ER narşi değil: Dissiplin Torin evbelki günkü sayısında, Şir- keti Hayriye Direktörü Sadi Akant, Boğasiçinin imarı hakkında şöyic di- | Yordu: — Yapı ve Bina Kanununun şek- Hi ile imara tatbik edilen maddeleri! Boğazda inşaatı sekteye uğratmış - tır. Fakat bütün alâkadarlara bir imiijde halinde söyliyebilirim ki ge| genlerde görüştüğüm vali ve belediye | reisi Üstündağ, Boğazın tabii gü - #elliğini muhafaza etmek şartile ye- &İ inşaata ait kuyudun kalkacağını, yeni iişaatın tam bir serbesti içinde Yapılacağını söylemiştir. Tam bir serbesti ne demektir? Ya- Ki ber istiyen, her istediği yere, İste diği gibi apacak mi demektir? Halbuki Yapı ve Bina Kanunu, ev. Yerin, katlarına göre denizden mu - ayyen bir mesafe ve uzakta yapılma- 8inı emrediyor. Fakat Boğazın bazı Yerleri bu uzaklaşmalara, yani kanu- Bun İstediği mesafelerin evlerin ön kısımlarında bırakılmasına müsait değildir. Üstündağ: "Boğazım tabit Eüzelliğini muhafaza etmek” diye koyduğu şart ve yapılması istenilen tadil bu olsa gerektir. Eğer bu ise, bu tadil doğrudur, An *ak, her evin nereye, nasıl yapılması geleceğini şehir san'atkârı ta - YİN etmelidir. Şehir sen'atkârı, b ir “VE Yer ve irtifa verirken Boğaziçinin MUS manzara ahengini düşünecek- tir Böğaziğmas mer ba; sahibinin Vaziyetine göre, hususi sürette belli icap öden bir mesele olacaktır. Şirketi Hayriye direktörünün #öy- Yedikleri, zannedildiği gibi bir anarşi değil, bilâkis en yüksek ve güç inzi bat olan, tabiat dissiplini demektir. gz z 4 Di WU 1! Kuşbakışı gördüğünüz manzaraya dikkat ediniz. yanan adliye sarayınm dünya şehirlerinin meşhur “prespective leri gibi o yapıldığını Sultanahmet ile Ayasofya arasmı, Concorde meydanı gibi muazzam bir asfalt meydan olarak tasavvur ediniz ve üzerinde işaret olan eski, Yemi şehri yapımak., âbideleri Korumak meselâ Parisin tasavvur ediniz! Atatürk istanbulu on senede i tanınmıyacak hale getirir BLAİR İLİNİ MR LAZLAR Yıkıp yapmaktan başka çare yok Belediye varidatı azdır. Şehirlinin verdiği para şehir kasasında kalmalıdır tanbul rine konuşamıyacağımı Fakat ne yapayım, Şehirler melikesi diye aldığım İs-| doktorluktan bahsedildi mi kendimi günden güne harap olma-| alamıyorum. Hem bundan başka, sina acımasam size bu mevzu üze- | şimdiye kadar şehir hakkında birçok söylerdim. | sözler söyledim. Ne de olsa, insan İstanbuldan ve |birçok şeyler söyleyip bunlardan Barası Tatanbul zıhtımmm ve köprtisiniin bağdır, Şelirin, * yani evimizin hem misafir, hem yük girer. Martmanlarda bile bir me # j ir olur mu? Olur. ; Halbuki, üzerindedir. İstanbul şehridir. servis kapisi, bir de umumi kapı beğenmediğimiz vardır. Çünkü Timan buradadır. Hamal, yük arabası, Y Ve halk bu yoldan geçer. Nakliyat evleri, yani limanın burada dan mütevellit müesseseler bu yolun şehir, bir kısmmm bile tahakkuk etmedi. Zini görünce muğber oluyor. Bu- nunla beraber... Eski gehreminlerinden, Operatör Cemil “paşa., ile beraber: Heybelia- dada, dinlenmek üzere çekildiği Hey- bali Palasta bir mülâkat yaptım. Bu sözler onun sözleridir. Fakat İs- tanbul hakkındaki düşüncelerini “bu- nünlu beraber... diyerek şöyle anla- tıyor: — İmar işinin bizde yapılamama» | sınm başlıca sebebi, belediye vari"! datinin azlığıdır, Bu yüzden, Balkan | şehirlerini demiyorum, fakat on be$ yirmi sene evvel bizden ayrılan yer- er bile, meselâ Berut, Selânik hattâ 'Trablüs, İstanbuldan daha çok imar edilmiştir ve İstanbul geri kalmış tır. Bir şehir, o şehirde oturanların salonu demektir, nasrl misafir kabul edilecek bir salon temiz tutulur, ba- kılır, sünlenir ve bunlar için masraf edilirse, şehir için böyle yapmak ge- rektir. Fakat biz şehirlilerin verdi- gimiz birçok paralar, yaptığımız masraflar, şehir kasasma girmiyor. Şehirlilerin paraları ile işliyen bir- çok müesseseler, gehrin değildir. Meselâ tramvay, vapurlar, telefon; musakkafat vergisi, yol vergisi, Bu #on iki vergi, hususi idarelere veri- liyorsa da belediyenin bundan istifa- desi pek azdır. Bundan başka, bir de evkaf vardır ki, bunun varidatının tamamen şehre ait olması lâzımdır. Eğer bu varidat temin edilirse, şeh- rin on milyon lira kadar bir varida- tı olur. Yukarda saydığım varidat,| başka yerlerde, terakki ettiği ve İ-| mar işinin tatbik edilebildiği yerler-| de, şehre aittir, Evvelâ liman | — Bu varidatı temin ettiğimizi #arzedersek, İstanbul için neler ya- pılmasmı düşünüyorsunuz? — Her şeyden evvel, gayet tabii olarak bir plân yapmak. gerektir. için elzem olan bir şey varsa o da limanın yerini tayin etmektir, Ben- ce, liman şehir haricinde yapılmalı. dır. Ve bugün, bazı kimselerin dü- şündükleri gibi, bir şerit halinde rıh- tmlara uzanmak suretiyle değil, toplu bir halde yapılmalıdır. Liman yapılmadan, yapılacak her teşebbüs bir yarım tedbir olacaktır ve er, geç, bu şehre bir liman yapılacaktır. Bu itibarla, işe, esasından başlamak lâ- zundır, — Sizce limanm yeri neresi olma- lıdır? — Yedikule ile Yenikapı arasına iman pek âlâ yapılabilir. Bu olunca, şehrin muhtelif yerlerine sıkışmış ve kilometrolarca uzıyan kömür depo- ları, antrepolar, polis, gümrük mu- hafaza teşkilâtı gibi birçok daireler, otomatik bir şekilde ayni yere topla- mir. Böylece, hem muamelâtte kolay- lik, hem kontrolda kolaylık olur, Bir taraftan da, şehir, nefes alır, şimdi, dağmık bir şekilde bulunan limana ve liman işlerine ait muhtelif binala- rm depo ve sairenin yerleri kolayca istimlâk edilebilir, plânm tatbiki kolaylaşır. Yıkmak ve yapmak — Pdünmiz nedir? — Benim plânmm ©€sası şudur: Yıkmak ve yeniden yapmak, tarla kaidesi mucibince yeniden yapmak. Abideler ve camiler esas ittihaz edi- lerek ve bunlar her taraftan görüle- bilecek bir şekilde sokaklar açarak şehre nefes vermek. — Meselâ? — Meselâ, ben Unkapanı ile Sirke- <İ arasındaki kısmı yok farzederek tamamen yrkarım. Burada bulunan âbidelerin en miihimleri şunlardır: Rüstem paşa camii, Yenicami, Misir Sarşısı ve bazılarının âbide sayma- malarma rağmen Yenipostahane ile Vâkıf han, Birkaç tane sebil, Bunla- rı muhafaza ederim. Kıymeti olan küçük binalar varsa, ve bunlar plâ n: bozacak vaziyette olurlarsa, onla- TI &ynen naklederek, Halicin iki ke- narıma geniş caddeler açarım. — Sirkeci istasyonu? Yalnız, bu plânm tatbik edilebilmesi — Onu hem tekmeyle kaldırırım, Çamlıca sırtında, bir Serasker sısların müsaadesine tahrip ediliyor, Benoe, sasen parka o niyetle başlatmışüm, ve niyetim, Ahırkapıya kadar park yapmaktı. Sultanahmet ile Ayasofya aralarındaki tevkifhane binası, asa- rratika diye iddia ettikleri fakat İs- tanbulda yirmiden fazla benzeri o- İlan hamamı dahi kaldırırım. Aya- İ sofya etrafında birtakım kilçük med- reseler de var ki, bunların hiç kıy. ) metleri yoktur. Onlarıda kaldırı. rım ve, şimdi, lüzumsuz yere bahçe yapılmış olan yerle beraber, orasmı asfalt muazzam bir meydan haline getiririm. Bahçe lüzumsuz dedim. çünkü boş yere her gün orada beş on kişi çalışıyor ve bir netice vermi. yor. Oraları yandığı zaman bu dü- şüncemi tahakkuk ettirmek üzere seksen bin lira gibi ucuz bir parayla ben istimlâk ettirmiştim. Niyetim, ayni zamanda, bugün yanmış olan adliye binası yerine büyük bir kor. “iş Yaptırmakti, Oradan manzarayı tasavvur ediniz. Gelelim, bir harika olan Süleymaniye tarafına, evvelâ gunu söyliyeyim ki, denizden bu abi de ile etrafımdaki küçük kubbeli medreselerin “ensemble,, ımı bozan bütün evleri istimlâk ederek onun etrafını açmak lâzımdır. Oraya son günlerde yapılan enstitü gibi bina- ların yapılmasına muhakkak mâni olmak gerektir. Bu binalar, Süley- maniyenin manzarasını ihlâl ediyor. Korkarım ki ilerde de böyle binalar yapılmasın. Bunun önüne geçmeye çalışmalıdır. Köprüye gelince, onu olduğu gibi rı ve iskeleleri kaldırırım. Vapurl: o da bağlamak için değil, yalnız yol cu-almak için rıhtımlara yanaşırlar. | Orada fayrap ederek şehri dumana boğmazlar, Yeni yapılacak olan bu sahada katiyyen tramvay işletmem, Tramvay, Gazi bulvarı ile onu takip edecek köprüden işliyebilir, Buralar. da temiz otobüsler işlettiririm. Son- İra, yapıdan kanalizasyor da beyhu- dedir. Yeniden yapmak, telefon, elektrik, su hatlarını oradan geçir. mek lâzımdır. Ancak bu suretle s6 nede yirmi otuz defa kaldırım tami- rinden kurtulunabilir ve bu yapılma» yınca asri bir şehir olamaz. Bütün bunları on senelik bir plânla yap- mak kabildir. Bu plân tatbik edildik. ten sonra, Beyoğlu tarafıma geçer, Fındıklıdan Azapkapıya kadar, gene Oranın abidelerini muhafaza şartiy- bırakan bir kanun neşretti. bırakırım fakat altındaki dükkânla- Münakaşa köşemiz Tabiatin müdafaası Paşa korusu vardı. Bu korunun s8- neden seneye azaldığını, seyreldiğini görüyaruz. Hükümet latanbul ve Boğaziçinde, bir iek ağaç kesmeyi bile mütehas- Buna rağmen tabiat yle bir kanun ldstm. Bir ev, bugün Türkiyede, kendine ait mu oyyen arazinin vergisini vermelidir. Meselâ iki veya üç dönüm, bunun ha- ricinde “meyvasz” ağuçlar dikilen toprak, vergiden affolunmalıdır. Her- hangi bir vatandaş, istediği yeri, teşcir etsin, eğer bu yerden bağ yapa- yak, kereste ticareti yaparak istifade etmiyorsa, vergi vermesin. İ kanaatimce, bu vatandaş, vatanın tabiatini inşa ediyor demektir. Çünkü A.F. ve oralarmı bahçe yaparım. Ben, 6-İle istimlâk ederim. Esasen, ilk on se- nede İstanbul tarafı kıymetleneceği, limanm nakli ile buralarm kıymetle- ri düşeceği için istimlâk işi kolaylaş- mış olur. Bu yerlerde, bilhassa İstanbul ve simdiki Sirkeci garı yerinde birinci, ikinci, üçüncü smrf oteller yaptır rım. Bunları belediye namma yapti- rırım ve ucuz kiraya veririm ki müş- teri için ucuz olsun. Sonra şehir ti- yatrosu, gazinolar ve saire.. Nasıl yapılır — Tasavvurlarmız çok gzel, fa- kat bütün bunları nasıl yaparsiniz? —Yukarda söylediğim gil şehir bütçesine o varidatı temin ile. Eğer elde on milyonluk bir bütçe olursa, istikrazla olsun, “lot” lu piyankolar- la olsun, borularla olsun bu para bu- hmur. Bu parayla hattâ liman ile gâr bile yapılarak hükümete Veri- lir. Limanm yeri taayyün ettiği gi- bi, bugün, hem deniz kıyısı bir liman, şerit gibi uzanan bir liman olan yer- lerdeki arsalar ve binalar bono mu- kabilinde istimlâk edilebilir ve bu bonolarla kıymetlenecek olan yeni Hman civarındaki arsalarm müzays- desine iştirak kabildir. Venizelos, ânik yandıktan sonra böyle yapa- rak orasmı imar etmişti. Hattâ prim olarak, bu bonolarla müzayedelere iştirak edenlere yüzde beş, on iskon- to bile yapmak kabildir. Ayrıca, 1s- timlâk edilecek yerlerin çoğu vakıf- tır, bir kısmı da hükümete aittir, Bunlar parasız olarak istimlâk edile- bilir ve karşılık olarak, borsa, ndli- .İ ye gibi resmi, daireler belediye tara- fından yapılarak hükümete verilir. Ben ötedenberi, İstanbulun Imarı- nı düşündüm. Emin olunuz ki bunlar hayal değildir. Bir demir el ve büyük kafa bu işleri görür. Atatürk ister. se, on senede, İstanbulu tanmmıya- cak hale getirir. Ve İstanbul o za- man bir seyyah şehri olur, memleke- te birçok para girer, Yoksa, bugün yapıldığı gibi kırk gün kırk gece eğlentisi değil, kırk sene eğlentisi yapsalar, hariçten vazgeçtim, Malte- peden bile bir tek seyyah gelirse ba- na ne isterseniz söyleyiniz. Ankarayı yapıyoruz, burasımı niçin yapamayız. Şimdiye kadar akla sığmaz işler ya- pan iradeye, İstanbulu yıkıp yapmak serefini de verelim. Bu şehri böy bırakmak yüzık... Fikret Adil Azapkapıdaki çeşmenin bugün kü zavallı meflç manzarası