip olarak (saraya girdi. Saraydaki hizmeti hesabını, Meşrutiyetten sonra aleyhinde vâ- ki olan birçok neşriyata karşı yazdığı cevaplarla vermiştir, Sait Paşa saraydan ayrıldıktan sonra ax zaman zarfında Adliye Nazırı ve Sadrazam oldu. Abdülhımit atlıyor. araba.. — Ne oldu diye dikka: Mu,araba saman taşıyan bir mıldanamıyor. Bir doğrulmak istedi. Bu defa bir kirpi gibi büzülmüş olarak yers yu- varlandı, Penceredeyim. Sokaktan geçen bir bakkal çırağı duraladı. Ve ona bakt- yor, fakat uzaktan. Bir türlü yanma yaklaşamıyor. Bakkal çırağının bir tarafa baktı- ği farkeden iki sokak çocuğu da ol- dukları yerde durdular. Yerde kıv- ranan insanı seyrediyorlar. Daha iyi görülür belki diye, ben de yan pencereye gittim. Ben öteki pen cereye gidinciye kadar, yerde krvra- nan adamın etrafında epey bir kala” balık toplanmış... Fakat kimse yat na yaklaşmıyor. O adamcağız İnsan dairesi ortasmda kıvranıp duruyor. Bu ne kadar zaman böyle sürecek, anlamıyorum... Hastanın etrafını saran insanlarm kalabalığı ziyadeleşti. Nihayet İç- lerinden bir hayır sahibi onun yanma yaklaşıyor, elile omuzuna dokunuyor. Bir şeyler mi soruyor, bilmem. Pen- cereyi Açtım. Yandaki apartımanın Oraya atladığı yere çömeldi. Kı-(Fiyor. Kuvveti ve Zaafı | İ ii i ne Dahil Bir Nazırın Trabus- | garp Gürler'ne Ait Hatıra'arı Li devrinin bitmek tükenmek bilmi . yen engellerile senelerce çarpıştı, Bu savaşta karşısına birçok düş. manları ve birtakım (ahlâksızlar da çıktı. Abdülhamide muttagıl Jurnallar o yağdırılıyordu. o Müte- madiyen süaller ve istizahlar kar. şısında huzurdan mahrum kalı. yordu. Ne ikbal mevkiinde ve ne de idbarda bir saat rahat yüzü görmemişti, Bundan sonraki hayatı yine bir. çok sadrazamlıklarla dolu ise de hiçbirinde bir gün bile çeniş ne. fes alamamıştır. Kendi hayatını, hattâ ailesinin hayatmı daima teh- likeye maruz görmüştür, Neden sonra, kendi teşebbüsü 4- le bir ecnebi lisanını da elde etmiş ve Garp malümatı sayesinde bir kat daha incelmiş ve ruhça çenç- leşmiştir. Uzun zamanlar evindö” yarı mahbus bir felâket hayatı geçir. maşdir, NA ösrütiyet ilân edilince. 0 da birçok istibdat felâket deleri gibi Hürriyet havasını te- nelfüs ederek yeniden hayata ka vuştu. - Meb'usan intiha'atı, âyan tayinleri sırasında Sait Paga eski Meşrutiyetin ölümden dirilen bir kaç âyanımdan biri idi, Eski sadrazamlardan Kâmil Pa- şanm Meşrutiyeti takip eden ik GÖRDÜGÜM ŞEYLER Sokakta Hastâiananiara Nası Yaraım kalır r Arabanın üstünden düşer gibi yere| Temiz giyinmiş bir insan; kalaba-|. lığı yarıyor. Hastanın yanma geliyor- Ve onu 6 halde görünce köşe basın- da duran otomobillerden birin; çağı” — Parasmı ben veririm, 8) şünü, götür! Diyor. Fakat şoför tecrübeli bir İs- tanbullu: — Almam ben hastayı, diye ceva veriyor, cürüm değil, kaza değil, kan yok ki gittiğim hastaneden (hemen hastayr alsmlar.. Sonra adam akst- ma kadar arabamda ve başımda belâ kalır.. Yüz lira versen ben başıma be- lâ satın almam. Otomobil gidiyor Tabii temiz giyin- miş adam da ortadan kayboluyor. Hasta, hâlâ kıvranıyor... Ne olacak bunun sonu... Fena sinir- leniyorum, Ben de hasta olmasırı he- men dışarı çıkip, bir polise haber ve receğim... Evde telefon da yok, kimse de vok. yanayalnızım... 5 Bu ara kalabalığın içinde mavi gömlekli, kara saclı, zeki yüzlü bir genç peyda oldu. Gürbüz omuz'arivle sırayı vararak ilerledi hastanm yanı- na geldi Onu görünce, lüzumsuz mü- nakssalara girişmeden kalabalıktın sıyrıldı. kapıcısı karşımdaki kunduracı ile konuşuyor: y — Ne olmuş bu adama, sar'ası Wi tutmuş? — Bilmem... Bir başkası: — Sancısı varmış, diyor. Düsündüm : — Her halde polise haber vermeye gidiyor. Ve saate baktım, saat on biri on yedi geçiyor. Bakalım ne zaman polis gelecek? TAN SAiT PAŞA Hakkı ve Sat Paşa Kabineleri- sadareti arasmda Salt Paşayı Â- yan Meclisi Riyaseti kürsüsünde görüyoruz. Sait Pana riyasot Kürsüsünde bütlin kudret ve talikatini kulla." niyordu. Kendisinde büyük bir tahlil kudreti yardı. Muhtelif rey. birçok söz kilmeleri arasından hatiplerin tam maksa. dmi âyırıyordu. Bunları kısımlara tasnif ederek reye koyduğu sırada birde (buşık vardır) diye kendi şahsi mütalcasın, ortaya atıyordu. Bütün Ayan azalarını, zekâ ve ma. hareti sayesinde, istediği meselede kolayca zati reyi üzerinde toplıya- biliyordu. Suit Paşa, İttihat ve Terakki Ce iin Meşrutiyeti isthsalde, nasıl bir ruhla çalıştı k gü- zel takdir oi ame çi si kutpu addolunan Sait Paşa ile Kâmil Paşa bu hususta biribirinin tam zıddı idi. Kâmil Paşa, Cemi- yet ve erkânı ile baştanberi hic an. laşamantıştı. Çoklarınm vatan ra- bıtaları çok meşkük, ahlâkları dü. şük olan İtilâfylara kapılmıştı. Küçüklüğe kadar düşmüş idi. Te sadüf, bu iki adamı, biri, ne ya - Gömlekli delikanlı ile mahallenin ihtiyar bekçisi... (Bekçi baba) köşe den göründüler, saate baktım, Suat on biri yirmi geçiyor. İhtiyar bekçi, hastanm yanma” gel: | di, ona bakıyor. Bir şeyler sorüyor ve sonra yaşın. dan umulmıyan bir sür'atle usakluşı Yor, Nereye gitti acaba?... Kıvranan adam sakinleşti, Oldü mü?. Içimde müthiş bir ezâ var... Nerede kaldı bekçi?.. İşte genç bir polis memurile birlik. ** Beliyorlar. Hastanm yanındalar. Saate bakıyorum. Saat, on biri yirmi beş geçiyor. Polis bir geyler söyledi. Hastanın Yanmdaki kalabalıktan sıyrılan genç le bekçi eğildiler, yerde büzülmüş du. Tan adamın birer koluna girdiler ve simdi Etfal hastanesine sapan soka. ğa doğru ilerliyorlar, Saate bakıyo. Tum. Saat on biri yirmi yedi geçi- yor. Sokakta başma bir felâket gelen bir insan görünce onu seyredeceğimi- tedavi olsun diye başından aşağı su bogaltacağımıza bu işle maşgul ol- mak vazifesi bulunanlara müracaat etsek, on dakikada nakledilecek o- lan bir zavallmm kaldırım Üzerinde boşuboşuna tam kırk dakika krvran- masma mani olur ve daha insani, da- ha medeni bir hareket yapınış bulu- Durduk. Sunat DERVİŞ parsa diğerine onun külliyen ak. sin! yapmağı mukadder kılmıştır, Bütün siyasi hayatlarında birinin beyaz gördüğünü öbürü kara gör. mek derecesinde yanlışlığı. düş. müştür, Sait Paşa beliğatile g ihtiyar bütün hasımlarını Sustu . ruyor, böylece Ittihat ve Terak. ki Cemiyetinin prensipleri üze. rinde yürüyordu. Kâmil Paşa ağ- | zanı açacağı yerde çenesini oyna. ardı. Siyasi ve tarihi malümâtma rağmen bu zatın bütün bilgileri mastteocasüf kendi kafasında ve Böğsünde kalmıştır. Yalnız Abdül- hamit devrinde, ikinci sadaretinde Yazdığı celâdetli arizeleri istisna etmek lâzımdır. Ss sit Paşa, bütün bu yüksek meziyetlerile berabe, vukufunu, icraat sahasmda ederek fili küdret gösteremi a Yukürıda işaret eltiğim gibi Ah dülhamit devrinde meş- um Lazyikler, Sait Paşmda, icraat mes'uliyetini göze ularak İş yap - mak azim ve teşebbüsünü kirmı idi. Yaşınm ilerlemesi ve muhtelif hastalıkların sebep olduğu ruhi in- hitatı da besaba katınca, son se- nelerde Sait Pasa ancak kendisile iyi görüşülür muhtelif mevzular üzerinde fikir ve mütaleasindan İyi istifade edilir bir şahsiyet ol- maktan ibaret kalmış idi. İşte üzerindeki bu ruhf hal ve şartlar içinde yeni kabinesini toş- kile koyulmuştu. Hakkı Pasa kabi | mesinden kendisine İntikal eden nazırlar, İttihat ve Terakki Cemi. yeti azasından ve esasen taniyıp sevdiği insanlardandı. Bu zevatia galışmağı tercih ediyordu. Yeni a- dam intihap etmekten ve onlarla uzun milzakere ve anlaşmalara gi- rişmekten pek ziyade ictinap edi- yordu. Belki de fezla yorulmak i da istemiyordu. Eski kabine azala- TT arasında İki zümre vardı: Eş. ki Sadrazam Hakkı Paşaya teb'an ve kat'iyyen çekilmek istiyenler ve yeni Sadrazam Sait Paşanın teklif ve israrile kalmağa meyledenler.. F âkat işin en müşkülü: Rifat Paşanm Paris o sefaretine tayini üzerine Hariciye Nozaretini Sadaretinin o gön zamanlarında Hakkı Paşa vekâleten Üzerine al mişti. Sait Paşanm şimdi Hakkı Paşa yerine Hariciye Nezaretine ait ağır mes'uliyetleri derihde et- mesine imkân yoktu. Binaena- leyh ilk iş Hariciye Nezareti ma- kamına minasip birini bulup getir. mekti. İlk münakaşaların mevzuu bu meseleydi, Bunun üzerine günlerce görü. şüldü. Bu görüşmelerin Babiâlide gecelere kadar devam eden sikiç; safhalarına benim gibi şahit olan ve elyevm hayatta bulunan arka. daşlar, müsbet bir netice verme. den nasıl büyük teessür Sadrazamm yanından Çiktiğimize şimdi bile elbette 401 acı hatirler. lar, Her şey çok güç ve E« büyü. yordu, fakat bir taraftan düşma nm Trablusgarp önünde savurdu. Zu gülleler bizim beynimizde pat. yordu... ib öl e. Eyüp Semtının Sivri- | sinekleri Mecidiyeköyünün karasineklerin - den sonra Eyüp taraflarındaki siv. risinekleri, geçen gün TAN yazmış- İt. O taraflar büyük bir sivrisinek akınma uğramış, halk kaymakamir. ğa, vilâyet makamına müracaat et- mişler, oralarda peyda olan batak - lıkların kurutulmasını rica a Bakınız, bü İş karasinek işinden daha ehemmiyetli. Bizim memleke- tin karasinekleri İnsanr yalnız Fe hataiz ettikleri halde, sivrisinekler adamı sokarisr, Canını acıtırlar. İHem de bazısı pek kurnaz olur, İn- İ sana yaklaştığı vakit vızıltısı ke- İser, birdenbire hllcüm ederek iğae- sini saplar. Böyle kurnaz olmıyan lari bile pek atik olurlar. Insan W- aıltılarını önceden duysa bile kendi- #ini müdafasya vakit bulamaz, Sivrisinek iğnesinin o kadar can acıtmasına sebep, sineğin iğnesini batırdığı yere ağzından zehirli bir madde bırakmasıdır. Bu madde siv- risineğin emdiği kanın pıhtılanma- sma engel olduğundan hayvan kanı kolayca hazmeder. Fakat o madde bizim canımızı pek ziyade acıtır. Sivrisineklerin bazıları böyle Yal viz acıtmakla da kalmazlar. Sıtma hastalığına tutulmuş bir kimseyi soktukları vakit ondan hastalığı al- mış olduklarından, sonra hasta ol- mıyanları sokunca hastalığı nakle- erler. Istanbul artma memleketle - tinden sayilmazaş da, sıtma nakle- den anofel cinsinden sivrisinekler | buradan daha soğuk memleketlerde bile bulunduğundan Istanbulda ia başka yerden sıtmayla gelmiş adam ları bu sinekler soktuğu vakit has- talığın burada da yayılması müm - kündür. Gene sivrisineklerin nak- lettikleri sarihümma, dank hasta » lıkları, bereket versin ki, memleke» timizde bulunmadıGından bizim elve risineklerin hiç olmuzsa bu suçları Sivrisineklerden kurtulmak © için en İyisi şüphesiz onların yumurtn - larını bıraktıkları durgun suları ku. Tutmak, akar hale getirmek, bunlar yapılamazsa, o Suların Üzerine hiraz saz yağı dökmektir. On bes günde bir defa durgun suyun üzerine ga yet ince bir tabaka — bir metre mü rabba satha on” santimetre mikâp nisbetinde — gaz yağı dökülünce, hattâ sürülünce sivrisinek yumurta. ları boğulurlar, Bu iş pek kolay görünürde de, durgun suları” bataklıkların sayısı Soğalınca hepsine Tüzumlu olan gaz yağının miktarı da akla sığmıyacak kadar sayıda ton olur, Bizim gtizel Istanbulumuz ise, Avrüpanın garp tarafmdaki şehirler gibi, derlitoplu bir şehirden ziyade her tarafa ya - yılmış ve uzanmış koca bir iklim olduğundan suların durgun olması- DA, sivrisineklerin çoğalmasına pek J elverişlidir. Onun için Eyüp semtin. | deki halk, kendilerini sivrisinekler. den kurtaracak tedbirlerin acele tat. bikini istemekte haklı olmakla bera. ber, oraya pek çabuk sıra gelebile - ceğini ben pek tahmin edemiyorum, Şu halde, durgun suları kuruta » cak tedbirler tatbik edilinciye ka . dar, halkın sivrisineklere karşı kendilerini korumaları daha kolay olur sanıyorum. Bir kere sivrisine. ğin sokmasındün gelecek acıya kar- #1 evde tentürdiyot yahut amonyuk #işesini eksik etmemek lâzımdır. Gece için cibinlik tedbir; söyleme den hatıra gelir, i Pılara ince delikli risineklere büsbüt; da haylice önünü Pencerelere, ka « telden kafes giy. ün engel olamasa alır, Sivrisinekleri kaçırmak için gü. zel bir tedbir de karanfil yağı sü rünmektir, Bu tedbir erkekir pek uygun olmasa bile, yanlar Onu tatbik edebi ranfil yağınm baharlı sivrisinekleri kaçırırsa kekleri çeker, kunun himayesi j risineklerden banaa s7 LOKMAN HEKiY isin Eyüplü ba. lirler. Ka Sİbi kokusu